ASAYİŞ - 18 Eylül 2024 Çarşamba 12:59

Okul servisi kaza yaptı: 8’i öğrenci 11 yaralı

A
A
A
Okul servisi kaza yaptı: 8’i öğrenci 11 yaralı

Bursa’nın İnegöl ilçesinde meydana gelen kazada hafif ticari araç ile okul servisi çarpıştı. Kaza sonrası 8’i öğrenci 11 kişi yaralandı.


Kaza, saat 10.00 sıralarında Kemalpaşa mahallesi Paşaören Sokak ile Hicran sokağın kesiştiği kontrolsüz kavşakta meydana geldi. Paşaören Sokak’ta seyir halinde olan sürücü Mustafa M.(36) yönetimindeki 16 S 6558 plakalı servis minibüsü, Hicran Sokak’tan çıkan Ufuk M.(37) yönetimindeki 16 MDC 92 plakalı hafif ticari araç çarpıştı.


Kaza sonucu sürücüler ile servis minibüsündeki öğrenciler Mehmet Ali Ç.(5), Ayşe Ç.(5), Yusuf Y.(4), İbrahim Efe B.(4), Elisa S.(4), Zümra Ü.(5), Elisa E.(4), Asel K.(5) ve servis hostesi Aslı A. (42) hafif şekilde yaralandı. Yaralılar kaza yerine sevk edilen ambulanslarla İnegöl Devlet Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırıldı. Yaralıların sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.


