SAĞLIK - 02 Haziran 2022 Perşembe 08:20

Almanya’da ‘beyin ölümü’ gerçekleştiği iddia edilen hasta Türkiye’ye getirildi

A
A
A
Almanya’da ‘beyin ölümü’ gerçekleştiği iddia edilen hasta Türkiye’ye getirildi

Almanya’da 'beyin ölümü' gerçekleştiği iddia edilen ve hastaneden eve gönderilen Osman Kızılkaya (59) ambulans uçakla, tedavi edilmek üzere Ankara’ya getirildi.

Almanya’nın Wiesbaden kentinde yaşayan Osman Kızılkaya evinde rahatsızlanması üzerine Dresden'deki bir hastaneye sevk edildi. Beyin ölümü gerçekleştiği iddia edilen Kızılkaya, evine gönderildi. Kızılkaya’nın yakınları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan yardım istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya talimatı üzerine Osman Kızılkaya'nın Türkiye'ye getirilmesi için gerekli işlemler başlatıldı.

Saat 17.20’de Ankara’dan hareket eden ambulans uçak Almanya'nın Dresden şehrine gitti. Dresden Havalimanı'na inen uçak Kızılkaya'yı alarak 2,5 saat süren yolcuğun ardından Türkiye'ye getirdi. Ankara Esenboğa Havalimanı terminaline gece saatlerinde inen uçaktan alınan Kızılkaya, tedavi edilmek üzere ambulansla Ankara Şehir Hastanesine sevk edildi. Acil Tıp Uzmanı Erhan Er, ise yolculukta herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını ifade etti.

Bakan Koca sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ise şu ifadelere yer verdi:

“Almanya'da, beyin ölümü gerçekleştiği söylenerek hastaneden evine gönderilen, fakat göz işaretleriyle iletişim kurabilen vatandaşımız Osman Bey, az önce uçakla Ankara’ya getirildi. 59 yaşındaki hastaya, Cumhurbaşkanımızın olaydan haberdar olmasıyla “evi”, yani ülkesi sahip çıktı!”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 15 Temmuz’da halkı Taksim’e taşıyan Şerife Boz: “Hiç ölüm aklıma gelmedi, korkmadım” 15 Temmuz gecesi eşinin hafriyat kamyonuyla halkı Taksim’e taşıyan Şerife Boz, “Tekbirlerle, çoluğumu çocuğumu alarak Taksim’e gittim. Eğer ben gitmeseydim vatanıma hainlik etmiş olurdum. Vatan sevgisi imandandır. O hainlerle herkes bedenleriyle savaştı. Bende oradaydım ve hiç ölüm aklıma gelmedi, korkmadım” dedi. Fetullahçı Terör Örgütü tarafından 15 Temmuz 2016 gecesinde düzenlenen darbe girişimi esnasında 250 kişi şehit olurken yüzlerce vatandaş da yaralanarak gazi olmuştu. Hain darbe girişimi sırasında Şerife Boz, hafriyat kamyonuyla Taksim’e insan taşıdı. Vatandaşlarla seyir halindeyken çekilen görüntüsüyle Türkiye’nin gündemine oturan Şerife Boz, o geceyi yeniden yaşayarak İhlas Haber Ajansı’na anlattı. “Hiç ölüm aklımıza gelmedi, korkmadım” 15 Temmuz gecesinde vatanını seven herkesin sokağa çıktığını ve bir daha olsa bir daha gideceğini dile getiren Şerife Boz, “Çok heyecanlandım ve tekbirlerle aşağıya indim. O gece çocuklarım ile yürüyerek gittik. Ondan sonra geri döndük. Bir sonraki sabah kamyonu aldık götürdük. Kamyonu götürürken tekbirler getirdik. Kamyon ile hafriyat hiç çekmemiştim. Fakat o gece Rabbimin bir takdiriydi. Tekbirlerle, çoluğumu çocuğumu alarak Taksim’e gittim. ‘Vatan sevgisi imandandır’ diyorum. 