EKONOMİ - 09 Mayıs 2024 Perşembe 13:34

ASO Başkanı Ardıç: “İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini durdurulmasını doğru buluyorum”

A
A
A
ASO Başkanı Ardıç: “İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini durdurulmasını doğru buluyorum”

Ankara Sanayi Odası (ASO) Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, İsrail’le ticari ilişkilerin durdurulmasına ilişkin, “Ticaret Bakanlığımızın aldığı bu kararın son derece yerinde olduğunu belirtmek istiyorum. Ancak bu doğru karar iyi bir planlama ile alınmalıydı. En azından açıklandığı tarihten itibaren 15 gün, 20 gün, bir ay bir süre verilseydi” dedi.


Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Seyit Ardıç, basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda sanayi sektörünün ve sektör temsilcilerinin sorunlarına değindi.


Ardıç, vize sorunun bu sorunların başında geldiğini dile getirerek, yurt dışına ihracat yapmak isteyen sanayicilerin Avrupa’da vize engeline takıldığını dile getirdi. Ardıç, ürettikleri malları fuarlara gönderdiklerini fakat ürünlerle birlikte kendilerinin gitmek isteyince vize alamadıklarını söyleyerek, “2019 yılında çıkarılan yasa ile avukatlara yeşil pasaport verilmesinin önü açılmıştı. Gazetecilere yeşil pasaport verilmesi için yasa teklifi verildi. Eczacılara da verilmesi için Meclis’te çağrı yapıldı. Ama üreten, katma değer oluşturan, ülke ekonomisini ayakta tutan biz sanayiciler için, defaatle dile getirdiğimiz halde herhangi bir girişimde bulunulmamasını şaşkınla takip ediyoruz. Anlıyorum ki hiçbir siyasi partinin, ekonomi ile ihracat ile ilgili bir kaygısı yok. Bu sorun artık nihayete erdirilip bir çözüme kavuşturulmalı” ifadelerini kullandı.



“Konut alana değil, gerçek anlamda yatırım yapana vatandaşlık verilmeli”


Çok sayıda yabancının Türk vatandaşlığı almak için başvuru yaptığını dile getiren Ardıç, 400 bin dolar değerinde konut alan yabancıların Türk vatandaşlığı almaya hak kazandığını ve bu konutların 3 yılın ardından belirli bir kar oranıyla satılabildiğine işaret etti. TÜİK’in verilerine göre son 11 yılda yabancıların Türkiye’de aldığı konut sayısının yaklaşık 385 bin olduğu bilgisini de aktaran Ardıç, “Türkiye’den evi al, 3 yılın sonunda Türk vatandaşlığını cebine koy, sonra aldığın konutu birkaç misli fiyata sat. Hem ülkemize yaptığın yatırımı al götür, hem de aldığın Türk pasaportu ile Avrupa ülkelerine gidebilmek için vize başvurusunda bulun. Bizler de; üretim, ihracat için çabalayan ülkemizin sanayicileri de, “Avrupa neden bize vize vermiyor?” sorusuna cevap arayalım. Yabancıların ülkemize yatırım yoluyla vatandaşlık almalarına karşı değilim. Dünyanın pek çok ülkesinde, Amerika’da da bu yolla vatandaşlık veriliyor. Ama o ülkeye yapılan yatırım kalıcı olmalı; üretime, istihdama katkı sağlamalı. Yani konut alana değil, gerçek anlamda yatırım yapana, o yatırımı belirli bir süre koruyana, ülkenin ekonomisine katkı sağlayana vatandaşlık verilmeli” değerlendirmesinde bulundu.



“İhracatı kısıtlayarak tavuk eti fiyatların düşmesini beklemenin doğru olmadığını düşünüyorum”


