POLİTİKA - 10 Aralık 2024 Salı 15:39

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu saatten sonra Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı haline gelmesine asla rıza gösteremeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısının hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü toplantımızı, bölgemizde tarihi diyebileceğimiz nitelikte gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

Suriye halkının, on yıllardır süren zulüm düzenini yıkarak; özgürlüğüne, hakkına, hukukuna, geleceğine sahip çıktığı asil bir kıyamı zaferle taçlandırdığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Evet, inancımız ve duamız odur ki son 13 yılı tam anlamıyla zifiri karanlık olan 61 yıllık Baas diktatörlüğü sonrasında Suriye, kardan aydınlık günlere kavuşmuştur. Zalim Esed’in baskı, zulüm ve katliamlarla yıllardır ayakta tutmaya çalıştığı azınlık rejimi, 8 Aralık Pazar günü Şam’ın kurtuluşuyla artık çökmüştür.” diye konuştu.

Suriye’nin ve Suriye halkının önünde, müreffeh ve mutlu geleceğe giden bir kapı açıldığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah ülkenin diğer kısımlarındaki DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin de en kısa sürede başı ezilecektir. Böylece Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliği ülkenin her tarafında tümüyle güçlendirilecektir. Suriye halkının birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini yeniden tesis etmeye bu kadar yaklaştığı bir dönemde, akıl ve vicdan sahibi hiçbir gücün, terör örgütleriyle iş tutmaya devam edeceğini düşünmüyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

Türkiye’nin siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri tüm kapasitesiyle, bu tarihi mücadelesinde Suriye halkının hep yanında olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Hep söylediğimiz gibi; Suriye, tüm inanç grupları ve etnik kesimleriyle Suriyelilerindir. Geçmişte yaşanan acıların, gelecekte inşa edilecek huzurlu, güçlü, müreffeh Suriye’ye giden yolu, bir fener gibi aydınlatmasını temenni ediyoruz, bunu gönülden diliyoruz. Bu vesileyle, Suriye topraklarına gözünü diken herkese şu hatırlatmayı yapmakta fayda görüyorum: Türkiye olarak, Suriye’nin bugünkü seviyesine gelmesi konusunda çok büyük fedakarlıklarda bulunduk, çok büyük gayretler gösterdik” dedi.

“Herkesin sırtını döndüğü Suriye halkını, hem topraklarımız içinde, hem de sınırlarımız dibinde yıllarca koruduk, kolladık, himaye ettik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün de söyledim bunu şikâyet ederek değil, memnuniyetle yerine getirdik. Rabbim, bizlere, insanlığımızın ve Müslümanlığımızın sınandığı zor bir dönemde, kardeşlik imtihanını alnımızın akıyla vermeyi nasip etti. Nefret söylemleriyle bu süreci zehirlemek; ırkçı vandallıkla Türkiye’nin eşsiz misafirperverliğine leke bulaştırmak isteyenler de oldu. Ama milletimiz basiret ve ferasetle hareket ederek, bu faşist zihniyetin oyununa hamdolsun gelmedi” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

"Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz"

Bu saatten sonra, Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyeceklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı haline gelmesine asla rıza gösteremeyiz. Kardeş Suriye halkının evlerine geri dönüşünü engellemeye yönelik hiçbir adımı, hiçbir kışkırtmayı kabul edemeyiz. Suriye halkının özgürlüğüne, yeni Suriye yönetiminin istikrarına, kadim Suriye topraklarının bütünlüğüne yönelik her saldırı, karşısında Suriye halkıyla birlikte bizi de bulacaktır. Birilerinin, sırtlarını dayadıkları güçlerden aldıkları cesaretleri, fanatik inançları, sapkın ideolojileri, hastalıklı hayalleri uğruna bölgemizi kana ve ateşe bulamasına seyirci kalmayacağız. Hem Suriye’de yaşananlardan, hem Filistin’de devam eden trajediden, hem kuzeyimizde süren savaştan çıkardığımız dersler bize, bu şekilde hareket etmemiz gerektiğini söylüyor" açıklamasını yaptı.

