GENEL - 02 Mayıs 2012 Çarşamba 14:58

2012 TRT BELGESEL ÖDÜLLERİ

A
A
A
2012 TRT BELGESEL ÖDÜLLERİ

TRT tarafından ilk kez 2009 yılında, Türk belgeselciliğinin gelişmesine katkıda bulunmak ve belgesel filmlerin seyirciyle buluşmasını sağlamak amacıyla ulusal düzeyde `TRT Belgesel Film Yarışması` adıyla düzenlenen `TRT Belgesel Ödülleri` 2010 yılında kapsamı genişletilerek uluslararası bir kimlik kazandı.
Amatör ve profesyonel belgesel filmcileri desteklemek, çeşitli ülkelerden yüksek nitelikli belgesel filmlerin seyirciyle buluşmasını sağlamak ve yerli-yabancı belgeselcileri buluşturan bir platform oluşturmak amacıyla düzenlenen yarışma, Uluslararası ve Ulusal olmak üzere iki ana kategoride, Ulusal Yarışma ise Profesyonel olarak iki alt kategoride düzenlendi. Bu yıl 41 ülkeden 340 belgesel filmin katıldığı etkinlikte, Kültür ve Turizm Bakanlığı temsilcisi Mustafa Turaç, BSB Temsilcisi Tülin Eraslan ve
TRT Temsilcileri Tülay Akça, M. Yavuz Yorulmaz ve Ebru Çakırkaya Sarıcan`dan oluşan ön eleme kurulu çalışmalarını Şubat ayının sonunda tamamladı. Ön Eleme Kurulu Kararına göre, Ulusal Amatör Kategoride 140 eser arasından 14, Ulusal Profesyonel Kategoride 49 eser arasından 6, Uluslararası Kategoride ise 151 eser arasından 15 eser finalde yarışmaya hak kazandı.
2012 Yılı Seçici Kurulu`nda yer alan isimler şöyle:
"Amatör kategoride, Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Şefik Güngör, yönetmen Fatih Enes Ömeroğlu, yönetmen Cengiz Özkarabekir, Yapım Yönetmeni Nalan Sakızlı, Gazeteci Abdurrahman Şen, yönetmen Mustafa Ünlü. Profesyonel kategoride Hakan Algül, Akademisyen Prof. Dr. Peyami Çelikcan, Gazeteci Doğan Hızlan, Sinema Yazarı Esin Küçüktepepınar, Sinema Yazarı Alin Taşçıyan, Belgesel Sinemacılar Birliği Başkanı Hasan Özgen. Uluslararası kategoride Türkiye`den Avrupa Konseyi
Sinema Fonu Eurimages Türkiye Temsilcisi Mehmet Demirhan, Bulgaristan`dan yönetmen Atanas Hristoskov, Güney Kore`den KBS Medya Bölümü Başkanı Dae Hyun Cho, Tunus`tan yönetmen Abdelmajid Jallouli, Danimarka`dan Film Danışmanı Ove Rishoj Jensen, Özbekistan`dan yönetmen Nazım Tulyakhodjaev, Arnavutluk`tan yönetmen Pluton Vasi ve Polonya`dan yönetmen Piotr Zlotorowicz."
Finale kalan filmler, Harbiye`deki tarihi TRT İstanbul Radyo Binası`nda ve Notre Dame de Sion Fransız Lisesi salonlarında yapılan film gösterimleri ve yönetmen seyirciyle buluşacak. Halka açık ve ücretsiz yapılan gösterimlerin yanında, 3-4 Mayıs tarihleri arasında İstanbul Modern`de düzenlenen, belgesellerin izleyici ile buluşturulduğu `Ödüllü Belgesel Gösterimleri` 7 Mayıs Pera Müzesi`nde gerçekleştirilecek.
Ödül töreni ve gala gecesi bu yıl İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı`nda gerçekleştirilecek. 7 Mayıs akşamı düzenlenecek geceye yerli ve yabancı birçok konuk davetli. Gecede bu yılın Onur Ödülü Sahibi olan Aziz Albek`e de ödülü takdim edilecek. Gece, ünlü sanatçı Burhan Öçal`ın sahne performansıyla renklenecek.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum’da 29 Ekim kutlamasında gerginlik Cumhuriyet’in 101. yılı kutlamaları için Bodrum’da binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen etkinlikte gerginlik yaşandı. Bodrum’da Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında akşam saatlerinde Bodrum Marina’dan başlayarak Belediye Meydanı’na kadar süren görkemli bir kortej yürüyüşü gerçekleştirildi. Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci, CHP Muğla Milletvekili Süreyya Öneş Derici, Bodrum İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Darendeli, CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Remzi Kazmaz, siyasi parti temsilcileri, gaziler ve birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle birlikte yaklaşık 10 bin vatandaş, korteje katılarak marşlar eşliğinde Atatürk posterleri ve Türk bayraklarıyla yürüdü. Neyzen Tevfik Caddesi boyunca ilerleyen kortej, vatandaşların coşkulu tezahüratlarıyla Belediye Meydanı’na ulaştı. Kortejin ardından, Belediye Meydanı’nda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci halka seslenerek birlik beraberlik mesajı verdi. Mandalinci’nin konuşmasının ardından CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Remzi Kazmaz konuşma yaptı. Kazmaz’ın konuşmasında