POLİTİKA - 21 Ağustos 2024 Çarşamba 01:27

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve Adalet Bakanı Tunç, Kıbrıs gazileri ve şehit yakınları ile buluştu

A
A
A
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve Adalet Bakanı Tunç, Kıbrıs gazileri ve şehit yakınları ile buluştu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kıbrıs barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen programla Bartın’daki Kıbrıs gazileri ve şehit yakınları ile buluştu.


KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir ay önce kalabalık bir heyetle yaptığı Kıbrıs ziyareti ve oradaki konuşmasında verdiği mesajlarla Kıbrıs halkının yüreğine su serperken, "Türkiye’nin aradan çekildiği, garantörlüğünün modasının geçtiği" gibi tartışmaların geride kaldığını tüm dünyaya gösterdiğini ifade etti. Adalet Bakanı Tunç ise, konuşmasında ise Türk Devletleri Teşkilatında ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesinde gözlemci üye statüsü kazanmasının önemli bir adım olduğunu olduğunu ifade ederek, KKTC’nin bağımsız egemen bir devlet olarak tanınması için çalışmaların süreceğini ifade etti.


Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümü nedeniyle Bartın’da bir otelde düzenlenen onur yemeğine KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da katıldı.


Adalet bakanı Yılmaz Tunç Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adada adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılması için her türlü samimi çabayı gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini belirtti. Doğu Akdeniz’deki muhatapların ise sorunun eşitlik temelinde çözümünü reddederek, süreci tıkamakta ısrarcı davrandıklarına kaydetti. Tunç, "Ancak herkes bilmelidir ki Kıbrıs Türk halkı, adanın asli ve kurucu unsurudur. Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere iki devletli çözüm vizyonu çok kıymetlidir. Adada çözüm ancak Kıbrıs Türk tarafının tüm haklarının tanınması ve her alanda Rum tarafıyla eşit olarak müzakere masasına oturmasıyla mümkündür. Türkiye olarak, Doğu Akdeniz’de hem kendi hak ve çıkarlarımızı hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını korumakta kararlıyız. Zira iki dost ve kardeş ülkenin huzur ve refahını birbirinden ayrı düşünmüyoruz" şeklinde konuştu.


"Kıbrıs’ta çözüm, KKTC’nin daha da güçlenmesinde yatıyor"


Kıbrıs’ta çözümde KKTC’nin siyasi, ekonomik ve sosyal bakımdan daha da güçlenmesinin yattığını belirten Tunç, "Bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eşit ve egemen bir devlet olarak uluslararası statüsünün tescil edilmesi çok önemlidir. Geçtiğimiz ay Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda kabul edilen Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. Yıl Dönümü başlıklı tezkerede de altı çizildiği üzere Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin, uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez. Bu çerçevede Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatında ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesinde gözlemci üye statüsü kazanması önemli bir adımdır. Amacımız, bu sürecin Kuzey Kıbrıs’ın bağımsız egemen devlet olarak tanınmasını da kapsayan ileri adımlarla devam etmesidir.


Bu adımların atılması için Kıbrıslı kardeşlerimizin refahı ve huzuru için Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye olarak girişimlerimize devam edecek, mücadelemizi sürdüreceğiz. Kıbrıs davası, köklerini en derine salmış, gölgesi her yeri kaplayan ulu bir çınar gibi büyük bir davadır. Bu dava, birilerinin lütfuyla değil, bedel ödenerek bugünlere gelinen büyük bir milletin davasıdır. Bu dava, Türk milletinin davasıdır, şehitlerimizin davasıdır, gazilerimizin davasıdır. Türkiye, Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında en büyük destekçisi olmaya devam edecek ve asla yalnız bırakmayacaktır" ifadelerini kullandı.


"Filistin konusunda da Türkiye’nin tavrı ve duruşu nettir"


Tunç, Türkiye’nin soykırıma uğrayan Filistin’in yanında olmaya devam edeceğini de kaydederek, İsrailli yöneticilerin hesap vermekten kaçamayacağını vurguladı. Tunç, "Nasıl ki Kıbrıs Türkü’nün haklı davasında Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındaysak Filistin konusunda da Türkiye’nin tavrı ve duruşu nettir. Gazze’de insanlık ve savaş suçu işleyen, bebek katili İsrailli yöneticiler, insanlık vicdanında olduğu gibi uluslararası hukuk önünde de hesap vermekten kaçamayacaklar ve mahkum olacaklardır. İnanıyoruz ki Filistin bir gün mutlaka özgür olacaktır. Herkes sussa da bizler hakkı, hakikati, adaleti savunmayı sürdüreceğiz" diye konuştu.


