ÇEVRE - 30 Eylül 2024 Pazartesi 19:06

Ankara’da muhteşem gün batımı manzarası

A
A
A
Ankara’da muhteşem gün batımı manzarası

Ankara’da akşam saatlerinde gün batımı manzarası görenleri hayran bıraktı.


Ankara’da akşam saatlerinde güneşin batışıyla renk cümbüşü yaşandı. Bulutlar kızıl renge bürünürken, gün batımının oluşturduğu görüntüler Anıtkabir’e de yansıdı. Vatandaşlar gün batımını fırsat bilerek fotoğraf çektirmeyi ihmal etmedi. Gün batımı manzarası kartpostallık görüntüler ortaya çıkardı.



Ankara’da muhteşem gün batımı manzarası

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Zeytin ve Zeytinyağı Festivali konserlerle son buldu Mersin’in Mut ilçesinde 1.’si düzenlenen Zeytin ve Zeytinyağı Festivali’nin son gününde sanatçı Ali Rıza Yılmaz, Siyam ve Ebru Yaşar hayranlarıyla buluştu. Konserler şehir stadyumurda gerçekleşti. Konsere ilçe halkı başta olmak üzere civar il ve ilçelerden de çok sayıda müszeksever katıldı. Sanatçı Ali Rıza Yılmaz, söylediği türkülerle konsere gelenlere neşeli dakikalar yaşattı. Ardından sahne alan Siyam ise hayranlarına şarkılarıyla unutulmaz bir akşam yaşattı. Konserde bir konuşma yapan Belediye Başkanı Murat Orhan, "Roma kralı Sezar, Mısır prensesi Kleopatra güzelliğini zeytinyağına borçlu. Zeytinyağını da Mut’tan götürürmüş" dedi. Konsere gelenlerin coşkulu alkışlarıyla sahneye çıkan Ebru Yaşar ise, on binlerce hayranına muhteşem bir konser verdi. Kendisine Mut Belediye Başkanı Murat Orhan tarafından zeytin ve zeytinyağı hediye edildi. Yaşar’ın sorusu üzerine zeytinin nasıl tatlandığını anlatan Başkan Orhan, "İnşallah seni de zeytinyağı güzelleştirecek. Bizler Mutluyuz, inşallah sende Mutlu olursun” dedi. Bir de zeytin ağacı hediye edilmesi üzerine Ebru Yaşar, “Ben inşallah buradan götürdüğüm zeytinle, zeytinyağıyla güzelliğime güzellik katıp, bir iki sene sonra tekrar karşınıza çıkacağım inşallah. Bir bakmışsınız medyada çıkan habere göre, Ebru Yaşar güzelleşiyor mu, gençleşiyor mu. Ben de o zaman Mut zeytin ve zeytinyağından diyeceğim” dedi. Konser sonunda Mut Belediye Başkanı Murat Orhan tarafından sanatçılara plaket takdim edildi.
