EKONOMİ - 25 Nisan 2012 Çarşamba 14:22

ASO BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR:

A
A
A
ASO BAŞKANI NURETTİN ÖZDEBİR:

Ankara Sanayi Odası Başkanı (ASO) Nurettin Özdebir, Ankara sanayinde 2011 yılı Aralık ayı sonunda yüzde 57 olan ortalama kapasite kullanım oranının Mart ayı sonunda yüzde 60`a yükseldiğini ifade ederek, iyimserliğin korunduğunu ancak üretim ve iç satışların artış hızında bir yavaşlama görüldüğünü belirtti.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, ASO`da düzenlenen Nisan ayı olağan meclis toplantısında üyeler arasında gerçekleştirilen anket sonuçları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Ankara sanayinde 2011 yılı Aralık ayı sonunda yüzde 57 olan ortalama kapasite kullanım oranının Mart ayı sonunda yüzde 60`a yükseldiğini belirten Özdebir, "Aralık ayına göre Mart ayında artış belirtenlerin oranı; üretimde, iç satışlarda, ithalatta ve stoklarda gerilerken, dış satışlarda, yeni siparişlerde, istihdamda,
ürün fiyatlarında, hammadde fiyatlarında, kredi kullanımında ve ücretlerde yükseldi. Aralık sonuna göre Mart sonunda yılın geri kalan kısmında artış bekleyenlerin oranı; üretimde, iç satışlarda, yeni siparişlerde, ithalatta, hammadde fiyatlarında, kredi kullanımında yükselirken, ürün fiyatlarında, ücretlerde, istihdamda ve stoklarda gerileme göstermiş" dedi.
Sanayi üretiminin Ocak ayında sert bir düşüş gösterdiğini dile getiren Özdebir, "Ekonomi geçen yıl yüzde 8,5 büyüdü. Bu yüksek büyüme hızına rağmen çeyreklik bazda bakıldığında ekonomik büyüme hızındaki yavaşlama açıkça görülmekte. Ekonomi geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,9, ikinci çeyreğinde yüzde 9,1, üçüncü çeyreğinde yüzde 8,4 son çeyreğinde ise 5,2 büyümüştü. Geçen yılın ilk çeyreğinde yaşanan yüksek büyümenin baz etkisiyle bu yılın ilk çeyreğindeki büyümenin yüzde 4 dolaylarında olacağını tahmin
ediyoruz. Benzer bir trendi sanayi üretiminde de görmekteyiz" şeklinde konuştu.
Ekonomideki ılımlı yavaşlamaya örnek olabilecek diğer bir durumun toplam kredi hacmi olduğunu kaydeden Özdebir, toplam kredi hacmindeki artışın reel olarak durmakla birlikte bir gerileme görülmediğini ifade etti. Enflasyonun Temmuz ayından bu yana enflasyondan arındırılmış kredi hacminin yatay bir seyir izlediğini söyleyen Özdebir, ekonomideki olumlu görünümü bozan risklerin AB`den kaynaklandığını söyledi. Özdebir, "Bir aylık sessizlikten sonra AB`deki borç krizi yeniden yüzünü gösterdi. Portekiz ve
İspanya`nın borçlanma faizleri yeniden yükselişe geçerken İtalya`da bu gelişmelerden olumsuz etkilenmekte. Bugünlerde ise AB`deki borç krizinin siyasi bir krize dönüşme riski artmış görünmekte. Hollanda`da kemer sıkma politikaları üzerindeki anlaşmazlık nedeniyle dağıldı. Fransa`da başkanlık seçimlerinde Sosyalist aday Hollanda önde gitmekte. Hollanda seçimleri kazanırsa bugüne kadar izlenen politikalardan farklı bir yol izleyeceğini belirterek kemer sıkma politikalarına mesafeli bir duruş gösterdi.
Yunanistan`daki seçimlerden sonra kemer sıkma politikalarını savunacak güçlü bir iktidar çıkma olasılığı yok denecek kadar az. IMF`nin açıklamış olduğu son istatistikler, İspanya ve İtalya`nın düşük hızlarla büyüyeceğini göstermekte" dedi.
Özdebir, AB`deki seçmenin memnuniyetsizliğini sandıklara yansıttığını bu durumunda hükümetlerin devrilmesine yol açtığını söyleyerek, ırkçı partilerin seçmen memnuniyetsizliğini istismar ettiğini belirtti. "Bu siyasi tablonun, AB`deki borç krizini olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır" diyen Nurettin Özdebir, açıklamasında şunları kaydetti:
"2012 yılına dünya, beklediğinden daha iyi bir görünümle girmişti. Ancak, bu olumlu görünümün bozulmaya başlaması riskleri tekrar artırdı. Ayrıca Suriye ve Irak`taki jeopolitik riskler de artmakta. Tüm bu gelişmelere rağmen biz Türkiye ekonomisi hakkında ihtiyatlı iyimserliğimizi koruyor ve ekonominin yumuşak inişte başarılı olacağını düşünüyoruz. Yeni teşvik sisteminde OSB`lerde yapılacak yatırımlara içinde bulundukları bölgenin bir alt sıradaki bölge teşviklerinden yararlanma imkanının tanınması
