SAĞLIK - 17 Haziran 2020 Çarşamba 09:40

Kenenin ısırdığı çiftçide Kırım Kongo virüsü tespit edildi

A
A
A
Kenenin ısırdığı çiftçide Kırım Kongo virüsü tespit edildi

Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde vücuduna kene yapışan 48 yaşındaki Ahmet Çağlayan’da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsüne rastlandı.

Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde vücuduna kene yapışan 48 yaşındaki Ahmet Çağlayan’da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsüne rastlandı.


Edinilen bilgilere göre, geçtiğimiz Çarşamba günü ekin hasada yapan komşusuna yardıma giden Ahmet Çağlayan, eve geldiğinde kasığında siğile benzettiği keneye rastladı. Çağlayan vücuduna yapışan şeyi koparınca kene olduğunu gördü. Keneyi önemsemeyen Çağlayan, ertesi gün ailesiyle birlikte ilçe merkezine gitti. Eve döndüğünde bacakları titreyen ve ateşlenen Çağlayan, hastaneye gitmeyerek uyumayı tercih etti. Sabaha kadar ağrılar içinde kıvranan Çağlayan, sabah eşinin de ısrarı üzerine Gazipaşa Devlet Hastanesine gitti. Doktorlara vücuduna kene yapıştığını söylemeyen Çağlayan, tedavi altına alındı. Ahmet Çağlayan’ın işe Yasemin Çağlayan’ın tedavinin ikinci gününde eşine kene yapıştığını söylemesi üzerine doktorlar teşhisi kısa sürede koydu. Yapılan testleri pozitif çıkan Ahmet Çağlayan’da Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü tespit edildi.



“Kene olduğunu bilsem çekmezdim”


Hastanede 5 gün yatarak tedavi gören Ahmet Çağlayan, taburcu edildi. Güney Mahallesindeki evinde tedavisi devam eden Çağlayan, vücuduna yapışan keneyi siğil zannederek çektiğini belirterek, “Kene olduğunu bilseydim çekmez doktora giderdim. Çocukluğumda da beni defalarca kene ısırdı ama o zaman çeker atardık. Böyle bir şey hiç başıma gelmedi. Bu bölgede zehirli keneye hiç rastlamadık. Vatandaşlar benim düştüğüm duruma düşmesin. Böyle bir durumla karşılaşırlarsa hemen hastaneye gitsinler” dedi.



“Beni ölüm riskine karşı uyardılar”


Ahmet Çağlayan’ın eşi Yasemin Çağlayan ise olay anını şöyle anlattı:


“Eşimle Gazipaşa’ya gittik. Geldiğimizde ayaklarım titriyor dedi. Yanına gittiğimde hastalandığını gördüm. Hastaneye gitmek istemedi. Sabaha kadar bekledik. Sabah erkenden hastaneye gittik. Biz kene yapıştığını söylemeyi unuttuk. Yengem uyarınca hatırlayıp söyledim. Hemen tahliller yaptılar, testlere soktular. Karaciğer değerlerinin yüksek olduğunu söylediler. Ölüm oranı yüksek bir hastalık. Doktorlar her şeyle karşılaşabilirsiniz diye beni uyardı.”



Muhtar mahalle halkını uyardı


Mahalle muhtarı Yahya Küçükballı da bölgede bugüne kadar Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsüne rastlanmadığını belirterek vatandaşları uyardı. Küçükballı, “Biz doğa ile iç içe yaşıyoruz. Her an kene yapışmaya müsaitiz. Mahalle sakinlerine şimdiden sonra daha dikkatli olmalarını istiyorum. Çünkü bu Kırım Kongo Kanamalı Ateşi taşıyan kenenin bölgemizde var olduğunu bilmekteyiz. Biz ilk defa kene olayıyla karşılaştık. Çocuklarımızı kendimizi korumamız lazım. Açık renkli kıyafetler giyelim. Akşam eve geldiğimizde vücudumuzu elle kontrol etmemiz lazım. Az önce sağlık ekipleri de buradaydı. Onlarla da hastamıza ve eşine anlattık. Bunun yüzde 6 ölüm riski taşıdığını söyledik. Çocuğuna, ailesine ve komşularına bulaştırma riski bulunuyor” dedi.