Muş Muş’ta “2. Kitap Günleri” başladı Muş’ta ‘Okutan şehir okuyan nesil’ mottosuyla düzenlenen 2. Kitap Günleri başladı. Muş Valiliği ile Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü iş birliğiyle düzenlenen "2. Kitap Günleri" kitapseverleri buluşturdu. 7 gün boyunca MAUN kampüsünde ziyaretçilerini ağırlayacak olan etkinlik, birçok yazarın katılacağı söyleşilere de ev sahipliği yapacak. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından stantları ziyaret eden öğrencilere ise hediye çeki verildi. Etkinliğin açılışında konuşan Muş Vali Vekili Mustafa Batuhan Alpboğa, geçen yıl ilkini yaptıkları programın ikincisini düzenlediklerini ifade ederek, “2. Kitap Günleri etkinliği yapmanın mutluluğu ve sevinci içerisindeyiz. Önümüzdeki zamanlarda da üçüncüsünü, dördüncüsünü, beşincisini, böyle devamını getirerek bu programın geleneksel hale gelmesi bizim en büyük temennilerimizden birisidir. Bu vesileyle katılımcıların hepsine teşekkür ediyorum. Öncelikli olarak bu yıl Zeliha hocamıza teşekkür etmek istiyorum. Kendisi öncelikle bizlere geldi. Kitap günleri programını yapmak istediklerini söylediler. Daha sonra sayın rektörümüzle beraber birlikte bir organizasyon içinde programın başlangıcını yaptık. Valiliğimiz ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz, yine Milli Eğitim Müdürlüğümüz vasıtasıyla programı icra etme aşamasına geldik. Bu güzel programla bir araya gelmemizden dolayı mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyoruz. İnşallah önümüzdeki yıllarda da programın devam edeceğini temenni ediyoruz” dedi. Muş’ta yaklaşık 4 bin 500 üniversite öğrencisinin Gençlik ve Spor Bakanlığı yurtlarında barındığını söyleyen Gençlik ve Spor İl Müdürü Mehmet Arif Taşdemir ise, “Burada her faaliyeti desteklediğimiz gibi kitap okumanın önemi ehemmiyetine binaen gençlik merkezimizde kitap okuma halkalarını düzenliyor ve zaman zaman okuryazar buluşmasıyla çocuklarımızı, gençlerimizi kitap okumaya teşvik ediyoruz. Bugün burada da birbirinden değerli yazarlarımız ve okurlarla beraber inşallah bir hafta sürecek bu kitap fuarında gençler kitap okumayı sevecek. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olarak 500 tane hediye çekimizi gençlerimize verdik. Burada yazarlarımızın kitaplarını almak suretiyle kitaplarını imzalayacaklar. İnşallah yazarlarımız kitapseverlerle buluşacaklardır. Kitap stantlarımızı boş bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından protokol üyeleri stantları gezerek, yazarlarla sohbet etti. Etkinliğe Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Kantar, Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Karlı, İl Milli Eğitim Müdürü Enver Kıvanç, akademisyenler, yazarlar, öğrenciler ve kitapseverler katıldı.
Ankara CHP ve Almanya Sosyal Demokrat Parti arasında siyasi işbirliği protokolü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına yönelik açıklamalarına ilişkin, “Parti adayını belirleyecek, onun dışında bir aday söz konusu değil, o adayın etrafında tüm parti kenetlenecek ve seçimi kazanacağız” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, siyasi işbirliği protokolü imzalamak üzere beraberindeki heyetle CHP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Almanya SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil ile partisinin Genel Merkez binasında bir araya geldi. Metnin imzalanmasının ardından ikili ortak basın açıklaması yaptı. Türkiye dışında en fazla Türk kökenli insanların Almanya’da yaşadığını ifade eden Özel, “Türkler Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslam karşıtlığından olumsuz yönde etkileniyorlar ancak Almanya’da özellikle sosyal demokrat ve sol iktidarların yıllar önce başlattığı doğru entegrasyon politikalarıyla Almanya’da bulunan Türkler, minimize edildiği bir ülkede yaşıyorlar. Almanya’da yükselen aşırı sağ tehdidinin seçim sandığında bertaraf edileceğine olan inancımı da vurgulamak isterim” ifadelerini kullandı. İmzalanan mutabakat metninin sadece partiler arasında iş birliği alanlarını genişletmediğini ifade eden Özel, aynı zamanda çok yakın bağı olan iki ülke ve halklarının faydasına olacak yeni olanaklar sunduğunu sözlerine ekledi. Özel, imzalanan mutabakat metninin bir siyasi iş birliği mutabakatı olduğuna dikkati çekerek, bu metinle CHP’nin ve Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusundaki kararlılığı ve bu kararlılığa SPD’nin desteğinin de vurgulandığını ifade etti. “Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde yaşanan uzaklaşmayı hissedebiliyorum” Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil ise, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde yaşanan uzaklaşmayı hissettiğini ifade ederek, “Esasen CHP’nin Avrupa ve AB değerlerine vermiş olduğu önemin tekrar geliştirilebilir hale getirilmesine yine iş birliği mutabakatımızda da önem vererek bir başlık altına topladık” diye konuştu. “Siyasi olarak her iki ülkenin de sorumluluğu büyük” 31 Mart yerel seçimlerinin Türk halkının geleceği şekillendirebilecek yeni partiler arayışında olduğunu gösterdiğini belirten Klingbeil, “Özellikle çağdaşlaşma bağlamında Türkiye’de de daha fazla sorumluluk alındığında daha büyük bir konunun önem arz ettiğini görebiliyorum. Bu da Almanya için önemli bir partner olduğunu gösteriyor. Siyasi olarak her iki ülkenin de sorumluluğu büyük ve kardeş partiler olarak iş birliğimizi daha da derinleştirmek bizim büyük görevimizdir” değerlendirmesinde bulundu. İkili, ortak basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. “CHP iktidara geldiğinde Almanya ile olan ilişkiler kişisel müzakerelerden bağımsız bir şekilde kurumsal olarak yönetilecek” Bir gazetecinin Türkiye ile Almanya arasında zaman zaman ilişkilerin gerilimli olduğu ve CHP’nin iktidara geldiği takdirde nelerin değişeceğini sorması üzerine Özel, “Türkiye ve Almanya ilişkileri çok köklü ilişkiler ve iyi sürdürülmesi de her iki ülkenin ve ülkedeki tüm toplumların faydasına olan ilişkiler. CHP geldiğinde iyi ilişkiler artarak sürecek ama bugünden farkı şu olacak; ilişkiler kişisel müzakerelerden geçmişteki kurumsal kazanımları ile diplomasiyi önceleyen ve kişisel pazarlıklardan, anlaşmalardan, ajandalardan ve yaklaşan seçimlerden tamamen bağımsız bir şekilde kurumsal olarak yönetilecek” cevabını verdi. Özel, Türkiye ve Almanya ilişkilerinde olan inişli ve çıkışlı dönemlerin her iki ülkenin iç siyasetine zaman zaman alet edildiğini ve bu durumdan daha sonra onarılamaz yaralar alındığını da belirtti. “Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olmayı hak etmek istiyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya’nın eski Başbakanı Angela Merkel arasında yapılan sığınmacı anlaşmasının Merkel açısından büyük bir başarı olduğunu belirten Özel, sözlerine şöyle devam etti: “Belki Erdoğan da bu anlaşmayla övünüyor ama Avrupa idealleri açısından ve bizim inandığımız insani yaklaşım açısından hiç de doğru bir anlaşma değil. Türkiye, Avrupa’nın sınırında Avrupa’nın bir sığınmacı deposu olarak kullanılacak ve 6 milyar avro bedel ödenecek bir ülke değil. Türkiye hakkında yazılan raporların çok daha yumuşak yazılması, hak ihlalleri noktasında uluslararası çok sayıda heyetin eskiden olduğuna göre daha çekimser davranması gibi meseleler de yaşandı. Biz AB’ye tam üye olmak istiyoruz. Türkiye hakkında raporların iyi yazılmasını değil, kötü yazılacak hiçbir şey bırakmak istemiyoruz. Demokratikleşmeyi, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını ve Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olmayı hak etmek istiyoruz” diye konuştu. Klingbeil ise SPD Eş Genel Başkanı olduğu günden beri uluslararası ilişkilerin iyileştirilmesi ve ileri taşınmasına çok önem verdiğinin altını çizerek, Avrupa düzeyindeki diyaloğun kurumsal bir seviyede yapılması gerektiğini ifade etti. “Parti adayını belirleyecek, onun dışında bir aday söz konusu değil” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine Özel, “Mansur Bey’in cümlesini ikiye ayırıyorum. Biri ‘Mutlaka kazanacağız’ yürekten katılıyorum. İkincisi, ‘Partim aday gösterirse’. Bu parti disiplinini vurgulaması açısından önemli. Çünkü işte ‘CHP’nin birden çok adayı olur mu?’ gibi tartışmalarının önünü kesen bir mevzu. Partinin kararına saygılı olacak olması, kendisinden beklenen yaklaşımdır. ‘Mutlaka kazanacağız’ derken bahsettiği parti de Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bence son derece kuvvetli bir cümle. Bunun dışında artık Cumhuriyet Halk Partisi aday tartışmalarını bir tarafa bırakıyor. Kazanma konusunda mutabakatımız var. Parti adayını belirleyecek, onun dışında bir aday söz konusu değil, o adayın etrafında tüm parti kenetlenecek ve seçimi kazanacağız” şeklinde cevap verdi.
