GÜNDEM - 21 Kasım 2024 Perşembe 10:15

Özel hastanede oksijensiz kaldığı iddiasıyla serebral palsi tanısı konan kızları için ‘adalet’ arıyorlar

A
A
A
Özel hastanede oksijensiz kaldığı iddiasıyla serebral palsi tanısı konan kızları için ‘adalet’ arıyorlar

Aydın’ın Çine ilçesinde yaşayan Hacer-Ersin Kahraman çifti, üç yıl önce Özel Ege Liva Hastanesi’nde dünyaya gelen ve iddiaya göre sarılık şüphesiyle alındığı küvezde oksijensiz kalan kızları Buğlem için 3 yıldır hukuk mücadelesi veriyor. İhmali olduğu gerekçesi ile özel hastaneden şikayetçi olduklarını ifade eden Kahraman Ailesi, sorumlu çocuk doktorunun ifade vermeye gitmemesi üzerine 3 yıldır davanın başlamasını beklediklerini belirtti. Olayın yaşandığı Özel Ege Liva Hastanesi önünde basın açıklaması yapan Kahraman Ailesi, "Hukuk mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Sağlık Bakanlığı’ndan soruşturma izni verilmesine rağmen hala daha süreçte bir gelişme olmadı" diyerek son günlerde yaşanan ‘Yenidoğan Çetesi’ olayları sebebiyle endişeli olduklarını ve yetkililerden yardım istediklerini ifade etti.



Kızlarının 10 dakika oksijensiz kaldığını ve serebral palsi tanısı konduğunu söyleyen anne Hacer Kahraman ise yaşadıklarını anlattı. Kızının küvezdeyken mosmor olduğunu ve çırpındığını söylemesi üzerine hemşirelerin durumun normal olduğunu, kabus gördüğünü söylediklerini belirten anne Hacer Kahraman; “12 Ağustos 2021 tarihinde kızım Özel Ege Liva Hastanesi’nde dünyaya geldi. Sağlıklı bir şekilde eve taburcu olduk. Üçüncüsü gün, 14 Ağustos’ta sarılık şüphesiyle hastaneye geldik. Hastaneye yatış yapılması istendi. 3 gün yoğun bakımda yatırılmasını istedi çocuk doktoru. Biz bunu kabul etmedik. Yanımızda yatmasını istedik. Bir gece boyunca hastanede yanımda kaldı. Mor ışık tedavisi istedi doktor ve süreç başladı. Çocuğu götürdüler. Damar yolu açtılar. Sonra serum verdiler. Çocuğu küveze aldılar. Mor ışık tedavisine başlandı. Çocuk, 5 dakika sonra nefes alamamaya başladı. Morarmaya başladı. Hemşireyi çağırdık. Hemşire bunun bunun normal olduğunu, çocuğun rüya gördüğünü, kabus gördüğünü söyledi ve küveze geri yatırdık. Bu durum ikinci defa tekrarladı. Hatta görümcem hemşireyi çağırdı. Üçüncüsünde ben aldım küvezden. Küvezden alınca çocuk morarmış ve nefes alamamaya, hıçkırarak ağlamaya başladı. Bir süre sonra çocuk kafasını attı. Mosmor olmuştu. Kucağımda eks oldu yani. Kalbi durmuş. Hemen alıp yoğun bakıma götürdüler. Orada kalp masajı yapmaya başladılar. Sonra bir yandan sevk için hastane arıyorlar. Sevk süreci hemen olmadı. Bu olay saat 18.40 gibi yaşandı. Saat 21.30 - 22.00 sıralarında anca üniversiteye sevk oldu. Çocuğumuz 10 dakika oksijensiz kalmış. Bize söylenen bu. 55 gün Üniversite Hastanesi’nde yoğun bakımda yattık. 18 gün solunum cihazına bağlı durdu. Yaşamayacağını yaşasa bile yüzde 95 engelli kalacağını söylediler bize. 55 gün sonra taburcu olduk ve şu an fizik tedavisi devam ediyor. Bu benim üçüncü çocuğum, ilk çocuğum değil ve sarılık da ilk yaşadığım bir şey değil. Yani ilk çocuğum da sarılık oldu ama böyle bir olay yaşamadım ve benim bu üçüncü çocuğum. Bu doktorun, bize bunu yaşatanların hepsinin cezasını çekmesini istiyorum. Adli süreç başladı. Bunun peşini asla bırakmayacağız ve çocuğumun böyle olmasından dolayı bize bunu yaşatanlardan davacıyım ve davamızın da sonuna kadar arkasındayız” dedi.



