EĞİTİM - 09 Şubat 2021 Salı 11:01

Türk Yükseköğretim Sisteminin 5 Alanı Avrupa’da başarıyla tescillendi

A
A
A
Türk Yükseköğretim Sisteminin 5 Alanı Avrupa’da başarıyla tescillendi

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. M.A. Yekta Saraç, Avrupa Yükseköğretim Alanı 2020 Yılı Bologna Süreci Uygulama Raporu’na göre, Türkiye’nin 5 alanda tam puan aldığını belirterek, "Rapordaki tespitler göstermektedir ki ülkemiz yükseköğretimi son yıllarda büyük bir gelişme göstererek Avrupa ülkeleri arasında birçok alanda öne çıkmayı başarmıştır" dedi.


YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, Avrupa Yükseköğretim Alanı’nı (AYA) oluşturmak üzere başlatılan Bologna Süreci’ne, Türkiye’nin 2001’de üye olduğunu hatırlattı. Bologna sürecinde, ülke karnelerini değerlendirmek ve yeni hedefler belirlemek amacıyla iki veya üç yıl aralıklarla bakanlar seviyesinde toplantılar düzenlendiğini ifade eden Saraç, Bologna Süreci’ne tam üyeliği olan ülke sayısının 49’a yükseldiğini aktardı.


Son olarak yeni atılacak adımlar ve süreçte gelinen aşamayı değerlendirmek üzere 19 Kasım 2020’de İtalya’nın başkenti Roma’nın ev sahipliğinde yükseköğretimden sorumlu Bakanların katıldığı Avrupa Yükseköğretim Alanı Bakanlar Konferansı’nın gerçekleştirildiğini bildirdi.


Konferansta ülkelerin yükseköğretim alanındaki karnelerini gösteren “Avrupa Yükseköğretim Alanı 2020 Yılı Bologna Süreci Uygulama Raporu”nun da yayımlandığını kaydeden Saraç, "Rapora göre, Türk yükseköğretim sistemi son yıllarda büyük bir ivme kazanarak birçok alanda öne çıkmayı başarmıştır. Bu rapor, ülkelerin yükseköğretim sistemlerinin gelişmesini veya gerilemesini gösteren, bu sürece dâhil bütün ülkelerin yükseköğretim karnesini ortaya koyan önemli bir göstergedir. Yükseköğretim sistemlerine bütüncül olarak yaklaşan bir rapordur" değerlendirmesini yaptı.



“Bologna sürecinde pek çok Avrupa ülkesinin önündeyiz”


Saraç, 2020 Bologna Süreci Uygulama Raporunda; "dış kalite güvence sistemi", "diploma eki", "ulusal yeterlilikler çerçeveleri", "otomatik tanıma", "yetersiz düzeyde temsil edilen grupların yükseköğretime erişimi, devamı ve hareketliliği", "önceki öğrenmelerin tanınması", "kamu tarafından desteklenen kredilerin ve kamu hibelerinin taşınabilirliği" alanlarında, sürece üye ülkelerin durumlarını gösteren 13 gösterge bulunduğunu aktardı.


2020 yılı Bologna Süreci Uygulama Raporu’na göre; yükseköğretime kayıtlı öğrenci sayısı bakımından Türkiye’nin, Avrupa Yükseköğretim Alanı’nda birinci sırada yer aldığını bildiren Saraç, "Raporda yükseköğretim sistemimizde yaşanan bu nicel genişlemeye paralel olarak ülkemizin Bologna sürecinde birçok alanda pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi performans gösterdiği ortaya konmuştur" değerlendirmesini yaptı.



