POLİTİKA - 07 Ekim 2024 Pazartesi 18:04

TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türkiye arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecektir"

A
A
A
TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türkiye arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecektir"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail’in bölgedeki saldırılarına ilişkin, "Türkiye arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecektir. Birlik içerisinde uyanık olacağız. ’Bize dokunmaz, bize gelmez’ demeyeceğiz. Türkiye’yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz. Bunun için birlik, beraberlik içerisinde hareket edeceğiz" dedi.


TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir dizi program için Düzce’ye geldi. İlk olarak Düzce Valiliği’ni ziyaret eden Kurtulmuş, Vali Selçuk Aslan’dan şehirde yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ardından Kurtulmuş, Düzce Üniversitesi Akademik Yıl açılış törenine katıldı. Açılışta hayatını kaybeden Recai Kutan’a rahmet dileyen Kurtulmuş, "Bugün vefat haberini aldığımız, Türk siyasetinin duayen isimlerinden, nezaketiyle, zarafetiyle, memleket sevgisiyle, Türkiye’nin kalkınmasına adadığı ömrüyle hepimiz için örnek bir şahsiyet olan Recai Kutan beyefendiyi rahmetle anıyorum. Kendisiyle yıllarca çalıştık. Karış karış Türkiye’yi dolaşmış, Türkiye’nin gelişme serüveninin hemen hemen her safhasında yer almış olan önemli ve örnek alınacak bir siyaset insanıydı. Kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine, sevenlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum" diye konuştu.



"Önümüzde yeni bir dönem var"


Dünyanın yeni bir dönemin başlangıcında olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Yaşadığımız çok kısa süre içerisinde önemli iki büyük gelişme yaşandı. Bunlardan birisi 1990’ların başında Berlin Duvarı’nın yıkılmasıydı. Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte 1945-90 arasında devam eden bir tarafında Amerika’nın, bir tarafında Rusya’nın olduğu iki kutuplu dünya sistemi çöktü. Berlin Duvarı ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği dağılarak çok sayıda yeni devlet ortaya çıktı. Dünyadaki iki kutupluluk dönemi geride kalmış oldu. Ondan sonraki süreçte de Amerika Birleşik Devletleri’nin başını çektiği iddia edilen tek kutuplu bir dünya sistemi, yani bir tek gücün yönlendirdiği bir dünya sisteminden bahsedildi. Ta ki 2022 yılının Ağustos ayına kadar. Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’dan apar topar çekilmesiyle birlikte o tek kutuplu olduğu empoze edilen sistem de çöktü. Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. Bu dönemin nasıl gelişeceği, nasıl yeni gelişmelerle dünyanın hangi güç dengelerinin içerisinde hareket edeceğini henüz bugünden bütünüyle bilmemiz mümkün değil. Tabii ki bazı tahminler, bazı öngörülerde bulunuyoruz" diye konuştu.



"Türkiye bu coğrafyanın yükselen yıldızı olmaya, dünya denkleminde güçlü bir ülke olmaya adaydır"


Dünyanın çok kutuplu olacağını söyleyen Kurtulmuş, "Artık dünya ne iki kutuplu ne tek kutuplu bir dünya olmayacak. Çok kutuplu bir dünya olacak. Bu da şu demektir. Başta bizim içinde bulunduğumuz coğrafya olmak üzere dünyanın birçok yerinde yeni güç merkezleri, yeni güçlü ülkeler ortaya çıkacak, yeni dengeler ve yeni denklemler oluşacaktır. Hiç şüphesiz size moral vermek için kendime moral vermek için söylemiyorum. Çok kutuplu yeni dünyanın gelişmeleri içerisinde bu bölgenin büyük ülkelerinden birisi olan, dünyada özellikle Cumhuriyetimizin ikinci asrında Türkiye yüzyılı olmasını temenni ettiğimiz büyük gelişmeleri, büyük bir takım fırsatları barındıran bu önümüzdeki süreçte, gelişen yeni dünya dengeleri, denklemleri içerisinde en önemli ülkelerden birisi Türkiye olacak. Potansiyeli itibarıyla, genç nüfusu itibarıyla, Türkiye’nin jeostratejik konumu itibarıyla, yani hangi denklemi alırsanız alın içinde vazgeçilemez bir ülke olarak Türkiye önümüzdeki dönemin bu çok kutuplu dünya dengelerinin en önemli ülkelerinden biri olacak. Doğu-batı dengesinde, kuzey-güney dengesinde, Müslüman- Hristiyan ülkeler arasındaki dengede, Asya-Avrupa dengesinde dünyanın bütün stratejik geçiş yollarında olması, dünyanın bütün enerji imkanlarının, haklarının bir havı olabilecek potansiyele sahip olması dolayısıyla Türkiye bu coğrafyanın yükselen yıldızı olmaya, dünya denkleminde güçlü bir ülke olmaya adaydır" şeklinde konuştu.



