ÇEVRE - 12 Ekim 2024 Cumartesi 10:46

Doğa harikası Süleymanlı Yayla Gölü’nün nilüferleri balçığa saplandı

A
A
A
Doğa harikası Süleymanlı Yayla Gölü’nün nilüferleri balçığa saplandı

Denizli’nin Buldan ilçesinde içinde barındırdığı 182 çeşit kuş türünden dolayı ’Kuş Cenneti’ olarak bilinen Süleymanlı Yayla Gölü’nde neredeyse su kalmadı. Can çekişen gölü gören ziyaretçiler, göl ve nilüferlerin son halinin acı verici olduğunu ifade etti.


Denizden bin 150 metre yükseklikte, Buldan’ın Süleymanlı Mahallesi sınırlarında yer alan Yayla Gölü, bu yıl yaşanan kuraklık ve aşırı sıcaklıklar nedeniyle dikkat çekici bir şekilde görenleri hayrete düşürüyor. 466,5 dekar yüzölçümüne sahip olan gölde su seviyesinde önemli bir düşüş gözlemleniyor. Göl, tatlı suları, nilüferlerle kaplı yüzeyi ve etrafında oluşan ağaçlık alan ile biliniyor. Gölde sazan ve yayın balığı gibi tatlı su balıkları yaşarken, göç eden kuşlar da bu alanı kısa süreli konaklama yeri olarak kullanıyor. Ayrıca, göl çevresinde yabani tavşan, domuz, oklu kirpi, porsuk gibi hayvanlar sıklıkla görülüyor.


Yayla Gölü’nün çevresinde 95 bitki grubunun bulunduğu belirtiliyor. Bu bitkilerden 2’si endemik, 62’si göl çevresinde ve 33’ü ise göl içinde ya da göl zeminine tutunmuş olarak yaşamını sürdürüyor. Ayrıca içinde barındırdığı 182 çeşit kuş türünden dolayı ’Kuş Cenneti’ olarak bilinen Süleymanlı Yayla Gölü’nden eser kalmadı. Göl ve çevresi, 1. Derece Doğal Sit Alanı olarak korunmakta ve aynı zamanda turistik bir kamp yeri olarak da kullanılmakta. Ancak bu yıl bölgede yaşanan yağışların mevsim normallerinin altında kalması, gölde kuraklık ve sıcaklık etkilerini daha belirgin hale getirdi. Bu durum, gölde bulunan su seviyesinin ciddi şekilde azaldığını ve ekosistem üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu gösteriyor.



"Bu kadar güzel bir gölün bu halde olması acı verici"


Şehir dışında yaşadığını ve sık sık memleketine geldiğini ifade eden avukat Salih Tosya, gölün sakin ve çok güzel bir yer olduğunu dile getirdi. Yazın bunaltıcı sıcaklarında sık geldikleri alanların başında Süleymanlı Yayla Gölü olduğunu söyleyen Tosya, "Çocukluğumu hatırlıyorum, buradaki su derinliği çoktu ama şu anki durum maalesef ki kurumuş durumda. Kuraklıktan nilüferler de ortaya çıkmış durumda. Ayrıca burada piknik yapan insanlarımız dikkat etmiyorlar. Hemen suyun çekildiği noktalarda alkol şişeleri ve mısır konservesi var. Sen bunları getiriyorsun ama neden bir poşete koyup çöpe atmıyorsun, yazık. Eğer burada kışın kar yağmazsa işimiz gerçekten zor. Buldan’dan Sarayköy sınırına uzanan yer altıyı besleyen kaynaktır. Ovadaki çiftçiler kuyularındaki sularını kaybedecek. Bu da önümüzdeki yıllarda iklimin etkilediği tarımsal krizine neden olacaktır. İnsan ne diyeceğini bilemiyor. Bu kadar güzel bir gölün bu halde olması acı verici" dedi.