siyasi içerikli ifadelere yer vermesi, AK Parti Bodrum İlçe Başkanı Yaşar Yıldız ve MHP Bodrum İlçe Başkanı Tayyar Şafak’ın tepkisine neden oldu. İlçe başkanları, Kazmaz’a "Burası siyaset alanı değil" diyerek tepki gösterirken, Kazmaz’ın mikrofonunun alınmasını istedi. Bu sırada, alanda bulunan partililer de ilçe başkanlarına destek vererek Kazmaz’a tepkilerini gösterdi. Kazmaz, konuşmasını tamamladıktan sonra, ifadelerinin siyasi olarak algılanmasından dolayı özür diledi. Kısa süreli gerginlik, Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’nin araya girmesiyle sona erdirilmeye çalışıldı. Başkan Mandalinci, ilçe başkanlarıyla konuşarak ortamı sakinleştirdi. Gerginliğin ardından sanatçı Volkan Konak sahneye çıkarak sevilen şarkılarını seslendirdi. Cumhuriyet’in 101. yılı dolayısıyla Bodrum’da düzenlenen etkinlikler, bu gergin anlara rağmen büyük bir katılımla coşkulu bir şekilde gerçekleştirildi.
Erzincan Erzincanlı Pir Muhammed Bahaddin Hazretleri’nin deprem hikmeti Erzincan’da türbesi bulunan ve yaşanan bir depremde 7 talebesiyle birlikte şehit olan Pir Muhammed Bahaddin Hazretleri’nin hayatı anlatıldı. Anadolu’da ilk faaliyet gösteren Halveti şeyhlerinden olan ve 15. yüzyılın başlarında dünyaya gelen Pir Muhammed Bahaddin Hazretleri, zamanın en önde gelen âlimlerindendir. Zamanın birinde yaşanan depremde 7 talebesiyle birlikte caminin altında kalarak şehit olan Pir Muhammed Bahaddin Hazretleri hakkında bilinmeyenleri Vakıflar Bölge Müdürü Murat Uslu anlattı. Uslu konuşmasında şunları kaydetti: “Şu anda huzurunda bulunduğumuz Muhammed Bahâeddin Erzincânî Hazretleri, Anadolu’da ilk faaliyet gösteren Halvetî şeyhlerindendir. Pir Muhammed Bahaddin Hazretleri, 15. yüzyılın başlarında Erzincan’ın Keleriç (Karakaya) köyünde doğmuştur. Zamanın önde gelen âlimlerinden olup, ilimde yüksek dereceye ulaştıktan sonra, yaşadığı devrin ünlü müderrisleri arasına girmiştir. Halveti Tarikatının ileri gelenlerinden, Seyyid Yahya Şirvanî Hazretlerinin baş halifelerindendir. Pir Muhammed Bahaeddin hazretleri, bir yaz günü sabah namazından çıkıp talebelerine; ‘Erzincan’a inmek dileriz. Sevdiklerimizden arzu eden bizimle gelsin’ buyururlar. 40 talebesiyle hareket edip, Erzincan’a gelir. Camii Kebir’e gidip halvete girerek 40 gün ibadetle meşgul olmak isterler. Talebeleri onun bu haline şaşırıp; ‘Efendim, şimdi hasat mevsimidir. Erbaine ve halvete girmek için münasip midir?’ diye arz ederler. Bunun üzerine Pir Muhammed Bahaeddin Hazretleri, ‘Doğru söylersiniz lâkin Allahû Tealâ bu beldeye yakında bir zelzele takdir etmiştir. Bu belânın geri çevrilmesi için bizlerin münacat etmesi, yalvarması lâzımdır. Umulur ki, içimizden birinin duası kabul olur da halk kurtulur’ buyururlar. Sonra Camii Kebir’de ibadetlerine devam ederler. Bir ara yanındakilere dönüp, ‘Bize ilham edildi ki, Ey Pir Muhammed, eğer bu belânın geri çevrilmesini istersen bizim yanımıza gelmelisin.’ ‘Şimdi kim bizimle beraber şahadet şerbetini içmek isterse burada kalsın. Eğer bir miktar daha dünya hayatını yaşamak arzu edenlere de biz izin veriyoruz, dışarı çıkabilir. Bu gece bizimle birlikte olmasınlar’ buyurdu. Bunun üzerine talebelerinden 7 kişi hariç diğerleri camiden dışarı çıktılar. O gece şiddetli bir zelzele oldu. Camii Kebir yıkıldı. Yedi talebesi ile beraber pir Muhammed Bahaeddin hazretleri şahadet şerbetini içtiler. Camiden başka hiç bir yerde zarar vuku bulmadı. Şehir ahalisi durumu öğrenince büyük bir üzüntüye düştü. Allahu Teâla’nın hikmeti deyip, Pir Muhammed Erzincani Hazretleri ve 7 talebesini defnettiler. Bursalı Mehmed Tahir Bey, O’nun 1474’de Erzincan’da vefat ettiğini ve Camii Kebir yanına defnedildiğini kaydetmekte ise de, Ali Kemali Bey, hazretin Keleriç’te medfun bulunduğunu ve mezarının hiç bir nişan taşımadığını kaydeder. Ancak, bölgede 4 nesildir anlatıla gelen sözlü tarihe göre, Pir Muhammed Bahaeddin Hazretleri’nin kabri saadetleri şu anda bizimde huzurunda bulunduğumuz, Erzincan’ımızın evliyalar menbaağı olan eski adıyla Keleriç, yeni adıyla Karakaya köyünde bulunmaktadır ve hazrete hürmeten türbeleştirilmiştir. Hazretin, 1468’de Erzincan’da yazdığı Makamatü’l Arifin ve Maarifü’s Salikin adlı tasavvufa yönelik manzum eseri de günümüze kadar ulaşmıştır.”