GÜNDEM - 27 Nisan 2024 Cumartesi 10:17

Bakan Yumaklı, Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünü ziyaret etti

A
A
A
Bakan Yumaklı, Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünü ziyaret etti

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, daha önce açıkladığı ’Hayvancılık Yol Haritası’nın en önemli başlıklarından birisinin hayvan hastalıklarıyla mücadele olduğunu belirterek, Etlik Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünün hayvan hastalıklarıyla mücadelede uluslararası geçerliliği olan son derece önemli çalışmalar yaptığını bildirdi.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 27 Nisan Dünya Veteriner Hekimler Günü münasebetiyle Etlik Veteriner Kontrol Merkez Enstitüsünü ziyaret etti. Laboratuvarlarda incelemelerde bulunan Yumaklı, enstitü çalışanlarıyla sohbet etti.


Daha sonra basın mensuplarına değerlendirmede bulunan Bakan Yumaklı, enstitünün bir asra yakın tecrübesiyle dünya çapında akreditasyona sahip olduğuna dikkati çekti. Bu merkezde yapılan çalışmaların birçok ülke tarafından baz alındığının altını çizen Yumaklı, şu bilgileri verdi:


“Burada üç başlıkta faaliyet gösteren 19 laboratuvarımız var. Bunlar arıdan büyükbaş ve küçükbaş hayvan ile diğer bütün hayvanlara ilişkin hastalık teşhisleriyle alakalı çalışan laboratuvarlarımız. İkinci grup laboratuvarlarımız ise tedaviye ilişkin antijen üretiminden aşı üretimine kadar faaliyet gösteriyor. Üçüncü grup da kontrol ve analiz laboratuvarlarımız. Bu 3 laboratuvarımız da Türkiye’deki hayvan hastalıklarıyla mücadelenin yanı sıra uluslararası birtakım taleplere cevap verme hususunda faaliyet gösteriyor. Özellikle sadece Türkiye’nin dört bir tarafından değil, yine dünyadan da buraya gelen numuneleri kontrol ederek, test ederek gelen taleplere cevap veriyorlar. Buradaki Doping Laboratuvarı dünyadaki sayılı merkezlerden birisi. Hem Türkiye’deki atlarla alakalı yapılan doping kontrolü, hem de dünyadan gelen numunelerin analiz edilmesi de yine buradaki laboratuvarlarımızda yapılıyor. Uluslararası ölçekte kabul edilebilir bir laboratuvar olduğunu ifade etmek istiyorum.”



Hayvan hastalıklarıyla mücadele


Bakan Yumaklı, hayvan hastalıklarıyla mücadelenin en önemli kısmının teşhis etmek, bunların tedavisiyle ilgili araçlar geliştirmek ve yapılan analizlerle hayvan hastalıklarıyla mücadelede politikalar geliştirmek olduğunu dile getirdi.


Etlik Veteriner Kontrol Merkez Enstitüsünü ‘Türkiye’de bu anlamda uluslararası geçerli olan son derece önemli bir merkez’ diye niteleyen Yumaklı, “Bizler hayvancılık yol haritasının en önemli başlıklarından birisini hayvan hastalıklarıyla mücadele olarak belirledik. Dolayısıyla son derece yüksek ekonomik kayıplara sebep olan hayvan hastalıklarıyla mücadelenin aynı zamanda hem tecrübe açısından hem de teknoloji açısından bir bütün halinde işlenmesi gerekir. Dolayısıyla bizler de bugün itibariyle buna bu kapasiteye sahip, bu kabiliyete sahip, son derece gelişmiş laboratuvarlarımızın olduğu, son derece deneyimli arkadaşlarımızın olduğu bu merkez araştırma enstitüsünde hayvan hastalıkları ile ilgili mücadelemize devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.



Yılda 700 binin üzerinde test ve analiz


Merkezdeki laboratuvarlarda yıllık 700 binin üzerinde test ve analiz yapıldığının altını çizen Yumaklı, sadece Türkiye içerisinden gelen numunelerin testi ya da analizi değil, aynı zamanda dünyanın farklı ülkelerinden gelen numunelerin de test ve analizlerin gerçekleştirildiğini belirtti.


