POLİTİKA - 16 Aralık 2024 Pazartesi 17:50

AK Parti sözcüsü Çelik: "Suriye’yi kendilerine uydu devlet yapmak isteyenlerin girişimleri olacaktır. bir takım terör örgütlerinin burayı çökmüş devlet olmasını isteyenlerle paralel hareket edecektir

A
A
A
AK Parti sözcüsü Çelik: "Suriye’yi kendilerine uydu devlet yapmak isteyenlerin girişimleri olacaktır. bir takım terör örgütlerinin burayı çökmüş devlet olmasını isteyenlerle paralel hareket edecektir

AK Parti sözcüsü Çelik: "Suriye’yi kendilerine uydu devlet yapmak isteyenlerin girişimleri olacaktır. bir takım terör örgütlerinin burayı çökmüş devlet olmasını isteyenlerle paralel hareket edecektir"


- "Suriye toprak bütünlüğüne saygı duyulan bir devlet olarak yoluna devam etmeli. Kimsenin sahası haline gelmemelidir"


- "Çeşitli toplulukların toprağını gasbetmiş terör örgütlerinin tasfiye edilmesi gerekir. DEAŞ meselesinin çözümü için herkes elini taşın altına koymalı. Terör örgütlerine karşı terör örgütleri ile iş tutmak ilkel bir yaklaşım"


- "İsrail, boşluktan istifade ederek, Golan’ı işgal etmeye başladı"


- "Bu başka egemen ülkenin toprağını işgal etmektir"


- "PKK YPG meselesinde ise herhangi bir terör örgütünün bir bölgeyi kontrol etmesi düşünülemez. Bir de DEAŞ’ı bahane ediyorlar"


- "PKK PYD, bir mikro Baas rejimi modelidir. Kullanışlı aparat olduğu için bu yapılıyor"




AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MKYK toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu. Çelik, en önemli konularının Suriye’de yaşanan gelişmeler olduğunu belirtti. Türkiye’nin en uzun sınırının olması sebebiyle hem 13 yıldır devam eden olaylarda Türkiye’ye dönük etkileri sebebiyle Suriye Gazze’yle birlikte gündemlerinin ana başlığını oluşturmaya devam ettiğini aktardı. 61 yıldır süren BAAS rejimi sona erdi ve son derece hızlı bir şekilde yıkılması gerçekleştiğini ifade eden Çelik, “Bugün gördüğümüz tablo Suriye’de her kesimden kardeşimizin geleceğe umutla bakması ve bu çerçevede birtakım mesajlar vermesi kardeş Suriye’ye dönük duygularımız ve düşüncelerimiz açısından son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.


Suriyeli vatandaşlar tarafından kutlama törenlerinde Türk Bayrağı, taşındığını bildiren Çelik, “Suriye vatandaşlarının şanlı bayrağımızı bu şekilde taşımaları, dalgalandırmaları Suriye vatandaşlarının bütün bu 13 yıllık dönemde Türkiye’nin verdiği desteğe, kardeşliğe, onlarla dayanışmasına, onlarla birlikte yol yürümesine dönük olarak olumlu duygularını ifade etmektedir. Gerçekten de birçok devlet Suriye’ye, Suriye’nin vatandaşlarına orayı sömürecek ya da kendi birtakım projelerini hayata geçirecek bir zemin olarak bakarken, Türkiye, Suriye Suriyelilerindir şiarıyla sadece dayanışma içerisinde bu zor günlerinde onlara destek olma çerçevesinde yoluna devam etmiştir” şeklinde konuştu.


“Devletimizin Suriye’nin, Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğinin bir göstergesi”


12 yıl aradan sonra Şam Büyükelçiliğinin hizmetlerine başlamış ve Türk bayrağının göklere çekildiğini bildiren Çelik, “Şanlı bayrağımızın Şam Büyükelçiliğinde göndere çekilmesi de, bundan sonra başlayan bu zor yolculukta, bu sıkıntılı yolculukta devletimizin Suriye’nin, Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğinin bir göstergesi olarak da okunabilir” ifadelerine yer verdi.


Suriye’de görevi devralan aktörlerin verdikleri mesajların son derece olumlu olduğunu ifade eden Çelik sözlerini şu şekilde sürdürdü:


“Bütün bunlar yaşanırken, tabi bütün bu süreci algılamakta zorlananlar, Suriye konusunda bilgi sahibi olmayanlar ya da ders çalışmamış olanlar ya da Suriye’yle ilgili gelişmeleri başka başkentlerin gözünden okuyanlar, işte BAAS rejiminin yıkılmasının Suriye’nin aleyhine olduğu şeklinde birtakım değerlendirmeler yapıyor veya bu kadar nasıl çabuk yıkıldı, bu kadar süre içerisinde nasıl gitti diye değerlendiriyorlar. Aslında Suriye’yi yakından bilmiş olsalardı BAAS rejiminin gitmesine değil, bunca zaman kalabilmesine şaşırmaları gerekirdi. Nasıl kaldığını da biliyoruz, yani birtakım devletlerin sahada verdiği destek, birtakım devletlerin asli ya da vekil güçlerinin doğrudan Esad rejimine verdiği destek sayesinde şimdiye kadar kalabildi. Ama sonuç olarak rejimin çürümüşlüğü ve kofluğunun bir dayanma sınırı vardı ve gelinen nokta bunu herkes net bir biçimde görmüş oldu. Bütün bu süre içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın gerek insani duyarlılığı, gerek bölge politikalarına dönük eşsiz tecrübesi, gerek gösterdiği dirayetli liderlik Türkiye’nin tarihin doğru tarafında durmasına öncülük etmiştir. Bütün bu süreçte ırkçılığa, nefret söylemlerine savrulanlar alınlarında kara bir lekeyle yaşarken, milletimiz ve devletimiz bu sürecin bütün zorluklarına ve sıkıntılarına rağmen tarihin doğru tarafında durmuştur. Alicenap milletimiz, yüce milletimiz bir kere daha zor zamanda zorluk içerisine düşenlere ve zorda kalanlara yardım için en büyük dayanak noktası, en büyük destekçi olduğunu bütün bu süreçlerde net bir şekilde göstermiştir.”


Çelik, bundan sonra kapsayıcı yönetim arzuladıklarını, bunun Suriye halkının geleceği için ve bölge barışı için arzuladıkları ifade etti. Çelik, esas meselenin


Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması olduğunu vurguladı.


Çelik, asıl meselenin Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, diğeri Suriye’nin milli egemenliğinin korunması olduğunu belirtirken Suriye’nin toprak bütünlüğüne herhangi bir gölge düşmesini arzu etmediklerini Suriye’nin milli egemenliğinin de Suriye’de yaşayan bütün gruplar, bütün mezhep, etnik grupları, Suriye halkının tamamı tarafından inşa edilmesi ve temsil edilmesi gerektiğini ifade etti.


Uluslararası toplumun üzerine düşen aynı Türkiye gibi bu zorlu yolculuğunda Suriye’ye destek olmak olduğunu bildiren Çelik, “Çünkü Suriye bugün Gazze’deki olaylar başta olmak üzere en önemli gündem maddesini oluşturmaktadır hem bölgesel barışın, hem de küresel barışın. Bundan sonrasında kötü senaryolardan bahsedenler var, tabi ki kötü senaryolar oluşmaması için, geçmişte Afganistan’da ya da başka yerlerde oluşan senaryoların oluşmaması için bütün dikkatimizle, bütün gücümüzle ve bütün kardeşçe yaklaşımlarımızla bu süreçte gerekenleri yapmaya çalışıyoruz. Kurumlarımız sahada, Türk Silahlı Kuvvetleri sahada, Milli İstihbarat Teşkilatı çalışmalarını orada sürdürüyor, nitekim polislerimizden sınır bölgelerimizde ve öbür taraftaki faaliyetlerle ilgili olarak görev başında olanlar var. Bizim bütün arzumuz, Suriye’nin herhangi bir yerinde olmak zorunluluğumuzun ortadan kalkması, terör örgütlerinin ortadan kalkması ve Suriye Suriyelilerindir şiarının hem milli egemenlik bakımından, hem de toprak bütünlüğü bakımından tam olarak hayata geçmesidir. Onun için, birincisi Suriye’nin milli egemenliği, ikincisi Suriye’nin toprak bütünlüğü asla vazgeçilmez olan geleceği inşa etmeye dönük temel ilkeler olacaktır” şeklinde konuştu.


“Suriye Suriyelilerindir, Suriye’yi sadece Suriyeliler yönetir ilkesine bağlılığın bir siyasi, hukuki zemini olacaktır”


Yeni yönetimin şu ana kadar olumlu mesajlar verdiğini söyleyen Çelik, “O hapishanelerde çıkan maalesef insanlık mezbahası görüntülerinden sonra bunu gerçekleştirenlerin, bunların cezalarını almaları yönündeki yaklaşımların bile mahkemeler yoluyla yapılacağını, hukuk yoluyla yapılacağını yeni yönetimin ifade etmesi ve bu zor şartlar altında, bu savaş koşullarında ve bütün bu zulümler ortaya çıkarken hukuka bağlılık ilkesinden bahsetmeleri ve yeni dönemde suçluların cezalandırılmasının mahkemeler yoluyla olacağına dair vurgu yapmaları çok önemlidir. Yeni yönetim etraftaki birtakım ülkelerdeki gelişmelerden ders çıkardığını ve Suriye için gerçekten bütün Suriyelileri temsil eden bir milli egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkesine bağlı olduğunu ifade etmek bakımından, 1950’lerden kalmış ilkel, arkaik Suriye halkını ifade etmeyen anayasanın gözden geçirileceğini ifade ediyor Burada dikkatinizi çekerim, anayasayı ve anayasal düzeni ortadan kaldırmıyorlar, anayasal düzene karşı bir tutumları yok, anayasayı gözden geçirelim, BAAS rejiminin meşruiyeti aracı olan, zulüm rejiminin meşruiyet aracı olan anayasayı gözden geçirerek bütün Suriye halkını temsil edecek demokratik bir hale getirelim şeklinde bir irade var. Dünyanın bunu iyi okuması gerekmektedir. Burada da kuşkusuz bu anayasa Suriye Suriyelilerindir, Suriye’yi sadece Suriyeliler yönetir ilkesine bağlılığın bir siyasi, hukuki zemini olacaktır” diye konuştu.


