ASAYİŞ - 11 Ekim 2024 Cuma 12:31

Batman’da piyasa değeri 1 milyon 350 bin lira temizlik ürünü ve ham maddesi ele geçirildi

A
A
A
Batman’da piyasa değeri 1 milyon 350 bin lira temizlik ürünü ve ham maddesi ele geçirildi

Batman’da jandarma ekiplerince şafak vakti düzenlenen operasyonda piyasa değeri 1 milyon 350 bin lira temizlik ürünü ve ham maddesi ele geçirilirken 4 şüpheli gözaltına alındı.


Batman Valiliği’nden yapılan açıklamada, kent merkezinde bir adreste sahte deterjan üretilerek piyasaya sürdükleri ihbarını alan Batman İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin konu ile ilgili çalışma başlattığı belirtildi.


Açıklamada, istihbaratı değerlendiren ekiplerin kent merkezinde Bayındır Mahallesi’nde bir binanın bodrum katında yaptığı aramada, temizlik malzemesi üretiminde ham madde olarak kullanılan 7 ton labsa labs sülfonik asit, 7 ton sies 70-2 sodyum lourik eter sülfat, 1 ton 275 kilogram nitrik asit, sahte olduğu tespit edilen çeşitli markalara ait 846 bidon içerisinde toplam 3,5 ton temizlik ürünü, 329 adet sahte etiket ve hologram ele geçirildiği ifade edildi.


Ele geçirilen ürünlerin piyasa değerinin yaklaşık 1 milyon 350 bin TL olduğu belirlendi. Adreste bulunan A.Y., A.D., F.P. ve M.E.K., gözaltına alındı. Şüphelilerin jandarmadaki işlemleri sürüyor.


Öte yandan iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı olmayan işyeri, Batman Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekiplerince mühürlendi.