Yumaklı, böyle donanımlı merkezlere sahip olan ülkelerin hayvan hastalıkları konusunda avantajlı durumda olduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:


“Ülkemizdeki özellikle Covid pandemisi başladığı andan itibaren bu çalışmalara çok önemli destekler verdi bu merkez. Umuyoruz ve diliyoruz ki böyle bir şeye ihtiyaç olmaz. Ancak şunun da bilinmesi vatandaşlarımız açısından önemlidir diye düşünüyorum. Böyle bir merkeze sahip olmak ülkemiz açısından son derece büyük bir kazanım. Yine altını çizeyim, hem teknolojik hem de bilgi ve tecrübe açısından son derece deneyimli, kabiliyetli ve kapasitesi son derece yüksek arkadaşlarımızın da çalıştığı ve araştırma yaptığı bir merkez olarak faaliyet gösterdiğini belirtmek istiyorum.”


Veteriner hekimlerin sadece hayvan hastalıkları açısından değil aynı zamanda sağlık sistemi içerisinde çok önemli yerleri olduğunu vurgulayan Bakan Yumaklı, bütün veteriner hekimlerin Dünya Veteriner Hekimleri Günü’nü tebrik etti.



Asırlık tecrübe


Veteriner Kontrol Merkez Enstitüsünün başlangıcı kabul edilen Sığır Vebası Serum Üretimi Kurumu (Veba-i Bakari Seromu Dar-ül-istihzarı) Kurtuluş Savaşı sırasında Eskişehir’de faaliyet göstermekte iken savaş nedeniyle önce Ankara’ya daha sonra da Kırşehir ili Bozkaya yöresine nakledildi. Sakarya Savaşı’ndan sonra 1921 yılında Serum Üretim Kurumu adıyla Etlik’te bulunan bugünkü yerine taşındı ve sığır vebası serumu üretimine başlandı.


Enstitü gelişimi günümüze kadar devam ederek bugün 19 laboratuvar ve destek üniteleri ile faaliyetlerini sürdürüyor. Enstitü hizmet alanında bulunan illere (Ankara, Eskişehir, Bolu, Zonguldak, Bartın, Karabük, Kastamonu, Çankırı ve Kırıkkale) hayvan sağlığı ve zoonoz hastalıklar konusunda, bazı spesifik hastalık analizlerinde ise ülke genelinde hizmet veriyor.


Ülkemizde hiçbir laboratuvar ve sağlık kuruluşunda yapılamayan, insanlarda önemli zoonoz ve ölümcül hastalık olan Leptosipirozis’in tanısı Enstitü bünyesindeki Spiroket Hastalıkları Laboratuvarında yapılıyor ve Sağlık Bakanlığı da bu hizmetten yararlanıyor. Yurtdışına çıkarılacak olan evcil hayvanların kuduz titrasyon testi enstitüde gerçekleştiriliyor.


Merkez bünyesinde Antraks Aşı Üretim Laboratuvarı (Kuruluş 1927), Tüberkülin ve Mallein Üretim Laboratuvarı (Kuruluş 1928) ve Viral Aşı Üretim Laboratuvarı (Kuruluş 1967) ile üretim faaliyetinde bulunuyor.


Enstitü kendi alanında ülkemizde ilk akredite laboratuvarlar olarak 2003 yılından itibaren TS ISO EN 17025 kalite sistemine uygun olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Halen 85 test-analiz ve muayene ile 153 analitte akreditasyona sahip olan merkezde uluslararası akreditasyona sahip test ve analizler yapılıyor.