"Büyük ateş çukuruna bütün bölge ülkelerini de itmeye çalışıyorlar"


Kurtulmuş, "Ancak şunu da biliyoruz ki bu coğrafyada biz zaten ecdadımızın buraya adım attığı günden itibaren, öyle arkamızı yan gelip yatarak hiçbir şekilde bir günümüzü neredeyse rahat içerisinde geçirmedik. Hep mücadeleyle geçirdik. Hep ileri hedefler önümüze koyarak ilerledik. Hep daha ileriye doğru gittik ve inşallah bundan sonra da daha ileriye gideceğiz. Bu yeni dönemin nasıl şekilleneceği, bu dengelerin nasıl gelişeceği konusunda bir takım tahminler, gelişmeler ortadayken maalesef yeni dönemin belirsizliklerini artıran bir önemli gelişme olarak da bu çok kutupluluk sürecinde önemli gelişme olarak da İsrail’in bir yıldır devam eden ve bölgeyi ateş çemberine değil, büyük ateş çukuruna bütün bölge ülkelerini de itmeye çalışıyorlar. Delicesine davranışlarıyla meczup, siyaset, akıl dışı tavırlarıyla da aslında o açtıkları çukura kendileri de düşmeye aday bir ülke olarak, yönetim olarak duruyorlar" ifadelerini kullandı.



"İsrail kendisine hiçbir şekilde dokunulamayacağını zannediyor"


İsrail’in Gazze’de devam ettirdiği katliamlar, soykırımların yeni döneme geçen dünyadaki dengeleri sarstığını dile getiren Kurtulmuş, "İsrail’in bu saldırgan tavrının dünyada yeni bir gelişmeye de sebep olabileceğini görüyoruz. Örnek olsun diye söylüyorum. Kendisine dokunulmayan, dokunulamayan bir ülke olduğunu iddia eden, varsayan, arkasına aldığı güçlerle birlikte başta Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa ülkeleri olmakla birlikte kendisine hiçbir şekilde dokunulamayacağını zanneden İsrail’e, Amerika’nın bütün desteğine rağmen, Birleşmiş Milletler’deki bütün engelleme girişimlerine rağmen dünyanın hemen hemen tamamı karşı çıkmış, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başvurusuyla da Uluslararası Adalet Divanı’nda dokunulamaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Şimdi bundan sonraki dönemde çok daha önemli gelişmelerin olacağını hep birlikte göreceğiz" dedi.



"Ne kadar kınarsanız kınayın arkasında Amerika var"


İsrail’in Gazze’yi işgale 2023 yılında başlamadığını, bu senaryonun birinci ve ikinci perdesi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Öncelikle 1917’de Osmanlı Cihan Devleti, Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalınca oraya İngilizler geldi ve orayı yönetmeye başladılar. İngiliz yönetiminin bölgede yaptığı yönetimi ele aldığı zaman yaptığı ilk iş, 1917’de yerleşimciler İngilizler tarafından Filistin topraklarına yerleştirildi. Bugünün neredeyse tam tersi olan o haritada oraya yasa dışı yerleşimciler İngilizler eliyle, marifetiyle yerleştirilmeye başlandı. Arkasından 1948, arkasından 1967’deki savaşlarla birlikte İsrail ilhak, imha ve işgal politikalarına duraksamadan devam etti. İki tepe aldı, üstüne yattı. Birleşmiş Milletler kınadı. Arkasında Amerika var. İstediğiniz kadar kınayın. Onlarca kararlar çıktı, ‘Buradan çekilin’ diye. Şehirleri işgal etti. Genişledi, genişledi ve fevkalade güçlü şekilde bugünkü güne hazırlandı" diye konuştu.



