GÜNDEM - 14 Eylül 2024 Cumartesi 18:10

Batman’da üzümün pekmeze yolculuğu başladı

A
A
A
Batman’da üzümün pekmeze yolculuğu başladı

Batman’ın Sason ilçesinde bağ bozumu ile birlikte üzüm pekmezi yapımı da başladı.


İlçede yetişen üzümlerin toplanmasıyla köylerde üzüm pekmezi kazanları kuruldu. Üzüm yetiştiricileri tarafından toplanan üzümler, daha rahat suyunu bırakması için kapalı bir odada en az 2 gün bekletildikten sonra suyu sıkılarak şırası alınıyor. Alınan şıra büyük kazanlara koyularak, odun ateşinde 24 saat kaynatılıyor. Belirli bir kıvama gelen şıra, pekmeze dönüştürülüyor.


Bağ bozumu ile birlikte üzüm hasadına başladıklarını belirten vatandaşlardan Murat Demir, topladıkları üzümleri sıkarak başta pekmez olmak üzere pestil ve cevizli sucuk yapımında kullandıklarını söyledi. Demir, “Bağ bozumu ile birlikte bu yıl da üzümlerimizin hasadını yaptık. Topladığımız üzümleri yaklaşık 2 gün evde dinlendirdikten sonra sıkarak suyunu çıkartıyoruz. Elde ettiğimiz şırayı büyük kazanlara koyarak iki gün boyunca meşe odunu ateşi ile kaynatıyoruz. Pekmez olması için en az 24 saat kaynaması gerekiyor. Aksi halde pekmezde ekşime ve bozulma meydana geliyor ve zararlı hale geliyor. Tam kıvamını alan pekmez çok şifalıdır. Özelikle mideye çok yararlı olduğunu biliyoruz. İlçede üzüm hasadı ve bu işlemler yaklaşık bir ay sürer” dedi.


Sıktıkları üzüm suyuna ceviz içi bandırarak cevizli sucuk elde ettiklerini belirten Naciye Demir de, “Bugün üzüm sıktık. Elde ettiğimiz şıraya un dökerek bulamaç haline getiriyoruz. Bir kısmını pekmeze, diğer kısmını ise çorba haline getirerek ondan pestil ve cevizli sucuk yapıyoruz” dedi.


İlçe genelinde hemen hemen her vatandaşın kapısında kurulan büyük kazanlarda kaynatılan, kansızlığa iyi geldiği belirtilen ve kışın soğuklardan koruyan siyah üzüm pekmezinin kilosu 200 ile 300 lira arasında alıcı buluyor.



Batman’da üzümün pekmeze yolculuğu başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ASO Başkanı Ardıç: “Enflasyon düşecektir ama ne pahasına düştüğü çok daha önemli” Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, “Enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için uygulanan bu sıkı para politikasına desteğimizi daha önce de açıklamıştık. Enflasyon düşecektir, bundan şüphemiz yok ama ne pahasına düştüğü çok daha önemli” dedi. Ardıç, ASO’nun kasım ayı meclis toplantısında ekonomik gelişmeler, Ar-Ge harcamaları, düzensiz göç ve asgari ücretle ilgili açıklamalar yaptı. "Küresel enflasyonun 2025’te tahminlerin altında yavaş bir iyileşme sürecine girmesi öngörülüyor" Küresel büyümenin kısa ve orta vadeli dönemle iyileşme sinyallerine rağmen geçmiş döneme göre düşük kalmaya devam ettiğini belirten Ardıç, şunları kaydetti: “Küresel enflasyonun 2024 yılında yüzde 5,8; 2025 yılında ise yüzde 4,3 seviyesine düşmesi beklenirken, gelişmekte olan ülkelerde dezenflasyon sürecine yönelik hizmet ve gıda enflasyonu başta olmak üzere riskler hala devam ediyor. Küresel enflasyonun 2025’te tahminlerin altında yavaş bir iyileşme sürecine girmesi öngörülüyor. Bu öngörü, merkez bankalarının, para politikasını gevşetme konusunda temkinli kalmaya devam edeceklerini gösteriyor. Diğer yandan, artan borç ve yüksek faiz baskıları büyümeyi tehdit ederken; küresel piyasalar, sıkılaşan finansman şartları sebebiyle daha oynak ve kısıtlayıcı bir seviyede kalıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Eylül 2024 anketine katılanların