Bakan Yumaklı, Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsünü ziyaret etti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul ’Tuzla Kariyer ve İstihdam Buluşmaları’nın 40’ıncısı yoğun katılımla gerçekleşti Tuzla Belediyesi Kariyer ve İstihdam Merkezi ile İŞKUR iş birliğinde 18 firmanın insan kaynakları departmanlarının katılım sağladığı ’Tuzla Kariyer ve İstihdam Buluşmaları’nın 40’ıncısı dün gerçekleştirildi. Düzenlenen istihdam buluşması ile iş arayan vatandaşlarla öncü firmalar arasında köprü sağlandı. Tuzla Belediyesi Kariyer ve İstihdam Merkezi, iş arayan vatandaşları işveren ile buluşturmaya devam ediyor. Tuzla Belediyesi Kariyer ve İstihdam Merkezi ile İŞKUR iş birliğince Tuzla ve çevre ilçelerde yaşayan vatandaşlar için ’Tuzla Kariyer ve İstihdam Buluşmaları- 40’ toplu iş görüşmesi düzenlendi. Tuzla Belediyesi Nikah Sarayı’nda düzenlenen buluşmalar, Gebze- Kocaeli ve yakın çevrelerde faaliyet gösteren sektördeki öncü 18 firmaların insan kaynakları departmanlarının katılımı ile gerçekleştirildi. Yoğun katılımın olduğu buluşmalarda vatandaşlar, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl’e teşekkürlerini iletti. “İnsanlara büyük kolaylık sağlıyor” Kocaeli Darıca’dan iş bulmak amacıyla buluşmalara geldiğini söyleyen Nurhan Keskin, “İnsanların iş bulması konusunda oldukça güzel düşünülmüş bir proje. Bu konuda belediyeyi tebrik ediyorum. Her belediyenin yapması gereken bir etkinlik olduğunu düşünüyorum. Üretim elemanı olarak bakıyorum, uygun bir iş bulursam sevinerek buradan çıkacağım. İş ararken böyle bir buluşmanın gerçekleşiyor olması insanlara büyük kolaylık sağlıyor, bu açıdan da oldukça verimli” dedi. “İstihdam buluşmaları oldukça yararlı oluyor” Ömer Atay ise, “Bu buluşmaların çok yararlı olduğunu düşünüyorum. İnsanların kendilerini ifade edebileceği ve yeteneklerini beyan edebileceği ortamlar, firmalar ile görüşebileceği, kendilerine uygun iş imkanları bulabileceği yerler oldukça kıymetli. Bu bakımdan istihdam buluşmaları oldukça yararlı oluyor. Firmaların kendilerine uygun kalifiye eleman bulabilecekleri, iş arayanların da aldığı eğitimlerine ve yeteneklerine göre ideal pozisyonlara ulaşabileceği bir buluşma olmuş. Dolayısıyla burası benim için de ve buraya başvuran kişiler için de gayet iyi olacaktır” şeklinde konuştu.
Ankara ASO Başkanı Ardıç: “İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini durdurulmasını doğru buluyorum” Ankara Sanayi Odası (ASO) Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, İsrail’le ticari ilişkilerin durdurulmasına ilişkin, “Ticaret Bakanlığımızın aldığı bu kararın son derece yerinde olduğunu belirtmek istiyorum. Ancak bu doğru karar iyi bir planlama ile alınmalıydı. En azından açıklandığı tarihten itibaren 15 gün, 20 gün, bir ay bir süre verilseydi” dedi. Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda sanayi sektörünün ve sektör temsilcilerinin sorunlarına değindi. Ardıç, vize sorunun bu sorunların başında geldiğini dile getirerek, yurt dışına ihracat yapmak isteyen sanayicilerin Avrupa’da vize engeline takıldığını dile getirdi. Ardıç, ürettikleri malları fuarlara gönderdiklerini fakat ürünlerle birlikte kendilerinin gitmek isteyince vize alamadıklarını söyleyerek, “2019 yılında çıkarılan yasa ile avukatlara yeşil pasaport verilmesinin önü açılmıştı. Gazetecilere yeşil pasaport verilmesi için yasa teklifi verildi. Eczacılara da verilmesi için Meclis’te çağrı yapıldı. Ama üreten, katma değer oluşturan, ülke ekonomisini ayakta tutan biz sanayiciler için, defaatle