ÇEVRE - 14 Kasım 2024 Perşembe 14:24

Ölüm akan derede kirlilik sürüyor: “İmdat zehirleniyoruz”

A
A
A
Ölüm akan derede kirlilik sürüyor: “İmdat zehirleniyoruz”

Gerede Çayı’ndaki kirliliğe tepki gösteren bir vatandaş kirli akan dere kenarındaki tarlasına traktörüyle “İmdat zehirleniyoruz” yazdı.


Bolu’nun Gerede ilçesinden Karabük’ün Eskipazar ilçesine kadar 288 kilometre boyunca 100’ü aşkın köyde kirlilik ve kokuya sebep olan Gerede Çayı, Deri ve Karma Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların boşalttığı zehirli atıklar yüzünden yıllardır can çekişiyor. Deri ve Karma Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların evsel, sanayi ve kimyasal atıklarını arıtmadan Gerede Çayı’na deşarj etmesi sebebiyle yaklaşık 10 yıldır kirlilik ve kötü koku devam ediyordu. Kimyasal atıklarını çaya boşaltan fabrikalara birçok kez ceza kesilmesine rağmen Bolu Çayı ile birleşerek Yenice Irmağı adıyla Zonguldak Filyos’tan Karadeniz’e boşalan Gerede Çayı’ndaki kirliliğin önüne geçilemedi. Akçaşehir Köyü mevkiinde, Gerede Çayı kenarında tarlası bulunan Mustafa Halıcı da bu duruma tepki göstermek için tarlasına, traktörle “İmdat zehirleniyoruz” diye yazı yazdı.



“Artık tarlalara yazmaya başladık”


Yetkililere çağrıda bulunan Mustafa Halıcı, “Zehirleniyoruz. Artık tarlalara yazmaya başladık. Sesimizi ne zaman duyup, ne şu rezilliğe çare bulursunuz bilmiyorum ama süre uzatarak, sürekli onlara süre vererek bu rezillik bitmez. Memleket kanalizasyona döndü. Yazıklar halen süre veren, halen onlara süre uzatması verenlere yazıklar olsun” diye konuştu.



“Bu zulmü hiçbir şekilde durduramıyoruz”


Bölgedeki OSB’nin dereye akıttığı zehirli atıklara tepki gösteren Halıcı, “Gerede merkezde bulunan, OSB’lerin atıklarını dereye, Ulusu Deremize arıtmasız salması sonucu, artık tarlalara yazıyoruz ki, ‘İmdat zehirleniyoruz’ diye belki uydudan görüp insafa gelirsiniz. Çığlığımızı bazı devlet yetkileri duysa da bir şey yapamıyor. Herhangi bir önlem alınamıyor. Kanunlar işletilemiyor. Maalesef al bayrağın gölgesinde, kendi yurdumda, kendi vatanımda zulme uğruyorum ve bu zulmü hiçbir şekilde durduramıyoruz” dedi.



Ölüm akan derede kirlilik sürüyor: “İmdat zehirleniyoruz”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçenekten başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır” TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Bu kadar yıllık tecrübeden ve gelişmeden sonra Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçenekten başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır" dedi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 41’inci yıl dönümü dolayısıyla Ankara Büyükelçiliği tarafından resepsiyon düzenledi. Resepsiyona TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Kara Kuvvetler Komutanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, yabancı misyon şefleri ve çok sayıda davetli katıldı. Burada konuşan Kurtulmuş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının üzerinden 41 sene geçtiğini hatırlatarak, "Artık Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yerleşmiş, kökleşmiş kendisini dünyaya ispat etmiş ve gerçekten önemli mesafeler katetmiş olan bir cumhuriyettir. Genç bir cumhuriyet. Bu 41 yıllık süre içerisinde çok önemli badireler atlatıldı. Çok büyük zorluklardan geçildi. Bu süre içerisinde adada barış içinde yaşama niyetini ortaya koyan bu adımların atılması için her türlü fedakarlığı yapan Kıbrıs Türkleri olmuştur. Ama ona mukabil maalesef başta Avrupa ülkeleri olmak üzere bazı çevreler Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sürekli cezalandırmak, Kıbrıs Türklerini de bu olumlu tavırlarına rağmen uluslararası alanda ötekileştirme yolunu tercih etmişlerdir. Şunu açıkça ifade etmek isterim ki artık bu kadar yıllık tecrübeden ve gelişmeden sonra Kıbrıs Adası’nda iki toplumlu bir seçimden başka seçenek, başka hiçbir seçim yolu kalmamıştır. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, vardır ve kıyamete kadar var olmaya devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak da elimizdeki bütün imkanlarla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanında savunulması, Kıbrıslı soydaşlarımızın her türlü hak ve hukukunun teminat altına alınması için dün olduğu gibi bugün de mücadelemizi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, Gazze’de yaşananları gördükten sonra Türkiye’nin garantörlüğünün ne kadar önemli bir adım olduğunun çok daha iyi anlaşıldığını belirterek, "Türkiye bu anlamda Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerimizin hak ve hukukunu korumaya devam edecektir. Barış içerisinde, fiili olarak adada iki devlet var. Devletlerin birisini, yani güneydeki bir şekilde Kıbrıs’ın tamamının temsilcisi olarak saymak hakka da, hukuka da aykırıdır. Dolayısıyla bu iki devletin varlığını kabul etmek ve barış içerisinde bir arada yaşayabileceğini göstermek Kıbrıs Türk Devleti’nin en önemli sorumluluklarından birisidir. Biz de Türkiye olarak iki devletli bu çözümden başka bir yol olmadığını ve Kıbrıs Türk Devleti’nin giderek güçlenmesi, uluslararası alanda tanınırlığının arttırılması için gayretle mücadelemize devam edeceğiz. Yaşasın Kuzey Kıbrıs’ta Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kıyamete kadar olacak birlikteliği, kardeşliği, dostluğu. İnşallah önümüzdeki günlerde Kıbrıs Türk Devleti’nin her alanda çok daha fazla tanınır hale geldiğini göreceğiz. Bunun sonuçlarının da ne anlama geldiğini hep beraber göreceğiz. Bu uğurda mücadeleye devam edeceğiz" dedi. KKTC Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu Türksoy da, "Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi liderimiz Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ın bizlere miras bıraktığı bu cumhuriyet, halkına güven, milli davaya hayatlarını karşılıksız adayan bir neslin bugünkü ve gelecekteki nesillere armağanıdır. Cumhuriyetimizin temellerinde Kıbrıs Türk halkının onurlu mücadelesi, vatan sevgisi egemenlik ve bağımsızlık iradesi yatmaktadır. Bu vesileyle Dr. Fazıl Küçük, Rauf Raif Denktaş ve vatan uğrunda canlarını feda eden tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anar, gazilerimiz, mücahitlerimiz ve kahraman halkımıza şükranlarımızı sunarım. Genç, çağdaş ve demokratik bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, 41 yıllık kısa süre içerisinde sağlam kökler kurmuştur. Bu bir iftihar vesilesidir. Bu başarı ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş ve demokratik ilkeler üzerine kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılmaz desteğiyle mümkün olmuştur" dedi.