“Bizim herhangi bir şekilde HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır.”


HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında Türkiye’nin olduğunu doğrudan ifade eden bazı odakların açıklamalarının olduğunu gördüklerini bildiren Çelik, “Bizim herhangi bir şekilde HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır. Burada HTŞ, Suriye’nin iç dinamikleri çerçevesinde ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesindeki ihlallere karşı olarak harekete geçtiği andan itibaren bizim bütün inisiyatifimiz Suriye’de kan dökülmesinin önüne geçmeye çalışmak oldu. Bunun için orada bulunan ülkelere, fiilen bulunan ya da vekilleri aracılığıyla bulunan ülkelere telkinlerimiz oldu. Şimdi burada tabii şu söyleniyor: Deniyor ki işte bunlar harekete geçti ve bu kadar kısa zaman içerisinde bu sonuç nasıl ortaya çıktı? Esasında Suriye zeminine baktığımızda rejimin biraz evvel bahsettiğim gibi çürümüş ve kof yapısının arkasına bu kadar dayanması ona verilen destekler sayesindeydi. Yoksa daha olayın ilk başlarında, ilk yıllarında rejimin kolayca çökmesi mümkün olacaktı. Ama güçlü bir destek, dış destek verilince sadece bu bir şekilde rejimin ömrünün uzamasına yol açtı. Biliyorsunuz İdlib bölgesinde, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi vardı. Burada birtakım ihlaller rejim tarafından yapıldı ve buradaki ilkelere, üzerinde mutabakata varılan prensiplere uyulmadı. Bunun üzerine HTŞ belli bir zaman sonra İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ndeki ilkelere uyulmadığı için, kendisine ait olan bölgeleri almak için harekete geçti ve harekete geçtiğinde de askeri olarak rejimin herhangi bir şekilde ortada olmadığını görünce bu ilerleme hızlı bir şekilde gerçekleşti. Esad rejimine destek verenler açısından ise rejimin bu kofluğunu görünce rejim için bizzat rejim askerlerinin artık savaşmadığını, silah bırakıp kaçtığını görünce artık onlara destek vermenin bir manası kalmadı, çünkü ortada destek verecek bir mekanizma, ordu bile demeyeceğimiz herhangi bir güç kalmadı, söz konusu olmadı. Dolayısıyla bu Suriye halkının hemen hemen her kesiminin desteğini alan bu hareketlilik bu şekilde gerçekleşmiş oldu. Yani bunun arkasında Türkiye var demek, Suriye’deki gelişmeleri, Suriye’deki sahayı okuyamamak, sadece meseleye indirgemeci olarak yaklaşmak demektir. Biz sadece bu süreç gerçekleşirken daha fazla kan dökülmemesi için girişimlerde bulunduk ve bu sürecin sağlıklı bir şekilde sonuca ulaşması için her alanda, yani sahada da, diplomasi alanında da girişimlerimizi sürdürdük” açıklamalarında bulundu.


14-28 Mayıs seçimlerinden önce Türkiye’de misafir olan Suriyelilerle ilgili, sığınmacılarla ilgili yoğun bir gündem olduğunu hatırlatan Çelik, “En zor koşullarda bile, siyasetin en sıcak tartışmalarının olduğu zamanlarda bile Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi ilkelerden ve insani tavrından hiçbir şekilde vazgeçmedi ve Türkiye’nin tarihin doğru tarafında durması için öncülük etti, liderlik etti. Bugün ortaya çıkan tablo bunun hem dünya tarihi açısından, hem insani değerler açısından ne kadar kıymetli olduğunu bir kere daha göstermektedir. Bu vesileyle bir kere daha bu tutuma liderlik ettiği için Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Genel Başkanımıza şükranlarımızı arz ediyoruz” dedi.


