EKONOMİ - 02 Ağustos 2024 Cuma 11:36

Başkent EDAŞ Çankırı’da bakım ve yatırımlarını sürdürdü

A
A
A
Başkent EDAŞ Çankırı’da bakım ve yatırımlarını sürdürdü

Başkent EDAŞ, Çankırı’da kesintisiz elektrik dağıtımı kapsamında 2024 yılının ilk 6 ayında bakım, onarım ve yatırım hizmetlerini sürdürdü.



Elektrik dağıtımını dijitalleşme odaklı projeler ve yatırımlar ile gerçekleştiren Başkent EDAŞ, Çankırı’da yılın ilk 6 ayında müşteri ve çözüm odaklı yaklaşımı sayesinde önemli çalışmalara imza attı.



Başkent EDAŞ, Çankırı’da hizmet verdiği 2 bin 51 trafo ve 10 bin 34 kilometre hat uzunluğunda sürdürülebilir ve kesintisiz enerji sağlanabilmesi amacıyla bakım, yenileme ve yatırım çalışmalarını sürdürdü.



Daha aydınlık bir Çankırı için ilçe ve köylerde bulunan 2 bin 410 aydınlatma armatürünün bakımını gerçekleştiren Başkent EDAŞ ekipleri, bölgede 10 pano ile 11 trafo ve 19 dağıtım merkezini de elden geçirdi. Ayrıca kentte 520 kilometrelik hattın bakımı da tamamlandı.



Şirket, sektörün değişen dinamiklerine odaklanarak faaliyetlerini insan, çözüm ve inovasyon odağında sürdürmeye devam ediyor. Çankırı’da hizmet verdiği 145 binden fazla müşterisine daha iyi hizmet vermek amacıyla toplam 13 kilometrelik yeni kablo döşeyen Başkent EDAŞ ekipleri, kentte 530 yeni aydınlatma armatürünün montajını da tamamladı. Ayrıca yeni 3 elektrik panosu ile 2 trafo montajı da tamamlandı. Söz konusu bakım, onarım ve yatırım rakamları ile Başkent EDAŞ 2024 yılının ilk 6 ayında koymuş olduğu hedefleri gerçekleştirdi.