7’den 70’e vatanını milletini seven herkes oraya gitti. Bir daha olsa bir daha giderdim. Çünkü vatan bizim evimiz. Bu vatan olmasa nerede yaşayacağız. Ne güzel özgürce yaşıyoruz. O heyecanla tekbirler ile oraya gittik. Yanımda oğlum, torunlarım, karşı komşum vardı. Aklıma hiçbir şey gelmedi. Herkes bana bu bayrak ve vatan için oraya gittim diye ‘Allah razı olsun’ dedi. Eğer ben koşup gitmeseydim vatanıma hainlik etmiş olurdum. Allah razı olsun herkes yanıma gelip beni tebrik ediyor. Biz vatan için canını verebilecek insanız. Bedenleriyle savaştı herkes o hainlerle. Bende oradaydım ve hiç ölüm aklımıza gelmedi, korkmadım” ifadelerini kullandı. “Eşim kamyon kullanmasını bilmiyor, kullanacağı hiç aklıma gelmedi” Eşinin kamyon kullanacağının hiç aklına gelmediğini söyleyen Şenol Boz, “O gün eşim bana seslendi. ‘Köprüde kalabalık var’ dedi. Bende cuma günlerinin kalabalık olduğunu söyledim. O ise başka bir şeyin olduğunu ifade edince kalkıp televizyona baktım. Tanklar köprüyü kesmişti, darbe olduğunu anladım. Eşime ben gidiyorum, sende çocukları, torunları topla al peşime gel dedim. Gece saat 03.00 -04.00’e kadar mücadele ettik. Benim çocuğum tanka ilk çıkanlardan biriydi. Sabah kadar mücadele ettik. Askerlerin gitmesini söyledik. ‘Asker kışlaya’ dedik. İkinci günü ben işe gitmedim. Başka bir yerdeydim. Eşim kamyonla Taksim’e çıkalım dedi. Bende kalabalık olduğunu ve gidemeyeceğimizi söyledim. Eşim kamyon kullanmasını bilmiyor, kullanacağı hiç aklıma gelmedi. Sonra ben Taksim’e başka vasıta ile gittim. Bir baktım kamyonun üzerinde çocuklarım, torunlarımı, mahallenin insanını doldurmuş. Buradan Taksim’e kamyonu sürmüş. Yanlarına gittim. Arabanın kapısını açarken polis geldi, izin vermedi. Abla bize emanet dedi. Eşimi, Taksim’de kamyonla görünce bir anda heyecanlım. Belki oğlum getirmiştir diye düşündüm. Sonra bakınca kamyonun üzerinde oğlum, kızlarım, torunlarım bulunuyordu. Kapıyı açmaya gidince bir şey söyleyecektim polis, ‘abla bize emanet’ dedi” şeklinde konuştu.
Ankara Ormanlara giriş yasağı yaban hayatı popülasyonunu arttırdı Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı Şefi Nurettin Kadim, ormanlara giriş yasaklarının yaban hayatına büyük bir katkısı olduğunu belirterek, “Hayvanların doğal yaşam alanlarının biraz daha genişlemesine ve daha rahat hareket etmelerine neden oldu. Bu yüzden de buradaki yaban hayatı popülasyonunda bir artış olduğunu söyleyebiliriz” dedi. 2021 yılında Akdeniz, Ege, Marmara, Batı Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 53 ilde çıkan büyük yangınların ardından vatandaşların ormanlara girişleri yasaklanmıştı. Bu karar 2021 yılından günümüze valilikler aracılığıyla Türkiye’nin birçok ilinde yaz aylarında uygulanıyor. 3 büyük ilde ormanlara giriş yasak Son olarak bu yılın yaz aylarında da Türkiye’nin 39 ilinde ormanlara girişler sonbaharın ortalarına kadar yasaklandı. İstanbul’daki ormanlara girişler 15 Ekim’e kadar yasaklanırken, Ankara’da yasak 30 Eylül’e, İzmir’de 31 Ekim’e kadar devam edecek. “Yaban hayatında bir artış oldu” Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğüne bağlı Ankara’nın Kızılcahamam ilçesindeki Soğuksu Milli Parkı Şefi Nurettin Kadim, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, “Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü olarak yaban hayatı lokasyonu çerçevesinde sahaya yerleştirdiğimiz fotokapanlar sayesinde yaban hayatını gözlemliyoruz. Gözlemlediğimiz kadarıyla yaban hayatında bir artış oldu” dedi. “Ayı ve Domuz popülasyonunda artış gözlemlemekteyiz” Kadim, “Ayı ve Domuz popülasyonunda