Batılı ülkelerinin Suriye’ye yönelik açıklamalarını dikkatle izlediklerini aktaran Çelik, “Fakat bazı ülkelerin bugün Suriye’yle bir dayanışma gösterilmesi konusunda birtakım şerhler düştüklerini, birtakım rezervler koyduklarını, birtakım dip notlar koyduklarını görüyoruz. Yani işte bir Batılı ülke bugün Suriye’ye destek vermek için oradaki Rus üslerini işin içine karıştırıyor. Bırakın oradaki üslerin, diğerlerinin ne olacağı, o üs hangi ülkeye aitse, örneğin Ruslara aitse Suriye yönetimiyle Rusya arasındaki müzakerelerle kalıcılığı ya da bundan sonraki akıbeti tayin edilsin. Yani burada başka ülkelerin ‘Suriye yönetimine şöyle davranacaksınız, başka ülkelere karşı şöyle tavır alacaksınız, ancak o şekilde size dönük pozitif bir yaklaşımımız olur’ gibisinden bir tutum doğru değildir. Orada şimdiye kadar çekilen sıkıntıların bir başka şekilde, bir başka senaryoyla tekrar gündeme getirilmesi anlamına gelir. Ya da bazı açıklamaları takip ediyoruz, şimdi Suriye yönetiminden istediklerini sıralayanlar adeta Suriye yönetiminden bir İskandinav demokrasisi istiyorlar. Yani buradaki şartlar belli, buradaki insanlar şu anda şu resimde de gösterdiğim gibi normal bir hayata dönmek, medeni bir hayatın içerisinde yer almak için büyük bir gayret sarf ediyorlar. Bütün bu süreç içerisinde uluslararası donörlerin oluşturulmasından tutun da Suriye’de bir demokrasinin, bir anayasal düzenin yerleşmesine, Suriye’nin milli iradesinin doğru mekanizmalarla, doğru kurumlarla yoluna devam etmesine dönük destek içerisinde olmak lazım” dedi.


“Uluslararası toplumun yapması gereken, Batılı ülkelerin yapması gereken, bölge ülkelerinin yapması gereken tek şey Suriye’ye bu zor zamanında yardımcı olmaktır”


Güçlü bir demokrasiyi Suriye’de arzu edenlerin bu güçlü demokrasinin oluşması için yardımcı olmaları gerektiğini aktaran Çelik, “İskandinav demokrasileri standardı gibi birtakım standartlar dayatarak, ondan sonra da bunları yapmazsanız şöyle şöyle olur diyerek ya da azınlıklar konusunda Suriye’nin doğal ortamı içerisinde zaten çözülmüş meseleleri gündeme getirerek, şimdiye kadar ki halklar arası oradaki topluluklar arası ilişkileri yeniden dizayn etmeye çalışarak müdahalelerde bulunmak doğru değildir. Bugün uluslararası toplumun yapması gereken, Batılı ülkelerin yapması gereken, bölge ülkelerinin yapması gereken tek şey Suriye’ye bu zor zamanında yardımcı olmaktır. Bu bölge barışı için kilit bir noktadır, ayrıca Suriye dosyasının doğru bir yere gitmesi için de kilit bir noktadadır. Bu çerçevede de Suriye içerisinde çeşitli şekillerde çeşitli toplulukların yerlerini gasp etmiş olan terör örgütlerinin tasfiye edilmesi gerekir. Suriye içerisindeki topluluklar Türkmen, Arap, Kürt, Alevi-Sünni, Şii, Nusayri, hangi mezheptense, hangi etnik topluluktansa, Dürzi, nerede oturuyorsa onların kadim yerlerinin onlara ait olması gerekir. Başkaları tarafından gasp edilmiş bu bölgelerin onlara verilmesi gerekir ve terör meselesinin tamamen temizlenmesi gerekir” ifadelerine yer verdi.


Bazı Batılı ülkelerin Suriye’yi bir DEAŞ kreşi gibi kullanmaktan vazgeçmelerinin önemine dikkat çeken Çelik, “Orada sırf PKK-YPG terör örgütünü DEAŞ’lıları hapishanede tutuyor diye, onlara bekçilik yapıyor diye bir terör örgütünü başka terör örgütüyle kontrol etme gibisinden bir mantığın hem sürdürülebilir olmadığını, hem de başka komplikasyonlara yol açacağının ve açmakta olduğunun, çeşitli ülkelerde kullanılan bu yöntemin nelere yol açtığını, o ülkelerde bölgesel barışı bozmaktan küresel barışı bozmaya kadar çok büyük facialara imza attığını tekrar hatırlamak gerekir. O yüzden DEAŞ meselesinin çözümü, burada herkes elini taşın altına koyacak. Kendi ülkesinden tutuklu varsa alacak, burada sırf bunun için PKK terör örgütünün orada desteklenmesi demek, terör örgütlerine karşı terör örgütleri üzerinden iş yapmak gibisinden ilkel ve gayrimeşru bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın sona ermesi gerekiyor” değerlendirmelerinde bulundu.


