ASAYİŞ - 22 Eylül 2024 Pazar 13:01

Dolandırıcıların akıl almaz sahte İncil ve Tevrat oyunu

A
A
A
Dolandırıcıların akıl almaz sahte İncil ve Tevrat oyunu

Papirüs kağıdıyla hazırlanan sahte İncil ve Tevrat, milyonlarca liraya satılığa çıkartılıyor.


Uluslararası Strateji Kalkındırma Araştırma Derneği (USKAD) Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, Türkiye’ye yurt dışından sahte İncil ve Tevrat sokma furyasında papirüs kağıdıyla yeni bir dolandırıcılık yönteminin başladığını belirterek, “Yaklaşık 2 bin TL’ye mal etmiş olduğu bir Tevrat ya da İncil’i 20-30-40 milyon TL’ye piyasaya sunuyor. O fiyata bir alıcı bulamıyor ama “Hemen gitmem lazım, acil yurt dışına çıkmam gerekiyor” diyerek bir tane vatandaşımızı buluyor ve belirli bir fiyata satıyor. Sattıktan sonra ortadan kayboluyor” diye konuştu.


USKAD Genel Başkanı ve Koruma ve Restorasyon Uzmanı Cemil Karabayram, Türkiye’ye yurt dışından sahte İncil ve Tevrat sokma girişimlerinin devam ettiğine dikkat çekerek, yeni dolandırıcılık yönteminin papirüs kağıdıyla yapıldığını söyledi.



“Papirüs kağıdından 4 katmanlı İncil yapmaya başladılar”


Karabayram, Tevrat ve İncil’in dönemleri yapılarak ve taklit edilerek ülkeye sokulmaya çalışıldığını ifade ederek, şu ifadelere yer verdi: “Bu eserler kimi zaman ülkemizin sınırları içinde belli matbaalar tarafından yapılıyor ya da farklı olarak Suriye’den, İran’dan veya Afrika ülkelerinden ülkemize sokulup, belli işlemler yapıldıktan sonra da piyasaya sunuluyor. Birkaç ay önce davul derisinden İncil ve Tevrat yapıp bunu piyasaya süren belli bir kesim vardı. Şimdi Papirüs kağıdından 4 katmanlı İncil yapmaya başladılar, anladığım kadarıyla menşei Suriye’den geliyor, orada yapılıyor ve ülkemize getiriliyor. Ülkemizde yaşayan bazı vatandaşlarımız bu yolla dolandırılıyor.”



Farklı yollardan dolandırıcılıklar


Cemil Karabayram, vatandaşların sahte eserleri almaları için çeşitli dolandırıcılık yöntemlerinin uygulandığını kaydederek, İçişleri Bakanlığı’nın büyük operasyonlarla kaçakçıları yakaladığını belirtti.


Karabayram, “Dolandırıcılığı şu şekilde gerçekleştiriyorlar; bir köy belirliyorlar, köye gidip İncil’i bir taşın arasına yerleştiriyorlar. Bu taşı özel bir harçla kapatıyorlar, taşın içine İncil’i koymadan önce özel bir sarma paket yapıyorlar ve yerleştiriyorlar. O köyde yakın bir kilise varsa yakın bir yere gömüyorlar. Daha sonra birini bulup o köye yolluyorlar, “Bizim elimizde bir harita var, siz bize yardımcı olun” diyorlar. O kişiyle birkaç gün aramaya başlıyorlar, dolandırıcılık eylemine giren kişiler ilk başta bonkör oluyor. Gizli bir hava estiriyorlar ve hemen operasyona geçiyorlar. Sakladıkları taş anıtın içerisinden İncil’i çıkartıyorlar, İncil bulduk diyorlar. Daha sonra köy içerisinde tartışmaya başlıyorlar ve alıcılarla iletişime geçiyorlar. İkinci yöntem de İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Gaziantep gibi şehirlerde belli kesimlere ulaşıp, sahte İncil ve Tevratları elden çıkartmaya çalışıyorlar. Bu olayla ilgili olarak çok ciddi bir ticaret var. Terör örgütleri de bundan faydalanıyor ama şükürler olsun İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş operasyonlara imza attı. Bütün toplumların manevi değerleriyle oynayan ve belirli alanlarda kaçakçılık faaliyetlerine giren kişilerle çok ciddi mücadeleler veriliyor” dedi.



