POLİTİKA - 31 Ağustos 2024 Cumartesi 18:06

Bakan Uraloğlu 19 Eylül’ü işaret etti: "Tünelin 67 metrelik çelik yapı imalatında 27 metre ilerleme sağladık"

A
A
A
Bakan Uraloğlu 19 Eylül’ü işaret etti: "Tünelin 67 metrelik çelik yapı imalatında 27 metre ilerleme sağladık"

Bolu Dağı Tüneli’nde yapılan çalışmaları yerinde inceleyen ve 19 Eylül’de çalışmaların tamamlanmasını hedeflediklerini söyleyen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "Tünelin 67 metrelik çelik yapı imalatında 27 metre ilerleme sağladık. Toplam 256 metre uzunluğundaki fore kazık imalatlarını bitirdik" dedi.


Heyelan riski sebebiyle Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli geçişinde tünel tüpünün 67 metre uzatılması çalışmaları devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, tünelde devam eden çalışmaları yerinde inceledi. Yetkililerden bilgi alan Bakan Uraloğlu, tünel tüpünün uzatılması için kullanılan çelik panelleri birbirlerine monte etti. Bakan Uraloğlu’na Bolu Valisi Erkan Kılıç, Milletvekili Yüksel Coşkunyürek, AK Parti İl Başkanı Suat Güner, İl Genel Meclisi Başkanı Ekrem Çetinkaya eşlik etti. Yapılan çalışmaların 19 Eylül’de tamamlamayı hedeflediklerini söyleyen Uraloğlu, 67 metrelik çelik yapı imalatında 27 metre ilerleme sağladıklarını ifade etti.



“19 Eylül’de tamamlamayı hedefliyoruz”


19 Eylül’de çalışmaları bitirmeyi planladıklarını dile getiren Bakan Uraloğlu, "Ankara ile İstanbul’u birbirine bağlayan Anadolu Otoyolu’nun Bolu Dağı Tüneli mevkiinde 2022 yılında meydana gelen heyelanın ardından tünelin her iki tüpünün Kaynaşlı yönünde uzatılmasına karar vermiştik. Bu kapsamda yapılan çalışmaların ilk ayağı olarak İstanbul-Ankara yönündeki ulaşımı sağlayan tüpü 2023 yılı içerisinde 90 metre uzatarak hizmete açtık. Çalışmaların ikinci ayağı kapsamında Ankara-İstanbul yönünde hizmet veren tünel portalının uzatılması çalışmalarına da 31 Temmuz’da başladık. 50 gün sürmesini planladığımız çalışmalarımızı 19 Eylül’de tamamlamayı hedefliyoruz ve çalışmalarımızı planlarımıza uygun bir şekilde başarıyla sürdürüyoruz” diye konuştu.



“27 metre ilerleme sağladık”


Çalışmaların hangi aşamadığı olduğunu kaydeden Bakan Abdulkadir Uraloğlu, “Şu anda projemiz kapsamında, Tünel portalının betonarme temel imalatlarını tamamladık. Tünelin 67 metrelik çelik yapı imalatında 27 metre ilerleme sağladık. Toplam 256 metre uzunluğundaki fore kazık imalatlarını bitirdik. Yine değişimini planladığımız 4 viyadük genleşme derzinden 3’ünde kaynak işlerini de tamamladık ve betonlarını attık. 4. derzde kaynak çalışmalarına devam ediyoruz. Ayrıca orta refüjdeki 3 bin 500 metrelik beton oto korkulukların 2 bin 800 metresini ve toplam 19 bin 400 metrekare olan viyadükler arası koruma ağının da tamamını yeniledik. Bu çalışmalarımızla birlikte Bolu Tüneli’nin İstanbul yönünde hizmet veren tüpünün 67 metre uzamasını sağlayacağız. Böylece bölgede yaşanabilecek olası heyelanlara karşı ulaşım güvenliğini de maksimum düzeye çıkarmış olacağız” şeklinde konuştu.



