ÇEVRE - 26 Ağustos 2022 Cuma 11:45

“Yakacık Mesire Alanı” dolup taşıyor

A
A
A
“Yakacık Mesire Alanı” dolup taşıyor

Yenimahalle Belediyesi’nin piknik yapmak ve temiz havanın keyfini çıkarmak isteyen vatandaşlar için hizmete açtığı Yakacık Mesire Alanı Başkentlilerin yoğun ilgisini görüyor.

Yenimahalle Belediyesi’nin piknik yapmak ve temiz havanın keyfini çıkarmak isteyen vatandaşlar için hizmete açtığı Yakacık Mesire Alanı Başkentlilerin yoğun ilgisini görüyor.


Aileleri ile birlikte huzurlu bir hafta sonu geçirmek için Yakacık Mesire Alanı’nı tercih eden Ankaralılar yeşilin ve doğanın tadını doyasıya çıkarıyor.



Yeşilin ve eğlencenin adresi Yakacık


146 bin metrekare alana sahip, Başkentlilerin huzuru ve mutluluğu için her ayrıntının düşünüldüğü 5 bin 500 kişi kapasiteli mesire alanında, 4 adet çocuk oyun alanı, 3 plaj voleybolu sahası, 2 çim futbol sahası ve basketbol sahası bulunuyor.


470 adet kamelyalı ve kamelyasız oturma alanına sahip mesire alanı, 7’de 70’e tüm başkent sakinlerinin keyif dolu bir gün geçirmesi için bin 500 ağaç, 4 bin fidan ve 5 binin üzerinde çalı bitkisini içerisinde barındırıyor.



