TEKNOLOJİ - 14 Ekim 2024 Pazartesi 11:32

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri: “Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”

A
A
A
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri:  “Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanı Dr. Ömer İleri, İnstagram ve Discord gibi sosyal medya platformlarında özgürlük adı altında yayılan söylemlerin topluma ciddi zararlar verdiğini ve bu durumun yaşanan olaylarla görüldüğünü belirterek, “Türkiye Cumhuriyeti toplumu etkiyen mecralarla ilgili düzenlemeleri ortaya koymuş vaziyettedir” dedi.


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Bilgi ve İletişim Teknolojileri Başkanı Dr. Ömer İleri, bölgesel savaşlarda sosyal medya mecralarının sergilediği tavır, milli teknoloji hamleleri ve siber vatana yönelik atılan adımlar ve Türkiye’nin sosyal medya mecralarına yönelik gerçekleştirdiği hukuki uygulamalara ilişkin açıklamalarda bulundu.


İleri, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Ukrayna ve Rusya savaşında sosyal medya mecralarının ve dijital platformların takındığı tavırların, bütün dünyada yaşanan mavi ekran krizinin ve son olarak İsrail’in çağrı cihazlarına yönelik saldırı biçiminin her şeyden önce spesifik ürünlere bağımlılık noktasında tehlikeli süreçlere yol açabilen bir durum olduğuna değinerek, siber vatanın doğru bir şekilde savunulması konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti iktidarları olarak çok ciddi çalışmaların yapıldığını kaydetti.



“Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerektiğine dikkati çekerek, “Bu yetiyor mu? Yetmiyor. Bunun da ötesinde şu an etkileri devlet sınırlarını aşan o büyük internet devleri dediğimiz firmaların ülkemize oluşturdukları etkilerini bir anlamda yönetmemiz gerekiyor. Bu yetiyor mu? Bu da yetmiyor. Ülkemizdeki dijital ekosistemin daha da üretken hale gelmesi için düzgün bir rekabet ortamını sağlamamız ve sürdürmemiz gerekiyor ama bu da yetmiyor. Bütün bunlara ek olarak bir taraftan da siber güvenlik noktasında almış olduğumuz tedbirleri güçlendirerek devam ettirmemiz ve belli paradigma değişikliklerine gitmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.


Ak Parti olarak milli teknoloji hamlesinin bir çatı ve yönlendirici kavram olarak uzunca bir süredir gündemlerinde yer aldığına değinen İleri, bu çerçevede son derece planlı ve programlı bir icra sürecinin yaşandığına değindi.



“Uzaya fırlatılan uydular, milli yerli araçlar yerlilik ve millilik noktasında çok önemli bir aşama”


Yapay zeka ve siber güvenliğe kadar bir çok stratejik alanda yol haritalarının oluşturulduğuna vurgu yapan İleri,


“Hem üniversite düzeyinde hem mesleki eğitim noktasında insan kaynağının yetiştirilmesi için önemli çalışmalar yapıldı. Bunlara ek olarak, bir taraftan da bu oluşturulan yenilikçi kültürün süreklilik sağlaması noktasında TEKNOFEST ve benzeri organizasyonlarla hakikaten gençliğimizin özgüvenini kazanması anlamında çok ciddi hamleler hayata geçti. Geldiğimiz noktada gerçekten çok önemli bir başarı hayata geçmiş durumda. Savunma sanayindeki yerlilik oranından tutun, ulaştığı yüksek ihracat düzeyine kadar, şu an gayri safi milli hasılamızdan ARGE’ye ayrılan paya kadar gerçekten geniş bir yelpaze. Uzaya fırlattığımız uydularımız, yollarda gördüğümüz milli yerli araçlarımız, hakikaten yerlilik ve millilik noktasında çok önemli bir aşamaya geldik” diye konuştu.



