ASAYİŞ - 04 Ekim 2024 Cuma 08:00

İçişleri Bakanı Yerlikaya: "19 ilde Yasa Dışı Bahis, Çevrimiçi Çocuk Müstehcenliği , Ödeme Sistemleri ve Bilişim suçlarına yönelik 4 gün içinde düzenlenen “SİBERAĞ-9” operasyonlarında 115 şüpheli yakalandı. 17’si tutuklandı. 2’si hakkında adli kontrol kar

A
A
A
İçişleri Bakanı Yerlikaya: "19 ilde Yasa Dışı Bahis, Çevrimiçi Çocuk Müstehcenliği , Ödeme Sistemleri ve Bilişim suçlarına yönelik 4 gün içinde düzenlenen “SİBERAĞ-9” operasyonlarında 115 şüpheli yakalandı. 17’si tutuklandı. 2’si hakkında adli kontrol kar

İçişleri Bakanı Yerlikaya: "19 ilde Yasa Dışı Bahis, Çevrimiçi Çocuk Müstehcenliği , Ödeme Sistemleri ve Bilişim suçlarına yönelik 4 gün içinde düzenlenen “SİBERAĞ-9” operasyonlarında 115 şüpheli yakalandı. 17’si tutuklandı. 2’si hakkında adli kontrol kararı verildi. 96’sının işlemleri devam ediyor."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Küresel ısınma hurma ağacının meyve vermesine neden oldu Manisa’nın Alaşehir ilçesindeki Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü bahçesinde yetişen hurma ağacının meyve vermesi görenleri hayrete çevirdi. Küresel ısınma nedeniyle hurma ağacının meyve verdiğini düşündüklerini söyleyen Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ziraat Mühendisi Mustafa Seyhan, ağacın inceleneceğini söyledi. Manisa’nın Alaşehir ilçesindeki Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü bahçesinde yıllar önce dikilen hurma ağacı küresel iklim değişikliğinden etkilenerek meyve vermeye başladı. Türkiye şartlarında meyve vermeyen ağacın bu yıl ilk meyvesini çıkarması hem vatandaşları hem de merkezde eğitim gören kursiyerleri hayrete çevirdi. Haber verilmesi üzerine ağaçta inceleme yapan Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ziraat Mühendisi Mustafa Seyhan, hurmanın tadına da bakarak şartların uygun olup olmadığını değerlendirdi. Sıcak iklimlerde yetişen hurma ağacının Manisa’nın Alaşehir ilçesinde meyve vermesi kendilerinde şaşkınlık oluşturduğunu söyleyen Alaşehir Halk Eğitim Merkezi kurisyerlerinden Hatice Değirmenci, "Sıcak iklimlerde yetişen hurmanın ülkemizde, Alaşehir’de yetişmesi çok güzel" derken kurisyerlerden Gülseren Tekin, "Gerçekten çok güzel. Çok sevdiğimiz bir meyve. Özellikle Alaşehir’de yetişmesi çok güzel" diye konuştu. Alaşehirde ilk defa böyle bir meyveyle karşılaştıklarını söyleyen kursiyerlerden Nefise Ortaç, "Alaşehir’de ilk defa böyle bir meyve ile karşılaştık. Normalde bu meyveler bir dişi bir erkek olarak, eşleştiği zaman meyve verirmiş. Karşı tarafta bir hurma ağacı daha var. Büyük bir ihtimalle o erkek. Bu güzel meyveyi görmek ve tanımak çok güzel. Alaşehir’de bu meyve inşallah üzüm gibi üretimi olur. İnşallah çoğalır" dedi. Meyve veren hurma ağacı için inceleme başlatıldı Öte yandan, Alaşehir Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ziraat Mühendisi Mustafa Seyhan, ağaçta incelemelerde bulundu. Gelecekte tarımı yapılabilmesi amacıyla örnek bir olayın yaşandığını söyleyen Seyhan, "Alaşehir’de bu güzellikleri yaşamak çok güzel, Alaşehir Halk Eğitimi Merkezi bahçesinde hurma ağacı ve hurma meyvesi, hocalarımızın zamanında bahçeye dikmiş oldukları ve bu gün verime yatan meyveler bizim gurur kaynağımız oldu. Küresel ısınma ve iklimsel ısınmalar sonucu bu olay meydana gelmiştir. Bizim için bir ilktir. Şu