Çözüm planı oluşturulması gerektiğini ifade eden Aykan Zorlu ise, "Bu göl çocukluk yıllarımızın eğlence yeriydi. Her yerde insanlar eğlenir, vakit geçirirdi. Tabi küresel etkenler ve yağışların olmaması yüzünden çöl haline gelme duruma kadar gelmiştir. Yetkililere seslenmek istiyorum, kısa sürede bir çözümün bulunmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Zerzevan Kalesi fotoğraf sergisi Balıkesir’de açıldı Diyarbakır’ın Çınar ilçesi yakınlarında yer alan Zerzevan Kalesinin fotoğraflarını sergileyen özel bir sergi, Fotono21 Derneği tarafından 11 Ekim 2024 tarihinde Balıkesir Fotoğraf Sanat Derneği (BASAF) ev sahipliğinde açıldı. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde yer alan kalenin tarihi ve estetik dokusunu yansıtan 25 fotoğraf içeren serginin açılışına BASAF üyeleri ve sanatseverler yoğun ilgi gösterdi. Zerzevan Kalesinin büyüleyici atmosferini içeren, tarihi Zerzevan Kalesinin eşsiz güzellikleri ve zengin tarihini yansıtan karelerin, 10 Kasım 2024 tarihine kadar ziyarete açık kalacağı belirtildi. UNESCO Dünya Mirasi Geçici Listesinde yer alan, dünyada ortaya çıkarılmış son Mithras tapınağına sahip ve Roma’nın Doğu sınırındaki ilk tapınak olma özelliğini taşıyan Zerzevan Kalesi, sergisine ev sahipliği yapan BASAF Başkanı Osman Sipahi, açılışta yaptığı konuşmada "Zerzevan Kalesi fotoğraflarını Balıkesir’de siz değerli fotoğraf dostlarıyla buluşturmaktan çok mutluyum. Diyarbakır’da bulunan Zerzevan Kalesini bu fotoğraflar sayesinde gezmiş kadar olduk. Bu sergi ile iki şehir arasındaki sanat ve dostluk bağlarını kurma anlamında adım atmış olduk. Bundan sonra da bu dostluğun başka etkinliklerle devam etmesini yürekten diliyorum" dedi. Fotono21 Derneği Başkanı Mehmet Kılıçoğlu ise yaptığı açıklamada, "Uluslararası Dünya Anıtlar Sitler Konseyi dünyada 6 ülkede kültür mirası ile ilgili ilham verici çalışmaların hikayeleri kayıt altına alındığında Zerzevan Kalesi de bu yerlerden biri seçilmişti. Bizler içinde ilham verici bir alan olan Zerzevan Kalesini 6 yıldır 4 mevsim fotoğraflamaya çalışıyoruz. Zerzevan Kalesi, kazı Başkanı Prof. Dr. Aytaç Coşkun’un özverili çalışmaları, Diyarbakır Valiliği, Dicle Üniversitesi ve Kültür Turizm Bakanlığının destekleri ile kısa sürede tanınırlığı ve popülerliği artan bir kazı alanı oldu. Bizlerde yurt içi ve yurt dışında yapılan bir çok sergide Fotono21 Fotoğraf Derneği olarak katkıda bulunduk. Çektiğimiz fotoğrafların bir kısmı ile bugün de BASAF’ın ev sahipliğinde Balıkesir’deyiz. BASAF Derneğine, Osman Sipahi başkanımıza, yönetim kurul üyelerine ve dernek üyelerine ayrı ayrı teşekkür ederiz" diye konuştu.
Eskişehir Çocukken hayranı olduğu dolmuşu 2 milyon TL’ye aldı, aylık 25 bin TL ceza ödüyor Eskişehir’de yaşayan Uğur Çetin, öğrenciyken bindiği dolmuşu 2 milyon TL ödeyerek alırken, gözünden kıskandığı aracına taktığı aksesuarlardan dolayı aylık 25 bin TL trafik cezası ödüyor. Eskişehir’de otomobillere müzik sistemi dizaynı yapan 32 yaşındaki Uğur Çetin, geçmişte dolmuş olarak kullanılan ve kendisinin de okula gitmek için bindiği minibüsün restore edilmiş halini satın aldı. Çetin, 2 milyon TL’ye satın aldığı 24 yaşındaki minibüse müzik sistemi ile donattı. Çocukluğundan bu yana hayranı olduğu dolmuşu satın alan Çetin, aracını adeta gözünden sakınıyor. Minibüsündeki bazı aksesuarların adetinin 30 bin liradan başlayıp 85 bin lirayı bulduğunu belirten Çetin, yaşlısından gencine bir çok vatandaşın aracına ilgi duyduğunu, fotoğraf çekindiğini belirtti. Konforlu ve son model araçları da bulunan Çetin, sadece pazar günleri garajından çıkardığı minibüsüyle turluyor. Uğur Çetin’in aracının üzerindeki egzoz, ses ve