(ST-RK-Y)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Prof. Dr. Hülya Ensari: “Madde kullanım bozuklukları, şiddet olaylarını artırıyor” Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde konferans veren Prof. Dr. Hülya Ensari, bu yılın teması kapsamında iş yerinde ruh sağlığına öncelik vermeye yönelik bilgiler verdi. Toplumda son dönemlerde artan intihar ve şiddet olaylarına da değinen Ensari, bireysel ruhsal problemlerin toplumsal sorunlara dönüştüğünü belirterek erken tanı ve tedavinin önemini vurguladı. Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü resmi temasını bu yıl, “İşyerinde Ruh Sağlığına Öncelik Verme Zamanı” olarak belirledi. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari, Dünya Ruh Sağlığı Günü’nde verdiği konferansla toplumda sık görülen ruhsal hastalıklar konusunda farkındalık, sık görülen ruhsal hastalıkların tanı ve tedavisine dair önemli bilgiler aktararak; toplumdaki ruh sağlığı problemlerine dikkat çekti. Dünya nüfusunun yüzde 60’tan fazlasının çalıştığını, çalışan insanların gününün büyük bir bölümünü iş yerinde geçirdiğini hatırlatan Prof. Dr. Ensari, “İş yerinde yaşanan herhangi bir sorunun ya da ortamla ilgili herhangi bir problemin ruh sağlığını olumsuz etkilediği durumda, o kişilerin ailesini ve çevresini de hesaba kattığımızda, bunun toplumsal bir soruna dönüşebileceğini görebiliyoruz. Her çalışan için çalıştığı ortamın güvenli ve huzurlu bir ortam olması ruh sağlığı açısından çok çok önemli. Dolayısıyla bir iş yerinde kişilerin kendisini rahat ifade edebilmesi, tüm ekip arkadaşlarıyla üst yönetimle sağlıklı etkili bir iletişim kurabilmesi, kendi istek ve taleplerini rahatlıkla iletebilmesi, ekip ruhunun benimsenmesi, ekip ve yönetim tarafından herhangi bir psikolojik baskının olmaması, çalışma ortamının kişiyi bedenen ve ruhen güvende hissettirecek şekilde olması, kişinin kendi işini yaparken değerli hissetmesi çok önemli” dedi. Ruhsal hastalığı olanların sadece 3’te biri tedavi ediliyor Toplumun ruh sağlığı konusunda önyargılardan sıyrılması ve farkındalık oluşması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hülya Ensari, “Toplumda ruh sağlığı konusunda tam bir farkındalık yok. Tüm dünyada yaşam boyu ruhsal hastalıkla karşılaşma oranı yüzde 25. Yani yaşam boyu her 4 kişiden 1’i ruhsal hastalık yaşayabiliyor. Ancak bu kişilerin sadece 3’te biri tedavi görebiliyor. Ruhsal hastalıkların tedavisine erişim oranı çok yüksek değil. Bu, ruhsal hastalıklara yönelik hem kişilerde hem toplumda ciddi bir önyargı ve damgalama sorunu olmasından kaynaklanıyor. Bu damgalamanın ortadan kalması, kişinin ruhsal sorunlarının vaktinde tanınması, kişilerin kendini ifade etmesi, erken tanı ve tedavi, alınacak tedbirlerin hemen hayata geçirilmesi, tüm çalışanların ve iş verenlerin bilinçli olması gerekiyor” diye konuştu. “Yeti yitimi ile giden dünyada sık görülen hastalıklardan 5’ini depresyon, şizofreni, bipolar bozukluk, alkol kullanım bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluklar (OKB) adlı Ruhsal hastalıklar oluşturuyor” diyen Ensari, “Bu hastalıklar fark edilmediğinde sadece hastalığın ilerlemesine sebep olmuyor, yeti yitimiyle kişinin çalışma hayatının son bulmasına da neden olabiliyor” dedi. “Alkol ve madde kullanımında artış var” Ruh sağlığının toplumu ilgilendirdiğini belirten Prof. Dr. Hülya Ensari, son zamanlarda yaşanan intihar ve şiddet olaylarının sıklığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Bir depresyon tablosu, vaktinde tedavi görmediğinde intihar gibi hem kişiyi hem aileyi hem de toplumu olumsuz etkileyen sonuçlara varabiliyor. Alkol ve madde kullanım bozukluğu söz konusu olduğunda da - ki son zamanlarda toplumda çok ciddi bir artış var. Kişilerde madde kullanım bozuklukları, şiddete eğilim, şiddet davranışının yaygınlaşmasına ve suç işleme oranlarının artmasına sebep oluyor. Sorunlar bireysel olmaktan çıkıp toplumsal sorun haline geliyor. Biz bunları ne kadar erken fark edip tanı ve tedavi için elimizden geleni yaparsak toplumdaki ruh sağlığını da korumuş oluruz.” İlk önce kişinin kendisindeki bu sorunları fark etmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Hülya Ensari, “Kişi, örneğin son zamanlarda uyku, iştah problemi yaşıyorsa, mutsuzsa, isteksizse, bu günlük hayatını olumsuz etkiliyor, işini gücünü eğitim hayatını aksatıyorsa, bunun altında depresyon gibi tedavi edilebilir bir durum olabileceğini