EĞİTİM - 10 Eylül 2024 Salı 13:43

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hekim adaylarına ilk ders

A
A
A
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hekim adaylarına ilk ders

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk dersi yapıldı.


Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Şenol ile Öğretim Üyelerinin ve Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yıldıray Çete’nin de hazır bulunduğu derste, Tıp Fakültesi’nin yeni öğrencileri ilk derslerini Prof. Dr. Tuncer Karpuzoğlu, Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ömer Özkan ve Tıp Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ömer Bayezid’den aldı.



“Akademik başarı yanında sosyal gelişim de önemli”


Akdeniz Üniversitesi ve Tıp Fakültesi’nin tanıtım videosunun ardından Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Şenol ders başlangıcında öğrencilere seslenerek, “Önceliğimiz akademik başarınız ve nitelikli hekimler olmanızdır. Ancak akademik başarının yanı sıra sanat, spor, müzik, yabancı dil gibi birçok etkinlikte kendiniz geliştirmenizi de çok isterim. Derslere devam etmeniz, aktivitelere katılmanız fakültemizin tecrübeli alanında saygın öğretim üyeleri ile iletişim halinde olmanız akademik ve sosyal olarak gelişmenizi sağlayacaktır. Sizlerle uzun bir yolculuğumuz var. Her zaman hep yanınızdayız sizleri destekliyoruz bunu unutmayın. Aramızda benim de hocam olan ve hocam olduğu için gurur duyduğum kalp naklini ilk yapan ekip içinde olan saygıdeğer hocam Prof. Dr. Ömer Bayezid ve yine aynı kurumda çalışmaktan büyük onur duyduğum Akdeniz Üniversitesi ve ülkemizin dünyaya açılan çok değerli öğretim üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan hocalarımız bulunmakta. İlk dersi vermek için buradalar. Tıp mesleğine ömürlerini adamışlar” dedi.



“İnsanlık var olduğu sürece hekimlik mesleği var olacaktır”


Gerçekleştirdiği başarılı nakillerle Akdeniz Üniversitesi’nin ve ülkemizin ismini dünyaya duyuran Prof. Dr. Ömer Özkan, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni yeni kazanan öğrencilerin ilk dersinde bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek, “Arkadaşlar öncelikle hepiniz fakültemize hoş geldiniz. Her biriniz ülkemizin seçkin öğrencilerisiniz ve bugün ülkemizin en seçkin üniversiteleri arasında yer alan Akdeniz Üniversitemizin çok güçlü bir öğretim üyesi kadrosuna ve geniş imkanlarına sahip Tıp Fakültemizin öğrencisi oldunuz. Ailelerinizin de sizlerin de çok mutlu olduğunuzu tahmin edebiliyorum. Hepinize eğitim öğretim hayatınızda ve tüm yaşamınız boyunca başarılar diliyorum. Hayatınızın yeni bir döneminin başlangıcındasınız. Moral ve motivasyonunuzu daima yüksek tutun” diye konuştu.



Yapay zekanın mesleğe etkileri


Yapay zekanın mesleğe olabilecek etkileriyle ilgili tartışmalara da değinen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Son dönemde medyada sıkça çıkan yapay zekanın mesleğimizi elimizden alacağı haberlerine aldırış etmeyin. İnsanlık var olduğu sürece hekimlik mesleği var olacaktır. Yapay zekâ ancak bizim mesleğimizin bir destekleyicisi olabilir. Sizler kendinizi iyi yetiştirin ve para kazanmaya odaklanmak yerine hekimlik kalitenizi artırmaya odaklanın.” dedi. Öğrencilere uzmanlık seçecekleri zaman güncel trendlerden etkilenmemelerini tavsiye eden Prof. Dr. Ömer Özkan, “Çünkü bugünün trend bölümleri yarın aynı popülerlikte olmayabilir ya da bugün çok popüler olmayan bir bölüm gelecekte çok popüler bir bölüme dönüşebilir. Ben mesleki yaşantımda bu dönüşümlere çok şahit oldum. Bununla birlikte temel tıp bilimlerinin, immünoloji ve genetiğin yakın gelecekte çok daha önem kazanacağı da öngörülüyor. Yapay organ üretimi konuşuluyor bugün. Yakın zamanda bu konuda da çok hızlı gelişmeler göreceğiz” diye konuştu.