Ankara Sinan Ateş suikastı davasının sanığı Özyağcı: “Niyetim öldürmek olsaydı, öldürürdüm” Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Sanık Eray Özyağcı, “Benim niyetim öldürmek olsaydı öldürürdüm. Karşısına çıktığım zaman ayağına ateş etmezdim, kafasına, göğsüne ateş ederdim” dedi. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmada müşteki beyanları sonrası verilen aranın ardından yargılamaya devam edildi. Bu esnada duruşmaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da katıldı. Mahkeme başkanı, celsenin avukat beyanlarıyla devam edeceğini bildirdi. Oturumun başlangıcında mahkeme başkanı, cinayet görüntülerini inceleyen bilirkişi hakkında yapılan suç duyurusu konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya yer yok kararı verdiğini açıkladı. “Niyetim öldürmek olsaydı, öldürürdüm” Mahkeme başkanı, sanıkların dinleneceğini bildirdi. Söz verilen sanık Eray Özyağcı, maktul Ateş’i tasarlayarak öldürmediğini iddia ederek, “Amacım yaralamaktı, kastım öldürmek olsaydı ben kafeden çıktığımda Sinan ve Selman hep beraber gidiyordu. Sırtlarından vurur olay yerinden uzaklaşırdım. Ben bunu yapmadım, kaldırımda bekledim. Karşılarına çıktım, 3 el ayaklarına ateş ettim. Yüzüstü düştü, arkadaşları hareket edince panik oldum. Selman silahını bana doğrulttu. Ben de Selman’ın omuz bölgesine ateş ettim. Ben zaten onları vurabilirdim, macera aramazdım. Selman kameranın görmediği yerden bana ateş etti. Hedef gözetmeksizin ben de ona karşılık verdim. O sırada Ahmet Keşik’te ateş etti, sonra olay yerinden hızlıca kaçtım. Benim niyetim öldürmek olsaydı öldürürdüm. Karşısına çıktığım zaman ayağına ateş etmezdim, kafasına, göğsüne ateş ederdim. Siz beni ölümden sorumlu tutuyorsanız kamera kaydından kastım net olarak belli. Ben suçumu zaten kabul ediyorum. Ama bu şekilde bana zulmedilmez. Benim kastım vallahi öldürmek değildi. Ben direkt kafasına ateş eder, kaçardım. Yanındaki kişilerle benim hiçbir alakam yok. Selman’ın koluna ateş etmek istedim, öldürmek istemedim. Sesimizi de kimseye duyuramıyorum. Ben kimseden korkmuyorum” dedi. Özyağcı beyanda bulunurken müşteki tarafından biri, "Karşısına erkek gibi çıksaydın" diyerek küfür edince salondan dışarı çıkartıldı. “Tanık beyanları ve bu konudaki iddialar, kesinlikle mesnetsiz ve iftiradır” Olayda motosikleti kullanan tutuklu sanık Vedat Balkaya, “Kullanmış olduğum motosikletin plakasının bantlı olduğunu iddia eden buraya iki tane yalancı tanık geldi. Bunlara bir yerlerde dokunulduğuna ben kesinlikle inanıyorum. Bunu kesinlikle reddediyorum. Asılsız bir iddiadır, tanık beyanları ve bu konudaki iddialar kesinlikle mesnetsiz ve iftiradır. Bunları reddediyorum. Bu olay benim gözümde basit bir alacak verecek meselesi, bunun ötesine geçmeyeceğini ben kendimce düşünüyordum. Fakat bunların olabileceğini, bu tür bir elim olaya