anda ekonomik değeri olmayan bu meyve ağacımızın yarın neler getireceği belli olmaz, Alaşehir’imizin sultaniye üzümü var, ekonomik değeri onunla güzel. Ama küresel ısınmanın önümüzdeki günlerde nereye, nasıl , ne getireceği belli değildir. Kurak ve sıcak ,iklimlerde yetişen hurma ağacı artık Güney Doğu ve Akdeniz bölgelerimizde, muz gibi yetişmeye başladı. Beldi önümüzdeki günlerde bir örnek olabileceğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Bitlis Tarihi mezarlıktan 6 sanduka gün yüzüne çıkarıldı Bitlis’in Ahlat ilçesinde bulunan dünyanın en büyük Türk İslam mezarlığı olma özelliğini taşıyan Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarında; yazıları, geometrik ve bitkisel süslemeleri ile çok nitelikli Selçuklu dönemine ait 6 sanduka gün yüzüne çıkarıldı. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve mali desteğiyle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz başkanlığında yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında yürütülen kazı çalışmalarında yeni mezarlar da gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Selçuklu Meydan Mezarlığı’nın ‘Seyitler’ bölümünde yapılan kazı çalışmalarında yüzey toprağının alınması sonucu 13’üncü ve 14’üncü yüzyıldan kalma yazıları, geometrik ve bitkisel süslemeleri ile çok nitelikli Selçuklu dönemine ait 6 yeni sanduka gün yüzüne çıkarıldı. Yapılan çalışmalar hakkında gazetecilere bilgi veren Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı ve Eski Ahlat Şehri Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz, yer altında gün yüzüne çıkmayı bekleyen binlerce mezar taşının olduğunu söyledi. Kulaz, “2024 yılı kazı çalışmaları Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığ’ında devam ediyor. Özellikle bu yılki çalışmalar ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında gerçekleştiriliyor. Ana girişten hemen sonra yer alan Seyitler Mezarlığı bölümünde yaklaşık 2 bin metrekarelik alanda gerçekleştirildi ve devam ediyor. Bu gittikçe de mezarlığın bütününe yayılacak” dedi. “Toprak altında binlerce mezar taşı var” Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda yüzey toprakları alındıkça ve kazılar yapıldıkça yeni mezarların gün yüzüne çıkmaya devam ettiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu seneki çalışmalarda daha önce söylediğim gibi toprak altında belki binlerce mezar taşı var. Bunların açığa çıkarılması, özgün haline kavuşturulması gerekiyor şeklinde fikir beyan etmiştik ve fikirlerimiz zaten adım adım hayata geçiriliyor. Bu seneki çalışmalarda toprak altından çok nitelikli mezar taşları çıktı. Özellikle 6 tane sanduka hem yazıları hem süslemeleri ile Selçuklu üslubunu önemli ölçüde yansıtan örnekler. Çünkü hem bitkisel hem geometrik süslemeler hem yazı karakteri tamamen Selçuklu dönemini aksettiriyor. O nedenle bu mezar taşlarını fazla önemsiyoruz. Bu çalışmalar devam ettikçe de bu tür yeni mezarlar ortaya çıkarılacak ve alanda koruma altına alınarak sergilenecek. Çalışmaların bir diğer önemli boyutu, süreç içerisinde zemini bozulmuş mezar taşlarına müdahale ederek özgün hallerine kavuşturma konusudur. Onu da adım adım gerçekleştiriyoruz. Bu meyanda da yaklaşık 80 mezar taşına blokaj uygulaması gerçekleştirildi. Zeminler düzeltiliyor, yüzey toprağı alınıyor ve mezarlık çok daha güzel hale geliyor.”
