POLİTİKA - 10 Ekim 2024 Perşembe 14:16

Adalet Bakanı Tunç: "Yargıda yeni reform paketini milletvekillerine sunacağız"

A
A
A
Adalet Bakanı Tunç: "Yargıda yeni reform paketini milletvekillerine sunacağız"

Bursa’da Mudanya Üniversitesi’nin 2024-2025 akademik yılı açılışına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yargıda yeni reform paketini milletvekillerine sunacaklarını söyledi. Bakan Tunç, "Özellikle son günlerde tartışılan, cezasızlık algısına yönelik eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. Bir buçuk yıldan bu yana yargı reformu strateji belgesiyle ilgili bir hazırlığımız var. Önümüzdeki birkaç hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyuyla paylaşacak" dedi.


Mudanya Üniversitesi’nin 2024-2025 akademik yılı açılışına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yaptığı konuşmada, ülkelerin kalkınması için eğitimin en önde gelen unsurlardan bir tanesi olduğunu belirterek, "Gençlerin eğitimi, çocukların geleceğe hazırlanması eğitimle mümkün. Eğitim olmadan kalkınma olmaz. İlköğretimden ortaöğretime, liseden üniversiteye varıncaya kadar eğitimin her kademesi birbirinden değerli. Özellikle yükseköğretim, gençlerin geleceğe hazırlanması çok çok önemli. Bu anlamda da son yıllarda ülkemiz çok önemli mesafeler aldı. Üniversite sayıları, 66’dan 208’e çıkarıldı. Tüm ülke genelinde 81 vilayetimizde üniversiteler kurulurken, vakıf üniversitelerinin önü açıldı. Bu anlamda eğitimin kalitesini arttırmak için akademik kadroların güçlendirilmesi için destekler verildi. Bütçede en fazla pay eğitime ayrıldı. Eskiden savunmaya ayrılıyordu. Üniversitelerde okuyan öğrencilerin okuma imkanları, burs, yurt imkanları arttırıldı. Tabii insanı güçlendirmenin en önemli yolu da çocukları daha ilk baştan itibaren güçlü bir eğitimle desteklemek. Eğitime bütçede en fazla payı ayırdık. Tabii istikrarlı kalkınma hamleleriyle ülkemizin dört bir yanını eserlerle donattık. Bursa’mız bu eserlerden çok çok faydalanırken, faydalanmaya da devam ediyor" diye konuştu.


Yüzde 20’lik savunma sanayinde yerlilik oranı varken bugün yüzde 80’e çıkardıklarını belirten Bakan Tunç, "Bunun ne kadar önemli olduğunu işte görüyoruz. Yüzde 100’e varmamız lazım. Hatta ihraç eder noktaya gelmemiz lazım. Teknolojinin tüm imkanlarını her alanda kullanmamız lazım. Eğitimde de, adalette de artık dijital çağdayız. İstikrarlı kalkınma hamlelerinde bugüne kadar aldığımız mesafeyle yetinmememiz lazım. Dünyada Türkiye’yi en güçlü ülkeler arasında görmemiz lazım. Bunun mücadelesini milletçe birlik beraberlik içerisinde vermemiz lazım. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmanın yolu da güçlü olmaktan geçiyor. Bugün maalesef, üniversite rektörümüzün de açılışta belirttiği gibi dünyada adaletsiz bir sistem var. Bu adaletsizliği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler kürsüsü de dahil olmak üzere sürekli dile getiriyoruz. Uluslararası sistemin artık insanlığın sorunlarına cevap veremediğini, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu, dünyadaki sıkıntıları çözme noktasında başarısız olduğunu ve dünyanın 5’ten büyük olduğunu ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu her fırsatta söylüyor. Sadece tek başımıza söylememiz bir şey ifade eder mi diye düşünüyorken, bugün dünyanın birçok lideri de aynı söze geldi. Aynı cümleleri kurmaya başladı. Uluslararası sistemin Birleşmiş Milletler’in yapısının güvenlik konseyinin yapısının adil olmadığını, artık dünyanın birçok lideri, ülkenin devlet başkanı da söylemeye başladı. Seslendirmeye başladı. Hatta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri dahi, Güvenlik Konseyi’nin yapısının sorunları çözmediğini, bir reforma tabi tutulması gerektiğini söylemeye başladı. Yani dünyada adaletin, hakkaniyetin sözcülüğünü, insan haklarının savunuculuğunu yapan bir liderimiz ve bir ülke noktasında dikkat çekmeye başladık. Bunu daha da güçlü yapmanın yolu Türkiye’yi her alanda güçlü kılmak. Fiziki kalkınma hamleleriyle de demokrasisiyle de daha güçlü hale gelmelidir" ifadelerine yer verdi.