yüzde 54’ü, gelecek yıl ekonomik durumunun değişmeyeceğini belirtirken, yüzde 37’si ise zayıflama bekliyor. Diğer taraftan, Trump’ın seçimleri kazanmasıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin gelecekteki mali, parasal ve ticaret politikaları şekillenirken, bunun küresel çapta da yansımaları ortaya çıkacaktır. Yüksek tarifeler ve korumacılık önlemleriyle uluslararası pazarlarda rekabet zorlaşacak, küresel büyüme ivme kaybedecektir.” “Enflasyon düşecektir ama ne pahasına düştüğü çok daha önemli” Sanayi üretiminde daralma olduğunu ifade eden Ardıç, şu ifadelere yer verdi: “Eylülde aylık yüzde 1,6’lık artışa rağmen yıllık bazda yüzde 2,4 oranında düştü ve 6 aylık daralma serisi devam etti. Ara ve sermaye malı üretim ve ithalatındaki zayıflama önümüzdeki dönem üretim için hiç iyi sinyaller vermiyor. Bu karamsar tabloya rağmen olumlu bir gelişme ise ocak ayında 90,3’e kadar düşen yüksek teknoloji endeksinin eylülde 124,8’e çıkarak son 6 ayın en yüksek seviyesine ulaşması oldu. Sanayi üretimindeki daralmada; ana ihracat pazarlarımızın başında gelen Avrupa ekonomisindeki durgunluk ve son dönemde uygulanan sıkılaştırma adımlarının etkili olduğu görülüyor. Sanayi üretiminin öncül göstergesi olan imalat PMI üst üste yedinci ayda 50 eşik değerinin altında kaldı. Üretim, yeni siparişler, istihdam, satın alma faaliyetleri, neredeyse bütün sektörlerde daralma gözlemliyoruz. Gıda hariç tüm sektörler eşik değer olan 50’nin altında. Merkez Bankası son para politikası toplantısında 8’inci kez politika faizini yüzde 50’de sabit tuttu. Enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için uygulanan bu sıkı para politikasına desteğimizi daha önce de açıklamıştık. Enflasyon düşecektir, bundan şüphemiz yok ama ne pahasına düştüğü çok daha önemli. Enflasyonla mücadelede yaşanan tahribatı minimuma indirecek tedbirlerin devreye alınması, özellikle de üretimin devamlılığına yönelik desteklerin sağlanması son derece elzemdir. Mevcut tabloyu destekler mahiyette, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimizin ekim ayı açılan ve kapanan şirket istatistikleri raporuna göre; 2024’ün ilk 10 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre kurulan şirket sayısı yüzde 12,2 azalırken, kapanan şirket sayısı ise yüzde 1,2 artmıştır. 2023 ile 2022 yılını kıyasladığımızda ise kurulan şirket sayısı yüzde 16,2 azalmış, kapanan şirket sayısı ise yüzde 27,5 artmıştır. Yani şirketlerimizi kapatıyoruz ama yerlerine yenisini açamıyoruz." “Ar-Ge harcamalarında Ankara’mız Türkiye’nin lideri oldu” Ankara’nın cumhuriyet tarihinde sanayi üretiminde rekor kırdığını belirten Ardıç, şunları kaydetti: “Son 12 ayda 262 milyar dolar ihracat yaparak cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Diğer taraftan dış ticaret dengemizde 31,1 milyar dolar iyileşme yaşandı. Bu iyileşme ithalatımızdaki düşüşten kaynaklanıyor. İthalatımız neden düşüyor? Çünkü yavaşlayan sanayimizin, yurt dışından aramalı ve sermaye malı talebi azalıyor. Buna rağmen, tüketim malı ithalatımız ise hız kesmeden artmaya devam ediyor. Yılın ilk 9 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre aramalı ithalatımız yüzde 12,9, sermaye malı ithalatımız ise yüzde 1,6 azalırken, tüketim malları ithalatımız yüzde 13,5 arttı. Son gelen verilere göre uzun zaman sonra yatırım malı ithalatımız, tüketim malı için yaptığımız ithalatın altına düştü. Yani yatırım ve üretimimiz azalıyor, ithal tüketimimiz