EKONOMİ
Bakan Bolat: “İhracat yapan kooperatif sayımız bir önceki yıla göre iki katına çıktı” 28 Kasım 2024 Perşembe - 13:46:59 Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “2019 yılında kooperatiflerce yapılan ihracatın toplam tutarı 61,2 milyon dolar idi. Bu tutar 2023 yılında 95,2 milyon dolara yükseldi. İhracat yapan kooperatif sayımız 2019 yılında 12 iken bu sayı 2023 yılı itibarıyla 24’e yükseldi. Yani 2 katına yükseldi” dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı Taslağı Değerlendirme Çalıştayı’na katıldı. Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen çalıştaya Bakan Bolat’ın yanı sıra Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, Türkiye Milli Kooperatifler Başkanı Muammer Niksarlı ve çok sayıda kooperatif birlik yöneticileri katıldı. Bakan Bolat burada yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Karşılıklı yardımlaşma ve dayanışma yoluyla insanların ortak ihtiyaçlarının karşılamasını sağlayan kooperatiflerin ülkemizde önem kazanması ve kooperatifçilik hareketinin gelişmesi, her sektörde varlık göstermeye başlamasından hükümet olarak büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu nedenle bugünkü çalıştayımızı ve bu çalıştayın çıktılarını ve sonuçlarını Ticaret Bakanlığı olarak büyük bir ilgi ve dikkatle değerlendireceğiz.” Kooperatiflerin dış ticarete olan ilgisinin artmasından büyük bir memnuniyet duyduklarını ifade eden Bolat, “2019 yılında kooperatiflerce yapılan ihracatın toplam tutarı 61,2 milyon dolar idi. Bu tutar 2023 yılında 95,2 milyon dolara yükseldi. İhracat yapan kooperatif sayımız 2019 yılında 12 iken bu sayı 2023 yılı itibarıyla 24’e yükseldi. Yani 2 katına yükseldi” şeklinde konuştu. “Kooperatiflerimizin uluslararası alanda iş birliklerinin güçlendirilmesi için çalışmalar gerçekleştiriyoruz” Bakan Bolat, “Birleşmiş Milletler 2025 yılını “Uluslararası Kooperatifler Yılı” olarak ilan etmişti. Biz de Ticaret Bakanlığı olarak 2025 yılını kooperatiflerimiz için çok önemli bir dönüm noktası, bir fırsat yılı olarak görüyoruz. Kooperatiflerimizin ülke ekonomisine sağladığı katkıların daha da artması, daha da görünürlüğünün artması, farkındalığın gelişmesi ve kooperatiflerimizin uluslararası alanda iş birliklerinin güçlendirilmesi amacıyla çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bildiğiniz gibi Türkiye genelinde, 27 farklı tip kooperatif ile üst birliklerinin kuruluş işlemleri, Ticaret Bakanlığımızca yerine getirilmektedir. Bu kooperatiflerin dışında kalanlar ise yapı üretimi amaçlı kurulan kooperatifler, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın tarımsal üretim amaçlı kurulan kooperatifler, birliklerde Tarım ve Orman Bakanlığımızın sorumluluk ve görev alanlarında bulunmaktadır” dedi. “Bu yılın ilk 10 ayında 652 kooperatifin kuruluşunu gerçekleştirdik” Son 5 yılda küresel çapta çok büyük çalkantılar yaşandığını belirten Bolat, “Salgın, savaşlar ve ülkemizde ekstra olarak yaşadığımız büyük deprem felaketi. Bu yaşananlar arz ve talep dengesinde çok ciddi bozulmalar meydana getirdi. Önce salgınla beraber büyük bir üretim düşüşü, büyük bir ticaret düşüşü gerçekleşti. Böyle bir ortamda kooperatif girişimlerinin ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde önümüze getirmektedir. Zira kooperatifler; üretici ortaklar açısından ürün ve hizmetlerin en avantajlı şekilde pazarlanması, tüketici ortaklar içinse ürün ve hizmetleri en uygun maliyetlerle temin edilmesi anlamında çok önemli bir fonksiyon oynamaktadırlar. Bakanlığımızca geliştirilen bir model çerçevesinde ana sözleşmesi hazırlanan ve bilgilendirme çalışmaları yapılan Tedarik ve Dağıtım Kooperatifi Modeli’nin yaygınlaşmasını çok önemli buluyoruz ve bu konuda çalışma içerisindeyiz. Bütün bu çalışmalarımız ve kooperatifçiliğin ülkemizde artan önemiyle birlikte kurulan kooperatif sayısında ciddi bir artış olduğunu görüyoruz ve bundan memnuniyet duyuyoruz. Yakın verilere baktığımızda 2019 yılında 431 kooperatif kuruluşu bizim Bakanlığımızın yetki alanı içinde yapılmış bulunmaktadır. 2023 yılı sonunda ise 793 kooperatifin kurulduğunu görmekteyiz. Bu yıl ilk 10 ay sonunda 652 kooperatifin kuruluşunu Bakanlığımız yetki alanı çerçevesinde gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.
