GÜNDEM - 11 Ekim 2024 Cuma 19:20

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay: “Anayasa değişikliğine hiç kimsenin ihtiyacı yoksa işçinin, işsizin, kadının, çocuğun ihtiyacı var"

A
A
A
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay: “Anayasa değişikliğine hiç kimsenin ihtiyacı yoksa işçinin, işsizin, kadının, çocuğun ihtiyacı var"

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, “Anayasa değişikliğine hiç kimsenin ihtiyacı yoksa işçinin ihtiyacı var, işsizin ihtiyacı var, kadının ihtiyacı var, çocuğun ihtiyacı var. Böyle bir tespit komisyonu (Asgari Ücret Komisyonu) olur mu? 15 kişi var, ikisi beraber oturuyor istediği kararı veriyor” dedi.


TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay, konfederasyon genel merkezinde 20 Ekim’de Ankara’da düzenlenecek ‘Zordayız Geçinemiyoruz’ sloganlı mitingin yanı sıra asgari ücret, emekli aylıkları, taşeron işçiler gibi konular başta olmak üzere gündeme dair açıklamalarda bulundu.


Atalay, temmuz ayında HAK-İŞ ve DİSK’in de bulunduğu bir toplantı düzenlediklerini ve ortak sorunlarını dile getirerek yol haritası çizdiklerini aktardı. Çizdikleri yol haritası çerçevesinde üç konfederasyonun da Türkiye genelinde belirli çalışmalar yaptığını söyleyen Atalay, bu kapsamda TÜRK-İŞ’in gerçekleştirdiği çalışmalara değindi. Atalay, “TÜRK-İŞ önünde bir çalışma yaptık. Onun dışında Trakya’da geniş kapsamlı bir miting yaptık. Akabinde Zonguldak’ta geniş kapsamlı bir miting yaptık. 81 ilde en azı bin ile 5 bin arasında katılımın olduğu ortaklaşa basın toplantıları yapıldı. Aynısını TÜRK-İŞ’in önünde 20 Ağustos’ta da yaptık. Yine 20 Eylül’de Türkiye’nin bütün iş yerlerinde 2-3 saatlik iş durdurma eylemi yapıldı. Ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde yine bir eylem yaptık. Orada aldığımız karar çerçevesinde 20 Ekim’de Ankara’da ‘Emek Buluşması’ adı altında son yıllarda pek yapılmayan, en son 2013’te yapılan geniş kapsamlı bir miting yapacağız” açıklamasında bulundu.



“Emeklileri, asgari ücretlileri, taşeron işçileri mitinge davet ettik”


Atalay, 20 Ekim’de düzenleyecekleri mitinge ilişkin detayları da aktararak, “Bizim aldığımız karar çerçevesinde 20 Ekim’de burada bizim kendi üyelerimiz olacak. Emeklileri, asgari ücretlileri, taşeron işçileri ve emek bileşenlerinin tamamını ayın 20’sinde Ankara’ya davet ettik. Bugüne kadar bize gelen sendikalarımızın yazdığı yazı çerçevesinde Ankara dışından en azından 2 bine yakın otobüs listesi var elimizde. 17-18 kilometre yapıyor 2 bin tane otobüsün hacmi. Toplanma yerimiz demiryollarının önü olacak. Oradan da sabah 09.00’da Tandoğan Meydanı’na hareket edilecek. Mitingde emekli arkadaşımızın birine, bir tane taşeron işçimize ve bir tane asgari ücretli işçimize söz vereceğiz” ifadelerine yer verdi.


Atalay, çalışanların içinde bulunduğu sorunları ve sıkıntıları anlatacakları mitingin ‘Zordayız Geçinemiyoruz’ sloganıyla gerçekleştirileceğini kaydetti.



“Sorunlarımızı ülke gündeminde anlatmaya devam edeceğiz”


Atalay, mitingde çalışma hayatındaki problemlere değineceklerini ifade ederek, “Burada örgütlenmeden, işten atılmadan, kamu işçilerinin ücret dengesizliğinden, emeklilik bağlanma oranlarından, kayıt dışından, güvenliksiz çalışma ortamından iş kazalarına kadar çok sorunumuz ve problemimiz var. Bizim sendika olarak görevlerimiz bunları kamuoyuna anlatmak. Ülkeyi yönetenlerin bunlarla ilgili müspet bir çözüm bulması gerek. Bugüne kadar bize bununla ilgili ve bizim dışımızdaki sendikalara da şu ana kadar bir dönüş olmadı. ‘Gelin arkadaşlar bununla ilgili ne derdiniz var’ diye bir temasımız olmadı. Benim dışımda da zannediyorum ne DİSK’in ne de HAK-İŞ’in böyle bir teması olmadı. Onun için bu meseleler çözüm bulana kadar biz bu sorunlarımızı ülke gündeminde anlatmaya devam edeceğiz. Onun için 20 Ekim çalışma hayatı için önemli” şeklinde konuştu.