“Hastalarınızla iletişim önemli”


Öğrencilerin mezun oldukları zaman da hastalarına iyi davranmalarını öğütleyen Prof. Dr. Ömer Özkan, “Hekimlik tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok saygın bir meslek. Bu saygınlığı korumak biraz da bizlerin elinde. Lütfen hastalarınızla iletişiminizi sık sık gözden geçirin. Kendi ailenizin hastaneye gittiklerinde nasıl bir muamele görmesini arzu ediyorsanız siz de hastalarınıza o şekilde davranın. Genellikle adliyeye ve hastaneye insanlar mutsuz gelirler. Hastalarınızın psikolojilerini göz önünde bulundurmayı ihmal etmeyin. Bu sizi çok daha iyi bir hekim yapar” ifadelerini kullandı.



“Hastaların yaşaması kadar kaliteli yaşaması da önemli”


Kalp ve Damar Cerrahisinin duayenlerinden, Türkiye’de kalp naklinde öncü isimlerden, Akdeniz Üniversitesi’nde 26 yıl önce ilk kalp nakline başarıyla imza atan Prof. Dr. Ömer Bayezid de ilk derste öğrencilerle kalp nakliyle ilgili tecrübelerini paylaştı. Tıp biliminin her geçen gün geliştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Ömer Bayezid, “Bugün Üniversitemizde de kalp nakilleri yapıyor, yapay kalpler takıyoruz hastalarımıza. Hastaların yaşaması önemli ancak ondan daha da önemlisi onların kaliteli bir yaşam sürmeleri. Sizlerin ileride bu işleri daha da başarılı şekilde yapacağınıza inanıyorum. Bizler şu an hastalarımıza yapay kalp takıyoruz ama bugünkü şartlarda vücudun dışında hastanın hayat kalitesini düşürecek şekilde yapabiliyoruz bu işlemi. Ama ileride sizler kalbin yerini alacak ve hastanın yaşam kalitesine bir olumsuzluk yaşatmayacak şekilde bu operasyonları yapabilirsiniz. Ömer hocamın da bahsettiği yapay organlarla da bu işi çözebilirsiniz gelecekte. Yeter ki sizler çok çalışın ve mesleğinizin kıymetini bilin” şeklinde konuştu. Ders sonunda öğrencilerin sorularını da yanıtlayan akademisyenler yeni öğrencileriyle günün anısına toplu fotoğraf da çektirmeyi ihmal etmediler.



Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hekim adaylarına ilk ders

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Depremzede kadınlar ilmik ilmik işledikleri Türk motifli halı ve kilimleri Japonya’ya satılıyor Hatay’ın Payas ilçesindeki kooperatif bünyesinde bir araya gelen depremzede kadınlar, emek vererek kurdukları atölyede ürettikleri kilim ve halıları Japonya’ya satmayı başardılar. Asrın felaketinde ağır hasar alan Hatay’da üreterek hayata tutunmaya çalışan kadınlar mücadelelerini devam ettiriyorlar. Payas ilçesinde asrın felaketinden kısa bir süre önce bir araya gelen kadınlar, kooperatif çatısı altında birlik olmuştu. Deprem sonrası aile ekonomisine destek olarak üretmek isteyen kadın kooperatifi, kilim dokuma atölyesi açtı. Kadınlara hem stres hem de kazanç kapısı olan atölyede 8 dokuma tezgahı bulunurken bu tezgahlarda üretilen Anadolu motiflerini Japonya’ya gönderiyorlar. “Emekçi kadınlar olarak Anadolu motiflerini gün yüzüne çıkararak ürettiğimiz kilimleri Japonya’ya yolluyoruz” Payas Emekçi Kadınlar Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Aysel Erdem, 8 tezgahta 16 kadının ilmik ilmik kilim döşediğini belirterek “Payas Emekçi Kadınlar Kooperatifi olarak atölyemizde şu anda sekiz tane tezgahımız var, her tezgahta iki kadınımız çalışmakta. Kadın istihdamına önem veriyoruz. Şu anda kök boyalı hakiki yün ve el dokuması olarak ürettiğimiz ürünleri emekçi kadınlar olarak Anadolu motiflerini gün yüzüne çıkararak ürettiğimiz kilimleri Japonya’ya yolluyoruz” ifadelerini kullandı. “Türk motiflerine Japon firmalarına ilgisi çok büyük” Anadolu motiflerine Japon firmalarının yoğun ilgisinin olduğunu dile getiren Erdem, “Özellikle de Anadolu motiflerini geliştirerek gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Türk motiflerine Japon firmalarının ilgisi çok büyük. Sayın Valimiz Mustafa Masatlı’ya himayelerinde kırk dokuz kadın kooperatifine verdikleri Desteklerden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Kaymakamımız Kürşat Karaca’ya, Belediye Başkanımız Bekir Altan’a bize desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.
Hatay Ülkelerine dönüş hazırlığı yapan Suriyeliler yeni yaşamları için altınlarını bozduruyorlar Hatay’da yaşayan Suriyeliler ülkelerine döndüklerinde yeni bir yaşam kurabilmek için ziynet eşyalarını bozdurmaya başladılar. Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, ülkelerine dönen Suriyelilerin kuracakları yeni hayatlarında nakit paraya ihtiyaç duyarak ziynet eşyalarını dönüş için satmaya başladıklarını söyledi. Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasının ardından ülkelerine dönmeye başladılar. Ülkelerine dönen Suriyelilerin en çok ihtiyaç duydukları şeyse yeni yaşamları için gerekli olan nakit para olmuş durumda. Hatay’da yaşayan Suriyeliler, emek vererek biriktirdikleri altınlarını yeni yaşamlarını kurmak için bozdurmaya başladılar. Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, Suriyelilerin yeni yaşamları için altınlarını bozdurduklarını ifade ederek altının fiyatının bir süre daha yükselmesini öngörmediklerini söyledi. Suriyelilerin nakit ihtiyacını karşılamak için emek vererek ziynet eşyalarını bozduklarını dile getiren Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, “Savaştan sığınarak Türkiye’ye gelen insanlar, Esad rejiminin devrilmesinin ardından ülkelerine dönmeye başladılar. Ülkemizde yaşayan ve emek vererek birikim yapan Suriyeliler, ülkelerine döndüklerinde hayatlarına devam ettirebilmek ve yeni bir yaşama başlamak için nakit paraya ihtiyaç duyacaklar. İnsanlar nakit para ihtiyaçlarını karşılamak için emek vererek biriktirdikleri altınlarını bozdurmaya başladılar. Bu bozdurulan altınlar tekrar piyasamızda geri dönüşüme geçip yeni modeller şeklinde vitrinlerimizde yerini alıyor. Bu olaylar öncesinde talep daha fazlaydı, üretim yaparken külçe altınları kullanıyorduk. Şimdi durum değişti ve bu sefer Suriyelilerden gelen yoğun altın bozdurmalarından kaynaklı talep azaldı, nakite olan ihtiyaç