POLİTİKA - 21 Mart 2012 Çarşamba 15:59

DİYARBAKIR SUR BELEDİYE BAŞKANI ABDULLAH DEMİRBAŞ:

A
A
A
DİYARBAKIR SUR BELEDİYE BAŞKANI ABDULLAH DEMİRBAŞ:

Çanakkale Belediye Başkanı ile dostluk ve iş birliği protokolü imzalayan Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Demokratik Toplum Kongresi Başkanı Ahmet Türk`e yapılan saldırıyı kınadıklarını belirterek, "Siz Ahmet Türk`ün, Selahattin Demirtaş`ın, Kürtlerin uzattığı barış elini görmek zorundasınız. 30 yıldır denemediğiniz yöntem kalmadı. Diyalog ve müzakereyi şimdiden başlatın. Aksi halde yarın çok geç olabilir" dedi.
Esenler bölgesinde gerçekleştirilen Nevruz kutlamalarına Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile birlikte giden Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, burada yaptığı konuşmada Nevruz`u Çanakkale`de kutlamanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, "Bilinmelidir ki, yaşanan bu acılar ve bu acıları bir daha yaşamamak adına gelişen anlayışımız, bizi birlikte yaşamaya zorluyor. Artık acıları yarıştırmanın zamanı değil, artık acıları bitirmenin zamanıdır. Bunun tek bir reçetesi var. Herkesin bu
ülkede kendi inancıyla, kendi diliyle, kendi kimliği ile farklılığı ile bir arada yaşamasıdır. Bunun adı anayasal yurttaşlıktır, eşit özgür yurttaşlıktır. Biz bunu istiyoruz. Biz bu ülkenin demokratikleşmesini istiyoruz. Bu ülkede halkların demokratik bir anayasada buluşmasını istiyoruz. Biz herkesin kendi ana dilinde eğitim hakkını istiyoruz. Biz inananların kendi inancıyla yaşamasını istiyoruz. Ama mevcut hükümetin tavrı ve yaklaşımı böyle değil. Biz buradan hükümetin Nevruz`a yönelik baskı ve şiddet
uygulamasını protesto ediyoruz. Daha dün barışçıl şekilde Batman`da Nevruz`u kutlamaya çalışan halka yönelik ve Demokratik Toplum Kongresi`nin Başkanı Sayın Ahmet Türk`e karşı yapılan saldırıyı da kınıyoruz. Çözüm yumruk değil, çözüm elleri çözüme uzatmaktır. Siz Ahmet Türk`ün, Selahattin Demirtaş`ın, Kürtlerin uzattığı barış elini görmek zorundasınız. Demokratik bir Türkiye`de Kürtlerin de Süryanilerin de Ermenilerin ve diğer bütün halkların da çıkarı vardır. Ben buradan Türkiye`deki bütün politikacılara
bir kez daha sesleniyorum: Eğer bu ülkede yaşayan insanları seviyorsanız gelin, bir şey yapın. 30 yıldır denemediğiniz yöntem kalmadı. Ama bir tek yöntem kaldı. Diyalog ve müzakereyi şimdiden başlatın. Aksi halde yarın çok geç olabilir. Artık bu ülkenin yeni acılar yaşamaya tahammülü yok. Bu ülkedeki halklar barış, saygı, kardeşlik istiyor. Bunu istemek suçsa biz bu suçu işleyeceğiz. Hiç kimse bu iradeyi kıramayacaktır" ifadelerini kullandı.
"ARTIK BU ÜLKENİN TOPRAKLARINDA KAN İSTEMİYORUZ"
Konuşmasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu`da yaşanan olaylara da değinen Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, "Artık bu topraklarda kan dökülmesini istiyoruz. Evlatlarımız ölsün istemiyoruz. Artık bir dağdakinin annesinin, bir askerin annesinin ağlamasını istemiyoruz. İşte Çanakkale Belediyesi ile yaptığınız dostluk anlaşmasındaki kardeşliğimiz bunun içindir. Bu acıyı bitirmek içindir" dedi.