Gazipaşa İlçe Sağlık Müdürü Dr. Eşşe Çelik, görev yaptığı süre içerisinde ilçede Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsüne rastlanmadığını belirterek vatandaşları kene tehlikesine karşı uyardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yıldız Holding geleneksel ’Mutlu Et Mutlu Ol Günü’nün 10’ncu yılını tüm dünyada coşkuyla kutladı Yıldız Holding’in dünyada 80 bini aşkın çalışanıyla eş zamanlı olarak kutladığı Mutlu Et Mutlu Ol Günü birbirinden renkli etkinliklere ve atölye çalışmalarına sahne oldu. Kuruluşundan bu yana “Mutlu Et Mutlu Ol” anlayışıyla tüm paydaşlarının mutluluğunu ve toplumsal faydayı hedefleyen Yıldız Holding, 10 yıldır her yıl kasım ayının üçüncü perşembe günü kutladığı geleneksel “Mutlu Et Mutlu Ol Günü” İstanbul Çamlıca kampüsünde de Ülker dostları ve paydaşları ile kutlandı. Program Yıldız Holding’in ikonik markalarının dünyanın farklı coğrafyalarında başlayan hikayelerini anlatan belgesel gösterimi ve özel sanat eserleri sergisi ile zenginleşti. Etkinliğe, A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın başarılı oyuncuları Eda Erdem, Gizem Örge, sanatçı Ahmet Güneştekin’in yanı sıra iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarından önemli isimler konuk oldu. Mutlu Et Mutlu Ol Günü’nde Yıldız Holding’in Ülker, Godiva, McVitie’s gibi ikonik markalarının geçmişten günümüze tarihi yolculuğunu anlatan belgesel gösterimi, prodüksiyonluğuna da yapan sanatçının anlatımıyla gerçekleşti. Etkinlik kapsamında Ahmet Güneştekin, Ara Güler, Burhan Doğançay, Laurence Jenkell, Ogan Akıncı, Melis Ağazat ve Patricia Couton’un Yıldız Holding markalarından aldıkları ilham ile özel olarak ürettikleri eserlerin yer aldığı bir seçki de sergilendi. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, “Yıldız Holding’de sürdürülebilir ve sorumlu büyüme vizyonumuzla tüm paydaşlarımızın ortak faydasına odaklanmayı önemsiyoruz. Kuruluş felsefemiz olan Mutlu Et Mutlu Ol anlayışımızla faaliyet gösterdiğimiz coğrafyalarda, toplumsal faydayı önceleyen projelerimizi Mutlu Et Mutlu Ol Günü’nde tüm dünyada hep birlikte eş zamanlı kutluyoruz. Bu duyguda bizimle ortak paydada buluşan 80 bini aşkın çalışanımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Murat Ülker, “Mutlu olmanın yolunun mutlu etmekten geçtiğine inanıyor, topluma ve insanlığa katkıda bulunduğumuz ölçüde kendimizi başarılı kabul ediyoruz. Kuruluşumuzdan bu yana ülkemize sağladığımız ekonomik katkıların yanı sıra, sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetlerle de topluma fayda sağlama misyonunu sahipleniyoruz. Kazakistan’dan Amerika’ya, İngiltere’den Nijerya’ya tüm ofislerimizde geleneksel hale gelen 10 yıldır kutladığımız Mutlu Et Mutlu Ol Günü’nde ikonik markalarımızın yolculuğunu anlatan eserlerden oluşan bir seçkiyi Çamlıca kampüsümüzde ziyarete açtık. Tüm sanatseverleri sergimize bekliyoruz” dedi. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Mehmet Tütüncü, "Çalışanlarımızla birlikte yıl boyunca ürettiğimiz faydayı ve ortak başarılarımızı birlikte kutladığımız Mutlu Et Mutlu Ol Günü, amaç odaklı şirket kültürümüzün somut bir göstergesidir. Bu özel günde tüm ofis, tesis, satış noktaları ve Ar-Ge merkezlerimizde çalışanlarımız ve tüm paydaşlarımızla birlikte keyifli vakit geçirdiğimiz etkinlikler hayata geçiriyoruz. Önümüzdeki dönemde insana yatırım anlayışımız doğrultusunda gelişimi merkeze alan projelerle tüm ekosistemimize katkı sağlamaya ve başarılarımızı hep birlikte kutlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Adana Dağ köylerindeki eli öpülesi öğretmenler Adana’nın Feke ilçesine bağlı dağ köylerinde görev yapan öğretmenler, eğitimin yanı sıra çocuklar sabah üşümesin diye odun kırıp soba yakarak zorlu coğrafyada gönüllere de dokunuyor. 8 kişilik birleştirilmiş sınıfta görev yapan Musalar İlkokulu öğretmeni Erol Ateş Durmaz ve Gaffaruşağı İlköğretim Okulu öğretmeni Aleyna Güleç, okulda özveriyle çalışıyor. 8 kişilik sınıflarda öğrencilere birebir eğitim veren, birçok sosyal ve kültürel etkinlik yapma imkanı sunan fedakar öğretmenler, öğrencilerin üşümemesi için sınıfın sobasını öğrenciler gelmeden kendi elleri ile yakıyor. Aile ortamına dönüşen sınıfta sahiplendikleri ve "Jüpi" ismini verdikleri kediye de yer yapan öğretmen Aleyna Güleç, öğrencilerine hem iyi eğitim alıp hem de iyi bir insan olmaları için tüm değerleri öğretiyor. 2 yıl önce Musalar köyündeki okula atanan ve öğrencileri için her sabah odun kesip sobayı yakan öğretmen Erol Ateş Durmaz, "Birleştirilmiş sınıfımızda öğrencilerimizin bu zorlu coğrafyada en iyi eğitimi alması için mücadele ediyoruz. Çocuklarımı ve köy okulunu seviyorum. 4 sınıfa birlikte eğitim veriyoruz. Yolları ve coğrafyası zor olsa da zenginlikleri çok olan bir bölgede eğitim veriyoruz. Devletimizin burada öğrencilere değer vermesi çok önemli. Bizler de en iyi eğitimi verebilmek için çalışıyoruz" diye konuştu. Öğretmen Aleyna Güleç ise, 2 yıllık öğretmen olduğunu ama öğrencilerinin başarısı için büyük emek vererek öğrencilerini geleceğe hazırladığını ifade etti. Güleç, öğrencilerin okulu ve dersleri sevmesi, iyi birer insan olması için köy okulunun dezavantajlarını avantaja çevirdiklerini ifade ederek, “Sınıfımız sayısı az olduğu için daha çok etkinlik yapma imkanı buluyoruz. Her gün sobamızı yakıyoruz, bazen mısır patlatıyoruz. Bahçede birçok uygulama yapıyoruz. Okulumuzun bahçesindeki kedimiz Jüpi’yi sınıfımıza aldık, onunla birlikte ders işliyoruz. Çocuklarımızla doğayı, köyümüzü kullanarak fen dersini dışarıda işlediğimiz oluyor. Bilimsel etkinlikler yapabiliyoruz. 7 öğrencimize özel okul gibi eğitim verebiliyoruz. Sürekli sınıfımızda etkinlikler ile derslerimizi işliyoruz. Köy okulunu avantajlı hale getirdik” diye konuştu. Öğrencilerden Fevzican Bolbar, öğretmenini çok sevdiğini ifade ederek, "Öğretmenimin bizim için soba yakması, birçok etkinlik yaptırması beni çok mutlu ediyor" dedi. Öğrencilerden Sıla Ersin öğretmeni ile çok mutlu olduğunu ve ders işlemeyi çok sevdiğini ifade ederken, Özlem Ersin ise kitap okumayı çok sevdiğini söyleyerek, "Sınıfımızda az kişi var. Öğretmenimiz bizim için her şeyi yapıyor” dedi.