"İsrail, Lübnan’ı yasa dışı şekilde işgale hazırlanıyor"


Oyunun birinci perdesinin 1917’de, ikinci perdesinin de 2003 yılında açıldığını anlatan Numan Kurtulmuş, "2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı işgaliyle birlikte başlayan süreç. Hemen arkasından 2011 yılında Arap Baharı olarak başlayan gelişmeler, bölgede tam da İsrail’in bugünü için hazırlığın başlangıcıdır. Amerikan işgaliyle birlikte ve arkasından gelişen süreçlerde bölgedeki ülkelerin tamamı İsrail’e karşı çıkabilecek, ona mani olabilecek ülkelerin tamamı bölünme, parçalanma ve iç savaş sürecine sürüklenmiştir. Şöyle bir gözden geçirelim. Irak, Suriye paramparça olmuştu. Şimdi İsrail, Lübnan’ı yasa dışı şekilde işgale hazırlanıyor" şeklinde konuştu.



"Bazı ülkelerde siyaseten yönetilemez hale getirilmiştir"


Lübnan’ın önce Müslüman-Hristiyan iç savaşıyla, arkasından da 2003’ten sonraki gelişmelerle birlikte mahalle mahalle bölündüğünü, tamamıyla kolay lokma olarak hazırlandığını sööyleyen Kurtulmuş, "Yemen, Sudan, Libya fiziki olarak bölünen ülkelerden bahsediyorum, Suriye. Bu anlamda ne yazık ki bazı ülkelerde siyaseten yönetilemez hale getirilmiştir. Böylece ikinci perdeyle birlikte bölge ülkelerinin tamamı, birbiriyle düşman, birbiriyle rakip, çelişen, çatışan ülkeler, halklar ve etnik yapılar; mezhebi yapılarda birbirlerine karşıt hale getirilmişlerdir. Dolayısıyla ikinci perde maalesef acı gelişme olarak, yine arkasında yüz binlerce insanı yaralı, ölü şekilde bırakarak gerçekleştirilmiş, ikinci perdenin kapanmasıyla birlikte üçüncü perde, yani Gazze’nin fiilen işgaliyle birlikte başlayan süreç gerçekleşmeye başlamıştır" ifadelerini kullandı.



"Arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla Türkiye müsaade etmeyecektir"


Üçüncü perdenin de devam ettiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bu kadar bölge ülkelerini dağınık bulmuşken, İslam ülkelerini bu kadar inisiyatifsiz, bu kadar korkak, bu kadar siyaseten etkisiz bulmuşken ve arkasında gemileriyle, uçaklarıyla, askeri gücüyle, siyasetiyle Batı ülkelerini kendi yanında bulmuşken Netanyahu ve çetesi diyor ki, ‘Biz de son vuruşumuzu yapalım, arz-ı mevud gerçekleştirelim.’ Dünya sistemini ciddi şekilde yerden yere vuran, dünya sistemini bundan sonraki süreçte yeni gelişmelere gebe bırakan bu saldırgan tavrın bütün ülkeler tarafından önlenilmesi dünya barışı için en önemli şart. Bu çerçevede Türkiye’nin de bütün insanlarının uyanık olması lazım. Şöyle bir saflığa hiçbir şekilde kapılmamamız gerekiyor. Yıllardır bir biz arz-ı mevud’dan bahsederken bunu kendi zihnimizden uydurulmuş bir şey olarak söylemiyorduk. İsrail’de yazılanları, çizilenleri, onların politik tercihlerini, politik motivasyonlarını gayet iyi bildiğimiz için, yani vadedilmiş topraklar meselesinin bir hikaye olmadığını gördüğümüz için hep uyarıyoruz. Şimdi bütün bu gelişmeleri zincirin parçaları olarak birbirine bağladığınızda 1917’den itibaren bugüne kadar gelinen süreçte nasıl bütünleşik bir harekat planı içerisinde hareket edildiği aşikardır. Bu çerçevede arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla Türkiye müsaade etmeyecektir" dedi.



"Milli meselelerimizde bir, beraber ve bütünleşik olmak mecburiyetindeyiz"