Konuşmasında Diyarkakır`daki Nevruz olaylarına da değinen Abdullah Demirbaş, "Diyarbakır Nevruz`u aslında çok şeyi ifade ediyor. Artık yasaklamaların, baskının, tutuklamaların, gözaltıların bir anlamının kalmadığını gösteriyor. Artık ölüm kar etmiyor. Artık kimse ölümden de korkmuyor. Artık bir şey bilinmelidir. Biz bu ülkede artık ölümleri yaşamak yerine, yaşamı yaşamak istiyoruz. Ölüp öldürmek yerine yaşayıp yaşatmak gerekiyor" diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ile birlikte Nevruz ateşini yaktı. Kalabalık daha sonra Nevruz ateşi etrafında halay çekti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya "Edebiyat ve Modernleşme" SUBÜ’de konuşuldu "Edebiyat ve Modernleşme" konulu söyleşiyle SUBÜ Konuşmaları’nın 82’inci konuşmacısı olan Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu, "Toplumla kaynaşmamış bir edebiyatın çok yapay, çok sentetik olacağını öngörebiliriz" dedi. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 82’inci konuşmacısı, Edebiyat ve Modernleşme konulu söyleşiyle Akademisyen Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu oldu. Moderatörlüğünü Sakarya Sosyal ve Kültürel Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SAKUM) Müdürü Öğretim Üyesi Dr. Mehmet Alper Cantimer’in üstlendiği söyleşide; modernleşme ve Batılılaşma kavramları etrafında Türk edebiyatında modernleşme ve değişim konuşuldu. "Batı dışı toplumlardan biri olarak bizim toplumumuz da buna maruz kalıyor Modernleşme kavramının eski bir kavram olmadığını belirten Şair-Akademisyen Prof. Dr. Yılmaz Daşcıoğlu, "Modernleşme yeni bir kavram olmasına rağmen tarihini çok net bir biçimde vurgulayan, demokrasiyi, teknolojiyi içinden çıkarttığını söyleyen ve eski dünya düzeninin bütünüyle yenilendiği varsayılan bir düzen kuruyor. Aslında Batı dışı toplumlardan biri olarak bizim toplumumuz da buna maruz kalıyor. Bunun sonrasında ise günümüze doğru geldiğimizde edebiyatçılarımızın önemli bir kanaat önderi olarak toplumun içine çıktığını, muhtemeldir ki toplumla beraber aynı sancıları yaşadıklarını ifade edebiliriz" dedi. “Toplumla kaynaşmamış bir edebiyatın çok yapay, çok sentetik olacağını öngörebiliriz” Türk edebi hayatının son iki asrının Batı’ya karşı ne yapabiliriz sorusuna cevap aramakla geçtiğini vurgulayan Daşçıoğlu "İki nokta önümüze çıkıyor. İlki geleneksel edebiyatla bir ilişki kuracak mıyız? ‘Geçmiş kötüdür. Şimdi ondan iyidir. Gelecek şimdiden iyidir.’ anlayışı 19. Yüzyıl modernleşmesinin temel mantıklarından birisi. Bunun doğal bir sonucu olarak, geçmişin kötü olması, değersiz olması gibi bir durum ortaya çıktı. Bu görüşlerin antitezi diyeceğimiz bir zıt ise geçmişi abartılı bir şekilde yüceltti. Böylece iki aşırı uç arasında gelenek ile moderni nasıl kaynaştıracağımız sorusu bir temel sorun olarak bugünde gündemimizi meşgul ediyor. Edebiyatçılar bunun çarelerini aramışlar. Modern edebiyatın artık bugünün, bugünün bireyinin ve toplumunun edebiyatı olduğunu söyleyebiliriz. Edebiyat zaten toplumun anası gibidir ve onu yansıtır. Biraz değiştirerek, mecazlaştırarak veya dönüştürerek yansıtır. Zaten toplumla kaynaşmamış bir edebiyatın çok yapay, çok sentetik olacağını öngörebiliriz” diye konuştu.