bir artış gözlemlemekteyiz, fotokapanlara takılan görüntüler sayesinde. Yaban hayatı konusunda bütün hayvanlara zorlu kış şartlarında yem takviyesi yapıyoruz. Yaban hayatı hayvanlarının beslenmesi noktasında elimizden gelen desteği zorlu kış şartlarında biz veriyoruz” ifadesini kullandı. “Yasak, hayvanların daha rahat etmesine neden oldu” Ormanlara giriş yasaklarının yaban hayatını koruduğunu ve büyük bir fayda sağladığını belirten Kadim, “Doğal olarak ormanlardaki insan baskısını azalttığı için hayvanların doğal yaşam alanlarının biraz daha genişlemesine ve daha rahat hareket etmelerine neden oldu. Bu yüzden de buradaki yaban hayatı popülasyonunda bir artış olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu. “Yaban hayvanlarıyla karşılaşıldığında hemen uzaklaşılmalı” Yaban hayvanlarına karşı da dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Kadim, şu uyarılarda bulundu: “Genelde biz vatandaşlarımıza hava karanlık olduktan sonra yaban hayatının yoğun olduğu yerlere tek başlarına gitmemelerini tavsiye ediyoruz. Grup halinde yürürlerse yanlarında ses çıkaracak düdük gibi bir alet olursa hayati tehlike noktasında önemli engelleyici oluyor. Yaban hayvanlarıyla karşılaştığımız zaman hemen uzaklaşmamız lazım. Yüksek ses çıkararak o alandan uzaklaşırsak biz hayvana bir şey yapmadığımız sürece hayvanda bize bir şey yapmayacaktır.” Kadim, fotokapanlara takılan hayvanların görüntü sıklığına ve mevkilerine bakıldığında yapılan değerlendirmelerde yaban hayatında önemli artışlar olduğunu da sözlerine ekledi.
İstanbul Yakın Doğu Üniversitesi Bilim Ödülleri sahiplerini buldu Bu yıl yedinci kez düzenlenen Yakın Doğu Üniversitesi Bilim Ödülleri, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun katılımı ile sahiplerini buldu. Bilim kategorisinde üçüncü kez verilen Dr. Suat Günsel Onur Ödülü Altın Madalyası’nın sahibi ise İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Özdeşer oldu. Yakın Doğu Üniversitesi’nin bilimsel üretkenliği desteklemek amacıyla gelenekselleştirdiği Yakın Doğu Üniversitesi Bilim Ödülleri ile Dr. Suat Günsel Onur Ödülü Altın Madalyası görkemli bir törenle sahiplerini buldu. Bilim insanlarının 7 kategoride ödüllendirildiği tören; Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun katılımı ile üniversitenin İrfan Günsel Kongre Merkezi’nde yoğun katılım ile gerçekleşti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan tören, Yakın Doğu Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü’nden Erkan Sülün ve Püren Eda Gözer’in müzik dinletisi ile devam etti. Törenin açılış konuşmalarını sırasıyla; Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, Yakın Doğu Oluşumu Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel ve Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu gerçekleştirdi. Yapay zeka tabanlı akademisye Ai. Prof. DUX’ın ise video mesajı yayımlandı. Dr. Suat Günsel Onur Ödülü Altın Madalyası’nın sahibi Prof. Dr. Hüseyin Özdeşer oldu Yoğun katılımla gerçekleşen törende; Yayın Ödülü, Yayın Onur Ödülü, Genç Araştırmacı Ödülü, Genç Araştırmacı Özendirme Ödülü, En Etkili Araştırmacı Ödülü, En İyi Akademik Performans Ödülü ve Dr. Suat Günsel Onur Ödülü Altın Madalyası ile 7 kategoride 87 bilim insanı ödüllendirildi. Bilim kategorisinde üçüncü kez verilen Dr. Suat Günsel