dile getirdiğimiz halde herhangi bir girişimde bulunulmamasını şaşkınla takip ediyoruz. Anlıyorum ki hiçbir siyasi partinin, ekonomi ile ihracat ile ilgili bir kaygısı yok. Bu sorun artık nihayete erdirilip bir çözüme kavuşturulmalı” ifadelerini kullandı. “Konut alana değil, gerçek anlamda yatırım yapana vatandaşlık verilmeli” Çok sayıda yabancının Türk vatandaşlığı almak için başvuru yaptığını dile getiren Ardıç, 400 bin dolar değerinde konut alan yabancıların Türk vatandaşlığı almaya hak kazandığını ve bu konutların 3 yılın ardından belirli bir kar oranıyla satılabildiğine işaret etti. TÜİK’in verilerine göre son 11 yılda yabancıların Türkiye’de aldığı konut sayısının yaklaşık 385 bin olduğu bilgisini de aktaran Ardıç, “Türkiye’den evi al, 3 yılın sonunda Türk vatandaşlığını cebine koy, sonra aldığın konutu birkaç misli fiyata sat. Hem ülkemize yaptığın yatırımı al götür, hem de aldığın Türk pasaportu ile Avrupa ülkelerine gidebilmek için vize başvurusunda bulun. Bizler de; üretim, ihracat için çabalayan ülkemizin sanayicileri de, “Avrupa neden bize vize vermiyor?” sorusuna cevap arayalım. Yabancıların ülkemize yatırım yoluyla vatandaşlık almalarına karşı değilim. Dünyanın pek çok ülkesinde, Amerika’da da bu yolla vatandaşlık veriliyor. Ama o ülkeye yapılan yatırım kalıcı olmalı; üretime, istihdama katkı sağlamalı. Yani konut alana değil, gerçek anlamda yatırım yapana, o yatırımı belirli bir süre koruyana, ülkenin ekonomisine katkı sağlayana vatandaşlık verilmeli” değerlendirmesinde bulundu. “İhracatı kısıtlayarak tavuk eti fiyatların düşmesini beklemenin doğru olmadığını düşünüyorum” Ticaret Bakanlığı’nın kanatlı et ihracatına yılsonuna kadar sınırlama getirdiğini de hatırlatan Ardıç, kanatlı et ihracatının aylık 10 bin tonu, yılsonuna kadar ise 80 bin tonu aşamayacağını belirtti. Bakanlığın tavuk eti fiyatlarındaki artışın, genel enflasyonun üzerinde olmasını sınırlamaya gerekçe olarak gösterdiğini ifade eden Ardıç, “Ülkemiz entegre tavuk üretim tesisleriyle önemli bir potansiyele sahip. Sektör son yıllarda ciddi anlamla gelişti ve Türkiye, dünyada en çok kanatlı eti ihraç eden 10 ülke arasında. Tavuk eti fiyatlarındaki artış, ne yazık ki üretim maliyetlerinden kaynaklanıyor. İhracatı kısıtlayarak fiyatların düşmesini beklemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Üstelik ihracat kısıtlaması, sektörün uzun yıllar sonucu oluşturduğu yurt dışı pazarı kaybetmesine de neden olacaktır. Kanatlı eti ve ürünleri ihracatımızın yüzde 57’sini Irak’a, yüzde 10’a yakınını Çin’e yapıyoruz. İhracatçımızın kaybedeceği bu pazarlara, kısıtlama kalktığında yeniden girmesi hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü o pazarlar başka ülkeler tarafından hemen doldurulacaktır. İhracat gelirimiz azalacaktır. Yurt dışı pazarı kaybedince doğal olarak üretim de düşecektir” açıklamasında bulundu. “İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini durdurulmasını doğru buluyorum fakat 1 aylık bir süre verilmeliydi” İsrail’le ihracatın kısıtlanmasıyla ilgili açıklamalarda da bulunan Ardıç, Ticaret Bakanlığı tarafından önce 54 ürün grubunun İsrail’e ihracatını kısıtladığını ardından 2 Mayıs’ta da İsrail ile ihracat ve ithalat işlemleri tüm ürünlerini kapsayacak şekilde durdurulduğunu hatırlattı. Ardıç, acımasız bir sivil katliama neden olan İsrail’e ihracatın durdurulmasını doğru bulduğunu söyleyerek, “Ticaret Bakanlığımızın aldığı bu kararın son derece yerinde olduğunu belirtmek istiyorum. Ancak bu doğru karar iyi bir planlama ile