mutlaka aklına getirmeli ve bir uzmandan destek almalı” dedi. “Kendinize ve hobilerinize zaman ayırın” İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hülya Ensari kişinin hem iş hayatında hem günlük hayatında yaşadığı stresi yönetmesi için yapması gerekenleri şöyle anlattı: “Stresi yönetmek için etkili iletişim dilini kullanarak sıkıntılarımızı üzüntülerimizi paylaşmak, vaktinde kendimizi ifade etmek, dilek isteklerimizi aktarabilmek, sorunlarımızı, sorumluluklarımızı paylaşabilmek, ekip ruhu içinde işbirliğine açık olmak çok önemli. Kişinin beslenmesine özen göstermesi, sporunu yapması, kendisine hobilerine zaman ayırması, zaman yönetimine dikkat etmesi, hayır diyebilmesi, öfke ve kaygısını yönetebilmek için gerektiğinde bakış açısını değiştirebilmeyi, değiştiremeyeceği durumlarda kabullenmeyi, esnek olabilmeyi, yaşanan olumsuzluklardan öğrenerek gelişebilmeyi, gerektiğinde yardım isteyebilmeyi, sosyal ağları pekiştirmek gerektiğini; en önemlisi düşüncelerimizde geçmişte yaşanana önyargılardan uzak; geleceğin endişesi ve kaygısından uzak anda olup bitenlere tam dikkatimizi vererek önyargısız bir bakış açısı ile yaşadığımız ana odaklandığımızda yaşanan birçok sorunun içinde çözümü de barındırdığını belki fark edebileceğiz” Ensari, “Toplumda ruh sağlığı ile ilgili farkındalık ve bilinç arttıkça; önyargılardan uzaklaşarak ruhsal sorunlarımızı konuşabilir ve hastalık halinde de erkenden yardım arayışına girerek uzman desteği alabiliriz. En az beden sağlığı kadar ruh sağlığımıza da önem ve öncelik vermeliyiz” diyerek sözlerini noktaladı. (EK-
Eskişehir Kuşların akıma kapılma oranları yüzde 95 azaltıldı Kuşların göç rotasında olan bir bölgede hizmet veren elektrik dağıtım şirketi OEDAŞ, kritik yaşam alanları için öncelikli koruma ve biyoçeşitlilik geliştirme faaliyetleri yürütüyor. Afyonkarahisar, Bilecik, Eskişehir, Kütahya ve Uşak’ta elektrik dağıtım hizmeti sağlayan Osmangazi Elektrik Dağıtım AŞ (OEDAŞ), enerji nakil hatlarının bölgedeki kuşlar için oluşturduğu riskleri azaltmak amacıyla çeşitli uygulamalar yapıyor. Göçmen kuşlara yönelik çalışmalarını bu yıl Can Dostlar sosyal sorumluluk projesi çatısı altında birleştirdiklerini anlatan OEDAŞ’ın Direktörü Muzaffer Yalçın, Mayıs ve Ekim ayının ikinci cumartesi günü kutlanan ve ikincisi bu yıl 12 Ekim’e denk gelen Dünya Göçmen Kuşlar Günü dolayısıyla çalışmaları hakkında bilgi verdi. “Hatların tasarım aşamasından itibaren kuşları korumak için çalışıyoruz” Kuşların yoğun olduğu bölgelerde enerji nakil hatlarının tasarım aşamasından itibaren çeşitli çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Yalçın, “Kuşların akıma kapılmalarını önleyen direk tiplerini seçme, direklerin kuşların geçişini engelleyen sistemlerle donatılması ve kuşların konmasını engelleyen önlemler gibi örnek uygulamaları bölgemizde hızla yaygınlaştırıyoruz. 2021 yılı itibarıyla başladığımız bu çalışmalar neticesinde toplam 20 kilometrelik hattın izolasyonunu başarıyla tamamladık. Bu da yaklaşık 3 bin 500 direğe denk geliyor. Bunun yanında hatların enerji geçen bölümlerinde flexiglass adı verilen bir malzeme kullanıyoruz. Bu sayede kuşlar, direklerin enerji olmayan bölümlerinde yuva yapabiliyor. Bu çalışmalarımız neticesinde kuşların akıma kapılma oranını yüzde 95 azalttık” dedi. “Kuş yuvaları için prototipler oluşturduk” Can Dostlar projesi kapsamında sokak hayvanları için hurda malzemelerden barınaklar yaptıklarını hatırlatan Yalçın, “Şimdi de yine hurda malzemelerden kuş yuvaları yapıyoruz. İlk prototipleri de çıkardık. Kuşlara ve bölge şartlarına en uygun yuvayı belirledikten sonra ekip arkadaşlarımız hurda malzemelerimizi dönüştürecek ve bu yuvaları bölgedeki uygun yerlere asacağız” ifadelerini kullandı. “Muhtarlarımız kuşlar konusunda çok duyarlı” Yalçın, göçmen kuşların yoğun olarak geçtiği dönemlerde muhtarların kendilerine bilgi verdiğini, bu süreçte kuşların akıma kapılma ihtimaline yönelik riskleri azaltmak için ilgili bölgede planlı olarak kesinti yapabildiklerini belirterek, duyarlı davranışları için muhtarlara teşekkür etti.