Trabzon Prof. Dr. Hakan Ersoy: "Derelerin sularını doğru projelerle denizle buluşturmalıyız" Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Karadeniz Sahil Yolu boyunca viyadüklerin bulunduğu noktalardaki menfezler taş ve ağaç parçaları nedeniyle tıkanınca sel, su baskınları ve afetler kaçınılmaz oluyor. Uzmanlar, denizle yerleşim yerleri arasındaki kot farkının düşürülmesinin yanı sıra derelerin sularını denize taşıyacak menfezlerin doğru şekilde projelendirilmesinin afet riskini azaltacağına inanıyor. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yıllardır kabus haline gelen sel ve heyelanlar hayatı olumsuz etkiliyor. Son 90 yılda 700’ün üzerinde kişinin hayatını kaybettiği sel gerçeği her yıl yaşanan olumsuzluklar nedeniyle tekrar tekrar hatırlanıyor. Dere yatakları çevresindeki tahribat ve yapılaşma ani yağışlarda sel, heyelan ve taşkın riskine neden olurken, Karadeniz Sahil Yolu’nda özellikle viyadüklerin yapıldığı noktalara konulan menfezlerin bir çok noktada sel riskini arttırdığı gözleniyor. Menfezler taş ve ağaç parçaları nedeniyle tıkanınca sel, su baskınları ve afetler kaçınılmaz oluyor. 20 Eylül 2024 tarihinde Trabzon’un Sürmene, Araklı, Arsin ve Yomra ilçelerinde etkili olan 1 kişinin hayatını kaybettiği milyonlarca lira maddi hasarın oluştuğu sel felaketinde en dikkat çeken noktalar sel sularını denize buluşturan menfezler oldu. Sürmene ilçesinde Karadeniz Sahil Yolu’nun viyadüğünün hemen alt kısmında yer alan Çavuşlu mahallesinde odun parçaları ve çöplerle ile tıkanan menfez su birikintisine neden oldu. Denizle buluşamayan sel suları nedeniyle çok sayıda işyerinde maddi hasar meydana geldi, bir kişi sel sularına kapılarak hayatını kaybetti. "Yol bir bent etkisi oluşturdu" Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama Araştırma Merkezi (UYGAR) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, geçmişte menfezlerin doğru projelendirilemediğine dikkat çekti. Ersoy “Karadeniz Sahil Yolunun yapıldığı yıllardan beri bunu ilk 2015 yılında Hopa’da yaşadık. Türkiye’nin yağış ortalamasının üçte biri bir gecede Hopa’ya yağdı. 90 yıllarında aynı miktardaki şu Hopa’da herhangi bir olaya meydan vermezken 2015 yılında 9 kişinin hayatına sebep oldu. Yol bir bent etkisi oluşturdu. Aynı şekilde bunu Giresun’da yaşadık. Ordu’da yaşadık. Sürmene’de yaşadık. Dolayısıyla yine sorun gelen yükü serbest ortama yani denize taşıyacak menfezlerin tam olarak doğru projelendirilmemesi. Yani biz şu anda hiç kimseyi suçlamıyoruz ama şunu da soruyoruz doğru ilaç, doğru tedavidir. Demek ki doğru projelendirilmemiş. Sahil yolu tabii ki kısmen de çok büyük artıları olduğu gibi dezavantajları da var” dedi. “Ulusal Deprem Acil Eylem Planı gibi heyelan ve taşkınlar için de bir acil eylem planı hazırlanmalı” "Tüm deprem için nasıl ülke olarak birlikte bir araya geldiysek Ulusal Deprem Acil Eylem Planı hazırlandıysa Karadeniz Bölgesi’nin de depremi de seldir, heyelandır" diyen Ersoy "Dolayısıyla bu bir ulusal problem olmak zorunda. Sorunu sadece lokal anlamda meydana gelen problemleri çözmek yerine değil nasıl bir deprem planı oluşturuldu, ülke seferber oldu, deprem konusunda bundan sonra yaşayacağımız problemleri ileride karşılaşmamak adına bir projeler grubu oluşturulduysa Doğu Karadeniz Bölgesi gibi bölgede de bu heyelan ve taşkınlar adı altında böyle bir plan hazırlanmalı. Buna karşı projeler desteklenmeli. Dolayısıyla Doğu Karadeniz’i yalnız bırakmamak lazım. Oturup ortak akılla üniversite, kamu, sanayi belki de bir araya gelip bir devlet politikası halinde bu işi çözebiliriz. Yerel imkanlarla biz Karadeniz’i kurtaramayız” ifadelerini kullandı.