Yeni yüzüyle hizmete devam ediyor


Yakacık mesire alanında başkentlilerin aileleri ile birlikte mutlu bir gün geçirmesi için her imkanın bulunduğunu belirten Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Pandemi sürecinde baştan aşağı yenileyerek yeniden hizmete açtığımız Yakacık Mesire Alanı, Ankara’nın yeşil cenneti konumuna ulaştı. Temizlik ve bakım işlemlerinin düzenli olarak yapıldığı mesire alanımız, piknik yapmak ve doğa ile baş başa bir gün geçirmek isteyenler tarafından yoğun ilgi görüyor. Yenimahalle’de hayata geçirdiğimiz projelerin vatandaşlardan ilgi görmesi ve tercih edilmesi bizi mutlu ediyor. Yazın keyfini, yeşilin ve doğanın içerisinde çıkarmak isteyen tüm başkentlileri mesire alanımıza bekliyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Prof. Dr. Tevfik Özlü, öğrenci servislerinden tehlikeye dikkat çekti Medical Park Karadeniz Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, eğitim-öğretim yılının başlamasıyla öğrenci servislerindeki tehlikeye dikkat çekerek, “Öncelikle öğrenci servislerinin dikkatle seçilmesi ve sık denetlenmesi gerekiyor. Araçların uygun şartları taşıdığı, düzenli bakımlarının yapıldığı ve yeterince güvenli olduğu kontrol edilmelidir” dedi. Prof. Dr. Tevfik Özlü, öğrencileri taşıyan servislerdeki araç temizliği ve düzenli dezenfeksiyonun yapılması gerektiğini belirterek, “Okulların açılmasıyla birlikte okul servisleri yoğun olarak öğrencilerimizi taşımaya başladılar. Öğrencilerimiz kendilerini bekleyen tehlikelerden korunmak için erişkinler kadar dikkatli olamayabilirler. Bu nedenle onları korumak okul yönetimi, milli eğitim müdürlüğü, mülki amirler ve servis denetim komisyonlarının sorumluluğundadır. Öğrenci sağlığı açısından okul servislerinin güvenliği, temizlik ve hijyeni ile trafik kurallarına ve Okul Servis Araçları Yönetmeliğinde belirlenen kurallara uyulması hayati önem taşımaktadır. Öncelikle öğrenci servislerinin dikkatle seçilmesi ve sık denetlenmesi gerekiyor. Araçların uygun şartları taşıdığı, düzenli bakımlarının yapıldığı ve yeterince güvenli olduğu kontrol edilmelidir. Araç içinde uygun iklimlendirme yapılmalıdır. Araç temizliği, araç içi yüzeylerin düzenli dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Egzos dumanı (karbonmonoksit) zehirlenmelerinden kaçınmak için kapalı ortamda araç çalıştırılarak bekleme yapılmamalıdır. Taşıma sırasında taşıt içinde gürültü ve ses kirliliğine izin verilmemelidir. Hasta, ateşi ve öksürüğü olan öğrencilerin servis içinde kullanması için maske bulundurulmalıdır. Öğrenci taşıyan araçlarda tütün ürünleri ve e-sigara kullanılmamalıdır. Öğrenciler binip inerken ve yolculuk sırasında onlara refakat edecek, oluşabilecek tehlikelerden ve onları yanlış yapmaktan, birbirlerine zarar vermekten alıkoyacak rehberler araçlarda bulundurulmalıdır. Öğrenci yerine oturmadan aracın hareket ettirilmemesi, ayakta öğrenci taşınmaması, her öğrenciye yetecek kadar araçlarda yer olması, yabancı kişilerin servis araçlarına alınmaması, yaş ve sınıf farkı çok olan öğrencilerin bir arada taşınmaması, öğrencilerin araç içinde sükunet ve disiplinlerinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır. İndirme sonrasında araçta öğrenci unutulmaması için araç kontrol edilmelidir. Güvenli iniş ve biniş sağlanmalıdır. Araçlar durma yapacakları yeri seçerken, öğrencilerin inme-binme sırasında trafikten zarar görmeyecek ve trafik akışını bozmayacak bir şekilde hareket etmelidirler. Araçtan inen öğrencinin caddeden tehlikeli bir biçimde geçişi veya aniden trafiğe fırlamaması için tedbir alınmalı, ışıklı lamba ve işaretler kullanılmalıdır. Yaşta, yağmurda, sıcakta, güneşte öğrencilerimizin zarar görmemesi için bekleme noktaları uygun şekilde belirlenmelidir” ifadelerini kullandı.
