EKONOMİ - 20 Kasım 2020 Cuma 10:21

Mavi suların en lüksleri arasındaydı, şimdi söküm için rotasını Aliağa’ya çevirdi

A
A
A
Mavi suların en lüksleri arasındaydı, şimdi söküm için rotasını Aliağa’ya çevirdi

Su üstündeki yaşamda yıllarca adından söz ettiren ve 1987 yılından beri denizlerde varlığını sürdüren Astor adlı dev gemi bu defa zenginleri gezdirmek için değil, su üstündeki varlığına son vermek için rotasını İzmir Aliağa’ya çevirdi.

Su üstündeki yaşamda yıllarca adından söz ettiren ve 1987 yılından beri denizlerde varlığını sürdüren Astor adlı dev gemi bu defa zenginleri gezdirmek için değil, su üstündeki varlığına son vermek için rotasını İzmir Aliağa’ya çevirdi.


Korana virüsün su üstündeki hayatı da olumsuz etkilediğini belirten Su Üstünde Blog yetkilisi Eren Budaklı, “Sovyetler Birliği döneminde yolcu gemisi olarak kullanılan 1987 yılında Howaldtswerke-Deutsche Werft (HDW) tarafından Astor adı altında, Mauritius merkezli Marlan Corporation için Batı Almanya’daki Kiel tarafından inşa edilen gemi Aliağa’ya söküme geldi. 1988 yılında Fedor Dostoevskiy ismi ile İstanbul ve Kuşadası limanlarını ’da ziyaret eden gemi 1995 yılında Astor ismini alarak Alman şirket Transocean Tours’a bağlı çalıştı. İngiliz firması Cruise and Maritime Voyages’a bağlı olarak çalışmaya başlayan gemi pandemi sürecinde yolcu taşıyamadı. İngiliz firmasının iflası ile açık artırma ile satılan gemi Aliağa gemi söküm tesislerine satıldı. 7 Kasım’da İngiltere’den demir alan gemi önümüzdeki günlerde Aliağa’ya gelmesi bekleniyor” diyerek Korana virüsün hayatın her alanına olumsuz etkilediğini kaydetti.


Su Üstünde blog yönetici Eren Budaklı, “Pandemi sürecinde dünya turizm sektöründe kruvaziyer sektörü çok büyük yara aldı. Eğer bu gemiler önümüzdeki yıl da yolcu taşımaya başlamazlarsa, birçok gemiyi Aliağa’ya sökülmeye gelmesi bekliyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Partili Açıkkapı: “(CHP’li Bağcıoğlu’nun sözleri) Vesayet kırıntısının hala kendilerinde devam ettiğini gösteriyor" AK Parti Elazığ Milletvekili Ejder Açıkkapı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu’nun emekli askerleri sokağa davet etmesine ilişkin, “Vesayet kırıntısının hala kendilerinde devam ettiğini gösteriyor. Bu tür söylemler doğru değil” dedi. TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Açıkkapı, deprem konusunda inanılmaz işler yapıldığını belirterek, 2025 yılı sonunda 400 bin-450 bin konutun bitirilmesinin planlandığını ifade etti. Açıkkapı, "DEM milletvekili ‘Bizim topraklarımızın üzerine baraj kurup, sonra o barajlardan oradan edindiğiniz elektriği bize fahiş fiyatla satmak sizin hakkınız değil’ dedi. Bu tamamen bölücü bir ifade. Diyarbakır, Hakkari, Kars, Edirne, Çanakkale, İzmir, Trabzon, Rize, Kastamonu da bizim. Bu bölücü ifadeyi kınıyorum. Bu ülkede birlik ve beraberliğimizi, kardeşliğimizi zedeleyecek bu tür ifadelerin kabul görmeyeceğini ifade etmek istiyorum” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu’nun emekli askerleri sokağa davet etmesine ilişkin olarak Açıkkapı, “Vesayet kırıntısının hala kendilerinde devam ettiğini gösteriyor. Bu tür söylemler doğru değil. Her siyasetçi kendi fikirlerini ifade etme hakkına sahiptir. Her siyasetçinin sorumluluk duygusu taşıyarak ağızlarından çıkan sözlerin neye mal olacağını bilmesi gerekir. Adeta darbe çığırtkanlığı yapan ifadelerini kınamak istiyorum” dedi.