“30 milyona yakın kişi, 12 bin lirayla 20 bin lira arasında maaş alıyor”


Atalay, emeklilerle beraber ülkede yaklaşık 30 milyon kişinin çok düşük ücret aldığını ifade ederek, “Ülkemizde 30 milyona yakın 12 bin lirayla 20 bin lira arasında maaş alan insan var. Bunlar emekli, asgari ücretli, aşağı yukarı ülkenin yarısı. Son yıllarda zengin daha da zengin oldu, orta tabaka diye ortada bir şey kalmadı. Sıkıntıda olanlar daha fazla sıkıntı çekmeye ve bedel ödemeye devam ediyorlar” diye konuştu.



“Asgari ücreti konuşmaya başladığınız zaman ev sahibi de, market de zam yapıyor”


Aralık ayında toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na ilişkin de açıklamalarda bulunan Atalay, “Önümüzdeki günlerde asgari ücret görüşmeleri başlayacak. Asgari ücretli zamlı maaşını şubat ayında alacak ve daha 4 ay var. 4 ay önceden asgari ücreti konuşmaya başladığınız zaman ev sahibi de, market de zam yapmaya devam ediyor. Geçmiş yıllarda olduğu gibi yine Asgari Ücret Komisyonundakiler asgari ücretli olacak. Biz orada olmayacağız. Komisyonun başında temsilde Ramazan Ağar olacak. Onun dışındakilerin tamamı asgari ücretli olacak. Bir talebim de basından; bir veya iki tane asgari ücretli verirseniz onları da komisyona zevke alırız haberiniz olsun” dedi.



"Cevdet Yılmaz ve Vedat Işıkhan ile görüşmeler oldu"


Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Atalay, sorunlara yönelik hükümet yetkilileriyle görüşüp görüşülmediği sorusu üzerine, “Cevdet Bey’le, Çalışma Bakanıyla görüşüldü. Maliye Bakanlığına ne bir randevu talebim oldu, ne bir görüşme talebim oldu. Bir şey çıkmayacağını bildiğim için o tarafa hiç bakmıyorum. Müspet bir dönüş yok” dedi.



“TÜİK’in açıkladığı rakamla pazar, market hiç uyuşmuyor”


Dünyanın her yerinde gelişmekte olan ülkelerde işçilerin bedel ödediğini söyleyen Atalay, “Bunları ödemekten yorulduk. Onun için diyoruz ya öyle zordayız ki bu kelimeyi zor anlatırsın. Özellikle bu TÜİK’in açıkladığı rakamla pazar, market hiç uyuşmuyor. Öyle bir noktaya geldik ki, geçen sene bu vakitler peynir 130 liraydı, 600 lira oldu. Bizde karnımızı nasıl doyururuz ona bakıyor insanlar. Yani güçlerimizi birleşmediğimiz müddetçe biz bu işin altından kalkamayız. Biz sporda sendikalı değilsek, biz sendikalı bir basında örgütlü değilsek bu meseleleri bugüne kadar zor anlattık ve zor anlatmaya devam ederiz. Asgari ücret, geçim ücreti oldu ülkemizde. Ki asgari ücret kamuyu hiç ilgilendirmiyor. Özel sektörü ilgilendiren bir rakam. Ama burada kamu, devlet bu işin önünden gidiyor” diye konuştu.