“Bir heyelanın ulaşımı olumsuz etkilemesinin önüne geçiyoruz”


Heyelan riskinin ulaşımı olumsuz etkilemesinin önüne geçtiklerini ifade eden Bakan Uraloğlu, “Çalışmalarımız nedeniyle Anadolu Otoyolu’nun Abant ve Kaynaşlı Kavşağı arasındaki 23 kilometrelik kesiminde İstanbul yönündeki trafiği geçici olarak D-100 Devlet Yolu’na aktardık. Dolayısıyla D-100 Karayolu’nun Bolu Dağı kesiminde trafik yoğun seyrediyor. Abant Kavşağı, Elmalık, Bolu Dağı Polisevi, Bakacak, Karanlıkdere, Kaynaşlı kesimlerinde araç yoğunluğu oluşuyor. Ama bu göğüslemek zorunda olduğumuz kısa süreli bir sıkıntı. Bildiğiniz üzere maalesef son yıllarda iklim değişikliğine bağlı olarak mevsim normallerinin çok üstünde yağışlarla karşılaşıyor, sel ve toprak kayması gibi olumsuz etkilere maruz kalıyoruz. Artık, iklim değişikliği ve bunun yol açtığı sorunlar insanlığın ortak meselesi oldu. Hatırlarsanız geçen yıl temmuz ayı içinde yoğun yağışların olumsuz etkilerini Karadeniz Bölgesi’nin neredeyse tamamında yaşadık. O günlerde de dile getirdiğimiz üzere; daha radikal kararlar alarak yaşanabilecek olumsuzlukları en aza indirmek için önlemlerimizi arttıracağız demiştik. Bolu Dağı Tüneli’ndeki bu çalışmalarımızın ardından olası bir yoğun yağış döneminde bu kesimde daha önce yaşadığımız olumsuz durumların hiçbirini yaşamayacağız. Ankara yönünde ulaşım sağlayan tüpün tünel portalının 90 metre ve şu anda çalışmaları devam eden İstanbul yönündeki tünel portalının 67 metre uzatılmasıyla, meydana gelebilecek olası bir heyelanın ulaşımı olumsuz etkilemesinin önüne geçiyoruz” diye konuştu.



Ağır taşıtlara geçiş sınırlandırılacak


Pazar günleri ağır taşıtların geçişine izin verilmeyeceğini açıklayan Bakan Uraloğlu, "Şu anda D-100 yolunda yaşanan yoğunluk geçici. Çok kısa süre sonra eylül ayının 19’unda bitmesini planlıyoruz. İnşallah bundan sonra da Bolu Dağı Geçişi’nde bu tür nedenlerden dolayı trafik kesintisi görmeyeceğiz. Mevcut durumda, Bolu Dağı geçişinde özellikle pazar günleri meydana gelen yoğunluğun azaltılması amacıyla 18 ve 25 Ağustos Pazar günleri ağır taşıtların D-100 Devlet Yolu’nu ve Anadolu Otoyolu’nu kullanımlarını sınırlandırmıştık. Bu uygulamaya 1 Eylül 2024 Pazar günü yani yarın da devam edeceğiz. Saat 14.00-23.00 saatleri arasında yapacağımız denetimlerle ağır taşıt trafiğinin Ankara-İstanbul istikametindeki devlet yolunu ve otoyolu kullanmalarını sınırlandıracağız. Sınırlandırma işlemi Ankara tarafında şehrin çıkış noktalarından; Karadeniz tarafında ise Karabük Kavşağı’ndan itibaren yapılacak. Bu süreçte ağır taşıt trafiğini Ankara Beypazarı-Nallıhan-Mudurnu- Akyazı güzergahı üzerinden sağlayacağız. Tabi bu yolu ağır taşıtlar haricindeki tüm araç sürücüleri de alternatif bir güzergâh olarak kullanabilirler. Ankara-İstanbul yönünde Anadolu Otoyolu ve Ankara-Bolu Devlet Yolu’nu tercih eden ağır taşıtlar haricindeki araç sürücüleri ise Bolu Dağı geçişinde D-100 Devlet Yolu’na alternatif olarak; Bolu-Mudurnu-Akyazı aksını tercih edebilirler. Bu noktada sürücülerimizden çalışmalarımız tamamlanana kadar önümüzdeki 19 günlük süreçte seyahat planlarını yaparken bu hususları göz önünde bulundurmalarını istiyoruz. Alternatif güzergahları değerlendirsinler. Elbette can güvenlikleri için çalışma yapılan kesimlerdeki trafik işaret ve işaretçilerine de muhakkak uymalarını bekliyoruz. Bu düşüncelerle Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli’ndeki başarılı çalışmalarından dolayı tüm karayolu çalışma arkadaşlarıma, Bolu Valiliğimize ve emniyet teşkilatımıza teşekkür ediyorum. Çalışmalarımız boyunca bize gerekli hoş görü ve tahammülü gösteren sürücü ve yolcularımıza da özellikle teşekkür ediyorum” dedi.



