GÜNDEM - 17 Kasım 2024 Pazar 12:43

“Elazığ’ın Gelecek Tasavvuru Uluslararası Kongresi”nin sonuç bildirgesi paylaşıldı

A
A
A
“Elazığ’ın Gelecek Tasavvuru Uluslararası Kongresi”nin sonuç bildirgesi paylaşıldı

Elazığ’ın Gelecek Tasavvuru Uluslararası Kongresi’nin sonuç bildirgesi, kamuoyuyla paylaşıldı.


Elazığ’ın Gelecek Tasavvuru Uluslararası Kongresi, Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezinde yoğun katılımla tamamlandı. 2 gün süren ve 6 farklı salonda gerçekleştirilen oturum ve panellerde, Elazığ’ın bölgesel, ulusal ve uluslararası geleceğine dair önemli konular ele alındı. Din, medeniyet, edebiyat, eğitim, insan hareketliliği ve göç, şehirleşme, mühendislik, deprem, mimari, estetik, iktisat ve ekonomi, hukuk, yoksulluk, şehir yönetimi, kamu yatırımları gibi birçok alanda sunumların ve panellerin gerçekleştirildiği kongrenin sonuç bildirgesi yayımlandı.


Sonuç bildirgesinde, “Elazığ’ın tarihi ve kültürel zenginlikleri, ekonomik potansiyeli, doğal kaynakları ve stratejik konumu, ilin geleceğe dair umut vaat eden bir vizyon geliştirmesini mümkün kılmaktadır. Kongremizde düzenlenen panellerde ve oturumlarda ele alınan temalar ışığında, Elazığ’ın geleceğine dair aşağıdaki tespitler ve öneriler çıkarılmıştır. Ülke olarak etrafımızı kuşatan tehlikeler ve küresel yakıcı problemler varken, şehrimizin insanlarının kodlarında zaten var olan hoşgörü, sevgi, saygı, kardeşlik ve muhabbetin artırılarak daha güçlü ve dinamik bir toplumun inşa edilmesi için herkesin üzerine düşen görevi yapması gerekmektedir. Şehrin hemen hemen her alanda gelişimine yön verecek bilgi ve tecrübeye ihtiyacın olduğu bilinen bir gerçekliktir. Şehrimizde yetişen bilgi ve tecrübe sahibi insanların burada kalması, beyin göçünün engellenmesi için tüm kurumların ve şehir halkının gerekli tedbirleri alarak bu kişilere karşı daha kucaklayıcı olması gereklidir. Ayrıca dışarıda yaşayan başta hemşehrilerimiz olmak üzere nitelikli bilim insanlarının ve tecrübe sahibi çeşitli meslek erbabının şehre gelmesi için gerekli çalışmaların yapılması önemli olacaktır. Dinin, toplumun maneviyatı, ahlakı, hoşgörüyle barış içerisinde birlikte yaşama üzerindeki etkisinin olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Dini metinlerin yorumlanmasında sert, katı ve dışlayıcı üslup ve metotların kutuplaşmaları körüklediği ve toplumsal birlikteliği yok ettiği bilinmektedir. Bunun için bölgede İslam dininin temel kaynaklardan ve yüzlerce yıldır oluşan tecrübelerin mahsulleri olan usul ve motedolojilerle ifrat ve tefritten uzak bir şekilde öğretilmesi, hoşgörü, barış ve ahlaki yönlerinin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Bu konuda uzmanların yetişmesi için her türlü çalışmalar güçlendirilmelidir” denildi.


