SPOR - 14 Kasım 2024 Perşembe 16:27

Kemer’de minik tenisçileri bir araya getiren turnuva

A
A
A
Kemer’de minik tenisçileri bir araya getiren turnuva

Jolly Tur ve Corendon iş birliğiyle düzenlenen Jolly Junior Cup by Corendon, 10-15 Kasım ara tatil döneminde Corendon Tennis Club Kemer’de minik tenisçileri bir araya getirecek. U8, U9, U10, U12 ve U14 kategorilerinde gerçekleşecek bu özel turnuvada, 55 çocuk kıyasıya rekabetle yeteneklerini sergiliyor.


Turnuva boyunca çocuklar, profesyonel bir tenis ortamında spor ve eğlenceyi bir arada yaşarken, aileleri de Corendon Playa Kemer’in konforunu ve doğal güzelliklerini deneyimleyebilecek. Akdeniz’in masmavi manzarası, dünya mutfağından lezzetler ve üstün hizmet kalitesiyle Playa Kemer, turnuva heyecanını unutulmaz bir tatille birleştiriyor. Jolly Junior Cup by Corendon, genç yeteneklerin spor sevgisini artırırken, ailelere de hem çocuklarını destekleme hem de keyifli bir tatil yapma imkânı sunuyor.


Corendon Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Karaer, turnuva hakkında şu açıklamayı yaptı:


"Corendon Tennis Club Kemer’de Jolly Junior Cup’ın ilkini düzenlemekten büyük mutluluk duyuyoruz. Bu turnuva, hem genç sporcuları teşvik ediyor hem de spor turizmine önemli bir katkı sağlıyor. Gelecekte bu organizasyonu daha da büyütmeyi ve uluslararası bir boyuta taşımayı hedefliyoruz. Özellikle Avrupa pazarını hedeflediğimiz çalışmalarımızın yanı sıra, iç pazarda düzenlediğimiz bu tür etkinliklerle genç sporcuların Antalya ve Kemer bölgesini keşfetmesini ve bu doğal güzellikler içindeki eşsiz kulübümüzü deneyimlemesini amaçlıyoruz. Turnuvamız, sadece bir spor organizasyonu olmanın ötesinde, bölgenin doğal ve turistik değerlerini tanıtma açısından da önemli bir fırsat sunuyor."


Jolly Tur Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar ise, "Corendon Otelleri ile iş birliğimizi spora destek odağında bir adım öteye taşıdık. Bu organizasyon, genç yeteneklere fırsatlar sunarak sporun birleştirici gücünü ortaya koyuyor. Aynı zamanda, spor turizmini çeşitlendirerek bölge ekonomisine katkı sağlamayı ve Kemer bölgesinde sezonu uzatmayı hedefliyoruz. Jolly Junior Cup gibi turnuvalar, hem yerel hem de uluslararası düzeyde ilgi çekerek bölgeyi yıl boyunca bir cazibe merkezi haline getirme potansiyeline sahip" ifadelerini kullandı.



