EĞİTİM - 16 Aralık 2024 Pazartesi 16:03

YÖK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandı

A
A
A
YÖK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandı

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında iş birliği protokolü imzalandı.


YÖK ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yükseköğretim ile turizm sektörünü bir araya getiren iş birliğine ilişkin protokolün imza töreni, Yükseköğretim Kurulu’nda yapıldı.


Bakan Ersoy, burada yaptığı konuşmada, turizmde en önemli şeyin insan kaynağı olduğunu vurgulayarak, öncelikli olarak nitelikli insan gücüne ihtiyaçları olduğunu belirtti.


Turizm işletmeciliği, gastronomi ve mutfak sanatları ağırlıklı bir eğitim ve lisan eğitimlerini içeren bir müfredatla birlikte bundan sonra üniversitelerin turizm fakültelerinin eğitim vermeye başlayacaklarını ifade eden Ersoy, “İngilizce Hazırlık Bölümü olacak. Yüzde 100 İngilizce müfredatla dersler görülecek. Yani artık turizm okuyan öğrencilerimiz üniversite seviyesinde, fakültelerde yüzde 100 İngilizce müfredatla eğitim görecekler. Yine teknik liselerde almaya başladıkları Rusça, Arapça ve Çince gibi derslerden bir tanesi de bir ek lisan programıyla seçmeli lisan programı olarak almaya devam edecekler. İkinci dilin de zorunlu olduğu bir eğitim programından bahsediyoruz” dedi.


Ersoy, protokolün Türkiye’nin turizm alanındaki başarılarını sürdürülebilir kılacağını belirterek, “Bugün hayata geçirdiğimiz bu iş birliğiyle geleceğin turizm kurmaylarını yetiştireceğiz. Mezunlarımız, küresel turizm sektöründe genel müdür yardımcıları ve genel müdürler olarak ülkemizi temsil edecek. Türkiye, dünyaya turizm yöneticisi ihraç eden bir ülke konumuna gelecektir” diye konuştu.


İkinci yabancı dil müfredata eklenecek


YÖK Başkanı Özvar da protokolün, yalnızca yükseköğretim kurumları ve turizm sektörü için değil, Türkiye’nin ekonomik ve kültürel kalkınma hedefleri açısından da önemli bir adım olacağını belirtti.


Protokol kapsamında belirtilen üniversitelerin ilgili programlarının eğitimde mükemmeliyet hedefiyle yeniden şekillendirileceğini belirten Özvar, protokol ile birlikte üniversitelerde yüzde 100 İngilizce eğitim sunulacağını ve ikinci yabancı dil olarak da Rusça, Çince ve Arapça dillerinden birinin daha müfredata ekleneceğini söyledi.


Özvar, getirilen yeniliklerin, mezunları küresel turizm sektöründe birer marka haline getireceğini vurgulayarak, “Öğrencilerimiz birinci sınıftan itibaren nisan ve kasım ayları arasında sektörde staj yapma imkânına kavuşacaktır. Üstelik, bu stajlar yalnızca mesleki deneyim kazandırmakla kalmayacak, öğrencilerimize belirli bir miktarda maddi destek de sağlayacaktır. Bunun yanında, her bir öğrencimize hem üniversitelerimizden hem de sektör temsilcilerinden birer danışman atanacak ve bu süreçte aldıkları eğitimler kredilendirilecektir” dedi.


Protokol kapsamında müfredatların disiplinler arası bir yaklaşımla yeniden düzenleneceğine dikkati çeken Özvar, şunları kaydetti:


“Gastronomi ve Mutfak Sanatları programlarımızda turizm işletmeciliği derslerine, Turizm İşletmeciliği programlarımızda ise gastronomi derslerine yer verilmesi, öğrencilerimizin hem yöneticilik hem de uygulama becerilerini geliştirmelerine imkan sağlayacaktır. Ayrıca, öğrencilerimizin yalnızca teorik bilgiyle değil, sektördeki uygulama süreçleriyle de tanışmaları sağlanacaktır.”


Protokol kapsamında pilot olarak, Akdeniz Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi belirlendi.