“Anayasa değişikliğine en çok işçinin ihtiyacı var”


Anayasa tartışmalarına ilişkin de konuşan Atalay, anayasa değişikliğine en çok işçinin ihtiyacı olduğunu belirterek, şunları söyledi:


“Hiç kimsenin ihtiyacı yoksa işçinin ihtiyacı var, işsizin ihtiyacı var, kadının ihtiyacı var, çocuğun ihtiyacı var. Böyle bir tespit komisyonu olur mu? 15 kişi var, ikisi beraber oturuyor istediği kararı veriyor. Bu ilçenin yüksek hakem kurulunda da böyle. 8 tane üye var. Geçen konuşulan şu, ‘Hafta tatili, pazar günü kaldırılmalı mı?’. Yüksek hakem kurulunda konuşuluyor. Bu ne? İşte orada eksik bir temsil var. Onun için burada işçinin bir anayasaya ihtiyacı var. Ya da kanunu değiştirsinler bizle ilgili. Anayasa değişmiyorsa da 7 sene mahkeme sürüyor, 8 sene mahkeme sürüyor. Örgütleniyoruz, bizi kapının önüne koyuyorlar. Ne hakkını alıyorsun, ne sendika kalıyor, ne işçi kalıyor. Bununla ilgili bir kanun değişikliğine ihtiyaç var.”



“Asgari ücretle ilgili komisyonun tamamı işçi olacak”


Gücün patronların ve zenginlerin elinde olduğunu kaydeden Atalay, “Görevini yapan düzgün zenginler var mı, var. Görevini yapan işverenler var mı, var. Ama inanın sayıları o kadar az ki, bize 17 bin lirayı, 20 bin lirayı çok fazla gören zenginler var. İmkan olsa bizi kuru ekmeğe, bir tas çorbaya çalıştıracak adamlar var. Yani bizi yok sayıyorlar. Bu kafa benim ülkemde var. Dün de vardı, bugün de var. Öyle gemiyi götüremezsin. Öyle bir ülkede huzur bulamazsın. Öyle bu ülkede barış bulamazsın. Denesin, kendi 17 bin lirayı, 20 bin lirayı alsın bir hafta geçinsin bakalım göreyim ne oluyor? Ona göre karar versin. Onun için asgari ücretle ilgili komisyonun tamamı işçi olacak. Toplanacaklar, buraya gelecekler, bir karar alacaklar. Aldıkları karara uyacağız” dedi.



TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay: “Anayasa değişikliğine hiç kimsenin ihtiyacı yoksa işçinin, işsizin, kadının, çocuğun ihtiyacı var"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Depremzede kadınlar ilmik ilmik işledikleri Türk motifli halı ve kilimleri Japonya’ya satılıyor Hatay’ın Payas ilçesindeki kooperatif bünyesinde bir araya gelen depremzede kadınlar, emek vererek kurdukları atölyede ürettikleri kilim ve halıları Japonya’ya satmayı başardılar. Asrın felaketinde ağır hasar alan Hatay’da üreterek hayata tutunmaya çalışan kadınlar mücadelelerini devam ettiriyorlar. Payas ilçesinde asrın felaketinden kısa bir süre önce bir araya gelen kadınlar, kooperatif çatısı altında birlik olmuştu. Deprem sonrası aile ekonomisine destek olarak üretmek isteyen kadın kooperatifi, kilim dokuma atölyesi açtı. Kadınlara hem stres hem de kazanç kapısı olan atölyede 8 dokuma tezgahı bulunurken bu tezgahlarda üretilen Anadolu motiflerini Japonya’ya gönderiyorlar. “Emekçi kadınlar olarak Anadolu motiflerini gün yüzüne çıkararak ürettiğimiz kilimleri Japonya’ya yolluyoruz” Payas Emekçi Kadınlar Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Aysel Erdem, 8 tezgahta 16 kadının ilmik ilmik kilim döşediğini belirterek “Payas Emekçi Kadınlar Kooperatifi olarak atölyemizde şu anda sekiz tane tezgahımız var, her tezgahta iki kadınımız çalışmakta. Kadın istihdamına önem veriyoruz. Şu anda kök boyalı hakiki yün ve el dokuması olarak ürettiğimiz ürünleri emekçi kadınlar olarak Anadolu motiflerini gün yüzüne çıkararak ürettiğimiz kilimleri Japonya’ya yolluyoruz” ifadelerini kullandı. “Türk motiflerine Japon firmalarına ilgisi çok büyük” Anadolu motiflerine Japon firmalarının yoğun ilgisinin olduğunu dile getiren Erdem, “Özellikle de Anadolu motiflerini geliştirerek gün yüzüne çıkarmaya çalışıyoruz. Türk motiflerine Japon firmalarının ilgisi çok büyük. Sayın Valimiz Mustafa Masatlı’ya himayelerinde kırk dokuz kadın kooperatifine verdikleri Desteklerden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Kaymakamımız Kürşat Karaca’ya, Belediye Başkanımız Bekir Altan’a bize desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.
Hatay Ülkelerine dönüş hazırlığı yapan Suriyeliler yeni yaşamları için altınlarını bozduruyorlar Hatay’da yaşayan Suriyeliler ülkelerine döndüklerinde yeni bir yaşam kurabilmek için ziynet eşyalarını bozdurmaya başladılar. Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, ülkelerine dönen Suriyelilerin kuracakları yeni hayatlarında nakit paraya ihtiyaç duyarak ziynet eşyalarını dönüş için satmaya başladıklarını söyledi. Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin yıkılmasının ardından ülkelerine dönmeye başladılar. Ülkelerine dönen Suriyelilerin en çok ihtiyaç duydukları şeyse yeni yaşamları için gerekli olan nakit para olmuş durumda. Hatay’da yaşayan Suriyeliler, emek vererek biriktirdikleri altınlarını yeni yaşamlarını kurmak için bozdurmaya başladılar. Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, Suriyelilerin yeni yaşamları için altınlarını bozdurduklarını ifade ederek altının fiyatının bir süre daha yükselmesini öngörmediklerini söyledi. Suriyelilerin nakit ihtiyacını karşılamak için emek vererek ziynet eşyalarını bozduklarını dile getiren Güneyler Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Güney, “Savaştan sığınarak Türkiye’ye gelen insanlar, Esad rejiminin devrilmesinin ardından ülkelerine dönmeye başladılar. Ülkemizde yaşayan ve emek vererek birikim yapan Suriyeliler, ülkelerine döndüklerinde hayatlarına devam ettirebilmek ve yeni bir yaşama başlamak için nakit paraya ihtiyaç duyacaklar. İnsanlar nakit para ihtiyaçlarını karşılamak için emek vererek biriktirdikleri altınlarını bozdurmaya başladılar. Bu bozdurulan altınlar tekrar piyasamızda geri dönüşüme geçip yeni modeller şeklinde vitrinlerimizde yerini alıyor. Bu olaylar öncesinde talep daha fazlaydı, üretim yaparken külçe altınları kullanıyorduk. Şimdi durum değişti ve bu sefer Suriyelilerden gelen yoğun