Görsel fonla dolandırıcılık


Cemil Karabayram, papirüs kağıdıyla yapılan dolandırıcılığı ise şu şekilde açıkladı. “Papirüs kağıdı üzerine bir eskitme yapılmış, eskitme üzerine bir görsel verilerek, görsel fonuyla eserin binlerce yıllık geçmişi olduğu belirtilerek, kişiler bu yönde dolandırılmaya başlıyor. İçinde yazan yazı Aramice mi İbranice mi ne olduğunu bilmediğimiz bir yazı türü, aynı kalıptan çıkartılıyor. Ve o kalıptan çıkartılan yazı türü baskılama sistemiyle papirüs kağıdına geçiriliyor. Papirüs kağıdı üzerinde de özel bir kolajla beraber piyasaya sunuluyor.”



“2 bin TL’ye mal etmiş olduğu bir Tevrat ya da İncil’i 20-30-40 milyon TL’ye piyasaya sunuyor”


Sahte İncil ve Tevrat’ın daha önce davul derisiyle piyasaya sunulduğunu hatırlatan Cemil Karabayram, davul derisinin fiyatı yükselince papirüs kağıdının tercih edilmeye başlandığını ifade etti. Kaçakçıların sahte eserleri piyasaya çok yüksek rakamlarla sunduğuna dikkat çeken Karabayram, şöyle devam etti: “Eskiden davul derisine alıp 300-400 TL bandında satılıyordu. Davul derisinin fiyatı yükseldi, papirüs kağıdına döndü. Bir papirüs kağıdının fiyatı 80 TL, tek sayfa oluşturmak için dört katlı papirüs kağıdı kullanılıyor. Bu şekilde yaklaşık 500 TL’ye mal oluyor. Yaklaşık 2 bin TL’ye mal etmiş olduğu bir Tevrat ya da İncil’i 20-30-40 milyon TL’ye piyasaya sunuyor. O fiyata bir alıcı bulamıyor ama “Hemen gitmem lazım, acil yurt dışına çıkmam gerekiyor” diyerek bir tane vatandaşımızı buluyor ve belirli bir fiyata satıyor. Sattıktan sonra ortadan kayboluyor, kaybolduktan sonra vatandaş eserin sahte olduğunu anlıyor ama bir sahte eser aldığı için kendisini suçlu hissediyor, gidip şikayetçi olmuyor.”



“Türkiye’ye her ay 800-900 sahte İncil ve Tevrat sokuluyor”


Yurt dışından Türkiye’ye sokulmaya çalışılan eserlerin Suriye, Irak, İran uzantılı gruplar olduğunu iddia eden Cemil Karabayram, dolandırıcıların her ay 800-900 eseri Türkiye’ye sokmaya çalıştıklarını belirtti. Karabayram, “Eser dolandırıcıları bir güruh tarafından yönetiliyor, bunlar Türkiye’de değil Suriye’de Irak’ta ve İran’da ki gruplar. Türkiye’ye her ay 800-900 sahte İncil ve Tevrat sokuyor. Giriş sağladıkları bu ürünlerle ciddi bir piyasa elde etmeye çalışıyorlar ve ayrıca bu ekiplerin Türkiye’de de çok büyük gelir elde edip, bu gelirleri terör örgütlerine finansman sağlama ihtimalleri çok yüksek. Devletin kayıtlarında Suriye’den getirdiklerine dair kayıtlar var, ilgili uzmanlar tarafından yurt dışından getirildiği tespit ediliyor” diye konuştu.



