SAĞLIK - 14 Kasım 2024 Perşembe 16:24

Diyabette erken tanı ve düzenli takip önemli

A
A
A
Diyabette erken tanı ve düzenli takip önemli

14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla diyabetle ilgili uyarılarda bulunan ALKÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Özgür Keşkek, “Tüm hastalıklar gibi diyabetin erken tanısı ve etkin bir şekilde tedavi edilmesi, bunun için hastaların sık aralıklarla kontrol edilmesi çok önemli” dedi.



14 Kasım Dünya Diyabet Gününde, ülkemizde diyabet hastalığına dikkat çekmek amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmeye devam ediyor. Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Bölümü doktorlarından Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Özgür Keşkek, diyabetle ilgili önemli bilgiler verirken dikkat edilmesi gerekenler hakkında da uyarılarda bulundu.



Prof. Dr. Keşkek: ‘’Erken tanı ve tedavi çok önemli’’


14 Kasım Dünya Diyabet Günü için farkındalık oluşturulmasına değinen Prof. Dr. Şakir Özgür Keşkek, diyabetin başlangıcının insanoğlunun var olduğu dönemden bu yana bulunabileceğini söyledi. Diyabetin her geçen gün arttığına, tüm dünyayı etkileyen kronik metabolik hastalıklardan biri haline geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Keşkek; “Diyabet hem diyabetin kendisi hem de sebep olduğu komplikasyonları gidererek artmakta, sonuçta doku ve organ kayıplarının yanı sıra ölümlere de sebep olmaktadır. Diyabet; kanda şeker düzeyinin normal seviyelerin üzerinde olması ile beliren bir hastalıktır. Bu durum, pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi ve/veya ürettiği insüline hücrelerde yeterli yanıt alınamaması (insülin direnci) sonucu oluşur. Diyabet her yaşta, her cinste ve her ırkta görülebilen bir hastalıktır. Tip 1, tip 2 (çok daha sık) ve gebelik diyabeti gibi farklı tipleri vardır. Diyabet sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Uluslararası Diyabet Cemiyetinin (IDF) 2021 verilerine göre dünyada 20-79 yaş arasında 537 milyon yetişkin diyabetli olduğu bildirilmiştir. Bu sayının 2030 yılında 643 milyona, 2045 yılında ise 783 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yine IDF, Türkiye’de erişkinlerin yüzde 14,5’inin diyabetli olduğunu ve bu oranın 2045 yılında %17’lere yükseleceğini belirtmektedir. İyi kontrol edilmeyen diyabetli hastalarda; kalp ve beyin ile ilgili damar hastalıklarının yanı sıra böbrek, sinir ve göz gibi organlarda da önemli problemler ortaya çıkmaktadır. Tüm hastalıklar gibi diyabetin erken tanısı ve etkin bir şekilde tedavi edilmesi bunun için hastaların sık aralıklarla kontrol edilmesi önemlidir. Diyabet tedavisi kesintisiz olarak sürdürülmeli, ilaçlar hekimlerin önerdiği şekilde kullanılmalıdır" dedi.