altın bozdurmalarından kaynaklı talep azaldı, nakite olan ihtiyaç arttı. İnsanlar altın bozdurarak elde ettikleri paralarla Suriye’de gidip; evlerini, iş yerlerini ve tarlalarını işler hale getirmeye çalışacaklar” dedi. “Altın şuan durağan seviyede ve bir süre daha düşer ardından da tekrar toparlar diye düşünüyoruz” Altında bir süre daha yükseliş beklemediklerini dile getiren sarraf Güney, “Arz talep dengesinde Suriyelilerin yoğun altın bozdurmasından dolayı altının bir süre yükselmesini öngörmüyoruz. Bir süre daha stabil bir şekilde hareket eder. Suriyelilerin Esad’ı devirmesiyle altın gerileme süreci yaşadı. Altın şuan durağan seviyede ve bir süre daha düşer ardından da tekrar toparlar diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. “Suriye’ye dönen herkesin hasarı var ve insanlar yeniden yaşam kuracak, insanların elinde kağıt para olması gerekiyor” İnsanların dönüş için altınlarını kağıt paraya çevirmeye başladıklarını dile getiren Suriyeli kuyumcu Amir Kindavi, “Esad rejimi düştükten sonra burada yaşayan Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladılar. Burada satın aldıkları altınları da kağıt paraya çevirmek için satmaya başladılar. Orada altını kullanması zor. Türkiye içinde güzel bir gelişme olacak. Suriye’ye dönen herkesin hasarı var ve insanlar yeniden yaşam kuracak, insanların elinde kağıt para olması gerekiyor. Daha ilk haftada çok yoğunluk olmadı ama ilerleyen zamanda yoğunluk olacak. Şuan altınlarını dolara dönüştürmek için gelenler oldu” şeklinde konuştu.
Denizli 8 asırlık tarihi çarşı alışveriş fuarına ev sahipliği yapıyor Denizli’de 8 asırlık tarihi Kaleiçi Çarşısında bu yıl 6. kez düzenlenen geleneksel alış veriş festivali düzenlenen törenle başladı. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ve DTO Başkanı Uğur Erdoğan açılışta esnafları yalnız bırakmadı. Denizli’de 800 yıllık geçmişe sahip tarihi Kaleiçi Çarşısı’nda bu yıl 6. Kez gerçek indirimlerin olduğu alışveriş festivali düzenleniyor. 6. Kaleiçi Alış Veriş Festivali Bayramyeri girişinde düzenlenen törenle başladı. Geleneksel törenin açılış törenine Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli Terziler, Konfeksiyoncular, Tuhafiyeciler ve Giyim Sanatkârları Esnaf Odası Başkanı Ahmet Can, Denizli Bayramyeri Kaleiçi Esnafları Güzelleştirme Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Erhan Çaylı, davetliler ve vatandaşlar katıldı. 21- 31 Aralık 2024 tarihleri arasında devam edecek, yüzde 50’ye varan indirimlerin yapılacağı 6. Kaleiçi Alışveriş Festivali açılışında konuşma yapan Denizli Bayramyeri Kaleiçi Esnafları Güzelleştirme Kültür Dayanışma Derneği Başkanı Erhan Çaylı, “Kaleiçi Alışveriş Festivalimize hepiniz hoş geldiniz. Büyükşehir belediye başkanım, ticaret odası başkanım, oda başkanlarımız açılışıma katılan herkese çok teşekkür ediyorum. Tüm Denizli halkı davetlidir" dedi. Herkes Kaleiçi’ne sahip çıkmalı Kaleiçi Çarşısının kentin yaşayan tarihi olduğunu hatırlatan Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan da tüm Denizlilileri Kaleiçi ve Bayramyeri esnaflarına destek vermeye davet etti. Başkan Uğur Erdoğan, “Kaleiçi’ne herkesi alış veriş yapmaya bekliyoruz. Tüm Denizli halkımızın Kaleiçi esnaflarına, çevredeki esnaflara, bayramyerindeki esnafa destek olmalarını canı gönülden istiyoruz. Yerli ve milli marka olan Kaleiçi’ndeyiz. Bugün çok güzel kalabalık ve bereketli bir gün yaşıyoruz. İnşallah bu berekette buradaki esnafımıza iş olarak aş olarak yansır. Açılışa katılanlara çarşıya destek verenlere teşekkür ediyorum” dedi Turizmde işin içinde olmalı 10 gün boyunca devam edecek festivalin açılış konuşmasında tarihi çarşının dokusuna uygun olarak yapılacak düzenlemeyle turizminde içine karıştırılarak daha da hareketlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu ise “Kaleiçi’nin canlanmasını biz çok istiyoruz. Ama Kaleiçi’nin tarihiyle birlikte canlanmasını istiyoruz. Kaleiçi’ne hep birlikte el atacağız. Kaleiçi hem turizm açısından canlı herkesin kaynaşabileceği, sadece böyle herkesin kabul