KÜLTÜR SANAT - 30 Eylül 2021 Perşembe 18:18

10 farklı bando takımından oluşan 324 bandocu İstiklal Marşı’nı çaldı

A
A
A
10 farklı bando takımından oluşan 324 bandocu İstiklal Marşı’nı çaldı

Bursa’da ilk kez düzenlenen ’Çok Milletli ve Çok Sesli Bursa Uluslararası Bando Festivali’ne 10 bando ekibinden 324 bandocu katıldı.

Bursa’da ilk kez düzenlenen ’Çok Milletli ve Çok Sesli Bursa Uluslararası Bando Festivali’ne 10 bando ekibinden 324 bandocu katıldı. Festivalin açılışı 324 bandocunun İstiklal Marşı’nı çalması ile başladı.


Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından ilk defa organize edilen Uluslararası Bando Festivali, Atatürk Anıtı’nda 9 bando takımının çaldığı İstiklal Marşı ile başladı. Bandocular, Ünlü Caddesi’nden, Cumhuriyet Caddesi ile kortej devam etti. Festivalin açılış konuşmaları 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda kurulan platformda yapıldı. Azerbaycan Ordusu Bandosu ve Moldova Milli bandolarının yanı sıra İstanbul, Edirne, Gaziantep, Bolu, Gemlik ve Mudanya, Mustafakemalpaşa ve Bursa Büyükşehir belediyelerinin bandoları festivalde yer aldı. 3 Ekime kadar sürecek olan Bando Festivali’nde, ekipler, Bursa’nın çeşitli noktalarında ve ilçelerinde konserler düzenleyecek.


Festivalin açılışında konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa Büyükşehir Belediyesi, uluslararası çaptaki festivallerine bugün bir yenisini daha eklemiş olmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyor. Gayretimiz, Bursa’nın kültür-sanat alanında canlılığı ve devamlılığı yılın her vakti hissedilen ve yaşanan bir şehir olması içindir. Çünkü Bursa, köklü ve kadim kültür temelleri ile bunu fazlasıyla hak ediyor. Hem müzikal, hem de görsel anlamda bir şölen havası oluşturacak Bursa Uluslararası Bandolar Festivali, 3 Ekim tarihine kadar siz değerli Bursalıları bekliyor” dedi.


“Tam 85 yıl önce kurulan Bursa Bandosunun kuruluş yıl dönümü olan 2 Ekimi de kapsayacak şekilde düzenlendiğimiz festivalde, halkımızı bando takımları ve müzikleriyle buluşturmayı arzu ediyoruz” diyerek konuşmasını sürdüren Aktaş, “Azerbaycan ve Moldova Millî Bandoları ile İstanbul, Edirne, Gaziantep ve Bolu belediye bandoları sayesinde çok sesli konserlere de şahit olacaksınız. Bursa’nın yerel bandoları olan Bursa Büyükşehir Belediye bandosu, Mustafakemalpaşa Belediye bandosu, Mudanya Belediye bandosu ve Gemlik Belediye bandosu takımlarımız da yoğun çalışmalar sonucu hazırladığı performanslarını sergileyecekler. Bursa’nın her yerine yayılacak festivale Bursalılar rahatça katılabilirler” diye konuştu.


İlçelerde de sahne alacak


Festivalin dört günlük müziğin ve eğlencenin habercisi olacağını dile getiren Başkan Alinur Aktaş, “9 bando ve 324 bandocunun yer aldığı Bursa Uluslararası Bandolar Festivali’ni az önce görkemli bir kortejle başlattık. Hemen ardımızdan ulusal ve uluslararası bando takımlarının coşkularıyla konserler başlayacak. Şehir merkezinde gerçekleşecek olan açılış konserlerinin sonrasında, festivalin ikinci günü bando takımları Bursa’nın ilçelerinde halkla buluşacak. Gemlik, Mudanya, Osmangazi, İznik, Nilüfer, Kestel ve Yıldırım’da bandolar festivali için özel hazırlanan sahneler, birbirinden renkli konserlerle vatandaşlarımızı bekliyor olacak. Dünya çapında bando takımlarının performans sergileyeceği bu özel festivalin kapanışı da oldukça ses getirecekb Festival ruhuna yakışacak bir şekilde hazırladığımız 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’ndaki sahnede, bütün bando takımları performanslarını sergileyecek” ifadelerini kullandı.


