TEKNOLOJİ - 09 Temmuz 2024 Salı 02:10

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: "Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk"

A
A
A
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: "Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk"

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk. Artık Türkiye uydu teknolojilerinde A takımında ilk 11’dedir" dedi.


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, TÜRKSAT 6A uydusunun fırlatılma hazırlıkları kapsamında Türksat Gölbaşı Kampüsü’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Kacır, Türkiye sathındaki 102 teknoparkta 10 bin 600’den fazla girişimin teknoloji geliştirme yolculuğunu sürdürdüğünü ifade etti.


Bin 600’den fazla arge ve tasarım merkezindeki firmaların inovasyon odaklı projeleri hayata geçirdiğini söyleyen Kacır, "Yatırım, istihdam, üretim, icat ve ihracat rotasında yeni başarı hikayeleri yazıyoruz. Teknolojide paradigma değişimlerine doğru zamanda odaklanarak yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye’yi hep birlikte inşa ediyoruz. Bu anlayışın işaret fişeğini savunma sanayinde yaktık. Gerçekleştirdiğimiz ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmalarıyla sektörde yüzde 20 olan yerlilik oranını yüzde 80’lerin üzerine çıkardık" diye konuştu.


Kacır, Türkiye’nin milli ve özgün savunma sanayi ürünlerinin dünyada savaş paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurları olduğunu dikkati çekerek, "Benzer bir fırsat penceresini şimdi uzay teknolojilerinde görüyoruz. Fırlatma maliyetlerinde son 20 yılda yaşanan hızlı düşüş uzay sektörünün ilerlemesine kapı araladı. Uzayın tarımdan sağlığa, haberleşmeden bilgi teknolojilerine, farklı alanlarda yeni buluşların ve teknolojilerin öncüsü olmasını daha da hızlandırdı. Teknoloji geliştirmede ve yüksek teknoloji üretiminde küresel ölçekte iddia sahibi bir ülke olarak ülkemizin uzayın sunduğu fırsat yararlanmasını ve hak ve menfaatlerimizi korumayı bir tercihten öte zorunluluk addediyoruz. Bu anlayışla uzay bilimi ve teknolojilerinde insan kaynağı, tasarım ve mühendislik kabiliyetleri açısından ülkemizi adım adım ileriye taşıyoruz" ifadelerini kullandı.


"23 farklı çeşitte toplam 84 ekipmanı yerli olarak üreterek yüzde 80’in üzerinde bir yerlilik oranını yakaladık"


Uzay alanındaki yetkinliklerin büyük ölçekte toplandığı uydu teknolojilerinde gerçekleştirdikleri yatırımlarla Türkiye’yi kendi uydularını geliştirebilen, üretebilen ve test edebilen bir seviyeye ulaştırdıklarını kaydeden Kacır, sözlerine şöyle devam etti:


"Geçtiğimiz yıl uzaya fırlattığımız metre altı çözünürlüklü milli gözlem uydumuz İMECE ile artık dünyanın her yerinden hiçbir kısıt olmadan görüntü alabiliyoruz. Haberleşme uydularımızın kapsama alanını yaklaşık 5 milyar nüfusun yaşadığı coğrafyaya eriştirecek TÜRKSAT 6A projesiyle de haberleşme uydularının üretimi ve geliştirilmesinde elde ettiğimiz kazanımlardan bugüne kadar yurt dışından temin ettiğimiz ve görüntüleme uydularına nazaran daha sofistike teknolojileri bünyesinde barındıran haberleşme uydularının üretiminde en ileri düzeyde yararlandık."


Kacır, tüm aşamalarını yerli olarak gerçekleştirdikleri proje sürecinde 23 farklı çeşitte 85 ekipmanı yerli olarak ürettiklerini hatırlatarak, "Yüzde 80’in üzerinde bir yerlilik oranını yakaladık. Sistem entegrasyonu sonrasında gerçekleştirilen 396 çevresel ve fonksiyonel testle uydumuzun uzay şartlarını ve fırlatma koşullarına uygunluğunu doğruladık. Tüm bu kabiliyetlere sahip kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk. Artık Türkiye uydu teknolojilerinde A takımında ilk 11’dedir" dedi.


4 Haziran’da uydunun fırlatma alanına nakliyesini gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kacır, "O günden bu yana arkadaşlarımız fırlatma öncesi kontrol testlerini yakıp dolum faaliyetlerini ve fırlatma aracıyla entegrasyon çalışmalarını tamamladılar. TÜBİTAK Uzay, TUSAŞ, ASELSAN ve TÜRKSAT ekiplerinin başarılı ortak çalışmasıyla bugünlere gelen projede kritik bir eşiğe birazdan hep birlikte şahitlik edeceğiz. Bu fırlatma bir ilki daha gerçekleştireceğiz. Uydumuzun yörünge yerleşme operasyonu ilk kez bizim mühendislerimiz tarafından yürütülecek. Bu, bize daha iddialı projeler için önemli bir tecrübe kazandıracak. TÜRKSAT 6A’nın fırlatma sonrasında görev yapacağı, dünyadan 35 bin 786 kilometre uzaklıktaki yer sabit yörüngeye salimen varmasını temenni ediyorum" diye konuştu.