artıyor. Dış ticaret açığımızı, üretimimiz düşmeden azaltmak için her şeyden önce sanayide teknoloji düzeyini ve verimliliği arttırmalıyız. Ar-Ge ile inovasyonu öncelikli stratejik alan olarak belirleyip, yeşil ve dijital dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Ar-Ge konusunda Ankara olarak gurur duyacağımız bir tabloyu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Yüksek teknoloji ve inovasyon ekosisteminin temel itici gücü olan Ar-Ge harcamalarında Ankara’mız Türkiye’nin lideri oldu. TÜİK’in verilerine göre Ankara’mız; 2023 yılında 112,2 milyar TL ile Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 29,7’sini gerçekleştirerek, İstanbul’u geride bırakıp ilk sıraya yerleşti. İhracatında yüksek teknoloji payı yüzde 13 ile diğer büyük sanayi kentlerinden katbekat yüksek olan Ankara’mız, Ar-Ge harcamalarını da her geçen gün artırarak, sanayi ve teknolojinin başkenti olma hedefine kararlı adımlarla yürüyor. Diğer taraftan Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre Ankara’mız 2024 yılının ilk 10 ayında 11,4 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştı ve liman şehri İzmir’i de geride bırakarak 4. sıraya yükseldi” ifadelerini kullandı. Dış ticaret rekabetinin nasıl artırılacağı ya da korunacağı yönelik tartışmalar yaşandığını anlatan Ardıç, “Şüphesiz ki yüksek rekabet gücü, sürdürülebilir ekonomik büyümenin ve orta gelir tuzağından çıkışın en önemli anahtarlarından biridir. İhracatta rekabet deyince biz sanayiciler döviz kuruna odaklanıyoruz. Enflasyonun altında kalan kur artışı ile rekabet avantajımızı kaybettiğimizi düşünüyoruz. Haksız da değiliz, ama unutmayalım ki rekabetçi bir yapıya ulaşmak için tek başına döviz kuru bir anlam ifade etmez” diye konuştu “İhracatçımızın rekabet gücünde süregelen zayıflıklar söz konusu” ASO Başkanı Ardıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye için yapılan değerlendirmede; rekabet gücümüzün artırılabilmesi için yapısal reformların yapılması, gelir eşitsizliğini azaltıcı önlemlerin alınması, eğitim ile işgücü piyasalarının mevcut eğilim ve gelecek kurgusuyla yeniden yapılandırılması, enflasyon ile etkili biçimde mücadele edilmesi ihtiyacına vurgu yapılıyor. 67 ülkenin değerlendirildiği endeksin alt kırılımlarına baktığımızda; devlet verimliliği kriterinde 63’üncü, iş verimliliğinde 52’nci, ekonomik performansta 34’üncü ve altyapı kriterinde ise 47’nci sırada yer alıyoruz. Özellikle devlet verimliliği ve iş verimliliği kriterlerinde çok gerilerdeyiz. Düşük maliyetli işgücüne dayalı ihracattan vazgeçip, yüksek katma değerli üretim modeline geçmemiz, verimliliği arttırmamız gerekiyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV’) kurucu direktörü Güven Sak hocamızın bir köşe yazısında çok güzel bir başlık vardı: ‘Verimsiz işletme sahibi döviz kuru hesabı yapar’ ifadeleriyle rekabetçiliğin sadece döviz kuru avantajıyla olmayacağını çok güzel özetlemiş.” “Asgari ücret ülkemizde, sadece çalışana verilebilecek minimum ücret anlamında kullanılmıyor, birçok kalemi de etkiliyor” Yıl sonuna yaklaşınca gündemin en önemli başlığının asgari ücret olduğunu ifade eden Ardıç, “Çalışanlarımızın daha iyi bir yaşam kalitesi için daha iyi ücretler alması, öncelikle biz işverenleri memnun eder. İş yerinde mutlu ve huzurlu çalışanlarımızın olması hem verimliliğe hem çalışma barışına olumlu katkı sağlayacaktır. Asgari ücret ülkemizde, sadece çalışana verilebilecek minimum ücret