SAĞLIK - 19 Kasım 2024 Salı 09:11

Prof. Dr. Balbay: “KOAH en sık görülen 3’üncü ölüm nedeni”

A
A
A
Prof. Dr. Balbay: “KOAH en sık görülen 3’üncü ölüm nedeni”

DÜZCE(İHA) – Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ege Güleç Balbay, kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) toplumumuzda 40 yaş üstü her 5 kişiden birinde görüldüğüne dikkat çekerek, solunum sistemi hastalıklarında en sık görülen 3’üncü ölüm nedeninin bu hastalığa bağlı gerçekleştiği bilgisini verdi. İklim değişikliği ve hava kirliliğinin bu hastalığın alevlenmesine neden olduğuna vurgu yapan Balbay, KOAH’lı hastanın yapması gereken ilk işinin sigarayı bırakmak olduğunu belirtti.


Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ege Güleç Balbay, KOAH hastalığının nedenleri, belirtileri ve korunma yolları hakkında önemli bilgiler paylaştı. İklim değişikliği ve hava kirliliğinin KOAH hastalığının alevlenmesine neden olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Güleç Balbay, hastalığı; kalıcı solunum yakınmalarına neden olabilen, nefes alıp vermede zorlukla kendini gösteren ve kontrol edilebilen bir akciğer hastalığı olarak tanımladı.


Balon gibi genişleyip daralabilen hava keseciklerinin mikrobik olmayan nedenlerle iltihaplanarak bu özelliğini yitirdiğine dikkat çeken Balbay, "İltihaplanan hava yollarında daralma olur ve soluk verildiğinde hava daha çok akciğerlerde hapis kalır. Bu durum kirli havanın dışarı atılmasını ve temiz havanın içeri alınmasını güçleştirir ve akciğerlerde kalıcı hasar gelişir” dedi.



"En sık görülen 3’üncü ölüm nedeni"


40 yaş üstü her 5 kişiden birinde KOAH görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Balbay, Türkiye’de solunum sistemi hastalıklarında en sık görülen 3’üncü ölüm nedeninin kronik obstrüktif akciğer hastalığına bağlı gerçekleştiği bilgisini verdi. Solunum sistemiyle ilgili başta efor ile gelişen nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma gibi giderek artan veya kalıcı yakınmaların KOAH varlığının habercisi olabileceğine dile getiren Balbay, tedavi edilmediği takdirde belirtilerin artacağını, yaşam kalitesinin azalacağını, iş gücü kaybı yaşatarak alevlenmelerin ortaya çıkabileceğini belirtti.


Hastalığa yol açan etmenler hakkında bilgiler veren Balbay, “Sigara, pipo, puro, nargile gibi tütün ve tütün ürünlerinin kullanılması, metal, çimento, tahıl, maden, inşaat, ulaşım gibi sektörlerde çalışanların mesleki nedenlerle toz, duman ve zararlı gazlara maruz kalınması, kapalı ortamlarda kullanılan odun, kömür, tezek gibi organik yakıtların dumanın solunması, orman yangınlarının dumanına maruz kalınması ve hava kirliliği önemli risk faktörleri arasındadır” açıklamasında bulundu.


Prof. Dr. Güleç Balbay, hekime zamanında başvurulmamasının hastalığa erken tanı konmasını engellediğini vurguladı.



“İlk iş sigarayı bırakmak”


Hastalığa basit ve ağrısız bir test olan nefes ölçüm testi ile kolayca tanı konabildiğini dile getiren Balbay, KOAH’ın ilerleyici bir hastalık olmasına karşı önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunun altını çizdi. KOAH’lı bir hastanın yapması gereken ilk işin sigarayı bırakmak olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ege Güleç Balbay, “KOAH tanısı konulan kişilerin tütün ve tütün ürünlerinin kullanımını bırakmaları, zararlı toz ve gaz içeren ortamlardan, hava kirliliğinden uzak durmaları, sağlıklı beslenmeleri ve günlük egzersiz yapmaları gereklidir. İç ve dış ortam hava kirliliğinin azaltılması KOAH’ın gelişimi ve alevlenmesini önleyen koruyucu bir müdahaledir. KOAH hastaları dış ortam aktivitelerini yerel hava kalitesi indeksini takip ederek ona göre düzenlemelidir. Toplumsal müdahale önlemlerinin dışında KOAH tanılı hastaların hava kirliliği bulunan yerlerde maske kullanması yararlı olabilir” ifadelerini kullandı.


Küresel iklim değişikliğinin KOAH hastalarını da doğrudan etkilediğinin tahmin edildiğini ifade eden Prof. Dr. Güleç Balbay, hava kirliliği ve iklim değişikliğine yol açabilecek sera gazlarının azaltmasının KOAH’la mücadelede temel hedeflerden biri olması gerektiğinin altını çizdi. İç ve dış hava kirleticilerinin KOAH’ta artan solunum yakınmalarının yükünü arttırdığına vurgu yapan Güleç Balbay, bu durumun akciğer fonksiyon kaybı ve KOAH alevlenmeleri ile erken ölümlere neden olabileceğine dikkat çekti.



