ASAYİŞ - 21 Eylül 2024 Cumartesi 08:10

Diyarbakır’da 140 milyon lira değerinde Hint keneviri imha edildi

A
A
A
Diyarbakır’da 140 milyon lira değerinde Hint keneviri imha edildi

Diyarbakır’da, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Hevsel Bahçeleri’nde hava destekli şafak operasyonunda tahmini değeri 140 milyon lira değerinde 7 bin 25 kök Hint keneviri imha edildi.


İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü koordinesinde, 17 Eylül’de düzenlenen şafak operasyonunda, Hevsel Bahçeleri ve çevresinde ekili halde 7 bin 25 kök Hint keneviri ele geçirildi. Diyarbakır Özel Harekat ve Havacılık Şube Müdürlüklerinin desteğiyle gerçekleştirilen operasyonda, 22 farklı noktada tespit edilen kenevirler yerinde imha edildi.


Uyuşturucu tacirlerinin, ekim alanlarını korumak ve bakımını sağlamak amacıyla bölgede yaşam alanları oluşturdukları, çadırlar kurdukları ve sulama işlemleri için Dicle Nehri’nden su motorları kullandıkları belirlendi.


Ele geçirilen 7 bin 25 kök Hint kenevirinin yaklaşık 2 ton esrar üretimine yol açabileceği hesaplanırken, piyasa değerinin yaklaşık 140 milyon Türk Lirası olduğu tahmin ediliyor.


Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, gençleri zehirlemeyi hedefleyen uyuşturucu tacirlerine karşı yürütülen kararlı mücadelenin hız kesmeden devam edeceğini açıkladı. Operasyonların süreceği vurgulandı.