Dolandırıcıların akıl almaz sahte İncil ve Tevrat oyunu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ünlü sanatçı Metin Arolat son yolculuğuna uğurlandı İstanbul Kozyatağı’nda sahnede şarkı söylerken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden 52 yaşındaki Metin Arolat Teşvikiye Camii’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Törene, ablası Fatoş Alkan, Ömer Barış Kılıç, Sevda Demirel, Bekir Aksoy, Esra Erol, Nilgün Belgün, Gülşen, Demet Sağıroğlu ve sanat dünyasından birçok isim katıldı. Ünlü sanatçı Metin Arolat, sevenlerinin gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlandı. Namazın ardından Arolat’ın cenazesi İzmir’e defnedilecek. “İyi bir insandı benim kardeşim” Metin Arolat’ın ablası Fatoş Alkan, “Cenazeyi ben aldım çünkü birinci dereceden akrabası olarak tek ben kaldım. Tabii çok seveni vardı. İyi bir insandı benim kardeşim. Herkes için iyilik düşünen bir insandı” diye konuştu. “Tiyatro oyuncularının keşke sahnede ölebilsek dediği bir şey vardır hayatlarında” Oyuncu Bekir Aksoy, “Gerçekten söyleyecek bir şey yok. Çok ani oldu. Bir sahne adamına nerede son nefesini vermek istersin deseler herhalde ‘sahne üzerinde’ der diye düşünürüm. Bütün tiyatro oyuncularının da keşke sahnede ölebilsek dediği bir şey vardır hayatlarında” şeklinde konuştu. “30 yıllık arkadaşımdı” Program sunucusu Arto, “Hiç beklediğimiz bir şeydi. Benim 30 yıllık arkadaşım. Hep kendi kendiyle yaşayan bir insandı. Hiç kimseye zararı olmayan bir insandı. Konuştuğu her şey pozitifti. Melek gibi bir çocuktu” ifadelerini kullandı. “Kol demek kalp demektir böyle bir riskle tekrar sahneye çıkılmaz” Şarkıcı Sevda Demirel, “Benim genç kızlığımdan beri hep bana güzel şeyler söylerdi. Canım Metinciğim nurlarda uyusun. Bir kahve içecektik olmadı. Bugün dedim kahvemle geleyim ama her şey yanlış anlaşılıyor. Bu yüzden elimde su ile geldim. Kahvemizi içemedik çok özür diliyorum. Sağ kolu uyuşmuş. Bu 5 yaşındaki çocuğun bile bileceği bir şey. Kol demek, kalp demektir. Böyle bir riskle tekrar sahneye çıkılmaz. Ben de onun yaptığı diyeti yapıyorum. Halsizim mesela bugün buraya nasıl geldim bilmiyorum. İyi bir şey değil ama maalesef diyet çok ciddi bir alışkanlık” dedi. “İlk duyduğumda inanmadım” Program sunucusu Esra Erol, “Dün sabah böyle bir haber duydum. İlk başta inanmadım uydurma haber sandım. Ama sonra bir bakıyorsun ki gerçek” diye konuştu.
İstanbul Ünlü sanatçı Metin Arolat son yolculuğuna uğurlandı İstanbul Kozyatağı’nda sahnede şarkı söylerken geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden 52 yaşındaki Metin Arolat Teşvikiye Camii’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. İstanbul Kozyatağı’nda bir otelde sahne aldığı esnada kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 52 yaşındaki ünlü şarkıcı Metin Arolat için Teşvikiye Camii’nde öğle namazına müteakip cenaze töreni düzenlendi. Törene, ablası Fatoş Alkan, Ömer Barış Kılıç, Sevda Demirel, Bekir Aksoy, Esra Erol, Nilgün Belgün, Gülşen, Gülben Ergen, Demet Sağıroğlu ve sanat dünyasından birçok isim katıldı. Ünlü sanatçı Metin Arolat, sevenlerinin gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlandı. Namazın ardından Arolat’ın cenazesi İzmir’e defnedilecek. “İyi bir insandı benim kardeşim” Metin Arolat’ın ablası Fatoş Alkan, “Cenazeyi mecburen ben aldım çünkü birinci dereceden akrabası olarak tek ben kaldım. Tabii çok seveni vardı. İyi bir insandı benim kardeşim. Herkes için iyilik düşünen bir insandı” diye konuştu. “Tiyatro oyuncularının keşke sahnede ölebilsek dediği bir şey vardır hayatlarında” Oyuncu Bekir Aksoy, “Gerçekten söyleyecek bir şey yok. Çok ani oldu. Bir sahne adamına nerede son nefesini vermek istersin deseler herhalde ‘sahne üzerinde’ der diye düşünürüm. Bütün tiyatro oyuncularının da keşke sahnede ölebilsek dediği bir şey vardır hayatlarında” şeklinde konuştu. “30 yıllık arkadaşımdı” Program sunucusu Arto, “Hiç beklediğimiz bir şeydi. Benim 30 yıllık arkadaşım. Hep kendi kendiyle yaşayan bir insandı. Hiç kimseye zararı olmayan bir insandı. Konuştuğu her şey pozitifti. Melek gibi bir çocuktu” ifadelerini kullandı. “Kol demek kalp demektir böyle bir riskle tekrar sahneye çıkılmaz” Şarkıcı Sevda Demirel, “Benim genç kızlığımdan beri hep bana güzel şeyler söylerdi. Canım Metinciğim nurlarda uyusun. Bir kahve içecektik olmadı. Bugün dedim kahvemle geleyim ama her şey yanlış anlaşılıyor. Bu yüzden elimde su ile geldim. Kahvemizi içemedik çok özür diliyorum. Sağ kolu uyuşmuş. Bu 5 yaşındaki çocuğun bile bileceği bir şey. Kol demek, kalp demektir. Böyle bir riskle tekrar sahneye çıkılmaz. Ben de onun yaptığı diyeti yapıyorum. Halsizim mesela bugün buraya nasıl geldim bilmiyorum. İyi bir şey değil ama maalesef diyet çok ciddi bir alışkanlık” dedi. “İlk duyduğumda inanmadım” Program sunucusu Esra Erol, “Dün sabah böyle bir haber duydum. İlk başta inanmadım uydurma haber sandım. Ama sonra bir bakıyorsun ki gerçek” diye konuştu.