alınmalıydı. İhracatçımızın, sanayicimizin en az zarar göreceği şekilde bir planlamaya gidilebilirdi. Karar bir gecede alındı. Siparişini almış, ürünü üretmiş, TIR’a, gemiye yükleme aşamasına gelmiş olan ihracatçımız sabah uyandığında ihracatın durdurulduğunu öğrendi. Sipariş üzerine hazırladığı o malı ne yapacağını şaşırdı. Çok da yüklü bir zarara uğradı. İsrail’in sivil katliamı 8 aydır devam ediyor. Keşke İsrail’e ihracat yasağı çok daha önce getirilseydi ama en azından açıklandığı tarihten itibaren 15 gün, 20 gün, bir ay bir süre verilseydi” şeklinde konuştu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10 yıllık bir çalışma sonucu hazırlandığını yeni müfredatı görüş ve önerilere açtığını dile getiren Ardıç, “Yeni müfredat toplamda 3 bin sayfayı aşıyor. Yapılan hesaplamaya göre ara vermeden metnin tamamını okursanız tam 75 saat sürüyor. Yani aralıksız okursanız 3 günden fazla. Her gün sabahtan akşama okusanız bile bir haftada bitirmez zor. Ama yeni müfredata ilişkin görüş ve öneri bildirmek için bir hafta süre tanındı. Müfredatın farklı bölümlerini yazanların bile tamamını okuduğunu düşünmüyorum. 10 yılda hazırlandığı söylenen, 3 bin sayfayı aşan bu yeni müfredat için en az bir yıl bir değerlendirme süresi verilmeliydi diye düşünüyorum. 10 yıl beklemişiz, bir yıl daha bekleyebilirdik” diye konuştu. Ardıç son 20 yılda müfredatın birçok kez değiştiğini ve çözümün müfredat değişikliği olmadığını sözlerine ekleyerek, “Biz bu çocuklarımıza daha ortaokuldan, hatta ilkokuldan itibaren yeteneklerine, potansiyellerine göre eğitim vermeliyiz. Akademik bir başarı vaat etmeyen öğrenciyi, mesleki eğitime yönlendirmeliyiz. Onları kabiliyetine göre mesleki eğitime tabi tutarsak, gelecekte çok başarılı bir usta olabilir. Ama mevcut sistemde bizler sanayide nitelikli kalifiye eleman açığı yaşarken, usta olma potansiyeli olan çocuklarımızı 25 yaşına kadar eğitim sisteminde tutuyoruz, sonuçta da iyi bir usta yetiştirme şansını kaybederken, o gencimizi de diplomalı işsizler ordusuna katıyoruz. Yani her şeyden önce, öğrencilerimizin ilgi, yetenek ve potansiyellerine uygun okullarda eğitim görmesini sağlamalıyız. İlkokuldan itibaren çocuklarımızın kabiliyetinin hangi yönde olduğunu belirleyecek sistemi oluşturmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Gündemde yeni Anayasa tartışmaları var ama bu ekonomi sorununun önüne geçmemeli” Ekonomideki sorunların sanayi sektörünü olumsuz etkilediğini de belirten Ardıç şu ifadeleri kullandı: “İlk çeyrekte kapanan şirket sayısı yüzde 27 artarken, tasfiye kararı alan şirket sayısı 7 bin 500’ü geçti. Mali yapısı bozulan 214 şirket de konkordato için mahkeme yolunu tuttu. TOBB’un yayınladığı Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri’ne göre, yılın ilk 3 ayında kurulan şirket sayısı, 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 15,5 azalarak 29 bin 593 oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) EVDS sisteminde yayımlanan Takasbank verilerine göre, bir önceki ay karşılıksız çek adedi 8 bin 270 adet seviyesinde bulunurken, nisan ayında bu rakam yüzde 143 artarak 20 bin 98 adede yükseldi. Karşılıksız çek tutarı bir önceki aydaki 5,13 milyar TL’den 11,26 milyar TL’ye çıktı. Toplam ibraz edilen çek adedi bir önceki aydaki 654 bin 631 adetten 1 milyon 429 bin 514 adede, tutarı ise 284,5 milyar TL’den 506,6 milyar TL’ye yükseldi. Gündemde yeni Anayasa tartışmaları var ama bu tartışmaların ekonomi sorununun önüne geçmemesi gerekiyor. Önemli olan ekonomideki sorunların tartışılması."