Diyarbakır’da 140 milyon lira değerinde Hint keneviri imha edildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sırtüstü yatmak ve burun karıştırmak Alzheimer’ı tetikleyebilir Biruni Üniversite Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Abdullah Özkardeş, sırtüstü yatma, burun karıştırma gibi basit alışkanlıkların Alzheimer riskini artırabildiğini söyledi. Tüm dünyada 44 milyon insan Alzheimer hastalığından muzdarip. Türkiye’de yaklaşık 700 bin Alzheimer hastası bulunuyor. Çoğunlukla 65 yaş üstü kişilerde görülen Alzheimer nedeniyle hem hastalar hem de yakınları zorlu süreçlerden geçiyor. 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü’nde konuşan Doç. Dr. Abdullah Özkardeş, önemsiz zannedilen sırtüstü yatma, burun karıştırma gibi basit alışkanlıkların bile Alzheimer riskini arttırdığına dikkat çekti. Alzheimer hastalığının unutkanlıkla başladığını aktaran Doç. Dr. Abdullah Özkardeş, hastaların ilerleyen seviyelerde soyunma, giyinme, yemek yeme, tuvalet ihtiyacı gibi günlük yaşam aktivitelerinin bile yardım gerektirebileceğini söyledi. Burundaki enfeksiyon Alzheimer’ı tetikliyor Yapılan araştırmalara göre burun karıştırmanın da Alzheimer riskini artırdığını belirten Doç. Dr. Özkardeş, “Bazı insanlar burunlarını çok karıştırıyorlar. Bu kişilerde de Alzheimer riskinin daha fazla olduğu görülmüş. Buna şöyle bir açıklama getirilmiş: Burnunu çok fazla karıştıran insanlarda burunda enfeksiyon oluşma riski artıyor ve burundaki beyne giden sinirler aracılığıyla bu mikroplar beyne ulaşıyor. Alzheimer hastalığının kökeninde, beyinde amiloid plak dediğimiz bir bozukluk oluşuyor. Amiloid plakların burun karıştıran insanlarda daha fazla olduğu görülmüş. O yüzden burun hijyeni de çok önemli bir konu” diyerek uyarıda bulundu. Sırtüstü yatanlar risk grubunda Bazı basit alışkanlıkların Alzheimer riskini arttırdığını vurgulayan Doç. Dr. Özkardeş, şu ifadeleri kullandı: “Yapılan çalışmalar gösterdi ki aslında hiç aklımıza gelmeyen şeyler de Alzheimer olma ihtimalini artırabiliyor. Örneğin sürekli sırtüstü yatan insanlarda bu risk artıyor. Sırtüstü uyuyanlarda uyku apnesi çok oluyor. Uyku apnesinin kısa dönem etkileri olduğu gibi uzun dönemde de etkileri var. Beynin kanlanması bozuluyor ve buna bağlı olarak Alzheimer gelişme riski artıyor. İşitme kaybı olan insanlarda da Alzheimer riski daha yüksek. İşitmeyi aynı zamanda bir beyin uyaranı gibi düşünebiliriz. Kişi, bu uyaranı kaybettiğinde yarı unutkan oluyor.” Sosyal insanlarda daha az görülüyor Alzheimer hastalığının nedenlerine değinen Doç. Dr. Özkardeş, “Alzheimer’da en önemli faktör yaş faktörü, belli yaşın altında bu hastalığa çok rastlanmıyor. Çok genç yaşlarda görülürse genetik bir neden aramak gerekiyor. Onun dışında hastanın entelektüel düzeyi çok önemli. Entelektüel, hayatı dolu dolu yaşamış insanlarda Alzheimer olsa bile geç oluyor ve hafif seyrediyor. Beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktiviteler, hipertansiyon, diyabet, kolesterol gibi rahatsızlıklar da önemli faktörler” dedi. Sebze ve beyaz et koruyor Beyni aktif kılmanın ve fiziksel hareketliliğin Alzheimer’dan korunmada önemli faktörler olduğunun altını çizen Doç. Dr. Özkardeş, “Entelektüel yaşamak lazım, fiziksel olarak hareketli olmak, günlük yürüyüşler yapmak lazım. Kolesterolü, şekeri, tansiyonu arttıran olaylardan kaçınmak, buna göre beslenmek önemli. Alzheimer’a iyi gelebilecek bazı besinler var. Lahana, pırasa, pazı gibi damarlı yeşil sebzeleri tüketmek, günde birkaç ceviz, birkaç fındık almak lazım. Beyaz et her halükarda faydalı. Kırmızı etten, hamur işlerinden ise uzak durmak gerekir. Ayçiçek yağı yerine saf zeytinyağı tüketmek önemli” diyerek sözlerini noktaladı.