28 Kasım 2024 Perşembe - 13:36 ASO Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi’nin lansmanı yapıldı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ankara Sanayi Odası (ASO) işbirliğinde kurulan ‘ASO Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi’nin (ASO Model Fabrika) lansmanı gerçekleştirildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve ASO işbirliğiyle sanayide verimliliği artırmak ve dijital dönüşümü hızlandırmak için kurulan ‘ASO Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezi’nin lansmanında, 17. ve 18. Öğren Dönüş Programı’na katılan sanayi işletmesinin yalın disiplin saha çalışmalarında elde edilen sonuçlar açıklandı. Türkiye’de yapmış oldukları ürünleri satmaya çalıştıklarını belirten ASO Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Tütek, “Biz ne yaparsak yapalım, neye mal edersek edelim, market fiyatının daha üzerinde ürünleri satma şansımız yok. Bu ürünleri satıp, üretirken satın almış olduğumuz ham maddelerin de yine bir market fiyatı var. Bunun da altında ham madde alamıyoruz. Eğer ki biz yurt dışına ihracatımızı arttırmak istiyorsak maliyetlerimizi düşürmemiz gerekiyor. Maliyet düşürmek için elimizdeki tek ekipman proseslerimizi hızlandırabilmek. Proseslerimizi hızlandırırken de elimizdeki en önemli şey yalın üretim. Yalın üretim bize ne sağlıyor? Yalın üretim, bize üretim yaparken o üretim içerisinde katma değeri olmayan prosesleri onun içerisinden çekip, israfı önlememizi sağlıyor. Eğer ki biz proseslerimize bakacak olursak, yani nereden bakacağız proseslerimize; teklif verme aşamasından tahsil aşamasına kadarki bütün sürece bakacak olursak bu süreç içerisinde firmalarımızın katma değer kattıkları işler esasında yüzde 15, belki yüzde 20. Yani yaklaşık yüzde 80’i bizim katma değer katmadığımız işlem. Ancak bunları bilip içinden çıkaramadığımız için bu sarmal içerisinde devam ediyoruz. Yalın üretim, bu yüzde 80’lik katma değeri olmayan işlerimizi onun arasından çıkarmamızı sağlıyor” açıklamasında bulundu. “Sanayicilerimize bir şeyleri öğretmek değil, üretirkenki yalın kültürünü anlatmaya çalışıyoruz” Ankara sanayisinde yalın üretimin önemine değinen Tütek, "Esasen sanayicilerimize bir şeyleri öğretmek değil, üretirkenki yalın kültürünü anlatmaya çalışıyoruz. Bizim model fabrikamız 2018 yılının Aralık ayında faaliyete başladı. Modern fabrika Sanayi Bakanlığımızın bir projesi. Sanayi Bakanlığı, arka saha dışı, birinci organ saha bölgesi ve UNDP ortaklığında bir proje ve tek bir hedefi var; Ankara’daki sanayi şirketlerinin hepsinin verimliliğini arttırabilmek. Bu verimliği arttırırken de esasında kalite dolayısıyla artmış oluyor. Biz 2018’den bu yana 26. Öğren Dönüş Programımıza başladık ve her Öğren Dönüş Programı’nda yaklaşık 6 ile 8 arası firmamızın 4 ve 6 ay arasında süren bir eğitim süreci var. Ve biz eğitim sürecinde esasen sanayicilerimize bir şeyleri öğretmek değil, üretirkenki yalın kültürünü anlatmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da bu firmalarımız bu yalın kültürü devam ettirmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
Metin: “1980’lerde manda sayısı yaklaşık 1 milyondu"
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:47 Metin: “1980’lerde manda sayısı yaklaşık 1 milyondu" Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de birinci sırada olduklarını belirterek, “Bu rakamlar geçen yıllara göre kıyaslandığında çok düşük. 1980’lerde bu sayı yaklaşık 1 milyondu. O döneme göre ciddi bir düşüş yaşandı. Manda yetiştiriciliğini geleceğe taşımak için çalışıyoruz” dedi. Türkiye’de en fazla manda yetiştiriciliğinin yapıldığı Samsun’da en çok manda Bafra ilçesinde bulunuyor. Samsun, 22 bin manda sayısı ile Türkiye’de en fazla yetiştiriciliğin yapıldığı il konumunda bulunurken, sadece Bafra ilçesinde yaklaşık 1O bin adet manda mevcut. “Üretim geçen yıllara göre ciddi şekilde azaldı, çalışacak hayvan bakıcısı dahi bulamıyoruz” Samsun Manda Birliği Başkanı İsmail Metin, yaptığı açıklamada, 1980’li yıllarda il genelinde manda sayısının 1 milyona ulaştığını, o günden bu yana ciddi bir düşüş yaşandığını söyledi. Türkiye’de manda yetiştiriciliğinin yeniden canlanmasında, 2008 yılında