Türk yükseköğretimi 5 alanda tam puan aldı


2018 yılında dört alanda 5 üzerinden 5 tam puan alan Türk yükseköğretim sisteminin 2020 yılında "Dış Kalite Güvencesi ile Avrupa Kredi Transfer Sisteminin (AKTS) Uygulanmasının İzlenmesi", "Diploma Eki Uygulanma Düzeyi”, “Ulusal Yeterlilikler Çerçevelerinin Uygulanma Düzeyi", " Avrupa Yükseköğretimde Kalite Güvencesi Kayıt Ajansına (EQAR) Kayıtlı Ajansların Sınır Ötesi Kalite Güvencesine Açıklık Düzeyi" ve "Akademik Hedefler İçin Otomatik Tanıma Düzeyi" başlıklı beş alanda tam puan aldığını belirten Saraç, şöyle devam etti:


"Böylelikle, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesinin, Avrupa Yükseköğretim Alanı Yeterlilikler Çerçevesi ile uyumluluğu referanslanmıştır. Yani yükseköğretim sistemimiz ile Avrupa yükseköğretim sistemi arasında birbiriyle konuşan ortak bir dil oluşmuştur.”



"Türkiye’nin karne notu 2018’e göre yükseldi"


Başkan Saraç, rapora göre Türkiye’nin "Dış Kalite Güvence Sistemi’nde Öğrenci Katılım Düzeyi" ve "Dış Kalite Güvencesinde Uluslararası Katılım Düzeyi" ile "Non-formal ve Informal Önceki Öğrenmenin Tanınması" başlıklı alanlarında karne notunun 2018’e göre gelişme gösterdiğini ve 5 üzerinden 4’e yükseldiğini kaydetti.


Bu kapsamda, öğrencilerin ve uluslararası uzmanların veya paydaşların, kalite güvencesi değerlendirmelerine, karar verme süreçlerine ve izleme süreçlerine tam üye olarak çoğunlukla katılım sağladıklarının görüldüğüne işaret eden Saraç, "Özellikle daha önceki raporda başarısız not aldığımız alanlardan "Non-formal ve Informal, Önceki Öğrenmelerin Tanınması" alanında Türk yükseköğretiminin 2018 yılından itibaren büyük bir ivme yakalamış olduğu görülmektedir. Ülkemizde önceki öğrenmelerin tanınmasına yönelik ulusal olarak oluşturulmuş süreçler bulunmaktadır" dedi.



"Yükseköğretim sistemimizdeki gelişim ve iyileşme Bologna sürecinin bakanlar zirvesinde de tescillendi"


YÖK Başkanı Saraç, rapora ilişkin şunları kaydetti:


"2020 yılı Bologna Süreci Uygulama Raporu’ndaki tespitler göstermektedir ki ülkemiz yükseköğretimi son yıllarda büyük bir gelişme göstererek Avrupa ülkeleri arasında birçok alanda öne çıkmayı başarmıştır. Türk yükseköğretim sisteminin son yıllarda gittikçe geliştiği ve hızlı bir iyileşme sürecinde olduğu artık bizim ifademiz olmaktan çıkarak Bologna sürecinin bakanlar zirvesinde de tescillenmiştir. Bu gelişme ciddi bir planlama ve çalışmanın eseridir. Önümüzdeki dönemde yükseköğretim sistemimizin Avrupa yükseköğretim alanında rekabet gücünü artırmak için bazı alanlarda yeni tedbirler alacak ve iyileştirmelerin devamını sağlayacağız.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Kanalboyu’nda geçici çarşıya kalıcı çözümler Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, Kanalboyu’ndaki geçici konteyner çarşısını ziyaret ederek yapılan çalışmaları yerinde inceledi. Çarşının üstü kapatılarak esnafa ve vatandaşlara daha konforlu bir alışveriş ortamı sağlanırken, ışıklandırma çalışmalarının da başladığı belirtildi. Battalgazi Belediyesi, Söğütlü Camii inşaatı nedeniyle Emekliler Parkı’ndan Kanalboyu’na taşınan esnafın faaliyetlerini sürdürebilmesi için yoğun bir çaba harcıyor. Geçici konteyner çarşısında esnafa daha iyi hizmet koşulları sunmak amacıyla kapsamlı bir çalışma başlatan belediye, çarşının üstünün kapatılmasından ışıklandırma sisteminin kurulmasına kadar birçok düzenleme gerçekleştirdi. Bu süreçte, esnafın ihtiyaçlarına öncelik veren Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, çarşıdaki iyileştirme çalışmalarını bizzat yerinde inceledi. Başkan Taşkın, hem yapılan düzenlemeleri değerlendirdi hem de esnaf ve vatandaşlarla sohbet ederek onların taleplerini dinledi. “Malatya’nın en güzel konteyner çarşısı burada” Ziyareti sırasında bir açıklama yapan Battalgazi Belediye Başkanı Bayram Taşkın, “Esnaflarımızın ve vatandaşlarımızın çamurdan, yağmurdan etkilenmemesi için çarşının üst kısmını hızla kapattık. Şimdi ise ışıklandırma çalışmalarımız başladı. Işıklandırma tamamlandığında, çarşımız akşam saatlerinde de hem aydınlık hem de güvenli bir alan olacak. Söğütlü Camii inşaatı sebebiyle Emekliler Parkı’ndan taşınan esnaflarımıza, Malatya’nın en güzel geçici konteyner çarşısını kazandıracağımıza dair söz vermiştik. Bugün bu sözümüzü yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Çarşımız modern yapısıyla adeta eski Mısır Çarşısı’nı andırıyor, ancak çok daha düzenli ve konforlu bir hale getirildi. Her branştan esnafımız burada hizmet veriyor ve hemşerilerimiz güvenle alışveriş yapabiliyor” dedi. Esnaftan ve vatandaşlardan başkan Taşkın’a teşekkür Başkan Taşkın, çarşıdaki esnaf ve vatandaşlarla sohbet ederek onların taleplerini de dinledi. Esnaf, üst kapama ve ışıklandırma çalışmaları sayesinde daha rahat bir çalışma ortamına kavuştuklarını belirterek, Başkan Taşkın’a teşekkür etti. Battalgazi Belediyesi, çarşıdaki ışıklandırma çalışmalarını kısa sürede tamamlamayı hedefliyor. Bu çalışmaların ardından çarşının hem gündüz hem de akşam saatlerinde yoğun ilgi görmesi bekleniyor.
Ankara Bakan Göktaş: “Yapay zeka sistemlerinde etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz” Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, “Yapay zeka sistemlerinin tasarım ve kullanım süreçlerinde her yaş grubunun, çocukların, kadınların, yaşlıların ve ailelerin ihtiyaçlarını merkeze alan etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz“ dedi. Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Yapay Zeka Politikaları Derneği işbirliğiyle Ankara’da ’Uluslararası Yapay Zeka Çağında Medya Zirvesi’ gerçekleştirildi. Zirve çerçevesinde medya sektörüne yol göstermesi hedefiyle medyada gelecek senaryoları, değerler iletişimi, iletişim kaynaklı tehditlerin yapay zeka ile çözümü ve yayın düzenlemeleri başlıklı oturumlar düzenlendi. Zirvede Türkiye ve dünya ekosistemine dair güncel bilgiler, yeni ihtiyaçları karşılayacak öneriler ve yapay zeka kullanımının etik boyutları gibi konular da ele alındı. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, hızla dijitalleşen ve yapay zekanın etkilerinin daha fazla hissedildiği bir dönemde yaşadıklarını belirtti. Yapay zeka ve medyayı bir arada ele almanın çok anlamlı olduğunu söyleyen Bakan Göktaş, “Yapay zekanın pek çok alana entegre olmasıyla birlikte hayatımızda da hızlı bir dönüşüm yaşamaya başladık. Yapay zekanın sunduğu faydalar gerçekten önemli. Gelişmeyi desteklerken verimliliği artırma ve devam eden zorlukları çözme konusunda büyük bir potansiyel barındırıyor. Bu dönüşüm bilgiye erişimi ve tüm iletişim süreçlerini kolaylaştırırken, güvenilirlik ve etik sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu anlamda karşı karşıya kalabileceğimiz risklerin tüm boyutlarıyla ele alınmasını oldukça kıymetli buluyoruz. Bu risklerin bertaraf edilmesi için yapay zeka teknolojilerinin şeffaf, adil ve erişilebilir bir şekilde geliştirilmesi büyük bir önem taşıyor” açıklamasında bulundu. “Etik tasarıma uygun olmayan yapay zeka sistemleri mahremiyetlerini riske atabilir” Bakan Göktaş, çocuklar özelinde yapay zeka destekli eğitim platformlarının kişiselleştirilmiş öğrenme fırsatları sunduğunu ve yanlış algoritmalar öğrenme eşitsizliklerini derinleştirebileceğini kaydederek, “Çevrimiçi içeriklerin yetersiz denetimi çocukların psikolojik gelişimini olumsuz etkilerken, etik tasarıma uygun olmayan sistemler mahremiyetlerini riske atabilir” diye konuştu. “Yapay zeka sistemlerinde etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz” Yapay zeka tabanlı dijital araçların bir taraftan aile içi iletişimi desteklediğini fakat diğer taraftan yanlış kullanımla aile bağlarını zayıflatıp iletişim sorunlarını artırabileceğini vurgulayan Bakan Göktaş, “Bu anlamda yapay zeka sistemlerinin tasarım ve kullanım süreçlerinde her yaş grubunun, çocukların, kadınların, yaşlıların ve ailelerin ihtiyaçlarını merkeze alan etik ve kapsayıcı yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğine inanıyoruz. Aksi takdirde bu teknolojilerin fırsatlar sunmaktan çok toplumdaki eşitsizlikleri ve kırılganlıkları derinleştiren bir araç haline gelmesi kaçınılmaz bir gerçek olarak önümüzde duruyor” değerlendirmesinde bulundu. “Medya kanallarında kadın bedeninin metalaştırılması nedeniyle kadınlara karşı ayrımcılığın daha da pekiştiğini görüyoruz” Yapay zeka sistemlerinin etik ve kapsayıcı yaklaşımla kullanılması açısından medya temsilcilerine ve çalışanlarına önemli sorumluluklar düştüğüne işaret eden Bakan Göktaş, “Geleneksel ve yeni medya kanallarında kadınların basmakalıp rollerle temsil edildiği, kadın bedeninin metalaştırıldığını ve bu temsil biçimleri nedeniyle kadınlara karşı ayrımcılığın daha da pekiştiğini üzülerek görüyoruz. Dijitalleşen dünyada gençlerimizin kendilerine yapay bir hayat inşa ederek kendi kişiliklerinden tavizler verdiğine, sanal ve sahte kimliklere büründüklerine şahit oluyoruz” ifadelerine yer verdi. “Yayınlanan etik ilkelerin medya kuruluşları için rehber niteliği taşıdığını düşünüyorum” Dijital çağın ebeveyn-çocuk ilişkilerini değiştirerek roller arasındaki sınırları belirsizleştirdiğini ve kuşaklar arası iletişim sorunlarını artırdığını söyleyen Göktaş, hem haberlerde hem gündüz kuşaklarında hem de gerek dizi ve filmlerde kadına, çocuğa yönelik şiddetin normalleştirildiğine yönelik bulgular elde edildiğini sözlerine ekledi. Bakan Göktaş, sözlerine şöyle devam etti: “Tüm bu hususlara dikkat çekmek için yıl içinde dizi yapımcılarıyla, medya ve sosyal medya temsilcileriyle bir araya geldik. Tüm taraflara hassasiyetlerimizi aktararak, yayın ve içeriklerin bu hassasiyetler çevresinde desteklenmesine yönelik görüşlerimizi dile