Hatay Yılların sarrafından yeni evlenen çiftlere altın değerinde öneri Hatay’da sarraflık yapan Ahmet Güney, gram fiyatı 3 bin TL’yi bulan altınla ilgili yeni evlenen çiftlere altından vazgeçmemeleri önerisinde bulundu. Yaz mevsiminin sonuna gelindiği bu günlerde evlenecek çiftlerde düğünlerini yaparak saadete erdiler. Düğünlerin ardından çiftler arasında altınla ilgili yaşanan diyaloglarsa en çok bilinmeyenlerden olmuş durumda. Çiftlerin düğünün ardından hayallerini gerçekleştirmek için kullandıkları düğün takıları bir süre sonra pişmanlığa neden oluyor. Hatay’da sarraflık yapan Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, yeni evlenen çiftlere önerilerde bulundu. Sarraf Güney, günümüzde altına yapılan yatırımın en karlı yatırım aracı olduğunu söyledi. “Altın hemen hemen her gün artış sağlıyor ve bu artışın telafisi imkansız hale geliyor” Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, altının hemen hemen her gün artış sağladığını ve çiftlerin şartları zorlayarak en son takılarını bozdurmaya yönelmeleri gerektiğini belirterek, “Düğün mevsimindeyiz, yoğun bir şekilde düğünler yapılıyor. Düğünde yapılan takıları genç çiftler heyecanla alıp, kuyumcuda bozdurduktan sonra araç alımı gibi çeşitli ihtiyaçlarını gideriyorlar. Bizim onlara tavsiyemiz, böylesi düğün takılarını bir anda hemen getirip nakde dönmelerine gerek yoktur. İmkanlarını zorlayarak, güçlerini toparlayarak, paralarını ayarlayıp ihtiyaçlarını ona göre gidersinler. Çünkü altın hemen hemen her gün artış sağlıyor ve bu artışın telafisi imkansız hale geliyor. Bugün siz 100 gram altın bozdurup araba aldınız ama ileride arabayı satıp 100 gram alamıyorsunuz. Bunun kayıp olarak algılanması biraz daha seviyeli şekilde araç değişimlerine gitmelerini biz tavsiye ediyoruz” dedi. “Altına yapılan yatırım her zaman karlı bir yatırım olarak ele alınmalıdır” Altının gram fiyatının 3 bin TL’ye dayandığına dikkat çeken Sarraf Güney, altının diğer tüm argümanlara oranla yükselme ihtimalinin daha yüksek olduğuna dikkat çekerek, “Genç çiftlerin ihtiyaçları olduğu anda son dakikasında altınlarını bozdurmalarını öneririz. Günümüz şartlarında altının gramının 3 bin TL’ye dayandığını ön görürsek çok zarara uğramamaları için bu tavsiyelerimizi dikkate almalarını istiyoruz. Şu anda altın diğer tüm madenlere, tüm işçilikli ürünlere, materyallere, tüm argümanlara oranla düşük seviyelerde seyretmektedir. Altının yükselme durumu diğer tüm ürünler içerisinde daha güçlü, daha favori ve daha bilindik yatırım aracıdır. Altına yapılan yatırım her zaman karlı bir yatırım olarak ele alınmalıdır” ifadelerini kullandı.
İzmir Selçuk Kent Belleği’nin gündeminde deprem söyleşisi Selçuk Kent Belleği’nde düzenlenen Ayasuluk Söyleşileri’nin ikinci gününde “Selçuk ve Çevresinin Deprem Tehlikesi ve Alınması Gereken Önlemler” başlıklı söyleşisiyle Prof. Dr. Hasan Sözbilir konuk oldu. Söyleşide Prof. Dr. Hasan Sözbilir katılımcılara, Türkiye’nin deprem tehlike kaynakları, deprem zararlarının ana nedenleri ve alınması gereken tedbirler, Selçuk ve çevresinde deprem tehlikesini oluşturan kaynaklar ve bu kaynakların gelecekteki deprem potansiyeli ile Antik Kenti’nde bulunan deprem izleri üzerine yapılan araştırmalar ve İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı hakkında bilgiler verdi. Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Selçuk Kent Belleği’nde düzenlenen Ayasuluk Söyleşileri’nin ikinci gününde “Selçuk ve Çevresinin Deprem Tehlikesi ve Alınması Gereken Önlemler” başlıklı söyleşisinde önemli açıklamalarda bulundu. 6 Şubat depreminden sonra deprem gerçeğini anlamaya ve önlem almaya yönelik çalışmaların arttığına değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Özellikle 6 Şubat depreminden sonra Türkiye ölçeğindeki depremlerle ilgili durumlar daha ön plana çıktı. Depremi anlamaya ve önlem almaya yönelik çok fazla çalışma başlatıldı. Bu çalışmalar kapsamında Selçuk özelinde ve İzmir özelinde ‘hangi noktada olduğumuz ve nasıl bir deprem riskine sahip olduğumuz, bundan sonra neler yapmalıyız’ konularında çalışmalarımızı daha da arttırdık. Biz her depremden sonra bazı dersler çıkartıyoruz. ‘Neden bu kadar zarar gördük, neden bu kadar insan can verdi’ araştırmaları yaptıkça, geldiğimiz noktada şu anki teknolojiyle deprem olmadan önce yerin nasıl sarsılacağını ölçebiliyoruz. Ölçtüğümüz veriye göre statik projeyi çizip bina yaparsak deprem kaynaklı can kaybı yaşanmıyor. Bu elbette ki inşaatlar yapılırken kusursuz