Samsun’da kurulan Türkiye’nin ilk manda birliğinin ve devlet desteklerinin etkili olduğunu kaydeden Metin, “2009 yılından itibaren Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği desteklerle manda sayısında artış yaşandı. Ayrıca Anadolu Islah Projesi gibi çalışmalar da popülasyonun artmasına büyük katkı sağladı. Gençlerimiz, manda yetiştiriciliği gibi zorlu bir işe sıcak bakmıyor. Tarım ve hayvancılık ağır bir iş; sabah-akşam mesaiyle sınırlı değil. Sabahın erken saatlerinden gece yarısına kadar çalışmayı gerektiriyor. Üstelik sosyal hayat da kısıtlanıyor. Bu durum gençlerimizi sektörden uzaklaştırıyor. Kendi çiftliğimde bile çalışacak hayvan bakıcısı bulamıyoruz” diye konuştu. "Genç çiftçilere yönelim teşvikler arttırılmalı" Bu konuda genç çiftçilere verilen teşviklerin arttırılması gerektiğine dikkat çeken Metin, manda ürünlerinin ekonomiye ciddi bir katkısının olduğuna değinerek, “Ürünlerin markalaşması, sektörü kalkındırmak için büyük bir adım. Ancak üretim maliyetleri, yem fiyatları gibi sorunlar nedeniyle bu alanda da sıkıntılar yaşanıyor” ifadelerine yer verdi. Başkan İsmail Metin, sektörün devamlılığı için ellerinden geleni yaptıklarını, bu sektörün gelecek nesillere taşınması gereken bir değer olduğunu da sözlerine ekledi.
AESOB’dan yeni iş birliği protokolü
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:12 AESOB’dan yeni iş birliği protokolü AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve Antalya PTT Başmüdürü Sefa İnce Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde bir araya gelerek AESOB ile Antalya PTT Baş Müdürlüğü arasında iş birliği protokolü imzaladı. AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve Antalya PTT Başmüdürü Sefa İnce’nin katılımıyla gerçekleştirilen imza töreninde, Antalya’daki esnaf ve sanatkâr odalarına yönelik özel indirimleri kapsayan protokol detayları açıklandı. Bu işbirliği protokolü kapsamında; 18 Kasım 2024 - 17 Mayıs 2025 tarihleri arasında yapılacak olan tüm APS Kurye, Posta Kargosu ve Kargo Hizmetlerinde indirimli yeni fiyat tarifesi uygulanacaktır. Tarifeler bugün itibariyle PTT sistemine tanımlandı. Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’ne bağlı toplam 75 esnaf odasının birliğe yapacağı gönderiler daha önceki uyguladığı hali ile Birlik hizmet binasında bulunan PTT Gişe İşlemleri Masası’ndan ve tüm PTT şubelerinden yapılması mümkün olacak. Ayrıca PTT Antalya Başmüdürlüğünce esnaf odalarına gerekli tanımlamalar yapılarak odaların farklı adreslere gönderdiği tüm kargo ve posta iletileri protokol kapsamında indirimli tarifeden uygulanacaktır. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Adlıhan Dere bu iş birliğinin Birliğe bağlı esnaf odalarına büyük avantajlar sunacağını belirterek hayırlı uğurlu olması temennisinde bulundu. Dere, “Böyle güzel bir işbirliğini hayata geçirmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu protokol, Birliğimizin ve Esnaf Odalarımızın işlerini daha ekonomik ve verimli bir şekilde yürütmelerine katkı sağlayacak. Bu projenin mimarlarından biri olan PTT Baş Müdürümüz Sayın Sefa İnce’ye şahsım ve Birliğim adına teşekkür ediyorum. Projemiz hayırlı uğurlu olsun. İnşallah bundan sonra da farklı projelerle bir araya gelerek çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi. Antalya PTT Başmüdürü Sefa İnce ise konuşmasında “AESOB Başkanımız Adlıhan Dere ile böyle güzel projelere imza atmaktan onur duyuyoruz. Bu işbirliği esnaf odalarına büyük kolaylık ve tasarruf sağlayacak. PTT olarak her zaman yanınızdayız” ifadelerini kullandı. AESOB ile Antalya PTT Başmüdürlüğü arasında gerçekleştirilen daha önceki işbirliği çalışmaları kapsamında AESOB Hizmet Binasında PTT Gişe İşlemleri Masası kurulmuştu. PTT Gişe İşlemleri Masası AESOB çatısı altında hafta içi her gün esnaf ve sanatkarlara hizmet vermeye devam ediyor. Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nde esnaf ve sanatkarlar PTT şubelerinde sağlanan tüm hizmetlerden aynı şekilde yararlanabiliyor. AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve PTT Başmüdürü Sefa İnce esnaf ve sanatkara fayda sağlayan bu tarz işbirliği çalışmalarının devam edeceğinin teminatını verdi.