Diyabette erken tanı ve düzenli takip önemli

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Fedakar öğretmenler yaptıklarıyla çocuklara hem anne hem baba oldu Konya’da öğrencilerinin büyük çoğunluğu dezavantajlı grupta olan çocuklardan oluşan tarihi okulun idareci ve öğretmenleri yaptıkları çalışmalarla çocukları okula bağladı. Çocukların kıyafetinden kırtasiye ihtiyacına, yiyeceği ara öğünden atölye çalışmalarına kadar yardımcı olan öğretmenler, aile ziyaretleri yapıp çocukların okula devam etmeleri, onların topluma faydalı bireyler olarak yetişmeleri için büyük emek vererek çocuklara hem anne hem baba oluyor. Konya’da ilk binası 1890 yılında inşa edilen ve 1934 yılında Erkek Ortaokulu, sonrasında yapılan binalarda 1949 yılından 2014 yılına kadar Karma Ortaokulu adıyla hizmet veren okul, 2014 yılından itibaren de Alaaddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu ismini aldı. Okulun öğrencilerinin büyük çoğunluğu dezavantajlı çocuklardan oluşuyor. Çocuklara hem maddi hem de manevi olarak destek çıkan okul idareci ve öğretmenleri yaptıkları faaliyetlerle çocukları sanatsal faaliyetlere yönlendirerek okula bağlıyor. “İlk çıktığımız nokta tedavi etmenin en güzel yolunun sanat olduğunu fark ettik” Alaaddin Keykubat İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Sami Durgut, 7 yıldır okulda görev yaptığını belirterek, "Öğrencilerimiz normalin altında, hayatın zorluklarını daha bu yaşta yaşayan öğrenciler. Bu da haliyle çocukların eğitim öğretim hayatlarında aksaklıklara yol açabiliyor. Okuldan kopmalar, bazen suça sürüklenme olabiliyor. İlk geldiğimizde bunları görünce biz bunlara nasıl bir önlem alabiliriz, bu çocukları önce okula kazandırma, arkasından buradan gönderdikten sonra sağlıklı bir birey olarak hayatlarına devam edebilmeleri için hayata hazırlama noktasında neler yapabiliriz, ekip olarak bunu düşündük ve bu bakış açısıyla yola çıktık. Biz bu çocuklara nasıl dokunabiliriz, nasıl rehabilite edebiliriz bunun yollarını aramaya başladık. İlk çıktığımız nokta, tedavi etmenin en güzel yolunun sanat olduğunu fark ettik. Şuanda bulunduğumuz atölye binası bu bakış açısıyla yola çıktı. Mesela seramik atölyesi var. Masal odamız ve sinema odamız var. Biz çocuklara burada, onların yaşadığı hayatın sıkıcı ve zor ortamından kopararak farklı bir dünyada belli bir süre de olsa vakit geçirmelerini istiyoruz. Bunun için çabalıyoruz" dedi. "Toplumun daha iyi olmasına katkıda bulunmak istiyoruz" Şu anda günde 50 öğrenciye hayırseverler vasıtasıyla yemek ikramı, tost ikramı ve içecek ikramı yaptıklarını belirten Okul Müdürü Sami Durgut, "Çocuğumuz buraya geldiği zaman hiçbir şekilde aç olmamalı veya aynı sırada oturduğu arkadaşının resim defteri, sulu boyası, resim malzemesi varken kendisi kalemsiz, deftersiz kalmamalı diye düşündük. Okul kıyafetini, kırtasiye ihtiyacını sağladık. Yeri geldi ara öğün ihtiyacını, yiyecek, içecek ihtiyacını sağlamaya çalıştık. Bunları sağladıktan sonra biraz önce bahsettiğimiz rehabilite etme, sanatsal faaliyetlerle çocuğun temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra ikincil ihtiyaç diyebileceğimiz sanatsal faaliyetlerle ruhunu doyurmaya başladık. Çocuklarımızdan çok önemli dönüşler aldık. Birçok öğrencinin okula devamını sağladık. Böyle davrandığımız öğrencilerin okuldan sonra da eğitim öğretim hayatlarına devam ettiklerini gördük veya bağımlılığa düşmediklerini gördük. Çünkü çocuk kendisine sahip çıkıldığını gördü. Bunu gördüğü, artık sizi kendisine yakın hissettiği zaman, ben bu dünyada, bu toplumun içerisinde yalnız değilim duygusunu verdiğimiz anda çocuğun hayata bakışını değiştirmeyi hedefledik. Aslında bizim yaptırmaya çalıştığımız seramik veya eline verdiğimiz tost veya üzerine giydirdiğimiz kıyafet bizim ona duyduğumuz sevginin sadece maddi göstergesi. Bu anlamda düşünüp yola çıktığınız zaman çocukların da gerçekten