Yapılanların arz-ı mevud meselesi olduğunu belirten Kurtulmuş, "İsrail Devleti’nin bayrağının üstündeki mavi çizgi Fırat Nehri’ni, altındaki mavi çizgiyse Nil Nehri’ni sembolize eder. Yani Nil’den Fırat’a bütün bu coğrafya siyonistlerin emri altına girmeden bu harekatı bitirmemeye yemin etmiş vaziyettedirler. Onun için uyanık olmak, ne yapıldığını, ne yapılmak istendiğini gayet iyi görmek ve Türkiye olarak önce kendi topraklarımızı, kendi milletimizi, vatanımızı en iyi şekilde korumak ve bölgenin birliğini sağlamak için mücadele etmemiz lazım. Bunun için öncelikle uyanık olmak, Ortadoğu’daki, dünya meselelerinde Türkiye’nin içerisinde ne kadar farklı fikirlere sahip olursak olalım, siyaseten hangi farklı programları, teknikleri halkımıza sunuyor olursak olalım, milli meselelerimizde bir, beraber ve bütünleşik olmak mecburiyetindeyiz. Bunu sadece bir siyasi partinin mensubu olarak değil, sadece vatanını seven bir vatansever olarak değil, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak da bir sorumluluk olarak görüyorum. Siyaseten fikirlerimiz farklı olabilir. Gittiğimiz istikametler A’dan Z’ye birbirine zıt olabilir. Ama milli menfaatlerimiz özellikle önümüzdeki yeni dönemde Türkiye’nin imkanlarını ve kabiliyetlerini artırma azmimiz, gayretimiz ve başta siyonistlerin hedefleri olmak üzere ülkemize karşı bir takım niyetler içerisinde olanlara karşı da ortak bir duruşu sergilememiz bizim milli vazifemizdir. Bunun için birincisi uyanık olacağız. İkincisi birlik ve beraberlik içerisinde olacağız. Eğer Türkiye bu konudaki birliğini, beraberliğini devam ettirirse Allah’ın izniyle bölgedeki oynanan oyunları çözebilecek iradeyi ortaya koyacaktır" diye konuştu.



"Türkiye’yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz"


"Birlik içerisinde uyanık olacağız" diyen Kurtulmuş, "’Bize dokunmaz, bize gelmez’ demeyeceğiz. 20 yıl öncesine, 30 yıl öncesine bakın. Bölgedeki meselelerin hemen tamamına yakını bizim sınırlarımızın çok uzaklarındaydı. Adım adım bu tehlikenin yaklaştığını ve Türkiye’yi de içine alacak, hatta Türkiye’yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz. Bunun için bu birlik beraberlik içerisinde hareket edeceğiz. İnşallah yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Dışişleri Bakanımız ve Milli Savunma Bakanımız bölgedeki gelişmelerle ilgili hususlarda milletvekili arkadaşlarımızı çok geniş şekilde bilgilendirecekler ve böylece parlamentodaki milletvekilleri de milletin temsilcileri olarak bu konuda atılacak adımlar konusunda bilgilendirilecek ve görüşlerini ifade edeceklerdir" şeklinde konuştu.



"Hedefleri sadece Araplar, Gazze, Batı Şeria ya da Lübnan değildir"


Netanyahu ve çetesinin hedefinin sadece Filistinliler olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Hedefleri sadece Araplar, Gazze, Batı Şeria ya da Lübnan değildir. Bunların bu bölge halkları arasında en ufak bir fark görmediğini, ‘Bunlar Arap’tır, Acem’dir, Türk’tür, Kürt’tür, Sünni’dir’ diye hiçbir ayrım gözetmediklerini gözümüzün içine parmaklarını soka sapa anlatıyorlar. Bu süreçte her kim Arap-Acem, Türk-Kürt, Sünni-Şii, hatta Müslüman-Hristiyan ayrımı yaparsa biliniz ki İsrail’in ekmeğine yağ sürüyor demektir. Bu çerçevede Türkiye’nin aydınları olarak, Türkiye’nin beyni olan üniversitelerimiz olarak bu konudaki çalışmalarımızı da süratle sürdüreceğiz. Ayrıca bölge halkları arasındaki farklılıkların, ayrılıkların giderilebilmesi için de gayret sarf edeceğiz. Özellikle son zamanlarda Suriye ve Mısır’la normalleşme meselesi adımları ise tam da bu amaçla atılmaya çalışılan adımlardır. Böylece bölge halkları ve devletleri arasındaki mümkün olduğu kadar yakın dayanışmanın tesis edilmesi her birimizin menfaatinedir" ifadelerini kullandı.



