2012 yılı sergi ve atölye çalışmalarının temasını "Mesafe ve Temas" olarak belirleyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan`ın kurduğu Bayburt`taki Baksı Müzesi, sanat, tasarım, moda ve yemek kültürü olarak belirlediği dört düzlemin endüstriyel tasarım çalışmaları başladı. Endüstriyel tasarım çalışmalarını Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, tasarımcı Faruk Malhan, seramik sanatçısı Oya Koçan, koleksiyoncu Zeynep Koloğlu ve Mimar Sinan, Okan, İTÜ, Yeditepe, Kadir Has, Doğuş, Marmara üniversitelerinden 16 öğrencinin katıldığı 20 kişilik grup gerçekleştirecek
Çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına bir arada yer veren müze bu yıl tasarım alanındaki atölye çalışmalarını tasarımcı Faruk Malhan öncülüğünde yürütüyor.
Bayburt`ta var olan altyapı, malzeme ve imkânların neler olduğu konusunda kalıplar çıkaracak olan ekibin nihai hedefi Bayburt`a özgü ortaya çıkacak yeni ve özgün ürünlerin pazarlanması için altyapı kurulmasına dayanıyor.
Öncelikle Baksı Müzesi`ni, müzedeki kilim ve ehram atölyelerini gezerek bilgi alan ekip 15 Nisan Pazar gününe kadar endüstriyel tasarım üzerine fikir üretecek.
BAKSI MÜZESİ`NDE İNSANLAR ÜRETSİNLER İSTİYORUZ
Başlayan çalışmalar üzerine bir değerlendirme yapan Baksı Müzesi kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, Baksı Müzesi hakkında üniversite öğrencilerine bilgiler aktardı. Baksı`nın destansı öğeler barındırdığı ve göçü önlemek için adanmışlık içerisinde Baksı Müzesi`ni kurduğunu hatırlatan Koçan, " Bayburt`ta insanların en büyük özlemleri, köydekilerin kente, kenttekilerin büyük kentlere gitmesidir. Bunun yanında Bayburt insanı bu dünyada sizin çok önemli bir insan olduğunuzu size hatırlatacak kadar cömerttir. Ben Baksı Müzesi`ni kurmakla çok iyi bir adım attığıma inanıyorum. Bizim derdimiz burada çok iyi bir kurumsallaşma sağlamak. Burada insanlar üretsinler istiyoruz. Bu köyden burada 35 tane kadın çalışıyor. Kadının biraz daha üretime katılmasını istiyoruz. Onu çok destekliyoruz. Burada yapılacak her şey, her adım, her öneri bizim bazen içinde kaybolduğumuzu zannetiğimiz büyük bir projenin ideali olan şeyler. Burada insani bir yolculuk yapmak için yola çıktık. Sizin buraya gelmeniz bizim için büyük katkı. Umuyorum ki yapacağınız tasarımlar burada yaşar ve yaşatılırlar diye düşünüyorum. Böylece ben de düşünürüm ki bir genç kuşak bizim projemizin, bizim hayalimizin, bizim bir düşümüzün bir parçası oldu. Bu bir paylaşmadır diye düşünüyorum. O açıdan son derece mutluyum. Burası her zaman gençlere açık olmalı diye düşünüyorum. Faruk Bey`in sizlerle bu işi yapmaya karar vermesi beni çok memnun etti doğrusu. Burası gençlerle yaşamak zorunda olan bir şey. Gençlerle bir gelecek yolcuğu yapmak zorunda olan bir yer diye düşünüyorum. Gençlerin hayalleri burayla bir projeye girerse, bir üretime girerse buranın ve gençlerin geleceğinin çok daha umutlu olacağını düşünüyorum."
Koçan, öğrencilere müzeyi gezdirirken de adanmışlık, riske girme, yaratıcılık, kişisel üretimler, gelenekle modernin birleştirilmesi, kültürel değerlere saygı, yaşamın sanatsal ve sosyal anlamı gibi çeşitli konularda görüşlerini aktardı.