"Küresel rekabet gücüne sahip milli uydu markamızı oluşturacağız"


Kacır, Türkiye’nin uzay alanında çalışma yürüten farklı kurum ve firmaların bünyesindeki kabiliyetlerini bir araya getirdiklerini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:


"Bu tarihi misyonun ardından milli uzay programımız doğrultusunda uydu geliştirme alanında kamuda bulunan kapasiteyi tek çatı altında toplayarak küresel rekabet gücüne sahip milli uydu markamızı oluşturacağız. Bugüne kadar uydu geliştirme ve üretimi sürecinde elde ettiğimiz teknolojik yetkinliklerin ekonomik değere dönüşmesini hızlandıracağız. Arge üretim kabiliyetlerimizden yeni uydu projelerimizde ve Ay programımızda en üst düzeyde istifade edeceğiz. Ülkemizin uzaydaki vizyonu ve iddiasını ortaya koyan Milli Uzay Programımız doğrultusunda güçlü ve bağımsız bir Türkiye’nin yerini uzayda da tahkim edeceğiz."


Türk astronot ve bilim misyonu kapsamında ilk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın uzay istasyonunda 13 bilimsel deneyi gerçekleştirdiğini hatırlatan Kacır, diğer Türk astronot Tuna Cihangir Atasever’in de geçen ay 7 bilimsel deneyimi icra ettiği bir yörünge altı araştırma uçuşunu tamamladığını vurguladı.


Kacır, Ankara’da kurulacak uzay teknoloji geliştirme bölgesiyle, teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın yıldızı haline gelmiş ülkemizden uzay alanında yeni teknoloji girişimlerinin çıkmasını tetikleyeceklerini belirterek, "Ay programımız çerçevesinde kendi mühendislerimiz ve bilim insanlarımız tarafından tasarlanan ve üretilen milli imkanlarla geliştirilmiş etki sistemine sahip bir uzay aracıyla Ay’a erişeceğiz. Uluslararası iş birlikleriyle kuracağımız uzay limanıyla ülkemizin uzaya bağımsız erişimini temin edeceğiz. Dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali Teknofest’te düzenlediğimiz gökyüzü şenlikleriyle, eğitim ve girişimci destek programlarıyla, uzay bilimi ve teknolojilerinde Türkiye’nin en kıymetli hazinesi insan kaynağımıza yatırım yapmayı hız kesmeden sürdüreceğiz. Türkiye Yüzyılı’nda küresel uzay ekonomisinden pay alan, uzayın sunduğu fırsatlardan en üst düzeyde yararlanan uzay bilimi ve teknolojilerinde varlığını güçlü şekilde ispat eden bir Türkiye’yi hep birlikte yükselteceğiz" ifadelerini kullandı.



Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır: "Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türk Hava Yolları’nın düzenlediği Turkish Airlines World Golf Cup Turnuvası’nın kazananları belli oldu Türk Hava Yolları’nın (THY) kendi adıyla düzenlediği golf turnuvalarından Turkish Airlines World Golf Cup’ın İstanbul ayağı, 5-6 Ekim tarihlerinde Türkiye Golf Federasyonu (TGF) Silivri Golf Kulübü’nde gerçekleştirildi. Müsabakalar sonrası kadınlarda Joelle Benjenk, erkeklerde ise Selim Berkol birinci olarak Antalya’daki büyük finale gitmeye kazandı. 2013 yılından bu yana amatör golfçülere yönelik düzenlenen Turkish Airlines World Golf Cup ile THY kurumsal müşterilerine etkin bir biçimde ulaşıyor. Bu yıl içerisinde 118’den fazla turnuvada 10 bini aşkın oyuncu bir araya geldi. Turnuvaya THY’nin kurumsal ve sadık müşterilerinin yanı sıra, iş dünyasından önemli isimlerin de aralarında bulunduğu 160 kişi katıldı. Büyük final Antalya’da Turnuva bu yıl, 67 ülkede toplamda 118 şehirde yapıldı. Turnuvada 24 ve altı handikap seviyesinde bayanlarda mücadele eden Joelle Benjenk oldukça iyi bir performans göstererek 39 puan aldı ve şampiyon oldu. Erkeklerde ise 46 puanla Selim Berkol birinci sıraya yerleşti ve her iki finalist de turnuvanın final oyunlarının oynanacağı Antalya’ya, büyük finale gitmeye hak kazandı. Düzenlenen turnuvaya ilişkin değerlendirmede bulunan Türk Hava Yolları Genel Müdür (Ticari) Yardımcısı Ahmet Olmuştur, “Turkish Airlines World Golf Cup Turnuvamızın İstanbul ayağında oynayan tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. İzlemesi keyifli bir turnuva oldu. Bu seride kazanan Joelle Benjenk ve Selim Berkol’u tebrik ediyor ve Antalya’da başarılar diliyoruz” dedi.
Burdur Burdurlular Filistin’e destek için yürüdü Burdur’da İsrail’in Gazze’yi işgalinin 1’inci yıl dönümünde protesto yürüyüşü düzenlendi. Burdur’da sivil toplum kuruluşları tarafından Filistin’e destek amacıyla yürüyüş gerçekleştirildi. Köprübaşı mevkiinde toplanan kalabalık, Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyerek İsrail aleyhine sloganlar attı. Yürüyüş ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından STK’lar adına konuşan Burdur Kudüs Platformu Sözcüsü Oktay Akgün, “Siyonist İsrail, Gazze’de tam 365 gündür soykırım yapıyor. Dünyanın bu suskunluğu çoğu çocuk ve kadın 42 binden fazla insanı katleden, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri dahi bombalayan soykırımcıyı, kandan beslenen katil sürüsünü cesaretlendiriyor" dedi. Akgün, “Uluslararası sistem ahlaken, fikren, fiilen çökmüştür. Uluslararası kurumlar çökmüştür. Daha da kötüsü, insanlık bütün değerleriyle birlikte bu katil rejim ve onu koşulsuz destekleyen emperyal güçler karşısında savunmasız bir şekilde beklemektedir. Katil Netanyahu yönetimindeki siyonist İsrail, 7 Ekim tarihinden bu yana 17 bini çocuk, 11 bin 500’ü kadın olmak üzere 42 bin Filistinli masum insanı katletti. 97 binden fazla yaralı, on binlerce kayıp var. Bugün Burdur Cumhuriyet Meydanı’ndan sesimizi yükseltiyoruz. Diyoruz ki Filistin özgür oluncaya dek bizler buradayız” diye konuştu. Basın açıklaması sonrası yapılan duaların ardından kalabalık dağıldı.
Düzce Filistin’e destek için çocuklar 1 kilometrelik resim yaptı Düzce’de İsrail’in Gazze’ye saldırılarının 1. yılı ve Lübnan’a saldırıları, düzenlenen sessiz yürüyüşle protesto edildi. Eylemde çocukların çizdiği "Filistin’e özgürlük" temalı 1 kilometre uzunluğundaki resim de sergilendi. İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı saldırıların üzerinden 1 yıl geçti. İsrail, başta Gazze olmak üzere Filistinlilerin yaşadığı mülteci kamplarını, ibadethaneleri, hastane ve okulları bombalayarak her gün yüzlerce Filistinliyi katletmeye devam ediyor. Son olarak Lübnan’a hava ve kara harekâtı başlatan İsrail’in saldırılarını protesto etmek için Düzce’deki sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek kurdukları Filistin’e Destek Platformu, sessiz yürüyüş düzenledi. Cedidiye Meydanı’nda platform adına konuşan Memur-Sen Düzce İl Başkanı İsmail Atay, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun da tehdit altında olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kirli bir oyunla karşı karşıyayız. Onun için tekrar altını çizmek gerekir ki Türkiye’nin savunması Gazze’den başlar. Lübnan’a saldırı ise savaşın yeni bir evreye geçtiğini gösteriyor. Batılı başkentlerde