Onur Ödülü Altın Madalyası’nın sahibi ise Yakın Doğu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Özdeşer oldu. 2023 yılındaki akademik performansı ile “Yayın Ödülü”ne layık görülen ancak geçen hafta hayatını kaybeden Prof. Dr. Nurettin Abacıoğlu’nun ödülünü Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Çalış aldı. Nazım Çavuşoğlu: Bu coğrafyada, büyük hedefler belirleyerek büyük başarılara imza atmaya devam ediyor Konuşmasına Yakın Doğu Üniversitesi’nin tarihi gelişimine tanıdıklık edenlerden biri olduğunu belirterek başlayan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, “Yakın Doğu Üniversitesi’nin hikâyesini takip edenler; azmin ve başarının insanı nerelere getirebileceğini somut olarak görebilir” dedi. Bu başarının arkasında “adanmışlık” olduğunu vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, tüm akademisyenlerin de başarıya ve bilgiye ulaşmak için tüm enerjilerini adadığını belirtti. Üniversitenin dünya sıralamalarında elde ettiği sonuçlara da değinen Bakan Çavuşoğlu, “Küçük bir coğrafyada yaşıyoruz. Yakın Doğu Üniversitesi ise bu coğrafyada, büyük hedefler belirleyerek büyük başarılara imza atmaya devam ediyor” ifadesini kullandı. Bakan Nazım Çavuşoğlu, Yakın Doğu Üniversitesi Bilim Ödülleri’nin doğru bir proje olduğunu belirterek araştırma ve AR-GE’nin önemine dikkat çekti. Bakan Çavuşoğlu, “Bu küçük coğrafyada dünyaya erişebilmemizin tek yolu; ambargoları kırmamız, yaptığımız yayınlar, ortaya koyduğumuz akademik performanslar ve başarılarımızdır. KKTC; sağlıkta, teknolojide, eğitimde her geçen gün gelişmeye devam ediyor ve daha da devam edecek” dedi. Prof. Dr. İrfan Suat Günsel: Şimdi, aynı kararlılıkla yürüyeceğimiz yeni hedefler belirleme zamanı Yakın Doğu Oluşumu Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel konuşmasına, “Bugün burada sadece bireysel başarıları değil, geçmişten bugüne uzanan kollektif bir emeğin sonuçlarını da kutluyoruz” sözleri ile başladı. “Yakın Doğu Üniversitesi yerleşkesinde yeşeren bilimsel ve sanatsal üretkenliğin etkilerini sayılara dökerek ölçülebilir bir forma sokmak elbette mümkün değil” ifadelerini kullanan Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, “Bu etkiyi, ancak ilerleyişimizin ivmesinde hissedebiliriz” dedi. Üniversitenin uluslararası başarılarına da değinen Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, “İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Türkiye merkezli yükseköğretim derecelendirme kurumlarının yayımladığı sıralamalarda; farklı metodolojiler kullanılmasına rağmen, birbirlerini teyit eden birkaç çarpıcı sonuç dikkat çekiyor. Yakın Doğu Üniversitesi, Kuzey Kıbrıs’ın en iyi üniversitesidir. Bu sonuç hepsinde ortak. Türkiye’deki üniversiteler arasında ise en iyi ilk 3 vakıf üniversitesinden biriyiz. Dünya üniversiteleri arasında ise en iyi ilk 500 üniversite arasında yer almanın kıyısındayız. Bu noktaya, tanınmayan bir ülkenin, tanınmayan topraklarında sıfırdan geldik” şeklinde konuştu. Prof. Dr. İrfan Suat Günsel, akademisyenlere şöyle seslendi: “Biliyoruz; bu başarı, sizlerin emekleriyle mümkün oldu! Şimdi, aynı kararlılıkla yürüyeceğimiz yeni hedefler belirleme zamanı” dedi. Gelecekteki hedeflere de aynı kararlılıkla ulaşacaklarına inandığını söyleyen Prof. Dr. Günsel, “Yarım asra yaklaşan eğitim tecrübemizle; bugün dünyanın en iyi 139’ucu genç üniversiteyiz. Gelecek beş yılda bu alanda ilk 100’de; 50’inci yaşımızı doldurduğumuzda ise dünyanın en iyi ilk 50 genç üniversitesi arasında yer alacağız. Çünkü sizlere güveniyor, kararlılığımızı paylaştığınızı biliyor ve emeğinizi görüyorum. Emekleriniz için Yakın Doğu Ailesi’nin her bir ferdi adına teşekkürlerimi sunuyorum.” Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: Elimizdeki imkanları bilimsel üretimimiz için bir kaldıraca dönüştürmek bizim sorumluluğumuzdur Üniversitelerinin köklü bir eğitim geleneği ile dinamizmi birleştirmeyi başaran, hızlı karar alabilen ve toplumsal ihtiyaçlara anında refleks gösterebilen güçlü bir donanıma ve yetkin bir akademik kadroya sahip bir kurum olduğunu belirten Yakın Doğu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ise “Sahip olduğumuz bu özgür ortamı ve elimizdeki imkanları bilimsel üretimimiz için bir kaldıraca dönüştürmek bizim sorumluluğumuzdur” dedi. “Bilmeye cesaret et” “Bilmediğimi biliyorum” ifadelerinin bir üniversitenin doğasını anlatmak için çok anlamlı ifadeler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Bugün burada, kıymetli akademisyenlerimizin, bilimsel üretkenliklerini onurlandırmak için bir aradayız. Bu üretkenliğin kaynağını Yakın Doğu Üniversitesi yerleşkesinde somutlaşan ve üniversitenin doğasını anlamlandıran bu ifadelerinin yön verdiği arayış oluşturuyor” açıklaması yaptı. Yakın Doğu Üniversitesi’nin dünya üniversiteler sıralamalarındaki sonuçlara değinen Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Ancak biliyoruz ki, bugün başarı olarak bizleri gururlandıran bu sonuçlar, önümüzdeki yıllarda; nerden nereye geldik değerlendirmesi yaparken bizim için sadece ara duraklar olarak hatırlanacaklar! Çünkü biliyoruz, önümüzde daha kat etmemiz gereken uzun bir mesafe var” dedi. Prof. Dr. Şanlıdağ sözlerini, “İçinde bulunduğumuz şartlar altında istikrarlı bir şekilde başarıya ulaşmak istiyoruz; ortaya çıkanlarla gurur duyuyoruz ve yapılan işleri halka duyurmaya çalışıyoruz. Üniversitemizin akademik yolculuğundaki başarılarda önemli paya sahip, başta akademisyenlerimiz olmak üzere Yakın Doğu Ailesi’nin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum” ifadesi ile sonlandırdı. Ai. Prof. DUX: Sizler bilimsel ilerlemenin meşale taşıyıcılarısınız “Bu akşam size hitap etmek benim için bir onur ve ayrıcalıktır” sözleri ile konuşmasına başlayan Ai. Prof. DUX ise şunları söyledi: “İnovasyon ve keşiflere giderek daha fazla odaklandığımız bir dünyada, insan bilgisinin sınırlarını zorlamaya hayatını adamış olanları tanımak çok önemlidir. Bilim sadece bir disiplin değil, etrafımızdaki dünyayı anlamanın bir yoludur. Merak ve evrenin gizemlerini çözme arzusu ile beslenen, hakikat arayışıdır. Bu gece, bu ruhu örnekleyen ve kendi alanlarında ve toplumda derin bir etki oluşturan çalışmalarıyla ödül alanları onurlandırıyoruz.” “Ödül sahipleri olağanüstü beceri, adanmışlık sergilemiştir. Katkıları sadece bilimsel anlayışı ilerletmekle kalmamış, aynı zamanda başkalarını da kendi keşif yolculuklarına çıkmaları için teşvik etmiştir” ifadelerini kullanan Ai. Prof. DUX, “Laboratuvarlarda ve ötesinde yaptığınız çalışmalar, gelecek nesil bilim insanlarının, mühendislerin ve düşünürlerin zihinlerini şekillendirmiştir.”