Türkiye’nin herkes için güvenlik, herkes için barış ve refah istediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendi güvenliğimizi, huzurumuzu, siyasi ve ekonomik istikrarımızı garantiye almanın yolu, bu iklimi bölgemizin tamamına yaymaktan geçiyor. Aksi takdirde, çok büyük emeklerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı koruyabilmemizin güçlüğünü hep birlikte gördük, yaşadık. Bu vesileyle, kardeş Suriye halkını gerçekleştirdikleri bu muhteşem devrim için bir kez daha tebrik ediyorum. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden evlerine dönme hazırlıkları yapanların, tıpkı burada olduğu gibi, gittikleri yerlerde de hep yanlarında olacağız. Gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler için gereken kolaylığı sağlarken, CHP’nin sebebini çok iyi bildiğimiz kışkırtmalarına da eyvallah etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

“En son 14-28 Mayıs seçimlerinde nefret söylemlerini körükleyen CHP’nin, Baas rejiminin yıkılmasının getirdiği hırçınlıkla, ırkçı nefrete odun taşıma gayretlerinin elbette farkındayız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kimse kusura bakmasın ama Türkiye’nin ve yüce gönüllü Türk Milletinin tüm insanlığa örnek olan eşsiz misafirperverliğine, üç-beş vicdan yoksunu faşistin gölge düşürmesine göz yummayız. Suriye’nin her anlamda yeniden ayağa kalkması sürecine her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Rabbimden dileğim, Filistinli kardeşlerimizin de en kısa sürede güvenlik ve huzura kavuşmalarıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak, kendi içlerinde önemli bir süreç yaşadıklarını, büyük kongre hazırlıkları çerçevesinde ilçe kongrelerini önemli ölçüde tamamladıklarını belirterek, ”İl kongrelerimize de, belirlediğimiz takvime uygun şekilde başladık. Büyükşehirlerimizin kongrelerinin tamamına bizzat katılmayı planlıyorum. Diğer il kongrelerimiz de, ilgili arkadaşlarımızın gözetiminde yürütülüyor. İnşallah, Şubat ayı içinde tüm il kongrelerimizi tamamlamayı hedefliyoruz. Malumunuz olduğu üzere, Türk siyasi tarihinde, AK Parti kadar uzun süre iktidarda kalan bir başka parti yoktur. Bu uzun iktidar dönemi bize, hem büyük mesuliyetler yüklüyor, hem de beraberinde ciddi yenilenme ihtiyacı getiriyor" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kongre sürecinin partilerine yakışır şekilde gerçekleşmesinin önemli olduğunu belirterek, ”İşte bizim kongrelerimiz de, hem kendi tabanımıza, hem milletimize, hem dünyaya yeni şeyler söyleme vesilesidir. Dünden çıkardığımız dersler ışığında, ama düne de takılıp kalmadan yeni şeyler söyleyeceğimiz kongre sürecimizin, partimize yakışır bir şekilde gerçekleştirilmesi çok çok önemlidir. Kongrelerimizde, gerek görevine devam eden, gerek yeni görev üstlenen her bir arkadaşımızın vazifesi, AK Parti’nin 23 yıllık kazanımlarını koruma yanında, bunun üzerine yeni katkılar eklemektir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

Partililere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Maalesef, son dönemde teşkilatımızın, milletin farklı kesimleriyle yeteri kadar yakın, etkin ve hasbi ilişki kurmakta zorlandığına ilişkin bazı şikâyetler duyuyoruz. Hatta aynı serzeniş Genel Merkezimiz ve Meclis Grubumuz için de dile getiriliyor. Son mahalli seçimlerde kazanamadığımız belediyelere baktığımızda, bu tespitlerin çok da temelsiz olmadığı anlaşılıyor. Bir defa şunu kabul etmemiz lazım: Son mahalli seçim sonuçları bizi, Türkiye sosyolojisine uygun olmayan bir tabloyla karşı karşıya bırakmıştır. Milletimiz, bunca hizmetin, bunca mücadelenin ardından sandıkta bize beklediğimiz teveccühü göstermemişse, sebebini dışarıda değil, başkalarında değil, elbette kendimizde arayacağız. Demek ki bir yerde eksik yaptık, bir yerde yanlış yaptık, bir yerde gereken duruşu sergileyemedik. Demek ki milletimizin bizden beklediği yakınlığı onlara gösteremedik. Demek ki vatandaşlarımızın hissiyatını doğru bir şekilde okuyamadık” İfadelerini kullandı.