anlamında kullanılmıyor, birçok kalemi de etkiliyor. Yapılan düzenleme sadece asgari ücreti değil, zincirleme olarak tüm ücretleri etkileyecektir. Bu artışların gecikmeli de olsa mal ve hizmet fiyatlarına yansıması, dezenflasyon sürecini sekteye uğratma riski de taşımaktadır. Çok boyutlu ve farklı yansımaları olan bu konu, titizlikle ve adil bir şekilde değerlendirilmelidir. Asgari ücret tespit komisyonunda hem çalışan hem de işveren tarafının talep ve ihtiyaçlarını esas alan, ülkemizin gerçeklerinden kopmayacak bir rakamın tespit edileceğini düşünüyorum. Mevcut ekonomik şartlarda firmalarımız kar etmeyi bir kenara bırakmış, sadece ayakta kalmaya çalışıyor. Çalışanlarımızın gelirini arttıracak, ülkemizde üretimin devamlılığını sağlayacak böylesine önemli bir konu, siyasi malzeme yapılmadan ele alınmalı, gerçeklikle bağdaşmayan popülist söylemlerden uzak tutulmalıdır” ifadelerini kullandı. “Biz dünyanın en çok düzensiz göç alan ülkesiyiz” Türkiye’nin dünyada en çok düzensiz göçmen alan ülkesi olduğunu belirten ASO Başkanı Ardıç, şöyle konuştu: “İçişleri Bakanlığı’nın, göçmen işçi yasal altyapısını oluşturacak bir düzenleme konusunda çalıştığı medyaya yansıdı. Buna göre, her sektörün çalışan ihtiyacına yönelik kriterlerin belirlenip, yurt dışından çağrıya çıkılması gündemde. Biz dünyanın en çok düzensiz göç alan ülkesiyiz ve maalesef bu sorun kanayan bir yaramız olmaya devam ediyor. Düzensiz göçmenler çok büyük ölçüde niteliksiz işgücünden oluşuyor. Bu durum, sanayimizin nitelikli personel ihtiyacını karşılamadığı gibi ülkemize altyapı, barınma, ulaştırma, eğitim, sağlık, istihdam, sosyal güvenlik, iç güvenlik ve benzeri alanlarda artan maliyetler yüklüyor. Doğurganlık oranı çok yüksek olan göçmenler, demografik yapımız için de çok büyük risk oluşturuyor. Öte yandan, sanayide donanımlı çalışan açığı gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. İhtiyacımız olan sektörlerde, mesleklerde ve bölgelerde üretimimizin sürdürülebilirliği açısından göçmen işçi çalıştırılmasına yönelik düzenleme yapılmasını olumlu buluyoruz. Kısa vadede bu politika tercihi ile çözüm üretilebilir ancak sorunun asıl çözüm noktası hep söylediğimiz gibi eğitim politikamızda yapılacak reformlardır. Ülkemizde çalışma çağındaki genç nüfus yaşlı nüfusun toplamından fazla; yani “demografik fırsat penceresi” azalsa da hala açık. Diğer taraftan 15-29 yaş grubunun yüzde 26,3’ü, yani 3 milyonun üzerinde gencimiz ne eğitimde ne de istihdamda. Her 100 gençten 26’sı ev genci. Ne yazık ki bu konuda OECD rekoru bizde. Boşta gezen genç nüfusumuzu çalıştıramazsak kalkınamayız. Kısa vadede bu değirmeni döndürmek için su taşıyalım; yurt dışından işçi getirelim. Ama geleceğimizi garanti altına almak istiyorsak, mutlaka ve mutlaka genç nüfusumuzu istihdama katacak politikaları şimdiden, çok acil bir şekilde uygulamaya başlamamız gerekiyor. Gençlerimizi iyi bir eğitimle meslek sahibi yapmalıyız. Onlara umut vermeliyiz. Unutmamalıyız ki, umudu olmayan nesil, kayıp nesildir.” Ardıç, “TEPAV ile ortaklaşa yürüttüğümüz illerin teknolojik gelişmişlik endeksini de kamuoyu ile paylaşacağız ve bundan böyle her yıl bu endeksi Ankara Sanayi Odası açıklayacak. Ülkemizin dijital altyapısı, yenilikçilik kapasitesi, sektörel yapısı, teknoloji çıktıları ve yaşam kalitesi çerçevesinde oluşturulan endeks, iller arasındaki gelişmişlik farklarını kapatacak doğru politikaların geliştirilmesine katkı sağlayacak” dedi.