far sisteminden dolayı aracına aylık yaklaşık 25 bin TL para cezası kesirken, kendisi bu durumdan rahatsız değil. Uğur Çetin, bir diziden minibüsüne aylık 100 bin TL ücret karşılığında teklif geldiğini fakat aracının yıpranmasından korktuğu için bu teklifi hiç düşünmeden reddettiğine değindi. “Aracın içine bindiğin zaman çok farklı hissediyorum” Minibüsüne duyduğu sevgiden bahseden Uğur Çetin, “Eskişehir’de esnafım, çıraklıktan bugüne 17 senedir oto-müzik sistemi ile uğraşıyorum. Bu minibüste işe giderken çıraklık dönemimden bir dolmuştu. O zamanlar kırmızıydı biz şimdi mavi yaptırdık. Her zaman parasını verip orta motorun üstünde otururduk, direksiyonda olmak nasip oldu. Sadece pazarları biniyorum, çok güzel bir duygu. Farklı arabalarımda var ama bu arabayı sürmenin zevkini hiçbir şey vermiyor. 5 ila 6 kere boyandı, çok para da harcadım. Bazı zevklerde paranın bir önemi yok. İçindeki etiketleri olsun, her şeyi geçtim vatandaşların bakış açısı mutlu ediyor. Yaşlı amca geliyor, oğlum benim bundan çok zamanım geçti diyor. Geçmişi yâd ediyor. Bazıları çok neşeyle bakıyor, bazıları buna bu para verilir mi diyor. Gülende, duygulananda var. 2 milyon bugün çok büyük bir para olabilir ama bazı zevkleri alamıyor. Ben çok mutluyum. Aracın içine bindiğin zaman çok farklı hissediyorum. O duygu para ile satın alınmaz” dedi. “Cezaların toplamı ayda 25 bini geçiyor ama zevk için değer” Aracına aylık yaklaşık 25 bin TL trafik cezası yazıldığından bahseden Uğur Çetin, şöyle devam etti: “Sadece Pazar günleri dükkândan Üniversite Caddesi’ne kadar gidiyorum. Polislerimizde ceza yazmaktan bıktılar. Biz de ceza yemekten bıktık. Cezaların toplamı ayda 25 bini geçiyor ama zevk için değer. Haftanın her günü araba yıkanıyor. Lastikleri yıkadığımız bezi, içini temizlediğimiz bezi, şampuanı, süngeri her şeyini özel alıyoruz. Kardeşim Kadir aracın temizliği ile ilgileniyor. Temizlerken bile deşarj oluyorsun. Aracın etiketleri eski araç logoları olduğu için çok pahalı. Üstündeki logonun biri 35-40 bin lira, jant kapakları ise 80-85 bin lira arasında. Beni arayıp aracı dizi çekiminde kullanmak için aylık 100 bin vereceklerini söylediler. Biz sadece zevkimiz için aracı toplattık, o yüzden de dizi teklifini reddettik.”
Antalya Behlül Dal Sinema Müzesi yenilendi Antalya Büyükşehir Belediyesi, Behlül Dal Sinema Müzesi’ni yenileyerek tekrar şehre kazandırdı. Antalya’nın sinema tarihine ve kültürüne ışık tutan müze, başlatılan yenileme çalışmaları sonrası kapılarını ziyaretçilere açtı. 2013 yılında sinema müzesi olarak açılan, ancak önceki yönetim tarafından kapatılan Altın Portakal Film Festivali’nin kurucularından ünlü yönetmen Behlül Dal’ın adını taşıyan Sinema Müzesi, yeniden hayata geçti. Haşim İşcan Mahallesi’nde yer alan ve 125 yıllık tarihi binada faaliyet gösteren müzede tadilat ve yenileme çalışmaları tamamlandı. Behlül Dal Sinema Müzesi, bünyesinde barındırdığı değerli eserler ve çağdaş dijital altyapısıyla Antalya’nın kültürel mirasının önemli bir parçası olacak. Usta yönetmenin unutulmaz eserleri Antalya Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İsmail Oskay, müzeyi daha modern bir sinema müzesi konseptiyle hizmete açtıklarını belirterek, “Behlül Dal’ın anısını yaşatacak olan bu müzeyi, daha zengin ve modern bir içerikle yeniden kazandırdık. Kapatılan müzeyi, sıfırdan yeniledik. Ziyaretçiler, sinema tarihine dair önemli eserlerle dolu bir müzeyle karşılaşacak. Müzedeki kiosk cihazlar aracılığıyla ziyaretçilere Altın Portakal Film Festivali’nin tarihine dair bilgi sunulacak. Ayrıca, Altın Portakal’da ödül almış sanatçıların gerçeğe yakın silikon heykelleri, film afişleri ve festivalin