Kayseri Kayseri’ye 5 milyar liralık yatırımla Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kuruluyor Kayseri Valiliği, büyükşehir belediyesi, Kocasinan Belediyesi, Kayseri Ticaret Borsası, Kayseri Ticaret Odası ve Kayseri Sanayi Odası ortaklığında kurulan Kocasinan Jeotermal Kaynaklı Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi; 1 milyon 237 bin metrekare alanda 34 adet 25 bin metrekare ile 56 bin metrekare arasında değişen sera parseli, 9 adet 5 bin metrekare ile 25 bin metrekare arasında değişen sanayi parseliyle hizmet verecek. Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nde bin 500 kişi istihdam edilecek ve bu istihdamın yüzde 75’i kadınlardan oluşacak. Kayseri Kocasinan Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Tarım Bölgesi; acele kamulaştırma işlemleri tamamlandı, üst ölçekli planları, genel yerleşim planı üst yapı modülleri ve nazım imar planı Tarım Bakanlığı’nca onaylandı. Bölgede; Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü’nce (MTA) yapılan jeotermal sondaj çalışmaları çerçevesinde ilk test sonuçlarına göre 55-60 derece arasında sıcaklıkta 70-80 litre/saniye arasında debiye sahip sıcak su sondaj neticesinde çıkarıldı. Kayseri Ticaret Borsası’nda düzenlenen toplantıda; Kayseri tarımı için tarihi bir gün olduğunu kaydeden Vali Gökmen Çiçek; "Kayseri sanayi, turizm şehri ama unutmamalıyız ki Kayseri Türkiye’nin en önemli tarım şehirlerinden bir tanesi. Bugün Kayseri tarımı açısından bir milat olacak günü yaşıyoruz. Çıktığımız yolda Kayseri Valiliği, büyükşehir belediyesi, Kocasinan Belediyesi, Ticaret Odası, Sanayi Odası ve özellikle de işin yürütümünü sağlayan Ticaret Borsamızla beraber bir yola çıktık. 1 milyon 237 bin metrekare alanda tarıma dayalı sera OSB kurmak için bundan 1,5 yıl önce imzaları attık. 5 yıl gibi bir sürede tamamlanabilecek bütün işlemler başta Mustafa Elitaş Bakanımızın tıkandığımız yerlerde yolu açmasıyla, hatta ekonomik yönden verdiği katkılarla yine milletvekillerimizin her aşamada takibiyle, büyükşehir ve Kocasinan Belediyelerimizin baştan itibaren süreci takipleriyle bugün çok şükür mutlu sona ulaştığımızı ifade etmek istiyorum" dedi. AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş ise bölgede 35 bin ton meyve ve sebze üretiminin gerçekleştirileceğini ve bu ürünlerinin büyük bir kısmının komşu ve Avrupa ülkelerine ihraç edileceğini ifade ederek, "Kayseri’de 55-60 derecelik su bulmak önemli bir iş. Yanardağın eteğindeyiz, çevremizde 80, 90, 100 derecelik su varken burada olmaması zor bir işti. Yıllar önce Boğazköprü tarafında 40 derecelik bir su bulmuştuk. Şimdi 55, 60 derecelik su; tarıma dayalı sera organize sanayi bölgesinde uygun bir şey diye düşünüyorum. Isıtma ihtiyacı olmadan, doğrudan doğruya doğal yollarla bu işi yaparak 12 ay, 24 saat üretim yapabilecek topraksız tarımın öncülüğünü yapabilecek bir noktada. Kayseri’mizde su kıtlığından dolayı sulanabilir alanımız az, yaklaşık 300 bin hektarlık sulanabilir alanımız var, herhalde 160 bin hektarını ancak sulayabiliyoruz. Toplam 600 bin hektar tarım arazimiz var, 300 hektar sulanabilir alanımız var, 160 bin hektar da sulayabildiğimiz alan var. Bu manada bizim çok az su ihtiyacı olan ve yaz-kış, 24 saat üretim yapan bir noktaya doğru getirmek çok önemli bir iş. 35 bin ton