GÜNDEM - 18 Mart 2025 Salı 15:38

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde kutlandı

A
A
A
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde kutlandı

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü Şehitler Abidesi’nde törenle kutlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır" dedi.


Şehitler Abidesi’ndeki 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü sebebiyle düzenlenen tören saat 12.00’de başladı. Alana iki dev ekran kuruldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz helikopterle tören alanına geldi. Törene, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci, Avustralya’nın Çanakkale Konsolosu Harry Hall, İngiltere’nin Askeri Ataşe Yardımcısı Nick Mattock, Yeni Zelanda’nın Ankara Büyükelçi Yardımcısı Errin Morriss, İngiltere Askeri Ateşe Asistanı Aaron Graham, Fransa Askeri Ateşe Yardımcısı Hubert Michon, çok sayıda şehit yakını, gazi ve gazi yakınları katıldı.


Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumuyla başladı. Tören, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağının göndere çekilmesiyle devam etti.


Türk Silahlı Kuvvetleri adına Gelibolu 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız tarafından günün anlam ve önemine binaen gerçekleştirilen konuşmada, "1915 yılında Çanakkale’de yazılan destan sadece Türk milletinin değil insanlık tarihinin en şanlı zaferlerinden biridir. Milletimizin azim ve kararlılığının en güzel örneklerinden olan bu zafer İstiklal Harbimizin, Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun temel taşlarından biri olmuştur" dedi.


Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ise, "Türk tarihinin en önemli zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yılının kutlu olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bağımsızlığı karakteri haline getirmiş, ’Çanakkale Geçilmez’ diyerek, hayasızca sürdürülen akınlara karşı gövdesini siper eden aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de, en zor şartlar altında dünyanın en güçlü donanmalarına karşı kahramanca mücadele eden, vatanı uğruna savaşan şehitlerimiz için; ’İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek’ diye yazmıştı. Şükürler olsun milli şairimiz Mehmet Akif haklı çıktı. Bu vatanın evlatları dün olduğu gibi bugün de yarın da asla onurunu çiğnetmeyecektir. Malazgirt’te Sultan Alparslan’ın, İstanbul’da Fatih Sultan Mehmet’in, Çanakkale’de, Milli Mücadele’de şehitlerimizin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetine her zaman sahip çıkmaya devam edecektir. Biz tarihe baktığımızda, atalarımızın geçmişte ortaya koyduğu mücadeleyi gördüğümüzde sadece gururlanmıyoruz. Bizi başka toplumlardan ayıran en önemli özelliklerden biri tam da budur. Biz tarihe baktığımızda aynı zamanda bugünümüzü ve geleceğimizi görüyoruz. Tarih bizim için yalnız geride kalan bir süreç değildir. Tarih bize konuşmaya devam ediyor. Geçmişte yaşananlar bizim bugünümüze ayna tutuyor. Atalarımızın mücadelesi bizim ders aldığımız, yönümüzü belirlediğimiz bir kılavuz özelliği taşımaktadır. Biz Çanakkale’ye baktığımızda bağımsızlığın ne denli önemli olduğunu görüyor ve bugün için de 85 milyonun birlik ve beraberliğinin önemini vurguluyoruz. Çanakkale’de birleşen emperyalist güçler, dünyanın en güçlü orduları karşısında Türk milletinin bağımsızlığından taviz vereceğinin planlarını yapmışlardı. Ancak ne denizde ne karada düşmana geçit vermeyen kahraman ordumuz canını ortaya koyarak tarihin akışını değiştirmiştir. İşte biz bugün Çanakkale’ye baktığımızda denizde ve karada yürütülen bağımsızlık mücadelesini bir adım daha ileriye taşıyarak gökyüzünde de bağımsızlığımızı teminat altına almak için tarihin en önemli çalışmalarını hayata geçirdik ve geçirmeye devam ediyoruz. Çanakkale’deki mücadelemiz aynı zamanda sömürgeci güçler tarafından işgal edilen farklı toplumlara da ilham olmuştur. Aynı şekilde bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’nin dünyada yaşanan haksızlıklara, zulümlere, işgallere karşı duruşu ilhamını Çanakkale ruhundan almaktadır. Biz dün olduğu gibi bugün de bu emperyal politikalara karşı durmayı ve mazlum milletlerin hakkını korumayı sürdüreceğiz. Tarihimiz ve kültürümüz ait olduğumuz medeniyetimiz, bize ne pahasına olursa olsun zulmün parçası olmamayı öğretmiştir. Dünyada barışın, huzurun ve kardeşliğin güçlenmesi için mücadele vermek, Çanakkale şehitlerimize ve tarihimize karşı en büyük sorumluluklarımızdan biridir. Bu sorumluluk çerçevesinde biz Çanakkale ruhuna sahip çıkmaya, Çanakkale’yi anlatmaya, etnik, dini hiçbir ayrım yapmadan mazlum milletlerin sesi olmaya ve gönül coğrafyalarımızla güçlü ilişkiler kurmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, Çanakkale Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü tekrar tebrik ediyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar komutanı Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum" diye konuştu.