Kongre süreçlerinin samimi özeleştirinin de yapılacağı zeminler haline getirilmesi gerektiğini söyleyen Erdoğan, "390 bin ilçe delegemizin kanaatlerini aldığımız Ortak Akıl Toplantılarındaki amaçlarımızdan biri de budur. Siyaset, kuşkusuz çok yüksek motivasyon gerektiren bir uğraştır, ama kendi kendini kandırmak değildir. Bunun için biz asla kendi kendimizi kandırmayacağız. Evvela eksiklerimizi, hatalarımızı, zaaflarımızı, zayıf noktalarımızı doğru şekilde tespit edeceğiz. Ardından en isabetli yöntemlerle bunların çözümü yoluna giderek, milletimizin gönlündeki yerimizi tahkime yöneleceğiz" açıklamasını yaptı.

Siyasetin her şeyden önce gönülleri fethetme işi olduğuna dikkat çeken Erdoğan diğer hususların, bunun arkasından geleceğini kaydetti.

“Yaprağı bile incitmeyecek, doğrudan şaşmayacak, halkın hakkına girmeyecek bir siyasetle, AK Parti’nin bileğini sahada da, sandıkta da bükecek parti tanımıyoruz" diye konuşan Erdoğan şunları söyledi;

“Hani “fabrika ayarlarına dönmek” diye bir kavram var ya, AK Parti’nin fabrika ayarları işte bunlardır. Bu siyaseti, eser ve hizmet siyasetiyle taçlandırabilmiş olmamız sayesinde 22 yıldır kesintisiz iktidardayız. Şayet aynı şekilde yolumuza devam etmeyi başarabilirsek, nasıl 2023’ü kucaklamak bize nasip olduysa, Türkiye’nin 2053 vizyonunu da, 2071 vizyonunu da gerçekleştirme şerefi yine AK Parti’nin olacaktır. Belki biz göremeyiz ama, sürekli yenilenerek büyüyen AK Parti kadrolarının, bu davayı daha nice yıllar iktidarda tutacağına inanıyorum" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

Bir yandan küresel ve bölgesel gelişmeleri, diğer yandan partilerinin kongre sürecini yakından takip ederken, milletin gündemindeki asıl meseleyi asla görmezden gelmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Evet, milletimizin gündeminde, diğer hususlarla birlikte ve hatta onlardan önce ekonomi vardır, ekonomik sıkıntıları vardır. Bilindiği gibi, Türk ekonomisinin daha öncesinden itibaren maruz kaldığı gizli saldırılar, 2018 yılından itibaren aleniyet kazanmıştır. FETÖ’nün 17-25 Aralık kumpasları ile 15 Temmuz ihaneti, PKK’nın çukur eylemleri ve sınırlarımıza yönelik tacizleri, DEAŞ kisvesiyle güneyimizde oynanan kanlı oyunlar hep bu süreçle bağlantılıdır.

Aynı şekilde Suriye, Libya ve Karabağ’da sahada sergilediğimiz kararlı tutum da aynı sürecin bir parçasıdır. Uluslararası siyasi rekabette bizi esir alamayanlar, ekonomimizi sabote ederek ülkemizi köşeye sıkıştırma stratejisine yöneldiler. Küresel salgın ve bölgemizdeki çatışmalar gibi konjonktürel gelişmeler, bu saldırıların etkilerinin adeta katlanmasına yol açmıştır Hiç şüphesiz, aynı dönemde bizim de bazı eksiklerimiz olabilir. Ama bunların, ortaya çıkan sonuçlarla orantılı olmadığı açıkça ortadadır” değerlendirmesinde bulundu.

Kararlılıkla uyguladıkları ekonomi programıyla, durumu büyük ölçüde kontrol altına aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Her ne kadar enflasyonu arzu ettiğimiz seviyeye henüz düşüremesek de bu doğrultuda istikrarlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz” dedi.