Ticaret Bakanlığı’nın kanatlı et ihracatına yılsonuna kadar sınırlama getirdiğini de hatırlatan Ardıç, kanatlı et ihracatının aylık 10 bin tonu, yılsonuna kadar ise 80 bin tonu aşamayacağını belirtti. Bakanlığın tavuk eti fiyatlarındaki artışın, genel enflasyonun üzerinde olmasını sınırlamaya gerekçe olarak gösterdiğini ifade eden Ardıç, “Ülkemiz entegre tavuk üretim tesisleriyle önemli bir potansiyele sahip. Sektör son yıllarda ciddi anlamla gelişti ve Türkiye, dünyada en çok kanatlı eti ihraç eden 10 ülke arasında. Tavuk eti fiyatlarındaki artış, ne yazık ki üretim maliyetlerinden kaynaklanıyor. İhracatı kısıtlayarak fiyatların düşmesini beklemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Üstelik ihracat kısıtlaması, sektörün uzun yıllar sonucu oluşturduğu yurt dışı pazarı kaybetmesine de neden olacaktır. Kanatlı eti ve ürünleri ihracatımızın yüzde 57’sini Irak’a, yüzde 10’a yakınını Çin’e yapıyoruz. İhracatçımızın kaybedeceği bu pazarlara, kısıtlama kalktığında yeniden girmesi hiç de kolay olmayacaktır. Çünkü o pazarlar başka ülkeler tarafından hemen doldurulacaktır. İhracat gelirimiz azalacaktır. Yurt dışı pazarı kaybedince doğal olarak üretim de düşecektir” açıklamasında bulundu.



“İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini durdurulmasını doğru buluyorum fakat 1 aylık bir süre verilmeliydi”


İsrail’le ihracatın kısıtlanmasıyla ilgili açıklamalarda da bulunan Ardıç, Ticaret Bakanlığı tarafından önce 54 ürün grubunun İsrail’e ihracatını kısıtladığını ardından 2 Mayıs’ta da İsrail ile ihracat ve ithalat işlemleri tüm ürünlerini kapsayacak şekilde durdurulduğunu hatırlattı. Ardıç, acımasız bir sivil katliama neden olan İsrail’e ihracatın durdurulmasını doğru bulduğunu söyleyerek, “Ticaret Bakanlığımızın aldığı bu kararın son derece yerinde olduğunu belirtmek istiyorum. Ancak bu doğru karar iyi bir planlama ile alınmalıydı. İhracatçımızın, sanayicimizin en az zarar göreceği şekilde bir planlamaya gidilebilirdi. Karar bir gecede alındı. Siparişini almış, ürünü üretmiş, TIR’a, gemiye yükleme aşamasına gelmiş olan ihracatçımız sabah uyandığında ihracatın durdurulduğunu öğrendi. Sipariş üzerine hazırladığı o malı ne yapacağını şaşırdı. Çok da yüklü bir zarara uğradı. İsrail’in sivil katliamı 8 aydır devam ediyor. Keşke İsrail’e ihracat yasağı çok daha önce getirilseydi ama en azından açıklandığı tarihten itibaren 15 gün, 20 gün, bir ay bir süre verilseydi” şeklinde konuştu.


Milli Eğitim Bakanlığı’nın 10 yıllık bir çalışma sonucu hazırlandığını yeni müfredatı görüş ve önerilere açtığını dile getiren Ardıç, “Yeni müfredat toplamda 3 bin sayfayı aşıyor. Yapılan hesaplamaya göre ara vermeden metnin tamamını okursanız tam 75 saat sürüyor. Yani aralıksız okursanız 3 günden fazla. Her gün sabahtan akşama okusanız bile bir haftada bitirmez zor. Ama yeni müfredata ilişkin görüş ve öneri bildirmek için bir hafta süre tanındı. Müfredatın farklı bölümlerini yazanların bile tamamını okuduğunu düşünmüyorum. 10 yılda hazırlandığı söylenen, 3 bin sayfayı aşan bu yeni müfredat için en az bir yıl bir değerlendirme süresi verilmeliydi diye düşünüyorum. 10 yıl beklemişiz, bir yıl daha bekleyebilirdik” diye konuştu.


Ardıç son 20 yılda müfredatın birçok kez değiştiğini ve çözümün müfredat değişikliği olmadığını sözlerine ekleyerek, “Biz bu çocuklarımıza daha ortaokuldan, hatta ilkokuldan itibaren yeteneklerine, potansiyellerine göre eğitim vermeliyiz. Akademik bir başarı vaat etmeyen öğrenciyi, mesleki eğitime yönlendirmeliyiz. Onları kabiliyetine göre mesleki eğitime tabi tutarsak, gelecekte çok başarılı bir usta olabilir. Ama mevcut sistemde bizler sanayide nitelikli kalifiye eleman açığı yaşarken, usta olma potansiyeli olan çocuklarımızı 25 yaşına kadar eğitim sisteminde tutuyoruz, sonuçta da iyi bir usta yetiştirme şansını kaybederken, o gencimizi de diplomalı işsizler ordusuna katıyoruz. Yani her şeyden önce, öğrencilerimizin ilgi, yetenek ve potansiyellerine uygun okullarda eğitim görmesini sağlamalıyız. İlkokuldan itibaren çocuklarımızın kabiliyetinin hangi yönde olduğunu belirleyecek sistemi oluşturmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.