edebileceği şekilde değil, spesifik ürünleriyle kendine özgü çarşısı kendine özgü rengiyle zengin bir hale getirmeliyiz. Bunun içinde hep beraber caba sarf edeceğiz. Tabi ki bunun en önemli ayaklarından birinin de turizm olması. İnşallah hep birlikte başarırız” şeklinde konuştu. Açılış kurdelasının kesilmesinin ardından Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, oda başkanlarıyla birlikte Kaleiçi Çarşısını gezdi esnafa hayırlı işler diledi, vatandaşlarla sohbet etti. Bu gün açılışı yapılan yılın son, en büyük ve en kapsamlı bol indirimli geleneksel alış veriş festivali 31 Aralık 2024 tarihine kadar devam edecek.
Antalya Küçültmek istediği midesi ters tarafta çıktı, doktorlar önce mideyi bulup sonra küçülttü Almanya’dan tüp mide ameliyatı olmak için Antalya’ya gelen 46 yaşındaki hemşire Antje Kirscht, eşine az rastlanır bir tıbbi durumla karşılaştı. Antalya’da özel bir hastanede gerçekleştirilen operasyon sırasında Kirscht’in midesini olması gerektiği yerde göremeyen doktorlar kısa süren şaşkınlığın ardından mideyi karaciğerinin arkasında, sağ tarafta buldu. Mide başarılı bir operasyonla küçültülürken bu sıra dışı anatomik durumun, dünyada yalnızca 100 binde bir görüldüğü biliniyor. Almanya’da hemşire olarak görev yapan Antje Kirscht, tüp mide ameliyatı olmak için sosyal medyada yaptığı araştırmalar sonucunda Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan’a ulaştı. İlk kez Antalya’ya gelen 46 yaşındaki Kirscht, 110 kilo ağırlığıyla obezite tedavisi için başvurdu. Almanya’da kendisine organlarının ters olabileceği yönünde bir tanı konduğunu ifade eden Kirscht, bu bilginin ameliyat sırasında ne anlama geldiğini öğrendi. Ameliyat esnasında cerrahi ekip, Kirscht’in midesini karaciğerinin arkasında, sağ tarafta buldu. Bu sıra dışı anatomik durum, hem hasta hem de ekibin şaşkınlık yaşamasına neden oldu. "Mide ortada yoktu, karaciğerin altından çıktı" Ameliyatı gerçekleştiren Memorial Antalya Hastanesi Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Alihan Gürkan, yaşadıkları şaşkınlığı şu sözlerle dile getirdi: “Çok yapılan bu operasyonlar içerisinde hastanın değişik bir anomalisi vardı. 100 binde bir görüldüğü söyleniyor. Organların hepsi ters olabiliyor. Bu daha sık görülen bir şey ama bu hastada bütün organlar yerli yerinde ama sadece mide sağ tarafa kaymış. Yani karaciğerin arkasına gitmiş. Operasyona başladığımızda mideyi bulamadık. Karaciğeri kaldırınca mideyi sağ tarafta gördük. Bu çok nadir bir durum. 2023 yılı verilerine göre, böyle bir tüp mide ameliyatı dünyada yalnızca 50 kişiye uygulanmış. Biz de bu vakayı başarıyla gerçekleştirdik. Teknik açıdan bizi zorlayan ancak deneyimimizi artıran bir ameliyat oldu”. "Operasyonun ayna görüntüsünü yaptık" Prof. Dr. Gürkan, ameliyatın detaylarına değinerek, “Tüp mide operasyonunun ayna görüntüsünü yaptık. Normalde sol tarafta yaptığımız obezite ameliyatını bu hastada sağ tarafta gerçekleştirdik. Midenin karaciğerin arkasında olması ameliyat süresini 15 dakika uzattı ve toplamda 1 saat sürdü. Bizim için de hoş bir tesadüf oldu” diye konuştu. İlk kez tek başına Türkiye’ye gelen Alman hasta Antje Kirscht ise yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Uzun zamandır tüp mide ameliyatı olmayı düşünüyordum. Almanya’da doktorumuz bazı organlarımın ters olduğunu söyledi ama çok normal bir şeymiş gibi anlattı. Böyle bir şeyle karşılaşacağımı tahmin etmedim. Ameliyat sonrasında midemin sağ tarafta olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım ama süreç o kadar profesyonel yönetildi ve endişe duymadım. Kendimi çok iyi hissediyorum ve tekrar Türkiye’ye gelmek istiyorum”. 6 ayda 30-40 kilo vermesi bekleniyor Prof. Dr. Gürkan, tüp mide ameliyatı olan hastalarda ilk 6-8 ay içinde ağırlığın yüzde 30-40’ının kaybedildiğini belirterek, “Antje’nin başlangıç kilosu 110. 6 ay içinde 30-40 kilo vermesi bekleniyor. Ancak ameliyat sonrası diyet çok önemli. Hastalar bu süreçte kendilerini mutlaka korumalı” şeklinde konuştu.
