KÜLTÜR SANAT - 20 Kasım 2024 Çarşamba 10:30

Alanya Belediyesi Zeybek Kursları başladı

A
A
A
Alanya Belediyesi Zeybek Kursları başladı

Alanya Belediyesi ve Alanya Kültür Sanat ve Turizm Vakfı (ALSAV) tarafından düzenlenen Alanya Zeybek Kursları uzun bir aradan sonra tekrar başladı. 100. Yıl Recep Hacıfazlıoğlu Spor Salonu’nda düzenlenen açılış programının ardından 100’ün üzerinde kursiyerin katılımıyla ilk ders gerçekleştirildi.


Alanya Belediyesi tarafından daha önce düzenlenen ancak bir süre sonra rafa kaldırılan ve Alanya’nın kültürel değerlerinin gelecek nesillere taşınmasında büyük rol oynayan Alanya Zeybek Kursları yeniden başladı. Hasbahçe, Çökertme, Hacıbekri, Kerimoğlu, Oba ve Harmandalı zeybeklerinin öğretileceği kursların açılış programı ve ilk dersi, Oba 100. Yıl Recep Hacıfazlıoğlu Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Açılış programına, Belediye Başkan Yardımcıları Murat Levent Koçak ve Abdullah Akbaş, Belediye Başkan Danışmanı Faruk Konukçu, Belediye Meclis Üyeleri, ALSAV Başkan Yardımcısı Hayri Yenialp, Belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nimet Hacıkura ile kursiyerler katıldı.


Programın açılış konuşmasını Alanya’da zeybekle ilgili önemli emekleri olan ve bu konuda akademik çalışmalara imza atan Fahri Yiğit yaptı. Yıllardır Alanya zeybeklerini derlediklerini ve çok emek sarf ettiklerini belirten Yiğit, "Zeybeklerimize sahip çıkalım" diye konuşarak, bu kursların tekrar başlatılmasında emeği geçen herkese teşekkür etti. ALSAV Başkan Yardımcısı Hayri Yenialp ise bu kültürel mirasın korunması için kursların başlatılmasını sağlayan Belediye Başkanı Osman Tarık Özçelik, Başkan Yardımcıları ve tüm personellere teşekkür etti.



"Alanya’yı yeniden kimliklendirmek gibi bir derdin içindeyiz"


Kursiyerlere seslenen Belediye Başkan Danışmanı ve Alanya Belediyespor Kulüp Başkanı Faruk Konukçu, “Seçim için yola çıktığımızda Alanya’ya, kente ait olanı kentliye vereceğiz demiştik. Biz Alanya’yı yeniden kimliklendirmek gibi bir derdin içindeyiz. Gerçekten bu kentin tarihi ve kültürel mirasını ayağa kaldırmak, kentliyi bununla buluşturmak gibi bir derdimiz var. Bu konuda da Alanya’nın belediyeye ait bütün mekanlarını spor, sanat ve kültür amaçlı dönüştürmek ve herkesin kullanımına açmak istiyoruz. Burada zeybek olur mu denildiğinde ‘tam da burada olur’ dedim. Bu kentin kültür mirasında zeybek varsa bunu öğretmek, buna alan açmak bizim öncelikli görevimiz olmalı. Bu konuda çalışan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Belki de binlerce Alanyalıların birlikte zeybek oynadığı günleri hayal ediyorum. Yolunuz açık olsun” dedi.



"Zeybek hayat karşı bir duruş şeklidir"


Belediye Başkan Yardımcısı Murat Levent Koçak ise konuşmasında, “Uzunca bir aradan sonra açılan ilk kursumuza o kadar çok talep oldu ki, bunu tekrar açmak bize çok yakışırdı diye düşündüm. Biz bu oyunları ilk oynamaya Damlataş bölgesinde bulunan itfaiye müdürünün odasında bir akordeon ve bir davulla başladık. Zeybek tarihi değeri olan ve kökenleri Orta Asya’ya kadar uzanan bir kültürdür. Düşmana görünmemek için göze toprak atmaya kadar değişik detaylarla dolu bir yaşam biçimi ve hayata karşı bir duruş şeklidir. Bizim açımızdan da önümüzdeki döneme taşımamız gereken bir kültürdür. Etrafımızda çok isteyen oldu ancak daha fazla kayıt alamadık. Zeybek kursumuz şimdi başladı ve ara tatile kadar devam edecek. Ondan sonra bahar döneminde ikinci bir kurs daha açılacak. Katılamayan arkadaşlar için böyle bir fırsat var. Sizler de burada oynadığınız oyunları düğünlerde lütfen oynayın. Bu kültür bu şekilde yayılır ve yaygınlaşır” ifadelerini kullandı.