Sarız’da doğal gaz ateşi yandı
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:10 Sarız’da doğal gaz ateşi yandı Kayseri’de Sarız İlçesi Doğal Gaz Verme Töreni’nde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, “Vatandaşlarımızı ödüllendirmemiz lazım. Ödüllendirmek nasıl olur, onlara hizmet etmekle olur” dedi. Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen Sarız İlçesi Doğal Gaz Verme Töreni, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’ın katılımıyla gerçekleştirildi. İlçe meydanındaki törende konuşan Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç, prensiplerinin yapamayacaklarını vadetmemek, vadettiklerini de yapmak olduğunu vurgulayarak, “Cumhurbaşkanımız talimatları ile halkımızın insanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesi ile hizmetlerimizle buluşmalarını istiyor. Ayrıştırmadan, ötekileştirmeden, kimseyi rengine, ırkına, inancına, felsefesine, siyasi kanaatine bakmadan, önce insan” dedi. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak üzerine ne düşüyorsa yapma gayretinde olduğunu kaydeden Başkan Büyükkılıç, ilçe belediyeleri ile dayanışma içerisinde hizmetler gerçekleştirdiklerini anlatarak, “Başkanımızla el ele verelim. Ne gerekiyorsa yapalım, vatandaşımızı mağdur etmeyelim. Vatandaşlarımızı ödüllendirmemiz lazım. Ödüllendirmek nasıl olur, onlara hizmet etmekle olur” ifadelerini kullandı. Büyükkılıç, doğal gazın gelmesi ile kombi hediye ettiklerini belirterek, vatandaşları doğdukları yerde doyurmanın önemine işaret etti. Büyükkılıç, sözlerinin sonunda, “Altyapısı ile inşallah el ele vererek, dayanışma içerisinde ilçemizi daha yaşanılabilir, daha konforlu hale getirmek hepimizin asli görevi olacak diyoruz” şeklinde konuşarak hayırlı olsun temennisinde bulundu. Sarız ve Pınarbaşı ilçelerine doğal gaz ulaşması noktasında Başkan Büyükkılıç’ın gayretine yakinen şahit olduğunu belirten AK Parti Kayseri Milletvekili S. Bayar Özsoy ise, “Elhamdülillah açılışta hep beraberiz. İnşallah doğal gaz Sarız’ımızın gelişmesine, insanların doğdukları yerde doymalarına çok büyük etki edecek diye düşünüyorum. Sarız’a hizmet etmeye hep beraber devam edeceğiz” ifadelerinde bulundu. Sarız İlçe Kaymakamı Şafak Karaca da Sarız için çok önemli olan, Sarız’ı çok ileriye taşıyacak söz konusu doğal gaz yatırımının, diğer yatırımları da olumlu etkileyecek bir proje olduğunu kaydetti. Kaymakam Karaca, proje nedeniyle emeği geçenlere teşekkür ederek, doğal gazın hayırlı olması temennisinde bulundu. Sarız Belediye Başkanı Ömer Faruk Eroğlu ise Sarız’ın göçünü önleyecek olan doğal gaz çalışmaları ile yaşam kalitesinin ve konforunun artacağını, çevre kirliliğinin azalacağını dile getirdi. Başkan Eroğlu, doğal gazın Sarız’a gelmesi dolayısıyla emeği geçen başta Başkan Büyükkılıç olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara teşekkürlerini ifade etti. SOCAR Türkiye Doğal Gaz İş Birimi Başkanı Fuad İbrahimov da Sarız’a gaz getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek, “Yaklaşık 500 kilometreye yakın bir hat yaptık Kayseri’de. Bunun 120 kilometresi sadece Pınarbaşı ve Sarız ilçeleri. Biz işlerimize Azerbaycan Türkiye kardeşliği açısından bakıyoruz. Tek millet, iki devlet anlayışıyla ekonomik katma değer gütmeden yatırımlarımızı yapmaya devam ediyor” diye konuştu. Sarız ilçesini de doğal gaz ile ısıtmaya başlayacaklarını kaydeden İbrahimov, ilçeye doğal gazın hayırlı, uğurlu olması temennisinde bulunarak, “Memduh Başkanımızın kuvvetli ısrarlarıyla da biz taşıma yoluyla da olsa Sarız ilçemizi gazlandıracağız dedik. Taşıma yoluyla Sarız’ı da gazlamış bulunuyoruz” dedi. Törene, Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra Sarız Kaymakamı Şafak Karaca, AK Parti milletvekilleri S. Bayar Özsoy, Dursun Ataş, AK Parti İl Başkanı Fatih Üzüm, AK Parti Kayseri İl Kadın Kolları Başkanı Meral Koşar, Sarız Belediye Başkanı Ömer Faruk Eroğlu, Pınarbaşı Belediye Başkanı Deniz Yağan, Akkışla Belediye Başkanı Mustafa Dursun, SOCAR Türkiye Doğal Gaz İş Birimi Başkanı Fuad İbrahimov, Kayserigaz ve SOCAR yetkilileri, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları Ali Hasdal, Mustafa Türkmen, daire başkanları, genel müdürler, muhtarlar ve ilçe sakinleri katıldı. Konuşmaların sonunda Başkan Büyükkılıç, tören protokolü ile birlikte ilçeye ulaşan gazın ilk ateşini meşalede yaktı.