Elazığ Mobilya bölümünün tek kız öğrencisi: Kulağında kalem elinde çekiç, erkeklere taş çıkartıyor Elazığ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi mobilya ve iç tasarım alanının tek kız öğrencisi Elif Yaren Bağatur, kulağında kalem, elinde çekiç ile erkek yaşıtlarına taş çıkartıyor. Elazığ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, verdiği eğitimleri birçok atölyede pratiğe dönüştürüyor. Fabrika gibi çalışan okulda mobilya ve iç tasarım ile metal teknolojisi alanında üretim yapılıyor. Bir yılda 7 milyon lira ciro yapılan okulda, aynı zamanda atölyelerde çalışan öğrenciler de döner sermayeden ücret veriliyor. Genelde erkek işi olarak özdeşleyen mobilya bölümde ise 10. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki Elif Yaren Bağatur tek kız olarak göze çarpıyor. Kulağında kalem elinde çekiç ile mobilya üreten Bağatur, erkek akranlarına taş çıkartıyor. Tüm cihazları kullanmayı öğrenen Bağatur, yapamazdın diyenlere inat başarıyla çalışıyor. Tek kız öğrenci olarak mobilya ve iç tasarım bölümünde çalıştığını dile getiren Elif Yaren Bağatur, “10.sınıfa gidiyorum. Bölümüme severek geldim. İlgim vardı ve gerçekten üretici bir bölüm olduğu için fabrika gibi çalışıyor ve bu benim çok hoşuma gidiyor. Aileme destekte bulunuyorum. Sonrasında yapılan dolapların başka dolaplara gitmesi ve bunda benimde emeğimin olması ayrıca bir güzel. Bizimde kullandığımız gibi başka arkadaşlarımın yıllarca kullanacağı eşyalar var. Bunlar çok hoşuma gidiyor. Öğretmenlerimde çok profesyonel, işini bilen insanlar ve onlardan çok iyi meslek öğrendiğimi düşünüyorum. Kısa sürede yapabileceğim ve alabileceğim her şeyi onlardan almaya çalışıyorum. Buranın devamında da üniversitede iç mimarlık okumayı düşünüyorum. Bölümümü çok seviyorum. Buraya severek geldim. Tek kızım, tek kız olmama rağmen herkesle eşit olduğumu hissedebiliyorum. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Tekrardan hocalarıma çok teşekkür ediyorum. Buraya gelmemin sebebi de onlar. Onların bana sevdirmesidir” dedi. Bağatur, “Çekiç veya matkap olsun, ben ilk gün geldiğimde hiçbir şeyi yapmayı bilmiyordum. Herkes bilmiyor ve bunu öğreniyor. İnanıyorum ki yapamayacağımız hiçbir şeyde yoktur. Bunlar benim için nasıl kolaylaştı, hocalarım sayesinde bunları öğrendim. Çok rahat öğrendiğimi düşünüyorum. İlk günden matkap kullanmayı öğrendiğimi gayet iyi hatırlıyorum. Mustafa, Fethi, Yusuf ve diğer hocalarım sağ olsun. Hepsi gerçekten çok yardım ediyor. Bazen heyecanlanmıyorum, bana o kadar ki iyi geliyor. Buradan eve gidince bile çok güzel anılar biriktirdiğimi, öğrendiğim şeyleri de aileme aktardığımı biliyorum” diye konuştu. "Hedefim, üniversitede iç mekan tasarımı okumak ve bu mesleği devam ettirmek" Ailesinin kendisini desteklediğini aktaran Bağatur, “Ailem, ilk başta ben mobilya okumak istiyorum ve ya mekan tasarımına gideceğim dediğim zaman beni desteklediler. Ailem zaten genelde hep bana destek veriyor. Bir şey söylemediler. ‘Kendi hatan, eğer pişman olacaksan bile kendin ol, bundan bir sonuç çıkar’ dediler. Bende tamam dedim. Daha sonrasında onlarda hocalarımla tanıştıktan sonra gerçekten buranın benim açımdan daha iyi olduğunu anladılar. Ben şu an çok mutluyum, mesleği de öğrendiğimi düşünüyorum. İlerleyen süreçte devam ettireceğim için kendime de inanıyorum. Onlarda bana güveniyor. Hedefim, üniversitede iç mekan tasarımı okumak ve bu mesleği devam ettirmek. Burada bir ciro elde ediliyor ve bizde bundan faydalanıyoruz ailemiz de faydalanıyor. Okul harçlığımızı çıkarabiliyoruz. Yani yararlı bir şey. Bu da bizde ayrıca bir katkıda bulunuyor” şeklinde konuştu. “Önemli olan insanın kendine güvenmesi” Kadının isterse her şeyi yapabileceğini vurgulayan Bağatur, “Ben buraya geldiğim ilk günde okuldakiler ’yapamazsın’ diyordu. Ağır kaldırılıyor, nasıl yapacaksın ifadelerini kullanıyorlardı. Ama ben kendime güveniyordum. Eğer bir insan kendine güvenirse bu kadın erkek fark etmeksizin hepimiz eşitiz sonuçta kesinlikle her şeyi yapabilir. Bence önemli olan insanın kendine güvenmesi ve el becerisidir" dedi.