Muğla MSKÜ Rektörü Kaçar, 2 yılını değerlendirdi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Rektörü Turhan Kaçar, Menteşe kentsel sit alanı içinde yer alan tarihi Üniversite Sanat Evinde düzenlediği basın toplantısında görev geldiği andan itibaren geçen 2 yıllık süre içinde üniversitede gerçekleştirilen projeler, akademik çalışmalar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kaçar, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayımlanan İzleme Raporlarına göre, MSKÜ’nün, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu projelerinden en fazla yararlanan dördüncü üniversite olduğunu belirtti. Rektör Kaçar; “Uluslararası öğrenci değişim programlarından en fazla yararlanan ilk 20 üniversite arasındayız. Öğrenci kulübü sayısında da 9’uncu sıradayız. Dünya üniversiteleri sıralamasına 1501. sıradan girmiş bulunuyoruz. Dünya’da yaklaşık 25 bin üniversite mevcut olduğunu düşünürsek, ilk 2 bin 500’e girmeyi başardık. Buradaki hedefimiz ise 1201. sıralamasına girmektir. 1201’den sonra Araştırma Üniversitesi adayı olabiliyoruz. Bu bizim uzun vadeli bir amacımızdır” dedi. “Mezun öğrenci memnuniyeti açısından üst sıralardayız” “Diş Hekimliği Fakültesi’nden ilk mezunlarımızı uğurladık. Mezun memnuniyeti açısından üniversitemiz üst sıralarda yer alıyor. 15 programımız, mezun memnuniyeti açısından ilk 10 üniversite arasında yer alıyor. Bazı birimlerimiz engelsiz kampüs çerçevesinde turuncu bayrak ödülü aldı. Dünya etkili bilim adamları listelerinde yer alan hoca sayımız 4’ten 9’a yükseldi. Kampüs içinde kaykay pisti inşa ettik. Kampüs hayatını canlandırmak için peyzaj çalışmalarımız devam ediyor. Üniversitede eğitim öğretimde kendimizi yenilemeye çalışıyoruz. Bu kapsamda eğitim öğretim çalıştayları gerçekleştirdik. Milas’taki hayvan hastanesinin projesini hayata geçireceğiz. İhale çalışması başlayacak" diye konuştu. “İki bölüm turuncu bayrak aldı” Fethiye Ziraat Fakültesi ve Dalaman’da Sivil Havacılık Yüksekokulu birimlerinin ‘Engelsiz Kampüs’ çerçevesinde ‘Turuncu Bayrak’ ödülü aldığını belirten Rektör Kaçar, “Dünya Etkili Bilim Adamları listelerinde yer alan hoca sayımız ise 4’ten 9’a yükseldi. Kampüs içerisinde kaykay pisti inşa ettik ve kampüs hayatını canlandırmak için peyzaj çalışmalarımız devam etmektedir. Ayrıca; Kampüs içinde öğrencilerimizin ürünleri daha hızlı ve ucuz ulaşabilmesi için Tarım Kredi Kooperatifi marketi açtık. Üniversitede eğitim-öğretim alanında kendimizi yenilemeye çalışıyoruz; bu kapsamda eğitim-öğretim çalıştayları gerçekleştirdik. Milas’taki hayvan hastanesinin projesini de hayata geçireceğiz ve ihale süreci başlayacaktır” ifadelerine yer verdi. "Öğrencilerimiz bize emanet edildi” Rektör Turhan Kaçar, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde öğrenim gören tüm öğrencilerin kendilerine emanet edildiğini belirterek, "Öğrencilerin bize emanet olduğunu sadece söylem olarak söylemiyorum. Ben de iki çocuk okuttum. Öğrencilerimiz, tüm kademelere kadar bu kuruma emanet olarak gönderiliyor. Öğrencilerimizi koruyup kollamamız gerekiyor. Zaman zaman her yerde istemediğimiz şeyler olabiliyor. Biz böyle bir süreç olursa gerekeni yaparız. Mobbing birimi kurduk. Cinsel tacizle mücadele koordinatörlüğümüz de var Üniversitemizde yaşanabilecek olumsuz davranışlara kesinlik tavizimiz olmayacak” diye konuştu.
Ordu Miniklerden kardeş okullarına anlamlı destek Ordu’nun Aybastı ilçesindeki öğrenciler kardeş okul olarak belirledikleri 5 köy okulundaki 15 öğrenci arkadaşlarına anlamlı destekte bulundu. Aybastı Sefalık Şehit Sadık Kütük Ortaokulu öğrencileri öğretmenlerinin öncülüğünde yürüttükleri “Birlikte Başarıyoruz” projesiyle Bingöl’ün Genç ilçesinde bulunan 5 köy okulunda eğitim gören 15 öğrenciye kırtasiye, giyim ve ayakkabı desteğinde bulundu. Aybastı Sefalık Şehit Sadık Kütük Ortaokulu’nda okuyan 78 öğrenci, öğretmenlerinin desteğiyle 5 köy okulunu kardeş okul olarak belirledi. Ailelerinin de destek verdiği yardım kampanyasında toplanan malzemeler Bingöl’ün Genç ilçesinde bulunan köy okullarına gönderildi. “Kardeş köy okullarımıza destek olmak istedik” Projenin yardımlaşma bilincine faydalı olacağını söyleyen Sefalık Şehit Sadık Kütük Ortaokulu Müdürü Beytullah Evin, “Biz yardımlaşma ve dayanışmanın birlikte daha güçlü olduğunu göstermek istedik. Burada öğretmen arkadaşlarımızla beraber kardeş köy okullarımıza bir nebzede olsa katkıda bulunmaya çalıştık. 12 öğretmen arkadaşlarımız ve 78 öğrencilerimizle Bilgöl’ün Genç ilçesinde kardeş okullarımızın yanında olduk. Burada amacımız öğrencilerimize yardım ve dayanışma bilincini göstererek ve projemizin faydalı olacağını düşündük. Emeği geçen öğretmen arkadaşlarımıza, öğrencilerimize, katkı sunan ve desteğini esirgemeyen herkese teşekkür ederiz” dedi.