Pancar üretiminde randevu tepkisi
18 Kasım 2024 Pazartesi - 17:07 Pancar üretiminde randevu tepkisi Yozgat’ta Şeker Fabrikaları alımlarını randevu sistemine göre yapmaya başlaması pancar üreticilerini zor durumda bıraktı. Yozgat’ta bu yıl etkili olan kuraklık ve dolu gibi afetlerin yanı sıra düşük pancar fiyatı ile sarsılan Yozgatlı pancar üreticileri bu seferde randevu sistemi ile bir darbe daha aldı. Pancarını söken üretici şeker fabrikalarının randevu sistemine geçmesi ile birlikte ürünlerini tarla kenarına yığarken, bekleyen pancar kilo kaybına uğramaya başladı. Pancar üreticileri randevu sisteminin kendilerini zor durumda bıraktığını ifade ederek tarlada bekleyen pancarlarının en fazla 15 gün daha bekleyebileceğini söylediler. “Her tarlanın başında 50-100 ton pancar var” Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, "Arazide her tarlanın başında 50-100 ton pancar var. Bu kayıp çiftçinin kaybı. Şu an çiftçi mağdur tarlada. Çiftçi pancarı tarlasında söktüğü anda 30 ton gelen pancar 23 tona kadar düşüyor. Yani kauçuğa dönmüş pancarlar. Bu içler acısı. Çiftçinin cebinden çıkan bir şey. Yetkililere özellikle bu Çorum bölgesi, Yerköy’den bizim pancarımız gidiyor. Yozgat’ın merkezi dahi oralarda büyük sıkıntı var. Bir an önce çiftçilerden pancar alınmalı. Çiftçi 11’inci ayın artık 17’si olmuş. Şu saatten sonra tarlada pancar bekletme şansı yok. Onun için bir an önce götürmeleri lazım" şeklinde konuştu.
İzQ Dijital Deneyim Merkezi kapılarını açtı
18 Kasım 2024 Pazartesi - 16:17 İzQ Dijital Deneyim Merkezi kapılarını açtı İzmir’in ilk Dijital Deneyim Merkezi, İzQ çatısı altında açılarak sanal ve artırılmış gerçeklik deneyimleriyle çocukları bilim ve inovasyon dünyasıyla buluşturuyor. İzQ Dijital Deneyim Merkezi açılışında, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu da katılımcılar arasında yer aldı. İzmir’in uluslararası girişimcilik ve inovasyon ekosisteminde lider olma hedefi doğrultusunda hayata geçirilen İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezi, yeni bir projeye daha imza attı. İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası, İzmir Ticaret Borsası, Ege İhracatçılar Birliği, Ege Genç İş İnsanları Derneği ve Ege Genç Sanayici İş İnsanları Derneği iş birliğiyle kurulan merkez, İzmir’in ilk ‘Dijital Deneyim Merkezi’ni hizmete açıldı. Merkezde, sanal artırılmış gerçeklik uygulamaları ile ilk ve ortaokul seviyesindeki öğrenciler başta olmak üzere, tüm ziyaretçilerine dijital deneyimler sunulacak. İzmir’in teknoloji ve inovasyon alanında öncü şehirlerin başında geldiğini söyleyen Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Zekeriya Çoştu, “İzmir iş dünyasıyla, sivil toplumuyla, insan kaynağıyla gerçekten bu alanda büyük bir potansiyel vadeden şehirlerimizin başında geliyor. Biz de bunun daha da yoğunlaşmasına gelişmesi için bakanlık olarak her türlü katkıyı sağlamaya hazırız” dedi. Teknolojide İzmir öncü şehirlerden İzmir’in teknoloji ve inovasyon alanında öncü şehirlerin başında geldiğini söyleyen Çoştu, “İzmir’in de girişimcilik ekosisteminde gerçekten son dönemde elde etmiş olduğu başarılar bir çekim merkezi olması noktasında çok kıymetli. Bu başarıların İzmir’in geleceğine büyük katkıları olacağı inancındayız. İzmir’in bu anlamda çok büyük bir potansiyeli var. Bunu girişimcilik ekosisteminde görebiliyoruz. İzmir Türkiye’nin üçüncü en büyük ekosistemine sahip. Sadece yatırımlar boyutunda veya girişimcilik faaliyetleri boyutunda değil iş dünyası ekosisteminin de bu alandaki farkındalığı bakımından gerçekten öncü şehirlerimizden bir tanesi. Bir örnek vermek gerekirse İzmir’de ‘Melek Yatırımcılık Ağı’ var. Bu ağımıza Türkiye’nin en aktif ağlarının başında geliyor. Dolayısıyla İzmir iş dünyasıyla, sivil toplumuyla, insan kaynağıyla gerçekten bu alanda büyük bir potansiyel vadeden şehirlerimizin başında geliyor. Biz de bunun daha da yoğunlaşmasına gelişmesi için bakanlık olarak her türlü katkıyı sağlamaya hazırız” açıklamalarında bulundu. Bütüncül adımlar atmalıyız Türkiye’nin hem inşa ettiği kapasiteyle hem de dünyanın teknolojinin gelişiminin sunduğu fırsatlarla geleceğin teknoloji merkezlerinden biri olmak için en güçlü adaylardan biri olduğunu ifade eden Çoştu, “Türkiye gerçekten teknoloji alanında son dönemde çok önemli atılımlar kaydediyor. Türkiye geleneksel olarak bir sanayi ülkesiydi. Bölgesinde önemli bir sanayi altyapısına sahip nadir ülkelerden bir tanesi. Türkiye böyle bir sanayi ülkesi iken şimdi artık aynı zamanda bir teknoloji ülkesi konumuna da erişti. Halihazırda 104 teknoparkta 10 binden fazla teknoloji firması, yenilik üretiyor. 