“İsrail’in burada gerçekleştirdiği eylemlerin kesinlikle güvenlikle, şununla, bununla ilgisi yoktur”


İsrail maalesef durumun istikrarsızlaşmasına dönük olarak bir eylemler ürettiğini bildiren Çelik, “1974 Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması çerçevesinde ihlal etmemesi gereken bölgeleri ilk başta Golan Tepeleri olmak üzere İsrail bütün bu boşluktan istifade ederek, Suriye devleti çökmüştür diyerek, anlaşma ortadan kalkmıştır diyerek işgal etmeye başladı. Bugün de maalesef oralarda yerleşim yerleri kurarak, biliyorsunuz Hermon Dağının da öbür tarafına geçerek, Şam’a epey yakın bir mesafeye gelerek buralarda yerleşim yerleri kuracağını ve bununla ilgili olarak askerlerinin kış üstlenmesine geçtiğini, aynı zamanda da bu yerleşim yerleriyle ilgili teşvik verileceğine dair bir hükümet kararı aldı. Bu gayrimeşru bir işgaldir. Bugün İsrail’in burada gerçekleştirdiği eylemlerin kesinlikle güvenlikle, şununla, bununla ilgisi yoktur. Bu başka bir egemen ülkenin toprağını işgaldir. Bu işgale göz yumanlar, Suriye’de bu işgal sonucunda ortaya çıkacak birtakım reaksiyonlarla yüzleşmek zorunda kalırlar. Şimdi birtakım Batılı ülkelerin daha olaylar olur olmaz yeni yönetime dönük olarak Suriye halkının esenliği ve geleceği için mesaj vermek yerine, yeni yönetime hemen verdikleri tek mesajın bu ülkelerin İsrail’in güvenliği konusunda olduğunu biliyoruz. Yani olaylar gerçekleşir gerçekleşmez ne Suriye’yi düşünüyorlar, ne Suriye’deki denklemi düşünüyorlar, ne bölge barışını düşünüyorlar, Suriye yönetimine gönderdikleri tek mesaj, şimdiki geçiş yönetime gönderdikleri tek mesaj İsrail’in güvenliği. İsrail’in güvenliği konusunda bu kadar hassassanız, orada mesaj verilecek tek yer Netanyahu hükümetinin bu saldırganlıktan ve bu işgalcilikten vazgeçmesidir. İsrail’in güvenliği diye bir hassasiyetiniz varsa bunu en çok tehlikeye atanın, bu tehdit edenin Netanyahu Hükümetinin soykırımcılığı, saldırganlığı olduğunu net bir şekilde herkesin bilmesi gerekiyor. Suriye’de devlet çökmemiştir, 1974 Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması yürürlüktedir, Suriye’de rejim çökmüştür. Devlet başka şey, rejim başka şey dolayısıyla, anlaşma yürürlüktedir. Ve bu sebeple de İsrail’in bütün eylemleri uluslararası hukuka aykırıdır” diye konuştu.


“Esad rejiminin akıbetinden net bir şekilde fotoğrafı görüp bu projeleri sonlandırmaları gerekir”


Fırat’ın doğusunda bulunan terör örgütü PKK/YPG/PYD meselesi olduğunu belirten Çelik, “Burada Suriye halkının iradesi ortaya çıktıktan sonra herhangi bir terör örgütünün herhangi bir şekilde bir bölgeyi kontrol etmesi düşünülemez. Burayı niye kontrol ettiriyorlar? İşte petrol kaynaklarının yüzde 90’nı bu bölgede, doğal gaz kaynaklarının yüzde 50’si bu bölgede, bir de DEAŞ’ı bahane ediyorlar. Düşünün bunu demokratik ülkeler bunlara destek verenler terör örgütü üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Oradaki PKK’nın, YPG’nin tünellerini bunların hepsi işte dava konusu olmuş durumda. Yani burada Suriye’yi uydu devlet yapmak üzere faaliyet gösteren pek çok odak olduğunun bir kere daha altını çiziyoruz. Burada da PKK üzerinden herhangi bir siyasi proje peşinde koşanların, Esad rejiminin akıbetinden net bir şekilde fotoğrafı görüp bu projeleri sonlandırmaları gerekir. Bunların bütün silahlı liderlerinin bu örgütün başındaki silahlı unsurların Suriye’yi terk etmesi gerekiyor. Burada hem biz hem Suriye geçici yönetimi Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle PKK terör örgütü arasında net bir ayrım yapıyoruz. Suriye’de Türkmenler, Araplar, Kürtler beraber yaşayacak onlar Suriye’nin kadim halklarıdır. Dürziler, Nusayriler hepsi beraber yaşayacak bunlar Suriye’nin kadim halklarıdır. Ama oradaki terör örgütlerinin orada herhangi bir şekilde hiçbir şekilde yeri yoktur” şeklinde konuştu.