"İsrail aslında bir maşa. O maşayı kullanan eller maalesef insanlık düşmanı, oradaki soykırımın asıl azmettiricileridir"


Bugün Filistin’de dünyanın gözü önünde çocukların katledildiğini belirten Tunç, "41 binden fazla Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ama maalesef bu katliamı durdurabilecek bir güç, bir uluslararası kuruluş yok. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin tüm unsurları ihlal ediliyor. Cenevre Sözleşmesi’nin bütün hükümleri, insancıl hukukun bütün hükümleri ayaklar altına alınıyor. Uluslararası kuruluşların aldığı kararlar sınırlı ve alınan kararlar da maalesef uygulanmıyor. Aslında bir asırdan bu yana orada yerlerinden, yurtlarından edilmek istenen insanlar var. 400 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde her dinden insanın barış içerisinde, huzur içerisinde yaşadığı Filistin orada Siyonizm Kongresi’nden sonra Yahudi devletinin kurulması fikriyle beraber oluşan ve oradaki yerli halkı yerinden yurdundan ederek bir işgal süreci başladı. O işgal sürecine yönelik Birleşmiş Milletler’in Güvenlik Konseyi’nin çok sayıda kararları olduğu, işgal edilmemesi, işgal topraklarından çekilmesi noktasında kararlar oldu. Sayısız kararlar var ama bu kararların hiçbirisine uymayan bir İsrail devleti maalesef bugünlere kadar gelindi. 7 Ekim’den bu yana da artık olay çok daha farklı bir boyuta geldi. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlendi. Bu soykırım tanımının tamamına uyan bir durum. Bir milletin sırf Müslüman olduğu için yaşadığı topraklardan çıkarılması, sürgüne tabi tutulması, katledilmesi soykırımın ta kendisi. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesi ihlal edildi. Güney Afrika’nın başlatmış olduğu Uluslararası Adalet Divanı’ndaki davaya biz ilk günden beyan dilekçemizi verdik. Dışişleri Bakan Yardımcımız da beyanda bulundu. Bunun bir soykırım olduğunu, ateşkesin bir an önce sağlanması gerektiğini, insani yardımların engellenmemesi gerektiğini, hatırlayın o günlerde güvenlik konseyinin huzuruna gelen insani yardım önergeleri dahil reddedilmiştir. Yani insani yardım önergesi reddedilebilir mi? ’Oradaki çocuklar aç kalsın veya ölsün. Kadınlar katledilsin.’ İşte uluslararası sistem maalesef bu. Uluslararası Adalet Divanı yargılamaya başladı. Tabii oradaki durumun soykırım olmadığını söylemek, hukukçular için mümkün değil. Tedbir kararları aldı. Soykırım sözleşmesi ihlal ediliyor dedi. Esas hakkında karar olmamakla beraber dedi. Ateşkesin bir an önce sağlanması ve insani yardımların engellenmemesi konusunda karar alındı. Bu tedbir kararlarını uygulayacak, icra edecek olan mekanizma neresi? Güvenlik konseyi. Güvenlik konseyinin huzuruna gidildi ama maalesef güvenlik konseyinin kararları birçok zaman oy çokluğuyla reddedildi. Tabi İsrail özellikle Amerika Birleşik Devleti başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin büyük desteğini alıyor. Burada İsrail aslında bir maşa. Asıl o maşayı kullanan eller maalesef insanlık düşmanı, oradaki soykırımın asıl azmettiricileridir. Dolayısıyla, insanlık bunu da gördü. Bu soykırımı ve tutumunu destekleyenler de azmettiriciler olarak dünyanın tarihine kara leke olarak geçtiler. Bunlar bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Şimdi tabii oradaki savaşı, soykırımı daha da genişletmenin çabası içerisinde Lübnan’a saldırdılar. Biz Türkiye olarak dünyada adaleti, hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. Filistin sorununun kesin ve kalıcı çözümü orada 1967 sınırlarında yani İsrail’in işgal ettiği Batı Şeria, Gazze ve diğer bölgelerden çekilerek 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan oradaki akan kanın durmayacağını bir an önce bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiğini de biz bütün dünyaya, söylemeye, haykırmaya devam edeceğiz. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.