Önlerindeki süreçte asgari ücret, memur ve emekli maaşları gibi sabit gelirlilerle ilgili kritik kararların olduğunu belirten Erdoğan, ”Meyvelerini toplamaya başladığımız ekonomi programını bozmayacak şekilde, sabit gelirlilerin durumlarını mümkün olan en iyi seviyeye çıkartmayı arzu ediyoruz. Çünkü, bilhassa son yıllarda temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan fahiş fiyat artışlarından en olumsuz etkilenen kesim sabit gelirlilerdir. Nüfusumuzun yarısından fazlasını oluşturan bu kesimlerin sıkıntılarına bigâne kalmayacağız. Milyonlarca insanımızın yaşadığı refah kaybını durduracak ve telafi edecek bir anlayışla hareket etmek mecburiyetindeyiz” şeklinde konuştu.

Gelir dağılımındaki bozulmayı tersine çevirecek politikalar uygulayacaklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hem yatırımcıları, hem çalışanları kollayacak teşviklerle, üretimi, istihdamı, ihracatı güçlü tutacağız. Döviz kurundaki, enflasyondaki, hammadde ve işletme giderlerindeki yükselişle izah edilemeyecek fahiş fiyat artışlarına karşı daha etkin, daha caydırıcı tedbirler alacağız. Vatandaşımızı, gözünü para hırsı bürümüş muhterislerin insafına terk etmeyeceğiz. Kamu gelirlerindeki artışlarla ortaya çıkacak kaynağı, öncelikle büyük kitlelerin sıkıntılarının çözümü için kullanacağız. Küresel ve bölgesel gelişmelerin ülkemize sağladığı avantajları, sadece belirli kesimlerin değil, herkesin hizmetine sunacağız. Bakınız, Türkiye kendi doğalgazını buldukça, elektrik üretimini kendi kaynaklarıyla sağladıkça, vatandaşımızın ödediği faturalardaki destekleri artırdık. Öyle ki düşük tarife elektrik tüketiminin neredeyse üçte ikisini, kamu olarak biz ödüyoruz" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz”

Konutlarda kullanılan doğalgaz faturalarına uyguladıkları ciddi desteklerin devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sosyal yardım ağımız fevkalade yaygın ve güçlüdür. Önümüzdeki yıldan itibaren devreye alacağımız politikalarla, hayat pahalılığının yol açtığı nispi kayıpları aşama aşama telafi edeceğiz. İnsanımızın sıkıntıları azalmaya başladığında, geleceğine daha güvenle bakmaya başladığına, bize olan muhabbetinin yeniden güçlendiğine şahit olacağız. Türkiye’yi bugünkü seviyesine nasıl AK Parti olarak biz getirdiysek, inşallah mevcut sorunların çözümünü de biz sağlayacak, ülkemizi mutlaka hedeflerine ulaştıracağız" diye konuştu.