Müşteri odaklı yaklaşımla 7/24 hizmet sunan Başkent EDAŞ, baskentedas.com.tr, Başkent 186 Mobil Uygulaması, 0(312) 186 00 00 numaralı WhatsApp İhbar Hattı ve 186 numaralı Müşteri Hattı’ndan tüm müşterilerinin soru ve sorunlarını dinleyerek çözüm bulmaya devam ediyor. Enerjisa Dağıtım Şirketleri’nin Toroslar EDAŞ ve Ayedaş ile birlikte elektrik dağıtımındaki 3 şirketinden biri olan Başkent EDAŞ, Ankara, Çankırı, Kırıkkale, Bartın, Kastamonu, Zonguldak ve Karabük illerinde faaliyetlerini sürdürüyor. Başkent EDAŞ’ın Çankırı’da bakım ve yatırım çalışmaları sürecek.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsunspor, Avrupa kupalarına katılamama haberlerini yalanladı Trendyol Süper Lig ekiplerinden Samsunspor, lig sıralamasında hak kazansa dahi önümüzdeki sezon UEFA müsabakalarına katılamama riski olduğu yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Samsunspor, hakkında çıkan “UEFA’ya 15 Ocak’ta ibraz etmesi gereken belgeleri sunamadığı ve lig sıralamasında hak kazansa dahi önümüzdeki sezon UEFA müsabakalarına katılamama riski olduğu” yönünde çıkan haberler sonrasında açıklama yaptı. Kulüpten yapılan resmi açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bugün bazı basın organlarında, kulübümüzün “UEFA’ya 15 Ocak’ta ibraz etmesi gereken belgeleri sunamadığı ve lig sıralamasında hak kazansa dahi önümüzdeki sezon UEFA müsabakalarına katılamama riski olduğu yönünde haberler yayımlanmıştır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi adına belirtmek isteriz ki, kulübümüzün UEFA’ya 15 Ocak raporlama döneminde herhangi bir belge ibraz etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca, borç durumundan kaynaklanan herhangi bir sportif yaptırımla karşılaşma riskimiz de söz konusu değildir. Camia ve taraftarlarımızdan ricamız, bu tür asılsız ve gerçeği yansıtmayan haberlere itibar etmemeleri, yalnızca kulübümüzün resmi açıklamalarını dikkate almalarıdır.” Şu an ligde 3. sırada bulunan Karadeniz temsilcisi, sezonu ilk 5 sıra içerisinde bitirirse, Türkiye’yi Avrupa liglerinde temsil etme hakkı elde edecek.
İzmir İzmir’de kumpirden zehirlenme iddiasına tutuklama İzmir’in Buca ilçesinde kumpir yedikten sonra hastaneye kaldırılan ve hayatını kaybeden kişinin ölümüne ilişkin gözaltına alınan işletme sahibi tutuklandı. Olay, 28 Aralık günü Buca ilçesi Forbes Caddesi’nde bulunan bir kumpircide meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, işletmeden kumpir yedikten sonra fenalaşan Bahar Zeyrek, annesi Servet Polat ve 11 yaşındaki oğlu Gökhan Zeyrek, aynı gün kusma ve ishal şikayetiyle gittikleri Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki tedavilerinin ardından evlerine döndü. Olayıdan 2 gün sonra anne Servet Polat evin tuvaletinde ölü bulundu. Aile ise işletmeden şikayetçi oldu. Salmonella virüsü bulundu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Servet Polat’ın ailesinin şikayeti üzerine soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında yürütülen çalışmalarda, işletme sahibi N.D’nin iş yerinde kumpir yiyen başka kişilerin de zehirlenme belirtileri göstererek hastanelere başvuruda bulundukları belirlendi. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve olay yeri inceleme ekiplerince, işletmede yiyecek hazırlanmasında kullanılan malzemelerden alınan numune örneklerindeki ilk incelemede salmonella virüsü bulunduğu öğrenildi. Tutuklandı Olayla ilgili soruşturma kapsamında iş yeri sahibi N. D., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan tutuklandı.
Ankara Bakan Fidan: "İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki silahlı terör örgütleri ile mücadelede iş birliğine dikkati çekerek, “İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriye’deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile bakanlıkta düzenledikleri ortak basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 3+3 formatında gerçekleşen görüşmede uzun bir çalışma toplantısı gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Fidan, Suriye’de savunmadan, güvenlikten, terörle mücadeleden, tarım, sağlık, enerji, ulaştırma gibi birçok alanda atılması gereken adımların olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifleriyle oluşturan bir koordinasyon mekanizmasının olduğunu hatırlatan Fidan, iç hazırlıkların yapıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Hem uluslararası aktörlerle görüşüyoruz hem değerli meslektaşım ve ekibiyle. Tabii kendilerinin daha şurada bir aydan biraz