ikonik görselleri yer alacak” diye konuştu. Sanal gerçeklik odası Yakında resmi açılışı yapılacak müzenin yenilenen içeriğinde, Behlül Dal’ın kişisel koleksiyonundan eserler ve ekipmanlar, Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’ne ait özel parçalar bulunuyor. Müzenin en ilgi çekici bölümlerinden biri de sanal gerçeklik (VR) odasında ziyaretçiler teknolojinin yardımıyla tarihi Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nin anılarını yaşayacak. Müzenin bir başka yeniliği ise, 1964 yılında düzenlenen ilk Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan ‘Gurbet Kuşları’ filmine adanmış özel bir sergi odası. Ayrıca, müzenin tescilli binasında fiziksel değişiklik yapılamaması nedeniyle, üst katlara erişim sağlayamayan engelli ziyaretçiler VR teknolojisi ile müzeyi gezilebilecek. Ziyaretçilere sinema dünyasının büyüleyici atmosferini yaşatacak yeşil perde teknolojisi ile ödüllü filmlerde kendilerini konuk oyuncu olarak görebilecekleri etkileşimli bir deneyim de sunulacak. Behlül Dal Sinema Müzesi ile Antalya’nın sinema belleğinin yeniden canlandırılması planlanıyor.
Antalya Behlül Dal Sinema Müzesi yenilendi Antalya Büyükşehir Belediyesi, Behlül Dal Sinema Müzesi’ni yenileyerek tekrar şehre kazandırdı. Antalya’nın sinema tarihine ve kültürüne ışık tutan müze, başlatılan yenileme çalışmaları sonrası kapılarını ziyaretçilere açtı. 2013 yılında sinema müzesi olarak açılan, ancak önceki yönetim tarafından kapatılan Altın Portakal Film Festivali’nin kurucularından ünlü yönetmen Behlül Dal’ın adını taşıyan Sinema Müzesi, yeniden hayata geçti. Haşim İşcan Mahallesi’nde yer alan ve 125 yıllık tarihi binada faaliyet gösteren müzede tadilat ve yenileme çalışmaları tamamlandı. Behlül Dal Sinema Müzesi, bünyesinde barındırdığı değerli eserler ve çağdaş dijital altyapısıyla Antalya’nın kültürel mirasının önemli bir parçası olacak. Usta yönetmenin unutulmaz eserleri Antalya Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Daire Başkanı İsmail Oskay, müzeyi daha modern bir sinema müzesi konseptiyle hizmete açtıklarını belirterek, “Behlül Dal’ın anısını yaşatacak olan bu müzeyi, daha zengin ve modern bir içerikle yeniden kazandırdık. Kapatılan müzeyi, sıfırdan yeniledik. Ziyaretçiler, sinema tarihine dair önemli eserlerle dolu bir müzeyle karşılaşacak. Müzedeki kiosk cihazlar aracılığıyla ziyaretçilere Altın Portakal Film Festivali’nin tarihine dair bilgi sunulacak. Ayrıca, Altın Portakal’da ödül almış sanatçıların gerçeğe yakın silikon heykelleri, film afişleri ve festivalin ikonik görselleri yer alacak” diye konuştu. Sanal gerçeklik odası Yakında resmi açılışı yapılacak müzenin yenilenen içeriğinde, Behlül Dal’ın kişisel koleksiyonundan eserler ve ekipmanlar, Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’ne ait özel parçalar bulunuyor. Müzenin en ilgi çekici bölümlerinden biri de sanal gerçeklik (VR) odasında ziyaretçiler teknolojinin yardımıyla tarihi Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’nin anılarını yaşayacak. Müzenin bir başka yeniliği ise, 1964 yılında düzenlenen ilk Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan ‘Gurbet Kuşları’ filmine adanmış özel bir sergi odası. Ayrıca, müzenin tescilli binasında fiziksel değişiklik yapılamaması nedeniyle, üst katlara erişim sağlayamayan engelli ziyaretçiler VR teknolojisi ile müzeyi gezilebilecek. Ziyaretçilere sinema dünyasının büyüleyici atmosferini yaşatacak yeşil perde teknolojisi ile ödüllü filmlerde kendilerini konuk oyuncu olarak görebilecekleri etkileşimli bir deneyim de sunulacak. Behlül Dal Sinema Müzesi ile Antalya’nın sinema belleğinin yeniden canlandırılması planlanıyor.