Yılmaz: "Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır"


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da yaptığı konuşmada, "Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümü vesilesiyle Çanakkale’de bulunmaktan büyük bahtiyarlık duyuyorum. Ramazan ayının kutlu atmosferinde, tarihimizin en şanlı destanlarından biri olan Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110’uncu yıl dönümünü kutluyor, ’Çanakkale Geçilmez’ sözünü tarihe yazdıran aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle ve tazimle anıyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, Çanakkale’de destanlaşan Yahya Çavuşları, Seyit Onbaşıları, cepheye mermi taşıyan anaları minnetle yâd ediyorum. ’Eş hele bir yerleri örten karı; Ot değil onlar dedenin saçları, Dinle: Şehit sesleridir rüzgarı, Durma levend asker uğurlar ola!’ Asırlardır vatan topraklarını mübarek kanlarıyla sulayan bütün şehitlerimize ve bu uğurda mücadele ederken yaralanan gazilerimize şükranlarımı ifade ediyorum. Onların kahramanlık ve fedakârlıkları, milletimizin gönlünde ve hafızasında sonsuza kadar yaşayacaktır. Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır. 1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti’ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur. 18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında ’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!’ diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır" ifadelerine yer verdi.


Bugün de aynı bilinçle, ülkenin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale ruhuyla mücadeleyi sürdürdüklerini belirten Yılmaz, "Değerli katılımcılar, geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz. Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız. Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin ’tek dişi kalmış canavar’ olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen bin 100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 milyar doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 milyar doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artış göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli misafirler, küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir. Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye’ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık. Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılı’nı huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin. Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun" şeklinde konuştu.


