POLİTİKA - 22 Kasım 2024 Cuma 08:33

Usulsüz çakar kullananlara yeni cezalar

A
A
A
Usulsüz çakar kullananlara yeni cezalar

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "Sahte çakar kullanan ve usulsüz olarak trafikte üstünlük taslayanlara asla müsaade etmeyeceğiz" dedi.


Bakan Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Dün gece TBMM’den geçen ’Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la birlikte; çakar kullanan sürücülere 96.000 TL trafik idari para cezası uygulanacak, sürücü belgeleri otuz gün süreyle geri alınacak ve araç otuz gün süre ile trafikten men edilecek. Sürücü son ihlalin gerçekleştiği tarihten geriye doğru bir yıl içinde iki veya daha fazla kez kanunu ihlal etmiş ise sürücülere her seferinde 192.000 TL trafik idari para cezası uygulanarak sürücü belgeleri altmış gün süreyle geri alınacak ve araç altmış gün süre ile trafikten men edilecek. Mevzuatta izin verilmeyen araçlara takılan çakar cihazlarına mülki amir tarafından el konulacak ve mülki amir tarafından mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilecek" bilgisini verdi.


Yerlikaya, 1 Ocak -31 Ekim 2024 tarihleri arasında (2024 yılında) emniyet ve jandarma trafik ekiplerince; ışıklı ya da sesli uyarı işareti bulunan cihazları (çakar) mevzuatta izin verilmeyen araçlara takarak kullanan toplam 10 bin 444 sürücüye işlem yapıldığını belirterek, "Sahte çakar kullanan ve usulsüz olarak trafikte üstünlük taslayanlara asla müsaade etmeyeceğiz" ifadesini kullandı.



