SAĞLIK - 11 Ekim 2024 Cuma 11:15

Gece tok uyumak çocuklarda şekere yol açabiliyor

A
A
A
Gece tok uyumak çocuklarda şekere yol açabiliyor

Denizli Özel Cerrahi Hastanesi Diyetisyeni Elif Topuz Ülkü, çocukların geceleri yatmadan önce tok yatmaması gerektiğini vurgulayarak; “Geceleri çocukların yatağa tok yatmamalı, eğer tok yatarlar ise erken yaşta şekere yakalanabilirler” dedi.



Özel Cerrahi Hastanesi Diyetisyeni Elif Topuz Ülkü, okul çağındaki çocukların günlük beslenme alışkanlıkları ve dengeli beslenme ve uyku konusunda önemli uyarılarda bulundu. Çocukların her gün yeterli miktarda su tüketmelerinin önemine ve aynı zamanda yetersiz su alımının kabızlık gibi sağlık sorunlarına yol açabileceği belirtiliyor. Bu nedenle, ailelerin çocuklarını su tüketimi konusunda bilinçlendirmesi gerektiği vurguladı. Ayrıca, çocukların akşam yemeğini okuldan geldikten birkaç saat sonra yemeleri gerektiği, bu durumun aşırı tokluktan kaçınmalarına yardımcı olacağı ifade edildi. Çocukların gece uyumadan önce tok bir şekilde yatmaması gerektiğini eğer tok bir şekilde uyuma durumunda erken yaşta şekere yol açtığını dikkat çekti. Akşam yemeklerinin, öğle yemeklerinden farklı içeriklere sahip olması, çocukların besin çeşitliliğini artırarak onların daha mutlu hissetmelerine katkı sağlayabileceğini belirtti. Ailelerin, çocuklarına sağlıklı ve temiz içerikler sunmalarının yanı sıra, arkadaş baskısına karşı durmaları da önem taşıyor. Okul kantinlerinde sunulan sağlıksız ve çekici atıştırmalıkların, çocukların besin tercihlerini olumsuz yönde etkileyebileceği belirtiliyor. Bu nedenle, ailelerin sağlıklı alternatifler sunarak çocuklarının damak tadı ve beslenme düzeninin gelişimine katkıda bulunmaları teşvik ediliyor.



“Çocuklar geceleri yatağa tok yatmamalı, erken yaşta şekere yakalanabilirler”


Diyetisyen Elif Topuz Ülkü, çocukların gün içinde muhakkak su tüketmesini vurguladı. Her gün çocukların düzenli su tüketmesi gerektiğini belirtti. Aynı zamanda geceleri çocukların yatağa tok yatmaması gerektiğini eğer tok yatar ise erken yaşta şekere yakalanacaklarını belirten Ülkü, “Gün içinde muhakkak su tüketimi çok önemli. Bazen tuvalet problemi nedeniyle çok fazla su tüketiminin aldığını görüyoruz. Ama bu da kabızlık ve birçok probleme yol açıyor. O yüzden muhakkak düzenli su tüketimi en azından, litreyi bulacak şekilde bir su tüketimi öneriyoruz. Akşam gittiklerinde de çok fazla aç olmayacak şekilde geldikten yaklaşık birkaç saat içinde bir akşam yemeği yenmesini istiyoruz. Bu akşam yemeğinin içeriği biraz öğlen yediği öğünden farklı olacak şekilde olursa çocuk değerini görsel olarak daha mutlu olur. Örnek vereyim bir köfte çıktıysa akşam daha bir sebze ağırlıklı tercih edilebilir ya da tam tersi olabilir. Genellikle yatmadan birkaç saat içinde biz yemek işini bitirmek istiyoruz. Yani çocuk çok aşırı tok yatmasın. Şekerle ilgili şimdiden o yaştan kendisini hazırlamasın şekere. O nedenle bir saat içinde yemek işini bitirmiş olsun yatmadan kalktığı kalktığı gibi de kahvaltıyla bahsettiğim şekilde düzenini uygulayabilir” diye konuştu.



