EKONOMİ - 11 Haziran 2021 Cuma 12:54

Yörük ve tarım kültürü yerine popüler kültüre bırakıyor

A
A
A
Yörük ve tarım kültürü yerine popüler kültüre bırakıyor

Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi’nin (ATAK) işbirliğinde “Göç Kıskancında Antalya Tarımı ve Kırsalı” başlıklı toplantı çevrimiçi gerçekleşti.

Antalya Ticaret Borsası (ATB) ile Antalya Tarım Konseyi’nin (ATAK) işbirliğinde “Göç Kıskancında Antalya Tarımı ve Kırsalı” başlıklı toplantı çevrimiçi gerçekleşti. Gazeteci Galip Umut Özdil moderatörlüğünde düzenlenen toplantıya, ATB Meclis Başkanı Yardımcısı Abdullah İnan, Kent Tarihçisi Giray Ercenk, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Sönmez konuşmacı olarak katıldı.



Ankara Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, 21. yüzyılın göç yüzyılı olacağını söylerken özellikle korona virüs salgını döneminde ülkelerin kendi kaosları, iklim değişikliği, politik ve ekonomik zorlukların insanları sürekli göçe zorladığını anlattı. Gülçubuk, son 10 yıl içinde dünyada 240 milyon nüfusun yasal ve yasal olmayan yollarla göç ettiğini belirtti. “Tüm göçlerin yüzde 13’ü tarım kaynaklı” diyen Gülçubuk, kuraklık, verim azlığı, gelir yetmezliği, sınır çatışmaları gibi etkenlerle insanların göç ettiğini kaydetti.



“Antalya’nın tarımı ve kırsalı kıskaç altında”


Türkiye’de 1980 yılında nüfusun 25 milyonunun kırsalda yaşadığını, aynı dönem Antalya’da kırsal nüfusun 468 bin olduğunu bildiren Bülent Gülçubuk, “Büyükşehir yasasının çıktığı 2012 yılında kır nüfusumuz 17 milyona düşerken, Antalya’nın kırsal nüfusu 600 bine düşmüş. Köy nüfusu mutlak olarak en fazla olan 10 ilden biri Antalya’dır. 2000 yılında Antalya nüfusunun yüzde 54’ü şehirde, 46’sı kırda yaşarken, Antalya şehir merkezin nüfus yoğunluğu 45 iken köyde 38 olmuş” dedi. 2000 yılında Antalya’nın toplam tarım alanı 4.5 milyon dekar iken, 2020 yılında yüzde 20 daralarak 3.6 milyon dekara düştüğüne dikkat çeken Gülçubuk, “Antalya’nın tarımı ve kırsalı kıskaç altında. Antalya’da turizm derken neleri kaybediyoruz buna bakmak lazım” dedi.



“Kırsalın geliri ortalamanın üzerinde düştü”


Kırdaki nüfusu yerinde tutabilmek için tarım politikalarına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gülçubuk, “Kırsalda yaşam maliyeti giderek artıyor, reel gelir düşüyor. Son 10 yılda ülkemizde nüfus başına reel gelirimiz yüzde 17 düşerken, tarımda çiftçi nüfusunda bu düşüş yüzde 25 olmuş. 2010 yılda kişi başı milli gelir 12 bin dolar iken bugün bu 8 bin 800 dolara düştü, tarım alanında kişi başı milli gelir 2 bin 900 dolar. Gelir yetmeyince insanlar göç ediyor” diye konuştu.


Pandemi döneminde İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) yaptığı çalışmayı paylaşan Gülçubuk, eğitim için bilgisayara erişim konusunda Türkiye’nin 77 ülke arasında 64. sırada, internete erişen öğrenciler sıralamasında 70. sırada yer aldığına dikkat çekti.



“Ekonomi artık birinci sırada değil”


Yaptıkları son araştırmalara göre, kırsaldan kente göçün nedenleri arasında ekonominin birinci sırada olmadığını, eğitim, sağlık, yaşlıların bakımı, kadınların çalışma koşullarının iyileştirilmesi gibi sosyal konuların ilk sıralarda yer aldığını bildiren Gülçubuk, “İnsanlar ekonomiyi bir şekilde düzeltebiliyor ama diğer fırsatlara ulaşmada zorlanıyor. Gençlere, çocuklara, kadınlara kırsalda neler verebiliriz, onları hangi altyapı ile tutabilirize bakmak lazım. Kırsalı yerinde tutacak politikalara ihtiyacımız var. Tarıma dayalı küçük sanayi geliştirilmeli, eğitim, sağlık, sosyal alanda yeni politikalar oluşturulmalı” dedi.