1600’den fazla Ar- Ge merkezi ve tasarım merkezi ile 100 bine yakın Ar -Ge insan kaynağı gerçekten sanayiye ve doğrudan katma değere yönelik Ar-Ge faaliyetlerine imza atıyorlar. Bundan 20 yıl kadar önce 30 binin altında seyreden Ar- Ge insan kaynağımız bugün 300 binlere ulaşmış durumda. Milli gelirimiz içerisinde Ar -Ge’ye ayırdığımız kaynağı bir buçuk milyar dolar seviyesinden 16 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Bu rakamlarla İspanya İtalya gibi gelişmiş ülkelerin önüne geçmeyi başarmış durumdayız. Teknoloji yarışında çok bütüncül bir yaklaşım ortaya koymamız gerekiyor. Adımlarımızı tek boyutlu değil çok boyutlu atmamız gerek” diye konuştu. Tüm gelir çocuklara harcanacak Girişimcilik ve inovasyon faaliyetlerinin, genellikle üniversiteler bünyesinde teknoparklar ve teknoloji transfer merkezleri yapısı içinde kapalı bir sistemde yürütüldüğünü dikkat çeken İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Biz bu klasik yapının dışına çıkarak girişimcilik ve inovasyon kavramını toplumun bütün kesimlerinde görünür kılmak ve kente maletmek için İzQ’yu İzmir’in en merkezi yerindeki iki modern binada konumlandırdık. Kar amacı gütmeyen bu sosyal sorumluluk hareketi ile sağlanan tüm gelir yine binlerce çocuğumuzun eğitimine harcanacaktır. İzQ bugün sadece bir inovasyon merkezi değil, şehrin girişimcilik ekosisteminin de vitrinidir. Bugün bu projeyi çocuklarımızın hizmetine sunmaktan ve İzQ Dijital Deneyim Merkezi’nin açılışını sizlerle birlikte yapmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. İzQ genç girişimcilerden sonra şimdi de geleceğin girişimcileri olacak çocuklarımızı bilim ve inovasyon dünyasıyla buluşturuyor. Bugün İzmir’de bilim ve teknolojide bir bayrak yarışını hep birlikte başlatıyoruz. Bu merkezde İzmir ve çevre iller başta olmak üzere Türkiye’nin her yerinden geleceğin girişimcileri ve bilim insanları olacak çocuklarımızın doğrudan yaşayacakları ilham verici deneyimlerle ilgi alanlarında bir bilim yolculuğuna çıkmalarını istedik. Dileğimiz bu projenin örnek olması ve benzerlerinin tüm yurda yayılmasıdır” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Şenel: "Küresel ticaret savaşlarının yeniden gündeme gelmesi muhtemel görülmekte"
18 Kasım 2024 Pazartesi - 15:53 Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Şenel: "Küresel ticaret savaşlarının yeniden gündeme gelmesi muhtemel görülmekte" Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, ABD Başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’ı işaret ederek, "Küresel ticaret savaşlarının yeniden gündeme gelmesi muhtemel görülmekte" dedi. TOBB Strateji Geliştirme Yüksek Kurulu Koordinasyon Toplantısı, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel’in katılımıyla TOBB İkiz Kuleler’de gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, yaptığı açıklamada, tüm dünyanın ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan bir dönüşüm sürecinde olduğunu belirterek, "Mevcut küresel düzenin ve küreselleşmenin yeniden sorgulandığı bu dönemde yaşanan gelişmeler dünyanın sürekli bir değişim içerisinde olduğunu işaret etmektedir. Küreselleşme, korumacılık, göç gibi bugünün pek çok kavramı, kapsamı ve boyutları farklılık arz etse de değişik dönemlerde de gündeme gelmiştir. Bugünün dünyasını doğru okuyabilmemiz bu okuma ışığında en doğru stratejiyi geliştirebilmemiz, geçmiş dönemleriyle kırılımları iyi analiz etmemize bağlı" ifadelerine yer verdi. "Çin ve Hindistan dünya pazarındaki etkisini arttırmış" Strateji dahilinde hareket etmeyen toplulukların ya da grupların tarih sahnesinden silindiğini vurgulayan Şenel, "Yakın dönemde Asya’daki hızla büyüyen ekonomiler özellikle Çin ve Hindistan dünya pazarındaki etkisini arttırmış. Bu da küresel ticaretin merkezinde Asya’yı önemli bir oyuncu haline getirmiş. 