Erzurum “Aşk-ı Vatan” ile okulla tanıştılar Atatürk Üniversitesi Vakıf Okullarında yeni eğitim öğretim yılı “Aşk-ı Vatan” temasıyla başladı. Atatürk Üniversitesi Özel Vakıf Okulları, 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılına coşkulu bir açılış programıyla merhaba dedi. Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ile Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Hasan Yılmaz ve Prof. Dr. Yüksel Göktaş, İl Milli Eğitim Müdürü Yakup Yıldız, İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Yer, Özel Vakıf Okulları Genel Müdürü Erdal Karagülle ve öğretmenler ile öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen açılış programında, “İlk Ders: Aşk-ı Vatan” temasıyla Aziziye Tabyalarında düzenlenen etkinlik büyük ilgi gördü. Müdür Karagülle: “Bugün Burada, Kahramanlarımızdan İlham Almak İçin Bulunuyoruz” Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Özel Vakıf Okulları Genel Müdürü Erdal Karagülle; eğitim-öğretim yılının ilk ders başlangıcını Anadolu’nun destanlaşan mücadelesine tanıklık eden Aziziye Tabyalarında başlatmanın gururunu ve heyecanını yaşadıklarını ifade etti. Bu anlamlı ve özel günde, milli-manevi değere sahip çıkmanın ve bu değerleri gelecek kuşaklara aktarmanın ne denli mühim bir iş olduğunun idrakinde oldukları aktaran Müdür Karagülle: “Bu vesileyle Çanakkale’den Gazze’ye; Aziziye’den Kut’ul Amare’ye kadar vatanı ve bağımsızlığı için şehit düşmüş tüm aziz kahramanlarımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhları şad olsun. Eğitim, sadece bilgiyle değil, aynı zamanda şanlı tarihimizle, bizi biz yapan değerlerle ve inançla şekillenen bir süreçtir. Bugün burada Nene Hatun’un kahramanlık dolu mücadelesinden ilham alarak, siz öğrencilerimizi milli ve manevi değerlerimize sahip bireyler olarak yetiştirmeyi en büyük hedefimiz olarak görüyorum. Bu yolda, birlik ve beraberlik içinde yürüyerek geleceğin liderlerini, bilim insanlarını ve kahramanlarını yetiştirmenin arzusu ve gayreti içerisindeyiz. Bu düşüncelerle, yeni eğitim-öğretim yılının bu ilk gününde heyecanımıza ortak olarak bizleri yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ediyor, 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının hayırlara vesile olmasını diliyorum” diyerek sözlerini tamamladı. Rektör Hacımüftüoğlu: “Bu Topraklar, Bizlere Ecdadımızdan Kalan Kutsal Bir Emanettir” Kürsüye çıkan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise konuşmasında vatan sevgisinin önemine vurgu yaparak: "Vatan sevgisi, her bireyin içinde taşıması gereken en yüce duygulardan biridir. Bu topraklar, bizlere ecdadımızdan kalan kutsal bir emanettir. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin, bu emanete sahip çıkacak bilinci kazanması, biz eğitimciler için en büyük görevlerden biridir. Atatürk Üniversitesi Özel Vakıf Okulları olarak, siz değerli öğrencilerimize sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda milli ve manevi değerlerimizi de kazandırma gayreti içerisindeyiz” dedi. Hacımüftüoğlu, ayrıca öğrencilere seslenerek, yeni eğitim öğretim yılında başarılı olmaları için azimle çalışmaları gerektiğini belirtti ve “Geleceğimiz sizlersiniz. Sizlerin alacağı her doğru karar, ülkemizi daha güçlü kılacak. Atatürk Üniversitesi olarak sizlere her zaman destek olmaya devam edeceğiz. Vatanımıza ve milletimize olan bağlılığınızın, eğitim hayatınız boyunca sizi motive eden en güçlü etken olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Başkan Sekmen: “Sizlerin, Tarihe Yön Veren Gençler Olarak Ülkenize Hizmet Edeceğinize İnancım Tamdır” Eğitim öğretimin başladığı bu günde, Erzurum ve Türk tarihi için böylesine önemli bir mekanda bir araya geliyor olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek sözlerine başlayan Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen: “Bir milletin en kıymetli varlıkları o milletin gençleridir, evlatlarıdır. Biz de evlatlarımızı, yeni müfredatımız ışığında geleceğe en güzel şekilde hazırlayacağız. Bu doğrultuda, siz kıymetli gençlerle beraber yeni buluşlar geliştirerek, yeni fikirler üreterek ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız. Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi; “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” işte bizim eserimiz olacak olan gençlerimiz öyle olmalı ki dünyanın ufkunu açmalı. Evet bu ülkede Nene Hatunlar bitmeyecek, üzerinde şu anda bulunduğumuz bu topraklar şehit kanıyla sulanmış, bizler de bu bilinçle, fedakârlık timsali ecdadımıza layık bireyler olarak ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Bu kutsal mekânın ruhundan güç alarak geleceğe daha emin adımlarla ilerlemenizi temenni ediyorum. Sizlerin, tarihe yön veren gençler olarak ülkenize hizmet edeceğinize yürekten inanıyor, bu düşüncelerle hepinizin başarılı bir eğitim yılı geçirmenizi diliyorum” dedi. Vali Çiftçi: “Tabyalarda Çalan İlk Ders Zili, Hayırlara Vesile Olsun” Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi; kahramanlık destanlarının yazıldığı bu tarihi mekânda, öğrencilerin “İlk