çevreyle barışık, kentsel gelişmeye uyumlu bir sanayileşme için çok yerinde oldu. Ancak OSB`lere kanunda yer alan vergi muafiyetleri tamamen uygulanmakta."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Milletvekili Öztürk, "Düzce küllerinden doğdu" AK Parti Düzce Milletvekili Ercan Öztürk, 12 Kasım Depreminin yıldönümünde Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yaptığı konuşmada "Düzceliler olarak zor günde, yardım çığlıkları, enkaz altındaki umutlu bekleyişler hala hafızalarımızda ilk günkü tazeliğini korumaktadır" dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda söz alan Milletvekili Ercan Öztürk, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin 25. yıl dönümü hakkında konuştu. Öztürk, "Düzce’mizin yüreğinde derin izler bırakan, merkez üssü Kaynaşlı ilçemiz olan 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin bugün 25. Yıl dönümünde acılarımız hala taze bir şekilde duruyor. 87 gün arayla yaşadığımız iki büyük deprem, Düzce’de çok derin yaralar açtı. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin etkisi henüz geçmeden, 12 Kasım 1999’da bir kez daha sarsıldık. 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından, Düzce’miz adeta yerle bir oldu. Biz 12 Kasım’da birbirimizi kaybetmekten daha fazlasını öğrendik; birbirimize sahip çıkmayı, acıları birlikte paylaşmayı ve yeniden ayağa kalkmayı öğrendik. O günlerde, Düzce’miz henüz Bolu iline bağlı bir ilçe iken, yaşadığımız felaketin bilançosu Bolu’ya göre çok daha ağırdı. Depremin merkez üssü Kaynaşlı’dan Düzce merkezine kadar her bir köşe, her bir sokak, her bir mahalle enkaz altında kaldı. 6 binden fazla bina, 16 bini aşkın konut ve 5 bin’e yakın işyeri kullanılamaz hale geldi" dedi. "Hayata tutunabilmek için hep birlikte mücadele verdik" Depremin geride bıraktığı etkinin sadece enkaz olmadığının altını çizen Milletvekili Öztürk, "Bu yapılar sadece taş yığınına dönmedi; o taşların altında insanların hayalleri, umutları, yaşamları vardı. O yıkıntıların arasında kalan her bir Düzceli kardeşimiz, o kara günü unutmak ve yeniden hayata tutunabilmek için hep birlikte mücadele verdi. Hepimiz için tarifsiz hatıraların barındığı 12 Kasım Düzce Depremi’nde 845 vatandaşımız hayatını kaybetti, 4 bin 948 vatandaşımız yaralandı. 12 Kasım’ı hatırladıkça, sadece kayıplarımızı değil, o anlarda birbirimize duyduğumuz umudu, dayanışmayı, yardımlaşmayı da hatırlıyoruz. Yıkıntıların arasında birbirini arayan, birbirine el uzatan insanları hatırlıyoruz. Düzceliler olarak, o zor günde, yardım çığlıkları, enkaz altındaki umutlu bekleyişler hala hafızalarımızda ilk günkü tazeliğini korumaktadır" ifadelerine yer verdi. "Düzce küllerinden yeniden doğdu" İki büyük depremin ardından Düzce’nin küllerinden yeniden doğduğunu söyleyen Öztürk, "25 yıl sonra bugün, Düzce’miz yeniden ayağa kalktı. Birçok binamız yeniden inşa edildi ama hiçbir zaman o kayıpları unutmadık. Düzce’miz ve hemşehrilerimiz yeniden hayata tutunmuşsa, bunu her bir kaybımızın, her bir acımızın hatırasına borçluyuz. Bakanlar Kurulu Kararı ile ülkemizin en genç ve 81. Vilayeti olan Düzce’miz, bugün üniversitesi, sanayisi, tarımı ve turizmiyle hükümetlerimiz döneminde adeta küllerinden yeniden doğmuştur" dedi. "Düzce’nin yapı stoku yüzde 80 yenilendi" Düzce’nin yapı stokunun daha dirençli ve afetlere hazırlık olduğunu vurgulayan Ercan Öztürk, "Depremin ardından hükümetimizce ortaya koyduğumuz politikalar sayesinde depremin izlerini ortadan kaldırmakla yetinmedik, yapı stokumuzu yüzde 80 oranında yenileyerek şehrimizi daha dirençli bir hale getirdik. Son yaşadığımız 23 Kasım 2022 Düzce Depremi’nde ortaya koyduğumuz yenilenme süreci kendini kanıtlamış, Düzce’mizin depreme en hazırlıklı şehirlerden bir tanesi olduğunu göstermiştir. Can kaybı olmaması hepimizi sevindirirken, panikten kaynaklı olarak ufak çaplı yaralanmalar ile depremin izlerini geride bıraktık" ifadesini kullandı. "TOKİ konutları hak sahiplerine teslim edildi" 23 Kasım 2022 Düzce Depremi’nde evleri ağır hasar alan vatandaşların TOKİ tarafından teslim edilen yeni evlerinde oturmaya başladıklarını söyleyen Öztürk, "Çok kısa sürede ağır hasar alan konutları TOKİ tarafından hak sahibi ilan edilen vatandaşlarımıza da teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık. Bunca acıyı, bunca kederi geride bırakmak yaraları sarmak elbette önemlidir fakat geçmişten ders çıkarmak ve geleceğe güvenle ilerleyebilmek için hepimize çok büyük sorumluluklar düştüğünü de unutmamamız gerekiyor" dedi. Öztürk, "12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nde kaybettiğimiz tüm canlarımıza yüce Allah’tan rahmet, geride kalanlara bir kez daha sabırlar diliyorum. Her bir kayıptan bir ders alarak, her bir acıyı ortak bir güçle aşarak, daha güçlü, daha dirençli, daha umutlu bir Düzce’yi inşa etmek için devlet ve millet olarak el birliğiyle çalışmaya devam edeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.