İlk ders gerçekleştirildi


Konuşmaların ardından Alanya Zeybek Ekibi kursiyerlere, Başkan Yardımcısı Murat Levent Koçak’ın katılımıyla bir zeybek gösterisi gerçekleştirdi. Ardından Eğitmen Ali Rıza Yıldız eşliğinde ilk ders yapıldı. Oldukça eğlenceli ve heyecanlı geçen derste Harmandalı Zeybeği’nin ilk kısmı kursiyerlere öğretildi. Kurslar haftada iki gün şeklinde 100. Yıl Recep Hacıfazlıoğlu Spor Salonu’nda devam edecek.



Alanya Belediyesi Zeybek Kursları başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya 370 evin 1 günlük elektriğini depoluyor CW Enerji, elektrik depolama alanında büyük bir deneyime hazırlanıyor. Firmanın ürettiği 3,7 MW gücündeki lityum bataryalı konteynerler görücüye çıkıyor. Söz konusu konteynerlerin 4 kişilik 370 haneye 1 gün yetecek enerjiye sahip olduğu belirtiliyor. Antalya Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan CW Enerji fabrikası, enerji piyasasına büyük bir harekete/kampanyaya daha giriyor. Firma, 2024 yılından bu yana ürettiği 3,7 megawatt gücünde enerjiyi depolayacak lityum bataryalı konteynerlerini görücüye çıkardı. Söz konusu konteynerlerin 4 kişilik 370 haneye 1 gün yetecek enerjiye sahip olduğu belirtiliyor. Konuya ilişkin açıklama yapan CW Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Sarvan, güneşten elde edilen enerji kadar, bu enerjinin depolanmasının da önemli olduğuna dikkat çekerek, “Gündüz güneş, akşamda bataryalardan depolama sistemi ve gelecekte tabii peşinden de hidrojen olduğunu düşünüyoruz. Ama bugün konuşmamız gereken Lityum Bataryalarımız. Burada görmüş olduğunuz sistem şu anda lityum bataryalarımıza sıvı soğutma sistemi ile bu kurulumu yapıyoruz. Bu konteynerlerde yaklaşık 3.7 MW gibi bir görüntümüz var. 20 ayak konteynere 5,2 MW gibi bir batarya gücü koyabiliyoruz. Batarya enerji yönetme sistemimiz var. Skoda gibi tüm enerjiyi oradan yönettiğimizi düşünebilirsiniz. Ortada bataryamız var. Yanında da tabii sistemin kendi trafosu, güç tüketim noktası ve üretim ve bunları saydığımız trafo noktası var” dedi. “Hazırlıklarımızı yaparak pazara çıkmak istiyoruz” Mikro gridler ile alakalı yeni bir yönetmelik geldiğini aktaran Sarvan, “Yaklaşık rüzgar ve güneşte 34 MW’a kadar bir kapasite açıldı. Lityum bataryayı da burada üretiyoruz. Yani yapmış olduğumuz iş çok değerli. İçinin bölümlerini üretip konteynerleri takıp hazırlıklarımızı/ araştırmalarımızı yaparak pazara çıkmak istiyoruz. Bu ürünlerimizde aslında hem bu büyüklükte ‘off grid’ hem ‘on grid’ olaraktan ilerlemeyi düşünüyoruz. Enerjinin kesildiği noktada sisteme basmadan sadece ilgili alana enerji verecek, tüketim noktasına enerji verecek şekilde çalışabilen sistemlerimiz var. Şebekeden enerjimizi alıp satabiliyoruz. Mesela güneş yok, akşam üzere çok uygun elektrik alabiliyoruz, tekrardan satabiliyoruz. Yeni yönetmelikte de bunlara aslında izin veriliyor. Yardımcı tesisler yönetmeliğine baktığımızda, burada da yardımcı tesislerde bu depolama sistemleri aslında çok ön sıraya çıkıyor. Önümüzdeki yıllarda ülkemizde sık sık olacağını öngörüyoruz. Bu şu anda tam yönetmeliğe uygun. Yani yardımcı testler yönetmeninde 34 GW verilen depolama sistemlerinde tam da bu konuyu tarif ediyor. Tam da bu ürünü yapıyoruz. Buradaki yapmış olduğumuz üründe 5.2 MW’a kadar tek noktada çıkabileceğiz. 4 MW PCS verebileceğiz, tabii ki yanında yine enerji yönetim sistemini vereceğiz. Skala mantığıyla komple enerjiyi sahada yönetebileceğimiz ürünü vereceğiz” şeklinde konuştu.