Konya MEVKA destekliyor, özel öğrenciler işgücüne kazandırılıyor Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA) tarafından Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı kapsamında desteklenen, Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Selçuklu Belediyesi ortaklığında yürütülen “İşitme Engelliler İşgücüne Kazandırılıyor Projesi” kapsamında kurulan PVC atölyesinin açılışı gerçekleştirildi. Adnan Akgül Özel Eğitim Meslek Lisesi’nde gerçekleştirilen açılış programına Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İhsan Bostancı, Konya İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit, Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Sağdıç ve okul yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda davetli katılım sağladı. Ajans olarak projeye verdikleri destekle ilgili değerlendirmelerde bulunan Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İhsan Bostancı, “Kalkınma yerelden başlar anlayışıyla sorumlu oldukları bölgelerin her açıdan gelişmesine katkı sunmak amacıyla çalışmalarını sürdüren kalkınma ajansları, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren, destekleyici, koordinatör ve katalizör olarak faaliyet gösteren kalkınma birimleridir. Mevlana Kalkınma Ajansı olarak bizler de, yönetim kurulumuz önderliğinde ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda sorumluluk alanımızda bulunan Konya-Karaman illerinde gerek işletmelere, kamu kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik olarak uyguladığımız mali ve teknik destek programları ile gerekse de çeşitli konularda hazırladığımız plan ve raporlarla bölgemizin kalkınmasına yön vermek ve bu kalkınma sürecine katkıda bulunmak üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ajansımız tarafından bu doğrultuda, kurulduğumuz günden bugüne kadar yaklaşık 1600 mali ve teknik destek projesine 2024 fiyatları ile yaklaşık 3 milyar TL destek sağlanarak eş finansmanlarla birlikte 5,5 milyar TL’lik yatırım bölgemizde harekete geçirilmiştir. Bunun yanısıra ajans olarak ulusal ve uluslararası fon kaynaklarının bölgemize çekilerek bölge insanımızın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılması için de çalışmalarımızı paydaşlarımızla birlikte sürdürüyoruz. Bu bağlamda merkezi düzeyde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü’müz tarafından koordine edilen yerelde ise kalkına ajansları tarafından uygulanan Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında bölgemizin sosyal sorunlarına yönelik paydaşlarımız ile projeler geliştiriyor, bu projelerin finansmanı için gayret gösteriyoruz. Değişen sosyal yapının ortaya çıkardığı ihtiyaçlara karşılık verilmesi, toplumun dezavantajlı kesimlerinin ekonomik ve sosyal hayata daha aktif katılımlarının sağlanması ve sosyal sorumluluk uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla Tüm illerimizde yürütülen ve kısa adı SOGEP olan Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı kapsamında bugüne kadar Konya’da 9, Karaman’da ise 6 proje olmak üzere farklı konularda toplamda 15 proje, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mız tarafından desteklenmiş ve bu projelere güncel rakamlarla toplamda 49 milyon TL kaynak tahsis edilmiştir. Bugün bizleri bir araya getiren ve Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Selçuklu Belediyesi işbirliği ile hayata geçirilen proje kapsamında da Adnan Akgül Özel Eğitim Meslek Lisesi’nde işitme engelli öğrencilerin pvc kapı-pencere üretimi alanında iş hayatına hazırlanması amacıyla bir meslek atölyesi kurulmuş durumda. Atölyenin kurulumunun ardından proje kapsamında 27 gence bu atölyede mesleki eğitimler verilmeye devam etmekte, bu mesleki eğitimleri alıp başarılı olan en az 10 öğrencimizin ise pvc kapı-pencere üretimi yapan firmalarda istihdam edilmesi hedeflenmektedir. İşitme engelli gençlerimizin, istihdam alanında dezavantajlarını en aza indirecek eğitim imkanlarına sahip olmaları adına son derece önem arz eden ve desteklemekten büyük mutluluk duyduğumuz bu projeye ajansımız tarafından 2 milyon Türk Lirası kaynak ayrıldığını özellikle belirtmek istiyorum. Ajans olarak, bölgemizin gelişimine katkı sunacak, sorunlarına çözüm üretecek projelere desteğimizin süreceğini ifade ederek, projenin hayata geçirilmesinde büyük emek harcayan Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’müze, projeye büyük katkılar