değiştiğini fark ettik. Hedefimiz, dokunabildiğimiz kadar çok insana dokunarak toplumda hem dezavantajlı grupta yanlışa düşen birey sayısını azaltmak hem de bunları daha iyi bireyler olarak topluma kazandırarak gerçekten toplumun daha iyi olmasına katkıda bulunmak” diye konuştu. “Burada amacımız sağlıklı bireyler topluma sunmak” Öğretmenler olarak okulda bazı çalışmalar yaptıklarını belirten bilgisayar öğretmeni Emre Gökçe, “Eğer biz bu çocukları eğitmezsek topluma sıkıntılı bir kitle göndermiş olacağız. Bunun için de okulumuzda bazı çalışmalar oluyor. Bu çalışmaları da öğretmenler yapıyor. Burada bu çocuklar için mücadele eden bir grup var. Bu okulda bu grup mevcut. Bu çocuklar için mücadele ediyoruz. Biz bu çocukları geleceğe nasıl hazırlayabiliriz, daha sağlıklı bir şekilde bu topluma nasıl kazandırabilirizin mücadelesi oluyor burada. Şartları kolay değil, öncelikleri okul değil bu çocukların. Bir şekilde okulda sağlıklı bir eğitim görmesini istiyoruz” şeklinde konuştu. Türkçe öğretmeni Zeliha Baş Pasin da okul çevresinin biraz dezavantajlı ailelerden oluştuğunu ifade ederek, "Bu da beraberinde çok ciddi manada okul terkini, okul devamsızlığını gösteriyor. Biz yine farklı bir projeyle ‘Okula dön, kalbine dön, kendine dön’ projesi başlattık. Bunun için tek tek velilerimizin kapısını çaldık" ifadelerini kullandı.
Antalya Antalya’da hortum yıkıp geçti: Hasar gören evler ve seralar görüntülendi Antalya’nın doğu ilçelerinde etkili olan sağanak ve fırtına, Aksu’da hortuma yol açtı. Hortum, seralar ve evlere zarar verirken, ağaçlar devrildi, elektrik telleri koptu ve Kurşunlu Mahallesi’nde elektrik kesintisi yaşandı. Ekipler bölgede onarım ve temizlik çalışmalarına başladı. Hortum anlarında işçilerin seralarda olmaması kimsenin zarar görmemesinde etkili oldu.Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün turuncu kodla uyardığı Antalya’nın doğu ilçelerinde dün etkili olan sağanak yağış, hayatı olumsuz etkiledi. Yağışın yanı sıra fırtına uyarısının da yapıldığı bölgelerden Aksu ilçesinde akşam saatlerinde hortum meydana geldi. Hortum, evler ve seraların bulunduğu alandan geçerek naylon ve cam seralara zarar verdi. Hortum nedeniyle ağaçlar yollara devrildi, elektrik telleri koptu ve Kurşunlu Mahallesi’nde elektrik kesintisi yaşandı. İtfaiye ve belediye ekipleri devrilen ağaçları kaldırmak için çalışma başlatırken, AEDAŞ ekipleri de kopan elektrik hatlarını onarmaya çalıştı. Bazı evlerin kapı ve pencereleri de hortum nedeniyle hasar gördü."Uçak düşüyor sandık”Kurşunlu Mahallesi sakini Mustafa Atalay, “Akrabalarımızın yanına gelmiştik. Bir saat önce burada hortum olayı yaşandı. Biz uçak düşüyor sandık. Burada kıyamet koptu. Şu an elimizden gelen hiçbir şey yok. Asıl hasar sabah belli olacak. Zarar çok büyük” dedi.Zarar gören ev sahibi Ramazan Sargın ise, “İki dakika içinde hortum geldi, geçti ve temizledi. Evlerimiz, seralarımız, ahırlarımız, güneş panellerimiz zarar gördü. Yardım bekliyoruz, seraları kaldırmak için" ifadelerini kullandı.Hasan Kaya da, "Allah’tan bu olay gündüz olmadı. Çünkü gündüz olsaydı seraların içinde çalışan insanlar olurdu, dışarıda gezenler olurdu ve ölümlere ya da yaralanmalara sebep olabilirdi. Tek tesellimiz bir can kaybımızın olmaması. Ama malımızda çok büyük zarar var, diye konuştu.