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Rotamız sanat” turuyla Beylikdüzü’nden Taksim’e kültür yolculuğu Evi Beylikdüzü’nde olanlar için Beyoğlu’nun kültürel mekanları sanıldığı kadar uzakta değil. Beylikdüzü Belediyesi, ücretsiz kültür ve sanat gezileriyle Beylikdüzü’ndeki vatandaşları İstanbul’un belli başlı kültür sanat duraklarına ulaştırıyor. Beylikdüzü Belediyesi, ücretsiz kültür ve sanat gezileriyle Beylikdüzü’ndeki vatandaşları İstanbul’un belli başlı kültür sanat duraklarına ulaştırıyor. Bu yıl 12-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenen “Rotamız Sanat” turunda, sanatseverlerin ilk durağı Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi (AKM) oldu. Burada Pablo Picasso sergisini gezen ziyaretçiler, Picasso’nun gravürleri, çizimleri, posterleri, litografileri ve fotoğraflarından oluşan 170 parçayı görme fırsatını buldular. Ardından ‘pop art’ akımının en önemli temsilcilerinden Andy Warhol’un ikonik eserlerini incelediler. Ayrıca yurt dışına kaçırıldıktan sonra Türkiye’ye iade edilen tarihi eserlerle de AKM’nin salonunda ilk kez karşılaştılar. Picasso’dan Kaplumbağa Terbiyecisi’ne Gezinin diğer bir durağı ise İBB’nin Taksim Maksemi’ni restore ederek hizmete açtığı Cumhuriyet Müzesi oldu. Eski adıyla “Cumhuriyet Sanat Galerisi” olarak bilinen ve birkaç ay önce müze olarak yeniden açılan tarihi mekânda Atatürk’ün kişisel eşyaları sergileniyor. Turun sonraki duraklarında ise Akbank Sanat ve Pera Müzesi gezildi. Tura katılan vatandaşlar Alman ressam, baskı sanatçısı ve heykeltıraş Georg Baselitz’in 2 Şubat’a kadar sürecek olan “Son On Yıl” sergisi ve Pera Müzesi’nde ise Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı ünlü eserini inceleyerek kültür ve sanatla dolu bir günü tamamladılar.
Gaziantep Şahin: “İstikbalimizi şekillendirecek olan sizlersiniz” Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Mesajında, öğretmenlerin çocukların hayatında önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Şahin, onların kutsal ve mesuliyeti yüksek bir mesleği icra ettiklerini belirtti. Sevgi ve fedakarlık timsali olan öğretmenlerin, gerçekleştirdikleri eğitim-öğretim faaliyetleriyle geleceği şekillendirdiğini ifade eden Şahin, “İlk emri ‘oku’ olan bir medeniyetin mensupları olarak bizim için öğrenmenin ve dolayısıyla öğretmenlerin ayrı bir yeri, ayrı bir önemi bulunmaktadır. Sabır, sevgi, özveri ve bilgi olmadan bu mesleğin yapılması mümkün değildir. Fedakar ve özverili çalışmalarıyla çocuklarımıza kendini adayan, çağdaşlığı ve bilimi rehber edinen öğretmenlerimizin katkıları sayesinde ülkemiz ‘muasır medeniyet’ hedefine ulaşacaktır. Geleceğimizin mimarları olan öğretmenlerimiz, aynı zamanda derin ruh köklerimizden beslenen milli ve manevi değerlerimizin yılmaz bekçileridir. Öğretmenlerine hak ettikleri değeri vermeyen, onların fedakarlıkları karşısında ahde vefa göstermeyen hiçbir toplumun geleceği yoktur. İlim ve bilgide üstünlüğü kaybeden bir milletin kendini geliştirmesi ve refah seviyesini yükseltmesi imkansızdır. Gençlerimizin her açıdan iyi yetiştirilmeleri, tarihlerini öğrenmeleri, medeniyet değerlerini özümsemeleri ve sorumluluk sahibi olmaları, milletimizin istikbali açısından büyük önem taşımaktadır. Ülkemizin en ücra köşelerinde türlü zorluklara rağmen fedakarca görev yapan öğretmenlerimizi desteklemeye ve onların çalışma şartlarını daha da iyileştirmeye kararlıyız. Cehalete karşı açtığımız savaşta en büyük silahımız öğretmenlerimizdir. İstediğiniz kadar güzel okullar yapın, eğer içinde nitelikli eğiticiler yoksa o yapılar taş ve betondan ibaret kalır. Okulları eğitim yuvası yapan, çocuklarımızın istikbaline ışık tutan öğretmenlerimizdir. Sizlerin kendinize yapacağınız her yatırım, her birikim ve her kazanım, çocuklarımıza, ülkemize ve yarınlarımıza yapılan bir yatırımdır. Millet mekteplerinin açıldığı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Başöğretmenlik unvanının verildiği bu anlamlı günde, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Çağdaşlaşma yolunda Cumhuriyetimizin ihtiyacı olan ‘fikri hür,’ ‘vicdanı hür,’ ‘irfanı hür’ nesilleri yetiştiren tüm öğretmenlerimize geleceğimize kattıkları değer için yürekten teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında 112 ambulans şoförü savunma yaptı İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davada savunma yapan ve 112 acil çağrı merkezinde çalışan tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir, savcılığın soruşturmasına ilişkin, "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık ayrıca savunmasında, "Medisense’den para karşılığı hasta sevki yaptığımı kabul ediyorum. Normalde yaptığım iş burada bitiyor" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Davanın görülmesine 5’inci gününde devam ediliyor Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin görülmesine 5’inci gününde devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada mahkeme heyeti de yerini alarak duruşmayı başlattı. Duruşmada 112 acil çağrı merkezinde çalışan tutuklu sanık Gıyasettin Mert Özdemir savunma yaptı. "Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak, hastaları kendilerine naklettiriyordu" Suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirten sanık Gıyasettin Mert Özdemir, "Suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Ancak hasta sevki yaparken maddi kazanç sağladığımı kabul ediyorum. 112 ve Sağlık Bakanlığı birimlerinin farklı kurumlar olduğunu belirtmek istiyorum. Tıp merkezinde sadece 4 tane kuvöz vardı. 