Endüstriyel tasarımcı Faruk Malhan ise çok az bir sürede derslerden bu geziye bu yola süre ayırdıkları için öğrencilere teşekkür ederek müzenin hoş bir mekân olduğunu kaydetti.
VAZİFENİZ OLAYIN İÇİNDEKİNİ GÖRÜP ÇIKARMANIZ
Yoldan çıkmanın, bir takım şeyleri yapmanın ve bir takım şeylere zaman ayırmanın iyi tarafları olduğunu belirten Malhan, " Bizler buraya tasarım yapmak için geldik. Alınan eğitimlerle hep beraber burada bir şeyler çıkarmak istedik. Burada çıkacak işi bir artistik sanat performansı olarak düşünmedim. Bizim ilkelerimizde de bu böyle yazmaz. Burada Bayburt Konağı`nda rafine bir çörek yiyerek bunun güzel bir örneğini yaşadık. Ona neler katılabilir diye ben orada sizlere bir şeyler söyledim. Bir şey yaparken onu bir de görmemiz lazım. Sizin vazifenin olayın içindekini görmeniz, çıkarmanız. Buradaki konu coğrafyayla bir sanatı, sanatçılığı ve hatta devrimciliği bir araya getirmek. Burada kalkıp böyle bir iş yapmak yoldan çıkmış bir davranıştır. Bizim de bu temada burada neler yapabilirizi getiriyor aklımıza bu durum."dedi.
Müzede ciddi bir kadın işgücü olduğundan da bahseden Malhan, " Kadınlar burada yemek ve bebekten sonra kalan zamanlarını değerlendiriyorlar. Burada neler yapabiliriz? Bu mekân ve buranın felsefesi bizlere çok şey söylüyor. Bazı düşüncelerimizin yapılması için bir üretim teşkilatlanmasına gerek var. Gösterilecek şeyler hemen not alın. Çörek güzel bir örnekti. Onu sıkışmış yerinden çıkarabilir bir şeyler ekleyerek bir yerlere taşıyabilirsiniz. Buradaki kilimlerin içerisinde o kadar büyük zenginlikler var ki bu zenginliklerin içerisinden bir kaç tane küçük parçayı ayıklayıp bunu bir ayrı noktaya getirdiğimiz zaman çok şey ortaya çıkıyor."diye konuştu.
SANATIN İÇİNDEKİ EBEDİ KISMI YAKALARSANIZ BİR ŞEY GETİREBİLİRSİNİZ
Sanatın içinde ebedilik kısmı bir de coğrafyasına, zamanına, sanatına bağlı bir kısım olduğuna değinen Malhan, " Eğer siz ebedi kısmını yakalayabilirseniz o zaman bir şey getirebilirsiniz. Bu gözle bakın. Renk konusuna gelince buradaki iplikler boyanabiliyor. Renk bu işin önemli bir parçasıdır. Biz tasarlanan ürünlerin üretilmesine karar verirsek bunlar zaten baştan satılmış olacak. Yapılacak işin bir pazar olduğunu da düşünmemiz gerekiyor. Ehram doku var burada bir de. Bunlardan elbise yapmak kolay bir iş değil. Onlara kullanım yeri verilmezse fazla yapılacak bir şey olmaz. Çünkü o yavaş ilerleyen bir iş. İçinde emek var. Ben isterim ki biz buradan bir şeyler çıkaralım ve üretim siparişi verebilelim.
Tasarımın üretici ile kullanıcı arasında yeni bir aktör olduğunu belirten Malhan, Baksı Müzesi`nde yapılabilecek fantastik veya kullanılabilir, yenilikçi şeylerin ise İstanbul Bienali`ne de taşınabileceğini vurguladı.
Seramik sanatçısı Oya Koçan ise Müze`de yapılan iplik boyama, kilim dokuma, ehram gibi konularda öğrencilere bilgi verdi.