KÜLTÜR SANAT - 23 Eylül 2024 Pazartesi 09:16

Çayönü Tepesi kazılarında 60 yıldır bilinmezliklerin ortaya çıkartılması için arkeolojik çalışmalar yeni dönemde de yürütülüyor

A
A
A
Çayönü Tepesi kazılarında 60 yıldır bilinmezliklerin ortaya çıkartılması için arkeolojik çalışmalar yeni dönemde de yürütülüyor

Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde göçebelikten yerleşik hayata, avcılık ve toplayıcılıktan üreticiliğe geçilen Neolitik Dönem’in izlerini taşıyan Çayönü Tepesi’nde arkeolojik kazılar, 1964’ten başlayıp günümüzde devam ederek ortaya çıkartılan bulgular, dünya tarihine ışık tutuyor.


Çayönü Tepesi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Diyarbakır’ın Ergani ilçesinin 7 kilometre güneybatısında, Ergani Ovası kuzeyinde yer alan bir yerleşim yeri. İnsanlık tarihinin yerleşik yaşama geçiş sürecini temsil eden Neolitik Dönem’in ilk dönemlerinden itibaren, yaklaşık 12 bin yıl önce ilk defa iskan edildiği yer. Bu yerleşim yeri, sadece Anadolu değil, aynı zamanda Yakındoğu ve Levant coğrafyasında Neolitik Dönem kültür tarihini en iyi yansıtan yerleşimlerden birisi olması nedeniyle dünya kültür tarihi için anahtar niteliğinde bir yerleşim yeri olarak biliniyor.


Kazı projesi, ilk olarak 1964 yılında İstanbul Üniversitesi Prehistorya (Tarih Öncesi Arkeolojisi) kurucularından Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert John Braidwood ortak projesi olarak başlatıldı. Kazı başkanlığı daha sonra 1987-1992 yılları arasında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan ve ardından 2015-2023 yılları arasında Prof. Dr. Aslı Erim-Özdoğan tarafından yürütüldü.


Cumhurbaşkanlığı kararlı kazılar kapsamında; Çayönü Tepesi Kazı ve Araştırma Projesi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Müzecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Savaş Sarıaltun başkanlığında, yeni bir aşamaya geçiyor.


Doç. Dr. Savaş Sarıaltun, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine, bu yıl proje başkanlığını devraldığını söyledi. Çayönü Tepesi’nin, 1960’lı yıllarda yapılan yüzey araştırmalarında bulunmuş yegane yerleşmelerden biri olduğunu belirten Sarıaltun, bu yüzey araştırmalarını yapan iki hoca olduğunu, biri Prof. Dr. Halet Çambel ve Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Robert John Braidwood, 1962’de başladıkları yüzey araştırmasında 1963’te bu alana geldiklerini, Ergani Ovası’nda Çayönü Tepesi yerleşkesini bulduklarına değindi.


“1963 yılında bulunan Çayönü Tepesi, 1964 yılında verilerinin çok güçlü olmasından dolayı hemen kazısını istiyorlar” diyen Sarıaltun, sözlerine şöyle devam etti:


“1964 yılında kazısına başlanan Çayönü Tepesi, bu yıl itibarıyla 60 yıldır farklı zaman dilimlerinde kazınmakla beraber sistematik bir şekilde bilimsel kazıların Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ilk ve en uzun süre devam eden kazı olması açısından çok önemli. Çayönü Tepesi, aynı zamanda Neolitik dönemin anahtar yerleşimlerinden biri. Bu 60 yıllık kazı çalışmalarında bunların birçok örneği bulundu. Bunların başında ilk yerleşim yaşama geçiş süreci, tarımın başlangıcı, hayvancılığın bütün evcilleştirme süreçleri, bununla beraber ilk madencilik, yine dünyanın ilk mezarlık yapısı diyebileceğimiz kafataslı yapı, yine en erken mozaikli yapılardan biri terazo yapısı.”



“Çayönü, Diyarbakır ölçeğinde marka gelişim alanı olacağı aşikar”


Çayönü’nün birçok ilkin ve yeniliğin ortaya çıktığı alan olduğunu ifade eden Sarıaltun, bir marka alanı, önemli bir turizm destinasyonu, var olan bilimsel bilgilerin yanına bu işin toplumsallaşması ve turizme kazandırılmasıyla beraber özelikle Çayönü’nün Diyarbakır ölçeğinde marka gelişim alanı olacağı aşikar olduğunu kaydetti.