sunan Selçuklu Belediye’mize teşekkür ediyor, projenin şehrimiz, bölgemiz ve ülkemiz adına hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı. Özel bireylerin hayatın her alanında etkin bir şekilde söz sahibi olabilmelerinin onlara sunulacak fırsatlar ve oluşturulacak yeni alanlarla mümkün olduğunu ifade eden Konya İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit de, “Nitekim özel bireylerimizin kendilerine gerekli imkanlar tanındığında nice başarının altına imza attıklarına ve pek çok konuda engel tanımadıklarına büyük bir gururla şahitlik etmekteyiz. Selçuklu Adnan Akgül Özel Eğitim Meslek Lisemizin Mevlana Kalkınma Ajansı ve Selçuklu Belediyesi’nin destekleriyle yürütmekte olduğu ‘İşitme Engelliler İş Gücüne Kazandırılıyor’ projesi de bu noktada atılan çok değerli bir adım olmuştur” dedi. “Eğitim alanında işbirliği halinde çok güzel işlere imza atıyoruz” Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı da, “Tabii eğitim alanında hepimizin üzerine görevler düşüyor. İl ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz zaten bu konuda gereken bütün çalışmaları yerine getiriyorlar ama belediyelerin de, kalkınma ajanslarının da, diğer kurumların da mutlaka eğitim alanında üzerlerine bir görev, bir sorumluluk alması ve bu konularda bir çalışma yapması gerekiyor. Biz de Konyamızda çok şükür bütün kurumlarımızla birlikte belediyelerimizle birlikte eğitim alanında il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimizle de işbirliği halinde çok güzel işlere imza atıyoruz. Bugün de işte bunun örneklerinden bir tanesini hep birlikte görüyoruz. Ben belediyecilik hizmetlerini sadece temel belediyecilik hizmetlerinden ibaret görmüyorum. Temel belediyecilik hizmetlerini yapmak zaten bizim asli görevimiz olmazsa olmaz. Onunla ilgili en ufak bir eksikliğe, aksaklığa hiçbir zaman tahammülümüz yok. Ama bunun yanında en önemli yapmamız gereken işlerden birinin de eğitim alanında hem fiziki şartların iyileştirilmesi hem de donanım yönünden imkanların geliştirilmesi ve çocuklarımıza, gençlerimize daha nitelikli, daha kaliteli, daha yüksek standartta eğitimlerin verilebilmesi için mekanların oluşturulması, imkanların oluşturulması bizim asli görevimiz diye düşünüyorum. Gençlerimiz, geleceğimiz çocuklarımız, her zaman üzerine titrediğimiz bizim en değerli varlıklarımız. Tabii özel gençlerimiz olduğu zaman iş daha da farklılaşıyor. O yüzden bu zamana kadar anaokulları, ilkokullar, liseler farklı binalar yaptık, farklı açılışlar yaptık, atölyeler yaptık ama buradaki yaptığımız iş görüyorum ki şimdiden meyvelerini vermeye başlamış. Ben İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimize, Mevlana Kalkınma Ajansımıza, bütün emeği geçenlere bu proje için herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Okul müdürümüz, yöneticilerimiz burada çok büyük emekleri var, gayretleri var. Biz okulu ziyarete geldiğimiz zaman bize heyecanla burada yapmak istedikleri projeyi ifade ettiler. Bununla ilgili çabaları, gayretleri bizi de heyecanlandırdı ve çok şükür bugün bu güzel neticenin hep birlikte artık açılışını gerçekleştiriyoruz. Ben emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Burada inşallah gençlerimiz, özel gençlerimiz, öğrencilerimiz meslek sahibi olacaklar ve buradaki programlar bittikten sonra da hem sosyal yaşantılarında hem aile yaşantılarında hem de bireysel yaşantılarında artık statüleri değişmiş olacak. O yüzden onlar için güzel yeni bir başlangıç burada oluşuyor. Hepsine başarılar diliyorum. İnşallah hayırlı vazifeler, hayırlı görevler alırlar ve kendileri için de aileler için de güzel neticelere vesile olur diyorum. Atölyemizin hayırlı olmasını temenni ediyorum.” dedi. Açılış konuşmalarının ardından protokolün ve davetlilerin katılımyla Adnan Akgül Özel Eğitim Meslek Lisesi bünyesinde kurulan pvc atölyesinin açılışı gerçekleştirildi.