Konuşmaların ardından Ersoy ve Özvar, protokolü imzaladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırklareli İBB Başkanı İmamoğlu: “İstanbul’un bir başka sorunu, batıya karşı yani size yakın olan Trakya tarafı İstanbul’un suyunun üçte ikisini harcıyor” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İstanbul’un bir başka sorunu, batıya karşı yani size yakın olan Trakya tarafı İstanbul’un suyunun üçte ikisini harcıyor, üçte birini Anadolu yakası harcıyor. Onun için bu bölgede olan kaynaklar ve su bizim için daha da önemli bir yerde” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kırklareli’nin Vize ilçesinde İSKİ Istıranca Su Havzası Atik Su temel atma törenine katıldı. Törende konuşan İmamoğlu, Trakya’nın özel bir coğrafyaya sahip oluğunu ifade ederek, “Trakya çok özel bir coğrafyamız, yani dünya güzeli, dünya verimlilik sanki burada fışkırıyor. Çok korumamız gereken bir saha bu. Her karış toprağımız çok değerli. Ülkemizin her milimetrekaresi çok değerli. Ama Trakya’nın elbette özel bir konumu var. Doğasıyla, coğrafi ve stratejik konumuyla, verimliliğiyle çok özel bir yer. Aynı zamanda lokasyonu elbette ve İstanbul’umuz için başta olmak üzere bütün Türkiye açısından lojistik olarak da değerli bir noktada ama iyi planlanmadığı zaman Allah muhafaza, Allah korusun gerçekten kayıplarımız çok olur ve çok üzülürüz. O bakımdan her adımı bizi ilgilendiriyor” diye konuştu. İmamoğlu, Trakya Bölgesi’nin suyunu, havasını, ulaşımını, yaşamını, yaşamın kalitesini, köylerini, tarımını, her şeyini A’dan Z’ye düşünerek bir planlama çalışması yaptıklarını belirterek, “Bugün buraya İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sizlerin bir hemşehrisi olarak geldim ama aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak da yerel yönetimlerin sorunları, sıkıntıları ve birbiriyle etkileşimleriyle, coğrafi çözümleriyle ilgili olmak zorundayız. Tabii İstanbul olarak da sadece İstanbul’u planlama değil, özellikle İstanbul Planlama Ajansı bünyesinde kurduğumuz Marmara masasıyla yerel yönetimlerle özel olarak ilgilendiğimiz gibi İstanbul’un üç gerçek planını yaparken Marmara Bölgesi’nin tamamını ve özellikle Trakya Bölgesi’nin suyunu, havasını, ulaşımını, yaşamını, yaşamın kalitesini, köylerini, tarımını, her şeyini A’dan Z’ye düşünerek bir planlama çalışması yapmaktayız. Biz Türkiye’nin planlı bir gelişme yaşadığı takdirde dünyanın en müreffeh, en refah içinde yaşayan toplumu olacağına yürekten inanıyoruz. Bu ülkenin insanının karakteri, bu ülkenin insanının çalışkanlığı, bu ülkenin insanlık kararlılığı, vatan, yurt sevgisi, bayrak sevgisi, bu ülkedeki bütün sorunları çözmeye yeter. Tek formülü var” ifadelerini kullandı. Temeli atılan proje ile Kazandere ve Pabuçdere barajlarının havzalarının etkilendiği alanların atık su sorunlarını gidererek, İstanbul’a temiz suyu ulaştırmayı hedeflediklerini aktaran İmamoğlu, “İstanbul’u yönetmek için elbette Türkiye’nin her noktasında mutlaka gözünüzün, kulağınızın, aklınızın olması gerekir. Ama tabii özellikle Trakya ve Marmara’nın yakın çevresiyle çok ilişkili konularımız vardır. Su meselemiz bunlardan birisidir. İSKİ dünyanın en özel su ve kanalizasyon idaresi. Bu anlamda bu bölgede birçok şehrimizle ilişkili projeleri vardır. Bugün buradayız, sebebi de Kazandere ve Pabuçdere barajlarımızın havzaları tarafından etkilendiği alanların atık suyla sorunlarını gidererek, İstanbul’a temiz suyu ulaştırma çabasıdır. Temiz su meselesi önemli. Su kaynağı meselesi önemli. Bakın dünya iklim değişikliğiyle mücadeleyi, yani kuraklığı, bazen yaşadığımız o aşırı yağmurlarla, anlık düşen yağmurlarla oluşan selleri birinci mesele olarak kabul ederek bu konuyu dünyada özel bir masaya yatırmakta, hatta ülkelerin çoğu kuraklıkla mücadeleyi, iklim değişikliğiyle mücadeleyi temel anlamda güvenlik sorunu kabul edip, en öndeki