meyve ve sebze üretimi gerçekleştirilecek ve bunun da büyük bir kısmı ihraç olacak" diye konuştu. "Bin 500 kişi istihdam edilecek" Tarıma Dayalı Sera İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’nin Kayseri’ye büyük katkı sunacağını da sözlerine ekleyen Elitaş; "1 milyon 237 bin metrekare üzerinde yapılacak olan bu tarımsal faaliyetler ilimize çok büyük katkı sağlayacak. Yaklaşık 5 milyar Türk Lirası civarında yatırım gerçekleştirilecek. Bu yatırımlarla ilgili bakanlığımız da destek veriyor. Bu da çok büyük bir katkı sağlayacak. İşadamlarımızı, sanayicilerimizi, çiftçilerimizi devletin verdiği imkanlardan faydalanmaya davet ediyorum. Bin 500 kişi istihdam edilecek. Bu istihdamın yüzde 75’lik kısmı da kadın çalışanlardan olacak" ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Narin’in babası Arif Güran: ’’Nevzat yanımda otururken elleri hiç mi titremiyordu’’ Diyarbakır’da görülen Narin Güran cinayeti davasında savcının mütalaasının ardından söz alan baba Arif Güran, ‘’Nevzat Bahtiyar kızımı ararken yanımdaydı, elleri hiç mi titremiyordu’’ dedi. Merkez Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 19 gün sonra 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ikinci duruşması sürüyor. Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen duruşmada, ’’iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan Narin’in annesi Yüksel Güran, amcası Salim Güran ve ağabeyi Enes Güran ile Narin’in cansız bedenini bulunduğu dereye taşıyan komşuları Nevzat Bahtiyar yargılanıyor. Davanın ikinci duruşmasında tanıklar dinleniyor. ’’Ben kimseyi savunmuyorum’’ Savcının mütalaasının ardından söz verilen Narin’in babası Arif Güran, ‘’Ben olay günü Batman’daydım. Davetiye dağıtmak için gitmiştim. Akşamüstü köydeki komşum beni aradı, nerede olduğumu sordu. Bismil’de olduğumu sordu. ’Narin görünmüyor’ dedi. Ben de ’Bu saate kadar Narin nasıl kayıptır’ dedim. Bir kişi daha beni aradı ve Narin’in kayıp olduğunu söyledi. Köye gelinceye kadar neredeyse 3-4 kez kaza geçiriyorduk. Kızım benim için kıymetlidir ve farklıdır. Benim için ne kadar farklı ise annesi için de farklıdır. Ben ne kadar önemsiyorsam, annesi bir milyon kez önemser. Burada bir anneyi evladıyla sınıyorlar. Normal günlerde konuştuğu gibi hissetmedim. Tedirgin olduğunu hiç hissetmedim telefonda konuşurken. Köye yetiştik. Aramalara katıldım. Jandarma köpeklerle geldi. 10-15 dakika kendimden geçtim. Kalabalık oradaysa benim kızımın başına bir iş geldi dedim. Kalabalığa ’Neden duruyorsunuz, herkes aramalara katılsın’ dedim. O akşam hiç durmadım. Köpek nereye vuruyorsa oralara kaçarak baktım. Çocuklarım da yanımdaydı. Köyde başıboş köpekler vardı. Kızıma zarar verdiklerini düşündüm. Ben kimseyi savunmuyorum. Kızım için canımı veririm. Mısırın içinde koşarak belki üç kez gidip geldik. Amcaoğlum ’Bir trafik kazası var’ dedi. Hastaneye gittik. Fotoğrafı gördüm ona benzettim. Hastaneye önceden başkaları gidip baktılar, onun olmadığını söylediler. Ama ben yine gözümle görmek için gittim. O olmadığını öğrendik. Telefonuma ihbarlar gelmeye başladı. Sürekli dalga geçenler bile vardı. Konuşmayıp çocuk sesi çıkaran ihbarlar vardı, ’Kızın yanımızda’ diyenler de vardı’’ diye konuştu. ’’Her akşam kızım beni çağırıyor’’ Kızının kaybolması sonrası köyde kriz masası kurulduğunu, 4-5 gün hiç uyuyamadığını söyleyen Güran, "Yemek yiyemedim. Bu şekilde ifadelere de gidiyordum. Karakolda kızımın tepeye çıkmadığını iddia ettim. ’Narin görmemesi gereken bir konu için öldürüldü’ dediler. Sadece benim bilgimin olmadığını söylediler. Ben de öyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledim. 