fazla oldu Suriye’nin yeni devletinin kendisini yeniden inşa etmesi, özellikle bürokratik organları ve uluslararası muhataplık düzeyine çıkması biraz zaman alacak. Biz bu sürede aşamalı olarak yani en basitinden en karmaşığına kadar yapılabilecek konuları uygun zaman diliminde yapmak konusunda irade beyanında bulunduk, kendileri de bu konuyu memnuniyetle kabul ettiler. Şu anda Türkiye’nin gerek kamu kurumlarıyla gerek özel kurumlarıyla STK’larla hem dayanışma hem yardım hem de ticaret konuları neyi gerektiriyorsa bu konudaki iş birliği devam edecek. Tabii ki her şey mükemmel olmayacak. İlk etapta dediğim gibi büyük bir yıkımla karşı baş başa kalmış bir devlet var. Milyonlarca insan yerinden edilmiş durumda, onların geri dönmesiyle başlayacak bir ekonomik hayat, bir sosyal hayat var. Bunların zaman içerisinde inşallah hayata geçmesini umuyoruz. Önemli olan tekrar altını çiziyorum, bizim bıkmadan usanmadan bu hedefe doğru sistemli bir şekilde, profesyonel bir şekilde çalışmamız. Terörle mücadele konusunu da güvenlik konusunu da tabiatıyla konuştuk. DEAŞ konusu, PKK konusu, YPG konusu. Özellikle DEAŞ ile mücadele konusunda neler yapılması gerekiyor, o konuda kendileriyle görüş alışverişinde bulunduk. İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var. YPG konusu özellikle kendilerinin çok yakından ilgilendiği bir husus, o konuda da görüşlerimizi karşılıklı paylaştık." "Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik" İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlandığına dair haberlere ilişkin, Türkiye olarak ateşkes sürecine destek verildiğini dile getiren Bakan Fidan, "Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik. Çünkü oradaki soykırımın, zulmün, açlığın, sefaletin, imkansızlığın, yıkımın bir an önce durması gerekiyor. Bu sadece bir insanlık dramı suçu değil, aynı zamanda bölgemizin tamamını ateşe atan bir olay. Bunun durması tabii ki önemli bir adım ve bundan sonra yaraların sarılması gerekiyor. İnsani yardımların bir an önce başlaması, yerinden edilmiş ve şu anda köşelere sıkıştırılmış 2 milyona yakın insanın yıkılmış da olsa evlerine, arazilerine dönmesi gerekiyor. Bunların gece gündüz devam eden hava saldırılarından artık emin olması gerekiyor. Katliamın durması gerekiyor. Bu konuda atılacak her türlü adımı, Türkiye olarak biz destekliyoruz" dedi. “Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başından beri özellikle olayın insani boyutunun altını çizdiğini hatırlatan Fidan, "Bu, tabii ki belli güçler tarafından sürekli ertelendi, ötelendi. Çünkü anlı şanlı birçok uluslararası aktörün esas itibarıyla yaptığı birçok diplomatik faaliyetin gerçekte İsrail’in operasyonlarına zaman kazandırmak olduğunu bütün uluslararası toplum gördü. Ne oldu? 50 bine yakın insan çoğunluğu kadın ve çocuk katledildi. İnsanlığın onuru çiğnendi, uluslararası sistem öldüğünü ve defnedildiğini ilan etti. Batılıların yıllardır biriktirdikleri ne kadar meşruluk, ahlaki üstünlük, erdem gibi alanlar varsa hepsi yerle bir oldu. Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü. Sadece İsrail askeri hedeflerine ulaşabilsin diye" ifadelerine yer verdi. “Bu denklemden çıkmanın tek yolu iki devletli çözüm” İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğünü de tehdit ettiğini aktaran Fidan, "İsrail yayılmacılığı bu haliyle herkese tehdit teşkil etmekte. Kendi güvenliğini sağlamak için birçok ülkeyi güvensiz kılıyor. Yıllardır da bu durum böyle. Bu denklemden çıkmanın, herkesi güvenli ve huzurlu yapmanın tek yolu, eğer kabul edilirse iki devletli çözüm ve herkesin belli bir sınıra razı olması. Dolayısıyla bu noktadaki çabalarımız devam edecek. İnşallah önümüzdeki dakikalar içerisinde resmi olarak ateşkes ilan edilir, biz de yeni bir iyi haber almış oluruz" diye konuştu. “Suriye hiçbir şekilde özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemelidir” Suriye’de bulunan farklı silahlı grupların faaliyetlerine son verdirmeyi amaçladıklarını belirten Şeybani de, “Biz Suriye’yi kurtardıktan sonra bu varlıkların olmasına gerek yok. Biz her zaman olduğu gibi şunu taahhüt ediyoruz, Suriye hiçbir şekilde özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemelidir. Demokratik Suriye Güçleri de Suriye’nin kuzey doğusunda yer almaktadır. Biz istiyoruz ki bölgenin tekrardan merkezi hükümet egemenliği altına girmesi ve Arap kimliğinin iade edilmesi için çalışmaktayız. Merkezi Şam yönetiminin tüm ülkede hakim olmasını istiyoruz” dedi.