“Hala bu süreçle ilgili bir gelişme yok”


‘Yenidoğan Çetesi’ olayları sebebiyle kendi çocukları için de ‘acaba’ diyerek şüphelendiklerini belirten baba Ersin Kahraman ise hala daha bir gelişme olmadığını söyleyerek “3 çocuk babasıyım, üçüncü çocuğumuzda Özel Ege Liva Hastanesi’nde yaşanan talihsiz bir olaydan dolayı eşimin de anlattığı gibi adli süreç başlattık. Bu adli süreç, 3 yıldır sürüyor. Davayı başlatalı 2 yıl oldu. Bir yıl boyunca Sağlık Bakanlığı’ndan soruşturma izni gelmesi için bekledik. CİMER’e yazdım ve yazdıktan 24 gün sonra Sağlık Bakanlığı’ndan soruşturma izni verildi. Tam 1 yıl oldu, soruşturma izni verileli. Hala bu süreçle ilgili bir gelişme yok. Şu anda savcılıkta ve avukatımızın bize verdiği bilgiye göre doktorun ifadeye gelmediği, sürekli kaçtığı, sürekli adres değiştirdiği ve şu anda yakalama kararı dahi çıkmadığını öğrendik. Sürecin hızlandırılması için CİMER’e yazdım. Gerekenlerin yapılmasını rica ediyorum. Biz mağdur durumdayız. Bir baba olarak sorumluların cezasını çekmesini istiyoruz. Ülkede son dönemlerde yaşanan olaylardan dolayı muzdarip durumdayız. Acaba diye aklımızda bir şüpheler kalıyor ve bunların da kalmaması için gerekenin yapılmasını rica ediyoruz” dedi.