“Çocuklar arkadaş baskına karşı sağlıksız besinler tüketebilir”


Diyetisyen Ülkü, ailelerin çocuklarına sağlıklı ve temiz içerikler sunmanın yanı sıra, arkadaş baskısına karşı durmalarının da kritik olduğunu vurguladı. Kantinlerde bulunan, daha çekici görünebilen fakat sağlıksız seçenekler, çocukların tercihlerini etkileyebilir. Bu nedenle, ailelerin çocuklarına sağlıklı alternatifler sunarak, damak tadı ve düzenin gelişimine katkıda bulunmaları önerildiğini belirten Ülkü, “Tabi bu işin bir de psikolojik tarafı var. Şimdi yanınıza bir şeyler verdiğinizde o içerikler ne kadar sağlıklı ve temiz içerikler olsa da yanındaki arkadaşı farklı göze hoş gelen kantin işi kullanıyorsa çocuk biraz adapte olmakta zorlanıyor. Tabi burada aileler için zor bir süreç ama ileriye dönük hem damak tadının oluşması hem düzenin oluşması adına bunları biraz zorlamaları önemli. Tabi ki arada kendi ellerinden çıkan, kendi evde yaptıklarından poğaça, kek gibi ürünler konulabilir. Her zaman sadece meyve, kuruyemiş tarzı şeyler olacak diye bir şey yok ama paket ürünler ve fırın işi dediğimiz, içine ne girdiğini bilmediğimiz, kendi elimizden çıkmayan ürünleri çok fazla tercih etmiyoruz. En büyük problem yaşadığımız açıkçası menülerin çok fazla karbonhidratlı oluşu ve ara öğün olarak da biraz önce bahsettiğim kek meyve suyu gibi çok fazla şekil içeriği olan ürünlerin verilmesi. Şimdi burada da suç atmak istemiyorum ama genellikle çocukların sevdiği şeyler olunca genellikle bu tarz şeyler çıkıyor yenmesi istendiği için ama yenen şeyin de kalitesi çok önemli” dedi.