Bakan Uraloğlu 19 Eylül’ü işaret etti: "Tünelin 67 metrelik çelik yapı imalatında 27 metre ilerleme sağladık"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Sanayi ve cam sanatı ASO’da buluştu Ankara Sanayi Odası’nda (ASO) cam ve cam ürünleri sanayi meslek komitesinin katkılarıyla açıldı. Cam Üfleme ve Cam Sanatı Sergisi’ne Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç ile üfleme cam sanatçısı Feridun Pekeş katıldı. Sergide Pekeş, camdan yaptığı eserleri sergileyip sergiye gelen misafirlere cam işlemesinin nasıl yapıldığını gösterdi. Sergideki misafirler cam sanatçısı Pekeş öncülüğünde cam işleme deneyimi yaşadı. Ayrıca bazı misafirler Pekeş’in eserlerini satın aldı. “Amacımız sanayi ve sanatın bir araya gelmesini sağlamak” Atık camları topluma kazandırdığını ve cam sanatının unutulmaya yüz tutmuş sanat dallarının arasında olduğunu söyleyen Pekeş, “Burada bulunma amacımız sanayi ve sanatın bir araya gelmesini sağlamak. Sanayi odasında cam sanatını uygulamalı olarak gösterip sergisini yapmış olduğumuz. Tabii bu konuda katkılarından dolayı sanayi odası başkanımıza can komitesi başkanlarımıza, üyelerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. Biz camı eriterek işliyoruz, cam sanatı unutulmaya yüz tutmuş sanat dalları arasındadır. Bu bakımdan da önemli çünkü bir sonraki yeni nesillere sizlere aktarmak adına sanatımızı ön planda her yerde sevgilerimizi tanıtımlarımızı yaptık. Cam sanatlarının derslerini vererek bir sonraki nesiller yine devamını sağlamak açısından dersler veriyoruz. Bu anlamda baktığımızda günümüzde unutulmayı yüz tutmuş sanatları aslında bir bakıma kurtardık sayılır. Çünkü yetiştirdiğimiz insanlar da bu işi yapmaya başladı ve verimli olarak onlarla eğitim veriyor. Sanayi anlamında da biz aslında atık camları bile topluma kazandırıyoruz. El yapımı olan işte önce kültürümüzü yansıtacak şekilde lale, nar bu tarz ürünlerle çalışıyoruz. Onun haricinde de figürler, takılar şu an sergide birçoğunu göreceksiniz. Elinden geldiğince renk kullanmaya çalıştım” diye konuştu. “Her zaman sanatı ve sanatçıları desteklemeyi önemsiyoruz” Sanayinin ve sanatın birbiriyle bağının olduğunu dile getiren Ardıç, sanat estetiğinin sanayicilere yeni bakış açısı kazandırdığını dile getirdi. Sanayi ve sanatın birbirinden uzak gibi göründüğünü kaydeden Ardıç, “Sanatın oluşturuculuğu ve yeniliği biz sanayicilere yeni bakış açıları kazandırır. Fonksiyonelliğe odaklanan ürünlerin, estetik açıdan çekici hale gelebilmesi sanayi ve sanat arasındaki ilişkiyle olur. Sanayi, ekonomik kalkınmamızın temel itici gücü olurken, sanat ise ruhumuzu besler; her ikisi de toplumsal refaha giden yolun temel taşlarıdır. Biz Ankara Sanayi odası olarak, sanayi ve sanatın birlikteliğinin, toplumumuzu daha oluşturma, yenilikçi ve estetik bir geleceğe taşıyacağını çok iyi biliyoruz. Onun için de her zaman sanatı ve sanatçıları desteklemeyi önemsiyoruz. Odamızda bu güzel sergiye ev sahipliği yapmaktan duyduğum mutluluğu bir kez daha belirtip, tüm sanatçılarımıza katılımlarından dolayı teşekkür eder, saygı ve sevgilerimi sunarım” şeklinde konuştu.