dönüşebileceğini ben düşünemedim. Bu yüzden plakayı kapatma ihtiyacı da duymadım" dedi. Sinan Ateş cinayeti öncesinde keşif yaptığı belirtilen tutuklu sanık Suat Kurt ise şunları söyledi: “Mütaala burada kendini yalanlıyor. Selman Bozkurt‘la hiç alakam yok. Doğukan Çep bile ondan muaf tutuluyor, ben tutulmuyorum. Eray Özyağcı, öldürmek istese rahmetli ofisinden çıkıyor, yanındakilerle beraber Eray’la aralarında 50 metre mesafe var. Arkalarından koşup çok rahat bir şekilde hepsini öldürebilirdi. Cinayetle hiç alakam yok, hiçbirini kabul etmiyorum, talebimi de talep ediyorum.” “Kimseyi öldürmeye göndermedim” İddianameye göre silahlı eylemi organize eden ve azmettirici olarak suçlanan tutuklu sanık Doğukan Çep, “Vereceğiniz her türlü karara saygılı ve de razı olduğumu bilmenizi isterim. Gönül ister ki olguya göre karar verilmesidir. Gönlüm rahat, vicdanım rahat. Ben Ankara’ya kimseyi öldürmeye göndermedim. Gönderirsem gönlüm rahat olmazdı. Çünkü ben birinin ölüm emrini vermiş olacaktım. Bunu da yapsaydım zaten derdim ki ’Evet ben bunu öldürmeye gönderdim’ derdim. Delikanlı gibi söylerdim, daha önce de söyledim” ifadelerine yer verdi. “Azmettirici yazılacak en son kişilerden biriyim” Azmettirici olarak suçlanan eski Ülkü Ocakları Genel Merkez yöneticisi tutuklu sanık Tolgahan Demirbaş, “Hiçbir gerçeğe dayandırılmadan yazılan iddianameyi kabul etmediğimi söylüyorum. Mütalaayı kabul etmiyorum. Şahsıma isnat edilen suçları reddediyorum. Benim böyle bir olayın olacağından haberim yok. Maktulle aramda hiçbir husumet yoktur. Tanışıklığım da yoktur. Benim azmettirici olduğumla alakalı bir tane somut delil olmamaktadır. Şu belgelerle bir cinayet filmi yapacağız, elinde 22 tane oyuncu var, yemin ederim azmettirici yazılacak en son kişilerden biriyim. Savcımın bana ağırlaştırılmış müebbet talep etmesini anlamlandıramıyorum. Bilirkişi raporu hatalıdır” dedi. İddianameye göre cinayet öncesinde keşif yapan Suat Kurt’un Ankara’da konakladığı evin sahibi tutuksuz sanık Zekeriya Asarkaya şunları dedi: “İsteyerek bir insanın cinayete yardım edeceğini düşünmüyorum. Ben Sinan Ateş’in ismini bile duymadım. Tanımam etmem. Ben kader mahkumuyum, bu başıma geldi. Hakan Saraç dışında hiç kimseyle bir arkadaşlığım, ilişkim olmadı. Ben bir insanın vurulması için nasıl yardımcı olayım. Kandırıldım ben, bu olaydan dolayı ceza almak istemiyorum. Suçsuzum, beraatımı talep ediyorum.” Asarkaya’nın ardından savunma yapan tutuklu sanık Hakan Saraç da, "Filmlere konu olacak saçma bir cenderenin içine atıldım. 