Eski Adalet Bakanı Şevket Kazan, "Bu parlamento, Anayasa’nın 175. Maddesi’nin bugünkü hali ortada iken yeni bir anayasa yapamaz" dedi.
Milli Görüş Lideri eski Başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, ölümünün birinci yıldönümü dolayısı ile Tokat’ta düzenlenen programla anıldı. Programa katılan eski Adalet Bakanı Şevket Kazan, basın mensuplarının karşına geçti. Liva Restaurant’ta SP İl Başkanı Bilal Aydın, Eski Tokat Belediye Başkanı Nizamettin Aydın ve partililerin katıldığı programda açıklamalarda bulunan Kazan, anma programlarına erken başladıklarını söyledi. Erbakan’ın vefatından sonra daha çok sevilmeye ve aranmaya başladığını
ifade eden Kazan, "Sağlığında da aranıyordu ama demek ki bir şey kaybedilince çok daha kıymet kazanıyor. Ama yolla bellidir, yolu çizmişte gitmiştir. Her şeyi tamamlamışta gitmiştir. O nedenle Allah ondan razı olsun. Eninin de sonunda Türkiye Erbakan hocanın milli görüşü ile huzur ve saadet erecektir" diye konuştu.
Türkiye’nin yeni anayasaya ihtiyacı olduğunu ama bu yeni anayasayı yapacak olanlar hazırlık yaparken gerekeli eksiklikleri süratle giderilmesi gerektiğini dikkat çeken Kazan, "Bu parlamento, Anayasa’nın 175. Maddesi’nin bugünkü hali ortada iken yeni bir anayasa yapamaz. Anayasa değiştirebilir. Niye yapamaz? Çünkü anayasa Meclis’e kanun yapma ve aynı zamanda anayasa değişikliği yapma yetkisi vermiştir. Kanun yapma yetkisini veren maddeye baktığınız zaman kanunu koyar, değiştir, kaldırır. Bu kadar net ve
açıktır. Ama anayasa hususunda 175. madde düzenlenmiştir. O maddeye baktığınız zaman orada sadece anayasa değişikliği yapacağından bahsediyor. Yeni bir anayasa yapmaktan bahsetmiyor. O nedenledir ki biz parlamentodaki arkadaşlara başkan vekilleri, meclis başkanı, cumhurbaşkanı ve anayasaya mahkemesi başkanını da söyledik. Yapılacak olan iş önce Anayasa’nın 175. Maddesi’nde anayasaya değişikliği artı yeni bir anayasa yapmak. Bu şekilde bir düzenleme yapılır, bu düzenleme halkın oylamasına sunulur.
Kurucu meclis mahiyeti verilir bir bakıma yeni anayasa yapmak için bunun neticesinde meclis yeni bir anayasa yapabilir. Yoksa başlangıçta bu yapılmadan, tezgah kurulmadan sağdan soldan gelen tekliflerle anayasa değişiklikleri çalışmaları sonunda sadece anayasa değişikliği ile neticelenir. Yeni bir anayasa olmaz o. Bunu biz şimdi parlamento içinde olsak şimdiye kadar çoktan karşımızdakilere anlatırdık. Ama ne yapalım parlamento dışındayız" diye konuştu.
Bir gazetecinin "Özel yetkili mahkemelerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki sorusuna Kazan, özel yetkili mahkemelerin önemine değinerek, "Bu mahkemelerin böyle bir süreç içerisinde yetkilerle donatılması lazımdı. O yetkiler kendilerine verilmiş, çalışıyorlar. Ancak mahkemelerin, tutukluluk hallerinin sürelerinin uzun sürdüğü konusunda bir eleştiri yapmak gerekebilir. Biran önce bitirilmeli ve herkes mahkumiyet söz konusu ile çekmeye başlamalı" şeklinde cevap verdi.
"28 ŞUBAT SÜRECİ"
Gazetecilerin sorusu üzerine 28 Şubat’ta Adalet Bakanı olan Şevket Kazan, emekli Orgeneral Çevik Bir ile D-8 toplantısının yıl dönümünde Ankara’dan uçakla İstanbul’a giderken 45 dakikalık görüşmesini ve yaşananları dile getirerek, "Konuştuğumuz 5-6 konundan bir tanesi 11 Ocak tarihinde başbakanlık köşkünde verilen iftardı. ’Gel bu iftarı konuşalım’ dedi. Biz tarikat şeylerine iftar vermişiz. Biz tarikat şeylerine iftar vermedik. Ama bu iftar daha verilmeden gazetelerde tarikat şeylerinin resmi ve
listesi. Böyle tezgah kuruluyor. Akşam bizim iftarımıza sarıklı kimse gelmedi. Bir tek Çarşambalı Mahmut Efendi. Eski Konya Valisi Oktay Başar, Milli Gazete’nin başında. Erbakan Hoca onunda iftara gelmesini istemiş. O da Çarşambalı Mahmut Efendi’ye mürit olmuş. Kendisi gelirken Mahmut Efendi’yi de almış. Bir tek o geldi. Girer girmez içeriye sağını çıkardı Kur’an-ı Kerim okunacak takkesini giydi. Bunun dışında başka şey mey yok. Başka kimse yok. Köşkün yoluna çıkan arabayı defalarda gösteriliyor. Farklı
araba değil, aynı. Bu dahil birçok konuyu konuştuk. Her konun sonunda ’diyalog eksikliği bakanım’ diye İstanbul’a vardık. Bu görüşmeden kimseye bahsetmedim. Ama yerin kulağı var gazeteciler duymuş. Çok ısrar ettiler konuşmam için. Üçüncü defa geldiklerinde hepsini anlattım" diye konuştu.