arttı. İnsanlar altın bozdurarak elde ettikleri paralarla Suriye’de gidip; evlerini, iş yerlerini ve tarlalarını işler hale getirmeye çalışacaklar” dedi. “Altın şuan durağan seviyede ve bir süre daha düşer ardından da tekrar toparlar diye düşünüyoruz” Altında bir süre daha yükseliş beklemediklerini dile getiren sarraf Güney, “Arz talep dengesinde Suriyelilerin yoğun altın bozdurmasından dolayı altının bir süre yükselmesini öngörmüyoruz. Bir süre daha stabil bir şekilde hareket eder. Suriyelilerin Esad’ı devirmesiyle altın gerileme süreci yaşadı. Altın şuan durağan seviyede ve bir süre daha düşer ardından da tekrar toparlar diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. “Suriye’ye dönen herkesin hasarı var ve insanlar yeniden yaşam kuracak, insanların elinde kağıt para olması gerekiyor” İnsanların dönüş için altınlarını kağıt paraya çevirmeye başladıklarını dile getiren Suriyeli kuyumcu Amir Kindavi, “Esad rejimi düştükten sonra burada yaşayan Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladılar. Burada satın aldıkları altınları da kağıt paraya çevirmek için satmaya başladılar. Orada altını kullanması zor. Türkiye içinde güzel bir gelişme olacak. Suriye’ye dönen herkesin hasarı var ve insanlar yeniden yaşam kuracak, insanların elinde kağıt para olması gerekiyor. Daha ilk haftada çok yoğunluk olmadı ama ilerleyen zamanda yoğunluk olacak. Şuan altınlarını dolara dönüştürmek için gelenler oldu” şeklinde konuştu.
Denizli 8 asırlık tarihi çarşı alışveriş fuarına ev sahipliği yapıyor Denizli’de 8 asırlık tarihi Kaleiçi Çarşısında bu yıl 6. kez düzenlenen geleneksel alış veriş festivali düzenlenen törenle başladı. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ve DTO Başkanı Uğur Erdoğan açılışta esnafları yalnız bırakmadı. Denizli’de 800 yıllık geçmişe sahip tarihi Kaleiçi Çarşısı’nda bu yıl 6. Kez gerçek indirimlerin olduğu alışveriş festivali düzenleniyor. 6. Kaleiçi Alış Veriş Festivali Bayramyeri girişinde düzenlenen törenle başladı. Geleneksel törenin açılış törenine Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli Terziler, Konfeksiyoncular, Tuhafiyeciler ve Giyim Sanatkârları Esnaf Odası Başkanı Ahmet Can, Denizli Bayramyeri Kaleiçi Esnafları Güzelleştirme Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Erhan Çaylı, davetliler ve vatandaşlar katıldı. 21- 31 Aralık 2024 tarihleri arasında devam edecek, yüzde 50’ye varan indirimlerin yapılacağı 6. Kaleiçi Alışveriş Festivali açılışında konuşma yapan Denizli Bayramyeri Kaleiçi Esnafları Güzelleştirme Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Erhan Çaylı, “Kaleiçi Alışveriş Festivalimize hepiniz hoş geldiniz. Büyükşehir belediye başkanım, ticaret odası başkanım, oda başkanlarımız açılışıma katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Tüm Denizli halkı davetlidir" dedi. Herkes Kaleiçi’ne sahip çıkmalı Kaleiçi Çarşısının kentin yaşayan tarihi olduğunu hatırlatan Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan da tüm Denizlilileri Kaleiçi ve Bayramyeri esnaflarına destek vermeye davet etti. Başkan Uğur Erdoğan, “Kaleiçi’ne herkesi alış veriş yapmaya bekliyoruz. Tüm Denizli halkımızın Kaleiçi esnaflarına, çevredeki esnaflara, bayramyerindeki esnafa destek olmalarını canı gönülden istiyoruz. Yerli ve milli marka olan Kaleiçi’ndeyiz. Bugün çok güzel kalabalık ve bereketli bir gün yaşıyoruz. İnşallah bu berekette buradaki esnafımıza iş olarak aş olarak yansır. Açılışa katılanlara çarşıya destek verenlere teşekkür ediyorum” dedi Turizmde işin içinde olmalı 10 gün boyunca devam edecek festivalin açılış konuşmasında tarihi çarşının dokusuna uygun olarak yapılacak düzenlemeyle turizminde içine karıştırılarak daha da hareketlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ise “Kaleiçi’nin canlanmasını biz çok istiyoruz. Ama Kaleiçi’nin tarihiyle birlikte canlanmasını istiyoruz. Kaleiçi’ne hep birlikte el atacağız. Kaleiçi hem turizm açısından canlı herkesin kaynaşabileceği, sadece böyle herkesin kabul edebileceği şekilde