Adana Atakent Kadın Danışma Merkezi açıldı Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, hayata geçirdiği projelerle kadınların hayatın her alanında var olması ve güçlenmesi için çalışıyor. Karalar’ın açılışını yaptığı Atakent Danışma Merkezi ile kadınlar, sosyal, psikolojik, hukuksal alanlarda desteklenecek, “Güçlü Kadın Güçlü Adana” inşa edilmesine önemli katkı sağlanacak. Yüreğir ilçesi Atakent Mahallesi’nde, Atakent Kadın Merkezi’nin açılışını yapan Başkan Zeydan Karalar’ı alanı dolduran mahalle sakinleri karşıladı. Atakent Mahalle Muhtarı Mukaddes Tuğba Oruç, “Bugün bir muhtar olmaktan öte, önce bir kadın olarak, sonra bir anne olarak çok gururluyum, çok mutluyum. Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’a mahallemize böyle bir değer kattığı için çok teşekkür ediyorum. Artık kadınlarımız, gençlerimiz daha güvende” diye konuştu. "Kadını ve kadının çalışmasını önemsiyoruz" Alanı dolduran coşkulu kalabalığa hitap eden Başkan Zeydan Karalar, Seyhan Belediye Başkanlığı döneminde başlattığı sosyal belediyecilik adımlarının Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemi ile büyük hamlelere dönüştüğünü kaydetti. Başkan Zeydan Karalar şunları söyledi: “Başta gündüz bakımevleri olmak üzere, kadını destekleyen, kadınlara ekonomik özgürlüklerini kazanma olanağı sunan hizmetlerimizi arttırarak sürdüreceğiz. Çünkü kadını önemsiyoruz, kadının çalışmasını önemsiyoruz. Toplumumuz ancak kadınların hayatın her alanında var olmasıyla güçlenebilir.” "Kadın eşit olana kadar mücadelemiz sürecek" Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınların daha iyi yerlere gelmesini vasiyet ettiğini hatırlatan Başkan Zeydan Karalar, “Biz de Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyen insanlar olarak, kadınlar hem iş hem siyasal hem sosyal hayatta erkeklerle eşit noktaya gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Bizi karşılayan bu kalabalık da yaptığımız işlerin ne derece doğru olduğunu gösteriyor” dedi. Yüreğir’in yarım asırlık sorunları bir bir çözülüyor Yüreğir ilçesinin yarım asırlık sorunlarını çözdüklerini de aktaran Başkan Zeydan Karalar sözlerini şöyle sürdürdü: “Levent Köprüsü, Koza Köprüsü, Cumhuriyet Caddesi’ndeki yağmur suyu deplasesi bitti. Atakent, Yenidoğan, Levent mahallelerinde taşkınları önleyecek büyük bir yağmur suyu projemiz bitmek üzere. Şehit Erkut Akbay’da içinde Gündüz Bakımevi’ni, muhtar evini, semt pazarını barındıran çok amaçlı bir mahalle merkezini açacağız. Kadına ve insana değer veren belediyecilik anlayışı ile bu işleri yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.” Kadına yönelik şiddetin arttığına da dikkat çeken Başkan Karalar, kadına şiddeti lanetlediklerini, kadınları, çocukları korumak için mücadele etmeye devam edeceklerini bildirdi. Atakent kadın danışma merkezindeki hizmetler Kadın Danışma Merkezi; hiçbir ayrım gözetmeksizin her sosyal kesimden kadınların ve çocukların bilgilendirilmeleri, desteklenmeleri, güçlendirilmeleri amacıyla; talep doğrultusunda, ücretsiz olarak psikolojik, hukuki, sosyal ve ekonomik danışmanlık hizmeti sunuyor.
İstanbul Demet Akalın ‘Ölümden döndüm’ dedi, uzmanlar uyardı: “Vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım” Ünlü şarkıcı Demet Akalın’ın zayıflama iğnesi yaptırması sonrasında yaşadığı sıkıntılara ilişkin sosyal medya paylaşımının ardından uzmanlar uyardı. Gastroentereloji Uzmanı Dr. Alper Uysal, “Hızlı kilo verme artık günümüzün modası, insanlar ‘Ne kadar hızlı kilo verirsem o kadar iyi’ diye düşünüyor. Önemli olan kilo verelim, evet, çok çok güzel ama hızlı ve vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım. ‘Kullanırım ya bir şey olmaz’ dememek lazım, organınızdan, hayatınızdan olabiliyorsunuz” dedi. Ünlü şarkıcı Demet Akalın son dönemde verdiği kilolarla dikkat çekerken, sosyal medyadan bir takipçisinin sorusu üzerine ‘2 hafta yemek yiyemedim kusmaktan, zayıflama iğnesi oldum, ölümlerden döndüm, bir daha tövbe’ yanıtını vermişti. Akalın, ‘Yoğun bakımlık olan varmış, kör olan, hafıza kaybı yaşayan, aman dikkat, sakın! Ben bir daha ayağa kalkamayacağım sanmıştım, şükür 3 haftada ancak iyileşebildim’ ifadelerini içeren bir paylaşım da yaptı. Her fırsatta kilo verme sürecinin sağlıklı bir şekilde planlaması gerektiğini ifade eden uzmanlar ise uyarılarını yineledi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroentereloji Bölümü’nden Uzm. Dr. Alper Uysal, bitkisel ürün, takviye gıda kullanımı ve kilo verme süreçlerine ilişkin konuştu. “Çok çaresiz kalıp hastalarımızı kaybettiğimiz durumlar da olabiliyor” Bitkisel ürünler, gıda takviyeleri ya da zayıflama amacıyla tercih edilen ürünlere yönelik konuşan Gastroentereloji Uzmanı Dr. Alper Uysal, “Son dönemde çok fazla var, bilinçsizce, herhangi bir doktor önerisinde olmadan bitkisel ürün kullanımı veya takviye ilaç, ürün kullanımı. Bu ürünlerin en çok