Batman Batman’da kuraklık alarmı Batman Ziraat Odası Genel Sekreteri Ebubekir Doğan, Türkiye genelinde yaşanan kuraklığın kentte de etkili olduğunu belirterek, tarımsal üretimin ciddi şekilde etkilendiğini söyledi. Kasım ayının sonlarına gelinmesine rağmen yağışların yetersiz olduğunu vurgulayan Doğan, Batman’da özellikle kuru tarım yapılan alanlarda büyük bir sıkıntı yaşandığını ifade etti. Doğan, bu yılki kuraklık oranının önceki yıllara göre yüzde 47 seviyelerine ulaştığını, geçen yıla kıyasla yüzde 27 daha kurak bir sezon geçirdiklerini belirtti. Batman’da kuru tarım yapılan toplam alanın 750-800 bin dönüm olduğunu söyleyen Doğan, bunun 500-600 bin dönümünde buğday, 150 bin dönümünde kırmızı mercimek ve yaklaşık 100 bin dönümünde arpa ekildiğini söyledi. Çiftçilerin kuraklık tehlikesi karşısında ekim yapamadığını belirten Doğan, "Bu araziler tamamen yağışlara bağlı üretim yapıyor. Ancak bu yıl, Kasım ayının sonuna gelmemize rağmen çiftçilerimizin yüzde 80’i hala ekim yapamadı. Bu, hasat döneminde yüzde 20-25 oranında bir verim kaybına yol açabilir” dedi. Doğan, kuraklık tehdidine karşı çiftçilere ve yetkililere çağrıda bulunarak, tarımsal sigortaların önemine dikkat çekerek, "Çiftçilerimiz, TARSİM üzerinden kuraklığa karşı sigorta yaptırmalı. Yetkililer ise hasat dönemine kadar hazırlıklarını yapmalı. Önümüzde yaklaşık 5-6 ay daha var. İnşallah yağışlar istediğimiz şekilde olur ve çiftçilerimiz mağdur olmaz. Ancak doğal şartlara bağlı bir durumla karşı karşıyayız" şeklinde konuştu.
Sivas Dev lahanalara nazar değil, büyümeyen lahanalar tarlada kaldı Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, lahana üreticisini olumsuz etkiledi. Önceki yıl devasa boyutlara ulaşan Sivas lahanaları bu yıl olgunlaşmayarak tarlada kaldı. Sivas’ta ata tohumundan üretilen ve irilikleriyle dikkat çeken lahanalar, bu yıl beklenen olgunluğa ulaşmadı. Soğuk havalarda yeterli olgunluk ve büyüklüğe erişen lahanalar, havaların sıcak seyretmesi nedeniyle büyümedi. Sivas’ta ev hanımlarının turşu ve sarma yapmak için kullandığı lahanalar, aynı zamanda yağmur yağmaması nedeniyle tarlada kaldı. Her yıl Mayıs ayında ata tohumu lahanaları toprakla buluşturan Ferhat Çobanoğlu, “Lahanalardan bu yıl istediğimiz verimi alamadık. Hayallerimiz seneye kaldı” dedi. Sivas’ta lahana yetiştiricilerinin tamamının mağdur olduğunu ifade eden Ferhat Çobanoğlu, “Lahana sezonumuz iyi geçmedi. Havaların sıcak gitmesiyle, lahananın bitlenmesiyle birlikte her ne kadar önlem alsak da lahanayı ot sardı. Tohumlar gitti, fideler güzelleşirken dolu yağdı. Daha