Diğer yandan, ülkedeki adalet sisteminin daha güvenilir, gecikmeyen, hukukun üstünlüğüne dayanan öngörülebilir bir adalet sisteminin tesisi noktasında çok mesafeler alındığını ifade eden Bakan Tunç, "Biraz önce Mudanya Üniversitesi kurucusu Gıyasettin Bingöl, gençlik yıllarındaki üniversite hayatından bahsetti. Nasıl sıkıntılar çektiğinden bahsetti. Hangi kitapların yasaklandığından, nelerin konuşulamadığından bahsetti. İşte burada örnek. Bugün bu sıkıntıların hiçbirisi yok. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önü alabildiğine açıldı. Düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğünün olmadığı bir yerde gelişme olmaz. Özgürlükler, düşünce ve ifade kesinlikle kısıtlanamaz. Ama belli şartlarda kısıtlanabilir. O da şiddeti teşvik ediyorsa, şiddet çağrısı. Orada artık düşünce özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla özellikle ülkemiz terörle mücadele eden bir ülke. Terörle, 40 yıldan bu yana PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Hemen yanı başımızda bir terör devleti kurulmaya çalışıldı. Son yıllarda, son 5-6 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Diğer yandan 15 Temmuz’da hain bir darbe kalkışmasıyla karşı karşıya kaldık. O darbeci teröristlerle mücadele sürecimiz hem yargı alanında var hem diğer alanlarda devam ediyor. Dolayısıyla ülkemizde terörün her türlüsüyle mücadele ediyoruz. Terörün her türlü mücadele ederken de iktidarıyla, muhalefetiyle birlik olmak durumundayız. Birlik ve beraberlik içerisinde milletimizin huzurunu, güvenliğini sağlayabiliriz. Bu anlamda ülkemiz 22 yıldan bu yana temel hak ve özgürlüklerin daha da alanının genişletmesi genişletilmesi anlamında çok önemli mesafeler aldık. Bir kere mevzuatımızın temel kanunlarımızın tamamını biz yeniledik" dedi.



"Yargıda yeni reform paketiyle ilgili çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız"


Toplumun geliştiğini, ihtiyaçların çeşitlendiğini, bilişim teknolojilerinin de gelişmesiyle yeni yeni suç tiplerinin ortaya çıktığına dikkat çeken Bakan Tunç, "Sosyal medyanın görünürlüğün artması nedeniyle suçlardaki artış tüm bunlar tabi ki yeni ihtiyaçları da doğuruyor. Bu yeni ihtiyaçları da süratli bir şekilde gerçekleştirmek, ihtiyaçlara uygun mevzuat düzenlemelerini yapmak gerekiyor. Özellikle son günlerde tartışılan, işte cezasızlık algısına yönelik eleştiriler. Bu eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. Bir buçuk yıldan bu yana yargı reformu strateji belgesiyle ilgili bir hazırlığımız var. Önümüzdeki birkaç hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyuyla paylaşacak. Özellikle suç ve suçluyla mücadelede bir kere suçun önlenmesinden tutun da soruşturma aşaması, dava aşaması ve infaz aşamasının her biri birbirinden değerli. Bu anlamda caydırıcılığı sağlamak, özellikle suç işlemesini önlemek, suç işleyenlerin cezalarını çektikten sonra onların topluma kazandırılmasını sağlayabilmek için çok önemli çalışmalar bugüne kadar yaptık. Bundan sonra da özellikle gelişen durumlar nedeniyle yapmak durumundayız. Yargı reformu strateji belgemizde özellikle eleştiri konusu olan denetimli serbestlikle ilgili uygulamalarla ilgili, koşullu salıvermeyle ilgili ve bazı suçlar, özellikle öne çıkan, toplumun huzur ve sükunetini bozmaya yönelik davranışlara yönelik cezaların, alt sınırların arttırılmasına yönelik tutuklama tedbirinin şekline gerek mevzuatımızda gerekli uygulamaya yönelik önemli çalışmalarımız var. Bu taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız ve bu anlamda suç şebekeleriyle mücadeleyi emniyet güçlerimizle de yargı teşkilatımızla beraber bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Toplumun huzurunu bozan suç şebekelerine, örgütlerine hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Özgürlüklerin alanını alabildiğine genişlettik dedik. Tabii bunu yaparken hem mevzuatımızdaki değişiklikler hem de anayasal düzenlemeler yaptık. Anayasamızda kadın haklarıyla ilgili, çocukların korunmasıyla ilgili. Hak arama yollarının genişletilmesiyle ilgili önemli reformları hayata geçirdik. Kamu Denetçiliği’nin kurulması, bilgi edinme hakkı, bireysel başvuru hakkı gibi birçok düzenlemeyi hayata geçirdik. Özel hayatın korunması, kişisel verilerin korunması. Bunlar anayasamızda olmayan şeylerdir. Darbe anayasasında bunlar yoktu. Ama bunlar ihtiyaçtı ve bu mekanizmaların kurulması gerekiyordu ve bunlar önümüzdeki işte 2010, 2004, 2005 ve 2017 anayasa değişiklikleriyle bir kısmı referandumla, bir kısmı mecliste oy birliğiyle yapılan düzenlemeler olarak hayata geçti. Tabii ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması önemliydi. Çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. İşte Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, Yüksek Askeri Şura’nın yapısı, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, demokratik hukuk devleti ilkelerine daha uygun hale getirilebilmesi için önemli çalışmalar yapıldı. Tabii bundan sonra yapılamaz mı? Özellikle o kurum ve kuruluşların bundan sonra bu ülkede bir daha milli iradenin, demokrasinin önü kesilmesin diye vesayetçi ruhtan tamamen arındırılabilmesiyle ilgili olarak yapılabilecekler elbette ki var. Anayasamızda yapılan bunca değişiklik darbecilerin yargılanabilmesinden tutun da sıkıyönetimin ilan edilebilmeyeceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasına yönelik sıkıyönetimin ilan edilebileceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasından tutun da birçok demokratik düzenlemeleri anayasamızda hayata geçirdik. Ama biz şimdi diyoruz ki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladık. Türkiye Yüzyılı diyoruz inşallah. Gençlerimiz burada, onların omuzlarında Türkiye Yüzyılı inşa edilecek. Bizler özellikle ön sıradakiler temeli attı. Şimdi asıl inşaat sürecini bu gençlerimiz yapacak. O nedenle gençlerimize biz güveniyoruz" diye konuştu.


