KÜLTÜR SANAT - 24 Eylül 2024 Salı 11:20

Kuş cenneti Acıgöl’de flamingoların göç yolculuğu

A
A
A
Kuş cenneti Acıgöl’de flamingoların göç yolculuğu

Türkiye’nin önemli kuş cennetlerinden biri olan Denizli’nin Çardak ilçesindeki Acıgöl, pembe renkli flamingoların süslediği eşsiz doğasıyla ve tuz tarlalarıyla doğaseverleri hayran bırakıyor. Acıgöl, kuş gözlemcileri ve doğa tutkunları için unutulmaz bir rota sunuyor.


Denizli’nin Çardak ilçesinde yer alan Acıgöl, doğal güzellikleri ve zengin ekosistemiyle Türkiye’nin en önemli kuş cennetlerinden biri olarak öne çıkıyor. Tuzlu su yapısı ve benzersiz doğal ortamı ile dikkat çeken bu göl, özellikle pembe flamingoların üreme alanı olarak büyük bir öneme sahip. Flamingolar, Acıgöl’ün tuzlu sularında beslenirken, kendilerine has pembe tüylerini kazanıyor ve göl üzerinde sergiledikleri gösterişli danslarıyla doğaseverlerin ve fotoğrafçıların ilgisini çekiyor. Flamingoların göz alıcı dansları, zengin kuş çeşitliliği ve eşsiz doğasıyla bu göl, kuş gözlemcilerinin ve doğa tutkunlarının vazgeçilmez bir noktası haline geliyor. Her yıl, bu doğal cenneti keşfetmek ve unutulmaz anlar yaşamak için gelen ziyaretçiler, Acıgöl’ün etkisine kapılmadan geçemiyor. Gölün sunduğu doğal güzellikler, hem görsel hem de ruhsal bir deneyim sunarak ziyaretçilerine unutulmaz hatıralar biriktirme fırsatı tanıyor.



Ekosistemin zenginliği


Acıgöl, yalnızca flamingolarla sınırlı kalmayarak birçok farklı kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Göl çevresinde yer alan gözlem kuleleri, kuş gözlemcilerine ve doğa meraklılarına kuşları yakından gözlemleme fırsatı sunuyor. Bu gözlem kuleleri, özellikle kuşların üreme döneminde ve göç yolculukları sırasında ziyaretçilere mükemmel manzaralar sunuyor. Gölün çevresindeki sulak alanlar, farklı kuş türleri için beslenme ve barınma alanı sağlıyor. Akça cılıbıt, flamingo, yeşilbaşlı ördek gibi birçok kuş türü burada gözlemlenebiliyor. Bu çeşitlilik, Acıgöl’ü kuş gözlemcileri için bir cennet haline getiriyor.



Flamingoların göçü ve üreme dönemi


Eylül ve Ekim ayları, Acıgöl’deki flamingoların göç döneminin başlangıcını işaret ediyor. Havaların soğumaya başlamasıyla birlikte, flamingolar sıcak iklimlere doğru hareket etmeye başlıyor. Bu dönem, doğa severler için bir görsel şölen sunarken, fotoğrafçıların da en yoğun olduğu zaman dilimi. Flamingoların dans edercesine hareketleri ve göldeki su yansımaları, unutulmaz anlar ve muhteşem kareler yakalamak için eşsiz bir fırsat sağlıyor.



Fotoğraf tutkunları için eşsiz bir rota


Acıgöl, sadece kuş gözlemcileri için değil, aynı zamanda fotoğraf tutkunları için de vazgeçilmez bir destinasyon. Flamingoların pembe tüyleri, gölün tuzlu suyu ve doğal ışıklar, fotoğrafçılar için muhteşem bir arka plan oluşturuyor. Özellikle sabahın erken saatlerinde veya gün batımında yapılan çekimler, gölün yansımalarıyla birleşerek mest eden kompozisyonlar oluşturuyor. Göl çevresinde yürüyüş yaparken, doğanın sunduğu bu renk cümbüşünü ve sessizliği hisseden ziyaretçiler, stresli şehir hayatından uzaklaşarak ruhlarını dinlendiriyor. Doğa ile baş başa kalmanın verdiği huzur, Acıgöl’ü ziyaret edenlerin deneyimlerini daha da derinleştiriyor.