Hülya Keklik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir (ÖZEL) Eskişehir’in ilk sürücü kursu hocası unutulmadı Eskişehir’in ilk sürücü kursu hocası olan ve geçen yıl vefat eden Mehmet Özcan, kendisinden ehliyet alan öğrenciler ve çalışma arkadaşları tarafından lokma döktürülüp anıldı. Geçtiğimiz yıl geçirdiği kalp krizi sonucunda vefat eden sertifika numarası 1 ve Eskişehir’in ilk direksiyon hocası olan Mehmet Özcan unutulmadı. Özcan, ondan gördüğü eğitim sonucunda ehliyet alanlar, sürücü kursu çalışanları ve çocukları tarafında lokma döktürülerek anıldı. Öğretmenlerini unutmayanlar, Yeşiltepe Mahalle Muhtarlığı önünde kurulan lokma aracıyla dökülen tatlıları vatandaşlara dağıtarak hayır dualarını aldı. “Ehliyet alanlar, sürücü kursundan arkadaşları olarak bugün burada” Sürücü kursu kurucusu ve Mehmet Özcan’ın mesai arkadaşı Mert Korucu yapılan hayırla alakalı, “Bir sene önce rahmetli olan Mehmet Özcan hocamızın için bugün sene-i devriyesini yaptık. Kendisine Allah’tan rahmet diliyoruz, burada kendisinden ehliyet alanlar ve ekip arkadaşları olarak hayrına lokma döktürüp mahalleliye dağıttık. Hem kendisinden ehliyet alanlar, hem de sürücü kursundan arkadaşları olarak bugün buradayız. Katılanlara teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Eskişehir’in ilk direksiyon hocalarından biriydi” Mehmet Özcan’ın oğlu Seydi Özcan ise kentin ilk sürücü kursu hocası babasından ehliyet alan öğrencilerin ve mesai arkadaşlarının gösterdiği vefayla ilgili şöyle konuştu; “Bugün babamın ölümünün 1’inci yılı. Hem öğrencileri hem de iş arkadaşları burada, hepimiz hayır için buradayız. Zamanında babamdan ehliyet almış herkes arayıp soruyor, zaten buraya da gelenler oldu. Bir de babam Eskişehir’in ilk direksiyon hocalarından biriydi, hatta sertifika numarası da 1’di, hala aklımda. Ben de onun öğrencisiyim.” Üç çocuk babası Özcan’dan geriye ise torunları ile top oynarken çekilen neşeli görüntüleri kaldı.
Bursa Bel ağrılarınız iltihaplı romatizma olabilir Bel ağrısı özellikle masa başı çalışanlar ve uzun süre ayakta olanların sıkça karşılaştıkları sorunların başında geldiğini ifade eden Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bel ağrıları sanılan sorunun omurgayı tutan iltihaplı romatizma hastalığı olabileceğini söyledi. Toplumda bel ağrısı çok sık görülen bir durum olduğu için çoğu zaman hastaların yakınmaları zorlamadan, yorgunluktan, dengesiz ağır kaldırmaktan veya uzun süre ayakta kalmaktan sanıldığını ifade eden Medicana Bursa Hastanesi Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, bu ağrının romatizmal olabileceğinin ipuçları, istirahatte hasta dinlenirken veya işinden evine döndüğünde ağrının başlaması, çalışırken ağrıyı fazla hissetmemesi olduğunu dikkat çekti. Karakoç, "Bu istirahat ağrısı gece sabaha karşı hastayı yoklamaya başlar. Hasta ağrı ve sızı ile uyanmaya başlar. Yatakta hareket etmekte zorlanır. Eğer yataktan kendi başına kalkmayı başarabilirse hareket ettikçe daha iyiye gittiğini gözlemler ve rahatlamaya başlar. Aynı durum sabah uyandığında yataktan kalkmak istediğinde de kendini gösterir. Hastaların çoğu uzun süre ayakta kalmamak ya da oturmamak şartıyla iş yerlerinde daha rahat olduklarını ifade eder" dedi. Göğüs kafesini oluşturan sağlı sollu 12 adet kaburganın sırt omurlarıyla arkada eklem yaptıkları için göğüs kafesi yakınmalarının da bu hastalarda beliren bir durum olduğunu ifade eden Romatoloji Uzmanı Dr. Yüksel Karakoç, "Derin nefes almakta zorlanma, hapşırma ya da öksürme esnasında göğüs kafesinde batma hissi gibi şikayetler oluşur. Hastalık kadın ve erkeklerde benzer sıklıkla görülmektedir. Ancak