Açıklamanın devamında, “Eğitimin toplumun geleceğini inşa eden en önemli araçlardan birisi olduğu malumdur. Bunun için okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitim kurumlarının daha da güçlendirilmesi ve eğitimde artan niceliğin mutlaka nitelikle buluşturulması önemlidir. Öğrencilerin kimlik bilinciyle yetişmesi için şehrin kültürel ve tarihi mirasına önem verilmesi gerekmektedir. Şehirlerin geleceğinin inşa edilmesinde yükseköğretim kurumlarının önemi malumdur. Gelinen süreçte üniversitemizin ulusal ve uluslararası düzeyde ulaştığı başarıların artarak kalıcı hale getirilmesi ve ürettiği bilgilerin bölgenin, ülkenin ve tüm insanlığın yararına ürünler vermesi sağlanmalıdır. Deprem kuşağında yer alan Elazığ’da, depreme dayanıklı şehirleşme çalışmalarının devam etmesi ve tüm afetlere karşı dirençli şehir planlamasında her türlü tedbir alınmalıdır. Doğal kaynakların korunması ve yenilenebilir enerji kullanımının artırılması sağlanmalıdır. Su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi kritik bir öncelik olarak ele alınmalıdır. Yeşil çevrenin korunması ve çoğaltılması noktasında gerekli önlemler alınmalıdır. Elazığ’ın doğal kaynaklarını katma değer üreten son ürün haline getirecek bir ekonomik yapı hedeflenmelidir. Kalkınma planlarındaki devlet politikaları takip edilmeli, yerel yönetimlerin ekonomideki koordinasyonuna dikkat edilerek, girişimcilik teşvik edilmeli ve il dışındaki yatırımcılar şehre davet edilmelidir. Elazığ’ın güçlü altyapısı ve iş gücü potansiyeli, stratejik yatırımlarla desteklenmelidir. İlin uluslararası pazarlara entegrasyonu için lojistik altyapı güçlendirilmelidir. Kamu ve özel sağlık sektöründeki yapının devamı sağlanarak daha da güçlendirilmelidir. Tek sağlık (insan, çevre ve hayvan sağlığı) kavramı altında, sadece tedavi edici hizmetler değil, koruyucu sağlık hizmetlerinin tüm topluma yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Sağlık okuryazarlığı artırılarak, sağlıklı yaşam alışkanlıkları için gerekli altyapıların kurulması gerekmektedir. Şehir kimliğinin korunması açısından Harput’un dini ve kültürel mirasının yeni nesillere tanıtılması sağlanmalıdır. Bu çerçevede Harput’un, sadece turistik bir destinasyon değil, aynı zamanda kültürel etkinliklerin merkezi konumunda yer alması için gerekli çalışmalar artırılmalıdır. Elazığ’ın gelecek tasavvurunun ülkenin gelecek tasavvurundan bağımsız olması düşünülemez. Elazığ, Türkiye’nin bir parçasıdır. Bu yüzden Elazığ’daki yerel yöneticilerimiz, akademisyenlerimiz, aydınlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızın ülke ve dünya gündemini takip ederek bölgesel ve evrensel gelişmeleri dikkate alarak hızlı tedbirler ve önleyici çalışmalar yapmaları gerekmektedir. Şehrimizin geleceğinin planlanması için kurumların iş birliği ile ortaya çıkacak bilimsel çalışmaları yapması, verilerin ortaya çıkarılması ve bunların raporlara dökülerek herkesin kullanımına açılması hayati öneme sahiptir. Dolayısıyla belli periyotlarda bu tür çalışmaların daha olgun, derinlikli ve tabana yayılarak devamının getirilmesi ilimizdeki tüm kurum ve kuruluşların en önemli ödevlerinden birisidir” ifadelerine yer verildi.


Son olarak ise “Geçmişten gelen zenginliklerimizi, bugünün fırsatlarıyla birleştirerek geleceğe emin adımlarla ilerleyebiliriz. Bu doğrultuda kamu kurumları, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle güçlü ve bütüncül bir kalkınma yaklaşımı benimsenmelidir. Kongremizde ortaya çıkan fikirler, Elazığ’ın güçlü bir gelecek tasavvuru oluşturmasına katkı sağlayacaktır” denildi.