Manisa Alaşehir MHP’de yeni başkan Atılgan oldu Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Alaşehir İlçe Başkanlığı görevine Tahsin Atılgan atandı. Manisa’nın Alaşehir ilçesinde görevinden affını isteyen MHP İlçe Başkanı Alperen Altıoğlu’nun yerine MHP Genel Merkezi tarafından Tahsin Atılgan atandı. MHP İlçe Lokali’nde yapılan görev değişimine; MHP MYK Üyesi Ali Uçak, MHP Manisa İl Başkanı Cüneyt Tosuner ve partililer katıldı. Yeni başkan Atılgan, Türk bayrağına sarılı Kur’an-ı Kerim’i öperek görevi Altıoğlu’ndan devraldı. MHP’de görev yapmanın kendisi için büyük bir onur olduğunu dile getiren eski başkan Atılgan, makam ve mevkilerin gelip geçici olduğunu, geçmişte olduğu gibi gelecekte de teşkilatın emrinde olmaya devam edeceğini söyledi. Yeni başkan Tahsin Atılgan ise bıkmadan yorulmadan çalışmaya devam edeceklerini ifade ederek, "Bilge liderimiz Devlet Bahçeli’nin de söylediği gibi önce devletim ve milletim, sonra partim ve ben diyen bir zihniyetin neferleriyiz. Biz hepimiz Türkiye’yiz biz hepimiz, Türk milletiyiz. Dökülen şehit kanlarının ve dalgalanan Türk Bayrağı’nın güvencesiyiz. Bu günden itibaren bu giydiğimiz, ateşten gömleğin verdiği sorumluluğun farkındayız. Yönetim kurulu arkadaşlarımızla birlikte yorulmadan, bıkmadan birlikte çalışmaktan onur duyacağız. iç kimsenin şüphesi olmasın, biz bu şanlı bayrağı inşallah layık olduğu göndere çekeceğiz" diye konuştu. MHP’de görev almanın büyük bir gurur ve onur olduğunu belirten MHP MYK üyesi Ali Uçak, "Bu bir bayrak yarışı. Geçmiş dönemde parti ayrımı yapmaksızın 25 meclis üyesinin oy birliği ile belediye başkanı oldum. Biz o görevi namusumuz olarak bildik. Milliyetçi Hareket Partisi’nde bize ne görevi verilirse verilsin bizim için onundur. Bu gün genel başkanımız, ’Genel merkezimizde çaycılık yapacaksın’ dese şerefle onurla o görevi yapar namusum gibi de sahip çıkarım. Çok kutsal bir davada görev yapıyoruz. Ne mutlu ki bize önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyen bir genel başkanımızın izindeyiz. Alperen başkanımız ve yönetim kurulu üyelerimiz, partililerimiz, seçim sürecinde bizlere verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ederiz. Ben hırslı bir insanım. Seçim sürecinde bir işin çok çabuk ve en iyi bir şekilde yapılmasını isteyen bir kişiliğim var. Ben işimde de evimde aileme karşı da öyleyimdir. Farkına varmadan üzdüğüm kırdığım varsa bana haklarını helal etsinler. Benim hakkım varsa da sizlere sonuna kadar helal olsun ama şunu iyi biliniz ki o gün için kırdığım üzdüğüm varsa biliniz ki şahsım için değil, partimiz içindir. Şimdi belediyeyi kaybettik. Bir çok kardeşimiz, arkadaşımız işsiz kaldı. Hangimiz üzülmüyor, hepimiz üzülüyoruz. Benim mücadelem partimizi bir adım daha öne geçirmektir. Ben bayrak değişiminde Alper başkanımıza ve yönetimine teşekkür, Tahsin başkanımız ve ekibine başarılar diliyorum" dedi.