Antalya Mantar toplamak için çıkıp bitkin halde bulunan yaşlı adam hastanede hayatını kaybetti Antalya’nın Manavgat ilçesinde mantar toplamak için evden ayrılan yaşlı adam 24 saat sonra 4 kilometre uzaklıkta bulundu. Bitkin halde bulunan ve hiportermi geçirdiği değerlendirilen yaşlı adam, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiOlay, Antalya’nın Manavgat ilçesi tarihi ismi Zerk olan Altınkaya Mahallesi’nde meydana geldi. 22 Kasım Cuma günü öğlen saatlerinde mantar toplamak için evinden ayrılan 76 yaşındaki Fikri Öz’den haber alamayan yakınları durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine Manavgat İlçe Jandarma Komutanlığı Beşkonak Jandarma Karakolu ekipleri, Jandarma Asayiş timi, JAK timi, AFAD timi, komandalar, İz Takip köpeği, Manavgat STK’ları ve mahalle sakinleri tarafından arama-kurtarma çalışması başlatıldı.Yorgun ve bitkin halde bulunduGece boyunca yapılan arama-kurtarma çalışmalarından sonuç alınamazken arama çalışmaları sabah erken saatlerde yeniden başlatıldı. Fikri Öz, 24 saat sonra evine 4 kilometre mesafede Ev Andızı mevkiinde yaralı ve bitkin bir halde bulundu. 112 Acil Sağlık ekipleri tarafından yağmur ve soğuk nedeniyle bitkin düşen ve kalbi duran Fikri Öz’ü yaptığı kalp masajıyla hayata döndürüldü. Ambulans ile Manavgat Devlet Hastanesine kaldırılan Fikri Öz, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi.
Hatay Depremde ailesini kaybeden Zeynep öğretmen, protez bacağıyla döndüğü sınıfında öğrencileriyle hayata tutundu HATAY (İHA) – Hatay’da depremde; annesini, kardeşini, eşini ve 3 evladını kaybeden öğretmen Zeynep Nur Kalkan, protez bacağıyla mesleğine devam ederek evlatlarının yerine koyduğu öğrencileri ve çok sevdiği mesleğiyle yaşamını sürdürüyor. Asrın felaketine Hatay’ın Antakya ilçesi Akevler Mahallesi’nde yakalanan 35 yaşındaki Zeynep Nur Kalkan’ın 35 yaşındaki eşi Ali Efdal, 6 yaşındaki oğlu Yiğit Eren, 2 yaşındaki ikizleri Oğuz Ata ve Yağız Alp yaşadıkları binanın enkazında hayatını kaybetti. Enkazdan 90. saatte kurtarılan Zeynep öğretmen; 55 yaşındaki annesi Ayşe Gül ve 27 yaşındaki kardeşi Şamil Kalkan’dan da acı haber aldı. Tedavi sürecinin ardından 2023 yılı Mayıs ayında hayırseverlerin destekleriyle takılan protez bacakla yeniden yürümeye başlayan Kalkan, Eylül ayında çok sevdiği mesleğine ve öğrencilerine Yayladağı ilçesindeki Bezge İmam Hatip Ortaokulunda yeniden kavuştu. Zeynep öğretmen, depremin ardından evlatlarının yerine koyduğu öğrencileriyle birlikte 2. öğretmenler gününü yaşamanın buruk heyecanını yaşıyor. Hayata karşı olan azmi ve başarısıyla takdir toplayan Zeynep öğretmen, kendisi gibi afetzede olan hemşerilerine de örnek oluyor. “Enkazın altında çocuklarıma seslendim ama hiç kimseden ses gelmedi” Deprem anında yaşadıklarını anlatan Kalkan, ”Depremin sarsıntısıyla ben çocuklarıma yetişemeden ev bir anda yıkıldı. Neye uğradığımı şaşırdım. Binanın yıkıldığını gördüm sonra bayılmışım. Uyandığımda zifiri bir karanlık olan enkazın altında kaldığımı anladım. Enkazın altında çocuklarıma seslendim ama hiç kimseden ses gelmedi. İnsan yine de yaşıyorlardır diye ümit ediyor. Beni depremin 3. gününde termal kamera yardımıyla bulmuşlardı. Bir bacağım duvarın altında kalmıştı. Yaklaşık 2 ay boyunca bir bacağım olmadan yaşamaya çalıştım. Gerçekten insan her an engelli olabilirmiş sözü çok doğruymuş. Depremde 2 saniyelik anda enkazın altında kalarak bacağım ampute oldu. 2 ay sonra geçen yıl Mayıs ayında protez takıldı. İlk zamanlarda protez çok ağır geldi ve yürüyemeyeceğimi düşündüm. Protez merkezinin yardımıyla yürümeye başladım” dedi. “Okula gelip çalışmak ve öğrencilerimin sevgisi bana çok iyi geldi” Deprem sonrası acılarını ve üzüntülerini öğrencileriyle birlikte atlattığını ifade eden öğretmen Kalkan, “Depremde; 3 çocuğumu, eşimi, annemi ve erkek kardeşimi kaybettim. Bu gerçekten çok büyük bir kayıp. Bir anda bütün sevdiklerin kaybetmek çok büyük bir kayıp anlamına geliyor. Bana çalışma hayatı ve öğrencilerimin çok iyi geleceğinin düşündüm ve Eylül ayında hemen göreve başladım. Gerçekten okula gelip, çalışmak ve öğrencilerimin sevgisi bana çok iyi geldi. Kendi memleketimin güzel çocuklarına bir şeyler verebilmek bana çok iyi geldi. Ben kendimi öğrencilerimle toparladım. Çocukları çok seviyorum ve onlarında beni kalben çok sevdiklerini hissediyorum. Onlara ders anlatmak, ahlaki ve milli değerlerimiz anlamında bir şeyler vermek bana çok iyi geliyor” ifadelerini kullandı.