sorunu olarak görmektedir. Su olmadan yaşayabilir miyiz, yaşayamayız. Tarım yapabilir miyiz, yapamayız. Tam da bu yönüyle çevreyle ilgili yatırımlar ve özellikle iklim değişikliğiyle ilgili mücadele dünyanın en önemli mücadelesi haline dönüşür” şeklinde konuştu. İmamoğlu, İstanbul’un nüfusunun 16 milyon olduğunu ama 20 milyona yakın insana baktığını belirterek, Kırklareli Vize’den Düzce’ye, Melen’e kadar su hareketiyle insanını beslediğini söyledi. İstanbul’un bir başka sorununun Avrupa yakasının İstanbul’un suyunun üçte ikisini harcaması olduğunu dile getiren İmamoğlu, “Sadece bir aylık suyumuzu Istrancalar’dan alıyoruz. Bu önemli bir kaynak ve gerçekten ta Düzce’den, Melen’den özellikle yapmış olduğumuz regülatör yatırımlarıyla beraber üçte biri de aşan, bazen yarısını da aşan su miktarını ta Düzce’den neredeyse 200 kilometrenin üzerinde bir mesafeden İstanbul’a basarak, arıtarak İstanbulluya ulaştırıyor. İstanbul’un bir başka sorunu batıya karşı, yani size yakın olan Trakya tarafı İstanbul’un suyunun üçte ikisini harcıyor. Üçte birini Anadolu yakası harcıyor. Onun için bu bölgede olan kaynaklar ve su bizim için daha da önemli bir yerde. Tabii gözümüz gibi bakmalıyız suya, doğaya. Yani bu ülkeyi çocuklarımızdan ödünç aldığımızı bilerek hareket etmeli ve onlara yine tertemiz bir vatan emanet etmek için çok çalışmalıyız. Aksi takdirde bu cennet vatana en büyük ihaneti yapmış oluruz” dedi. Törende CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, İSKİ Genel Müdürü Dr. Şafak Başa ve Vize Belediye Başkanı Ercan Özalp de konuşma yaptı.
Gümüşhane Gümüşhane’de deprem tatbikatı gerçekleştirildi Gümüşhane’de gerçekleştirilen deprem tatbikatı gerçeği aratmadı. Gümüşhane’de Yerel Düzey Sağlık Çalışma Gurubu Operasyon Planı kapsamında deprem tatbikatı gerçekleştirildi. Senaryoya göre Gümüşhane merkezli 5.9 şiddetinde gerçekleşen depremin ardından 3 katlı bina içerisinde mahsur kalan 15 kişi için kurtarma çalışması gerçekleştirildi. Tatbikata 1 triyaj, 4 UMKE, 2 AFAD, 2 itfaiye, 3 112 acil sağlık ekibi olmak üzere toplam 50 personel katıldı. Tatbikatta ekipler 3 katlı bina içerisinde mahsur kalan yaralıların tahliyesini hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirerek tatbikatı başarıyla icra etti. Tatbikata yaralı olarak katılan üniversite öğrencilerine yapılan makyajlar ise tatbikatı daha gerçekçi bir hale getirdi. “Ekibimiz 6 Şubat depremlerinde görev almış tecrübeli personellerden oluşuyor” Tatbikatın başarıyla icra edildiğinin altını çizen Gümüşhane Sağlık Hizmetleri Başkanı Dr. Emre Karataş, “Bugün burada yerel düzey afet sağlık grubu operasyon planı kapsamında bir saha tatbikatı gerçekleştirdik. Ülkemizin deprem kuşağında olması nedeniyle de tatbikatımızın deprem konulu olmasına önem gösterdik. Toplam 50 personelin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz tatbikatta 15 vatandaşımızın tahliyesini gerçekleştirdik. Göçük altında kalan ve tahliyesini gerçekleştirdiğimiz vatandaşlarımızı ise hazırlamış olduğumuz sahra çadırına yönlendireceğiz. Bizim için verimli bir çalışma oldu, katılım sağlayan bütün paydaşlarımıza teşekkür ederiz. 50 kişilik bir ekipten bahsetmiştik bu ekibimizin büyük çoğunluğu daha önceki 6 Şubat depreminde de Adıyaman ve çevre illerde de görev aldılar ekibimiz gayet başarılı ve donanımlı. Olaya tam zamanında müdahale ettiler ve tatbikatımızı sonlandırdık. Tatbikatı çok gerçekçi kılmak için de mahsur kalan vatandaşlarımızın makyajları çok profesyonel bir ekip tarafından hazırlandı” dedi. Gümüşhane Üniversitesi Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğrencisi Fatma Arslan da, “Tatbikat çok güzel gerçekleşti, çok başarılıydı bence. Makyajlarımız çok gerçekçi hazırlandı biz de senaryoyu daha gerçekçi hale getirmeye çalıştık elimizden geldiğince. Biz burada yaralı rolündeydik ilerde asıl işimizi yaptığımızda çok faydalı olacağını düşünüyorum bu tatbikatın çünkü yakından izleme şansımız oldu” ifadelerini kullandı.