Yapılan konuşmaların ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından şehitler için dualar edildi. Şehitlik Defteri imzalandıktan sonra da temsili şehit mezarlıklarına karanfil bırakıldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı unsurları Çanakkale Boğazı’nda geçit töreni gerçekleştirdi. Türk Yıldızları’nın Şehitler Abidesi ve Çanakkale Boğazı’ndaki gösteri uçuşu ise hava muhalefeti nedeniyle iptal edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Öğretmenler ve velilerden mahalle halkına "askıda ekmek" kampanyası Edirne’de Mithatpaşa İlkokulu öğretmenleri ve velileri tarafından ‘askıda ekmek’ kampanyası düzenlendi. Kampanyanın uygulandığı Yeniimaret semtinde, Edirne halkından büyük destek geldi. Yeniimaret Mahalle Muhtarı Neslihan Dönmez Dürüktaş, "Mithatpaşa okulumuzun velileri ve öğretmenleri, iyilik haftası kapsamında ‘askıda ekmek’ kampanyası başlattılar. Ayrıca, durumu iyi olan vatandaşlarımız da buraya gelip, ‘askıda ekmek almak istiyorum’ diyerek ücretlerini ödeyerek kampanyaya destek oluyorlar. Kendilerine çok teşekkür ediyoruz. İyilik haftası bu hafta, hepinizi iyiliğe davet ediyorum" dedi. Diğer mahallelerden destek geldi Muhtar Dürüktaş, kendisine gelen taleplerin olduğunu ifade ederek, "Bana da kampanyaya katılmak için talepler geliyor. ‘Muhtarım, biz de katılmak istiyoruz, biz de askıda ekmek kampanyasına katkıda bulunmak istiyoruz’ diyen vatandaşlarımızdan güzel talepler alıyorum. Ben de onları yönlendiriyorum" diye konuştu. Kampanyanın iyilik haftası süresince sınırlı kalmaması gerektiğini belirtti. Dürüktaş, "Bunu devam ettirelim, insanlara dokunalım. İnşallah hep beraber kampanyamıza katkıda bulunalım. Durumu iyi olan vatandaşlarımız kampanyaya destek olursa, bir ailemiz üç ekmek, diğer ailemiz altı ekmek alıyor. Bu, onlar için çok güzel bir fırsat. Önceden ekmek satış noktamız az ekmek satışından dolayı kaldırıldı. Bunun yerine askıda ekmek uygulaması geldi, çok güzel oldu, çok mutluyuz" ifadelerini kullandı. Fırın işletmecisi Uğur Civelek, kampanya hakkında şu bilgileri verdi: "Mithatpaşa İlkokulu’nda bu hafta iyilik haftası kapsamında askıda ekmek uygulaması başlatıldı. Gelen müşterilerimiz arasında, askıda ekmeğe destek olanlar da var. Üç ekmek alıp, 100 lira, 200 lira para bırakıp askıda ekmeğin devamına katkıda bulunabilirlerse, biz de bu şekilde hizmet vermek isteriz. Bu sadece iyilik haftası kapsamında kalmasın, devam etsin" dedi.
Trabzon Türkiye’de ilk kez Trabzon’da yapıldı: Jersey sperması ile hayvancılık canlanacak TRABZON (İHA) – Türkiye’de en çok Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Jersey ırkı inekler için suni tohumlama projesi geliştirildi. Türkiye’de ilk kez Trabzon’da hayata geçirilen proje ile dişi Jersey sperması kullanılarak yapılacak suni tohumlama uygulamaları ile bölgedeki hayvancılık tekrar canlandırılacak. Anavatanı İngiltere ve Fransa arasında kalan ve adını da Jersey adasından alan ırk olan Jersey ineği için Trabzon’da proje geliştirildi. Süt inekleri arasında yer alan ve Türkiye’ye ilk olarak 1958 yılında getirilen ırk en çok Karadeniz Bölgesi’nde tercih edildi. Bir dönem çok fazla tercih edilen ancak çiftçiliğin azalması ile azalan sarımsı, açık kahve ve krem tonlarında bulunan jersey sığır ırkının Karadeniz Bölgesi’nde tekrar yaygınlaşması ve hayvancılığın canlanması için Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce düğmeye basıldı. Kentteki hayvancılığı geliştirmek için atılan adım ile bazı ilçe belediyeleri ile protokol imzalandı. Protokol kapsamında dişi Jersey sperması kullanılarak yapılacak suni tohumlama uygulamaları ile hayvan ıslahı çalışmaları desteklenecek. Veteriner hekimler tarafından ücretsiz suni tohumlama hizmeti ile ilgili bilgiler veren Trabzon İl Tarım ve Orman Müdürü