“Milattan önce 3 bin yıllara ait kültür verilerinin daha nitelikli, yaygın olduğunu belirledik”


Prof. Dr. Aslı Erim Özdoğan’ın başkanlığında 2015 yılıyla beraber bu projeye devam kararı alındığını aktaran Sarıaltun, “O zaman alan sorumlusu, sonrasında kazı başkanı olarak görev aldım. Daha önce hiç kazılmayan bu yeni alanda kazılara başladık. Burada Neolitik yerleşmenin devam ettiğini gördük. Bununla beraber ilk Tunç Çağı diye tanımladığımız M.Ö. 3 bin yıllara ait kültür verilerinin daha nitelikli, yaygın olduğunu belirledik. Farklı yenilikler de katmak istiyoruz. Özelikle Çayönü’nün çok fazla bilinmeyen çanak çömlekli Neolitik dönemi diye bir dönemi var. M.Ö. 7 bin ila 6 bin yılları arasında tarihlenen kuzey kesimde kalıyor” dedi.


Kuzey kesimdeki alan ile biraz güneydeki çanak çömlekli höyüğün arasındaki ilişkiyi anlamak açısından kazı stratejisini belirlediklerini söyleyen Sarıaltun, “Kısaca tanımlarsak, kısa vadedeki kazı stratejimiz kültürler, ya da höyükler arasındaki kesişim alanında kazı çalışmalarını yürütmek. Bu kazı çalışmalarıyla beraber bütün bu kültür dokusunun yayılım alanlarını, en azında kesişim noktalarını tespit ettikten sonra da bu alanların aynı misyon ve vizyon ile açık hava müzesine dönüştürerek farklı alanlarda kazıları devam ederek 1964’ten başlayan Çayönü hikayesinin detaylarını, bilinmezliklerini ya da eksik olan kısımlarını ya da çözülemeyen sorularına cevap bulmaya çalışmak” ifadelerini kullandı.