“Flamingoların göç yolculuğunu tanıklık etmek, büyük bir mutluluk kaynağı”


Doğa fotoğrafçısı ve gezgin Murat Abalı, her yıl bu dönemde Acıgöl’e geldiğini belirterek, “Havaların yavaş yavaş soğumaya başlamasıyla birlikte flamingolarında sıcak şehirlere göçü başladı. Bu yıl flamingoların sayısında geçen yıla göre belirgin bir artış gözlemledik. Flamingoların göç yolculuğuna tanıklık etmek, biz doğaseverler için büyük bir mutluluk kaynağı. Göl üzerinde dans edercesine hareket eden flamingoların görüntüleri, bu doğal güzelliğin ne denli etkileyici olduğunu bir kez daha kanıtlıyor” dedi.



Kuş cenneti Acıgöl’de flamingoların göç yolculuğu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Kars’ta yangında dumandan etkilenenler tedavi altına alındı Kars’ta 7 katlı bir otelde çıkan yangında dumandan etkilenen 9 kişi kentteki hastanelerde tedavi altına alındı. Vali Ziya Polat, geldiği hastanede yabancı uyruklu vatandaşlarla İngilizce konuşarak geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Kars’ta sabah saatlerinde çıkan yangında dumandan etkilenen 9 kişi Harakani Devlet Hastanesi ve Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Tedavi altına alınan yaralıların genel durumları iyi olduğu öğrenildi. Vali Ziya Polat, her iki hastanede bulunan 4’ü yabancı uyruklu 9 kişiyi tek tek ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Polat, hastane başhekimlerinden yaralılarının durumları ile ilgili bilgi aldı. Hastanede İhlas Haber Ajansına (İHA) açıklamalarda bulunan Vali Ziya Polat, “Kars’ımıza geçmiş olsun. Bugün sabah saatlerinde şehrimizdeki bir otelimizde 9 vatandaşımız dumandan etkilendi. Hemşehrilerimiz ve misafirlerimizin hastanelerimize sevkleri yapılmıştır. Tedavileri de devam etmekte Allah’a şükür her hangi bir can kaybımız yok. Oteldeki yangınla ilgili soğutma çalışmaları devam ediyor. Şükürler olsun can kaybı ve çok büyük bir hasarımız yok. Elektrik kontağından çıktığını değerlendiriyoruz ama arkadaşlarımız kontrollerini yapıyorlar. Tekrar geçmiş olsun” dedi. Harakani Devlet Hastanesi’nde tedavileri devam eden yabancı uyruklu vatandaşlarla İngilizce konuşan Polat, devletin her türlü imkanlarını seferber ettiklerini belirterek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Polat ile yabancı uyruklu vatandaşların İngilizce sohbeti dikkat çekti. Tedavileri devam eden vatandaşların belirli bir süre müşahade altında kalacakları ve tedavileri tamamlandıktan sonra taburcu edilecekleri bildirildi.
Adana Op. Dr. Gökler: "Obez kadınlarda hamile kalmak 3 kat daha zor" Obezitenin yol açtığı birçok sağlık sorununun dışında, kadınlarda hamile kalma ihtimalini de azalttığını söyleyen Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, "Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre 3 kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süreye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" dedi. Medical Park Seyhan Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Cihan Gökler, obezitenin kadın doğurganlığı üzerindeki moleküler ve endokrinolojik etkileri hakkında bilgilendirmede bulundu. Obezitenin sadece kilo fazlalığı