Mudanya Üniversitesi kurucusu Gıyasettin Bingöl ise yaptığı konuşmada, "Mudanya Üniversitesi’ni elimizden geldiği kadar dünya üniversitesi yapmak için bütün çabaları sarf edeceğiz. Çok iyi bir ekip kurduğumuzdan emin olabilirsiniz. Liyakata, puana önem verdiğimizden emin olabilirsiniz. Bütün ilanlarımız bağımsız bir şekilde ilan edilir. Layık olan kişi tercih edilir. Mudanya Üniversitesi’nde rektörümüzden hocalara, düşünülmüş, tartışılmış, sınavlardan geçip hak ederek buraya geldiler. Eski rektörümüz ve danışma kurulu başkanımız, nerede bir akıl buluyorsak oraya hemen müracaat ediyoruz. İstişare etmek, büyümek, gelişmek istiyoruz. Adalet Bakanımızın öğrencilerimize ilk dersi vermesinden dolayı çok onur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.



Adalet Bakanı Tunç: "Yargıda yeni reform paketini milletvekillerine sunacağız"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Şırnak Şırnak’ta gösteri ve yürüyüşler 3 gün yasaklandı Şırnak Valiliği gösteri, yürüyüş ve açık hava toplantılarının Şırnak kent merkeziyle tüm ilçelerde üç günlüğüne yasaklandığını duyurdu. Valilikten yapılan açıklamada, “Valilik ve Kaymakamlık makamlarının uygun göreceği etkinlikler, resmi bayramlar, resmi anma günleri, spor faaliyetleri, resmi tören ve kutlamalar ile bu kurumların gelenek ve göreneklerine göre yapacakları programlar, sendika ve siyasi partilerin tüzüklerine göre yapacakları kongreler, ticari kimliği bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin ticari faaliyetleri hariç olmak üzere, yapılması muhtemel her türlü açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşleri, toplu olarak karşılama ve uğurlama merasimleri, kurum ve kuruluşların kendi binası dışında yapacakları basın açıklaması, oturma eylemi, miting, çadır kurma, imza kampanyası, stant açma, kitlesel cenaze merasimi ve mezarlık ziyareti, anma töreni, şenlik, konser, eğlence, oyun temsili, gösteri vb. türdeki tüm eylem ve etkinlikler, ses yayın araçlarıyla yapılabilecek her türlü sesli ve görsel faaliyetler, dilek feneri-balon uçurtmak, drone-paramotor vb. her türlü hava faaliyetleri ile el ilanı, sticker, broşür vb. dağıtılması, afiş ve pankart asılması vb. etkinliklerin ve ilimiz genelinde yapılacak olan eylem ve etkinliklere katılmak amacıyla toplu olarak ilimiz dışından gelecek olan şahıslar ile il merkezi ve ilçeler arası toplu olarak giriş çıkışların Şırnak il merkezi ve ilçeler dahil olmak üzere, tüm il sınırları içerisinde (Coğrafi Alan-İl Merkezi, İlçeler, Polis ve Jandarma sorumluluk bölgelerinin tamamı) 11.10.2024 günü saat 00.01’den 13.10.2024 günü saat 23.59’a kadar 3 (üç) gün süreyle yasaklanmıştır” denildi.
Manisa Atatürk’ün Manisa’ya gelişinin 99. yıl dönümü kutlandı Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olarak Manisa’yı ilk ziyaretinin 99. yıl dönümü düzenlenen tören ile kutlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı olarak Manisa’yı ilk ziyaretinin 99. yıl dönümü kapsamında Manisa Tren Garı’nda temsili karşılama töreni düzenlendi. Törene, Manisa Valisi Vahdettin Özkan, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Manisa İl Başkanı İlksen Özalper, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Şehzadeler Belediye Başkan Vekili Yenal Yıldırım, Manisa Cumhuriyet Başsavcısı Kurtca