yan etkisini gördüğümüz yer; maalesef karaciğerimiz. Özellikle zayıflama nedeniyle alınan, ne olduğu bilinmeden alınan ürünlerde maalesef karaciğer yetmezliğini çok fazla görüyoruz. En korktuğumuz tablo da hastanın bilinç bulanıklığı, karaciğer değerlerinin çok yüksek olarak artmasıyla giden ve acil karaciğer nakli ihtiyacı durumunun olduğu karaciğer yetmezliği. Böyle durumlarda çok çaresiz kalıp hastalarımızı kaybettiğimiz durumlar da olabiliyor. Herhangi bir ürün kullanılırken özellikle Sağlık Bakanlığı onayının olduğunu teyit etmek, bilinmeyen ürünleri kullanmamak lazım. Aktarlarda satılan herhangi bir çalışması olmayan ot, bitkisel ürünler çok fazla oluyor. Bunların çalışması olmadığından yan etkilerini de bilmiyoruz, asla kullanılmasını önermiyoruz. Hiçbir zaman ‘İyi atlatırım’ diye düşünmemek lazım, en kötü tabloyu düşünüp karaciğer yetmezliğini ön planda düşünüp kullanmamak lazım. Sosyal medyada bir sürü hesap, öneride bulunan insanlar var. Öncelikle hekim olup olmadığına hekimse de uzmanlık alanına bakmak lazım. Bilimsel kanıtlara dayalı önerilerde bulunmamız çok önemli” dedi. “Vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım” Obezitenin çok önemli bir sorun olduğunu, zayıflarken hızlı olması yerine sağlıklı olmasının tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzm. Dr. Uysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Obezite günümüzdeki en önemli sorunlardan biri. Öncelikle obezitenin nedenlerinin araştırılması lazım, herhangi bir yandaş hastalık var mı ve doktor, diyetisyen, spor hocaları eşliğinde kilo vermeyi öneriyoruz. Kilo verirken karaciğerinizden olabiliyorsunuz. Böbrek yetmezliği olduğunda diyalize alınabiliyor hasta ama karaciğer yetmezliğinde maalesef diyaliz diye bir şansımız yok. Özellikle bu ürün kullanımlarından dolayı toksik hepatit dediğimiz çok fazla hastayı görüyoruz. Araştırdığımızda yakın zamanda bitkisel ürün kullanımı olan hastalar olabiliyor. Bunlar hafif bir klinikle seyredebiliyor ama bazen de acilde bilinç bulanıklığıyla gelen hastalar var, maalesef görebiliyoruz, artış var. Hızlı kilo verme artık günümüzün modası artık insanlar ‘Ne kadar hızlı kilo verirsem o kadar iyi’, diye düşünüyor. Burada önemli olan kilo verelim, evet, çok çok güzel ama hızlı ve vücudumuza zarar verecek şekilde kilo vermemek lazım. Bitkisel ürün kullanımında bilimsel araştırmaların sonucunca ortaya konmuş ürünlerin kullanması lazım. Eğer kilo vermek istiyorsanız alanında uzman bir hekime başvurduğunuzda kendisi zaten ilaçlarını önerecektir. Sosyal medyada veya duyduğunuz reklamlarda her bilgiye inanmamak, ‘Kullanırım ya bir şey olmaz’ dememek lazım. Bir şey olmaz deyip, korkmadan denememek lazım, organınızdan, hayatınızdan olabiliyorsunuz”
Sakarya Tırın altında kalan kadın, son yolculuğuna uğurlandı Sakarya’nın Erenler ilçesinde dolmuştan indikten sonra araçların arasından yolun karşısına geçmeye çalışan ve tırın altında kalarak hayatını kaybeden kadın, son yolculuğuna uğurlandı. Erenler ilçesi Yeni Sakarya Caddesi üzerinde dün meydana gelen olayda, ışıklı kavşakta M.E. idaresindeki 54 AGF 090 plakalı Iveco marka tır, dolmuştan indikten sonra araçların arasından yolun karşısına geçmeye çalışan Sevim Çobanoğlu’na (58) çarptıktan sonra altın aldı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, kadını sıkıştığı yerden çıkartarak sağlık ekiplerine teslim etti. Olay yerinde yapılan ilk müdahale sonrasında kadın, ağır yaralı olarak hastaneye sevk edildi. Tır sürücüsü ise polis ekipleri tarafından ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü. İfadesinin ardından adliyeye sevk edilen tır şoförü, adli kontrolle serbest bırakıldı. Kaza anı ise güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde, kadının araçların arasında yolun karşısına geçmeye çalışması, tırın çarpması ve altına alması, vatandaşların tır sürücüsünü uyarması ve olay yerine gelmesi yer alıyor. Son yolculuğuna uğurlandı Araçların arasından yolun karşısına geçmek isterken tırın çarpması neticesinde ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Sevim Çobanoğlu (58), yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Hastane işlemleri sonrasında Çobanoğlu’nun cenazesi yakınlarına teslim edilerek Tekeler Mahallesi Ak Camii’ne getirildi. Burada öğle ezanı sonrasında kılınan cenaze namazı sonrasında Çobanoğlu, Tekeler Mezarlığı’na defnedildi.