ile değil, aynı zamanda hormon dengesizlikleri ve metabolik bozukluklarla da yakından ilişkili olduğunu belirten Op. Dr. Gökler, "Obezite, hem kadınlarda hem erkeklerde çeşitli nedenlerle infertilite yani kısırlığa sebep olmaktadır. Kadın üreme sağlığını olumsuz yönde etkileyen çeşitli endokrinolojik mekanizmalara yol açmaktadır" şeklinde konuştu. "Obezite kadınlarda yumurtlama fonksiyonunu bozuyor" Obezitenin kadınlarda insülin direnci, hiperinsülinemi ve hipotalamus-hipofiz-yumurtalık (HPO) eksenindeki bozulmalarla doğrudan ilişkili olduğunu dile getiren Op. Dr. Gökler, bu durumun, gonadotropin salgılanmasını etkileyerek yumurtlama fonksiyonunu bozduğunu ve kadınların doğurganlık şansını azalttığını vurguladı. Op. Dr. Gökler, obezite ve aşırı kilonun hormon profillerini nasıl değiştirdiğine dair şu bilgileri paylaştı: "Obez kadınlarda insülin direnci ve hiperinsülinemi, hiperandrojenemiye yol açarak yumurtlama bozukluklarına neden olabilir. Ayrıca, seks hormonu bağlayıcı globulin (SHBG), büyüme hormonu (GH) ve insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı proteinlerin (IGFBP) azalması, leptin seviyelerinin artmasıyla birlikte HPO ekseninin düzensizliğine yol açar." "Tüp bebek tedavisini de olumsuz etkiliyor" Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki birçok ülkedeki kadınların önemli bir kısmının aşırı kilolu veya obez olduğunu belirten Op. Dr. Gökler, obezitenin doğurganlık üzerindeki etkilerinin ciddi olduğunu söyledi. Obez kadınların sıklıkla adet düzensizlikleri, endometriyal patolojiler ve kısırlık gibi sorunlarla karşılaştığına dikkat çeken Op. Dr. Gökler, "Obezite, tüp bebek tedavisi gören kadınlarda da ürümede görev alan düşük oosit kalitesi ve düşük preimplantasyon oranı gibi olumsuz sonuçlarla ilişkilidir. Araştırmalar, obez kadınların kısırlık riskinin obez olmayan kadınlara göre üç kat daha fazla olduğunu ve bu kadınların hamile kalmak için daha uzun süre ihtiyaç duyduğunu gösteriyor" dedi. Dr. Gökler, "Yapılan çalışmalar, BMI değeri arttıkça doğurganlığın azaldığını ve normal döngülere sahip obez kadınlarda bile doğurganlık oranlarının düştüğünü ortaya koyuyor" diye konuştu. "Erkeklerin sperm sayılarında azalmaya yol açıyor" Obezite ile erkek üremesi arasındaki ilişkinin de çok eski tarihlerden beri bilindiğini ifade eden Op. Dr. Gökler, şu bilgileri paylaştı: "İbn-i Sina kitabında obezitenin erkek üremesi üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsetmiştir. Obezitenin erkek vücudunda oluşturduğu sistemik inflamasyon, hipogonadizim, organlar üzerindeki yağ dokusu artışı, hiperinsülinemi, hiperleptinemi gibi nedenler sonucunda sperm kalitesinde ve sperm sayısında azalma görülmüştür. Ayrıca ereksiyon bozukluğu yine yapılan çalışmalara ortaya konulmuştur. Bunun dışında gebe kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda da eşi obez olan gebelerin daha uzun sürede gebe kalabildiği ve gebelik deneme sayısının daha fazla olduğu görülmüştür." "Orta düzeyde kilo kaybı bile gebe kalma şansını artırabilir" Kilo kaybının hem obez erkekler, hem de obez kadınlar için üreme sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirebileceğini gösteren klinik çalışmalar mevcut olduğunun altını çizen Op. Dr. Gökler, "Orta düzeyde kilo kaybı bile, kadınlarda iyileştirilmiş yumurtlama oranları ve daha yüksek gebe kalma şansı ile ilişkilendirilmiştir. Diyet ve egzersize odaklanan yaşam tarzı müdahalelerinin normal adet döngülerini geri getirebileceğini ve aşırı kilolu kadınlarda doğurganlığı artırabileceğini göstermektedir" şeklinde konuştu. Obeziteye cerrahi müdahale ile birlikte diyet ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle müdahale etmenin doğurganlık sonuçlarını iyileştirebileceğine dikkat çeken Op. Dr. Gökler, "Yüzde 5-10’luk bir kilo kaybının bile gebe kalma şansını artırdığı gözlenmiştir. Bu yüzden obeziteye bağlı doğurganlık sorunlarıyla karşı karşıya kalan kadınlar için kilo yönetimi hayati önem taşımaktadır" dedi. "Cerrahi sonrasında yaşam tarzı değişiklikleri de önemli" Obezite cerrahisi sonrasında erkeklerdeki cinsel fonksiyonlar ve üreme üzerine yapılan birçok çalışmada sperm sayısında artış, erektil fonksiyonlarda artış ve cinsel istekte artış olduğunun tespit edildiğini söyleyen Op. Dr. Gökler, "Obezite cerrahisi bu noktada büyük bir öneme sahiptir. Obezite cerrahisi ile birlikte sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, kilo kaybı ve düzenli fiziksel aktivite, kadın ve erkek üreme sağlığını korumak ve iyileştirmek adına kritik bir adımdır" ifadelerine yer verdi. "Uygun tedavi planı için bir uzmana başvurulmalı" Obezitenin üreme üzerindeki etkilerinin karmaşık ve çok boyutlu olduğunu vurgulayan Op. Dr. Gökler, erken teşhis ve tedavinin önemine de dikkat çekerek şunları söyledi: "Bireylerin sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeleri, dengeli beslenmeleri ve düzenli fiziksel aktivite yapmaları gerekir. Ayrıca, obezite ile ilgili ciddi sorunlar yaşayan bireylerin uygun bir tedavi planı için bir uzmana başvurmalarının önemlidir. Obezite ve kısırlık arasında önemli bir ilişki vardır. Obeziteden kurtulmak kaliteli bir yaşam sağlamasının yanında üreme fonksiyonlarında önemli derecede iyileşme sağlamaktadır."
Kırşehir Anadolu Diriliş Derneği Başkanı Göçmen: “Ahilik Haftası etkinlikleri amacından saptı” Anadolu Diriliş Derneği Genel Başkanı Şevket Göçmen, Kırşehir’deki Ahilik Haftası etkinliklerinin amacından saptığını ve yalnızca konserlerin ilgi çektiğini üzülerek gözlemlediklerini belirtti. Anadolu Diriliş Derneği Genel Başkanı Şevket Göçmen, "İnsanımızın ve esnaflarımızın zor günler geçirdiği bu dönemde, ’ahiliğin başkenti’ Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Haftası programlarında sadece konserlerin ilgi çektiğini görüyoruz. Oysa ki, ahiliği tam anlamıyla yaşamayan bir toplumda konserlerin ön plana çıkmasını doğru bulmuyoruz" dedi. "Daha faydalı işlere yönelmeli" Her yıl düzenlenen etkinlikler için harcanan bütçenin, ahiliğin kurucusu Ahi Evran’ın mirasına uygun projelere aktarılması gerektiğini vurgulayan Göçmen, "Elbette ki konserler de olmalı, ancak esnafın ve halkımızın ekonomik sıkıntılar yaşadığı bu süreçte, ahilik teşkilatlanmasına uygun iş kollarına destek verilmesi daha