“Elazığ’ın Gelecek Tasavvuru Uluslararası Kongresi”nin sonuç bildirgesi paylaşıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Sarıgöl’de yağmurda üzüm hasadı Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde kasım ayının ortasında yağmurlu ve ve soğuk bir havada örtü altında bekletilen Çekirdeksiz Sultaniye Üzümlerinin hasadı devam ediyor. Yağmurluklarını giyen işçiler bir yandan kesim yaparken kesilen üzümler de diğer taraftan kasalarla kamyonlara yüklenerek gerek yurtiçi gerekse yurtdışı pazarlarını süslemeye devam ediyor. Türkiye’nin üzüm ambarı olan Manisa’da temmuz ayında başlayan hasat aralık ayının sonuna kadar bazen de ocak ayının ilk haftalarına kadar devam ediyor. Temmuz ayında örtü altına alınmaya başlayan bağlardaki üzümler üstlerine örtülen örtü sayesinde hem dalında hem de taze olarak kesilmeyi bekliyor. Sarıgöl’ün Aşağıkoçaklar Mahallesindeki Murat Erbaş’a ait üzüm bağında da sabahın erken saatlerinde hasat çalışmalarına başlandı. Bağda taze bir şekilde bekletilen üzümler yağmurluklarını giyen işçiler tarafından özenle kesilip ayıklanarak kasalarla kamyonlara yükleniyor. Özcan Akdağ isimli tüccar tarafından alınan üzümler kamyonlarla yurdun dört bir yanındaki pazar ve marketlerdeki tezgahlarda yerini alırken, bağda çalışan işçiler kasım ayının 17’sinde olmalarına rağmen bağlarda yağmurda çamurda çalışmaya devam ettiklerini belirtti. Yağmura rağmen üzümünü kestirmeye devam eden üretici Murat Erbaş, "Aylardan kasım. Kasım ayında açık buzhane gibi üzümlerimiz birbirinden güzel. Allah bereketini versin. Gerçekten çok güzel bir iklimde yaşıyoruz. Üzümlerimiz güzel, insanlarımız güzel. Allah herkese bereket versin. Nice kazançlara Allah yedirmeyi nasip etsin eşimizle dostlarımızla birlikte" dedi. Sarıgöl ve çevresinde yağmurlu havaya rağmen hasat devam ederken ilçenin birçok bölgesinde hala örtü altında kesimi bekleyen tonlarca üzüm olduğu öğrenildi.
Diyarbakır 8 bin yıllık Hevsel Bahçeleri’nde renk cümbüşü dron ile görüntülendi UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan, 8 bin yıldır kesintisiz tarımın yapıldığı Diyarbakır Hevsel Bahçeleri’nde, sonbaharın farklı renk tonları dron ile görüntülendi. 33 medeniyete ev sahipliği yapan kent; Surlar, İçkale, Ulu Cami, Keçi Burcu, St. George Kilisesi ve Hevsel Bahçeleri ile ön plana çıkıyor. 8 bin yıllık Hevsel Bahçelerinde sonbaharın gelişiyle renk cümbüşü yaşanıyor. Dicle Nehri’nin bereketli havzasındaki Hevsel Bahçeleri, mevsim itibarıyla sarı, kahverengi ve yeşilin en canlı görüldüğü halini yaşıyor. Hafta sonunda güzel havayı fırsat bilen aileler, hem manzarayı izliyor, hem de fotoğraf çekiyor. Ailesiyle Batman’dan gelen Rıdvan Özçelik, Hevsel Bahçeleri’ne geldiklerini, Hz. Süleyman Camii’ni ziyaret ettiklerini söyledi. Özçelik, “Diyarbakır’ın muhteşem güzelliğini görmeye geldik. Herkese burayı görmeyi tavsiye ediyorum. Sonbaharın her türlü renk tonu var” dedi. Ailesiyle gezen Mehmet Ali Akçil ise doğanın yavaş yavaş uyuduğunu belirterek, "Bizde bunu gözlemliyoruz. Hevsel Bahçesi’nde her rengin tonunu bulabiliyoruz. Sarının, kırmızının, yeşilin her tonu görebiliyoruz. Hava güzeldi, sabah ailemle beraber geldim, kahvaltı yaptık. Diyarbakır için çok güzel bir yer Millet Bahçesi, Hz. Süleyman ve Hevsel Bahçesi’nin olduğu bölge” diye konuştu.