2016 yılında Brexit referandumu ve Amerika’yı yeniden büyük güç yapma söylemleri gibi gelişmeler, küreselleşmeye karşı yükselen tepkilerin birer örneği olmuştur. Bu durum ticaret savaşları, gümrük tarifeleri ve uluslararası iş birliği anlaşmalarındaki gerilimleri gündeme getirmiştir" şeklinde konuştu. "Dünya ekonomisi 3 temel krizle karşı karşıya" Kovid-19 salgınının küresel tedarik aksamaları ve uluslararası hareketliliği sınırlandırdığını hatırlatan Şenel, bazı ülkelerin daha korumacı politikalara yaşanan süreçten sonra adım attığına dikkati çekerek, "Sonuç olarak bugün geldiğimiz noktada dünya ekonomisinin üç temel krizle karşı karşıya olduğunu söylemek mümkün. Çoklu krizler olarak da nitelendireceğimiz bu krizlerin ilki yönetim krizi. İkincisi finansal krizler ve son olarak üçüncüsü iklim krizi olarak ortaya çıkmakta" ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Küresel güç dengelerinde giderek belirginleşen çok kutuplu yapı ABD, Avrupa Birliği ve Çin arasındaki yoğun rekabete kendini göstermekte. Uluslararası alanda iş birliğini teşvik etmek üzere oluşturulan Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumlar da bu yoğun rekabet gündeminde geri planda kalarak işlevlerini yitirme riskiyle karşı karşıyadır. ABD ve Çin gibi büyük güçlerin rekabeti, arkadan gelen Hindistan gibi ülkelerin yüksek büyüme hızları, genç ve kalabalık nüfusları, Avrupa’nın yeniden güç kazanması, Rusya’nın batı blokuna karşı denge oluşturma çabalarıyla çok kutupluluk ve jeopolitik gerginlikler giderek artmakta. ABD askeri üstünlüğü ve teknolojik liderliği sayesinde küresel nüfuzunu korumaya çalışırken Avrupa Birliği ekonomik gücünü yeniden kazanmanın yanı sıra iklim politikaları, insan hakları ve sürdürülebilir kalkınma gibi konularda küresel liderlik iddiasını devam ettirmekte. Avrupa Birliği’nin yakın zamanda kamuoyuyla paylaştığı geniş bir sektörel yelpazede hazırlanan AB rekabetçiliğin geleceği raporu değişen dünyada AB’yi konumlandırarak ileriye dönük üyelerce atılması gereken ortak adımları ortaya koymakta. Kimisi hızlı ekonomik büyümesi, teknolojik gelişimi ve kuşak yol projesi gibi girişimlerle dünya çapında ABD ile birlikte rekabet eder şekilde nüfus alanlarının genişletmeye odaklanmış durumda." Hindistan’ın ise Çin’e kıyasla yüksek büyüme seyrettiğini belirten Şenel, "BRICS ülkelerinden bir diğeri olan Rusya, sınırlı ekonomi kaynaklarına rağmen siyasi ve askeri gücünü koruyarak küresel arenada stratejik bir yol aramaya, oynamaya devam etmekte. Çok kutuplu bu yapı hem bölgesel hem de küresel ilişkilerde yeni dinamikler oluştururken güç mücadelesinin kapsamını genişletmektedir" şeklinde konuştu. Dünyada yaşanan krizlerden bir tanesinin de demografik sorun olduğunu dile getiren Şenel, şöyle konuştu: "Nüfus hızla yaşlanıp genç nüfus oranı azalırken, bu dönüşüm ülkelerin ekonomik ve sosyal yükünü arttırmakta geleceğe yönelik nitelikli, insan gücü kaynağının sınırlanmasıdır. 38 zengin ülke arasında en hızlı yaşlanan ülke konumundaki Güney Kore doğum oranı son yıllarda giderek hızla düşmekte. Resmi rakamlara göre doğurganlık hızı 1970’lerde 4,5 seviyelerinden geçtiğimiz yıl itibariyle 0,72’ye kadar gerilemiştir. Son açıklanan nüfus projeksiyonları doğurganlık hızı yüzde 1.50’ye gerileyen ülkemiz için de 2030’un ilk yarısında yaşlı nüfus oranının yüzde 15’i aşacağına demografik fırsat penceresinin kapanacağına işaret etmektedir." Şenel, "2024 yılında yüksek enflasyon, sıkı para politikaları ve süregelen jeopolitik gerilimler özellikle de Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu’da İsrail’in Gazze’ye yönelik ve giderek bölgeye saldırıları var olan küresel belirsizlikleri derinleştirmekte. Söz konusu gelişmelerle küresel ekonomiyi salgın öncesi ortamların altında bir büyümeye itmekte. küresel resesyona girilmemiş olması ve dünya ekonomisinin belli bir istikrarla seyrini sürdürmesi yaşanan çoklu şoklara karşı kazandığına dair bir görünüm arz etmekte" diye konuştu. Şenel, "Uluslararası para fonu 2024 ekim ayında yayınladığı dünya ekonomik görünüm raporuna göre dünya ekonomisi 2023 yılında yüzde 3.3 oranında büyüdü. 