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının 7’nci gününde tutuksuz sanıklar savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Serenay Şenkalaycı, "Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 7’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada savunma yapan ve başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta baktığı iddia edilen tutuksuz sanık Mehmet Salih Kaya, "Önceki ifadelerimi tekrar ederim. Ekleyeceğim bir şey yok" dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı ile arasında geçen konuşmaları sordu. Sanık Kaya, "Fırat Sarı ile bir şeyler konuşmuş olabilirim ama eylem olarak bir hareketim olmadı. Önceden Çam Sakura Hastanesi’nde asistanlık eğitimi aldım. Silivri Kolon Hastanesi’nin yerini bile bilmem orada kimseye bir müdahalede bulunmadım. Hiçbir sabıkam yok. Fırat Sarı’dan bir menfaatim yok" dedi. "Hastanede kıdemli hemşire bulunmadığı için mesaiye kalıyordum" Savunma yapan başka bir tutuksuz sanık hemşire Serenay Şenkalaycı, "Güngören Hastanesi’nde görev yaptım. Son olarak Avcılar Hospital Hastanesi’nde çalıştım. Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir başta olmak üzere birçok sanığı tanıyorum. Ben işletmeye bağlı bir yoğun bakımda çalışmıyorum. Bu konuda bir gelir sağlamadım. Hastanede kıdemli hemşire bulunmadığı için mesaiye kalıyordum. Bu mesai karışıklığında ödeme alıyordum emeğinin karşılığı sonucu. Bunun dışında bir gelir elde etmedim" diye konuştu. "Denetim ekiplerinin tavırları normal değildi" Sanık Şenkalaycı, "Hastanede bir danışman doktor bulunuyordu. İlker Gönen düzenli olarak hastaneye gelir ve vizit yapardı. Bizler hemşireyiz, biz reçeteye ilaç yazmayız. Doktor reçeteyi yazar sisteme atar, bizde onaylarız. Ben ne doktor İlker Gönen, ne Hasan Basri Gök’e hastaneden ilaç vermedim. Burada bir hedef şaşırtma var. Denetimde büyük bir şok yaşadım. Defalarca denetimden geçtim ve bu denetimin normal bir denetim olmadığını anladım. Kafamda birçok soru işareti vardı. Hasan Basri Gök bana epikrizleri atıyordu ama ben hemşireyim benim bununla ilgili bir görevim yok bu doktorun göreviydi diyerek tepki gösteriyordum. Denetim ekiplerinin tavırları normal değildi. Bir denetimcinin ilk kez hastanın ailesinin arandığını gördüm. Fırat Sarı, çalıştığım hastanede yarı zamanlı çalışan bir hekimdi. Denetim ekipleri bazı hemşirelerin not tutmadığını gördü ve beni uyardılar. Ben de bunun faturasının bana kesileceğini düşündüm" ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı sanığa, "10 senedir hemşiresin ve basamak nedir bilmiyor musun" diye sordu. Sanık, "Basamak nedir biliyorum basamak göstermeyi bilmiyorum çünkü bu benim değil doktorun görevidir" diye yanıtladı. Savunmasına devam eden sanık, "Hasan Basri Gök’ün bu işleri ticari amaçlı yaptığını öğrendim. Kendisine ilaç vermedim ve ilaç temin etmedim. Kendisi beni manipüle etmeye çalıştı. Hareketlerinden işkilleniyordum. Kendisine bu yüzden ilaç vermedim. Hastanede olmayan birine notlarımın tamamını atmamı istediler, sürekli bir yönlendirme içindeydim. Farklı işlemler yapmamı istediler" şeklinde konuştu. Cumhuriyet savcısı sanığa, "Yoğun bakımlarda kamera var mıydı, yoksa neden yoktu" sorusunu yönetti. Sanık, "Yoğun bakımlarda kamera yoktu. Neden yoktu bilmiyorum" diye cevapladı. "Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi" Cumhuriyet savcısı sanığa “Epikrizleri doktorlar yazar diyorsun ama konuşmalarda epikriz yazdığına dair konuşmalar mevcut, Hasan Basri Gök’e neden ay sonu epikrizleri değiştireceğini söylüyorsun. Buradaki çelişkiyi açıklar mısın?” şeklinde bir soru sordu. Sanık "Ben epikiriz yazmadım. Konuşmalarda böyle bir şey geçmişse de bilmiyorum. Ağzımdan o şekilde çıkmış olabilir, benim epikriz yazma durumum söz konusu değildir. Riskli doğumlarda bebeğe müdahale edebilecek bir doktorumuz mevcut değildi" ifadelerini kullandı. Duruşmaya 40 dakika ara verildi. Verilen aranın ardından tutuksuz sanıkların savunmasıyla devam edecek.