8 yaşındaki bir kız neyi görebilir ki. Benim kızıma kıydılar. Benim kızım akıllı bir kızdır. Eve gidip gelme saatlerini bilir. Salim benim kızıma zarar vermez. Salim tutuklandı. Salim’in tutuklama sebebi saat 18.30 civarı köyden gittiği içindir. Salim benim kızımı götürdüyse, tutuklandıysa kızım nerede dedim. Bana ’Kızını bulacağız’ dediler. Daha sonra ise Salim’in işçileriyle ilgili bağlantılar ortaya çıkarıldı. Karakolda komutan bana ’Salim’in aracını kullandı mı, bindin mi?’ dedi. Ben hiç binmedim. Kapı zaten açık olduğu için herkes binmiş olabilir. Eşime daha sonra sordum. Eşim bir nişana gittikleri zaman o araca bindiklerini söyledi. Komutan eşime ve bana kızdı. Karakoldan çıktıktan sonra ben Mersin’e daha önce gittiğim zaman eşim Salim’in aracına bindiklerini söyledi. Sürekli karakola çağırılıyordum. Kimden şüphelendiğimi soruyorlardı. Daha sonra kızımın koşan görüntülerini bana izlettiler. Kızın koşarken arkasına baktığını ve neden kaçtığını sordular. Ben de bilmediğimi söyledim. Caminin orda otururken bu vahşi (Nevzat Bahtiyar) yanımdaydı. Zoruma giden buydu. Bugün Nevzat yanıma otururken elleri hiç mi titremiyordu. O gün söyleseydi Nevzat bugün başımın tacıydı. Eğer öldürmek istiyorsan gel beni öldür. Her akşam kızım beni çağırıyor. Ben uyuyamıyorum. Beni niye öldürmediler ki iki kurşun bana sıksalar da öldürselerdi, kızımın ölümüyle sınadılar. Salim senin başına silah dayadığında senin evladın evlat ise benim evladım değil miydi? Herkes oradaydı. Bin 700 tane personel vardı. Gelseydin onlara söyleseydin. Bugün ben Narin için canımı veririm. Eğer Salim ise, kim ise gelip beni öldürselerdi. Senin imanına davacıyım. Bunun üzerine Narin’in annesinin namusuyla oynadı. Tülin’imin gözü çok mükemmeldi. Rabbimin takdiri ya. Kızım gündüz uyurdu, gece ağlardı. Bu anne 8 yıl o kızına baktı. Anneyi kızıyla sınıyorlar. Allah var Allah. Bizim hayatımız dakikalara kalmış. Ben eşimin namusuna ve iffetine kefilim. Kimse kimsenin namusuna ve iffetine söz söyleyemez. Ben bugün bir ölüyorsam, kızım bin kez ölüyordur. Bir caninin ve bir katilin evime girmesiyle bu hale geldik. Ben dayanamıyorum. Dünyada öyle bir şey var mıdır ya. Hem bir insanın kızını öldüreceksin hem de ailesinin namusuyla oynuyorlar. Televizyonlarda namus dersi verenler neredeler. Kimse Narin için bir şey yapmamıştır. Narin için her şeyi yapan devlettir. Kızımın mezarını yaptılar. Ben her gün, her dakika, her saniye ölüyorum. Benim ciğerim gitti’’ ifadelerini kullandı. Arif Güran’ın konuşması sırasında Yüksel Güran ağlayarak ‘’Allah’ım sen bize yardım et’’ dedi. Enes Güran ise ayağa kalkarak jandarmaya dönüp, ‘’Bırak beni ben kalmak istemiyorum, bırak beni’’ dedi. Amca Hüseyin Güran, Nevzat Bahtiyar’a dönerek küfredip, ‘’Bize yalan söyledin. İftira attın bize’’ ifadelerini kullandı. Yaşanan kargaşanın ardından mahkeme salonu boşaltılarak, duruşmaya ara verildi. Aranın ardından duruşma tekrar başladı, sanık yakınları ise salona alınmadı.