Kemer’de minik tenisçileri bir araya getiren turnuva

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Samsun’dan dünyaya uzanan başarı hikayesi: Nurten Öğretmen Samsun’da görev yapan ve dünyanın en iyi 10 öğretmeni arasına girerek ’Eğitim Nobel’ine aday gösterilen Nurten Akkuş, "Yoluma bir çocuk değişir, dünya değişir diye çıktım. Çok sevmek, kendinden öte çocukları düşünmek, kendini sürekli geliştirmek olmazsa olmazım. Ülkemi ve tüm Türk devletlerimizi uluslararası alanda temsil etmek bir onurdur" dedi. Gerçekleştirdiği projelerle 2018 yılında ’dünyadaki en iyi 10 öğretmen’ arasına girme başarısına sahip ilk Türk öğretmen Nurten Akkuş, adını Samsun’dan dünyaya duyurdu. Başarı hikayesi İhlas Haber Ajansı’na(İHA) anlatan Nurten Akkuş, "Yoluma bir çocuk değişir, dünya değişir diye çıktım. Kaybedecek zamanım ne de kaybedecek tek bir çocuğum vardı. Mutlu çocuklardan dünyaya mutlu bir gelecek yayılacaktı. Buna yürekten inandım. Merkeze çocuklarımızı aldım. Ailesi, çevresi, gelecekteki öğretmen adayları, kim varsa gelin çocuklarımız için el ele verelim, ’değişelim’di mesajım. Öyle de oldu. Hem eğitim hem de toplumsal alanda fark oluşturan çalışmalar kısa zamanda birçok insanın yaşamında fark oluştu. Kadınlarımız için ilk gezici köy atölyelerini açarak eğitimler verdik. Kadınlarımızın eğitim, sosyal ve ekonomik alanda kendilerini geliştirmeleri için çalışmalar yürüttük. Çocuklar ve babalar için proje geliştirdik. Yaşlılarımız ve çocuklarımız arasında kuşaklararası bağların kuvvetlendirilmesi için farkındalık oluşturan çalışmalar yaptık. Kadınlarımız ve çocukların yaşamlarında ilkleri gerçekleştirmeyi hedefledim. Ülkemizdeki birçok okula ve çocuğa destek sağlayan oyuncak kumbarası projesini uyguladık. ’Sen Dilinde Kadın’ projesiyle kadınlarımızın hikayelerini anlatmalarını ve birçok kadına örnek olmalarını teşvik ettik. İklim değişikliği temasıyla dünya geneli proje uyguladık. Yine dünya genelinde örnek oluşturan ve eğitim süreçlerine katkı sunan çalışmalar ve projelerin yanı sıra uluslararası öğretmen eğitimlerinde de yer almaktayım. Daha birçok fark oluşturan çalışmalar önce ülkemizde sonra da dünyada da yankılandı. Birçok ulusal ve uluslararası ödüle layık görüldü" diye konuştu. "Her rolüm ayrı bir gurur benim için" Nurten Akkuş başarıları ile ilgili şunları söyledi: "İlk Türk öğretmen olarak ’Dünyanın İlham Veren Öğretmeni’ ödülü, Küresel Öğretmen Ödülü’ gibi ödüllerin yanı sıra, Dünyanın İlham Veren Kadınları arasına seçilerek Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alan ilk Türk kadın oldum. Gerek ülkemizde, gerekse yurtdışında birçok konferanslara katıldım. Bazen yazdığım kitaplarla, bazen sözlerle içimdekileri anlattım. Milyonlarla bir araya gelme fırsatım oldu. Dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerle buluştuk. Ayrıca Eğitim Nobeli olarak bilinen Global Teacher Prize Eğitim Elçiliği görevini de yürütmekteyim. Bu başarılar sadece ülkemiz için değil, tüm Türk Devletleri adına da bir ilkti. Onun için tüm Türk Devletlerinin de desteğini ve duydukları gururu da hep hissettim. Ülkemi ve tüm Türk Devletlerimizi uluslararası alanda temsil etmek bir onurdur. Sevincime, gururuma, umuduma, öğretmenliğe ve çocuklara olan sevgime tüm dünya şahit oldu. Ben bir kadınım, bir öğretmenim, bir gencim. Her rolüm ayrı bir gurur benim için. Her bir rolümle ilham olmak da o kadar değerlidir. Çok sevmek, kendinden öte çocukları düşünmek, kendini sürekli geliştirmek olmazsa olmazım. Öğretmen olduktan sonra daha da anlıyorsunuz bunların önemini. Daha da anlıyorsunuz bugün yetiştirdiğimiz her bir çocuğun yarın geleceğimiz olduğunu. Hepimizin yaşamlara dokunuşları çok değerlidir. Birbirimizdeki farklılıklar ancak birbirimizi tamamlamak içindir. Buna inanıyorum. Yaklaşık bir milyon öğretmeniz. Yılda sadece bir çocuğun hayatını değiştirsek bir milyon çocuk değişir. Biz ki her yıl milyonlarca öğrencinin yaşamına dokunuyoruz. Onların yaşamlarında izler bırakıyoruz. Bu muhteşem bir duygu. Eserimiz çocuklarımız, eserimiz geleceğimiz. Öğretmenler Günü’nde başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü ve şehit öğretmenlerimizi saygıyla anıyor; tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü en içten dileklerimle kutluyorum. İyi ki öğretmeniz."