Başkan Aktaş, bütün orkestranın başına geçerek festival kapsamındaki ilk konserin başlangıcını yaptı ve bando şeflerine plaket takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Erzurum - Artvin sınırında modern bir cazibe merkezi: Sonsuz havuz Erzurum-Artvin sınırında yer alan Aşpişen köyü, doğanın ve tarihin büyüleyici güzelliklerine bir yenisini ekledi. İş insanı ve mimar Aydın Çiçek, baraj nedeniyle Yusufeli ilçesinin ve köylerinin sular altında kalmasının ardından, bölgeye olan ilgiyi artırmak ve doğduğu yerlerden kopmamak amacıyla Aşpişen’de kendine modern bir yaşam alanı inşa etti. Bu yaşam alanının en dikkat çekici unsurlarından biri ise ’sonsuz havuz’ oldu. Yusufeli Barajı’nın yapım süreci boyunca birçok köy ve ilçe merkezi sular altında kaldı. Bölgede yaşayan birçok insan, ya başka şehirlere göç etmek zorunda kaldı ya da yeni yerleşim alanlarına taşındı. Ancak bazıları, doğdukları toprakları terk etmek yerine burada kalıp yeni yerleşim yerleri kurma yoluna gittiler. Bunlardan biri olan Aydın Çiçek, Aşpişen köyünde modern bir ev ve Avrupa standartlarında bir sonsuz havuz inşa etti. Bu proje, kısa sürede hem Erzurum hem de Artvin’de büyük ilgi gördü. Aydın Çiçek’in yaptığı bu sonsuz havuz, bölgeye gelen ziyaretçilerin hayranlıkla izlediği bir yapı haline geldi. Avrupa’nın çeşitli noktalarında görülen sonsuz havuzlar, şimdi Erzurum ve Artvin’in sınırında, doğanın kalbinde yer alıyor. Baraj gölü ile aynı renk tonlarına sahip olması için özel olarak üretilen fayanslar kullanılarak yapılan bu havuz, ışıklı ve ısıtmalı sistemi ile de dikkat çekiyor. Bu modern yapının yanı başında, Aşpişen Kalesi’nin tarihi dokusu ve uçsuz bucaksız kanyonlar, bölgeye gelenlere hem doğa hem de tarihle iç içe olma fırsatı sunuyor. Havuzun bulunduğu bölge, sadece modern bir yapıdan ibaret değil. Yalnızca 5 kilometre uzaklıkta Erzurum’un Uzundere ilçesinde yer alan Tortum Şelalesi, Öşkvank Kilisesi ve Yedigöller gibi doğal ve tarihi güzellikler, ziyaretçilerin ilgisini çeken diğer önemli noktalar arasında. Ayrıca, baraj gölü ile birlikte bölgenin maviliği ve muhteşem manzarası, doğaseverler ve tarih meraklıları için benzersiz bir deneyim sunuyor. Aydın Çiçek’in bu modern projesi, tarihin ve doğanın tam kalbinde yer alarak bölgenin cazibesini artırıyor. Erzurum ve Artvin sınırındaki bu modern yapı, geleneksel köy yaşamı ile modern mimarinin bir araya gelerek nasıl bir uyum içinde olabileceğinin en güzel örneklerinden biri olarak gösteriliyor.
Muğla Seydikemer’de üreticilere yeni destekleme modeli ve üretim planlaması anlatıldı Muğla Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, üreticiler ve çiftçilerle buluşmalarını sürdürerek yeni dönemde uygulanacak Üretim Planlaması ve Yeni Destekleme Modeli hakkında bilgilendirme toplantılarına devam ediyor. Son toplantı, Seydikemer İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ev sahipliğinde gerçekleşti. Toplantıya, İl Müdür Yardımcısı Erizan Yılmaz ve çeşitli şube müdürleri katılarak, Seydikemer’deki üreticilere yeni destekleme modeli ve üretim planlaması hakkında detaylı bilgi verdiler. Toplantı boyunca üreticilerden gelen sorular cevaplanırken, özellikle yeni dönemde hayata geçirilecek destekleme politikalarının üretime nasıl katkı sağlayacağı konusunda ayrıntılı açıklamalarda bulunuldu. Bilgilendirme toplantısına ayrıca, Tarsim Denizli Bölge Müdürü Oktay Çakıroğlu da katıldı. Çakıroğlu, tarım sigortalarının özellikle doğal afetler karşısında tarım faaliyetlerini güvence altına almadaki önemini vurguladı. Çiftçilere, tarım sigortaları ile ürünlerinin korunması konusunda atılacak adımlar hakkında bilgi verildi ve Tarsim’in sunduğu