“Gündemde yeni Anayasa tartışmaları var ama bu ekonomi sorununun önüne geçmemeli”


Ekonomideki sorunların sanayi sektörünü olumsuz etkilediğini de belirten Ardıç şu ifadeleri kullandı:


“İlk çeyrekte kapanan şirket sayısı yüzde 27 artarken, tasfiye kararı alan şirket sayısı 7 bin 500’ü geçti. Mali yapısı bozulan 214 şirket de konkordato için mahkeme yolunu tuttu. TOBB’un yayınladığı Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri’ne göre, yılın ilk 3 ayında kurulan şirket sayısı, 2023’ün aynı dönemine göre yüzde 15,5 azalarak 29 bin 593 oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) EVDS sisteminde yayımlanan Takasbank verilerine göre, bir önceki ay karşılıksız çek adedi 8 bin 270 adet seviyesinde bulunurken, nisan ayında bu rakam yüzde 143 artarak 20 bin 98 adede yükseldi. Karşılıksız çek tutarı bir önceki aydaki 5,13 milyar TL’den 11,26 milyar TL’ye çıktı. Toplam ibraz edilen çek adedi bir önceki aydaki 654 bin 631 adetten 1 milyon 429 bin 514 adede, tutarı ise 284,5 milyar TL’den 506,6 milyar TL’ye yükseldi. Gündemde yeni Anayasa tartışmaları var ama bu tartışmaların ekonomi sorununun önüne geçmemesi gerekiyor. Önemli olan ekonomideki sorunların tartışılması."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Başkan Büyükkılıç’tan arıcılığa son 3 yılda 7 milyon TL’lik destek Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, tarımın ve hayvancılığın merkezi olma yolunda ilerleyen Kayseri’de üreticilerin yanında yer alırken, son 3 yılda arıcılık ile uğraşan üreticiye 7 milyon TL’lik yatırım yaptı. Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Başkan Dr. Memduh Büyükkılıç’ın talimatlarıyla tarım ve hayvancılık konusunda tohumdan koyuna, arıcılıktan AR-GE çalışmalarına kadar pek çok konuda gerek proje gerekse destekler aracılığıyla tarım ve hayvancılığın gelişmesine katkı sağlıyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, konu ile ilgili yaptığı açıklamada, “İlimizde zenginleştirilmiş bitki çeşitliliği ile arıcılık ve yenilikçi arı ürünleri yaygınlaştırıldı. Kayseri Mesleki Eğitim ve Kültür A.Ş. (KAYMEK) arı ve arı ürünleri üretimine ilgi duyan vatandaşlara profesyonel eğitim vererek sertifikalı arıcılar yetiştirmek amacıyla ‘Arıcılık Kursu’ verildi. İhtisas kurs merkezlerinde alınan bilgilerin teoriye dökülmesi ve vatandaşlarımızdan gelen yoğun talep üzerine, vatandaşlarımızın ev ekonomilerine katkı sağlamak amacıyla Hobim Arıcılık Projesi, Büyükşehir Belediyemizin destekleriyle hayata geçirilmiştir” diye konuştu. Kentte, arıcılığın önemli ekonomik faaliyetler arasında yer aldığını hatırlatan Başkan Büyükkılıç, “Kayseri ili çiçek çeşitliliği yönünden zengin iller arasındadır. Mevcut çiçek potansiyeli arıcılık için sağlam bir temel oluşturmakta ve Kayseri’mizi avantajlı konuma getirmektedir” dedi. Büyükkılıç, bölgede arıcılık faaliyetlerinin yürütülmesi doğrultusunda arıcılığın ekolojik dengeye sağlayacağı fayda ile projenin, çevreci bir tutum izlemiş olacağını ve tozlaşmaya katkısından dolayı bitkisel üretimde de olumlu artışlar meydana geleceğini hatırlattı. Arıların özellikle çevresel boyutta belirgin faydalarının olduğunu açıklayan çok sayıda literatür bulunduğunu söyleyen Başkan Büyükkılıç, “Arıların biyolojik çeşitliliğin artmasında ve korunmasında hatta birçok bitkinin neslinin devam ettirilmesi konusunda önemli rol oynadığı bilindiğinden projenin çevreye sağladığı yararlar tartışmasız olarak ortaya çıkmaktadır” ifadelerini kullandı. 