Türkiye-KKTC işbirliği devam ediyor


Tunç, Türkiye ile KKTC arasındaki iyi ilişkilerin gerçekleştirilen iş birliği ile daha da geliştiğini belirterek, KKTC ile övgüye layık iyi ilişkilerin bir parçasını adli alandaki iş birliğimiz oluşturmaktadır. Bu doğrultuda karşılıklı anlayış, iyi niyet ve nezaket ilkeleri çerçevesinde devam eden adli işbirliğimiz kapsamındaki taleplerin başarıyla yerine getirildiğini ve bu konuda yakın işbirliği içinde olduğumuzu görmekten memnuniyet duyuyoruz. Özellikle adli iş birlik konusunda eksiklik olmaması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Oradaki ihtiyaçlar konusunda karşılıklı tespitleri yaptıktan sonra gönderdiğimiz bir heyet, oradaki gerekli görüşmeleri yaparak, koordinasyonu sağladılar. Sağlamaya da devam edeceğiz" dedi


Depremde ölen 35 Kıbrıslı sporcu ile ilgili davayı yakından takip ediyoruz"


Yılmaz Tunç, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde Adıyaman’da çöken bir otelde hayatını kaybeden 35 KKTC’li sporcunun ölümü ile ilgili başlatılan adli sürecin devam ettiğini hatırlatarak, adli süreci de yakından takip ettiklerini anlattı.


Tunç, "Deprem anında Türkiye’de bulunan şampiyon meleklerimizi Adıyaman’da kaybettik ve büyük bir acı yaşadık. 65 kişinin 35’i Kuzey Kıbrıs’tan gelen şampiyon meleklerimizdi. Şu anda devam eden bir yargılama süreci var. Bu yargılama sürecini de yakından takip ediyoruz. Sorumlular elbette hak ettikleri cezaya çarptırılacaktır. Bundan hiç kimsenin, özellikle şampiyon meleklerimizin ailelerinin hiç şüphesi olmasın. Biz, davanın yakından takipçisiyiz" diye konuştu.


"Kıbrıs halkının yüreğine su serpti"


KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümü nedeniyle Kıbrıs’ta düzenlenen etkinliklere kalabalık bir heyet ile katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür etti.


Erdoğan’ın ziyareti ve konuşmasındaki verdiği mesajlarla Kıbrıs halkının yüreğine su serptiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Sayın Cumhurbaşkanımız Kıbrıs’tan verdiği mesajla bütün dünyaya bir kez daha Kıbrıs Türk halkının yalnız olmadığı, Kıbrıs Türk halkının haklı davasında Anavatan Türkiye hükümetinin yanında olmaya devam edeceğini belirtmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği’nde olmadığı için herhangi bir federal çözüm çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin adadan çekilmesi garantörlüğünün modası geçtiği için son bulması gibi bir takım tartışmalar artık geride kalmıştır. Yani milli siyasette, Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüm için, bizlerin iyi niyetiyle yine ulusal toplumda bu meseleyi tartışabileceğimizi ama egemen eşitliğimizin ve ulusal sözünün teyidiyle ancak bir müzakere sürecinin tekrar başlayabileceğini Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti adına da yine 20 Temmuz günü bunu bizlerle paylaşmıştır ve yüreklerimize su serpmiştir" ifadelerine yer verdi.


"KKTC, Türk devletlerinin Akdeniz’e açılan penceresidir"