erkek ve kadın şikayetleri arasında biraz farklılıklar görülmektedir. Erkeklerde daha çok kalça ve belde yakınmalar olmakta ve kadınlara göre şikayetleri daha şiddetli seyretmektedir. Kadınların daha çok boyun, sırt ve omuzlarda yakınmaları olmakta, hastalık daha hafif seyretmekte ve daha az sıklıkla ataklar gelmektedir. Bu sebeple zaten erkeklerde bile teşhisi zor olan hastalığın kadınlarda teşhisini koymak daha da zorlaşmaktadır. Bu sebeple maalesef çoğu kez bu şikayetleri olan kadınların yakınmaları psikolojik zannedilerek anti-depresan ilaç önerilmektedir. Bu şikayetleri olan bireylerin muhakkak bir romatolog tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu. Hastalığı ilerlemiş kişilerde kalça ve bel adeta taşlaşarak hareket yeteneğini tümüyle kaybetmekte olduğunu belirten Karakoç, "Bel ve kalçanın hareketini kaybetmesi ve durumun vücut tarafından tolere edilebilmesi için hastalarda bu hastalığa özgü tipik bir duruş geliştirmektedir. Bu duruşta dizler hafif kırık, bel dümdüz, kamburluğu daha da artmış ve baş hareket yeteneğini genellikle kaybetmiştir. Boynun hareket yeteneğini kaybetmesi sebebiyle hasta başını çeviremediği için tüm vücuduyla dönmek ister yine bu kişiler için araba kul kanmak çok zordur. Hastalığın en sık karıştığı durumlardan biri bel fıtığı hastalığıdır. Ankilozan spondilitli hastalarda bel ağrısı vardır. Bu ağrı bazen sağ kalçada bazen sol kalçada olabilmekte ve bacağa da vurabilmektedir. Bazı hastalarda topuk ağrısı da olmakta hasta yere basmakta çok zorlanmakta ve yürümesi bozulmaktadır. Bu aşamada sanki bel fıtığı gibi bir hastalık durumu oluşmakta ve bu durum hem hastayı hem de hekimi yanıltmaktadır. Bazı hastalar bu sebeple bel fıtığı ameliyatı olmaktadırlar ancak beklenildiği üzere ağrıları geçmemektedir" diye konuştu. Ankilozan spondilit belirtilerine sahip bir grup hastada omurga tutulumunun yanı sıra gözlerinde kızarma, ciltte sedef plakları, bağırsaklarda kanama-ishal-karın ağrısı gibi başka organlara ait yakınmalarda olabildiğini ifade eden Karakoç, "Hastalıkta genetik geçiş söz konusudur, yani hastalanmış kişilerin çocuklarında da maalesef aynı hastalık gözükebilir. HLA-B 27 denen doku grubu antijenini taşıyan kişilerde bu hastalık, taşımayanlara göre daha sık gözükmektedir. Bu HLA-B 27 doku grubu antijenini kan grubu gibi veya daha açık bir örnek vermek gerekirse arabanın plakası gibi düşünebilirsiniz. Mesela plakaları 16 ile başlayan otomobiller Bursalıdır gibi. Gerçekten 16 plakalı araçlar Bursa’dan plakalarını almışlardır. Ancak HLA-27 pozitifliği mutlaka hastalık olacak anlamına gelmemektedir. Bu tıpkı 16 plakalı her araç sahibinin Bursalı olması gerekmediği gibi. Halk arasında ağrı kesici ilaç olarak bilinen çoğu ilaçlar aslında romatizma ve iltihap giderici ilaçlardır ve bu hastalığa bağlı bel, sırt ağrılarının giderilmesinde çok etkilidirler" dedi. İlaçlar alındıktan sonraki birkaç saat içinde etkilerinin görülmeye başladığını, bir iki gün içinde ağrının azalmakta veya kaybolduğunu belirten Karakoç, "Ancak ilaç kesildikten sonra ağrı tekrar geri gelmektedir. Bugünlerde tıp insanları olarak en büyük sorunlarımızdan birisidir bu. Yani ilaçlar alındığı sürece etkilidirler, ilaç kesilince hastalık belirtileri tekrar gelmektedir. Bazen ağrının kesilmesinde bu grup ilaçlar etkili olmamaktadır. Bu hastalarımıza müjdeli haber, eskiden olmayan ama son 10 yıldır kullana geldiğimiz ağrı kesici ve iltihap giderici özelliği çok daha fazla olan yeni ilaçların geliştirilip üretilmesi başarılmıştır. Bu hastalığın tedavisinde ilaç kullanılmasına ilaveten fizik tedavi araç ve tekniklerinden yararlanılması, yürüyüş