“İnternet devlerinin yönlendirilmesi noktasında üretken bir ekosistemin hayata geçmesi için önemli genelgeler yayınlandı”


İnternet devlerinin yönetilmesi, yönlendirilmesi noktasında Türkiye’de önemli ve üretken bir ekosistemin hayata geçmesi adına Açık Kaynak Kod Genelgesi gibi önemli genelgelerin yayınlandığını ifade eden İleri, “Bunun yanına özellikle yasamanın ortaya koyduğu mesela 5651 sayılı internet ortamındaki suçlarla mücadeleye dair kanun çıktığı gün itibarıyla alanındaki öncü kanunlardan biridir. Bu da bizim dönemimizde hayata geçmiş bir kanundur. Zaman zaman güncellenen bir kanundur. Onun dışında KVKK süreci, yine geçtiğimiz günlerde SPK kanununa yaptığımız güncelleme sonucu kripto varlıkların bir yasal zemine kavuşmuş olması, bir yasal çerçeve bu anlamda ortaya konmuş olması; yasama noktasında da aslında o ekosistemin verimli ve etkin hale gelmesi anlamında çok önemli adımlardı. Bu adımlar devam ediyor” ifadelerini kullandı.


Gelecek dönemde Rekabeti Koruma Kanunu’na istinaden yeni bir çalışmanın gerçekleştirileceği müjdesini veren İleri, dijital alandaki rekabeti de verimli bir şekilde tesis etmek ve sürdürmek noktasında Türkiye’nin çok önemli bir adım atacağını ve bu adımın dünya konjonktüründe öncü adımlardan bir tanesi arasında yer alacağının altını çizdi.


Siber güvenlik noktasında devletin birçok kurumunun ve biriminin önemli çalışmaları hali hazırda ortaya koyduğunu ve koymaya da devam ettiğine dikkati çeken İleri, bu çerçevede Türkiye’nin Uluslararası Telekomünikasyon Birliği tarafından hazırlanan endekslere göre şu an dünyada 11, Avrupa’da ise 6’ncı sırada yer aldığını belirtti.



“Siber Güvenlik Başkanlığı kısa bir süre sonra meclisimize getirilecek”


Gelecek süreçte hayata geçecek olan Siber Güvenlik Başkanlığına dair açıklamalarda bulunan İleri, “Gerek kararname yoluyla gerek yasal mevzuat yoluyla önemli bir çalışma hayata geçiyor olacak. Bu çalışma şu an belli bir olgunluk seviyesine geldi. Kısa bir süre sonra inşallah meclisimize getirilecek” dedi.


Sosyal medya mecralarının ilk kurulduğu günlerde ‘ifade özgürlüğü nişanesi’ olarak sunulduğuna değinen İleri, bugüne kadar geçen süreç içerisinde bu mecraların iddia edildiği gibi özgür mecralar olmadığının görüldüğünü sözlerine ekledi.



“Türkiye Cumhuriyeti Devleti toplumu etkileyen mecralarla ilgili düzenlemeleri ortaya koymuş vaziyettedir”


İnstagram ve Discord gibi Sosyal medya mecralarında özgürlük adı altında yayılan söylemlerin topluma ciddi zararlar verebileceğini son günlerde yaşanan olaylarla da görüldüğünü söyleyen İleri, sözlerine şöyle devam etti:


“Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi sınırları içerisinde bir anlamda faaliyet gösteren ve Türk toplumunu etkileyen bu mecralarla ilgili düzenlemeleri öncü bir şekilde hatta zamanında ortaya koymuş vaziyettedir. 5651 sayılı kanun son derece açık ve net ifadelerle hangi tedbirlerin alınacağını, bu platformlarda hangi yükümlülüklerin olduğunu, bu platformlardan olan beklentileri ortaya koymuş vaziyette. Bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti tabii ki yürütmesiyle, yargısıyla bu kanunu takip ediyor. Dolayısıyla geçtiğimiz süreçte de bu kanun noktasında ortaya konan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi noktasında gerekli tedbirler alındı ve alınmaya devam ediyor. Ama günün sonunda bu erişim engelleme süreçlerine baktığımızda ortadaki yargı sürecinin nesnesi olan durumların hakikaten çocuklarımıza yönelik, gençlerimize yönelik, toplumun geneline yönelik son derece nahoş, son derece zararlı içeriklerle ilgili olduğunu da bütün toplum görüyor”


Öte yandan İleri, Türkiye’deki muhalefet siyasetinin özellikle milli çıkarlar noktasında bir ortak duruş sergileme yeteneğini de geliştirmesi gerektiğine değindi.


İleri, dijital hukuk anlayışının gelişmesi gerektiğini vurgulayarak, yaşanan bu süreçlere olay bazında müdahale etmenin veya mücadele etmenin kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini ve burada topyekun bir zihin dünyasının oluşturulması gerektiğini söyledi.