112 ekiplerinin hastaları tıp merkezlerinden alıp hastanelere götürmeleri 4 saat sürüyordu. Bu ekipler anlaşmalı hastanelerde yer olduğunda hastaları götürüyorlardı. Tıp merkezinde yoğun bakım ihtiyacı olan bebeğin hastaneye gitmesi 4-5 saat sürüyordu ve uygulanması gereken hiçbir kural uygulanmıyordu. 112 ekipleri bu süreyi bu kadar uzun tutmamak için yakındaki hastanelerle anlaşma yapılıyordu. Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak, hastaları kendilerine naklettiriyordu" ifadelerini kullandı. "Hasta nakillerinde çoğu kurallar pratikte ve teorikte uygulanmıyordu" Savunmasının devamında diğer bir sevk algoritmasından bahseden Özdemir, "Yoğun bakımı olmayan bu hastaneler 112 nakil birimine mail olarak hasta bilgisiyle bildiriliyor ve bu işlem 30 dakika sürüyordu. 112 listesinde çeteleme kuralı var. Bu listede yoğun bakımı olmayan hastaneler hasta nakillerini kendi ayarlıyorlardı. Hasta nakillerinde çoğu kurallar pratikte ve teorikte uygulanmıyordu. Yaptığım iki sevk bildiriminde de sevk yönetimim sadece dört tane kuvöz ekibi vardı. Yani İstanbul Avrupa Yakası’nda bebekleri kuvöz ihtiyaçlarını karşılayacak dört ekip vardı" diye konuştu. "Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım" İstanbul dışı 112 nakil birimine de değinen sanık, "Bu nakillerin hepsini 112 birimleri biliyordu. Yoğun bakımlarında yer bulunmadığında beni arıyorlardı. İddianame bin 400 sayfa olmasına rağmen hiçbir 112 çalışanının bilgi sahibi olarak ifadesi alınamamıştır. Diğer il dışı 112 sağlık çalışanlarının da bu konuya ilişkin ifadeleri alınmalıdır. Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım. Ben acil çağrı bölümünde çalışmaktayım. Hastalar GPS ile takip ediliyordu. Benim hakkımdaki suçlamalar, hem 112’nin diğer çalışanlarını hem de beni zan altında bırakmaktadır. Ben hasta yönlendirmesi yaptığım dönemde, ben sadece Fırat Sarı’nın danışmanlık yaptığı hastanelere değil, diğer başka hastanelere de hasta yönlendirmesi yapıyordum ama her yerde sanki ben sadece Fırat Sarı’nın hastanesine nakil yapıyormuşum gibi bir algı var. Bu suçlamalar artık komiktir" dedi. "Eşimin çalıştığı Medisense’nin patronu Fırat Sarı’nın eşidir" Eşinin sigortalı olarak gösterilmesine ilişkin savunma yapan sanık, "Savunmamı tek bir bebek üzerinden yapabilirim. Diğer bebeklerle ilgili bilgim yok. Kaya bebek, bebek sevki değil bir gebe sevkidir. Gebeliğin 28.haftasında yüksek riskli gebelik tanısıyla 112 nakil birimine bu hastayı bildirdiler. İstanbul’daki gebe sevkleri özel hastaneye yapılmamaktadır sadece kamu hastanelerine yapılmaktadır. Kaya bebek 4 saat belki 5 saat boyunca 112 nakil birimine bildirilmiş, hiçbir kamu, şehir eğitim ve araştırma hastanesinde yer bulunamamıştır. Özel hastaneye de bu vaka ile ilgili arama yapılmamıştır. Saatler geçip yer bulunamadığından dolayı hastane yetkilileri 112’den umudunu keserek hastaya yer bulmaya çalışmışlardır. Bu vakayı kimsenin kabul etmediğini belirtmek de isterim. Medisense’den para karşılığı hasta sevki yaptığımı kabul ediyorum. Normalde yaptığım iş burada bitiyor" ifadelerini kullandı. "Esenler Güney Hastanesi Başhekimine söyleyerek sevkini sağladım" Savunmasında her ne kadar 10 bebekle suçlansa da adının sadece Kaya bebekle geçtiğini belirten Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, "10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Savunmamı sadece Kaya Bebek üzerinden yapabilirim. 28 haftalık gebe birinin sevkiyle başlayan bir süreçti Kaya Bebek, 112 nakil birimine bu hastayı bildirdiler. Gebe sevki ile ilgili aramalar sadece kamu hastanelerine yapılıyordu ancak o hastanelerde yer olmadığı için 112 kuralı gereği hiçbir özel hastaneye sevki yapılmamıştır. Saatler sonra yer bulunamadığı için hastaya kendi imkanlarla özel hastaneye sevki sağlanmıştır. Esenler Güney Hastanesi Başhekimine söyleyerek sevkini sağladım" diye konuştu. Mahkeme Başkanı sanığa, "Hiç sevk yapmamış gibi konuşuyorsun ama konuşmalarda sevk yapacağın hastaları 112’ye bildirtmeyeceğini söylüyorsun, ne demek istiyorsun" diye sordu. Sanık ise, "Bildirmeyeceğimden kastım 112’ye bildirdiğimde zaman açısından değişiklik olmayacak, hastanın sevk süresinden bahsediyorum" diye yanıtladı. Mahkeme Başkanı, "Neden konuşmalarında 112’ye bildirilmesi konusunda panik yaşıyorsun o zaman" diye sordu. Sanık, "Yanlış anlaşılma var. Bir panik olma durumu söz konusu değildir" diye yanıtladı. Savunmasına devam eden sanık, "Şafak Hastanesi’nden 67 bin 500 lira ve sonrasında 47 bin lira civarı para aldım hasta naklettiğim için" dedi. Mahkeme başkanı sanığa, "Telefonlarınız hiç susmuyor, birçok işle uğraşıyorsunuz sizin demek ki çok boş vaktiniz var, hasta sevki dışında başka işlerde yapıyorsunuz, 112 dışında çok fazla konuşman var" dedi. Sanık bu soruyu "Ben çalışmayı seviyorum" diye cevapladı. Mahkeme Başkanı’ndan sanığa “Savcılığın görevini yapması art niyet mi oluyor” tepkisi Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, savcılığın hastane soruşturmasına ilişkin, "Art niyetliydi" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Neden art niyetli olsun, bebek ölümlerini soruşturmak, usulsüzlüğü soruşturmak art niyet mi oluyor" diyerek tepki gösterdi. Sanık ise, "Ben bunu şöyle açıklamak istiyorum, müdürlükten gelen denetim mi art niyetli yoksa savcılıktan gelen mi?" dedi. Mahkeme başkanı ise bu kez, "Savcı neden art niyetli olsun. Senin bu dediğin, ’Ya biz bebek öldürecektik, niye geldiniz, çok art niyetlisiniz’ demek oluyor. Görevini yapmak art niyet mi? diye sordu. Sanık ise, "Bu benim kendi düşüncem" diye cevapladı.