Çayönü Tepesi kazılarında 60 yıldır bilinmezliklerin ortaya çıkartılması için arkeolojik çalışmalar yeni dönemde de yürütülüyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Uçağın düştüğü gören vatandaşlar, o anları anlattı Libya Genelkurmay Başkanı Al-Haddad’ı taşıyan uçağın düşmesin ardından vatandaşlar o anları anlattı. Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al-Haddad’ı taşıyan 9H-DFJ kuyruk numaralı Falcon 50 tipi uçağın Haymana ilçesi Kesikkavak köyü yakınlarında düşmesi sonrası köylüler gördüklerini anlattı. Evinde istirahat ettiği sırada bir patlama sesi geldiğini ifade eden vatandaş, "İkinci patlama sesi gelince herkes sokağa döküldü. Biri trafo patlamış dedi. Sonradan uçağın düştüğünü durduk. Zaten parçaları hep görünüyordu. Sonra Jandarma ekipleri gelince bizleri oradan çıkarttılar. Oradan sağ çıkma ihtimalleri yok, kötü bir patlama oldu. Herkese geçmiş olsun" dedi. Gazi Özgür’se saat 20.00-21.00 sıralarında yüksek bir patlama sesi duyduğunu ifade ederek, "Bir de yoğun bir sis ve hafif bir yağmur vardı. Patlamanın neticesini bilemediğimizden dolayı anlık haberler yayılmaya başladı. Haberler yayılmaya başlayınca arabaya bindim. Bölgede Jandarma ekipleri dronlarla arama yapıyorlardı. Deprem oluyor ve depremden önce gelen patlama sesi gibi bir ses geldi. Kalıntıları ilk gençler görünce Jandarmaya haber vermişler. Jandarma da olay yerine geldi ve herkesi uzaklaştırdı. Uçağın enkazı bulundu" diye konuştu. Olayı anlatan Gökhan Tekin ise, "Otelde teknik servis olarak çalışıyorum. Bir patlama sesi duydum. Otelde doğalgaz patlaması oldu diye bizim otelin ismini verdiler. Bizim otelde öyle bir patlama olmadı. Sonra uçak düştüğünü söylediler. Uçak parçaları vardı, ceset vardı jandarma sokmadı bizi oraya. Ses büyüktü, deprem oldu ya da bomba patladı sandık ama sonradan uçağın düştüğünü öğrendik" şeklinde konuştu.
Ankara İletişin Başkanı Duran’dan düşen uçakla ilgili açıklama İletişim Başkanı Burhanettin Duran, Libya Genelkurmay Başkanını taşıyan uçağın düşmesi ile ilgili sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İletişim Başkanı Duran, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, uçağın elektrik arızası nedeniyle acil durum bildirdiğini belirterek, "23 Aralık 2025 günü Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve maiyetindeki dört kişi ile üç mürettabatı taşıyan bir özel jet, 20:17’de Esenboğa havalimanından kalktıktan sonra 20:33’te hava kontrol merkezine elektrik arızasından kaynaklı acil durum bildirmiş ve acil iniş talebinde bulunmuştur. Uçak hava kontrol merkezi tarafından tekrar Esenboğa havalimanına yönlendirilmiş ve havalimanında gerekli önlemler alınmaya başlamıştır. Acil iniş için alçalmaya başlayan uçak 20:36’da radar ekranından kaybolmuş ve sonrasında irtibat kurulamamıştır" ifadelerine yer verdi. Olay yerinde gerekli çalışmaların devam ettiğini ve sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar edilmesi gerektiğini vurgulayan Duran, "İçişleri Bakanlığımıza bağlı ekiplerce başlatılan arama faaliyetleri sonucunda düştüğü anlaşılan uçağa ait enkaza ulaşılmış olup, ilgili tüm kurumlarımızca gerekli çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. Bu süreçte başta basın-yayın kuruluşlarımız olmak üzere kamuoyumuzun sadece resmi makamlar tarafından yapılan açıklamalara itibar etmesi; bunun haricinde sosyal medyadaki teyitsiz bilgi, spekülasyon ve komplo teorilerini dikkate almaması, dezenformasyon girişimlerine prim verilmemesi adına oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.
Kars Masalsı yolculuğun son durağı: Turistik Doğu Ekspresi Kars’ta coşkuyla karşılandı Türkiye’nin en prestijli demiryolu rotalarından biri olan ve Ankara’dan yola çıkan Turistik Doğu Ekspresi, kış sezonunun en yoğun seferlerinden birini tamamlayarak son durağı olan Kars’a ulaştı. Yaklaşık bin 300 kilometrelik etkileyici bir parkuru geride bırakan tren, Kars Garı’nda büyük bir coşkuyla karşılandı. Yolcuları Kars Garı’nda karşılayan Vali Ziya Polat, yolculara hoş geldin dileklerini ileterek karanfil takdim etti. Kars’a Ankara’da geldiğini ifade eden İrem Büğrü, "Ankara’da Kars’a turistik tren ile geldik. Her şey çok güzeldi. Çok güzel karşılandık. Kars halkına teşekkür ediyorum" dedi. "Sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik" Turistik Doğu Ekspresi ile Kars’a gelen TCDD Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı Şems Çakıroğlu, "Biz Kars’a trenimizi dün Ankara’dan 13.55’de yola çıkardık. Yüzlerce kişiyle beraber inanılmaz keyifli, neşeli bir yolculukla buraya kadar geldik. Öncesinde Erzincan’a uğradık. Erzurum’a uğradık. Kars’a geldik, inanılmaz sevgi dolu sıcak bir karşılama ile bu ayazı hiç hissetmedik. Çok teşekkür ediyorum" diye konuştu. Kars’ın marka şehir olduğunu dikkat çeken Vali Ziya Polat, "Kars’ın soğuk gecesinde sıcak bir karşılama ile Turistik Doğu Ekspresi Kars’a, Kars’ta Turistik Doğu Ekspresi’ne kavuştu. Tabi Kars’ın en önemli turizm markalarından biri olan Turistik Doğu Ekspresi buraya yolcu edenlere teşekkür ediyoruz. Gazi Kars’ımız Ani, Çıldır, Sarıkamış, Şehitler diyarı Baltık mimarisi ile bu bölgenin, ülkemizin en önemli turizm destinasyonlarından biri artık, bu turizm merkezi olma yolunda tabi ki Turistik Doğu Ekspresi başlangıç noktası, buraya çok büyük bir marka kattığını hepimiz biliyoruz. Kars’a gelen misafirlerimize hoş geldiniz diyoruz" şeklinde konuştu. Daha sonra gar binasına geçen yolcuları burada aşıklar türküleriyle karşıladı. Yolcular son olarak çıkıştı ateşle yakılan Kars yazısıyla otellerine uğurlandı. Öte yandan, Turistik Doğu Ekspresi’nin şehre gelişiyle birlikte Kars’taki otellerde doluluk oranları yüzde 100 seviyesine ulaştı. Geceyi Kars’ta geçirecek olan yolcular sabahın ışıklarıyla sırasıyla UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki tarihi şehir Ani Ören Yerini gezecek. Donmuş Çıldır Gölü üzerinde atlı kızak keyfi yapacak. Kars Mutfağının olmazsa olmazı Kaz eti ve gibi yöresel lezzetlerin tadına bakacak.