"Dünyada bu katliamları durduracak bir tane ülke var. Amerika istesin bir günde bu işi bitirir"


Netanyahu ve çetesinin ,siyonist rejimin yalnızlaştırılması gerektiğine değinen Numan Kurtulmuş, "Öylesine yanlış bir yola girdiler ki kendi ideolojileri ve fikirleri açısından burada bu yolda duracakları bir durak da yok. Kendi duraklarını hepsi kendileri iptal ettiler. Ne yazık ki zaman zaman insanı çıldırtan, batıdan bazı açıklamalar geliyor. Yine açık yüreklilikle söyleyeyim. Bunlardan en çok bizi rahatsız edenlerden birisi de adam şimdi Lübnan’a saldırıyor. Diyor ki işte efendim ölçülü mukabelede bulunun. Allah aşkına bir mukabelenin ölçülü olabilmesi için daha kaç 50 bin masum insanın ölmesi gerekir? Böylesine gayri insani bir düşünce olabilir mi? Dünyada bu katliamları durduracak bir tane ülke var. Amerika istesin bir günde bu işi bitirir. Bir cümle söyleyecek, hatta bir kelime söyleyecek; ‘Dur Netanyahu’. Bunu demiyor. ‘Devam et Netanyahu’ diyor. Onlar da buna ortak olduklarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte isteseler de istemeseler de Netanyahu ve çetesi yalnızlaşacaktır. Bu süreçte Netanyahu hükümetinin yalnızlaştırılması, insanın ortak vicdanıdır, ortak çalışma alanlarından birisidir. Bütün bunları yeni bir dünyanın tam da kurulmakta olduğu dönemde önümüzde çok büyük bir insani problem olarak duruyor. İnşallah en kısa zamanda bu büyük kötülükten, büyük hayırlar çıkarmakta insanlığın boynunun borcudur. Adalet, hakkaniyet, insaf, vicdan, insanların yaratılışta eşitliği, devletlerin de egemenlikte eşitliği prensibinde yeni bir dünyanın kurulması mümkündür, muhtemeldir ve sizi temin ederim ki mukadderdir" dedi.


Numan Kurtulmuş, açılış sonrasında "Düzce Sivil Toplum Buluşması" programına katıldı.



TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türkiye arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla müsaade etmeyecektir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Demet Akalın ‘Ölümden döndüm’ dedi, uzmanlar uyardı: “Vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım” Ünlü şarkıcı Demet Akalın’ın zayıflama iğnesi yaptırması sonrasında yaşadığı sıkıntılara ilişkin sosyal medya paylaşımının ardından uzmanlar uyardı. Gastroentereloji Uzmanı Dr. Alper Uysal, “Hızlı kilo verme artık günümüzün modası, insanlar ‘Ne kadar hızlı kilo verirsem o kadar iyi’ diye düşünüyor. Önemli olan kilo verelim, evet, çok çok güzel ama hızlı ve vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım. ‘Kullanırım ya bir şey olmaz’ dememek lazım, organınızdan, hayatınızdan olabiliyorsunuz” dedi. Ünlü şarkıcı Demet Akalın son dönemde verdiği kilolarla dikkat çekerken, sosyal medyadan bir takipçisinin sorusu üzerine ‘2 hafta yemek yiyemedim kusmaktan, zayıflama iğnesi oldum, ölümlerden döndüm, bir daha tövbe’ yanıtını vermişti. Akalın, ‘Yoğun bakımlık olan varmış, kör olan, hafıza kaybı yaşayan, aman dikkat, sakın! Ben bir daha ayağa kalkamayacağım sanmıştım, şükür 3 haftada ancak iyileşebildim’ ifadelerini içeren bir paylaşım da yaptı. Her fırsatta kilo verme sürecinin sağlıklı bir şekilde planlaması gerektiğini ifade eden uzmanlar ise uyarılarını yineledi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroentereloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Alper Uysal, bitkisel ürün, takviye gıda kullanımı ve kilo verme süreçlerine ilişkin konuştu. “Çok çaresiz kalıp hastalarımızı kaybettiğimiz durumlar da olabiliyor” Bitkisel ürünler, gıda takviyeleri ya da zayıflama amacıyla tercih edilen ürünlere yönelik konuşan Gastroentereloji Uzmanı Dr. Alper Uysal, “Son dönemde çok fazla var, bilinçsizce, herhangi bir doktor önerisinde olmadan bitkisel ürün kullanımı veya takviye ilaç, ürün kullanımı. Bu ürünlerin en çok yan etkisini gördüğümüz yer; maalesef karaciğerimiz. Özellikle zayıflama nedeniyle alınan, ne olduğu bilinmeden alınan ürünlerde maalesef karaciğer yetmezliğini çok fazla görüyoruz. En korktuğumuz tablo da hastanın bilinç bulanıklığı, karaciğer değerlerinin çok yüksek olarak artmasıyla giden ve acil karaciğer nakli ihtiyacı durumunun olduğu karaciğer yetmezliği. Böyle durumlarda çok çaresiz kalıp hastalarımızı kaybettiğimiz durumlar da olabiliyor. Herhangi bir ürün kullanılırken özellikle Sağlık Bakanlığı onayının olduğunu teyit etmek, bilinmeyen ürünleri kullanmamak lazım. Aktarlarda satılan herhangi bir çalışması olmayan ot, bitkisel ürünler çok fazla oluyor. Bunların çalışması olmadığından yan etkilerini de bilmiyoruz, asla kullanılmasını önermiyoruz. Hiçbir zaman ‘İyi atlatırım’ diye düşünmemek lazım, en kötü tabloyu düşünüp karaciğer yetmezliğini ön planda düşünüp kullanmamak lazım. Sosyal medyada bir sürü hesap, öneride bulunan insanlar var. Öncelikle hekim olup olmadığına hekimse de uzmanlık alanına bakmak lazım. Bilimsel kanıtlara dayalı önerilerde bulunmamız çok önemli” dedi. “Vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım” Obezitenin çok önemli bir sorun olduğunu, zayıflarken hızlı olması yerine sağlıklı olmasının tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Obezite günümüzdeki en önemli sorunlardan biri. Öncelikle obezitenin nedenlerinin araştırılması lazım, herhangi bir yandaş hastalık var mı ve doktor, diyetisyen, spor hocaları eşliğinde kilo vermeyi öneriyoruz. Kilo verirken karaciğerinizden olabiliyorsunuz. Böbrek yetmezliği olduğunda diyalize alınabiliyor hasta ama karaciğer yetmezliğinde maalesef diyaliz diye bir şansımız yok. Özellikle bu ürün kullanımlarından dolayı toksik hepatit dediğimiz çok fazla hastayı görüyoruz. Araştırdığımızda yakın zamanda bitkisel ürün kullanımı olan hastalar olabiliyor. Bunlar hafif bir klinikle seyredebiliyor ama bazen de acilde bilinç bulanıklığıyla gelen hastalar var, maalesef görebiliyoruz, artış var. Hızlı kilo verme artık günümüzün modası artık insanlar ‘Ne kadar hızlı kilo verirsem o kadar iyi’, diye düşünüyor. Burada önemli olan kilo verelim, evet, çok çok güzel ama hızlı ve vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım. Bitkisel ürün kullanımında bilimsel araştırmaların sonucunca ortaya konmuş ürünlerin kullanması lazım. Eğer kilo vermek istiyorsanız alanında uzman bir hekime başvurduğunuzda kendisi zaten ilaçlarını önerecektir. Sosyal medyada veya duyduğunuz reklamlarda her bilgiye inanmamak, ‘Kullanırım ya bir şey olmaz’ dememek lazım. Bir şey olmaz deyip, korkmadan denememek lazım, organınızdan, hayatınızdan olabiliyorsunuz”
Sakarya Tırın altında kalan kadın, son yolculuğuna uğurlandı Sakarya’nın Erenler ilçesinde dolmuştan indikten sonra araçların arasından yolun karşısına geçmeye çalışan ve tırın altında kalarak hayatını kaybeden kadın, son yolculuğuna uğurlandı. Erenler ilçesi Yeni Sakarya Caddesi üzerinde dün meydana gelen olayda, ışıklı kavşakta M.E. idaresindeki 54 AGF 090 plakalı Iveco marka tır, dolmuştan indikten sonra araçların arasından yolun karşısına geçmeye çalışan Sevim Çobanoğlu’na (58) çarptıktan sonra altın aldı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, kadını sıkıştığı yerden çıkartarak sağlık ekiplerine teslim etti. Olay yerinde yapılan ilk müdahale sonrasında kadın, ağır yaralı olarak hastaneye sevk edildi. Tır sürücüsü ise polis ekipleri tarafından ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü. İfadesinin ardından adliyeye sevk edilen tır şoförü, adli kontrolle serbest bırakıldı. Kaza anı ise güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, kadının araçların arasında yolun karşısına geçmeye çalışması, tırın çarpması ve altına alması, vatandaşların tır sürücüsünü uyarması ve olay yerine gelmesi yer alıyor. Son yolculuğuna uğurlandı Araçların arasından yolun karşısına geçmek isterken tırın çarpması neticesinde ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Sevim Çobanoğlu (58), yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Hastane işlemleri sonrasında Çobanoğlu’nun cenazesi yakınlarına teslim edilerek Tekeler Mahallesi Ak Camii’ne getirildi. Burada öğle ezanı sonrasında kılınan cenaze namazı sonrasında Çobanoğlu, Tekeler Mezarlığı’na defnedildi.