Göç ile birlikte Antalya’nın kendi içindeki uçurumların arttığını, Yörük kültürü ve tarım kültürünün yerini popüler kültüre bırakmaya başladığını kaydeden Gülçubuk, “Antalya kendine yabancılaşmaya başlıyor” dedi. Antalya’da yan yana olan ilçeler arasında bile gelişmişlik konusunda derin farklılıklar bulunduğunu anlatan Gülçubuk, “İnsani Gelişmişlik Endeksine baktığımızda Muratpaşa ilçesi Türkiye’de 4. Sırada iken, yanı başındaki Serik ilçesi endekste 62. Sırada, Gündoğmuş ise 600. Sırada. Bir il kendi içinde bu kadar farklılıkları barındırabilir mi?” diye sordu.



Antalya’nın vizyonunu oluştururken göçü gündemine oturtması gerektiğini kaydeden Gülçubuk, “Antalya vahşi ve plansız göçe kurban ediliyor. Antalya’nın göç konusunda bir tasarıma ihtiyacı var. Yoksa bugün turizmden para kazanan Antalya, bıçak sırtı olan turizmi başka bir şeyle ikame edemediği zaman kendi içinde yoksullaşır” dedi.



“Medcezir benzetmesi”


Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Sönmez, şehre göçen insanların toprakla bağını medcezire benzetti. Sönmez, “Güz gelince şehre, yaz gelince köye giden bir yapıya sahibiz. Her iki alanda de ayağının olmasını isteyen, kırda ise ayağını sıkı tutamayan bir yapımız var” dedi. Kırsalda çiftçilikle uğraşan nüfusun tarımsal gelire bağlılık oranının toplam hane halkı geliri içinde 1994 yılında yüzde 79 iken, 2017 yılında yüzde 43’e düştüğüne dikkat çeken Sönmez, “Kırsalda yaşayan tarımla geçinemediği için tarım dışına çıkıyor. Uzun vadede çocuklarının bekasını temin edebileceği bir alan oluşturmak istiyor. Bunda da eğitim seçenek olarak birinci sırada” dedi. Sönmez, kırla kent arasındaki refah düzeyinin yaklaştırılması gerektiğini vurguladı.



“Kırsalı güçlendirelim”