Konya Fedakar öğretmenler yaptıklarıyla çocuklara hem anne hem baba oldu Konya’da öğrencilerinin büyük çoğunluğu dezavantajlı grupta olan çocuklardan oluşan tarihi okulun idareci ve öğretmenleri yaptıkları çalışmalarla çocukları okula bağladı. Çocukların kıyafetinden kırtasiye ihtiyacına, yiyeceği ara öğünden atölye çalışmalarına kadar yardımcı olan öğretmenler, aile ziyaretleri yapıp çocukların okula devam etmeleri, onların topluma faydalı bireyler olarak yetişmeleri için büyük emek vererek çocuklara hem anne hem baba oluyor. Konya’da ilk binası 1890 yılında inşa edilen ve 1934 yılında Erkek Ortaokulu, sonrasında yapılan binalarda 1949 yılından 2014 yılına kadar Karma Ortaokulu adıyla hizmet veren okul, 2014 yılından itibaren de Alaaddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu ismini aldı. Okulun öğrencilerinin büyük çoğunluğu dezavantajlı çocuklardan oluşuyor. Çocuklara hem maddi hem de manevi olarak destek çıkan okul idareci ve öğretmenleri yaptıkları faaliyetlerle çocukları sanatsal faaliyetlere yönlendirerek okula bağlıyor. “İlk çıktığımız nokta tedavi etmenin en güzel yolunun sanat olduğunu fark ettik” Alaaddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Sami Durgut, 7 yıldır okulda görev yaptığını belirterek, "Öğrencilerimiz normalin altında, hayatın zorluklarını daha bu yaşta yaşayan öğrenciler. Bu da haliyle çocukların eğitim öğretim hayatlarında aksaklıklara yol açabiliyor. Okuldan kopmalar, bazen suça sürüklenme olabiliyor. İlk geldiğimizde bunları görünce biz bunlara nasıl bir önlem alabiliriz, bu çocukları önce okula kazandırma, arkasından buradan gönderdikten sonra sağlıklı bir birey olarak hayatlarına devam edebilmeleri için hayata hazırlama noktasında neler yapabiliriz, ekip olarak bunu düşündük ve bu bakış açısıyla yola çıktık. Biz bu çocuklara nasıl dokunabiliriz, nasıl rehabilite edebiliriz bunun yollarını aramaya başladık. İlk çıktığımız nokta, tedavi etmenin en güzel yolunun sanat olduğunu fark ettik. Şuanda bulunduğumuz atölye binası bu bakış açısıyla yola çıktı. Mesela seramik atölyesi var. Masal odamız ve sinema odamız var. Biz çocuklara burada, onların yaşadığı hayatın sıkıcı ve zor ortamından kopararak farklı bir dünyada belli bir süre de olsa vakit geçirmelerini istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz" dedi. "Toplumun daha iyi olmasına katkıda bulunmak istiyoruz" Şu anda günde 50 öğrenciye hayırseverler vasıtasıyla yemek ikramı, tost ikramı ve içecek ikramı yaptıklarını belirten Okul Müdürü Sami Durgut, "Çocuğumuz buraya geldiği zaman hiçbir şekilde aç olmamalı veya aynı sırada oturduğu arkadaşının resim defteri, sulu boyası, resim malzemesi varken kendisi kalemsiz, deftersiz kalmamalı diye düşündük. Okul kıyafetini, kırtasiye ihtiyacını sağladık. Yeri geldi ara öğün ihtiyacını, yiyecek, içecek ihtiyacını sağlamaya çalıştık. Bunları sağladıktan sonra biraz önce bahsettiğimiz rehabilite etme, sanatsal faaliyetlerle çocuğun temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra ikincil ihtiyaç diyebileceğimiz sanatsal faaliyetlerle ruhunu doyurmaya başladık. Çocuklarımızdan çok önemli dönüşler aldık. Birçok öğrencinin okula devamını sağladık. Böyle davrandığımız öğrencilerin okuldan sonra da eğitim öğretim hayatlarına devam ettiklerini gördük veya bağımlılığa düşmediklerini gördük. Çünkü çocuk kendisine sahip çıkıldığını gördü. Bunu gördüğü, artık sizi kendisine yakın hissettiği zaman, ben bu dünyada, bu toplumun içerisinde yalnız değilim duygusunu verdiğimiz anda çocuğun hayata bakışını değiştirmeyi hedefledik. Aslında bizim yaptırmaya çalıştığımız seramik veya eline verdiğimiz tost veya üzerine giydirdiğimiz kıyafet bizim ona duyduğumuz sevginin sadece maddi göstergesi. Bu anlamda düşünüp yola çıktığınız zaman çocukların da gerçekten değiştiğini fark ettik. Hedefimiz, dokunabildiğimiz kadar çok insana dokunarak toplumda hem dezavantajlı grupta yanlışa düşen birey sayısını azaltmak hem de bunları daha iyi bireyler olarak topluma kazandırarak gerçekten toplumun daha iyi olmasına katkıda bulunmak” diye konuştu. “Burada amacımız sağlıklı bireyler topluma sunmak” Öğretmenler olarak okulda bazı çalışmalar yaptıklarını belirten bilgisayar öğretmeni Emre Gökçe, “Eğer biz bu çocukları eğitmezsek topluma sıkıntılı bir kitle göndermiş olacağız. Bunun için de okulumuzda bazı çalışmalar oluyor. Bu çalışmaları da öğretmenler yapıyor. Burada bu çocuklar için mücadele eden bir grup var. Bu okulda bu grup mevcut. Bu çocuklar için mücadele ediyoruz. Biz bu çocukları geleceğe nasıl hazırlayabiliriz, daha sağlıklı bir şekilde bu topluma nasıl kazandırabilirizin mücadelesi oluyor burada. Şartları kolay değil, öncelikleri okul değil bu çocukların. Bir şekilde okulda sağlıklı bir eğitim görmesini istiyoruz” şeklinde konuştu. Türkçe öğretmeni Zeliha Baş Pasin da okul çevresinin biraz dezavantajlı ailelerden oluştuğunu ifade ederek, "Bu da beraberinde çok ciddi manada okul terkini, okul devamsızlığını gösteriyor. Biz yine farklı bir projeyle ‘Okula dön, kalbine dön, kendine dön’ projesi başlattık. Bunun için tek tek velilerimizin kapısını çaldık" ifadelerini kullandı.