İsa Kaplan, Doğu Karadeniz’in en önemli hayvanının Jersey olduğunu söyledi. "Jersey’in de Doğu Karadeniz’de bütünleşen tarafı da bizim meralarımızdaki ot yapısı" diyen Kaplan, "Bizim coğrafi işaretli Tonya tereyağında temeli de çayırdan alınan bu besin maddesidir. Ayrı bir aroma ve lezzet veriyor. Dünyada Tonya tereyağını diğer tereyağından pozitif olarak anında ayırt ediyor. Şimdi elimizde güzel bir mera var. Böyle bir madde var. Böyle bir coğrafi özellik var. Böyle de bir hayvan var. Bunu ne yapabiliriz diye düşündük. Süt verimimizde oldukça düşmüş hayvan başına 6-7 litrelere gelmiş. Sunu tohumlama dediğimizi olay dünyanın en iyi erkek spermlerinin tüp bebek gibi dişi hayvanlara nakledilmesidir. Vatandaşlarımıza bu hizmeti Tarım İl Müdürlüğü eliyle ve belediyelerle ortaklaşa bölgede hayvancılığı canlandırma adına yaptığımız bir projedir" dedi. "Jersey hayvanlarından günlük en az 18-25 litre arasında süt almamız gerekiyor, ama 6 litre alıyoruz" Yüzde 7-8’lerde olan tohumlama oranını yüzde 70-80’lere çıkarıp hayvan ıslahını gerçekleştirmek istediklerini kaydeden Kaplan, "Bölgemizdeki kültür ırkı Jersey sayısını arttırma adına önemli bir proje. Bu uygulama tamamen ücretsiz yapılıyor. Yüzde 7-8 oranında bir tohumlama oranımız var. Biz bunu yüzde 70-80’lere çıkarıp hayvan ıslahını gerçekleştirmek istiyoruz. Şu an bizim 100 bin civarında büyükbaş hayvan, 150 bin civarında küçükbaş hayvanımız var. Şu bir gerçektir hayvancılığı bırakan İnsan bir daha hayvancılığa geri dönmüyor. Biz elimizdeki hayvancılıkla uğraşan insanları en güzel ve en mutlu şekilde bu mesleğine devam ettirmeleri için elimizden geleni yapmak istiyoruz. Suni tohumlama projesini de verim düşüklüğünden dolayı hayata geçirdik. Jersey hayvanlarından günlük en az 18-25 litre arasında süt almamız gerekiyor. Ama 6 litre süt alıyoruz. Yağ oranı da yüzde 6’lara dayanıyor. Jersey önemli ve farklı bir süt. Hayvan ıslahı ile bunu artırıp hayvancılığı daha da canlandırmak istiyoruz. Bölgede hayvancılık yapılabilecek en güzel yerlerde bizim meralar. Coğrafi yönden de farklılıkları var. İnşallah bunu yaşatmak istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Bursa Bursa’da sahte akaryakıt fişi düzenleyerek vergi kaçıran 12 kişi yakalandı Bursa İl Emniyet Müdürlüğü tarafından Bursa merkezli 3 ilde yapılan operasyonda, sahte akaryakıt fişi düzenleyerek vergi kaçıran 12 şüpheli yakalandı. Operasyonda 35 milyon lira değerinde sahte akaryakıt fişi ele geçirildi. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapılan operasyonda vergi usul kanununa muhalefet, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık suçları soruşturması çerçevesinde 12 şüpheli şahsın vergi kaçakçılığı yaptığı tespit edildi. Şahısların sahte akaryakıt fişleri düzenlenerek akaryakıt alımı yapılmayan ticari araçlara akaryakıt alımı yapılmış gibi gösterildiği, bahse konu sahte akaryakıt fişlerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına gider olarak gösterilip, bu yöntemle ödenmesi gereken vergilerin ödenmeyerek vergi kaybına yol açıldığı anlaşıldı. 12 şüpheli şahıs 18 Mart 2025 tarihinde Bursa merkezli İstanbul, Ordu ve Amasya’da yapılan eş zamanlı operasyonda yakalanarak gözaltına alındı. Yapılan ikamet aramalarında piyasa değeri 35 milyon lira değerinde 12 bin adet sahte akaryakıt fişi ele geçirildi. Şüphelilerin emniyetteki işlemlerinin ardından A.A. (56) isimli şüpheli şahıs ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakılırken 20 Mart Perşembe günü mevcutlu olarak adliyeye sevk edilen 11 şahıstan U.F.Ü. (42) ve V.T. (50) ev hapsi adli kontrol kararı ile serbest bırakıldı. H.A.K. (46), F.Ç. (31), S.Ç. (33), S.B. (33), G.A. (47), T.A. (46), A.T. (43), S.A. (33) ve G.D. (38) isimli 9 şahıs ise tutuklanarak cezaevine teslim edildi.