3 Yılda Toplam 2 Bin 220 Adet Arılı Kovan Alındı Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, son 3 yılda arıcılık ile uğraşan üreticiye 7 milyon TL’lik yatırım yaptıklarını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “2022 yılında 420 adet arı kolonisi desteği sağlanmış olup toplam 430 bin TL, 2023 yılında ise 800 adet arılı kovan desteği sağlanmış olup toplam 2 milyon 260 bin TL harcanmıştır. 2024 yılında ise geçtiğimiz günlerde dağıtımını yaptığımız, toplam 3 milyon 700 bin TL maliyetle 1.000 adet kovan desteği sağlandı. 3 yılda toplam 2 bin 220 adet arılı kovan alınmış olup, güncel rakamlarla 7 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirilmiştir. Belediyemizin geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da arıcılık faaliyetlerine destekleri devam etmektedir. Belediyemizin hibe destekleri ile arı üreticiliği yapma konusunda isteklileri arıcılığa teşvik etmeyi, hem bölge halkının donanımlı birer çiftçi olmasını hem de bölgenin istihdamına katkı sağlamasını hedefliyoruz.”
Denizli Bahçeli Dede hayrı 18. yılında da hemşehrileri buluşturdu Denizli’nin Buldan ilçesinde 18 yıldır aralıksız sürdürülerek geleneksel hale dönüştürülen Bahçeli Dede hayrı, bu yılda yüzlerce vatandaşı bir araya getirdi. Denizli’nin Buldan ilçesi Girne Mahallesinde 18 yıldır gerçekleşen hayır geleneği bu yılda yapıldı. Geleneksel hayır yemeğine Buldan Kaymakamı Turan Erdoğan, Buldan Belediye Başkanı Mehmet Ali Orpak, İlçe Jandarma Komutanı Bekir Cinkara’da katıldı. Bahçeli Dede kabristanında düzenlenen hayra yoğun katılım oldu. Her yıl düzenlenen etkinlikte mahalle sakinlerinin kabristan bölgesinde hazırladıkları yemekler hayır amacıyla gelenlere ikram ediliyor. Mahalle sakinleri ve hayırsever vatandaşların birlikte imece usulü ile tertip ettiği geleneği bu yılda yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Girne Mahalle Muhtarı Kadir Başoğlu “Bu yıl on sekizincisini gerçekleştirdiğimiz hayrımız oldukça coşkulu oldu. Amacımız hem Bahçeli Dede’yi ve buradaki ölmüşlerimizin kabristanını ziyaret ederek dualarımızı etmek, hem de bu vesileyle yaşadığımız kışın ardından bir bahar pikniğinde vatandaşlarımızla bir arada olmaktır. Bolluk, bereket ve memleketimizin selameti için dualarımızı yaptık. Allah birliğimizi, beraberliğimizi daim kılsın. Emeği geçen mahalle halkıma ve bizlere katkılarını esirgemeyen hayırseverlerimize teşekkür ediyorum. Allah okunan duaları ve yapılan hayrımızı kabul etsin” dedi.
Erzincan Erzincan’da 100 bin üzeri kolonide 1 milyon kilogram bal üretiliyor Munzur Dağları’ndaki zengin çiçek florasından dolayı arıcıların tercih ettiği Erzincan’da, 100 bin üzeri kolonide yıllık 1 milyon kilogram bal üretiliyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğünce “20 Mayıs Dünya Arı Günü” dolayısıyla bir mesaj yayımlandı. Mesajda, “Dünya Arı Günü; Aralarında ülkemizin de bulunduğu, 115 ülkenin ortak sunuculuğunda, 20 Mayıs tarihinin ‘Dünya Arı Günü’ ilan edilmesine yönelik karar tasarısı, 20 Aralık 2017 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda oybirliğiyle kabul