Gece tok uyumak çocuklarda şekere yol açabiliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Estetikte sahte ürün tehlikesi: Ölümle sonuçlanan vakalar oluşabiliyor Son zamanlarda sahte ürünlerle uygulanan estetik işlemlerin tehlikesine dikkat çeken Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Emre Kıymık, "Sahte botoks sonrası geçici körlük, kaş düşmeleri, yutkunma güçlüğü tarzında bulgular gerçekleşmektedir. Sahte dolgu ürünlerinde de özellikle dudakta, burunda, gözaltlarında çok ciddi hayati tehlikelere varan, hatta ölümle sonuçlanabilen problemler oluşturabilmektedir" dedi. İnsanların ekonomik sebeplerden dolayı sahte ürünleri tercih ederek kendilerine estetik işlemler yaptırdığını, bu işlemler sonucunda ölümle sonuçlanabilecek durumların yaşanabileceğini ifade eden Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Emre Kıymık, vatandaşları uyardı. Son zamanlarda sahte ürün kullanımının çok ciddi bir halk sağlığı bir problemi oluşturduğunu ifade eden Dr. Emre Kıymık, "Sahte ürünlerle dolgu ve botoks tarzında işlemler yapılıyor. Bu tür ürünlerin içeriklerinde ne olduğunu yüzde 100 tespit edemiyoruz. Ne olduğunu bilmiyoruz. Çok sıkıntılı komplikasyonlar gelişmektedir. Sahte botoks sonrası geçici körlük, kaş düşmeleri, yutkunma güçlüğü tarzında bulgular gerçekleşmektedir. Bu durum kişinin hayatını çok ciddi anlamda olumsuz etkilemektedir. Hatta ölümle sonuçlanan vakalar oluşabilmektedir. Kullanılan botulinum toksin ürününün dozajı çok önemlidir. Sahte ürünlerin içinde bu toksinin olup olmadığını bilmiyoruz. O yüzden çok ciddi halk sağlığı tehdididir. Bu tip sahte ürünlerden kaçınmak gerekiyor" diye konuştu. "Ürünün orijinal olup olmadığını sorgulayın" Dr. Emre Kıymık şunları söyledi: "Halkımızın bu tip durumlarda uygulanacak ürünün ne olduğunu bilmeleri önemlidir. Bu ürünlerin kare kodları vardır. Kare kodları istedikleri takdirde okutabilmelidirler. Burada ürünün orijinal ürün olup olmadığını sorgulayabilirler. Bu sahte ürünleri en büyük tercih sebebi ekonomik sebepler oluyor. Sahte ürünler piyasadaki ürünlerin neredeyse 4’te 1 fiyatına satılıyor. Dolgu dediğimiz hyalüronik asit içerikli ürünlerde de oldukça sahte ürün gözlenmektedir. Güzellik merkezlerinde bu tip sahte ürünlerde uygulama yapılması çok sık olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum doku ölümlerine sebebiyet verebilmektedir. Özellikle dudakta, burunda, gözaltlarında çok ciddi hayati tehlikelere varan problemler oluşturabilmektedir. İnsanlar bu tip işlemleri güzellik salonlarını gerçekleştirmemelilerdir. Bu işlemleri plastik cerrahi uzmanları, dermatoloji uzmanları, Sağlık Bakanlığımızın 2008 yılına kadar vermiş olduğu medikal estetik hekim sertifikası olan hekimlerimizdir. Bu tip ürünleri yaptırmak istediğimizde bunlara çok dikkat etmeliyiz. Bu tip sahte ürünlere bağlı işlemler sonucu oluşan komplikasyonlarla çok ciddi hastalarımız gelmektedir."
Kayseri Psikolog Yazıcı: "Çocuklar aileleriyle sosyalleşmeli" Psikolog Selver Yazıcı; ailelerin çocuklarının korkmamalarını ve kendileriyle paylaşım yapmalarını sağlaması gerektiğini söyleyerek; "Çocuklar sosyal hayatta dışlandıkları zaman internette sosyalleşmeye başlıyor” dedi. Ailelerin çocuklarıyla iyi iletişim kurması ve iyi gözlemlemeleri gerektiğini söyleyen Selver Yazıcı; "Öncelikle toplum olarak son zamanlarda yaşanan cinayet olaylarıyla ilgili hepimiz çok üzgünüz. Tabi ki bu olayların psikolojik yönü olduğu kadar toplumsal yönü de çok fazla önemli. Bu anlamda şunu söylemek istiyorum. Toplumda eğitim ailede başlar. Aile çocukla iyi iletişim kurar, çocuğu güzel destekler, çocuğun kendilerinden korkmamasını sağlarsa, herhangi bir şeyi gizlememesini sağlarsa ve çocuğun herhangi korkacağı bir ortamda ya da dışlandığı bir ortamda bunu ailesiyle paylaşmasını sağlarsa