“Eninde sonunda o PKK-PYD terör örgütü oradan tasfiye edilecektir”


PKK-PYD yönetimi Suriye içerisinde bulunduğu bölgede bir mikro Baas rejimi modeli olduğuna dikkat çeken Çelik, “Bunu böyle bir demokrasi gibi, bunu bir bölgesel o bölgeye dönük yönetim gibi çeşitli şekillerde cilalayanların söylediğinin hiçbir değeri yoktur. Bu kullanışlı bir aparat olduğu için yapılıyor. Dolayısıyla, bugün ne şekilde bir koruma kalkanı kurmaya çalışırlarsa çalışsınlar bu sürdürülebilir bir durum değildir. Eninde sonunda o PKK-PYD terör örgütü oradan tasfiye edilecektir” dedi.


Çelik, Türkiye burada bu felaket senaryosundan uzak durarak Suriye Suriyelilerindir şiarına bağlı bir şekilde desteğini sürdüreceğinin altını çizdi.


Çelik, bir gazetecinin “MİT Başkanı İbrahim Kalın Suriye’de Şam’a gitti ve orada temaslarda bulundu. Hem bu ziyareti hem de o ziyarete ilişkin bazı eleştiriler vardı bunları nasıl değerlendirirsiniz? Sorusuna şu şekilde cevap verdi: “Şimdi bu Türkiye’nin içinde bazı çevreler ve Türkiye’nin dışında bazı odaklar MİT Başkanımız İbrahim Beyin bir terör örgütü olarak tanımlanan HTŞ lideriyle niye görüştüğünü ifade ediyorlar. Şimdi tabii neyin ne olduğuna dair etiketi sahadaki durum belirliyor. Düne kadar birilerinin gözünde değil mi Esad rejimi işte kabili muhatap bir rejimdi, bir araya geliyorlardı. Düne kadar dediğim de yani işte 10-15 gün içerisinde değil mi? Ama bugün Esad rejimi yok. O zamana kadar da HTŞ bir terör örgütü olarak adlandırılıyordu, bugün ise Suriye halkının büyük çoğunluğu tarafından desteklenen, tabii diğerleriyle birlikte yani orada Suriye Milli Ordusu var, başka unsurlar var hepsiyle beraber. O çerçevenin içerisinde Suriye’nin özgür geleceğini imza atan güçlerden biri olarak görülüyor. Tabii ki Suriye Milli Ordusu işte HTŞ bunların her birini kendilerini Esad rejiminden kurtaran bir unsur olarak görüyor ve Suriye halkı bunlara saygı duyuyor gerçeklik değişmiştir. Dolayısıyla, MİT Başkanımızın burada gidip de HTŞ lideriyle görüşmesi Suriye halkının iradesine zaten duyulan saygı çerçevesinde bundan sonraki süreçte desteğimizi ifade etmek için yapılacak çalışmalarla ilgilidir.”


Birleşmiş Milletler Temsilcisi HTŞ lideriyle görüştüğünü ifade eden Çelik,


“Amerikalılar açıklama yaptılar doğrudan temasımız var dediler, nitekim bazı tutuklu Amerikalıları da oradan HTŞ Amerikalılara teslim etti. Nitekim bazı ülkelerin büyükelçiliklerinin açılması için HTŞ’yle temas halinde olduklarını ifade ediyorlar. Dolayısıyla, MİT Başkanımızın HTŞ lideriyle görüşmesini eleştirenlerin zihni ve dünyası Baas dünyasında kalmış öyle bir dünya yok o dünya bitti gitti, o dünya yok oldu gitti. Bugün Suriye halkının meşru kabul ettiği güçler bizim için de meşrudur. Ve burada bahsettiğim bu çerçevenin bir Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, iki Suriye’nin milli egemenliğinin korunması çerçevesinde kapsayıcı bir yönetimin ortaya çıkması için bütün bu gayretler yapılmaktadır. Ki Milli İstihbarat Teşkilatı doğası gereği herkesle görüşür, bundan önce de görüşüyordu, bunun bilinmeyen tarafı bilinen tarafından daha fazladır. Bu vesileyle bir şey daha söylemek isterim arkadaşlar, orada binlerce askerimiz var ve oradan Türkiye’ye dönük oluşacak tehditleri bertaraf etmek için bunlara karşı bir dalga kıran oluşturmak için kahramanca vazife yapıyorlar. Bir kere bir şekilde vatan nöbeti yapıyorlar ülkemizi korumak için oradan gelecek dalgalara karşı ülkemizi korumak için. Onlara buradan şükranlarımızı ifade ediyoruz. Nitekim bu sınır bölgesinde yapılan çalışmalarda özel harekattan, polisten, jandarmadan unsurlarımız faaliyet gösteriyorlar Türkiye’nin güvenliğinin korunması için Suriye’nin içine doğru olan o boşluk bölgesinde. Yine tabii en az bilineni doğası gereği milli istihbarat unsurları oradaki kahramanlar Suriye sahasından ilk çekilmediler. İlk günden itibaren sahaya nüfus ederek Türkiye’ye dönük olarak oluşabilecek olumlu ya da olumsuz gelişmeler hakkında istihbarat toplamak için, birtakım faaliyetler yürütmek için hemen her grupla görüştüler. Bütün bu kahramanlarımıza buradan bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz Allah yardımcıları olsun” şeklinde konuştu.