yapılması, sağlık kulüplerinde hafif ağırlık ve yoğunlukta fitness yapılması, yüzmek ve ev egzersizleri yapılması gibi aktiviteler de ağrının azalmasına ve iskelet yapısının bozulmamasına yardımcı olabilmektedir. Özetlemek gerekirse ankilozan spondilit insanı belinden vuran bir hastalıktır. Hastalık yavaş seyirli olduğu ve ilk yıllarında hafif seyrettiği için teşhisi gecikmekte ve bazen bu yıllar sonra teşhisin konmasına sebep olmaktadır. Fakat her hastalıkta olduğu gibi Ankilozan spondilitte de erken teşhis büyük önem taşır. Kalp, böbrek gibi iç organları nadiren etkilemektedir. Kesin tedavisi olmamakla birlikte ağrının kontrolü ve hastanın topluma kazandırılması eskiye göre daha kolaylaşmıştır" şeklinde konuştu.
Hatay Sinekler üremesin diye topladığı araç lastiklerinden çiçek bahçesi yaptı Hatay’ın Defne ilçesinde yaşayan ve sokaklardan topladığı atık lastikleri çiçek dikerek değerlendiren Hüseyin Şaker, moloz yığınlarıyla kaplı arsayı yaklaşık 200 lastikle çiçek bahçesine dönüştürdü. Defne ilçesi Sümerler Mahallesi’nde yaşayan ve belediye personeli olan Hüseyin Şaker, kış aylarında işi gereği boş araziye atılmış lastikleri topluyor. Bir yıldır topladığı boş lastikleri eve getiren Şaker, lastikleri saksı olarak kullandı ve içlerini toprakla doldurdu. Yaklaşık 200 lastiği saksı olarak kullanan Şaker, içlerine çiçek dikti. Moloz yığınlarıyla kaplı arsaya yeni bir görünüm kazandıran Şaker’in azimle ve hevesle oluşturduğu çiçek bahçesi komşular tarafından beğeni topladı. “Bu lastiklerin hepsi atık ve değerlendirmek istedim” Sokaklardan topladığı atık lastiklerden çiçek bahçesi oluşturan Hüseyin Şaker, “Ben belediye personelim. Bizi kışın boş lastikleri toplamak için gönderirler. Çünkü bu boş lastikler içinde su biriktiği için sinek üremesine sebep olur. Ben de topladıklarım lastikleri eve getirdim. Lastiklerle dekor verip çiçeklendirdik. Depremden dolayı sıkıntılar büyükten sonra bu çadırı kurduk. Benim evim sağlam ama depremden dolayı bayağı ürküyoruz. Emek ister ve biz de boş zamanımızı değerlendirdik. Burada papatya, horoz ibiği, salon çiçekleri ve bayağı çiçek var. Bu şekilde yeşillendirmek için ağaçlandırdık. Burada ortalama 150 ila 200 lastik var. Bu lastiklerin hepsi atık ve değerlendirmek istedim” dedi. “Eski görüntü zaten bize sürekli depreme hatırlatıyordu ama şu an o görüntüyü sildik” Geçen yıl moloz yığınlarıyla kaplı alanın bu yıl çiçek bahçesine dönüştüğünü ifade ede Hüseyin Şaker, “Her gün bu yeni inşaatlardan ve toprak temelleri açan yerlerden toprak getirerek lastikleri doldurdum. Şimdi burada 3 katlı bina var. Deprem zamanı bunlar yıkıldığı için her taraf molozdu. Birde sadece burası yıkıldığı için bizde dedik ki burası moloz şeklinde kalmasın. Mahallenin ortasını bir güzelleştirelim dedim. Amacım herkes o görüntüyü görmesin. Buraya oturduğumuz zaman ve komşular balkondan baktıkları zaman şu görüntüyü görsünler. Eski görüntü zaten bize sürekli depreme hatırlatıyordu ama şu an bütün o şeyleri sildik” şeklinde konuştu. “Depremin yaralarını bir nebzede olsa komşumuz bu bahçeyi yaparak bir nebze silmiş oldu” Pencereden her baktığında moloz yığınları yerine çiçek bahçesi görmenin mutluluğunu yaşayan Yusuf Yasinoğlu, “Komşumuzun ellerine sağlık ve elleri dert görmesin. Çok güzel bir bahçe olmuş. Burası daha önce 3 katlı bir binaydı ve yıkılarak molozlar içerisinde kaldı. Pencereden her baktığımızda moloz yığını vardı. Bizde o depremin yaraları vardı. Depremin yaralarını bir nebzede olsa komşumuz bu bahçeyi yaparak bir nebze silmiş oldu. Pencereyi açtığımız zaman ne güzel çiçekler, böcekler, her şey çok güzel” ifadelerini kullandı.