bir bina ve işçilikle, kullanılan malzemeler ile de mümkün. Aynı zamanda yangın ile ilgili günümüzde erken uyarı sistemleri geliştirildi. Binalarımızda bu sistem varsa deprem olduğunda sensör binadaki elektriği kestiği için deprem sonrasında yangın çıkmasını engelliyor. Bu da bize depremden sonra gelişen diğer felaketlerle ilgili önlem alma şansı tanıyor” dedi. "Tarihimizin en büyük kara depremi" 6 Şubat 2023’te 10 ilde yıkıma ve binlerce can kaybına sebep olan depremin tarihimizin en büyük kara depremi olduğuna değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “6 Şubat depremi günümüze kadar olan en büyük kara depremi olarak değerlendiriliyor. Dünyada çok ender görülecek şekilde 9 saat arayla iki şiddetli deprem oldu. Çok fazla fayın birleşip kırılmasıyla oluşan bir depremin ardından 9 saat sonra fayların tekrar enerji üreterek şiddetli bir depremin daha olmasına sebep oluyor. Deprem mekanizması anlamında ender gözlenebilir bir durum ve bu Türkiye’de gerçekleşmiş oldu” dedi. "Selçuk tehlikesi yüksek bir bölgede" Türkiye Deprem Haritası ve Selçuk’ta geçmişte olan depremleri inceleyerek neticeler yapan Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Türkiye Deprem Tehlike Haritasına bakarsak Selçuk Bölgesi deprem tehlikesi yüksek olan bir bölge. 6 Şubat depreminden sonra bu harita tekrar güncellendi. Selçuk bölgesi ve İzmir bölgesi kapsamında baktığımızda her tarafımızda denizler var. Denizlerimiz de de yüksek ölçekli fay hatları var. Jeoloji Biliminde ‘Gelecekte yıkıcı bir deprem olacak mı?’ sorusuna cevap vermek için geçmişte olan depremlere bakarız. Geçmişte yıkıcı bir deprem olduysa gelecekte de olacaktır. Selçuk Fayı ilgili de çalışmalarımız oldu bazı sonuçların gelmesini bekliyoruz. ’Son depremi ne zaman yapmış, fay kaç yılda bir kırılmış?’ gibi bilgileri yakın bir zamanlar sizlerle de paylaşacağız” dedi. "Çok Disiplinli Bilimsel Araştırma Projesi’ne başladık" Antik Kentlerde de deprem ile ilgili çalışmalar yapmak için farklı alanlarda çalışan bilim insanlarıyla bir araya geldiklerini ve Çok Disiplinli Bilimsel Araştırma Projesi’ne başladıklarını aktaran Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Biz Çok Disiplinli Bilimsel Araştırma Projesi başlattık. Antik kentlerin çoğunlukla fayların üzerine yerleştiğini görüyoruz. Aslında hayati alanda faydan çok uzakta yaşayamayız çünkü sular, maden kaynakları, dağ ve ova sınırı fay dediğimiz yerde vardır. Bir şekilde faylara yakın yaşamak zorundayız. Burada önemli olan şey nasıl yaşamamız gerektiğini bilip anlamamız. Fayın izin verdiği ölçüde yapılaşma olursa hiçbir canı kaybetmeyiz. Biz bu proje kapsamında deprem zamanında gelişmiş postseismis etkilere bakacağız. Yani bir insanın yapamadığı, doğanın kendisinin yaptığına inandığımız, antik kentlerdeki bazı görsel verilerden yola çıkarak deprem izlerine bakacağız. İncelediğimiz antik ketlerde günümüzün teknolojisinin ışığında yaptığımız çalışmalarla depremin ne zaman olduğunu anlayabileceğiz. Antik kentlerdeki deprem izine ait olduğunu düşündüğümüz her türlü veriyi topluyoruz ve o dönemin depremlerini yaşlandırmaya çalışıyoruz. Bu da bize bu bölgelerin kaç yılda bir deprem gördüğünü gösterecek. Bu çok önemli çünkü deprem olma sıklığını alansal ölçekte anlarsak deprem üretme sıklığını görebiliriz” dedi. "Tüm Türkiye için afet risk azaltma planı var" Tüm Türkiye özelinde il ve ilçe bazında afet kaynaklarını belirlemek ve bu kaynakların tehlike ve risk analizlerini yapmak için plan oluşturulduğunu aktaran Prof. Dr. Hasan Sözbilir, “Özellikle 2021 yılında tüm Türkiye için Afet Risk Azaltma Planları yapıldı. Bu İzmir bazında her ilçe için yapıldı. Belli masalar oluşturulup çalıştaylar yapıldı. Selçuk’un sadece deprem değil doğal afet tehlikesi anlamında hangi riskleri olduğunu, sel riski, heyelan riski gibi konuların hepsi günlerce çalışılarak ortaya kondu ve artık İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı var. Burada da Selçuk ile ilgili yapılması gereken birçok eylem planı var. Neyi nasıl yapacağız sorusu artık yok hepsi planlanmış ve yazılmış durumda” dedi.