EĞİTİM - 04 Ekim 2024 Cuma 11:38

BUÜ ile sanayi işbirliğine yeni halka

A
A
A
BUÜ ile sanayi işbirliğine yeni halka

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), bilgi birikimi ve akademik deneyimini toplumun hizmetine sunabilmek adına iş dünyası başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya devam ediyor.


Farklı alanlarda çok sayıda proje işbirliği gerçekleştiren BUÜ Yönetimi, son olarak sektörünün öncü işletmelerinden Rudolf Duraner firmasıyla özel bir protokol yaptı. Üniversite ve firma arasında bilimsel araştırma, eğitim-öğretim uygulama alanlarında ortak çalışmalar yürütmeyi hedefleyen işbirliği sözleşmesine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz ile Rudolf Duraner Yönetim Kurulu Üyesi Rasim Çağan imza attı.


Hedef üst sıralara tırmanmak


Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, işbirliği protokollerinin üniversite açısından son derece önemli bir yeri olduğunu belirtti. Yer aldıkları araştırma üniversiteleri liginde tatlı bir rekabetin süregeldiğini vurgulayan Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, “208 üniversite arasından 23 üniversite araştırma üniversiteleri arasında seçildi. Böyle bir ligde bilimsel üretimi teşvik edecek, üniversitelerimizi kalkındıracak kıymetli bir yarış var. Bursa Uludağ Üniversitesi olarak bu 23 üniversite arasındaki yerimizi sağlamlaştırmak ve mümkünse daha üst sıralara tırmanabilmeyi hedefliyoruz. İş dünyasıyla yapacağımız işbirliklerinin bu sıralamada bizlere olumlu katkıları oluyor. Akademisyenlerimiz, yöneticilerimiz, idari personelimiz ve öğrencilerimizle birlikte çok daha iyi sonuçlar alabilmek için var gücümüz çalışıyoruz. Son bir yılda yaptığımız çalışmalar neticesinde yavaş yavaş yukarılara çıkmaya başladık” dedi.


İşbirlikleri çok değerli


Bursa gibi büyük bir sanayi şehrinin, en büyük üniversitesinin araştırma üniversiteleri sıralamasında çok daha güçlü bir şekilde temsil edilmesini arzuladıklarının altını çizen Rektör Yılmaz, “Son derece büyük ve nitelikli sanayicilerimiz var. Farklı alanlarda özel çalışmalar yürüten iş insanlarımız var. Onlarla yürüttüğümüz ortaklıkların sayısını arttırmak istiyoruz. İş insanlarımızın üniversitemize gösterdiği yakınlık ve verdiği destek bizi her anlamda daha fazla motive ediyor. Bugün imzaladığımız işbirliği protokolü de çok değerli. İlgi ve destekleri için Sayın Rasim Çağan’a teşekkür ediyor, protokolün hayırlara vesile olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.


“Bizde ticari pazar, üniversitede bilim var”


Rudolf Duraner Yönetim Kurulu Üyesi Rasim Çağan ise araştırma üniversiteleri arasında yaşanan rekabetin, iş dünyasında da olduğunu ve bunun herkesi diri tuttuğunu söyledi. Akıllı işletmelerin rakiplerinden çok fazla şey öğrenebileceğini aktaran Rasim Çağan, “Hem birbirimizden öğreniyoruz hem de yarışı sürdürüyoruz. Bu olmadığı takdirde yok oluruz. Kendimizi daha fazla geliştirebilmek adına Ar-Ge Merkezi kurduk. Bunu öncelikle Ar-Ge disiplinini öğrenebilmek adına yaptık. Bu disiplini öğrenmek ve bununla yaşamak ülkemiz açısından çok eski değil. Hepimiz ticari işletmeleriz. Bilime tek başımıza ne vakit ne de kaynağımız yeter. Bizde ticari pazar var, üniversitede ise bilim var. Biz bunu kendi başımıza bir yere kadar yapabiliriz. Bursa bir sanayi şehri ancak ihracat kültürü çok zayıf. Bu kültürü üniversitemizin de katkısıyla geliştireceğiz. Protokol, hepimiz için hayırlı olsun” açıklamasında bulundu.


Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Kara da BUÜ’nün araştırma üniversiteleri arasında yer aldığına ve bilimsel üretime kıymetli katkılar sunduğuna işaret ederek, iş dünyası temsilcilerinden aldıkları desteğin kendilerini daha çok çalışmaya teşvik ettiğini belirtti.