Polis kazayla ilgili soruşturma başlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden zorbalığa karşı güçlü adım Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye Yüzyılı Maarif Modelinin ’Yetkin ve Erdemli İnsan’ yetiştirme hedefi doğrultusunda, öğrencilerin sosyal duygusal öğrenme becerilerini desteklemek ve akran zorbalığına karşı farkındalık oluşturmak amacıyla ’Akran Zorbalığı Önleme ve Müdahale’ programını başlattı. Programın açılışı, Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü idarecileri ile rehber öğretmenlerin katılımıyla gerçekleştirildi. Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, "Projemizin çıkış noktası, okul ziyaretlerimiz sırasında öğretmenlerimizle gerçekleştirdiğimiz öğretmenler odası sohbetlerdir. Öğretmenlerimiz, akran zorbalığının etkilerinden, beraberinde getirdiği durumlardan, öğrenme ortamını ve okul motivasyonunu etkileyen faktörlerden ve iletişimdeki zorluklardan bahsettiler. Bizler de bu paylaşımları yürekten sahiplenerek arkadaşlarımızla değerlendirdik. 8-9 aylık yoğun bir çalışmanın ardından projemizi hayata geçirdik. Rehber öğretmenlerimizin bu alanda zaten özveriyle çalıştığının bilincindeyiz. Projemizle hedefimiz, ’birlikten güç doğar’ ilkesiyle hareket ederek siz değerli öğretmenlerimize destek olmaktır. Akran zorbalığını, el birliğiyle akran dostluğuna dönüştürmek en büyük amacımızdır. Bu çok kıymetli bir hedeftir. Bu duygu ve düşüncelerle emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi. Program çerçevesinde, okul yöneticileri, rehber öğretmenler/psikolojik danışmanlar, sınıf rehber ve ders öğretmenleri aktif olarak görev alarak, akran zorbalığına karşı ortak bir bilinç geliştirilmesi hedefleniyor. Velilere ve öğretmenlere yönelik sunumlar ile sürecin tüm paydaşlarının bilgilendirilmesi sağlanacak. Öğrenciler ise erdemlerin öne çıkarılması adına her ay "ayın sınıfı" olarak ödüllendirilecek. Bu kapsamlı çalışmayla, Bursa’daki okullarda sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamının oluşturulması gayeleniyor.
Denizli Kıbrıs gazileri 50 önceki acıları gözyaşlarıyla anlattı Denizli’de Muharip Gaziler Derneği, 1974 Kıbrıs Savaşı’nın yıl dönümü ve 19 Eylül Gaziler Günü’nde gazilerin hatıralarını paylaştı. Savaşın zorluklarını ve kaybettiği arkadaşlarının acısını hatırlayan gaziler, genç nesillere vatan sevgisinin aşılanması gerektiğine vurgu yaptı. Denizli Muharip Gaziler Derneği, 1974 Kıbrıs Savaşı’nın yıl dönümü ve 19 Eylül Gaziler Günü’nde gazilerin hatıralarını tazeledi. Savaş sırasında karşılaştıkları zorlukları anlatan gaziler, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle savaştıklarını ifade etti. Genç nesillere bu değerleri aşılamak için okullara giden gaziler, Atatürk’ün mirasını anlatmanın önemine dikkat çekti. “50 yıl geçmesine rağmen savaşın acısını hala yaşıyorum” Denizli Muharip Gaziler Dernek Başkanı ve Kıbrıs Gazisi olan Hamdi Helvacılar, savaşın 50 yıl geçmesine rağmen yaşadığı acıları hala unutamadığını vurguladı. Savaşın gerçekliğinin, filmlerdeki gibi olmadığını belirten Helvacılar, savaş hatıralarını ve kaybettiği arkadaşlarının acısını dile getirdi. 1974 Kıbrıs savaşında çıkarma gemileri ile çıkan ilk Türk askerlerinden birisi olduğu belirten Helvacılar, “20 Temmuz 1974 sabahı Kıbrıs’a çıkarma gemileriyle çıkan ilk Türk askerinden birisiyim. Bu vesileyle tabii ki o dönemin ve o savaşın hatıralarını üzerinden 50 yıl geçti. 50 yıl sonra orada yaşadığımız acılar, savaş hatıralarını, yanımızda kaybettiğimiz arkadaşlarımız, şehit olanlar onların acıları hiçbir zaman yüreğimizden eksilmiyor. Tabii ki savaş diyoruz, ne yazık ki karşıdan göründüğü gibi ve anlatıldığı gibi bir sinema filmi gibi hiçbir zaman değil. Onu yaşayan başına gelen bilir. Savaş çok acımasız bir şey. Yaradan Yüce Allah bu ülkeye hiç bir zaman savaş göstermesin. Bir gazi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bir muharip gazi olarak onur ve gurur duyuyorum. Denizli Şubesinin Türkiye Muharip Gaziler Derneği 25 yıldır onurla gururla şerefle şube başkanlığını yapıyorum. Elimizdeki tek mutluluk, şehitlik gazilik kavramını vatan millet sevgisini ayakta tutmak. Özellikle geleceğimizin teminatı öğrencilerimize gençlerimize vatan sevgisini, bayrak sevgisini, ülke sevgisini yani özgürce esaretten uzak yaşamanın ne olduğunu öğretmek için zaman zaman okulla gidiyoruz. Aldığımız görevlerde onlara bire bir Türk milletinin özünün ne olduğunu, temelin ne olduğunu, Atamızın ne olduğunu, Mustafa Kemal Atatürk’ün neler başardığını anlatıyoruz. Bizler de birer muharip gazi olarak Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ün canlı temsilcileriyiz. Bu nedenle böyle bir günde 19 Eylül arifesinde böyle bir günleri ulaşmanın mutluluğunu yaşıyorum” şeklinde konuştu. “Türk doktorun son anda fark etmesi sonucunda hayata tutundum” Savaşta düşman saldırısına uğradığı esnada yaralan Helvacılar, o dönemin şartları neticesinde sağlık ekiplerinin kendisine metal dikişler attığını hatırlattı. Metal dikişler nedeniyle kötüleşince çadırına sevk edilen Helvacılar, hayatta kalma hikayesini şöyle anlattı: “Savaşta belli bir zaman sonrasında yaralandım. Kendim ben patlayıcı madde uzmanıydım. Yaralanma sonucunda taarruza giderken bir saldırıya uğradık. Bizim cipimiz devrildi. Devrilme anında karşıda Rum ve Yunan askerlerinin saldırısına uğradık. Sağ baldırımdan ve bazı yerlerimden yaralandım. Sonrasında arkadaki Türk birlikleri bize yardıma geldi. Ardından sağlık ekipleri gelip bizlere ayağa kaldırdılar. Sonrasında sağlık ekipleri bizlere metal dikişler attılar. Vücudumuzda metal dikişler atıldıktan sonra bizim yaralarımızı daha da kötüleşmemize vesile oldu. Orada Barış Gücü çadırına götürdüler. Çadırın önüne geldiğimizde benimle birlikte üç tane ağır hasta vardı. Sonrasında yakın arkadaşım son nefesine verdi. Ben baygın vasiyetteydim ama duyuyordum. Oradan bir tane doktor geldi, yanılmıyorsam Türk doktoruydu. Doktor yanıma geldi, iki gözüme açıp kapatıp ‘Bu askerde hayat belirtisi var, çok kan kaybetmiş, bu askere gerekli ilaçları verin, bu askeri kurtaralım’ sözleri 50 yıl geçmesine rağmen bir türlü aklımdan çıkmıyor. Çünkü yok olmak ve var olmak an meselesiydi. Belki de o doktorun beni müdahalesi olmasaydı benim de şu anda sizlerin karşısında olmam mümkün değildi.” “Savaşta vatan, millet ve bayraktan başka bir şey düşünmeden savaştık” Savaş anında vatan, millet ve bayraktan başka bir şey düşünmediğini, tek hedeflerinin düşman askerlerini topraklardan def etmek olduğunu belirten Kıbrıs gazisi İbrahim Ali ise, “Savaş anında, girdiğin zaman başka bir şey düşünemiyorsun. Türkiye’de anneni, babanı veya çoluğun çocuğun varsa onları düşünemiyorsun. Orada önce vatan ve millet için ve bayrak için savaşıyorsun. Biz de vatan için savaşa girdik. Oradaki Yunanları ve düşmanları topraklardan def etmek için elimizden gelen her şeyi yaptık. Bizim üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalıştık” şeklinde konuştu.