sigorta imkanları hakkında bilgilendirmeler yapıldı. Toplantı sırasında, üreticilere tarım sigortalarının sadece bir güvence değil, aynı zamanda üretimi sürdürme adına stratejik bir araç olduğu ifade edildi. Oktay Çakıroğlu, tarım sigortalarının üreticilerin karşılaştığı riskleri minimuma indirdiğini ve tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağladığını belirterek, çiftçilere tarım sigortalarına dair farkındalık kazandırdı. Seydikemer’deki çiftçilerin yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, yeni destekleme modeliyle üreticilerin daha planlı ve verimli bir üretim gerçekleştirebilecekleri ifade edildi. Ayrıca, mevcut destekleme politikalarının bölgedeki tarımsal faaliyetlere nasıl katkı sağlayacağı da anlatıldı. Sonuç olarak, bilgilendirme toplantısının amacı, Seydikemer’deki üreticilerin yeni döneme hazırlıklı olmasını sağlamak ve tarım sigortalarının sunduğu güvence ile daha güçlü bir üretim dönemi geçirmelerine yardımcı olmaktı. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, bu tür bilgilendirme toplantılarının Muğla’nın farklı ilçelerinde de devam edeceğini belirtti.
Gümüşhane Bilek güreşinde tarih yazdı, madalyasını babaannesine hediye etti Moldova’da düzenlenen Dünya Bilek Güreşi Şampiyonası’nda 8. kez dünya şampiyonu olan milli bilek güreşçisi Şükriye Yılmaz, madalyalarını Nene Hatun’a benzettiği ve Senem Hatun olarak tanınan 84 yaşındaki babaannesine armağan etti. 16-24 Ağustos 2024 tarihleri arasında 60 ülkeden bin 500 sporcunun katılımıyla Moldova’da gerçekleştirilen Dünya Bilek Güreşi Şampiyonası’nda genç kadınlar 55 kilogram kategorisinde sağ ve sol kolda dünya şampiyonu olan Şükriye Yılmaz, bu başarısıyla 9 yıllık bilek güreşi kariyerindeki 8. dünya şampiyonluğunu elde etti. Spora ilk başladığı yıllarda “Erkek sporu yapamazsın” diyenlere aldırış etmeden başarı merdivenlerini tek tek çıkan milli sporcu kendini kanıtlayarak kadın sporculara da örnek oldu. Bilek güreşi sporuna başladığı ilk yıllardan bu yana Gümüşhane’nin Hasköy köyünde yaşayan babaannesinin kendisine destek olduğunu ifade eden Şükriye Yılmaz, son şampiyonluğunu ise kendisinin ve karakterinin gelişiminde büyük payı olduğunu ifade ettiği babaannesi Senem Yılmaz’a hediye etti. Karakterinin Nene Hatun’a benzediğini ifade ettiği ve köyde Senem Hatun olarak tanınan babaannesinin yaşadığı Hasköy köy evine giden milli sporcu, babaannesinin elini öperek madalyasını hediye etti. “Spor hayatımda babaannemin karakterini örnek aldım” Bilek güreşi sporunda elde ettiği 8. dünya şampiyonluğunu karakterini örnek aldığı babaannesine hediye etmenin gururunu yaşadığını aktaran milli sporcu Şükriye Yılmaz (23), “Bilek güreşi sporuna başlamam çok ilginç oldu çünkü benim branşım hentboldu. Daha sonra hocalarım ve çevremin beni yetenekli görmesi nedeniyle bilek güreşi sporuna yöneldim. Ailem ilk zamanlarda erkek sporu diyerek pek destek çıkmıyordu, bu konuda biraz canım yandı ama şu an o dikenli yolları geçmiş bulunuyorum. Kız çocuğu ve kapalı olduğum için yapamayacağımı düşünenler oldu ama ben bu engelleri aştığımı düşünüyorum. Ben bu engelleri aşınca ailem de benimle beraber yıktı ve artık dereceler gelmeye başladı. Onlar da destek olmaya devam ediyorlar. Babaannem benim küçüklüğümden beri karakterimde çok izi olan birisi. Köyümüzde çok hükümet kadın olarak bahsedilir. Spor hayatımda da onun karakterini örnek aldım. Annem ve babaannemden güç aldım. Erkek sporu ama sen yapabilirsin diyerek beni daha çok desteklediler. Bu zamana kadar Nene Hatun’un torunlarıyla geldik, onlarla büyüdük. Artık Senem Hatun’un da torunları var burada. İnşallah böyle gidecek ve daha nice dünya