Tatar, son 50 yılda yaşanan gelişmelerle Akdeniz’in ve KKTC’nin stratejik ve politik öneminin daha da arttığını ifade ederek, "Kıbrıs halkının 20 Temmuz 1974’te Türkiye’nin müdahalesiyle bağımsızlığa, özgürlüğe, hürriyetine kavuştuğu ve şimdi artık gelinen noktada Doğu Akdeniz’e jeostratejik, jeopolitik gelişmelerle Kıbrıs’ın eski Kıbrıs da olmadığını, Akdeniz’in hiç eski Akdeniz olmadığını, çeşitli dünya ülkelerinin oralarda pozisyon jeostratejik bir takım avantajlar alma uğruna Güney Kıbrıs’ın bir lojistik üs haline geldiğini, orada sadece İngiliz egemen üstleri değil aynı zamanda farklı ülkelerin gemileriyle Gazze’ye, Filistin’e ya da başka yerlere müdahale etme noktasında garantör ülke Türkiye Cumhuriyeti’nin buna seyirci kalmayacağını ve dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tüm bu gelişmeler ışığında daha da önem kazandığını statüsünün yükseldiğini ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte elbette Doğu Akdeniz’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hepimizin milli birliği, ulusal çıkar menfaatleri için hem Mavi Vatan’da, hem de gökyüzünde, hava sahasında fevkalade önemli bir noktaya gelindiğini görüyoruz. Bizlerin Akdeniz’deki varlığı, KKTC’nin dünyada daha fazla kabul görmesi, bütün Türk devletleri ile önemli ilişkileri geliştirmesi, esasında tüm Türk dünyasının Akdeniz’e açılan penceresi olmasıdır. Bir serhat bekçisidir. Bir Serhat vatanıdır. Bu anlamda bütün Türk dünyasının gelişmesi, Türk birliğinin daha da güçlenmesi, Türk birliğinin üyesi olan KKTC’nin doğu Akdeniz’de bir kale olarak, varlığını sürdürmesi, daha kalıcı hale getirmesi, hepimizin temennisidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin muhakkak hepsinin ana vatanıdır. Muhakkaktır. İyi ki Türkiye Cumhuriyeti vardır. İnşallah temennimiz, diğer Türk devletlerinin de, daha da güçlenmesi, Türk Birliği’nin hepimize, Türk dünyasına daha da büyük hizmetler verebilmesi, ekonomik siyasi anlamda dolayısıyla, bize muhalefet yapan öbür dünyaya karşı, başımız dik, onurlu bir şekilde, hayatımızı ve mücadelemizi devam ettirmenin mutluluğunu hep birlikte yaşamaktır" diye konuştu.


AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, AK Parti Karabük Milletvekili Dursun Ali Keskinkılıç, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Bartın Belediye Başkanı Rıza Yalçınkaya, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile gaziler ve şehit ailelerinin de katıldığı program yapılan dualarla devam etti. Buluşma, yenilen yemeğin ardından sona erdi.



KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ve Adalet Bakanı Tunç, Kıbrıs gazileri ve şehit yakınları ile buluştu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Eğitim Bir Sen’den İUP protestosu Eğitim Bir Sen Antalya Şubesi üyeleri, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda personel ihtiyacını karşılamak üzere uygulamaya konan İşgücü Uyum Programını (İUP) protesto etti. Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan grup adına açıklama yapan Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, İUP’nin iş güvencesinden yoksun, adil ve yeterli bir gelir getirmeyen, sosyal güvencesiz bir çalışma biçimi olduğunu belirterek “Bu haliyle okulların personel ihtiyacına kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm sunamamanın ötesinde başlı başına bir emek sömürüsü biçimi olduğu görülmektedir” dedi. “Palyatif bir çözümdür” Şimdiye kadar programa yeterli oranda başvurunun olmadığının altını çizen Miran, “Kısmi süreli bir çalışma öngören, asgari ücretin altında bir gelir sunan, sosyal güvencesiz çalışma biçiminin talep görmediği, dolayısıyla okulların temizlik, güvenlik gibi ihtiyaçlarının karşılanmasında işlevsel bir yol olmayacağı belli olmuştur. Okulların personel ihtiyacı, kadrolu memur statüsünde personelle karşılanamadığından vazgeçilemez nitelikteki hizmetler, okul-aile birlikleri tarafından yapılan veya İŞKUR yönetimindeki geçici istihdam programlarıyla yürütülmeye çalışılmaktadır. Okul-aile birliklerinin gelirlerinin veya il özel idaresinden aktarılan kaynakların yetersizliği nedeniyle yardımcı personel ihtiyacı bu yıla kadar İŞKUR bünyesindeki Toplum Yararına Program (TYP) kapsamında karşılanmaktaydı. 2024-2025 eğitim-öğretim yılından itibaren İşgücü Uyum Programı (İUP) kapsamında personel ihtiyacı karşılanacaktır. İUP’de ise haftada üç gün ve azami 22,5 saat çalışma süresi öngörülmüş olup bu kısıtlı çalışma süresiyle okulun hizmetlerinin görülemeyeceği açıktır. İUP’de öngörülen kısmi süreli çalışmanın, okulların temizlik başta olmak üzere ihtiyaç duyulan hizmetlerin sürekliliğiyle uyumlu olmadığı, haftada birkaç saatlik bir çalışmayla gerekli hizmetin verilemeyeceği açıktır. Bu uygulamanın Sendika Genel Başkanımız Ali Yalçın okulların personel ihtiyacının çözüme kavuşturulması için Çalışma Bakanı ile görüşerek; okulların temel ihtiyaçlarını karşılamayan, iş ve sosyal güvenceden yoksun ve ücret adaletsizliği üreten İUP’un çözüme anahtar olmadığını ifade etmiştir. Bu görüşme üzerine Bakan Sayın Işıkhan, İUP kapsamında ödenecek ücretin 12 bin TL’ye yükseltilmesi ile ilgili mevzuattaki eksikliklerin giderilmesi için çalışma yapacaklarını belirtmiştir. Ancak bu uygulama palyatif bir çözümdür. Bu haliyle de sorun çözülmeyecektir. Bu ekonomik koşullarda bu rakamlarla çözüme kavuşması mümkün değildir. Millî Eğitim Bakanlığı, programın yetersizliğini ve yol açtığı olumsuz sonuçları gözeterek soruna ivedilikle müdahale etmeli; temizlik ve güvenlik başta olmak üzere, yardımcı hizmetler için gerekli personel ihtiyacının il veya ilçe millî eğitim müdürlükleri eliyle hizmet alımı yoluyla karşılanmasını sağlamalı ya da istihdam için gerekli kaynakları okullara aktarmalıdır” şeklinde konuştu.
Van Sınır ötesine gidecek güvenlik korucuları için uğurlama töreni Van’ın Erciş ilçesinden Suriye ve Irak’a gidecek güvenlik korucuları için uğurlama töreni düzenlendi. Erciş İlçe Jandarma Komutanlığında düzenlenen tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Yarbay Murat Geniş’ten sonra bir konuşma yapan Kaymakam Murat Karaloğlu, “Türkiye, terörle kesintisiz ve kararlı mücadele anlayışıyla, bölgesel huzur ve barışın tesisi ile yeni göç dalgalarının engellenmesi amacıyla Suriye ve Irak başta olmak üzere sınır ötesi askeri operasyonlarını kararlılıkla sürdürmektedir. Terör unsurlarının Suriye ve Irak üzerinden Türkiye’ye sızma girişimlerinin önlenmesi ve terör koridorlarının engellenmesi hedefiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı emniyet ve jandarma personelleri, Milli İstihbarat Teşkilatı ve diğer birçok personellerimiz tarafından yürütülen bu operasyonlar sayesinde başta PKK/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadele etkin bir biçimde sürerken, bölgesel istikrarsızlığın önlenmesi için siyasi çözüm kanallarının açılması girişimleri de devam etmektedir. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları aynı zamanda sivillerin korunması ve yeni göç dalgalarının önlenmesi yolunda önemli katkılar sunmaktadır. Bundan dolayı aynı zamanda kontrolümüz altında olan bölgelerde huzur ve asayişin temini için dönem dönem emniyet ve jandarma teşkilatlarımızdan bölgeye görevlendirmeler yapılmaktadır. Siz korkusuz kahramanlar da memleketin güvenliği için görevlendirildiniz. Çıkmış olduğunuz bu kutlu yolda Rabbim görevlerinizde sizleri ve tüm güçlerimizi muzaffer eylesin, ayağınıza taş değdirmesin. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Yolunuz açık olsun. Bu kutlu yolda sağ salim gidip dönmenizi Rabbimden niyaz ediyorum, Allah’a emanet olun” dedi. Erciş Müftüsü Abdullah Bora eşliğinde dua edilmesi ve küçükbaş hayvan kesilmesi ile devam eden tören, hatıra fotoğrafının çektirilmesi ve güvenlik korucularının uğurlanması ile sona erdi. Törene Kaymakam Murat Karaloğlu, 108. Topçu Alay Komutanı Topçu Albay Zafer Akkaş, Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Çağrı Basbatan, Adalet ve Komisyon Başkanı Musab Kurt, İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Yarbay Murat Geniş, İlçe Emniyet Müdürü Süleyman Trak, Erciş İlçe Müftüsü Abdullah Bora, Erciş Güvenlik Korucuları Dernek Başkanı Ercan Demir, kurum amirleri ve muhtarlar katıldı.