“Havamızı koruyalım, KOAH’sız yaşayalım”


Bu yıl Dünya KOAH Günü’nde ‘Havamızı Koruyalım, KOAH’sız Yaşayalım’ teması ile temiz hava ve akciğer sağlığının önemine vurgu yapıldığına dikkat çeken Balbay, “Akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için tütün ve tütün ürünlerini kullanmayın. Soluduğunuz ortam havasını temiz tutun. Düzenli ve dengeli beslenin, egzersiz yapın. Yaş grubunuza uygun aşınızı olun. İklim değişimine duyarsız kalmayın” ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yeni eSprinter ile Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar’da elektrikli dönüşüm başlıyor “eSprinter. Geleceği sana taşır.” sloganı ile Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar’ın Türkiye’de sunduğu elektrikli hafif ticari araç eSprinter, 81 ve 113 kW’lık iki batarya seçeneği ve şehir içi 530 kilometreye kadar uzanan menzili ile öne çıkıyor. Mercedes-Benz eSprinter, Türkiye pazarına giriş yapıyor. Müşteriler için sağladığı katma değer, çok yönlülük ve esneklikle dikkat çeken, iki gövde tipi ve uzunluğuyla iki batarya boyutuna sahip yüksek taşıma kapasiteli yeni model farklı kullanım alanlarıyla öne çıkıyor. Yapılan açıklamaya göre, daha fazla menzil ve yük taşıma arasında tercih yapılabilen yeni model, 81 kWh ve 113 kWh kullanılabilir batarya kapasitesiyle birçok sektöre yönelik geniş kapsamlı çözümleriyle dikkat çekiyor. Yeni model, sahip olduğu Lityum demir fosfat batarya ile daha çevre dostu ve uzun bir kullanım ömrü sunarken MBUX bilgi-eğlence sistemi, gelişmiş güvenlik ve destek sistemleri ve daha zengin bir donanım ile de akıllı ve teknolojik çözümler sağlıyor. “Sürdürülebilirlik hedeflerimizin bilinciyle hafif ticari araçlarımızdaki elektrikli dönüşümün ilk adımını eSprinter ile atıyoruz” Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar İcra Kurulu Üyesi Tufan Akdeniz, 2024 yılında Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar olarak pazar paylarını yüzde 13’ün üzerinde büyüterek 7 bin 607 adetlik satışa ulaştıklarını belirtti. Satışların bu düzeyde devam etmesi durumunda 2023’ün üzerinde bir satış rakamı elde edeceklerini aktaran Akdeniz, “2024 yılının ilk 10 ayını değerlendirdiğimizde Hafif Ticari Araçlar tarihimizde Sprinter ve Vito satışında tüm yılların en yüksek adedine ulaştık” dedi. Karbon nötr bir gelecek için hafif ticari araçların da elektrikfikasyon stratejisine sahip olduğunu vurgulayan Akdeniz, Ambition 2039 ile belirlenen sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda tüm değer zinciri ve araçların tüm yaşam döngüsü boyunca net karbon nötr bir gelecek inşa etmek istediklerinin altını çizdi. Yeni tamamen elektrikli yeni model ile Hafif Ticari Araçlar olarak elektrikli çağa ilk adımlarını attıklarını belirten Akdeniz, “2026 yılından itibaren hayatımıza girecek modüler ve ölçeklenebilir VAN.EA mimarisi ile de elektrifikasyon stratejimizi bir sonraki aşamaya taşımayı hedefliyoruz. Böylece tüm yeni geliştirilen orta ve büyük hafif ticari araçlarımızın doğuştan elektrikli olmasını amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. “eSprinter şehir dışında 478 kilometreye şehir içinde 530 kilometreye kadar ulaşan menziliyle birçok sektör için ideal bir araç” Birçok sektöre yönelik geniş kapsamlı çözümleriyle hafif ticari araç segmentini baştan tanımlayarak yıllardır öncü konumunu sürdüren Sprinter’ın bu kez de elektrikli olarak Türkiye yollarına çıkacağını aktaran Mercedes-Benz Hafif Ticari Araçlar Pazarlama ve Ürün Yönetimi Grup Müdürü Gökhan Yeğin, yeni modelin iki gövde tipi ve uzunluğu, iki batarya boyutu, iki farklı motor gücü seçeneği ve yüksek taşıma kapasitesiyle çok yönlü ve esnek olduğunu vurguladı. Yeni modelin 81 kWh ile 340 kilometreye ve 113 kWh batarya ile 478 kilometreye kadar mesafeyi kat edebileceğini belirten Yeğin, “WLTP şehir içi verilerine göre 530 kilometreye kadar menzile ulaşabiliyorsunuz. Bu da özellikle şehir içinde çalışan birçok sektörün işini oldukça kolaylaştıracak” dedi. Lityum demir fosfat bataryası sayesinde aşırı ısınma ve termal kaçağa karşı daha fazla güven sağlayan yeni modelin, lityum iyon bataryaya göre daha uzun bir yaşam ve şarj döngüsüne sahip olduğunu vurgulayan Yeğin, eSprinter’ın sektörde rakiplerinden bu anlamda ayrıştığını ve ekolojik ayak izi bakımından daha çevre dostu olduğunu belirtti.