GÜNDEM - 02 Ekim 2024 Çarşamba 11:50

Aydın’ı 8 ayda 4 milyonun üzerinde turist ziyaret etti

A
A
A
Aydın’ı 8 ayda 4 milyonun üzerinde turist ziyaret etti

Aydın’da 2024 yılının ilk 8 ayında turist sayısı 4 milyonu aşıp geçen yıla göre yüzde 25 artış sağladı. Aydın’ı en çok tercih eden ziyaretçiler ise Polonya’dan gelirken geçen yıla göre turist sayısında rekor artış oldu.



Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’ye 2024 yılının ilk 8 ayında ne kadar turist geldiğini açıkladı. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre Aydın’ı Ağustos ayı sonu itibariyle toplam 4 milyon 396 bin 433 yerli ve yabancı turist ziyaret etti.



Aydın’daki toplam turizm tesis sayısı 494 olup, bu tesisler 62 bin 745 yatak kapasitesine sahip olduğu öğrenilirken, Haziran sonu itibariyle Aydın’ı ziyaret eden turist sayısı 835 bin 50 olarak kaydedildi.


Ağustos sonu itibariyle ise, emniyet verilerine göre turistlerin toplam geceleme sayısı 3 milyon 77 bin 255’e ulaştı. Deniz yoluyla gelen turistlerin sayısı 484 bin 128 olarak kayıtlara geçerken, toplam turist sayısı 4 milyon 396 bin 433 oldu.



Geçen yıla göre yüzde 25 turist sayısı arttı


Aydın’da 2023 yılında konaklama ve günübirlik olmak üzere toplam 4 milyon 200 bin turist ziyaret etmişti. Önceki yılın ilk 8 ayı ile bu yıl karşılaştırıldığında Aydın’a gelen turist sayısında yüzde 25 artış olduğu öğrenildi.


Kruvaziyer ve feribotlar ile gelen turistler için ise 256 kruvaziyer gemisi ve 440 feribot seferi düzenlendi.



Polonya birinci sırada


Geçtiğimiz yıllarda Didim’i en çok tercih eden yabancı turist İngilizler olurken bu yıl birinciliği Polonya’ya kaptırdılar. Kuşadası ilçesini ise en çok tercih eden Balkan ülkeleri oldu. Aydın’a gelen yabancı turist sıralamasında Polonya birinci olurken İngilizler ikinci, Almanya ve Fransa şeklinde devam etti.



İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün verilerine göre, Aydın’da ayrıca 64 plaj işletme belgeli tesis, 36 mavi bayraklı plaj ve 2 mavi bayraklı marina bulunuyor. Bölgedeki antik kentlerin ve müzelerin de büyük ilgi gördüğü bildirildi. Özellikle Afrodisias ve Milet gibi önemli antik kentler, müze ve ören yerleri ile birlikte 253 bin 412 ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.