18 aydır neyle uğraştığımı anlamış değilim. Bütün samimiyetimle söyledim her şeyi açıkça. Sinan Ateş’i tanımıyorum. Fotoğrafını ilk defa televizyonda gördüm. Bu olaydaki hiç kimseyi tanımıyorum. Eğer Sinan’ın kanında payım varsa 4 çocuğumu görmeyeyim. Çok hakaret ettiler, olsun acıları var" dedi. Tutuklu sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey, "Üzerime atılan hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Eray Özyağcı’nın böyle bir şey yapacağını bilsem ön koltukta mı getiririm? Eray benim çocukluk arkadaşım. Dedesinin hasta olduğunu söylediği için getirdim, ben de abimi görmeye geldim. Beraatımı talep ediyorum” şeklinde konuştu. Tutuklu sanıklardan polis memuru Murat Can Çolak, "Ben cinayete yardım etmedim. Olaydaki kimseyi tanımıyorum. Yolculuk boyunca uyudum. Hayatımda ilk defa gördüm. Cinayete götürülen biri saklanır. Bu adam yolculuk boyunca ön koltukta geldi. Beraatımı talep ediyorum" dedi. Tutuklu sanıklardan otopark işletmecisi Mustafa Uzunlar ise savunmasında şunları söyledi: "Mütalayı reddediyorum. Olayla ilgisi olmayan aracımın 2 saat Ankara’da bulunmasından dolayı tutukluyum. Sinan Ateş’i tanımıyorum. Aracı kiralayanların polis olduğunu öğrenince sözleşme yapmaya gerek duymadım. Doğukan Çep beni kandırdığını, aracı farklı bir amaç için kullanmak için kullandığını ifadesinde söyledi. Beraatımı talep ediyorum." Tutuklu sanıklardan eski MİT personeli Çağlar Zorlu savunmasında, "Mütaalayı kesinlikle kabul etmiyorum. Olaydan 9 ay önce internetten uydurduğum konum yüzünden suçlanıyorum. İşlemediğim bir suçun cezasını yatıyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanıklardan avukat Serdar Öktem ise savunmasında şunları dedi: "Biz 16 ay iddianame bekledik ama yalan beyanların olduğu bir beyanname mahkemeye sunuldu. Şüpheli dahi değilken görüntülerim alındı. Hakkımdaki soruşturmanın gayriahlaki yapıldığını düşünüyorum. Birden fazla cumhuriyet savcısı tarafından ifadem alınmasına rağmen tek bir savcıyla ifademin alınmış gibi gösterilmesi, ardından oluşturulan algıyla üç dakikada tutuklanmam için talimat verildi. Ben tutuklu olarak yargılanmayı kendime hukuki olarak izah edemiyorum. İfadem tarafıma dahi verilmedi. Haksız ve hukuka aykırı işlemler yapılmıştır. FETÖ’cülerin attığı twettler iddianameye giriyor. Tahliyemi talep ediyorum." Tutuklu sanıklardan Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel de, "Suçlamayı reddediyorum. Delillerin olmadığı, kime yardım ettiğimin tarif edilemediği bir hengame var. Doğukan Çep ile bilgi paylaştığım söyleniyor. Ne bilgi paylaşmışım? Tolgahan Demirbaş ile arama kayıtlarımıza baktığımızda çoğu ulaşılamamış. Yemek yemeye gittiğimiz yerden fotoğrafımız alınmış. Cevapsız çağrılar ortadadır. Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’e ait bir araç sorgulatması yapmadım. Ömrüm boyunca karakola bile gitmedim. İlk defa hakim karşısına çıktım. Neden tutuklu olduğum bellli değil. 20 yılla yargılanıyorum. Eray Özyağc’ıyı İstanbul’a götürmekle yargılanıyorum. Kendisiyle bir irtibatım yok" dedi. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davanın görülmesine yarın saat 09.00’da devam edilecek.