Bir gazetecinin “CHP lideri Sayın Özgür Özel’in Baas rejimi, Esed rejiminin devrilmesi sonrasında Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın haksız çıktığına ilişkin birtakım sözleri oldu. Yine akabinde Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Emevi Camiinde namaz kılacağı sözleri sonrası o namaz bu namaz değil gibi bir değerlendirmesi oldu, bu konuda hakkın neler söylersiniz?” sorusuna Çelik, “Özgür Bey bu ara bu namaz meseleleri konusunda çok fazla yorum yapıyor. Yani namaz kılana Allah kabul etsin denilir, onun ötesinde söylenen sözler laf-ı güzaftır boş laftır. Tabii burada Sayın Cumhurbaşkanımızın 13 yıl önce söylediği sözlerden alarak bunları 13 yıl önce söylemiştin şimdi haklı çıktım diyorsun, ama haklı çıkmadın diyorsunuz ama haklı çıkmadınız şeklinde ifade kullanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı çıkıp çıkmadığının delili ‘men dakka dukka’ dediği Esad’ın bugün ne halde olduğudur. Cumhurbaşkanımızın haklı çıktığının delili bugün Suriye halkının Esad’ın gidişinden sonra bu kutlamalar sırasında şükran duygularını ifade etmek için sadece Türk bayrağını dalgalandırmalarında ve Türk bayrağını taşımalarında görülür. Bakın başka hiçbir ülkenin bayrağı değil, özgür bir Suriye’nin gelişini kutlamak için sadece şanlı bayrağımızı taşıyorlar. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız burada bu sürecin her aşamasında haklı çıkmıştır. Ama bugün biliyorsunuz Özgür Özel’le önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasında bir tartışma var. Özgür Özel Sayın Kılıçdaroğlu döneminde Suriye için hiçbir şey yapılmadı diyor, Kılıçdaroğlu da diyor ki, Suriye döneminde biz çok şey yaptık, ama o yapanları tasfiye ettiğiniz için bunların farkında değilsiniz diyor, yani CHP’nin içi Ortadoğu’dan daha karışık. Dolayısıyla CHP’nin içindeki gündeme hakim olmayanların Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı çıkıp-çıkmadığına dair bir değerlendirme yapmaya nefesleri yeter, ne mecalleri vardır” şeklinde cevap verdi.