en azından bu gibi durumların önüne geçebiliriz. Aile içi iletişim burada çok önemli. Çünkü çocuklar genelde sosyal hayatta dışlandıkları zaman internetten buldukları arkadaşlarıyla sosyalleşmeye başlıyorlar ve bu arkadaş her zaman ve faydalı arkadaşlar olmayabiliyorlar. Arkadaşlık ilerledikçe, samimiyet ilerledikçe farklı yönlere çekilebiliyor bu durumlar. İşte son zamanlarda duyduğumuz zararlı örgütler gibi, çocukları tahrik etme gibi, çocuklara şantaj yapma gibi ya da çocuklara kadın cinayetlerini legal hale getirmeye, kadınları düşmanlaştırma, onların ölmesinin gerektiğini söyleme gibi durumlara itebilecek arkadaşlıklar kurabiliyorlar. Bu anlamda benim velilere ya da ailelere verebileceğim en büyük tavsiye, çocuklarıyla ilişkilerini sağlam tutmaları ve çocuklarını gerçekten iyi gözlemlemeleri gerekiyor. Eğer çocuklar iyi gözlemlenmezlerse, odalarına astıkları posterlerden girdikleri internet sitelerinden, davranışlarından, bir şeyler gizlediklerinden bile bir şeyler çıkarabiliriz biz. Bu anlamda ailelerin çocukları iyi gözlemlemeleri ve iyi denetlemeleri gerekiyor” "Dışarıda sosyalleşemeyen çocuk internette örgütlere itiliyor" Yazıcı; ailelerin belli sınırlar içerisinde çocuklarının sosyalleşmesine izin vermesi gerektiğini aksi takdirde çocukların internetteki örgütlere itildiğini söyleyerek; "Tabi ki eğitim çocuklukta başlıyor. Bu iletişimi lütfen 15-16 yaşlarındayken, çocuk ergenliğe girdikten sonra değil de daha çocukluk yaşlarındayken iletişimimiz güçlü olmaya devam ederse, başlarsak çocuk yaşlarındayken daha sonrasında iletişim kurmanız çok daha rahat olur. Bu anlamda tabi ki sosyal hayatın içerisinde anne-babalar, iş hayatında ya da güncel hayatta çok yorulmuş olabiliyorlar. Akşam eve geldiklerinde çocuklarıyla ilgilenmeye, vakitleri olmayabiliyor. Bunu anlayabiliyorum ama o çocukları dünyaya getirmeyi siz istediniz. Bu yüzden lütfen çocuklara kaliteli zaman ayırmayı, onlarla doğru iletişim kurmayı unutmayın. Gün sonunda aman çocuğun eline tablet telefonu vereyim de işte benden uzak olsun da ben de kafa dinleyeyim, çocuk da kendi halinde sessiz sakin odasında nasıl olsa tehlikeden uzakta diye düşünmemek lazım. Aslında son zamanlardaki olaylardan gördüğümüz kadarıyla da en büyük tehlike aslında o tabletin, telefonun, bilgisayarın içinde bulunuyor. Çünkü örgütlenmeler artık sosyal ortamda dışarıdaki ortamda değil, internet ortamında işte Twitch gibi yayınlarda, Discord gibi yayınlarda oluyor. O yüzden internet sağlayıcılarınızı lütfen doğru kontrol edin. Gerekirse çocuklarınızın internetini de kısıtlayın. Her siteye girmesini engelleyebilirsiniz. Lütfen çocuklarınızla doğru iletişim sağlayın. Eğer bir genç gerçekten arkadaş edinemiyorsa, sosyalleşemiyorsa yanlışa düşebiliyor. Bu anlamda çocukların sosyalleşmesi ve arkadaş edinebilmeleri için belli sınırlar içerisinde arkadaşlarını tanıyarak, arkadaşlarının ailelerini tanıyarak lütfen çocuklarınızın dışarıda da sosyalleşmesine izin verin. Çünkü genelde kapalı, izin verilmeyen kapalı yapıdaki ailelerin içerisinden çıkıyor bu gibi çocuklar. Çünkü dışarıda sosyalleşemedikleri için internetten kötü örgütlere başvurabiliyorlar. Bunun dışında sosyal olarak işte çirkinlik, beğenilmeme, kabul görmeme gibi problemler de bu gibi örgütlere çocukları itebiliyor. Lütfen çocuklarımızın öz güvenleriyle ilgili çirkinlik ya da güzellik değerleriyle ilgili de çocuklarımıza destekleyici olalım. Yardımcı olalım. Bu anlamda okulların rehberlik hizmetleri, rehberlik servislerinin de ciddi anlamda gözlemleyici ve destekleyici olmasını tavsiye ediyorum ben. Keşke bu durumlar yaşanmasaydı ama bu durumların önüne geçebilmek için de elimizden geleni yapmakla yükümlüyüz biz hepimiz. Umarım bir daha böyle durumlar başımıza gelmez. İnşallah bir daha yaşamayız” ifadelerini kullandı.