sonrasında da hava kurak gitti. Yağmur yağmayınca lahanalar sarmadı. Yağmur güzel olacak ki lahana sarsın. Irmakta ve kuyuda su var ama yağmurun verdiği tadı vermiyor. Yağmur yağmayınca olmadı, yapacak bir şey yok. Hayallerimiz seneye kaldı inşallah. Geçen sene lahanalarımız devasa boyuttaydı. Bu sene artık naza mı değdiyse olmadı. Seneye umutlarımızı yenileyeceğiz. Lahanalar tarlada kaldı, onları traktör ile süreceğiz. Seneye yeni bir umutla başlayacağız” ifadelerine yer verdi.
İzmir Gelinlikte ödüller İzmir Ekonomi’ye Avrupa’nın en büyük moda fuarlarından IF Wedding Fashion İzmir kapsamında bu yıl 15’incisi düzenlenen Gelinlik Tasarım Yarışması’nda, ödüller yine İzmir Ekonomi Üniversitesi’ne (İEÜ) geldi. İEÜ Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü mezunu ve Tasarım Çalışmaları yüksek lisans öğrencisi Habibe Çakır, ‘Oya’ adlı tasarımıyla yarışmanın ikincisi olurken, yine Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü’nde eğitimini sürdüren Eren Timoçin ise, ‘Dokunuş Mesajlar’ adlı gelinliğiyle üçüncülük elde etti. İEÜ öğrencileri, son 3 yılda olduğu gibi bu sene de yarışmada ödüle layık görülerek ulaşılması zor bir seri yakaladı. ‘Köklere Dönüş’ temasıyla İZFAŞ tarafından gerçekleştirilen Gelinlik Tasarım Yarışması, büyük heyecana sahne oldu. Türkiye genelinden yoğun katılımın olduğu yarışmanın finalinde, birbirinden iddialı tasarımlar arasından ödül almaya hak kazananlar belirlendi. İğne ve tığ oyaları Yarışmada ikinciliğe ulaşan Habibe Çakır, Ege Bölgesi’nin kültürel değerlerinden ilham alıp iğne ve tığ oylarını kullanarak özel bir tasarıma imza attı. ‘Oya’ adını verdiği gelinliğini yaklaşık 1 aylık çalışma sonucunda hazırladığını söyleyen Çakır, “Ege Bölgesi’ne ait geleneksel motiflerden esinlenerek doğal kumaşlarla gelinliğimi hazırladım. İğne ve tığ oyaları, Ege’de sıklıkla kullanılıyor. Uzun yıllardır da bu gelenek sürüyor. Ben de gelinliğimde bu oyaları işlemek istedim. Bu oyaları da İzmirli kadınlarımız işledi. Çok emek verdik, titizlikle çalıştık. Tüm bunların sonunda da ortaya güzel bir tasarım çıktı. Finale kaldıktan sonra ödül alacağıma inanıyordum, bu hedefime ulaştığım için mutluyum” dedi. Memleketinden esinlendi Yarışmanın üçüncüsü Eren Timoçin ise, ‘Dokunuş Mesajlar’ adını verdiği gelinliğinde, memleketi Diyarbakır’ın motiflerinden ilham aldı. Nazar boncuğu, buğday ve arpa motiflerini işleyen Timoçin, artık kumaşları kullandığı gelinliğinde aplike ve taş işlemelere de yer verdi. Timoçin, “Ödül aldığım için çok mutluyum. Henüz ikinci sınıfta okuyorum ve kendimi gün geçtikçe geliştiriyorum. Ödül almak, bundan sonra yapacağım çalışmalar için bana güç katacak. Tasarımıma güveniyordum, farklı olduğunu biliyordum. Diyarbakır’da, özellikle 1900’lü yılların başından beri gelinliklerde şalvar modeli işlenir. Örneğin; ben bunu biraz değiştirerek şalvar genişliğini, gelinliğin kollarına uyguladım. Ayrıca, artık ve doğal kumaşları kullanarak sürdürülebilirlik noktasında da önemli bir mesaj verdiğimi düşünüyorum” diye konuştu.