değil, spesifik ürünleriyle kendine özgü çarşısı kendine özgü rengiyle zengin bir hale getirmeliyiz. Bunun içinde hep beraber caba sarf edeceğiz. Tabi ki bunun en önemli ayaklarından birinin de turizm olması. İnşallah hep birlikte başarırız” şeklinde konuştu. Açılış kurdelasının kesilmesinin ardından Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, oda başkanlarıyla birlikte Kaleiçi Çarşısını gezdi esnafa hayırlı işler diledi, vatandaşlarla sohbet etti. Bu gün açılışı yapılan yılın son, en büyük ve en kapsamlı bol indirimli geleneksel alış veriş festivali 31 Aralık 2024 tarihine kadar devam edecek.
Antalya Küçültmek istediği midesi ters tarafta çıktı, doktorlar önce mideyi bulup sonra küçülttü Almanya’dan tüp mide ameliyatı olmak için Antalya’ya gelen 46 yaşındaki hemşire Antje Kirscht, eşine az rastlanır bir tıbbi durumla karşılaştı. Antalya’da özel bir hastanede gerçekleştirilen operasyon sırasında Kirscht’in midesini olması gerektiği yerde göremeyen doktorlar kısa süren şaşkınlığın ardından mideyi karaciğerinin arkasında, sağ tarafta buldu. Mide başarılı bir operasyonla küçültülürken bu sıra dışı anatomik durumun, dünyada yalnızca 100 binde bir görüldüğü biliniyor. Almanya’da hemşire olarak görev yapan Antje Kirscht, tüp mide ameliyatı olmak için sosyal medyada yaptığı araştırmalar sonucunda Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan’a ulaştı. İlk kez Antalya’ya gelen 46 yaşındaki Kirscht, 110 kilo ağırlığıyla obezite tedavisi için başvurdu. Almanya’da kendisine organlarının ters olabileceği yönünde bir tanı konduğunu ifade eden Kirscht, bu bilginin ameliyat sırasında ne anlama geldiğini öğrendi. Ameliyat esnasında cerrahi ekip, Kirscht’in midesini karaciğerinin arkasında, sağ tarafta buldu. Bu sıra dışı anatomik durum, hem hasta hem de ekibin şaşkınlık yaşamasına neden oldu. "Mide ortada yoktu, karaciğerin altından çıktı" Ameliyatı gerçekleştiren Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, yaşadıkları şaşkınlığı şu sözlerle dile getirdi: “Çok yapılan bu operasyonlar içerisinde hastanın değişik bir anomalisi vardı. 100 binde bir görüldüğü söyleniyor. Organların hepsi ters olabiliyor. Bu daha sık görülen bir şey ama bu hastada bütün organlar yerli yerinde ama sadece mide sağ tarafa kaymış. Yani karaciğerin arkasına gitmiş. Operasyona başladığımızda mideyi bulamadık. Karaciğeri kaldırınca mideyi sağ tarafta gördük. Bu çok nadir bir durum. 2023 yılı verilerine göre, böyle bir tüp mide ameliyatı dünyada yalnızca 50 kişiye uygulanmış. Biz de bu vakayı başarıyla gerçekleştirdik. Teknik açıdan bizi zorlayan ancak deneyimimizi artıran bir ameliyat oldu”. "Operasyonun ayna görüntüsünü yaptık" Prof. Dr. Gürkan, ameliyatın detaylarına değinerek, “Tüp mide operasyonunun ayna görüntüsünü yaptık. Normalde sol tarafta yaptığımız obezite ameliyatını bu hastada sağ tarafta gerçekleştirdik. Midenin karaciğerin arkasında olması ameliyat süresini 15 dakika uzattı ve toplamda 1 saat sürdü. Bizim için de hoş bir tesadüf oldu” diye konuştu. İlk kez tek başına Türkiye’ye gelen Alman hasta Antje Kirscht ise yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Uzun zamandır tüp mide ameliyatı olmayı düşünüyordum. Almanya’da doktorumuz bazı organlarımın ters olduğunu söyledi ama çok normal bir şeymiş gibi anlattı. Böyle bir şeyle karşılaşacağımı tahmin etmedim. Ameliyat sonrasında midemin sağ tarafta olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım ama süreç o kadar profesyonel yönetildi ve endişe duymadım. Kendimi çok iyi hissediyorum ve tekrar Türkiye’ye gelmek istiyorum”. 6 ayda 30-40 kilo vermesi bekleniyor Prof. Dr. Gürkan, tüp mide ameliyatı olan hastalarda ilk 6-8 ay içinde ağırlığın yüzde 30-40’ının kaybedildiğini belirterek, “Antje’nin başlangıç kilosu 110. 6 ay içinde 30-40 kilo vermesi bekleniyor. Ancak ameliyat sonrası diyet çok önemli. Hastalar bu süreçte kendilerini mutlaka korumalı” şeklinde konuştu.