edilmiştir. Erzincan mevcut iklim ve bitki örtüsü sayesinde arıcılık faaliyetleri için önemli bir merkez. İlimizde 100 bin üzeri kolonide 1 milyon kg aşkın bal üretilmekte ve Erzincan balı etiketiyle tüm yurtta talep görmektedir. Refahiye ilçemizde üretilen ve adıyla da anılan Refahiye Balı Coğrafi İşaret Tescil Belgesine sahip önemli ürünlerimizden biridir.” ifadelerine yer verildi. “Erzincan’da 130 bin kovanda bal üretimi yapılıyor” Munzur Dağları’ndaki zengin çiçek florasından dolayı arıcıların tercih ettiği Erzincan’da, 130 bin kovanda üretim yapılıyor. İlkbaharda arıların nektarlardan faydalanmaya başladığını belirten arıcı Hüsamettin Topal, “Hava sıcaklıkların artmasıyla birlikte arılar nektardan yeterli miktarda faydalanabilecek. Ümitliyiz, arıcı ümidini hiçbir zaman kaybetmiyor. İnşallah arıcılarımız için verimli bir yıl olur" dedi. Florası ve zengin bitki örtüsü dolayısıyla bölgede kaliteli bal üretimi gerçekleştirildiğini belirten Topal, şunları kaydetti: "Erzincan’ımız Türkiye’de florası ve bitki örtüsü açısından en zengin iller arasında yer almaktadır. Bundan dolayı balımızın kalitesi de aroması da çok farklıdır. Erzincan balı, İstanbul ve Ankara’ya götürüldüğünde normal bal fiyatının bir iki lira üzerinden satılırdı. Bu yıl sağanak yağışların biraz fazla olmasından dolayı arı bitkiye ve dolayısıyla nektara ulaşamadı. İnşallah havaların ısınmasıyla beraber bal veren bitkiler daha fazla çiçek açar" Kentte yaklaşık bin ton civarında bal üretimi gerçekleştirildiğini anlatan Hüsamettin Topal, bu yıl da aynı hedefi yakalamak istediklerini belirtti.
Kütahya Türkiye’de Engelli Erişilebilirlik ödülü alan iki parktan biri Emet’te Makamında özel çocukları ağırlayan Emet Belediye Başkanı Mustafa Koca, Türkiye’de erişilebilirlik ödülü alan en büyük iki engelli parkından biri olan Cevizdere engelsiz yaşam parkını 2015 yılında hizmete açtıklarını ifade etti. Cevizdere Şehitleri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Özel Eğitim Sınıfı özel öğrencileri Ali Çağlar, İsmail Eren Kaymak ve Mustafa Algül, öğretmenleri ile beraber Belediye Başkanı Mustafa Koca’yı makamında ziyaret ederek çiçek takdim ederken, Başkan Koca’da çocuklara çeşitli hediyeler verdi. Emet’te başta engelli vatandaşlar olmak üzere toplumun her kesiminin sosyal yaşam alanlarını genişletmek için bu dönemde de yeni projelere imza atacaklarını söyleyen Başkan Koca,” İlçemiz Termalkent ve 2. TOKİ konutları mevkiinde 2 bin 600 metrekare alanda yaparak 2015 yılında hizmete açtığımız o dönem Kütahya geneli en büyük park özelliği kazanan Cevizdere Engelsiz yaşam parkımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızca erişilebilirlik ödülü alan Türkiye’deki iki parktan birisi oldu. Daha sonra parkımıza önceki meclisimizce, rahmetli Sakatlar Derneği Bakanımız Mustafa Mutlu’nun ismi verildi. Bu bizleri de mutlu etti. Zira rahmetli Mutlu kardeşimiz Emet’te engelli vatandaşlarımız için hayatı boyunca mücadele etti. Her zaman ifade ettiğim gibi benim memleketimde yaşayan her yaştan vatandaşım, engelli hemşerim dışarıda gördükleri hizmetleri yaşadığı ilçede de görmesi için çalışıyoruz. Bundan sonrada bu tür projeler ile toplumumuzun her kesiminden vatandaşımızın sosyal yaşam alanlarını artırarak projelere imza atmaya devam edeceğiz “dedi.