şampiyonluklarımız olacak. Bu karakterimin oturmasında çok emeği olan kişiliğinden çok örnek aldığım için dünya şampiyonluğumu babaanneme hediye etmek istiyorum. Bu nedenle yetiştiğim köy evindeyim” dedi. "Torunumla gurur duyuyorum" Şükriye’nin küçük yaşlardan beri çok kuvvetli olduğunu belirten Senem Yılmaz (84), “Benim kızım küçüklükten beri çok karakterliydi, çok güçlüydü. Spora başladı, biz de ona destek olduk. O da şampiyon oldu. Ben onun babaannesiyim, onunla gurur duyuyorum” diye konuştu. “Kızımı paşa paşa gönderiyorum, gururla karşılıyorum” Kızını bilek güreşine başladığı ilk yıllarda bu sporu yapmasını istemediğini ama kızının azmini görünce onun en büyük destekçilerinden biri olduğunu aktaran anne Gülseren Yılmaz ise, “Şükriye çok zeki bir kızdı, tuttuğunu koparırdı. Başta ben bilek güreşi yapmasını istemedim. Daha sonra baktım çok başarılı ve destek oldum. Son olarak yine dünya şampiyonu oldu gurur duyuyorum onunla. Artık kızımı paşa paşa gönderiyorum, gururla karşılıyorum” ifadelerini kullandı.
Erzurum Rektör Hacımüftüoğlu, YÖK’ün 2030 vizyonun konuşulduğu toplantıya katıldı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonuna Dair Üniversiteler ile Bölgesel Toplantılar”ın ilki, Gazi Üniversitesinde gerçekleştirildi. Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun da katıldığı toplantıya, YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın yanı sıra birçok üniversite rektörü ve temsilcileri katıldı. Bu toplantıların, Yükseköğretim Kurulunun stratejik hedef ve önceliklerini üniversitelerle paylaşmak ve üniversitelerin görüşlerini almak amacıyla düzenlendiği belirtildi. YÖK Başkanı Özvar, konuşmasında yükseköğretimin geleceğine yönelik stratejik başlıkları ele alarak, Türk yükseköğretim sisteminin uluslararası arenada rekabet gücünü artırmak için erişilebilirlik, kalite, üretkenlik, araştırma ve yenilikçilik, uluslararasılaşma ve istihdama duyarlılık gibi konulara dikkat çekti. Özvar, bu başlıkların dengeli bir şekilde ele alınmasının gerektiğini vurguladı. Özvar, vakıf üniversitelerinin, ekonomik zorlukların yaşandığı bu dönemde öğrencilerin üniversite eğitimine erişimini kolaylaştıracak ücret politikaları belirlemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, dijitalleşme, kalite güvencesi, küresel rekabet ve akademik üretkenlik gibi konuların önümüzdeki yıllarda Türk yükseköğretim sistemini şekillendireceğini ifade etti. Rektör Hacımüftüoğlu: “YÖK’ün 2030 Vizyonu, Bizler İçin Yol Gösterici Olacak” Toplantıda değerlendirmelerde bulunan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Yükseköğretim Kurulunun 2030 vizyonunun, üniversiteler için yol gösterici nitelikte olduğunu belirterek: “Yükseköğretimdeki bu dönüşüm sürecinde üniversitelerimizin ulusal ve uluslararası rekabet gücünü artırmaya yönelik adımlar atması, ülkemizin bilimsel ve akademik birikimine önemli katkılar sağlayacaktır. Atatürk Üniversitesi olarak biz de bu vizyon doğrultusunda eğitimde kaliteyi, dijitalleşmeyi ve bilimsel araştırmaları ön planda tutarak önemli çalışmalara imza atmayı hedefliyoruz” dedi. Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, üniversiteler arası iş birliği ve ortak projelerin önemine de değinerek, YÖK tarafından düzenlenen bu tür toplantıların, Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin geleceğini şekillendirmek adına önemli bir platform sunduğunu sözlerine ekledi. 2030 Yükseköğretim Vizyonu toplantıları, üniversitelerin stratejik planlamalarında rehber niteliği taşırken, yeni eğitim teknolojilerinin entegrasyonu, sürdürülebilirlik ve istihdam odaklı programların geliştirilmesi gibi birçok konuda yol gösterici olmaya devam edecek.