Türkiye’nin içinde hiç kimse şu ya da bu başkentin gözüyle bakmasın, Ankara’nın gözüyle bakması gerektiğinin altını çizen Çelik, “Bizim başkentimizin gözüyle baksın. Bazı siyasilerden bazı açıklamalar duyuyoruz, bitmiş gitmiş BAAS rejiminin sözcülüğü gibisinden birtakım açıklamalar. Bugün Suriye halkının onurlu ve müreffeh geleceği için destek ve dayanışma içinde olma zamanıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız bütün bu süre boyunca Suriye halkını bu kandan korumak için, bu katliamlardan korumak için en büyük siyasi bedelleri göze aldı. Bu en başta olaylar başladığında, hani diyor ya bazen CHP’liler olaylar başladığında ondan önce Esad’la görüştünüz, daha sonra kötü oldunuz falan. Tabi tarihin bir aşamasında takılıp kalırsanız, tarihe ideolojik bir obsesyonla bakarsanız bunu anlamanız mümkün değil” dedi. Ayrıca toplantı yaklaşık 2 saat 30 dakika sürdü.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Burdur Burdur’da 15 yaşındaki çocuğun ölümüne ilişkin gözaltına alınan 3 çocuktan 1’i tutuklandı Burdur’da 15 yaşındaki çocuğun arkadaşlarıyla evde otururken vurularak ölmesine ilişkin gözaltına alınan 3 çocuktan 1’i çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Tutuklanan çocuğun ifadesine olayın kazayla gerçekleştiğini söylediği öğrenildi. Olay, dün akşam saat 21.00 sıralarında merkez Karasenir Mahallesi Vişne Sokak’taki bir evde meydana geldi. 112 Acil Çağrı Merkezine yapılan silahlı yaralama ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ve polis ekipleri, 15 yaşındaki Halil Can Çavaş’ı karın bölgesinden vurulmuş bir şekilde kanlar içinde buldu. Burada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralı çocuk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay anında Halil Can Çavaş ile evde bulunan diğer 3 çocuk ise polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki sorgularının ardından bugün adliyeye sevk edilen 3 çocuktan A.A. (16) çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nce öldürme suçundan tutuklanırken, diğer 2 çocuk ise savcılıkta ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. İfadesinde “kazayla oldu” dedi Gözaltına alındıktan sonra sorgulanan 3 çocuktan A.A.’nın ifadesinde Halil Can Çavaş’ı kazayla vurduğunu söyleyerek, “Tüfek elimde oturuyordum, Halil de karşımda duruyordu. Tüfeği boş sanıyordum. Oynarken bir anda patladı ve Halil vuruldu. Nasıl olduğunu anlamadım” dediği öğrenildi. Öte yandan hayatını kaybeden Halil Can Çavaş’ın cenazesi, otopsi işlemlerinin ardından Sultandere mezarlığında gözyaşları arasında toprağa verildi.
İstanbul 34. Boğaziçi Karate Şampiyonası’nda 4 bin 500 sporcu İstanbul’da buluştu Uluslararası 34. Boğaziçi Karate Şampiyonası’nda 38 ülkeden 4 bin 500 sporcu İstanbul’da buluştu. 13-15 Aralık 2024 tarihleri arasında gerçekleşen Uluslararası 34. Boğaziçi Karate Şampiyonası, 38 ülkeden 4500 sporcunun katılımıyla İstanbul Ataköy Atletizm Spor Salonu’nda gerçekleşirken müsabakalar büyük ilgi gördü. Şampiyona, 12 tatami üzerinde eş zamanlı olarak düzenlenen müsabakalarla, alanında ilk defa ve en büyük organizasyon olma başarısını gösterdi. İstanbul Vali Yardımcısı Ünal Kılıçarslan’ın katılımıyla gerçekleşen açılış töreninde Gençlik ve Spor İl Müdürü de hazır bulundu. Türkiye Karate Federasyonu Başkanı Ercüment Taşdemir, bu denli büyük bir şampiyonaya ev sahipliği yapmanın gururunu yaşadıklarını ve gelecekteki benzer organizasyonlara daha cesaretle bakacaklarını ifade etti. Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı Ahmet Karadağ, ülke federasyon başkanları, antrenörler, sporcular ve izleyiciler de yer aldı. Özel sporcular Hamit Demir, Ali Emirhan Yeşilyurt ve Ayşegül Reyyan Şimşek’in karate gösterileri, seremoniye renk kattı ve büyük alkış aldı. Açılış seremonisinde, Ercüment Taşdemir, Ünal Kılıçarslan ve Ahmet Karadağ’a katkılarından dolayı plaket takdim etti. Nahçıvan Karate Spor Kulübü Başkanı Ebülfeyz Askerov ise Ercüment Taşdemir’e dostluk mesajı içeren özel bir plaket sundu. Ercüment Taşdemir, şampiyonanın Türk sporunun geleceği için bir dönün noktası olduğunu vurgulayarak, "Bu şampiyona, yalnızca Türk sporunun değil, dünya karate camiasının hafızalarında uzun yıllar yer edecek bir etkinlik olarak hatırlanacak. Türk karatesi adına yeni bir dönenin başlangıcına tanıklık ediyoruz" dedi.
Burdur Burdur’da evde vurularak öldürülen çocuk olayında gözaltına alınan 3 çocuktan 1’i tutuklandı Burdur’da arkadaşlarıyla evde otururken vurularak ölen çocuk olayında gözaltına alınan 3 çocuk şahıstan 1’i çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken ifadesine olayın kazayla gerçekleştiğini söylediği öğrenildi. Olay, dün akşam 21.00 sıralarında merkez Karasenir Mahallesi Vişne Sokak üzerinde bulunan bir evde meydana geldi. 112 Acil Çağrı Merkezine yapılan silahlı yaralama ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ve polis ekipleri 15 yaşındaki Halil Can Çavaş’ı karın bölgesinden vurulmuş bir şekilde kanlar içinde buldu. Burada yapılan ilk müdahalenin ardından ambulans ile Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralı çocuk yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Olay anında Halil Can Çavaş ile evde bulunan diğer 3 çocuk ise polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki sorgularının ardından bugün adliyeye sevk edilen 3 çocuktan A.A.(16) çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nce öldürme suçundan tutuklanırken diğer 2 çocuk ise savcılıkta ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. İfadesinde “kazayla oldu” dedi Gözaltına alındıktan sonra sorgulanan üç çocuktan A.A. ifadesinde Halil Can Çavaş’ı kazayla vurduğunu söylerken “Tüfek elimde oturuyordum, Halil de karşımda duruyordu. Tüfeği boş sanıyordum. Oynarken bir anda patladı ve Halil vuruldu, nasıl olduğunu anlamadım” dediği öğrenildi. Öte yandan hayatını kaybeden Halil Can Çavaş otopsi işlemlerinin ardından Sultandere mezarlığında gözyaşları içinde toprağa verildi. (SK-