İşbirliği imza töreninde BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilgen Osman, Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tülin Vural Aslan, Fen Bilimleri Enstitüsü yöneticileri ile firma temsilcileri de hazır bulundu.



BUÜ ile sanayi işbirliğine yeni halka

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ünlü oyuncu Erkan Petekkaya podyuma çıktı Ünlü oyuncu Erkan Petekkaya bu kez oyunculuk yeteneğiyle değil, podyumda sergilediği performansla izleyenlerin beğenisini topladı. Ünlü oyuncu Erkan Petekkaya, bir erkek giyim markasının yeni sezon koleksiyonun tanıtıldığı defilede podyuma çıktı. Oyuncu, İkitelli’de bulunan fabrika binasının bahçesinde düzenlenen defilede baş manken olarak yer aldı. Aynı zamanda markanın bir yıl boyunca reklam yüzü olan Petekkaya, podyumdaki performansıyla beğeni kazandı. 2025 İlkbahar-Yaz kreasyonlarından oluşan ürünlerin tanıtıldığı defileye ünlü isimlerin de yoğun ilgisi oldu. Aralarında Cengiz Kurtoğlu, Nuri Alço, Faik Öztürk, Mahsun Kırmızıgül ve Kubat gibi isimlerin olduğu davetliler, SKY Group Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kaya ve eşi Melis Kaya tarafından karşılandı. İş ve moda dünyasından davetlilerin de olduğu etkinlikte dans gösterileri ve müzik dinletisi katılımcılara keyifli anlar yaşattı. ’Sete gitmeyi özledim’ Etkinlikte konuşan Erkan Petekkaya, "Mesleğim içinde daha önce böyle bir yapmamıştım. Bir defa podyuma yardım gecesinden çıkmıştım. Değişik bir deneyim olacağını düşündüm. Sabah buraya gelirken rol oynayacağımı düşündüm. Gelince de prova yaptım" dedi. Kıyafet tercihinden bahseden oyuncu, "Dolabımda çok takımım var. Takım elbise de lacivert rengi seviyorum. Genelde karım giydiriyor, daha doğru oluyor, kadınları gözü güzel oluyor" diye konuştu. Ekrana döneceğini söyleyen Petekkaya, "Yaklaşık iki senedir iş yapmıyordum. Adana’da çekimler başlıyor. Harika dizi geliyor. Bende sete gitmeyi özledim. Bu süreci eşim ve çocuğumla geçirdim. Biraz da dinlendim" ifadelerini kullandı. Sabri Özel ve Giotelli markalarının sahibi Süleyman Kaya ise, "Erkan Bey’le çalışmaktan çok mutluyum. Kendisini yıllardır hayranlıkla izliyorum" dedi. ’’Tribute albümüm olmaz’’ Programa katılan Cengiz Kurtoğlu da "Yaşımdan ötürü biraz spor giymeyi tercih ediyorum artık. Eskiden takım elbise giyiyordum" dedi. Müzik sektöründen bahseden sanatçı, "Bir daha hayatta stüdyoya girmem. Hatıralarımı bıraktım 45 yıldan beri, bir ömür boyu onları dinleyelim. Tribute albümüm olmaz, olursa çocuklarım söyler. Benim şarkılarımdaki şifrelerimi çözemezler. Bütün şarkılarım şifreli" diye konuştu.
İstanbul Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy: “Künhü’l-Ahbâr, Osmanlı tarihinin birincil kaynakları arasındadır” Eyüpsultan’da Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü’l-Ahbâr’ın Tanıtım Toplantısı yapıldı. Toplantıda konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy “Künhü’l-Ahbâr, özelde 16. yüzyıl, genelde ise Osmanlı tarihinin birincil kaynakları arasındadır. Bu külliyatı okumadan ve incelemeden Osmanlı’nın en ihtişamlı asrını tam olarak anlamak ve yorumlamak zor olacaktır” dedi. Eyüpsultan Rami Kütüphanesi’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü’l-Ahbâr’ın Tanıtım Toplantısı yapıldı. Toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz, Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Suat Donuk, çok sayıda katılımcı katıldı. Toplam 10 yazma nüsha 5 cilt halinde tenkitli metni hazırlanan Künhü’l-Ahbâr’ın ilk 2. cildi 2020 yılında, 3. cildi ise 2021 yılında yayımlanmıştı. Osmanlı tarihinin ele alındığı son iki cildi ise bu toplantıda kültür, ilim ve düşünce dünyasının kullanımına sunuldu. Protokol konuşmaları ile başlayan program, Bakan Ersoy ve beraberindeki heyet Gelibolulu Mustafa Âlî’nin eserlerinden yapılan yazma eser seçkisinin gezdi. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanı Coşkun Yılmaz ise Bakan Ersoy’a Şifahane koridoru boyunca yer alan vitrinlerdeki eserlere dair bilgi verdi. Program, Gelibolu’lu Mustafa ve Künhü’l-Ahbâr üzerine yapılan panel ile devam etti. Panelde Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Künhü’l-Ahbâr isimli eserinin 5 cilt halinde yayınlanması ile ilgili konuşmalar yapıldı. “450 bin eserin dijital görüntüsü üye olan herkesin evinden bile ulaşabileceği şekilde hizmete sunulmaktadır” Yazma Eserlerin Korunması Projesi neticesinde sayısallaştırma ve görüntü kalitesinin iyileştirilmesi çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Bakan Ersoy, “Sayısallaştırılan eserler ’Yazma Eserler Veritabanı’ adıyla geliştirilmiş bir platformda okuyucuya sunulmaktadır. Bu platformda hâlihazırda 616 bin eserin künye bilgisi, 450 bin eserin dijital görüntüsü yer almaktadır. Bu görüntüler, üye olan herkesin evinden bile ulaşabileceği şekilde hizmete sunulmaktadır. Belki de bu yoğun mesainin en değerli ödülü, en önemli noktası da burada yatmaktadır ki o nokta, söz konusu bütün bu eserleri ulaşılır kılarak toplumsal ilgiyi artırmaktır. Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi’nin Künhü’l-Ahbâr eseri bu yolda attığımız en kapsamlı çalışmalardan biri olmuştur” dedi. “Künhü’l-Ahbâr, Osmanlı tarihinin birincil kaynakları arasındadır” Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın bugüne kadar 307 cilt eser yayınladığını söyleyen Bakan Ersoy, “Toplam 10 yazma nüsha üzerinden beş cilt halinde tenkitli metni hazırlanan Künhü’l-Ahbâr’ın da ilk iki cildi 2020 yılında, 3. cildi 2021 yılında neşredilmiştir. Külliyatı tamama erdiren ve Osmanlı tarihinin ele alındığı son iki cildin neşri ise bu kıymetli toplantı vesilesiyle kültür, ilim ve düşünce dünyamızın kullanımına sunulmuş oluyor. Künhü’l-Ahbâr, Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi külliyatı içindeki en kapsamlı ve muhtemelen en değerli eserdir. Kendisinin “rükün” olarak ifade ettiği dört bölümden oluşan eser Hazreti Âdem ile başlayan Peygamberler tarihinden 1596 yılında gerçekleşen Eğri Seferi’ne kadar ki Osmanlı tarihine uzanan muazzam bir dönemi içine alır. Peygamberlerin hayatları, birçok devlet adamı, âlim ve şairin biyografileri, hanedanların tarihleri, şiirler derken çok zengin bir kaynak vücuda getirilmiştir. Osmanlı Tarihi açısından Mustafa Âlî Efendi kendi asrındaki çok sayıda devlet adamı, âlim ve şair ile bizzat görüşüp onlardan aktarımlarda bulunduğu için Künhü’l-Ahbâr, özelde 16. Yüzyıl, genelde ise Osmanlı tarihinin birincil kaynakları arasındadır. Bu külliyatı okumadan ve incelemeden Osmanlı’nın en ihtişamlı asrını tam olarak anlamak ve yorumlamak zor olacaktır” şeklinde konuştu. “Mustafa Âlî Efendi hadiseleri araştırıp inceleyerek nakletmeye önem vermiştir” Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır” sözüyle konuşmalarını sürdüren Bakan Mehmet Nuri Ersoy, yazardan şöyle bahsetti: “Mustafa Âlî Efendi’de yüzyıllar öncesinde aynı hassasiyeti kendisine rehber edinmiştir. Mustafa Âlî Efendi sahih olmayan bilgiye itibar etmemeye, hadiseleri araştırıp inceleyerek nakletmeye, sahte bilgi ve hikâyelerden sakınmaya, olayları saptırmadan ve abartmadan nakletmeye önem vermiştir. Tarih ilmiyle uğraşan herkese de bu yolu öğütlemiş, kendisi de daha önceki tarihçilerin aktardığı bilgileri tetkik ederek eserlerinde nakletmiştir. Öyle ki en hacimli eseri olan Künhü’l-Ahbâr’ı kaleme alırken hadis külliyatlarına, biyografi ve ansiklopedilere; tarih, ahlak, siyaset, coğrafya, hukuk ve edebiyat alanlarından iki yüz civarında tarihî kaynağa başvurmuştur.”