doğru bir karar olurdu. Üretim ve istihdam çalışmalarına ağırlık vererek, toplumsal gelişimin önünü açabiliriz" diye konuştu. Aileleri ciddi anlamda kırtasiye masraflarının zorladığını ifade eden Başkan Göçmen açıklamasını şöyle sürdürdü: "Masraflar, geçtiğimiz yıla oranla 4 kat arttı. Anadolu Diriliş Derneği olarak okullarda istenen yüksek kayıt ücretlerinden de şikayetçiyiz. Milli Eğitim Bakanlığının her yıl yaptığı ‘kayıt parası alınmayacak’ açıklamalarına rağmen, birçok okulda yüksek kayıt ücretlerinin talep edildiği iddia ediliyor. Bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz."
Ardahan Ardahan’da 37. Ahilik Haftası kutlandı Ahilik Haftası etkinlikleri Ardahan’da düzenlenen törenlerle kutlandı. AESOB Başkanı İskender Alihanoğlu, ’’Mesleği, ticareti ve sanatı güzel ahlak ile bütünleştiren ahilik, milli birlik ve bütünlük anlayışıyla toplumda düzeni sağlayan kültürel, sosyal ve ekonomik bir oluşumdur. Ahilikte eğitim hayat boyu devam eder’’ dedi. Ardahan Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği (AESOB) tarafından Valilik ve Ticaret İl Müdürlüğü destekleriyle 37. Ahilik Haftası Etkinlikleri Ardahan Valiliği önündeki tören alanında gerçekleştirildi. Ardahan Valisi Hayrettin Çiçek, törende yaptığı konuşmada Ahilik değerlerinin mutlaka yaşatılması gerektiğini söyledi. Vali Çiçek, şunları kaydetti: ’’Ahilik kültürü nesilden nesile devreden çok önemli bir toplumsal anlayış. Doğruluk, dürüstlük, fedakârlık, cömertlik gibi milli değerlerimizi esnaflarımız çarşıda yaşatır. Bu değerlerimizi korumak ve yaşatmak için yabancı unsurların toplumumuzda kökleşmesini engelleyici tavırlar almalıyız. Toplumsal denetim mekanizmalarını çalıştırarak, toplumsal uyumu sağlamalıyız. Bu uyumu sağlamak da Ahilik gibi kültürel değerlerimize sahip çıkmakla olur’’ dedi. AESOB Başkanı İskender Alihanoğlu da Ahilik örgütlenmesinin temellerinin Ahi Evran-ı Veli tarafından 12. yüzyılda Anadolu’da atılarak günümüze kadar ulaşan en önemli kültürel hazinelerimizden biri olduğunu söyledi. Alihanoğlu, konuşmasında: ’’Temelleri 12. Yüzyılda Ahi Evran tarafından Anadolu’da atılan Ahilik teşkilatı; Türk insanının mesleğini, dayanışma ve güzel ahlak ile bütünleştiren, milli birlik ve bütünlük anlayışıyla asırlar boyu toplumda düzeni sağlayan, üreten ve tüketen ilişkisini en iyi şekilde düzenlemeyi amaç edinen kültürel, sosyal ve ekonomik değerleri esas alan kadim bir müessesedir. Esnaf ve sanatkarların piri Ahi Evran Veli’nin “Akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir” düsturuyla ticaret ahlakı, yardımlaşma ve dayanışma gibi ilkeleriyle günümüzde de esnaf ve sanatkarlarımıza yol göstermekte, ticaret erbabına kılavuzluk etmektedir. Bu duygu ve düşüncelerle Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran’ı rahmet ve minnetle yad ediyor, Türkiye ekonomisinin mihenk taşı olan esnaf ve sanatkarlarımızın Ahilik Haftasını kutluyor, bereketli kazançlar diliyorum’’ dedi. Konuşmaların ardından Vali Hayrettin Çiçek, yılın ahisi seçilen Aydın Karabağ’a plaket ve sertifika takdim ederek kaftan giydirdi. Törende Şed Kuşanma gösterisi de gerçekleştirildi.