Son dönemde sosyal medya platformlarında yer alan yasa dışı kumar sürecinin toplumsal bir sorun olduğunu kaydeden İleri, AK Parti’nin bu konuyu ele aldığını ve ilerleyen süreçte çalışmaların olacağını ifade etti.



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri:  “Siber alanda yaşanan tehditlere karşı yerliliğin ve milliliğin sağlanması gerek”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Darp edilen ambulans şöförünün hastaneye yetiştirdiği kadının tedavisi sürüyor Bursa’nın Gemlik ilçesinde hasta taşıyan ambulans sürücüsü, önü kesilerek darp edildi. Sürücünün hastaneye ulaştırdığı Nedime Gencay’ın tedavisi Bursa Şehir Hastanesi’nde devam ediyor. Edinilen bilgiye göre, Gemlik Devlet Hastanesi’nden 80 yaşındaki hastayı Bursa Şehir Hastanesi’ne götüren ambulans, trafiğe takılmamak adına emniyet şeridinde seyretmeye başladı. Dinlenme tesislerinden ana yola çıkan Selim Yedikardeş yönetimindeki 16 YK plakalı otomobil ise ambulansın arkasından ilerleyince, ambulans şoförü Muhammet Ali K. (26) ile Selim Yedikardeş arasında tartışma yaşandı. İddiaya göre, ambulans sürücüsü hakarete varan sözler sarf edince Selim Yedikardeş aracıyla ambulansın önünde durup çocuklarıyla araçtan indi. Ambulans sürücüsünün iddiasına göre, şahıslar ile sağlık görevlileri arısında yaşanan tartışmada, Selim Yedikardeş’in 22 yaşındaki oğlu Melih Yedikardeş tarafından kendisine yumruk atıldı. Dudağı patlayan Muhammet Ali K.’nin yardımına arkadaşları koştu. Yaralanan Muhammet Ali K.’nin ilk müdahalesi kendi sürdüğü ambulansta yapıldı. Hastaneye giden sürücünün dudağına 12 dikiş atıldı. Hastaneden çıktıktan sonra karakola giden ambulans sürücüsü şahıslardan şikayetçi oldu. Karşı taraftaki şahıslar da kendilerine hakaret edildiğini öne sürüp, şikayetçi oldular. Olay sonrası mahkemeye çıkan Selim Yedikardeş serbest bırakılırken, oğlu Melih Yedikardeş ise tutuklandı. Melih Yedikardeş’in araç sürücüsü babası Selim Yedikardeş dinlenme tesisinden yola çıktıkları için ambulansın önlerine tesadüfen düştüğünü, ambulans sürücüsünün yanlış anlayıp ambulansı takip ettiklerini sandığını ileri sürdü. 80 yaşındaki kadın hayati tehlikeyi atlattı Ambulansla hastaneye götürülen ve 2 gün yoğun bakımda kalan 80 yaşındaki Nedime Gencay’ın hayati tehlikeyi atlattığı öğrenildi.
Manisa Uzm. Dr. Alyanak: “Bağışıklık sistemini güçlendirmek hastalığı uzak tutuyor” Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Uzman Hekimi Uzm Dr. Berna Kalender Alyanak, özellikle kış aylarında artan akut üst solunum yolları enfeksiyonu hakkında bilgilendirmelerde bulunarak bağışık sisteminin güçlendirilmesinin önemine değindi. Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Uzman Hekimi Uzm Dr. Berna Kalender Alyanak, akut üst solunum yolları enfeksiyonu hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Kış aylarında insanların daha çok kapalı alanlarda vakit geçirmesiyle beraber hastalığın yayıldığını ve bu yüzden de acil servislerde doluluk yaşandığını belirten Uzm. Dr. Alyanak, hastalıktan korunma yolları hakkında bilgi verdi. Alyanak, “Özellikle havaların soğumasıyla beraber her sene olduğu gibi yine bu senede akut üst solunum yolu semptomlarıyla acil servisimize başvuran hasta sayılarında çok ciddi artışlar görmekteyiz. Biz aslında bu enfeksiyonları yılın her mevsimi görüyoruz. Ancak soğuk hava virüs ve bakterilerin yaşaması ve yayılması için elverişli bir ortam hazırlarken bizlerde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirmeye başladığımız için damlacık yoluyla bulaşan bu enfeksiyonlarla daha çok temasa ediyoruz. Bu da bizim vakalarımızın sayılarının artmasına neden