Eker, Şehzadeler Kaymakamı Fatih Genel, İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, askeri erkan, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Manisa Garına gelen trenden inen İsmet İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri Türk Bayrağı’nı Vali Vahdettin Özkan’a takdim etti. Vali Özkan bayrağı öperek teslim aldı. Bayrağın teslim edilmesinin ardından Manisa Büyükşehir Belediyesi Zeybek ekibi tarafından halk oyunları gösterisi düzenlendi. Vali Vahdettin Özkan, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, protokol üyeleri, öğrenci grupları ve vatandaşlar daha sonra bando eşliğinde önde Türk Bayrağı ve Atatürk Posteri ile birlikte Manisa Tren Garı’ndan Cumhuriyet Meydanına kadar kortej yürüyüşü gerçekleştirdi. Öğrenciler Türk bayraklarıyla korteji destekledi. Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk ve Milli Egemenlik Anıtı’na çelenk sunuldu. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Zeyrek, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak Atatürk’ün Manisa’ya gelişinin 99’uncu yıl dönümünü kutladıklarını söyledi. Başkan Zeyrek, “Bugün, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Manisa’ya gelişinin 99. yıl dönümünü büyük bir coşku ve gururla kutlamak için bir aradayız. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor; şehrimiz için manevi anlamı çok yüksek olan bu günde, sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum. 99 yıl önce bugün, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, büyük kurtuluşun ardından ayağa kalkmaya çalışan Manisa’mıza gelerek tüm Anadolu’da olduğu gibi şehrimizin de yeniden doğuşuna destek olmuştur. Manisa’mız, Kurtuluş Savaşı sonrası küllerinden yeniden doğan şehirlerden birisi. Yakılıp yıkılan bu topraklarda, büyük liderimizin iradesi, azmi ve öngörüsüyle, yurdun her köşesinde olduğu gibi Manisa’mızda da yeniden inşa süreci başlamış; şehrimiz, Türk milletinin direniş ve kararlılığının bir simgesi haline gelmiştir. Atatürk, her bir ziyaretinde Manisalıların umudunu güçlendirmiş, geleceğimizin hedeflerini belirlemiştir” dedi. Başkan Zeyrek, “Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in genç yıllarında gerçekleştirdiği bu ziyaretin amacı, yalnızca bir şehre moral vermek değil, yurdun dört bir yanında sürdürülen yeniden inşa çabalarına da rehberlik etmekti. Manisa’da kaldığı sürede, şehrin imarı ile ilgili önemli tavsiyelerde bulunmuş ve Manisa’nın bir an önce kalkınması için gerekli talimatları vermiştir. Bugün bizlere düşen görev, onun çizdiği yolda, bilimle, akılla ve Cumhuriyet’in ilkeleri doğrultusunda yürümeye devam etmektir. Manisa’mızın her zaman Atatürk ilke ve inkılaplarının ışığında ilerleyeceğine dair inancımı yineliyorum. Bugün bir kez daha, başta Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm kahraman silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum” dedi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in konuşmasının ardından İsmet İnönü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri şiir okudu. Temsili olarak dönemin Belediye Başkanı Bahri Sarıtepe’nin hitabı konuşması ve Mustafa Kemal Atatürk’ün cevabı konuşmasının ardından Manisa Büyükşehir Belediyesi Fatih Sergi Salonu’nda “Atatürk Fotoğrafları” sergisinin açılışı gerçekleştirildi.