Ders Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması” temasıyla yeni eğitim-öğretime başlandığını belirterek, çalan ilk ders zilinin hayırlı olması temennisinde bulundu. Yakın zamanda Erzurum’da bulunan tüm tabyaları ziyaret ettiğini belirten Vali Çiftçi: “Aziziye 1, 2, 3 ve Mecidiye Tabyalarında ilk dersimiz başlıyor. Yeni eğitim öğretim yılı; öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve tüm milletimiz için hayırlara vesile olsun. Şehrimizde ayakta kalan 23 tane tabya var, bunun tamamını ziyaret ederek bilfiil kendi gözlerimle son durumlarını müşahede ettim. Nasıl ki Çanakkale bir tabya şehri ise Erzurum’da doğuda aynı şekilde bir tabya şehridir. Bu tabyalarımızın bakımlarının, onarımlarının ve çevre düzenlemelerinin yapılabilmesi için geçtiğimiz günlerde düzenlediğimiz toplantı ile kurumlarımızla birlikte tabyalarımızı gelecek nesillere güvenle aktarma adına yol haritamızı belirledik. Böylesine büyük bir öneme sahip olan tabyalarımızda, gençlerimiz ve yavrularımızla bir araya gelmekten mutluluk duyuyor, bu programın tertiplenmesinden dolayı Atatürk Üniversitesi rektörlüğümüze ve sevgili öğrencilerimize hürmetlerimi sunuyorum. Bu duygularla, yeni eğitim yılının başarılarla dolu geçmesini de temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. “Erzurum, Düşmana Geçit Vermemek İçin Son Nefesine Kadar Direnen Kahramanların Diyarıdır” Konuşmaların ardından emekli öğretmen, araştırmacı-yazar Abdurrahman Zeynal, tabyaların önemine ilişkin bir konuşma gerçekleştirdi. Tarihe 93 Harbi olarak geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının, Osmanlı Cihan Devleti Doğu Anadolu’daki en önemli savunma hatlarından biri olan Erzurum’da büyük bir destanın yazılmasına sahne olduğunu aktaran Zeynal; Erzurum’un, stratejik konumu itibarıyla Doğu Anadolu’nun kilit noktalarından biri olarak, bu savaşta Osmanlı ordusunun ve Erzurum halkının sergilediği büyük direnişle tarihin sayfalarına altın harflerle kazındığını dile getirdi. Abdurrahman Zeynal: “Erzurum, Rus ordusunun büyük saldırılarına karşı koyan, düşmana geçit vermemek için son nefesine kadar direnen kahramanların şehri olmuştur. Savaşın başlamasıyla birlikte, Osmanlı ordusu Erzurum Kalesi ve çevresindeki tahkimatları güçlendirerek savunma hattını kurmuştur. Erzurum, savunma açısından kritik bir noktada yer aldığı için, Rus ordusunun en büyük hedeflerinden biri haline gelmiştir” diye konuştu. Zeynal: “Halkın Desteği, Cephe Hattında Çarpışan Mehmetçiğe Moral Kaynağı Olmuştur” Erzurum’daki sivil halkın da bu savaşta büyük bir fedakârlık gösterdiğini belirten Zeynal: “Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, ellerinden gelen her türlü yardımı Osmanlı askerlerine ulaştırmıştır. Şehirde kurulan hastaneler, cephede yaralanan askerlerin tedavisine yönelik büyük bir özveriyle çalışırken, halkın desteği cephe hattında moral kaynağı olmuştur. 1877 yılının Ekim ayında başlayan Rus saldırıları, Erzurum’un kahramanca direnişiyle karşılaşmıştır. Osmanlı ordusu, sınırlı imkanlara rağmen, Aziziye Tabyasında destansı bir savunma yaparak Rus kuvvetlerini durdurmayı başarmıştır. Bu savunma, sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda vatan sevgisi ve bağımsızlık ruhunun somut bir örneği olarak da tarihe geçmiştir. 93 Harbi, Osmanlı Osmanlı Cihan Devleti son büyük savaşlarından biri olarak tarihe geçmiştir; ancak Erzurum’da sergilenen kahramanlık, imparatorluğun çözülme sürecinde bile milletin vatanını koruma kararlılığının bir sembolü olarak anılmaya devam etmektedir. Erzurum, bu savaşla birlikte bir kez daha tarihi boyunca sayısız kez kanıtladığı gibi, vatanın ve milletin savunulmasında ön saflarda yer almıştır. Bu düşüncelerle, şehitlerimizi ve ebediyete irtihal etmiş gazilerimizi rahmetle yad ediyor, yeni eğitim yılında tüm öğrencilerimize üstün başarılar diliyorum” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı. Atatürk Üniversitesi Özel Vakıf Okullarının, milli ve manevi değerlerin eğitimde ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koymak amacıyla düzenlediği 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılının ilk dersi olan “Aşk-ı Vatan” programı, şehitliğe karanfillerin bırakılmasıyla sona erdi.