olmaktadır” dedi. Hastalık hakkında bilgi veren Uzm. Dr. Alyanak, “Öncelikle nezle yani soğuk algınlığı olarak da bilinen rinovirüslerin neden olduğu viral kaynaklı enfeksiyonlardır. Daha çok karşımıza basit klinikle çıkmakta bunlar yüksek olmayan ateş, burun tıkanıklığı ya da akıntısı, öksürük, hapşırık, gözlerde yaşarma, hafif boğaz ve vücut ağrısı en sık gördüğümüz semptomlar arasındadır. Viral kaynaklı enfeksiyon oldukları için nezlede antibiyotiğin yeri yoktur. Biz genellikle hastalarımıza istirahat etmelerini ve bol sıvı tüketmelerini öneriyoruz. Tabi bununla beraber hastaların semptomlarına göre ağrı kesiciler, ateş düşürücüler ve bazı dekonjestan ilaçlarda tedavilere eklenebilir. Semptomlar genellikle 3-5 günde kendini sınırlarken , immün sistemine göre hastanın bu semptomların 3 haftaya kadar da uzadığını görebilmekteyiz. Gribal enfeksiyon dediğimiz enfeksiyonlar ise nezleye kıyasla daha gürültülü bir tabloyla karşımıza çıkan yine influenza virüslerin neden olduğu viral kaynaklı enfeksiyonlardır. Daha çok yüksek ateşi, yaygın vücut ve eklem ağrıları, şiddetli öksürük ve halsizlik en sık gördüğümüz semptomlar arasındadır. Yine gribal enfeksiyonlarda viral kaynaklı enfeksiyon olduğu için tedavisinde antibiyotiklerin herhangi bir yeri ya da yararı yoktur. Biz yine hastalarımıza semptomlarına göre destek tedavi başlıyoruz ve bazı hasta gruplarına da uygun hasta gruplarında da antiviral tedavileri de verebiliyoruz. Ancak gribal enfeksiyonlar ilerlerse ya da başka enfeksiyonlarla kombine hale gelirse yerleşim yerine göre çok daha ciddi hastalıklarla karşımıza çıkabilmektedir. Otit, sinüzit, tonsillit, bronşit hatta pnömoni yani zatürre gibi ciddi akciğer hasarlarına neden olabilmektedir. İşte böyle durumlarda mutlaka bir hekim muayenesi ve kararı doğrultusunda tedavilere antibiyotiklerde eklenebilir. Özellikle riskli grup dediğimiz hasta grubunda yani yenidoğanlar, gebeler, 65 yaş üstü hastalar özellikle KOAH, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği, diyabet gibi kronik rahatsızlığı olan hastalarımızda ve immünsüpresif hastalarda gribal enfeksiyonların çok ciddi kliniklere yol açtığı hastane ve yoğun bakım yatışlarına ve hatta ölümlere bile neden olduğunu maalesef sıkça görmekteyiz. Bu yüzden özellikle bu risk grubu hastalarının tedavisinin mutlaka bir uzman hekim tarafından planlanması ve takip edilmesi büyük önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı. Hastalıktan korunma yollarını söyleyen Alyanak, “Öncelikle bağışıklık sistemimizin kuvvetli olması, bunun içinde düzenli ve sağlıklı beslenmeye, sebze, meyve ve bakliyat ağırlıklı beslenmeye, yeterli miktarda sıvı almaya ve kişisel hijyenimize çok dikkat etmemiz gerekiyor. Bunun yanı sıra bulunduğumuz kapalı ortamları düzenli aralıklarla havalandırmak, temiz havada vakit geçirmeye gayret etmek ve enfekte kişilerle de temas etmemek çok önemlidir. Özellikle 65 yaş üstü hastalarımızın ve kronik rahatsızlığı olan hastalarımızın grip aşısı yaptırması, kendilerini kalabalık ortamlarda maske ile izole etmeleri ve enfekte kişilerle de teması azaltmaları da oldukça önemli. Bizim bu dönemde acil servislerde yaşadığımız en büyük sıkıntı ise acil servis doluluk oranların çok yüksek olması. Bu da çoğu zaman acil servis işleyişini sekteye uğratabilmektedir. Bu yüzden mutlaka risk grubunda olmayan yüksek ateşi olmayan hastalarımızın basit semptomlar için tanı ve tedavi amaçlı acil servisler yerine öncelikle aile hekimlerine ve polikliniklere başvurması acil servis işleyişinin devamı açısından da çok önemlidir” dedi.