Kent Tarihçisi Giray Ercenk, tarihten bu yana kırsalın her zaman sahili beslediğini anlatırken, kırsalın üretimdeki önemine değindi. Kırdaki üretim koşullarını değiştirmek ve güçlendirmek gerektiğini kaydeden Ercenk, turizmi dağlara taşıyacak politikalara ihtiyaç olduğunu söyledi. Ercenk, “Sahilin cazibesini dağlarda tutacak yeni turizm yapılanmasına ihtiyaç var. Turizmi geniş bir havzada değerlendirebilirsek göçün önüne geçilir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakarya Üniversitesi’ndeki iptale tepkiler çığ gibi büyüyor Söz ve Kalem Öğrenci Topluluğu tarafından organize edilen ve yaklaşık 3 hafta önce izni alınan “Doğu Türkistan” konferansı herhangi bir gerekçe sunulmadan Sakarya Üniversitesi tarafından programa dakikalar kala iptal edildi. Panelin yapılacağı salonun ışıkları kapatıldı, etkinliğe gelenler geri gönderildi. Salona giremeyen öğrenciler ve konuşmacı duruma isyan etti. Konu ile alakalı üniversiteye tepki yağıyor. Söz ve Kalem Öğrenci Topluluğu tarafından organize edilen ve araştırmacı-yazar Abdullah Oğuz’un konuşmacı olarak katılacağı “Doğu Türkistan” konferansı 25 Aralık günü Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Turgut Özal Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecekti. 3 hafta önce izni alınan panel için kongre merkezine gelen konuşmacı ve öğrenciler programa dakikalar kala Sakarya Üniversitesi Rektörlüğü tarafından panelin iptal edildiğini öğrenince duruma isyan etti. Kongre merkezinin ışıkları kapatılarak öğrenciler geri gönderildi. Herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin programın son anda iptal edilmesi büyük tepkiye yol açtı. “3 hafta önce etkinliğin iznini almamıza rağmen 15 dakika öncesinden iptal ediliyor” Herhangi bir gerekçe bildirilmeden programın iptal edildiğini belirten ve topluluk adına konuşan Furkan Altunkaynak, “Bugün Sakarya Üniversitesi’nde Doğu Türkistan konferansı yapmamızın önü kesiliyor. Bizim 3 hafta önce etkinliğin iznini almamıza rağmen 15 dakika öncesinden etkinlik izni iptal ediliyor. Neye göre, kime göre yapamadığımızı bilmiyoruz. Hocamız, şehir dışından buraya kadar gelmiş, biz 3 hafta öncesinden iznimizi almışız ama Sakarya Üniversitesi yönetimi diyor ki, ‘Bu etkinliği yapamazsınız’ Doğu Türkistan’ı bugün Türkiye’de konuşamıyoruz yeter mevsimlik milliyetçiler bunu görsün. Maalesef lafa geldiğinde ‘Filistin’i, Suriye’yi konuşuyorsunuz Doğu Türkistan’ı konuşmuyorsunuz’ diyenler Doğu Türkistan’ı konuştuğumuzda da önümüze set çekiyorlar” dedi. “Doğu Türkistan’ı Türkiye’de konuşamayacaksak nerede konuşacağız” Panele katılacak olan Araştırmacı-Yazar Abdullah Oğuz, “Ne yazık ki ülkesi işgal altında halkı soykırıma uğratılan, bugün Esad’ın zindanlarından daha beter zindanlarda yaşayan Doğu Türkistan halkının uğradığı eziyeti, işkenceyi bugün biz Türkiye’de anlatamadık, konuşamadık. Doğu Türkistan’ı Türkiye’de konuşamayacaksak nerede konuşacağız, kime anlatacağız derdimizi” diye konuştu. “İptale dair hiçbir resmi evrak yoktur” Sakarya Üniversitesi’nin panelin iptaline dair herhangi bir gerekçe belirtmeyerek keyfi davranışlarından dolayı programı iptal ettiklerini aktaran Seyid Muhammed Yusuf İptaş, “İptale dair hiçbir resmi evrak yoktur sadece keyfi söylemlerle üniversitede işi geldiğinde milliyetçilik ya da ümmetçilik adı altında edebiyat yapanlar, keyfi davranışlarından dolayı bu programı iptal ettiler” şeklinde konuştu. Tepkilerden sonra görevden alındı Panelin iptal edilmesinin ardından öğrencilerden ve sosyal medyadan Rektör Hamza Al ile üniversiteye tepki yağdı. Bunun ardından ise Sakarya Üniversitesi’nde Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Mesut Ramazan Ekici’nin görevden alınarak yerine Güvenlik Şube Müdürü Çetin Kıral’ın getirildiği öğrenildi.
Ankara Bakan Yerlikaya duyurdu: Terör örgütü FETÖ’ye yönelik 27 ilde icra edilen operasyonlarda 93 şüpheli gözaltına alındı İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, FETÖ terör örgütüne yönelik 27 ilde 10 gündür devam eden ‘Kıskaç-32’ operasyonlarında 93 kişinin gözaltına alındığını bildirdi. Operasyonla ilgili resmi sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele (TEM) Daire Başkanlığı, İstihbarat Başkanlığı ve Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Başkanlığı koordinasyonunda; İl Emniyet Müdürlükleri TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Son 10 güne Adana, Aksaray, Aydın, Batman, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Karaman, Kütahya, Kırıkkale, Kırşehir, Kilis, Konya, Malatya, Manisa, Mersin, Nevşehir, Niğde, Rize, Samsun, Trabzon ve Zonguldak’ta FETÖ’ye yönelik düzenlenen ‘Kıskaç-32’ operasyonlarında 93 şüpheli yakalandı. Ayrıca operasyonlarda FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında kesinleşmiş hapis cezası olanlar da yakalandı” ifadelerine yer verdi. ‘Bylcok’ kullanıcı oldukları ortaya çıktı Operasyonla ilgili diğer detayları da duyuran Bakan Yerlikaya, “Yakalanan şüpheliler; örgütün ‘Güncel Yapılanması’ içerisinde faaliyet yürütmek, ankesörlü telefonlarla örgüt içerisinde sorumlu şahıslar ile irtibatta bulunmak, ifade ve teşhislerde adları geçmek, örgütün kripto haberleşme programı ‘Bylock’ kullanıcısı olma suçlarından aranıyordu. Operasyonlar sonucu, 3 adet ruhsatsız tabanca, 2 adet ruhsatsız av tüfeği, çok miktarda döviz, Türk lirası ile çok sayıda doküman ve dijital materyal ele geçirildi” ifadelerini kullandı.