Özel hastanede oksijensiz kaldığı iddiasıyla serebral palsi tanısı konan kızları için ‘adalet’ arıyorlar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ABB Çocuk Meclisi 29. Dönem üyelerinden basın açıklaması Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi 29. Dönem üyeleri, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Çocuklar basın açıklamasında ve hazırladıkları pankartlarla çocuk hakları ihlallerine dikkat çekti. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi 29. Dönem üyeleri gerçekleştirdikleri basın açıklamasında çocuk hakları ihlallerine dikkat çekti. Çocuk Meclisi binası önünde yapılan basın açıklamasının ardından vatandaşlara 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü ile ilgili soru sorarak farkındalık çalışması gerçekleştirdi. Programa Çocuk Kulüpleri üyeleri de katılarak mini koro gösterisi sergiledi. “Çocuğuz ve haklarımız var demek için buradayız” Çocuk Meclisi 29. Dönem Başkanı Miray Eroğlu yaptığı açıklamada, “Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Bizler Ankara Büyükşehir Belediyesi Çocuk Meclisi üyeleri olarak, çocuk haklarını hatırlamak, hala bilinmeyen ve göz ardı edilen konuları hatırlatmak için buradayız. ‘Çocuğuz ve haklarımız var’ demek için buradayız” diye konuştu. Çocuk Meclisi 29. Dönem Üyesi Feyza Reyyan Coşkun ise, “18 yaşından küçük her birey çocuktur ve çocuk olmasından kaynaklanan hakları vardır. Çocuk hakları, insan haklarıdır. İnsan hakları gibi çocuk hakları da doğduğumuz andan itibaren sahip olduğumuz yasal, evrensel haklardır” ifadelerini kullandı.
Ankara TÜRMOB Genel Başkanı Kartaloğlu: "Deprem bölgesi için mücbir sebep hali uzatılmalı" Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, deprem bölgesi için 30 Kasım’da sona erecek olan mücbir sebep halinin uzatılması genektiğini söyledi. TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, deprem bölgesi için ilan edilen mücbir sebep halinin 30 Kasım’da sona erecek olmasının bölge halkı ve meslek mensupları üzerinde ciddi olumsuz etkiler oluşturacağını belirterek, hayatın hala normale dönmediği bölgede mücbir sebep halinin uzatılmasının zorunlu olduğunu ifade etti. Kartaloğlu, “Tüm ülkemizi yasa boğan 6 Şubat depreminin üzerinden neredeyse iki yıl geçti. İki yıl geçmesine rağmen bölge ekonomik, sosyal ve altyapı anlamında hala normale dönemedi. Bölge ziyaretlerimizde mali müşavirlerin hala konteyner ofislerde ve son derece zorlu koşullarda çalıştıklarına tanık oluyoruz. Altyapı sorunları nedeniyle bilgiye erişim ya sağlanamamakta ya da büyük zorluklarla mümkün olmaktadır. 30 Kasım’da sona erecek olan mücbir sebebin uzatılmaması durumunda bölgede ciddi ekonomik sorunlar ortaya çıkabilir” dedi. 2011 yılında Van’da meydana gelen deprem sonrası 5 yıl boyunca mücbir sebep ilan edildiğini belirten Kartaloğlu, “Benzer bir uygulama burada da hayata geçirilmelidir. Bu tür destekler yalnızca 3-5 aylık kısa sürelerle tekrarlanmak yerine daha uzun vadeli, bölgenin gerçek ihtiyaçlarını karşılayan bir şekilde planlanmalıdır” ifadelerini kullandı. “Deprem bölgesinde hayatın normale dönmesi için tüm ilgili tarafları sorumluluk almaya davet ediyoruz” Deprem bölgesi için yalnızca mücbir sebep halinin uzatılmasının da yeterli olmayacağını belirten Kartaloğlu, “Bölgede kalıcı ve etkili desteklere ihtiyaç duyulmaktadır. Bölgeyi tekrar ayağa kaldırmak için altyapı yatırımlarından ekonomik desteklere kadar geniş çaplı ve kalıcı çözümlere ihtiyaç var. Aksi halde bölgede toparlanma süreci daha da uzayacaktır. Bizler, TÜRMOB olarak deprem bölgesinde hem meslektaşlarımızın hem de vatandaşlarımızın karşılaştığı zorlukların takipçisiyiz. TÜRMOB olarak hazırladığımız ‘Deprem Yaralarının Sarılmasına Yönelik Mali ve Sosyal Güvenlik Tedbir Önerilerimiz’ raporunu ilgili kuruluşlar ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Deprem bölgesinde hayatın normale dönmesi ve yaraların daha hızlı sarılması için tüm ilgili tarafları sorumluluk almaya davet ediyoruz” dedi.
Eskişehir 3 yılda 30 hastaya kemik iliği başarıyla nakledildi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nin açılışının 3. yıldönümü düzenlenen etkinlikle kutlandı. Hastanede 3 yılda 30 hastaya kemik iliği nakli yapıldığı belirtildi. Prof. Dr. Necla Özdemir Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri, hemşire ve kök hücre tedavisi gören çocuklar ve aileleri katıldı. Etkinlik sonunda yan flüt ve dans gösterisi düzenlenirken, söylenen şarkılarla çocuklar doyasıya eğlendi. Etkinlik pasta kesimi ve ikramlarla sona erdi. “30 hastaya başarılı bir şekilde nakil gerçekleştirdik” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Hematopoetik Kök Hücre Nakli Ünitesi sorumlu hekimi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, kök hücre naklinin öneminden bahsetti. Prof. Dr. Özdemir, kurulduğu günden bu yana 30 hastaya nakil yapıldığını belirterek, “Bizim nakil ünitemizin kuruluşunun 3’üncü yıl dönümü. Biz üniversitemiz bünyesinde 3 yıldır bu işi yapıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 30 hastaya başarılı bir şekilde nakil gerçekleştirdik. O yüzden hem çocuklarımızla bu güzel günü kutlamak hem de nakil konusunda farkındalığı arttırmak istedik. Kök hücre bağışçısı nasıl olunur, bağışçı olmak isteyen insanları nasıl ve nereye yönlendirebiliriz? Özellikle hem bunu anlattık hem de süreç hakkında aileleri bilgilendirdik” dedi. Minik Elif Berra İspanya’da sağlığına kavuştu 7 yaşındaki Elif Berra Kahraman, ESOGÜ Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Servisi’nde lösemi tedavisi oldu. Kahraman’ın hastalığı erken dönemde nüks ettiği için tam uyumlu kardeşinden ESOGÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nde nakil yapıldı. Fakat nakilden sonra erken dönemde nüks eden rahatsızlık nedeniyle küçük kız, girişimler ve Sağlık Bakanlığı’ndan alınan onayla İspanya’daki bir sağlık merkezine gönderildi. İspanya’da sağlığına kavuşan Elif Berra Kahraman hakkında da konuşan Prof. Dr. Canan Özdemir, süreçten bahsetti. İspanya’da gördüğü 3 aylık tedavi sonrasında minik kızın sağlığına kavuştuğuna değinen Prof. Dr. Özdemir, gözlemlerin Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nde devam ettiğini anlattı. Prof. Dr. Özdemir, “Çocuğumuz daha önce burada nakil tedavisi olmuş bir hastamız, ancak nakil sonrası hastalığı tekrarladı ve bunun üzerine biz yurt dışındaki meslektaşlarımızla da görüşerek hastamızı hücresel tedaviye yönlendirdik. Bu süreç tabii ki çok zor oldu, hiç kolay olmadı. Sağlık Bakanlığı’ndan onay almamız gerekti. Bu onaylarımızı tamamladıktan sonra çocuğumuzu yurt dışına, İspanya’da bir merkeze gönderdik. Oradaki doktorlarla da sürekli iletişim halinde tedavisini takip ettik. 3 aylık tedavi sürecini tamamladıktan sonra ülkemize geri döndü. Şu anda biz takiplerine devam ediyoruz, hastalığı da gayet iyi durumda. Remisyonda şekilde hastamızı gözlemliyoruz. Aslında bizim amacımız, bu tedaviye burada daha çok çocuğun ulaşmasını sağlamak. Özellikle nakille iyileştiremediğimiz çok küçük de olsa bir hasta grubu var. Bu çocukları bu tedaviyle buluşturmak da bizim için çok önemli. Umarım önümüzdeki yıllarda bunu da başarıyla sağlarız ve daha çok çocuğumuzu bu tedaviye ulaştırabiliriz” diye konuştu.