AK Parti İnegöl İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen Siyaset Akademisi dersleri devam ediyor.
Siyaset Akademisi adı altındaki eğitimlerin üçüncü haftasında, ’Kentleşme ve Kent Sosyolojisi’ konulu eğitim verildi. Sani Konukoğlu konferans salonunda, Siyaset Akademisi Genel Koordinatörü Hamdi Turşucu’nun konuşmacı olduğu ’Kentleşme ve Kent Sosyolojisi’ konulu programa, Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İlçe Başkanı Bülent Temelli’nin yanı sıra çok sayıda partili katıldı.
Hamdi Turşucu, "İnegöl’de şimdiye kadar Siyaset Akademisi neden başlamadı diye hayıflanıyorum. Ama başlayınca da pir başladı. Akademiye 250 civarında katılımcı var. Siyaset Akademisi bir sonuç ve zirve değildir. Siyaset Akademisi bir başlangıçtır. İnsanoğlunun en önemli özelliği zekâsından ziyade, öğrenen bir varlık olmasıdır. Kent için yoğun bir nüfusa ihtiyaç var. Kırsal kesimde daha seyrek ve az bir nüfus vardır. Şehirde yaşayan insanlar ekonomik faaliyetlerini daha çok tarım dışı sektörlerden karşılarlar. Tarım dışı sektörler olmasının sebebi, tarım yapılacak alanların yetersiz olmasıdır. Kentleşme konusunda hızla büyüyen Tarsus ve İskenderun’un ardından İnegöl Türkiye’nin üçüncü müstakil ilçesidir. İnegöl, bu hızla giderse İskenderun’u geçer. Eğer ekonomik bir etkinlik varsa, yani insanlar karınlarını doyurabiliyorsa, nüfus giderek artıyor. Bu bakımdan İnegöl çekici bir yerleşim merkezi. Oysa, günümüzde çoğu yerler iticidir" dedi.
Kentleşme ile alakalı da bilgiler veren Turşucu, 500-600 yıl önce şehirde yaşayan insanların oranının yüzde 2 olduğunu, bugün ise bu oranın yüzde 77’ye ulaştığını kaydederek, kırsal kesimden kentlere akın akın göç olduğunun altını çizdi.
Turşucu, konuşmasına şöyle devam etti; "16 büyük şehrin mücavir alanları içerisinde yaşayan nüfusun toplam oranı bile şu anda yüzde 49’dur. Batıda kırsal kesimden kentlere göçler başladı. Bir yalnızlık, bir yabancılaşma hissi, bir patlama öncesi belirtiler ortaya çıktı. Bu belirtiler 1800’lü yıllardaydı. Bu düşünceler sırasında iki konu akla gelir; ’Ben kimim ve ben nerden geldim, nereye gidiyorum?’ İnsanlar farklılıkları ile bir toplum halinde yaşarken, çatışmalar ihtimali var mı? Siyaset, çıkan çatışmalara veya çıkması muhtemel çatışmalara çözüm aramak sürecidir. İradelerimiz aracılığıyla yeni bir denge oluşturmaya çalışıyoruz. Orta çağda, bolluğun olduğu yerde bir çatışma olur mu? Mülkiyet kavramı olmayınca, bir otoriteye ihtiyaç yok. Orta çağdan sonra sanayi toplumuna geçiliyor. Yani 1800’lü yılların ortasından bahsediyoruz. Siz şu anda sanayi toplumundasınız. Sanayi toplumunun belirgin özelliklerinden bir tanesi de mülkiyet kavramıdır. Örneğin İnegöl’de 200 bin kişi yaşıyor. Bunun yüzde 99’unun mülkiyeti olabilir. 1800’lü yılların ortasına dönecek olursak, sanayileşme ile beraber öyle bir rekabet ortaya çıkıyor ki, herkes malını mülkünü satıyor. Ya işçi olacak yada işsiz. Böyle olunca 200 bin kişiden malı mülkü olan 2 bin kişi kalacak derler. Siz bu aşamadasınız. Bu aşamanın sonunda öyle bir sıkışma yaşanacak ki, işçiler olarak büyük bir devrim yapacaksınız. Sosyalist bir devrim yapacaksınız. Sosyalizm aşamasına geçilecek. Merkezi bir otorite oluşur. Mülkiyeti olan kişilerde geleceğe dönük olarak bir güven oluşur".