Elazığ Mobilya bölümünün tek kız öğrencisi: Kulağında kalem elinde çekiç, erkeklere taş çıkartıyor Elazığ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi mobilya ve iç tasarım alanının tek kız öğrencisi Elif Yaren Bağatur, kulağında kalem, elinde çekiç ile erkek yaşıtlarına taş çıkartıyor. Elazığ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, verdiği eğitimleri birçok atölyede pratiğe dönüştürüyor. Fabrika gibi çalışan okulda mobilya ve iç tasarım ile metal teknolojisi alanında üretim yapılıyor. Bir yılda 7 milyon lira ciro yapılan okulda, aynı zamanda atölyelerde çalışan öğrenciler de döner sermayeden ücret veriliyor. Genelde erkek işi olarak özdeşleyen mobilya bölümde ise 10. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Elif Yaren Bağatur tek kız olarak göze çarpıyor. Kulağında kalem elinde çekiç ile mobilya üreten Bağatur, erkek akranlarına taş çıkartıyor. Tüm cihazları kullanmayı öğrenen Bağatur, yapamazdın diyenlere inat başarıyla çalışıyor. Tek kız öğrenci olarak mobilya ve iç tasarım bölümünde çalıştığını dile getiren Elif Yaren Bağatur, “10.sınıfa gidiyorum. Bölümüme severek geldim. İlgim vardı ve gerçekten üretici bir bölüm olduğu için fabrika gibi çalışıyor ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Aileme destekte bulunuyorum. Sonrasında yapılan dolapların başka dolaplara gitmesi ve bunda benimde emeğimin olması ayrıca bir güzel. Bizimde kullandığımız gibi başka arkadaşlarımın yıllarca kullanacağı eşyalar var. Bunlar çok hoşuma gidiyor. Öğretmenlerimde çok profesyonel, işini bilen insanlar ve onlardan çok iyi meslek öğrendiğimi düşünüyorum. Kısa sürede yapabileceğim ve alabileceğim her şeyi onlardan almaya çalışıyorum. Buranın devamında da üniversitede iç mimarlık okumayı düşünüyorum. Bölümümü çok seviyorum. Buraya severek geldim. Tek kızım, tek kız olmama rağmen herkesle eşit olduğumu hissedebiliyorum. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Tekrardan hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Buraya gelmemin sebebi de onlar. Onların bana sevdirmesidir” dedi. Bağatur, “Çekiç veya matkap olsun, ben ilk gün geldiğimde hiçbir şeyi yapmayı bilmiyordum. Herkes bilmiyor ve bunu öğreniyor. İnanıyorum ki yapamayacağımız hiçbir şeyde yoktur. Bunlar benim için nasıl kolaylaştı, hocalarım sayesinde bunları öğrendim. Çok rahat öğrendiğimi düşünüyorum. İlk günden matkap kullanmayı öğrendiğimi gayet iyi hatırlıyorum. Mustafa, Fethi, Yusuf ve diğer hocalarım sağ olsun. Hepsi gerçekten çok yardım ediyor. Bazen heyecanlanmıyorum, bana o kadar ki iyi geliyor. Buradan eve gidince bile çok güzel anılar biriktirdiğimi, öğrendiğim şeyleri de aileme aktardığımı biliyorum” diye konuştu. "Hedefim, üniversitede iç mekan tasarımı okumak ve bu mesleği devam ettirmek" Ailesinin kendisini desteklediğini aktaran Bağatur, “Ailem, ilk başta ben mobilya okumak istiyorum ve ya mekan tasarımına gideceğim dediğim zaman beni desteklediler. Ailem zaten genelde hep bana destek veriyor. Bir şey söylemediler. ‘Kendi hatan, eğer pişman olacaksan bile kendin ol, bundan bir sonuç çıkar’ dediler. Bende tamam dedim. Daha sonrasında onlarda hocalarımla tanıştıktan sonra gerçekten buranın benim açımdan daha iyi olduğunu anladılar. Ben şu an çok mutluyum, mesleği de öğrendiğimi düşünüyorum. İlerleyen süreçte devam ettireceğim için kendime de inanıyorum. Onlarda bana güveniyor. Hedefim, üniversitede iç mekan tasarımı okumak ve bu mesleği devam ettirmek. Burada bir ciro elde ediliyor ve bizde bundan faydalanıyoruz ailemiz de faydalanıyor. Okul harçlığımızı çıkarabiliyoruz. Yani yararlı bir şey. Bu da bizde ayrıca bir katkıda bulunuyor” şeklinde konuştu. “Önemli olan insanın kendine güvenmesi” Kadının isterse her şeyi yapabileceğini vurgulayan Bağatur, “Ben buraya geldiğim ilk günde okuldakiler ’yapamazsın’ diyordu. Ağır kaldırılıyor, nasıl yapacaksın ifadelerini kullanıyorlardı. Ama ben kendime güveniyordum. Eğer bir insan kendine güvenirse bu kadın erkek fark etmeksizin hepimiz eşitiz sonuçta kesinlikle her şeyi yapabilir. Bence önemli olan insanın kendine güvenmesi ve el becerisidir" dedi.