Ankara Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş’tan ’hesaplara bloke’ açıklaması Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşları olan ASKİ ve EGO’nun herhangi bir vergi veya SGK borcu bulunmamaktadır. Borç, ABB’nin 16 iştirakinden yalnızca 6’sına ait olup, bu şirketlerin personel maaş hesapları dahil tüm hesaplarına bloke konulmuştur" dedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca SGK’ya borcu olan belediyelerin hesaplarına bloke konulmasına ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Yavaş, açıklamasında şunları kaydetti: "Ankara Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşları olan ASKİ ve EGO’nun herhangi bir vergi veya SGK borcu bulunmamaktadır. Borç, ABB’nin 16 iştirakinden yalnızca 6’sına ait olup, bu şirketlerin personel maaş hesapları dahil tüm hesaplarına bloke konulmuştur Haciz uygulanan şirketler ve tutarlar şöyledir: Bugsaş A.Ş. 16 milyon TL, Belpa A.Ş. 15 milyon 667 bin TL, Belka A.Ş. 17,5 milyon TL, Anfa Peyzaj 1,6 milyon TL, Anfa Güvenlik 1 milyon 260 bin TL, Anket A.Ş. 107 bin TL." Yavaş, açıklamasını şöyle sürdürdü: "2019 ve 2024 yılında bana güvenen tüm Ankaralı hemşehrilerim müsterih olsunlar. Onlar, ’Ankara Büyükşehir Belediyesi şirketlerinin hesaplarına bloke koyalım, emekliye destek olamazlar, et desteği veremezler, süt desteği veremezler, kreş yaptıramazlar’ diye düşünüyor olabilirler. Tüm bu müdahalelere rağmen desteklerimizi bir kuruş eksiltmeyeceğiz, aksine artırarak devam edeceğiz."
Ankara Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kılıç: "İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz" Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, "İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz. Suriye limanları, hava üssüleri İsrail tarafından arka arkaya bombalanırken kimseden çıt çıkmıyor. Bu mu özgür Suriye?" dedi. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suat Kılıç, partisinin MYK toplantısının ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesinin Suriye’de yaşanan gelişmeler olduğunu belirten Kılıç, “Suriye sahnesindeki tüm aktörlerin aynı anda ve ansızın perde gerisine çekilmesi hayra alamet mi, değil mi? İsrail’in işgal hattını genişletmesini derin kaygılarla izliyoruz. Suriye limanları, hava üssüleri İsrail tarafından arka arkaya bombalanırken kimseden çıt çıkmıyor. Bu mu özgür Suriye? Bu mudur Suriyelilerin kurtuluşu? Bir bela gitti İsrail belası mı geliyor Suriye’nin başına” ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin bölgede aktif olmasından gurur duyarız" MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Suriye temaslarını olumlu değerlendirdiklerini ifade eden Kılıç, “Bölgedeki süreçlerde Türkiye’nin bölgede aktif ve etkin olmasından tabii ki gurur duyarız. Endişemiz Türkiye’ye verilen sözlerin tutulmaması, Suriye’nin parçalanması ve Suriye halkının İsrail saldırganlığı karşısında savunmasız bırakılmasıdır. Umarız her şey hükümet çevrelerinin seslendirdiği gibi güllük gülistanlıktır, Türkiye’nin ve Suriye’nin hayrınadır. Umarız Suriye halkının topraklarını ve egemenlik haklarını korumak dışında bir sinsi plan yoktur” diye konuştu. "İsrail laftan anlamaz, güçten anlar" Kılıç, “Görünen köy kılavuz istemez. Parçalanan Suriye’yi lokmalar halinde yutmaya çalışan bir İsrail saldırganlığı ve yayılmacılığıyla karşı karşıyayız. Biliyoruz ki İsrail laftan anlamaz, güçten anlar” ifadesini kullandı. "Dışişleri Bakanlığımızı tebrik ediyoruz" Etiyopya ve Somali arasındaki deniz yetki alanlarında yaşanan egemenlik anlaşmazlığının Türkiye öncülüğünde çözüme kavuşmasını memnuniyetle karşıladıklarını aktaran Kılıç, şunları kaydetti: “Ankara sürecine öncülük eden Cumhurbaşkanımız şahsında Dışişleri Bakanlığımızı