2024 ve yirmi beş yıllarında da benzer bir büyümeyi sürdüreceğini göstermekte. Küresel ticaret tarafında ise finansal şartların sıkılaşması ve jeopolitik gelirlerin etkisiyle dünya, mal ve hizmet ticareti hacmi 2023 yılında yüzde 0,8 oranında oldukça düşük bir büyüme gösterdi. Birçok ülkede izlenen korumacı ticaret politikaları küresel ticareti olumsuz yönde etkilemekte" ifadelerine yer verdi. ABD Başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump sonrası küresel ticarette neler yaşanabileceğine dair araştırmalar ve analizler yapıldığını dile getiren Şenel, şunları kaydetti: "Yeni dönemde küresel ticaret savaşlarının yeniden gündeme gelmesi de muhtemel görülmekte. ABD’nin önümüzdeki dönemde başta Çin olmak üzere Avrupa Birliği ve diğer ülkelere karşı iç pazarının koruyucu ve yeterli üretimi destekleyici tedbir almasına yönelik değerlendirmeler ağırlık kazanmakta. Bu durumun küresel ticaret hacmini daraltarak özellikle ithal tüketim mallarının fiyatlarının artabileceği değerlendirilmekte. Muhtemel ek tarifelerin fiyat artışlarını tetikleyeceği ve FED’in bir süredir yürüttüğü dezenflasyon politikaları için de bir risk oluşturacağı da muhtemel sonuçlar arasında görülmekte. Öte yandan ABD’nin Çin’e karşı alması muhtemel tedbirler, Çin’in ülkemizin en büyük pazarı olan AB’ye ve diğer pazarlara daha fazla yönelmesine sebep olacağız olacaktır." Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buna karşın küreselleşmenin yerine bölgesel ortaklıkların veya adalaşma olarak tanımlanabilecek ülkeler arası iş birliklerinin ön plana çıktığı günümüzde Türkiye için tehditler kadar fırsatlar da bulunmakta. Avrupa ve ABD’nin bazı ülkeler için uyguladığı ticari engeller sonucu üretimin başka ülkelere kaydırılması da gündeme gelebilecek. Türkiye bu noktada Kovid-19 döneminde gündeme geldiği gibi bölgesinde yeni bir üretim ve tedarik üssü olma potansiyeline sahiptir. AB tarafına baktığımızda konuşmamın başında belirttiğim gibi dünyadaki dönüşümleri yönetmek için Avrupa Komisyonu’nda hazırlatılan Avrupa rekabetçiliğin geleceği başlıklı rapor ile Avrupa’nın üretkenlik açığını inavasyon artışıyla kapatarak düzeltmesi enerji maliyetleri düşmesi ve düşük karbonlu ekonominin sunduğu yeni fırsatlar rekabet gücü için ortak bir plan. Avrupa’nın güvenliği arttırması ve bağımlılıkları azaltması şeklinde Avrupa için yeni bir endüstriyel strateji önermekte." TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ise şöyle konuştu: "Kamu ile reel sektör arasındaki iletişimi güçlü tutmalıyız. Özel sektör olarak, yüksek ve istikrarlı bir büyüme sürecinin, cazip bir yatırım ortamının ön şartı olarak, öncelikle makro ekonomide istikrar olması ve belirsizliklerin giderilmesinin gerektiğinin farkındayız. Kamu idaremizin bu yönde attığı adımlar ve uygulanan rasyonel politikalarla, ekonomide biriken risklerin ve kırılganlık unsurlarının büyük ölçüde azaldığını memnuniyetle takip ediyoruz. Son dönemde para piyasalarında ve TL’de sağlanan istikrarı, döviz dengesindeki iyileşmeyi, kredi risk primindeki gerilemeyi ve ülke kredi notundaki artışları bunun sonucu olarak görüyoruz. Elbette bundan sonraki aşamada, hem ekonomi programına toplumsal desteğin artması, hem de tempolu bir büyüme süreci için, atmamız gereken ilave adımlar da var. İşte bu çerçevede sizin hitabınız sonrasında, Kurul üyelerimiz sahadaki durumu ve tabanımızda en çok talep edilen konuları dile getirecekler. Reel Sektör olarak sıkıntılarımızı ve taleplerimizi anlatacaklar. Tüm bunları sizinle paylaşmaktan ve istişare etmekten büyük memnuniyet duyuyoruz."