Ankara Bakan Uraloğlu: "Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan 6,6 milyar tasarruf edeceğiz" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan toplam 6,6 milyar lira tasarruf sağlanacağını dile getirdi. Bakan Uraloğlu, bakanlık binasında gerçekleştirilen Antalya-Alanya ve Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu Projeleri Yapım Protokolü İmza Töreninde konuştu. Ankara-Kırıkkale-Delice ve Antalya-Alanya Otoyolları projesi gibi yeni projelerle karayolu ulaşım ağının gücüne güç katmaya ve vatandaşların güvenli ve konforlu ulaşımla buluşturmaya devam ettirdiklerini dile getiren Uraloğlu, “Bu yeni inşa edeceğimiz otoyollarımızdan Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolumuzun 101 kilometresini ana gövde, 19 kilometresi ise bağlantı yolu olmak üzere toplam 120 kilometre uzunluğunda projelendirdik. Proje çerçevesinde; Ankara Çevre Yolu, İmar Yolu, Elmadağ, Kırıkkale Batı, Kırıkkale Güney, Kırıkkale Doğu ve Yozgat Ayrım Kavşağı olmak üzere 7 adet kavşak, toplam uzunlukları 3 bin 656 metre olan 4 adet tünel, 3 bin 652 metrelik 8 adet viyadük ve 3 adet otoyol hizmet tesisi de inşa edeceğiz” dedi. Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu’nun Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Karadeniz’e, Akdeniz’den Karadeniz’e erişim sağlayan kara yolu koridorları arasında önemli bir köprü özelliği taşıdığını dile getiren Uraloğlu, “Bu proje ile yük ve yolcu taşımacılığını daha güvenli, hızlı ve konforlu bir şekilde Ankara’nın doğu ve kuzey koridoruna ve buradan da Ortadoğu ve Kafkas ülkelerine aktarmış olacağız. Ankara-Kırıkkale arasında bulunan mevcut devlet yolu yoğunluğunu da azaltmış olacağız. Kırıkkale; Yozgat-Sivas üzerinden Doğu’ya, Çorum üzerinden Orta Karadeniz’e, Kayseri üzerinden Doğu Akdeniz ve Güneydoğu’ya uzanan yolların kavşak noktasında yer alması bakımından, bu proje 43 il için batıya açılan kapıdır. Trafik sıkışıklığının ortadan kalkmasıyla; zamandan 2,8 milyar lira, akaryakıttan 500 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,3 milyar lira tasarruf edilecektir. Ayrıca çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 41 bin ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız” ifadelerini kullandı. Antalya-Alanya Otoyolu’nun ise 84 kilometresinin ana gövde ve 38 kilometresinin bağlantı yolu olmak üzere 122 kilometre uzunluğunda projelendirdiklerini kaydeden Uraloğlu, “Bu projemiz kapsamında da Serik Kavşağı, Taşağıl Kavşağı, Manavgat Kavşağı, Manavgat Doğu Kavşağı, Alarahan Kavşağı, Konaklı Kavşağı ve Alanya Batı Kavşağı olmak üzere 7 adet kavşak, toplam 11 bin 300 metre uzunluğunda 8 tünel, 7 bin 30 metrelik 19 adet viyadük ve 4 adet otoyol hizmet tesisi de inşa edeceğiz” ifadelerine yer verdi. Antalya-Alanya Otoyolu Projesi’nin bölge turizmi için önemli bir dönüm noktası olacağını bildiren Bakan Uraloğlu, “Artık neredeyse bütün yıla yayılan trafik yoğunluğu, otoyol sayesinde önemli ölçüde azalacağı için bu durum, turistlere ve vatandaşlarımıza daha rahat ve stressiz bir seyahat imkanı sağlamış olacaktır. Daha kısa sürede daha fazla noktaya ulaşabilme imkanı, turistlerin bölgede daha fazla zaman geçirmelerine ve farklı destinasyonları keşfetmelerine imkan tanıyacak” açıklamasında bulundu. Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan toplam 6,6 milyar lira tasarruf sağlanacağını dile getiren Uraloğlu, çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunun da 57 bin ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacaklarını sözlerine ekledi. Öte yandan, Uraloğlu, Türkiye’nin gelişimi ve Türkiye Yüzyılı için koyulan hedeflere ulaşma noktasında her türlü kararlılığı ve gayreti göstermeye devam edeceklerini vurguladı.