tebrik ediyoruz. Bu adımın İslam dünyasında sorunları kökünden çözüme kavuşturacak olan D-8 projesinin canlandırılmasına da vesile olmasını diliyoruz. D-8 projesine bizzat Cumhurbaşkanı’nın sahip çıkmasını, zaman yitirmeksizin Prof. Dr. Necmettin Erbakan hatırası olan D-8’in İslam dünyasındaki köklü sorunların kalıcı olarak çözüme kavuşturulmasına yönelik olarak Cumhurbaşkanı tarafından sahiplenilmesini ivedilikle bekliyoruz.” "Sorun evlenmemek değil, evlenememek" Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanı, gençlerin geç evlenmesinden veya hiç evlenmemesinden yakınıyor. Aslında sorun evlenmemek değil, evlenememek. Nedenleri hakkında yanında ve yakınında olanlar kendisine bir şeyler söylemiyorsa biz söyleyelim. Bir aylık asgari ücret karşılığı kiralık daire bulmak neredeyse imkansız. Düğün yapmak, eşyaları tamamlamak bu maaşlarla mümkün değil. Ayrıca seçim zamanı verilen evlilik kredisi sözü de birkaç pilot il dışında maalesef tutulmuş değil. Üstelik bir buçuk yıl önce verilen 150 bin lira sözüne de bir güncelleme yapılmış değil. Rakam da enflasyona rağmen hala 150 bin lira bandında kalmış durumda.” "Bir yıldan kısa süren evliliğe bir ömür boyu nafaka olur mu" Binlerce erkeğin şikayet ettiği süresiz nafaka konusuna da değinen Kılıç, “Bir yıldan kısa süren evliliğe bir ömür boyu nafaka olur mu? Bu riski hangi genç, hangi çalışan, hangi asgari ücretli göze alabilir? Nafaka ödeme riski, gençleri evlilikten yıldıracak kadar göz korkutan bir mesele haline gelmiş durumda. Gençler evlenemiyor diye yakınanlar, gençler niye evlenemiyor diye de baksınlar bir zahmet. Sorunlara odaklansınlar, gençlere kulak versinler” şeklinde konuştu. Kılıç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ekonomide 2024’ün 2023’ten iyi olmasını beklerken maalesef 2025’in 2024’ten de kötü olacağı gerçeği ile karşı karşıya bulunuyoruz. Kredi borcu olan kişi sayısı 41,4 milyona ulaşmış durumda. Kişi başına düşen kredi borcu miktarıysa 88 bin 155 lira. Bireysel kredi borçları da gösteriyor ki vatandaş aylık kazancıyla geçinemiyor. Borcu borçla çeviriyor. Bu borç batağından çıkış mümkün müdür? Her geçen gün tablo daha da kötüye giderken kredi kartı borçlusu, kredi borçlusu sayısı ve hane kredi borcu artmaktayken Hazine ve Maliye Bakanı hala gözümüzün içine baka baka Türkiye’de işlerin iyiye gideceğini, ekonominin düzelmekte olduğunu, sürecin toparlandığını söyleyebilecek midir?” "Çalışanları enflasyona ezdirmesinler diye umutla gözlerinin içine bakıyoruz" Kendilerinin asgari ücret beklentisinin 35 bin lira olduğunu söyleyen Kılıç, “Hiç olmazsa çalışanları enflasyona ezdirmesinler diye umutla gözlerinin içine bakıyoruz. Elektriğe zam, doğal gaza zam, suya zam, gıda fiyatları kontrolden çıkmış, konut kiraları aldı başını gidiyor. Bu şartlar altında asgari ücret ne olacak ki insanlarımız rahat nefes alacak bekliyoruz. Hükümet yetkililerinin gözünün içine bakıyoruz” dedi. "Kurumların alacaklarını tahsil etmesinden rahatsızlık duymayız" “CHP’li İstanbul, Adana, Ankara, İzmir, Mersin Büyükşehir ve Şişli Belediyesi’nin SGK prim borçları sebebiyle mevduat hesaplarına ve belediye şirket hesaplarına bloke koyulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Kılıç, şunları söyledi: "Kurumların alacaklarını tahsil etmesinden rahatsızlık duymayız. 31 Mart 2024 tarihinde yapılan genel seçime kadar SGK neredeydi? Bu borçların önemli bir kısmı iktidar partili belediyelerden kalan borçlar. SGK’ya borç biriktiren, borç satan belediyeler büyük ölçüde iktidar partisine mensup belediyeler. Devletimizi yönetenlerin tüm bireylere olduğu gibi tüm kurumlara ve tüm belediyelere aynı hukukla, aynı adalet penceresinden ve hakkaniyetli bir mercekten bakmalarını tavsiye ediyoruz. Aksi takdirde Türkiye hızla adaletten uzaklaşır yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkar.”