ise aynı kalıp açıklamalar devam ediyor. Dün komplo denilerek küçümsenen stratejilerin bugün gerçekleştiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Onun için kimse olayları bizden uzak zannetmesin. Gaflet sonumuz olur. Vakit teyakkuz vakti, vakit Gazze hattına sahip ve destek çıkma vakti. Vakit insanlık haysiyetini sahiplenme, vicdanın sesi olma vakti. Vakit kardeşlerimize sahip çıkma vakti. İnsanlık şerefinin bu katil sürüsüne karşı mutlak galip geleceğine inanıyoruz. Ancak önce direniş hatlarını güçlü bir şekilde takip etmek zorundayız. Soykırım destekçisi markaları, boykotu derinleştirerek ve yaygınlaştırarak siyonizme kan pompalayan damarları kesmeliyiz. İsrail malı almazsan ölmezsin, alırsan çocukları öldürürler. Buradan açıkça bir kez daha deklare ediyoruz; İsrail 100 yıldır Filistin topraklarında katliam yapan bir terör örgütüdür. Yerleşimci adlı terör ve kan şebekesi eliyle tedrici olarak sürdürdüğü işgal yeni bir aşamaya geldi. 7 Ekim’den bu yana yaşananlar siyonist İsrail’in, siyonist işgalin yeni bir evresini göstermektedir. Emperyalizmin sınırsız desteği, siyonist şirketlerin sponsorluğu ile Gazze’de Müslüman kıyımı yapan ırkçı rejimin hedefinde bütün bölgemiz, coğrafyamız var.” Çocukların yaptığı 1 kilometrelik resim açıldı İsrail’i protesto gösterisinde, çocukların Filistin’e destek için yaptığı 1 kilometre uzunluğundaki resim de gösteriye katılanlar tarafından açıldı. Uzunluğu nedeniyle meydana sığmayan resim bir kısmı açılarak sergilendi. Gösteriye katılanlar, daha sonra Cedidiye Meydanı’ndan Anıtpark Meydanı’na kadar ellerindeki Türk ve Filistin bayrakları, pankartlarla sessizce yürüdüler. Anıtpark Meydanı’nda toplanan kalabalık daha sonra olaysız şekilde dağıldı.
Antalya Antalya’da Filistin’e destek yürüyüşü Antalya’da, İsrail’in Gazze’ye karşı başlattığı işgalin birinci yılında binlerce vatandaşın katılımı ile ‘Filistin’e Destek Yürüyüşü’ düzenlendi. İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı saldırı ve işgalin birinci yıldönümünde binlerce Antalyalı, ‘Filistin’e Destek Yürüyüşü’nde bir araya geldi. Aydın Kanza Parkı’nda ellerindeki Türkiye ve Filistin bayrakları ile toplanan vatandaşlar, tekbir ve sloganlarla Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdü. Grup adına basın açıklaması yapan Antalya Kudüs Platformu Başkanı Mustafa Erduran, Yahudilerin İsrail’in kuruluş sürecinde Filistin topraklarının yüzde 5,6’sına sahipken BM tarafından 1948 yılında Filistin topraklarının yüzde 56’sının gasp edilerek İsrail’e verildiğini belirtti. 1897 yılında temeli atılan işgalin hedefinin Arz-ı Mevud olarak ifade edilen tüm coğrafyayı işgal etmek olduğunu söyleyen Erduran, “Bugün İsrail, İslam dünyasının kalbine saplanmış gayrimeşru bir işgal yönetimidir. Yüz yıldır belirli aralıklarla devam eden vahşi katliam ve işgal eylemleri nedeniyle sabıkası soykırımlarla dolu olan İsrail, özellikle bir yıldan beri Filistin’de soykırım suçunu en vahşi şekilde işlemektedir. Kesintisiz devam eden saldırılar sonucu on binlerce çocuk, kadın, yaşlı, hasta, engelli ve yüzlerce gazeteci, sağlık çalışanı, insani yardım çalışanı katledildi. İsrail’in terörü karşısında BM ve AB gibi uluslararası örgütler engelleyici bir rol üstlenmedikleri gibi İsrail’i koruyup kollamaktadırlar” ifadelerini kullandı. "Dünyayı kaosa sürükleyecek” AB’ye üye ülkeler İsrail’e silah ve para desteğinde bulunurken, BM Güvenlik Konseyi’nin ise İsrail terör örgütünün dokunulmazlığını tescilleyen bir rol üstlendiğini söyleyen Erduran, “Artık herkes anlamaktadır ki İsrail sorunu dünyanın kayıtsız kalamayacağı insani ve vicdani bir sorundur. Yüz yıldır yaşananlar göstermiştir ki İsrail uluslararası hukuk mekanizmalarında yargılanıp ceza almadığı ve yalnızlaştırılmadığı sürece sorun gerçek anlamda çözülmeyecektir. 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonu, toprakları işgal edilmiş, soykırıma maruz kalırken yalnız bırakılmış Filistin halkının insani çırpınışını temsil etmektedir. Arz-ı Mevud safsatasıyla saldırgan tutumunu Gazze, Batı Şeria ve tüm Filistin’den sonra Lübnan’a da taşımıştır. Siyonist rejimin bu azgın tutumu bölge halkları için açık bir tehdittir. Kıbrıs’a ve Türkiye’ye doğru sıçrayacağı açık olan bu cüretkâr tehdidin tüm dünyayı kaosa sürükleyebileceği görülmelidir” şeklinde konuştu. Antalya Müftüsü Nazif Yalçınkaya tarafından okunan duanın ardından yürüyüş sona erdi.