getirdik. Geçtiğimiz mart ayında RTÜK Başkanlığımız ile iş birliği içinde hazırladığımız ‘Medyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye İlişkin Etik İlkeleri’ yayımladık. Yayınlanan bu etik ilkelerin medya kuruluşları için önemli bir rehber niteliği taşıdığını düşünüyorum. Medyanın bu ilkeleri benimsemesinin, kadına yönelik şiddetin toplumda normalleştirilmesinin önüne geçilmesine, mağdurların daha fazla zarar görmesinin engellenmesine katkı sunacağına inanıyorum.” “Yakaladığımız teknolojik üstünlüğü her alana yaymayı hedefliyoruz” RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ise, gelişmiş bir ülke olarak Türkiye’nin de yapay zeka çağından geri kalmasının düşünülemez olduğunu ifade ederek, “Yapay zeka konusu Cumhurbaşkanımızın bizzat takip ettiği ve çok önemsediği meselelerdendir. Geçtiğimiz günlerde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile KADEM tarafından gerçekleştirilen ‘Yapay Zeka ve Kadın Temalı Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’ne Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat iştirak ederek görüşlerini paylaştılar. Türkiye Yüzyılı’nda Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle savunma sanayimiz başta olmak üzere pek çok alanda teknolojiyi çok aktif ve verimli kullanıyoruz. Yakaladığımız teknolojik üstünlüğü her alana yaymayı hedefliyoruz. Yüksek teknolojili, katma değerli ürünler geliştirirken yapay zekâ kullanmamamız mümkün değil” şeklinde konuştu.
Isparta Eğirdir Gölü’nde sular çekildi, balıkçılar isyan etti: “Balık yerine yosun çekiyoruz" Isparta’nın Eğirdir ilçesindeki Eğirdir Gölü’nde yaşanan su çekilmeleri ve göldeki otlanma, balıkçıları isyan ettirdi. Gölde yıllardır balıkçılık yapan İsmail Hun, “Göldeki otlanma bizi olumsuz etkiliyor. Balık sayısı azalıyor, ağlarımız otlardan dolayı gölden çıkmıyor ve zarar görüyor” dedi. Türkiye’nin dördüncü en büyük tatlı su rezervi olan Eğirdir Gölü’nde 15 Kasım itibarıyla kerevit av yasağı başlarken, göldeki su çekilmeleri ve otlanma balıkçıların ağlarına zarar vermeye başladı. Balıkçılar, ekipmanların yüksek maliyetine dikkat çekerek, bu durumun kendilerini olumsuz etkilediğini ve yetkililerden bir an önce çözüm beklediklerini ifade etti. “Göldeki su çekilmesi ve yoğun yosunlaşma nedeniyle çok zorlanıyoruz” Babasıyla avlanmaya gelen Birsu Hun, “Ben üniversite öğrencisiyim ve birkaç günlüğüne Eğirdir’e tatile geldim. Babamla sürekli göle balığa çıkıyoruz. Yazın kerevit, kışın ise balık avlıyoruz. Ancak bu sene göldeki su çekilmesi ve yoğun yosunlaşma nedeniyle çok zorlanıyoruz. Göldeki yosunlar balıkların azalmasına sebep oluyor ve kerevitlerin de nesli tükeniyor. Bu durumun artık çözülmesini istiyorum” şeklinde konuştu. “Malzemelerimiz çok pahalı ve bu durum işlerimizi daha da zorlaştırıyor.” Birsu Gün’ün babası balıkçı İsmail Hun ise, “Eğirdir Gölü’müz aslında çok güzel bir yer. Ancak suyun çekilmesi ve göldeki otlanma bizi olumsuz etkiliyor. Balık sayısı azalıyor, ağlarımız otlardan dolayı gölden çıkmıyor ve zarar görüyor. Malzemelerimiz çok pahalı ve bu durum işlerimizi daha da zorlaştırıyor. Gölün eski haline dönmesi için bir an önce önlem alınması gerekiyor. Yoksa Eğirdir Gölü tamamen yok olabilir. Çözüm üretilmesini bekliyoruz" dedi. “Yosunlar nedeniyle bu sepetleri çekmekte zorlanıyoruz” 40 yıldır bölgede balıkçılık yapan Hüseyin Boyekin gölün bu kadar çekildiğini hiç hatırlamadığını söyleyerek, “40 yıldır bu gölde balıkçılık yapıyorum ama bu kadar ciddi bir su çekilmesi görmedim. Bilinçsiz sulama nedeniyle göl suyu hızla tükeniyor. Balıkçılık yapmak artık çok zor. Yaklaşık 5 bin sepetimiz var ancak yosunlar nedeniyle bu sepetleri çekmekte büyük sıkıntı yaşıyoruz. Bu durum bizi maddi ve manevi olarak çok zorluyor” ifadelerini kullandı. Balıkçılar, göldeki sorunların çözülmesi için acil önlemler alınmasını talep ediyor.