Konya Ekran bağımlılığı travmalarla sonuçlanabiliyor Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla beraber çocukların ekran bağımlılığının beraberinde getirdiği sorunlara dikkat çeken uzmanlar, siber suçlarla alakalı sorunlara maruz kalan çocukların hayatlarında olumsuz psikolojik travmalarla sonuçlanabileceği uyarısında bulunuyor. Teknolojinin hızla geliştiği son yıllarda özellikle çocuklar oyun, sokak, park ve halı saha ortamından çıkarak dijital ortamda olmaya başladı. Dijital ortamda bir çok tehlikeye dikkat çeken Konya Teknik Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Görsel İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü Başkanı, Bilişim Uzmanı Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci, "Yaz tatilinin bitmesiyle birlikte çocuklarımız okul meşgalesiyle uğraşarak kendilerine farklı bir uğraş edinebilirler. Yaz tatilinde, diğer boş zamanlarda, tatillerde genellikle maalesef çocuklarımız, vakitlerini ekran karşısında geçiriyor. Ekran karşısında geçirmeleri bazı olumlu yönleri varken olumsuz yönleri maalesef ülkemizde çok çok daha fazla. Örneğin bilgisayar oyunlarında, sosyal medyada, siber zorbalıkla karşılaşabiliyorlar" dedi. "Ekran yoksunluğu yaşadığı zaman sinirli olması, bu tamamıyla madde bağımlılığına da çok benziyor" Çağın en büyük sıkıntısının siber zorbalık olduğunu söyleyen Bilişim Uzmanı Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci, "Ekran bağımlılığı dediğimiz olay çocukların ekranını günlük olarak ya da işte sürekli alışkanlık haline getirip, ekransız olduğu zaman yani ekran noksanlığı, ekran yoksunluğu yaşadığı zaman sinirli olması, bu tamamıyla madde bağımlılığına da çok benziyor. Aslında birisi davranışsal bağımlılık, birisi madde bağımlılığı. Bu davranışsal bağımlılık, ekran bağımlılığı gerçekten ikisi birbiriyle o kadar çok örtüşüyor, benziyor ki birisinde tamamıyla fiziksel olarak zarar veriyor, diğerinde de zihinsel olarak zarar veriyor. Siber suçlardan kaynaklı çocuklarımızın karşılaştığı olumsuz durumlar gelecek hayatlarında olumsuz şekilde etkileyebiliyor" ifadelerini kullandı. "AVM’de vakit geçirmek o çocukla sosyal bir etkinlik yapmak değildir" Çocukların dijital mecrada zorbalığa mağruz kalmaması için ailelere tavsiyede bulunan Doç. Dr. Küçükbezirci, "Özellikle anne ve babaların dikkat etmesi gereken durumlar, çocuklarına farklı meşgaleler bulmaları. Nedir bu farklı meşgaleler, çocukların kendi ilgi alanlarına göre, kendi isteklerine göre ya da becerilerine göre, yeteneklerine göre örneğin resim yapmak, şiir yazmak, onun haricinde sosyal etkinliklere katılmak olabilir. Bazen anne babalara soruyorum, çocuklarınızda kaliteli vakit geçiriyor musunuz? ’Evet hocam daha geçen hafta işte biz alışveriş merkezine gittik, AVM’de vakit geçirdik’ cevabı alıyoruz. Hayır AVM’de vakit geçirmek açıkçası o çocukla sosyal bir etkinlik yapmak değildir. Sosyal etkinlik dediğimiz çocuğunuzu da işin içine çekebilecek etkinliklerdir. Bu yüzden anne babalara özellikle tavsiyem çocuklarınızı içine çekebileceğiniz etkinlikleri yapmaları. Çocuklara da tavsiyem, siber suça maruz kaldıkları zaman anne babalarıyla gidip bunu arkadaşça konuşup iyilikle, güzellikle çözüm aramaktır. Ama anne babalar tabii ki çocuklarına şunu diyorlarsa, ’bilgisayarını bundan sonra kullanma, tablet kullanma, bak işte görüyor musun burada olumsuz durumlar söz konusu, bu yüzden kullanmayacaksın’ dediği zaman çocuk gidip de bunu anne babasıyla paylaşmıyor ya da büyükleriyle paylaşmıyor. Burada en güzel yapılması gereken şey cezalandırıcı değil ama yardımcı olarak bu şekilde anne baba olarak ve eğitmen olarak yardımcı olmaktır" şeklinde konuştu. "Bağımlılık haline gelirse hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak kesinlikle olumsuzluklara ulaşır" Sosyal ortamların kullanımının gerektiğinden fazlasının zararlı olduğuna dikkat çeken Küçükbezirci, "Kullanalım ama dengeli kullanmak gerekiyor. Bizim burada kullandığımız bir söz var; bizim büyüklerimizin bize çok söylediği ’azı karar, çoğu zarar’ diye bir söz var. Dengeli kullanmak gerekiyor. Bağımlılık haline gelirse bu bağımlılık hem fiziksel olarak hem de zihinsel olarak kesinlikle olumsuzluklara ulaşır. Belli bir dengede kullanmak gerekiyor. Bizim anne ve baba olarak, büyükler olarak çocuklarımıza örnek olmamız gerekiyor. Aksi takdirde çocuklarımız biz ne yaparsak onu görerek ona göre davranıyor. Hatta bir sözümüz var ’görgülü kuşlar, gördüğünü işler’ o yüzden bizim anne, baba olarak çocuklarımızdan istediğimiz şeyleri bizim de örnek olarak, büyük olarak onlara aynı şekilde göstermemiz gerekiyor" diye konuştu.