Aydın’ı 8 ayda 4 milyonun üzerinde turist ziyaret etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu 1 kilo balın arıcıya maliyeti 128 TL: 250 liradan ucuz olan ürünler bal diye satın alınmamalı Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, 2024 yılında bir kilogram çiçek balının arıcıya maliyetinin 128 TL olduğuna dikkat çekerek, insanların 250 liradan ucuz olan ürünleri bal diye satın almamaları gerektiğini söyledi. Ordu’da 3 bin 500 kayıtlı arıcı ve yaklaşık 10 bin aile arıcılık sektöründen geçimini sağlıyor. Ordulu arıcılar tarafından 50’yi aşkın ilde üretimi yapılan ballar Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor. Yılda 20 bin ton ile Türkiye’de en fazla bal üretiminin yapıldığı Ordu’da, bir kilogram çiçek balının 128 TL maliyeti olduğu, ucuz fiyatlı ürünlerin bal diye satın alınmaması gerektiği belirtildi. “İnsanlarımızı zehirlemeye devam ediyor, hepsinin imha edilmesi gerekiyor” Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Akın Çiftçi, bal adı altında laboratuvarlarda üretilen ürünlerin imha edilmesi gerektiğini söyledi. Çiftçi, “Bugün market raflarında 70-80 liraya satılan ballar var. Emeğimizin çalındığını söylemiştik, geçen günlerde bakanlığımız, yetkili kurumların katılımı ile Ankara’da bir operasyon düzenledi. Şu anda o ürünlerin incelenmesi devam ediyor, inşallah imhası gerçekleşir. Fabrikanın sahibi reçel yaptıklarını söyleseler bile orada 92 tane firmanın etiketi yakalandı. Market raflarında bu etiketli ürünlerin satışı devam ediyor. Baskından önce bu ballar 130 liradan satılıyordu, şu anda 60 liraya kadar düşürüldü. Maalesef insanlarımız zehirlenmeye devam ediyor. Arıcılarımız ballarını satmak için yaylalarda bekliyor. Sahtekarların balları market raflarında ancak gerçek arıcılarımız balları ellerinde duruyor. Bu baskın dolayısıyla emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi. “250 liranın altında hiçbir balı satın almasınlar” Laboratuvar ortamında enzimler kullanılarak elde edilen ürünlerin bal olmadığını, insanları zehirleyen bir madde olduğunu ve arıcıların emeğini de olumsuz etkilediğini aktaran Çiftçi, “İnsanlarımızın bilindik yerlerden, birliklerden ve market raflarında ise bilindik firmalardan bal almaları gerekiyor. Bakıldığında bir kilogram balın 128 lira olduğu bir ortamda, bir kilogram balı 250 TL’nin altında hiçbir yerden almasınlar. Market raflarında 70-80 liraya satılan ürünlerin bal olmadığını her zaman olduğu gibi yeniden söylüyoruz” ifadelerine yer verdi.
Ankara Eğitim-Bir-Sen’den şube müdürü ve dengi üst kadrolardaki eğitimcilere uzman ve başöğretmenlik unvanı hakkı tanınması talebi Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) üyeleri, Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi Kanunu Taslağı’nda şube müdürü, uzman, araştırmacı ve müfettiş kadrolarında bulunan kişilere de uzman ve başöğretmenlik unvanı verilmesini talep etti. Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sendika üyeleri ile billikte Milli Eğitim Bakanlığı önünde yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu düzenlemesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Yalçın, kanunda şube müdürü, uzman, araştırmacı ve müfettiş kadrolarında bulunan eğitimcilerin de ‘uzman’ ve ‘başöğretmenlik’ unvanlarını alması gerektiğini ifade ederek, düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesini talep etti. “Bu hatalı yaklaşım, öğretmenlik mesleğini konu edinen ve eğitim personeline ilave mali haklar getiren meslek kanunu düzenlemelerine de yansımıştır” Durumun bir an önce düzeltilmesi gerektiğini söyleyen Yalçın, “Öğretmenlik Meslek Kanunu, mecliste yarım kalmıştı. Şimdi devamı görüşülecek. Şu an mecliste görüşülüyor bu kanun ve bazı önergelerle yanlışların düzeltilmesini istiyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu, ayrıştırıcı değil, kapsayıcı olsun. Eğitimcileri bölmesin, haklarımız yarım kalmasın diye bir aradayız. Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda şube müdürü, daire başkanı, genel müdür, şefler de dahil yukarıya doğru bir yönetim hiyerarşisi var. Yönetim hizmetleri kadro grubunun söz sahibi olacağı şekilde tasarlanmış bir kamu personel sistemimiz var. Ancak yönetim hizmetleri, kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliği ile uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetki verildiği, hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük hakları olduğu görülmektedir. Bu hatalı yaklaşım, öğretmenlik mesleğini konu edinen ve eğitim personeline ilave mali haklar getiren meslek kanunu düzenlemelerine de yansımıştır” ifadelerine yer verdi. “Arkadaşlarımızın ayrıştırılması doğru değil” Kanunun bu yönüyle dışlayıcı bir özelliğe sahip olduğunu söyleyen Yalçın, “Öğretmenlik Meslek Kanunu da eğitim çalışanları arasında farklılaştırıcı, dışlayıcı bir içerikle yürürlüğe girmiş, o zaman da eleştirilerimizi yapmıştık. Eğitim-öğretimin içerisinde bulunan, çoğunlukla da öğretmenlik unvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürü ve dengi üst kadrolarda bulunanlar, uzman ve başöğretmenlik unvanını elde etme hakkından mahrum bırakılmışlardı. Bu aramızdaki çalışma barışını bozuyor. Bu arkadaşlarımızın bu anlamda ayrıştırılması doğru değil” diye konuştu.