Kars Kars’ın Gazilik Madalyaları ilk kez Kars’ta sergileniyor Kars’a, ‘Gazilik’ unvanın verilişinin 170. Yıldönümünde düzenlenen sempozyumda,‘Gazilik’ madalyaları ilk kez Kars’ta sergileniyor. Vali Ziya Polat’ın katılımlarıyla gerçekleştirilen Kars’a "Gazilik" Unvanı Verilişinin 170. yıl dönümü anısına düzenlenen X. Uluslararası Tarih Eğitimi Sempozyumu başladı. Sempozyumda en çok ilgiyi ise salonda sergilenen ‘Gazilik’ madalyaları gördü. Sempozyum saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Programın açılışında konuşan Dede Korkut Eğitim Fakültesi’nden Prof. Dr. Yaşar Kop, “Kars’a gazilik unvanı verilmesi için valimiz bizlerden çok gazilik kelimesini kullandığı için kendisine teşekkür ediyorum. Bizim hakkımızdır, Osmanlı Devletinde ilk ve tek unvan alan şehiriz. Ama bir de o sırada 1855 yılında bize bir madalya verilmişti. Altın, Gümüş ve bakır olarak basılmış, o madalyaları zaten nadir görenlerden birisi olacaksınız. 1855’den gelip te, ilk kez size nasip oldu. onları göreceksiniz” dedi. Vali Ziya Polat’ta Kars’ın ilklerin şehri olduğunu söyledi. Polat, “Tabi Gazi Kars, 1855’te Türk tarihinde Gazilik unvanı alan ilk şehirdir. 169’ıncı yılı, hocam 170’e düzlemiş ama 169’uncı yılından 170’e doğru gidiyoruz. 170’e doğru giden bir şehirden bahsediyoruz. İlklerin şehrinden, gazi kentin ilk defa madalyaları burada, emek veren herkese teşekkür ediyoruz. İnşallah devamlı burada olmasını arzu ediyoruz” diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından sempozyuma ara verildi. Öğlenden sonra devam edecek olan sempozyumda Kars ve Gazilik madalyası konuşulacak. Öte yandan Kars’ın ‘Gazilik’ madalyaları yaklaşık 1 ay Harp Tarihi Müzesi’nde sergilenecek. Vatandaşlar müzede gazilik madalyalarını görebilecek.
Mersin Belediyenin hizmet binasında tiyatro sahnesi açıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, çocuklara yönelik yeni sahnenin açılışında, ’Dünyanın Eski Zamanlarında’ adlı çocuk oyunun sahneledi. Belediyenin yeni hizmet binasının 5. katında yer alan "Çocuk Sahnesi’nde, her hafta yeni bir çocuk oyunu sergilenecek. Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun Çocuk Sahnesi, ’Dünyanın Eski Zamanlarında’ adlı çocuk oyunu ile perdelerini açtı. Toroslar ilçesindeki Kuvayi Milliye İlkokulu’ndan yaklaşık 90 öğrenci, keyifli bir tiyatro deneyimi yaşadı. Yaklaşık 40 dakika süren oyunun ardından çocuklara kumbara ve pamuk şeker hediye edildi. "Belediye binaları halkın korkarak gireceği yerler olmamalı" Tiyatroda çocuklarla bir araya gelen Belediye Başkanı Vahap Seçer, "Burada Toroslar ilçesindeki Kuvayi Milliye İlkokulu’ndan öğrencilerimiz var. Bundan sonra her hafta bir gün burada çocuklarımız için tiyatro temsili sergileyeceğiz. Çocuklarımızı önemsiyoruz, onları geleceğimiz olarak görüyoruz. Sanatın her alanında olmaları ve kendilerini iyi bir birey olarak yetişmeleri açısından önemli" dedi. Tiyatronun ’hayatın ta kendisi’ olduğunu belirten Seçer, "Çocukların tiyatro izlemesi mutlaka onlara bir şeyler öğretecektir, birikimlerine birikim katacaktır, sanata ilgilerini artıracaktır. Zaten bizim ’Tiyatro İzlemeyen Çocuk Kalmasın’ projesi kapsamında da 13 ilçemiz ve köyler olmak üzere 21 bin çocuğumuza ulaşmıştık. Belediyemizin halkın belediyesi olmasını istiyoruz. Belediye binaları halkın korkarak gireceği yerler olmamalı. Onlara aslında bir mesaj olsun diye de belediye binamızda tiyatro sahnesini düzenledik" şeklinde konuştu. (FVZ-FKE-